1. yüz (Toplam 1 yüz)

MİT - Terör Örgütü Konuşmaları İnternette

İletiGönderilme zamanı: Sal Eyl 13, 2011 21:56
gönderen mrtalialtnbs
MİT pkk İLE AÇIK AÇIK GÖRÜŞÜYOR

MİT yetkilileri ile pkk arasında gerçekleştiği öne sürülen görüşmelerin ses kaydı Vimeo adlı örütbağda yayınlandı.


Farklı mekan ve zamanlarda yapılan görüşmelerde MİT müsteşarı Hakan Fidan Türkiye’yi temsil eden heyetin başında.

Görüşmeler MİT Müsteşarı Hakan Fidan, MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş, kck yürütme konseyi üyesi Mustafa Karasu ve pkklı Sabri Ok, kongra-gel başkan yardımcısı Zübeyir Aydar ve koordinatör ülke temsilcileri arasında geçiyor. Koordinatör ülke temsilcisinin İngilizce konuştuğu dikkat çekerken kimliği bilinmiyor.

Görüşmelerin hangi tarihte ve nerede yapıldığı da belirtilmemiş ancak, yakın bir dönemde olduğu anlaşılıyor. Konuşmalarda, Habur’dan giriş yapan teröristlerin tutuklanması, acemi elemanların hatası olarak gösteriliyor.

Kayıtlarda, MİT'in Öcalan'ın adı geçince, "Sayın" demesi ve önderliğini kabul etmesi dikkat çekerken, Türk kamuoyunun hazırlanması için beraber çalışılmasının önemi vurgulanıyor.

MİT tarafının yazılı belgelerin çok uzun olduğundan şikayet ettiği de kayıtlar arasında.

PkkNIN YAYINININ İDDİASI

Öte yandan ses kayıtlarını ilk olarak, vimeo adlı örütbağdan alarak yayınlayan pkknın sitesi ise daha sonra bir açıklama yaparak yönetim bölümünün şifrelerinin kırılarak girildiğini ve ses kaydının kendi bilgileri olmadan yayına verildiğini ileri sürdü.

KONUŞMANIN TAM METNİ


MİT Müsteşarı Hakan Fidan, MİT Müsteşar Yardımcısı Afet Güneş, kck Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, pkklı Sabri Ok, kongra-gel başkan yardımcısı Zübeyir Aydar ve koordinatör ülke temsilcisi

Afet Güneş

Öncelikle tekrar bizi biraraya getirmede katkılarından dolayı teşekkür ediyoruz. Bu çalışmaya başlarken çok uzun soluklu bir çalışma olacağının bilincinde başladık her iki taraf olarak. Yine her zaman aynı şeyi söyledik zaman zaman kesintiler olabilir kimi zaman inişler ve çıkışlar yaşanacaktır dedik. Önemli olan amaçta değişiklik olmamasıydı. Çünkü bizi bir araya getiren her iki tarafta da çözüm iradesi bulunmasıydı. Böyle giriştik bu işe.

Tüm gücümüzle karşılıklı asgari müşterekleri yakalamaya çalıştık bugüne kadar. Her seferinde biz kendi konumumuzu da izah etmiştik ve biz bir kanat devletle olan tüm iletişimin sağlanmasında hakeza diğer kanatta İmralı ile daha sonra üstlendiğimiz misyon çerçevesinde bir kanal olduğumuzu söylemiştik. Muhataplarımızın tabi zaman zaman beklentilerini de alıyoruz. Bizi daha farklı bir profilde görmek istediklerini söylüyorlar. Birçok konuda zaten açık konuştuk yine açık söyleyeceğim, kimi zaman bu bizi rencide etti yani neden bu güvensizlik diye. Ancak zamanı geldiğinde siyasi iradeye daha yakın kişilerin bu platformda yer alabileceğini zaten belirtmiştik. Her vesileyle bugüne kadarki temaslarımızda ne vaat ettikse kendi ölçülerimiz dahilinde gerçekleştirdik. Bu gelişmede nihayetinde benzer bir şekilde oldu. Sayın Fidan bizimle birlikte bu toplantıya katıldı. Kendileri başbakanlık müsteşar yardımcısı onunda ötesinde Başbakan’a en yakın kişilerden biri.

Hakan Fidan

Ben öncelikle merhaba diyorum tanıştığımıza memnun oldum. Bu ekibin yeni üyesiyim. Afet Hanım’ın da dediği gibi yaklaşık bir ay önce İmralı’da Sayın Öcalan ile bir araya geldik. Zaten ismimi söylemiştim. İsmim Hakan Fidan. Müsteşar yardımcısıyım ama sayın başbakanımızın özel temsilcisiyim. Şuan özellikle Türkiye’nin Ortadoğu’da taraf olduğu krizlerde arabuluculuk görevlerinde ekip varsa ekibin içerisindeydim şahıs varsa da şahıs olarak görev aldım. Hala belli çalışmalar devam ediyor. Bu konuda arkadaşlarımızın uzun zamandır sizinle beraber devam ettirdikleri çalışmalar gerçekten her türlü takdirin ötesindedir. Ama bir noktadan sonra verilen raporlar çerçevesinde olayın teknik görünen bir çalışmadan öte daha siyasi içerikli daha farklı bir boyuta taşınması ihtiyacı hasıl olunca sayın başbakanımız bu konuda beni görevlendirdi.

Takdir edersiniz ki oldukça hassas bir durum siyasi riski kabul edilemeyecek derecede yüksek bir durum. Kendisi bu konuda bir kaç cümle bile etmedi sadece bir iki defa bir şey söyledi. Ama etrafta bazı bakanlar defalarca gidip benim ismim ve benim pozisyonumda burada bulunmamın hükümet için çok ciddi bir risk alanı sıkıntı alanı olduğunu söyledi. Özellikle muhalefetin bulunduğu şartları biliyorsunuz. Zaten onların resmetmeye çalıştığı bir gerçeklik var buna hizmet edeceklerini kamuoyuna açıklamalarına rağmen. Sayın başbakan bu noktada ciddi olduğunu samimi olduğunu siyasi riski de yüklenmeye hazır olduğunu birkaç defa söyledi.

Bu çerçevede biz arkadaşlarımızla beraber çalışmaya başladık. Orada Sayın Öcalan ile iki saatten fazla bir görüşmemiz oldu odasında. Üç kişiyiz baya uzun ve verimli bir görüşme oldu. Kendisinin sağlık durumu oldukça iyi. Zihni fevkaladeden iyi çalışıyor. Artikülasyonları oldukça sağlıklı. Konuları karşılıklı tartıştık. Tabi verdiği cevapları sürekli siyasi tahlilden geçirerek olaylara yaklaştığı için bizde siyasetin ve şu anda hizmet etmekte olduğumuz siyasetçinin ne düşünmekte olduğunu elimizden geldiğince aktarmaya çalıştık. Ben burada en büyük görevin de açıkçası bu olduğuna inanıyorum. Yani şu anda iktidarda bulunan seçilmiş siyasetçinin psikolojisi nedir perspektifi nedir olaylara nasıl yaklaşıyor ben bunu aktarmaya çalışacağım. Sizden aldığım perspektifi de tabi oraya yansıtacağım ama bu arada belli konularda da belli mutabakatlara varma belli konularda tartışma görevini de cevap verme görevini de elimizden geldiği kadar üstleneceğiz. Ama tekrar ediyorum ki ben burada ne dersem diyeyim belki çok fazla reklamlara gidebilir diye düşünüyorum ama hükümetin çok ciddi niyeti var. Bu iyi niyeti Türkiye’deki reel şartların izin verdiği ölçüde hayata geçirmeye realize etmeye çalışıyor. Bu noktada sayın başbakan beni görevlendirdi. Ben tekrar burada olmaktan dolayı memnuniyetimi ifade ediyorum. Ve teşekkür ediyorum.

Sabri Ok

Sağolun teşekkürler. Daha iyi öğrenmek daha iyi anlamak için bir kaç soru sormak istiyoruz. Siz gittiniz önderlikle görüştünüz. Kendisi de buna değer veriyor heyecanlı umutlu olduğunu olmak istediğini söylüyor. Ve tartışmanızın tabi ki siz biliyorsunuz bize iletilen mektup çok kısadır çok temel bazı ilkeler ve çerçeveden ibaret. Tartışmanızın ve görüşmenizin özetini bizimle paylaşmaya değer gördüğünüz hususları varsa dinlemek isteriz.

Hakan Fidan

Tabi. Şöyle ifade edeyim benim o zaman notlarım vardı şimdi yanımda değil. Ama ana başlıkları aklımda. Benim açıkçası yıllardır okuduğum Kürt sorununun nereden kaynaklandığı ne boyutlara geldiği siyasallaşma süreci örgütleşme süreci sürekli takip ettiğim konular. Yani Sayın Öcalan ile ilgili açık kaynaklara çıkan ve bizdeki olan bütün bilgiler malumunuz. Ama tabi orada bire bir belli konuları tartışmak farklı oluyor. Hapishanede geçen on senenin ve okumanın verdiği çok ciddi bir transforme edici gücü var. Zihinsel manada çözümleme manasında onu görüyorsunuz. Ve tabi yıllar boyu belli olayları yaşamış belli noktalara gelmiş belli dersleri çıkarmış.

Şimdi bulunduğu yerden çok daha sağlıklı çok daha objektif çok daha nesnel var olan sıcak şartlardan etkilenmeyen çözümlemelere ulaşıyor. Bunu sürekli satır aralarında felsefi olarak görmek beni memnun etti. En azından orada geçen süre gerçekten verimli bir süre olmuş. Bu noktada şunu da yakından takip etmeye çalıştık belli düşünce dönüşümleri zihinsel atlamaların hangi noktadan nereye geldiğini görmek de şahsen benim düşünce olarak bulunduğum yer açısından önemliydi. Çünkü görüyorsunuz ki yüzde doksan beş gelen bütün konularda birleşen bir genel çizgiye gelindi. Ama orada olumlu bir hava var. Kendi dünyasında böyle bir psikoloji içerisinde. Fakat ona şunu söyledik biz Türkiye’deki siyasi rejimi ve şartları dikkate aldığımız zaman şu an hiç kimsenin özellikle sayın başbakanın çıkıp böyle bir şeyi ifade etme şansı yok. Ama şunu herkes bilir burada olumlu bir şey varsa sizin katkınız olmadan olumlu hale gelmeyeceğini biz hepimiz biliyoruz. Bu bilinen bir gerçek bunun üzerinde konuştuk. Sonuç olarak bütün Türkiye’nin yönetiminden sorumlu bir devlet adamı siyasetçi kimliğiyle beraber oda geliyor bu psikolojinin algılanmasında ve bu değeri kullanmakta fayda var diye düşünüyorum. Ben kendisine tüm çıplaklığıyla anlattım.

İmralı’daki çözüm iradesini olaya iyi niyetle yaklaşımı Sayın Öcalan’ın yıllar içerisindeki oluşturduğu düşünsel evrimi ulaştığı sonuçları ulaştığı sonuçların bölgeye yönelik vizyonunun ülkeye yönelik vizyonunun yüzde 90, 95 oranında kendi çizdiği vizyonla nasıl örtüştüğünü de anlattım. Bu benim kendi gözlemim entellektüel analitik yaptığım şey. Çünkü ben herkesin söylediğini doğru varsaymak zorundayım. Niyet okumasına gidemem. Bu şartlardan dolayı bunu söyledi bu şartlardan dolayı bunu söyledi diyemem. Ama bütün çıplaklığıyla anlattım. Tabi yazık olan ne oluyor şimdi bu irade ve düşünsel hava varken modalitede ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Bunun bir özel benzerini biz Amerika ile İran arasındaki nükleer kriz var biliyorsunuz. İşte burada İran tabi bize güveniyor. Amerika da bir ölçüde güveniyor. Her iki taraf da biz nükleer değişime hazırız diyor. Fakat modalitede hiç kimse harekete geçemiyor. İran ile en yüksek düzeyde konuşuyoruz biz hazırız diyor. Amerikalılar ile en yüksek düzeyde konuşuyoruz biz hazırız diyor. Hadi gelin değişin dediğimiz zaman o diyor ki işte o toprakta olsun bu toprakta olsun modaliteyi bir şeye getiremiyoruz.

Görüşmelerin başında önderliğin yol haritasını siz benimsemediniz mi?

Mustafa Karasu

Sabri arkadaş izah etti bende o çerçevede bazı şeyler söylemek istiyorum. Biz belki birinci Oslo görüşmesinde olmadı ama ikinci Oslo görüşmesinden sonra hep şunu söyledik. Artık esas konulara girmemiz gerekiyor. Güven artırıcı önlemler yapılıyor işte biz ateşkes ve tek taraflı eylemsizlik kararı alıyoruz. Türkiye’de bazı şeyler yapılacak Kürt sorununda adım atılacak deniyor bunlar hep söyleniyor. Sonunda dördüncü Oslo’da daha somut bir karara gidilerek önderlik yol haritası verecekti ve bunun üzerinde neler yapılacağı konusunda müzakere edilecekti. Bu konu dördüncü Oslo’da var. Şimdi biz buraya gerçekten beşinci Oslo’ya müzakere için geldik.

Afet Güneş

Tamam ben de diyorum ki önderliğin yol haritası elimde. Maddeleri de belli. Haydi buyrun müzakere edelim.

Önderlikle görüşmelerin önünü açacağınıza söz vermediniz mi?

Mustafa karasu

Ben şuna inanıyorum Devlet istesin şu anda bizi uçağınıza alıp götürebilirsiniz isteseniz.

Afet Güneş

Kesinlikle. Ben diyorum gelin götüreyim.

Mustafa karasu

İsterseniz götürürsünüz.

Afet Güneş

Götürürüm tabi.

Afet Güneş

Şu an götürürüm yani bir sakınca yok.

Mustafa karasu

Demek ki o zaman önderlikle görüşme sorunu da yok.

Sabri Ok

Benim hakkımda iddianame hazırlandığı söyleniyor. Bir tarafta kapatılırken bir tarafta açılıyor.

Afet Güneş


Hep söyleniyor yani. Bir dosyanın tamamlanması adına yapılan operasyonlar.

Mustafa Karasu

Sabri arkadaş hakkında dava açılmış. Niye açılıyor biri kapatılırken. Şimdi Sabri arkadaşı gönderebilir miyiz?

Sabri Ok


Karasu'yu göndereceğiz.

Afet Güneş

Karasu yeter bize.

Hükümet olarak önderliği gerçek muhatap kabul etmediniz mi?

Mustafa Karasu

Bence DTP’nin de bizim de önder Apo’yu muhatap göstermemizden rahatsız olmayın. Önder Apo’nun muhataplığının meşrulaşması Türkiye’nin çıkarınadır. Türkiye toplumunun önder Apo’yu muhatap olarak benimsemesi Türkiye’nin çıkarınadır. Şu söyleniyor otuz yıldır savaştık Apo’yu nasıl muhatap olarak kabul edelim. Bence aşiret devleti değildir Türk Devleti. Çıkarı söz konusu olduğunda Türkiye’nin bunları unutması demiyorum karşılıklı birbirimizi affetmesini bilmeliyiz. Bu savaşın başlatıcısı önderi odur. Bunu sizde kabul ediyorsunuz diyorsunuz ki en makul önderliktir onunla anlaşabiliyoruz o doğru yaklaşıyor.

Afet Güneş

Çünkü değiştim diyor.

Görüşmelerde taleplerimizin meşruluğunu kabul etmediniz mi?

Afet Güneş

Devlet de şu an karşı taraftaki talepleri bu halkın talepleri nedir onları masanın bir kenarına koyuyor. Ben bunların içerisinden hangilerini yapabilirim ne kadar zamanda yapabilirim hangi koşullarda yapabilirim oda bunu tartışıyor kendi kendine zaten.

Sabri Ok

Tamam aşalım bunları beraber götürelim.

Afet Güneş

Zaten diyorum ki sizden gelen yani bu tabandan gelen partiden gelen örgütten gelen talepleri önüne koydu onun üstünden bakıyor.

Hükümet olarak devletin tüm kurumlarını ikna ettiğinizi söylemediniz mi?

Mustafa Karasu

Bize şunu söylediniz dediniz ki Devlet de Genelkurmay da aynı görüşte hükümet de biz buraya üçüncü Oslo’da bütün devlet makamlarının düşüncesi olarak geldik. Yani devlet bu konuda bir konsensüse girdi dediniz önceden yoktu ama şimdi bu oldu dediniz.

Afet Güneş

Ordunun şu an yaptığı planlı bir operasyonu yoktur

Sabri Ok

Asker pozitif etki ve tepki göstermiş biliyoruz ve şunu da genelde biliyoruz siz de bilirsiniz bölgedeki askeri komutanlar genelde yani içinde farklı düşünenler olabilir ama genelde aslında hepsi daha çok çözüm ve barış isteyenlerdir.

Afet Güneş

Diyorum ki yürümekte olan bir süreç var. Bu süreç önemli bir süreç. Bizim bugüne kadar yürüttüğümüz karşılıklı çalışmalarla gelinmiş olan bir süreçtir. Kendi kendine falan olmadı bu birlikte yürüttüğümüz çalışmaların sonucudur. Gerek devletin hazırlanmasında gerek toplumun hazırlanmasında gerek örgütün hazırlanmasında şu masada yürüttüğümüz çalışmaların çok büyük katkısı olmuştur. Beğenseniz de beğenmeseniz de yeterli bulsanız da bulmasanız da bir yıl içerisinde yürüttüğümüz çalışmalar bugün bu meseleyi Türk kamuoyunda ve Türk parlamentosunda tartışılabilir bir hale getirmiştir. Bunu bu kadar küçümsemek gibi kimsenin bir lüksü yoktur kimse küçümseyemez bu bir. İkincisi bugün itibariyle geldiğimiz noktada önümüzde işte hazırlığını yapmakta olan bir hükümet ortaya neyi koyacağını neyi yapıp neyi yapamayacağını işte hukukçulara vermiş adalet bakanlığı ayrı bir çalışma yürütüyor daha sonuç raporu çıkmamış bilmem ne bakanına bir görev vermiş çalış bakalım raporunu çıkart demiş daha sonucu çıkmamış.

Önderliğin serbest bırakılması için söz vermediniz mi?

Sabri Ok

Şimdi bunlar oluyor. Devlet de arayıp hangi ilde hangi dağda birileri var ben de imha ederim demesin çünkü biz çözüm sürecindeyiz

Afet Güneş


Peki ne kadar süre bekletmeyi düşünüyorsunuz dağlarda

Sabri Ok

Biz istiyoruz ki en kısa sürede bu sorun çözülsün böyle altı yılda yedi yılda değil

Afet Güneş

Yani bu neresinden bakarsak bakalım çünkü çözümün parametreleri içinde işte basit bir takım taleplerden anayasa değişikliğinden Öcalan’ın serbest bırakılmasına kadar çok geniş bir skala var. Talepleri şöyle bir göz önüne getirdiğimiz zaman çok geniş bir skala var. Bunların üç ayda beş ayda sekiz ayda bir senede tamamlanabilmesi söz konusu değil.

Önderlikle aramızdaki iletişim kanallarının açık tutulacağını kabul etmediniz mi?

Sabri Ok


Bugün için size kısa bir şey hazırlasak nasıl olabilir.

Afet Güneş

Yani götürmeye çalışırız ama dediğim gibi altı buçuğa kadar yetiştirebilirseniz. Ama ne olur on beş sayfa yazmayın gözünüzü seveyim niçin söylüyorum.

Sabri Ok

Yok biz kısa yazacağız.

Afet Güneş

Hakikaten kısa yazmayı hiç bilmiyorsunuz

Sabri Ok

Doğru

Afet Güneş

Nasıl bir şey oluyor biliyor musunuz. Bakın çok samimi söylüyorum sıkıntıyı içeri giriyoruz konuşmuyoruz biz sana bilmem ne getirdik falan demiyoruz al şunu içinden oku diyoruz. Çünkü bu kadarda deklare etmek istemiyoruz. Açıkçası adam bir başlıyor zaten o da böyle sindire sindire okuma derdine oturuyor bir buçuk saat okuyor. Biz de mutfak kadar bir yerin içerisinde boş boş oturuyoruz. O okuyor biz oturuyoruz. Artık bir buçuk saatin sonunda zaten üstünde çok da tartışma yapmak istemiyoruz. Şimdi sen çevir arkasını diyoruz ne diyeceksen de diyoruz. Onunda yazması maşallah bir yarım saat kırk beş dakika sürüyor. Ona da yalvarıyoruz ne olur kısa yaz diye. Devlet size çok büyük bir fırsat yaratmış durumda. Sizin karşılıklı olarak birbirinizle iletişim sağlamanızı dolaylı dahi olsa fikirlerinizi birbirinize yansıtmanızı yazışmanızı çizişmenizi onlar üzerinden karşılıklı görüş teatilerinde bulunmanızı sağlıyor

Sabri Ok

Önemli buluyor şüphesiz ama herşey değil

Habur’da tutuklama olmayacak diye söz vermediniz mi?

Afet Güneş

Habur bizim iki buçuk senedir neredeyse yürüyen tüm ilişkilerimizin Ankara’dan başlayarak söylüyorum özelde kırılma noktasını oluşturdu. Gelenler yeteri kadar eğitim almamışlardı ve ne amaçla geldiklerinin bile farkında değillerdi. Adeta bir siyasi gösteriye dönüştürüldü. Burada sizin de çok iyi bildiğiniz gibi hukuk ihlal edildi. Her şey yok edildi. Amaç size verilen bir takım sözlerin tutulmasıydı. Tabi burada belki başta konuştuğumuzdan farklı olan gelişme şuydu. Şimdi gruplar geldiğinde kıyafet filanda birşey katmak istemiyorum yalnız kitlenin içerisinde çok provokasyona açık kişiler vardı. Yani şu beklenti vardı bunlar gelecekler tutuklanacaklar kapıdan tutuklandıktan sonrada bir takım hareketler geliştirilecek. Bunun alt yapısı hazırlandı orada. Biz bunları gözlemledik şimdi üç kişi tutuklanacak ve sürekli bu şayiha yayılıyordu aralarında. İşte içlerinden galiba üçü tutuklanıyormuş şimdi dördü. Ondan sonra böyle bir kitleselleşme bir tepki geliştirmek için tepki koymak için öylesine bir organizasyon vardı ki.

Sabri Ok

Ama şunu biliniz ki bizim de hani yüzde yüzlük yok ama ilişkilerimizden biliyoruz ki bunlar tutuklanmayacak.

Afet Güneş

Biz biliyoruz ama.

Sabri Ok

Biz de biliyoruz ama müsaade edin biz bunu bilmeyene nasıl bildirelim. Söylesek olmayacak. Bizim de bu sıkıntımız var.
Erdoğan’ın siyasi risklere katlanacağı garantisini vermediniz mi?

Hakan Fidan

Şimdi Başbakan bu meselede hiçbir meselede yapmadığı kadar şey yapıyor. Çıktı grup toplantılarında mecliste diğer bütün halk konuşmalarında ben neye mal olursa olsun açılım sürecinin arkasındayım ben siyasi riski bu noktada göze alıyorum siyasi kariyerim pahasına da olsa. Burada partiye sürekli mesaj var kardeşim bu noktada benim üzerime gelmeyin tabanla etkileşiminiz sizde nasıl bir netice üretiyorsa üretsin. Çünkü sürekli negatif şeyler gelmeye başladı. Yani buradan dolayı efendim oy kaybediyoruz batıda görüştüğümüz geniş kitleler bizden şey yapıyor. Tabi muhalefetin özellikle Habur’dan sonra ortaya koyduğu ajitasyonun etkisi şu anda giderek büyüyor.

İçişleri Bakanı hakkında gensoru verildi biliyorsunuz. O bu işe aylarını yıllarını verdi. Afet hanımla beraber ciddi bir moral bozukluğu yarattı. Çünkü oraya herkes bir milat olarak bakıyordu. Ondan sonra bu sorunda hükümetin daha cesur adımlar atmasına ilişkin meşru bir hak zemini de hazırlanacaktı psikoloji de hazırlanacaktı. Neden yani burada örgüt de iyi niyet gösterisinde bulunuyor. Artık insanların kafasında bir tabu oluşmuş örgüt silahtan vazgeçmez yani karikatürize edilmiş bir şey var. Sürekli kanla beslenen kanla hareket eden bir terörist vardır gibi bir imaj oluşturulmuş. Örgütün burada silah bırakması sembolik manada da olsa bütün tabuları yıkan halk psikolojisini karar alıcı lehine harekete geçirmede biraz zemin hazırlayıcı bir faktördü. Şimdi başbakan burada sürekli buna rağmen mesaj veriyor. Ben bunu anlattım Sayın Öcalan’a dedim ki başbakan bunu sürekli anlatıyor. Ama dedim biz birşey gördük oda şu bu hükümetin yaptığı çok reformlar var yani Kürt kimliğini tanımadan verdiği sosyal haklara kadar bundan beş altı sene önce masaya oturulduğunda bunların hiçbiri verilmeden belli şartlar izin verseydi belki şu anda örgüt çoktan normal siyasi hayata dönmüş türkiyede normal bir hayat yaşıyor ve siyasi zeminde meşru mücadelesini veriyor olacaktı. Fakat Türkiye’deki şartlar buna izin vermedi.

Eylemsizliğimizi takdir edip gözaltı ve tutuklamalarda hatalı olduğunuzu kabul etmediniz mi?

Hakan Fidan

Hem sizden hem Sayın Öcalan’dan yani bizim perspektifimiz bu sürecin kesintisiz devam ettirilmesi. İşte bir defa görüştük beş ay sonra yok bunu sistematik bir şekilde. Çünkü yoğun iletişimle biz bir takım krizlerin önüne geçebileceğimize açıkçası inanıyoruz. Çünkü öbür türlü genel prensiplerden şey yapıyoruz çünkü önümüze bundan sonra çok daha şeyler çıkacak modaliteleri aşmak için teknik sorunlar çıkacak onlar üzerinde enerji harcamamız gerekecek. Belki olasılıkları ortaya masaya yatırıp avantajı nedir dezavantajı nedir uygulanabilirlik konularını uzun uzun tartışmamız gerekecek. Ama bütün bu süreç içerisinde dediğim gibi siyasi iktidarı bu noktada attığı adımlardan dolayı sıkıntıya düşürücü bir unsurun olmaması lazım. Yani sizde zaten bu konuda oldukça hassassınız özellikle eylemsizlik konusunda. Diğer konularda bu gözaltına almalar şunlar bunlar ben bunları gittiğim zaman içişleri bakanı ile uzun uzun konuşacağım. Onun bana gelmeden anlattığı konularda var zaten. Yani ben onu burada bir savunma mekanizması psikolojisiyle hareket etmek için falan söylemiyorum. Zaten yeterince tatsız oluyor bazen konular.

İçişleri Bakanı da sosyal psikologdur. Bu noktada iyi çözümlemeleri var. Anlıyor. Ama aynı zamanda siyasetin gereklerini de iyi bilen ona göre bazen farklı demeçler verebilen bir insan. Ama biz şundan emin olmak istiyoruz yani geliştirilen bir özgürlük alanı açıldı. Bu açılan özgürlük alanı içerisinde örgütün alt birimleri eski alışkanlıklarından hareketle daha fazla mevzi kazanalım daha fazla örgütlenelim mantığı içerisinde. Bir noktaya kadar hani tolare edebiliyorsunuz çünkü dediğim gibi alandaki valiler emniyet müdürleri bu noktada gerçekten çok değerli insanlar. Yani şu anda sizi bilmiyorum spesifik olarak isim vererek şikayet edebileceğiniz şu adam düşmandır bu adam şeydir. Geçenlerde bir olay oldu başbakanlıkta. Bir komisyon var bu televizyonlara ruhsat veren. Şey hani sizden de görüş falan filan soruyor ya. Sonra bize geliyor benim başkanlığımda bir komisyon toplanıyor herkese ulusal güvenlik belgesi veriliyor. Türkiye’deki yerel televizyon ve radyo kurmak isterse müracaatını yapıyor başbakanlığa. Başbakanlık RTTK’e RTÜK de başbakanlığa gönderiyor yönetmelikte böyle bir şey var.

Başbakanlıkta ilgili kurumlardan verileri topluyor görüş oluşturuyor. İşte benim başkanlığımda bir komisyon toplanıyor atıyor imzayı gönderiyor. Şimdi bir il güneydoğuda oradan bir şey geldi dört tane isim var. Dört ismin dördüne de örgüt mensubudur sempatizanıdır diye görüş var. Haklarında valiyi aradık dedik ki eskiden benle beraber çalışıyordu. Dedim hayırdır ya dedim ben sana bir şey soracağım şimdi nedir böyle böyle bir talep var. Dedi efendim zaten olmayan yok ki dedi verin gitsin dedi. Şimdi tamam dedik öyle verdik gitti. Bunu şeyi anlatmak için bir enstantane söylüyorum. Yani insanların oradaki meseleye bakışını ama burada demokratik iktidarların yönetemediği tek bir alan var. Yani bunların hepsi yönetilir. Adamın adı işte bilinen örgüt sempatizanıdır destekçisidir şudur budur bir noktaya kadar bunların hepsi yönetilir tolere edilebiliyor.

Demokratik özerkliğin önünü açmak için bize söz vermediniz mi?

Hakan Fidan

Şimdi bizim yaşadığımız bir sıkıntıyı anlatayım size. Her sene on bin tane öğretmen alınır adamı alıyorsun Güneydoğu’da öğretmen açığı var. Adam ertesi sene gitmek istiyor dört sene beş sene duruyor batıya gitmek istiyor. Niye benim orada yaşam şartlarım iyi değil. İktidar beş sene önce dedi ki biz dedi yerel yönetimler yasasını geçiriyoruz belli şeylerin mahalli teşkilatlarını kaldırıyoruz. Milli eğitim şunlar bunlar bakanlıklarını kaldırıyoruz valiliklere ve belediyelere veriyoruz. İlk önce valiliklere uzun vadede belediyelere gidecek. Aslolan şudur yani şimdi Hakkari’de yol yapılacak ankaradan devlet planlama teşkilatından görüşülüp şeye çıkıyor işte Çemişkezek’te ne olacak şurada ne olacak. Bu adamı şimdi öğretmen alacaksınız oradaki valiliğe kontenjan verilecekti. Valilik bu öğretmeni alacak adam oraya gidecek kardeşim bilinçli olarak geliyor ben burada öğretmenlik yapacağım. Daha sonra adamın tayin derdiyle başka yerde başka pozisyon açılır oraya gitmek ister o ayrı. Biz bunu yapamadık yani cumhurbaşkanı iki defa geri çevirdi. Aldı anayasa mahkemesine götürdü o zaman kaldı gitti. Şimdi bu son derece verimliliğe dayalı bir şeydi. Hani bunun siyasi ideolojiyle falan filanda alakası yok bunun aklın yoludur bu.

Sabri Ok:


Evet.

Hakan Fidan:

Yani daha fazla işi aşağıdakilere devredersen merkez de daha anlamlı işlerle uğraşır.

Sabri Ok:

Daha stratejik düşünsün.

Hakan Fidan:


Daha anlamlı işlerle daha büyük bir şeylerle ve Türkiye’nin gideceği yer de odur.

“Açılımınızı” oy hesaplarına kurban etmeyeceğinizi söylemediniz mi?

Hakan Fidan:


Yani ben size burada siyasi iktidarın psikolojisini fikrini ve parametrelerini elimden geldiğince şeffaf bir şekilde bir taraftan yansıtmaya çalışıyorum.

Sabri Ok:

Sağolun.

Hakan Fidan:

Ben modalite önerisi olarak şunu dedim şimdi bir defa eylemsizliği çok samimi olarak bunu çok samimi olarak söylüyorum başbakanında fikri budur bir zaman kazanma parametresi olarak ortaya koymuyoruz. Biz eylemsizliği varolan konuşmaların bir sağlayıcısı olarak görüyoruz yani varolandan daha sistematik daha yoğun bir müzakere ve görüşme sürecinin devam ettirilmesinden tarafız. Açıkçası burada zaman kazanalım şöyle olsun böyle olsun işte seçimlere giderken de şu olsun. Seçimler bir faktör olarak var şimdi eğer iktidarlar tüccarlar gibi kar zarar hesabı yaparlarsa burada dolar yerine oy sayısını koyarlar ortaya hangi hareketten ne kadar fazla oy gelir ona bakarlar bunun hesabını yaparlar.

Silahlı gücümüzü koruyacağımızı siz de kabul etmediniz mi?

Afet Güneş:

Ama o iş de silahla çözülmeyecek. Silahın evet kabul ediyorum belli bir işlevi vardı ve bugüne kadar birşey getirmiştir.

Hakan Fidan:


Yani siyasetin kuralı bu. Dışarıda da konuştuk üst menfaat buradadır. Hep beraber insanlar buraya gitsin diye bir algılama yok. Siyasetinde böyle erdemleri olduğu gibi bu kadarda bir aşağılık tarafı var maalesef. Yani belki iktidar partisi yarın muhalefete düşse aynı türden pozisyon içerisine girebilir. Ama hazır biz bu fırsat yakalanmışken burada şeyi gözetmek durumundayız diye düşünüyorum bu perspektifle. Çünkü hangi hareketi yaparsınız yapın hangi amaçla yaptığınız önemli. Ucuz bir amaç içinde yapabilirsiniz yüce bir amaç içinde yapabilirsiniz. Bunun için perspektif tartışmalarını perspektif geliştirme müzakerelerini ben çok önemli buluyorum şahsen. Çünkü bir şeyi beraber olgunlaştırıyorsunuz o perspektifin sınırları çiziliyor. Bu noktada sınırını çizdiğimiz amacına yönelik bir eylemsizliğin ve devamlılığının ben her türlü meşruiyeti ve ilerlemeyi sağlayacağı noktasında muazzam önemli olduğuna inanıyorum. Bu noktada zaten örgütün imkan ve kabiliyetleri yerinde duruyor. Buna paralel bizim de konuşma ve görüşme zemini içerisine girmemiz gerekiyor. Modalite olarak benim söyleyeceklerim bunlar.

Afet Güneş:

Yani orada en ulvi olan şeylerden birini kaçırıyoruz yemek saati geçti.

Hakan Fidan:


Öyle mi?

Sabri Ok:

Ben böyle çok kısa bir şey söyleyeyim.

Adem Uzun:

Yemekte de konuşuruz sonra tekrar geliriz.

Sabri Ok:


Veya isterseniz bir ara verelim.

Hakan Fidan:

Yemekten sonra.

*****

İstismar için Filistin’e koşarken Kürt halkına karşı İsrail tutumu sergilemediniz mi? Görüşmelerde kendinizi İsrail bizi Filistin yerine koymadınız mı?

Hakan Fidan:

Burda sorun doğal şartları oluşmamış konuları anti demokratik yöntemlerle hayata geçirmek. Ben demokratik mücadele içerisine girip de dünyada sonucuna ulaşamamış hiçbir hareket görmedim. Bakın dünya siyasi tarihine devrimler tarihine Gandi’den tutun da Polonya’daki işçi hareketine, efendime söyleyeyim Güney Amerika’daki hareketlere varana kadar bakın demokratik siyasi mücadele verip de meşru kabul edilebilir evrensel hedeflerine ulaşamamış hiç bir hareket görmedim. Buna Amerika’da Fransa’da heryer dahil ama burada meşru yol kullananlar. Şuan Ortadoğu da böyle yani. Bakın İsrail’in imajı yerle bir olmaya başlıyor meşru çizgide duran Filistin hareketi daha da güç kazanıyor. Ama gayrımeşru araç kullanan İngilizce’de irrelevant, diyorlar artık var olan sosyal doku ve siyasal şartlara uygun hareket etmeden eylem gösterdiğiniz zaman birşey olmuyor.

Ana dilde eğitim ve seçim barajının düşürülmesinde bize hak vermediniz mi?

Sabri Ok:

Biz de kendi anadilimizde eğitim istiyoruz yani talepler anlamında. O açıdan diyoruz ki biz bazı adımları atarken AKP’nin de ne yapacağını bilmek isteriz. Tamam biz bu adımları atacağız ama mesela yüzde yedi baraj düşürülür mü. Diyebilirsiniz ki yüzde on barajı sizi niye ilgilendirir biz Türkiye’nin demokratikleşmesi konusunda kendimizi sorumlu görüyoruz ve bu Kürtleri de ilgilendiriyor. Örneğin biz diyebiliriz ki bu kadar tutuklu var biz adım atalım doğru ama adım atarken insanlar belediye başkanı il başkanı da dahil herkes içerde

Hakan Fidan:

Habur sonrası iklim değişti bunu yönetemedik yani açıkça söyleyelim.

Sabri Ok:

Düzeltelim biz size yardımcı olalım.

Hakan Fidan:

Düzeltelim bunu düzeltelim işte zaten Sabri Bey bu söylediklerinizde çok haklısınız. Benim bizzat burda oluşum size sistematik bir müzakereyi ve biraraya gelişi teklif edişim sonra Sayın Öcalan’ın sizle iletişim kurmasına bizim kısıtlı şartlarda da olsa izin vermemiz sizden mesaj götürmemiz sonra çeşitli iletişim kanalları bulmaya çalışmamız bu hafta içişleri bakanı da parti yetkilileri ile görüşecek bütün bunların hepsi kamuoyunda bizleri zor duruma düşürmeyecek bir modelite icat edip problemi karşılıklı çözme yönünde atılan adımlardır. Türkiye’de yaşamanın tadı olmaz sıkıntı olmadan ama artık şu getirilmiş aşamadan itibaren ben meşru bir hareketin bir engelle karşılaşacağını düşünmüyorum. Onun için bence önderliği bu konuda ben bu çizgide görüyorum sayın Öcalan’ı. Ama buradaki arkadaşlarında o konuda bir çözümlemeye gitmeleri lazım diye düşünüyorum. Yoksa bunu ben ak partinin veya devletin eli rahatlasın şu olsun bu olsun diye söylemiyorum.

Sabri Ok:

Yok ben çok yere katılıyorum doğru ama sizinde şu ayrımı görmeniz lazım. Zamanında bu ülkede komünizm dendi öne çıkarıldı zamanla irtica dendi öne çıkarıldı ama her zaman söz konusu olan Kürt olunca önü tıkandı. Mesela çok açık söylüyorum yüzde on barajı Kürt meselesi içindir hepsi de uzlaştı

Hakan Fidan:


Kesinlikle kesinlikle.

Sabri Ok:


Seçim döneminde tüm partiler anlaştılar DTP’nin aleyhinde karar çıkarttılar.

Hakan Fidan:


Kesinlikle uzlaşırlar.

Sabri Ok:

İşte bu.

Hakan Fidan:


İşte ben de onu anlatmaya çalışıyorum Sabri Bey.

Bedel ödediğimizi ve samimiyetimizi dile getirmediniz mi?

Hakan Fidan:


Burada şey sıkıntısı var. Hani maziden alıp getirdiğiniz sürekli mücadele ederek değiştirdiğiniz bedelini ödediğiniz bir çizgi var. Ama mazi orda duruyor oradan etkilenenler orda duruyor. Bunu bir anlatma problemi var.

Sabri Ok:

Doğru.

Hakan Fidan:

Bunu insanlar bilmiyor ben şimdi gideceğim diyeceğim Allah’tan başbakan yakın çevre falan öyle değil yani. Benim anlattığıma inanan insanlar yoksa göndermezler. Ama benimle sadece nötr ilişkisi olan bir adama ben bunları söyleyeyim hatta iyi ilişkisi olanlara söyleyeyim diyecekler ki yani sen her zamanki gibi şey oluyorsun yani bu insanların ben böyle düşündüğüne yani ben sizi teyibe alayım götüreyim dinleteyim adama isminizin kim olduğunu söylemeyeyim diyecekler biz bu arkadaşla aynı fikirdeyiz.

Sabri Ok:

Maalesef doğru.

Hakan Fidan:

Ama ben diyeceğim ki bu konuşan Sabri Ok'tur diyecek ki yalan söylüyor.

Afet Güneş:

Takıyye yapıyor.

Zübeyir Aydar:


Seni kandırmaya çalışıyor.

Hakan Fidan:

Hah

Önderliğin kıymetini deklare etmediniz mi?

Afet Güneş:

Öcalan zaten beni tabulaştırmayın dedikçe kitle bunu tabu haline getirmeye çalışıyor.

Hakan Fidan:

Yok olmazsa olmaz şimdi dedim ya bizim toplum bir tane yetenekli adam buldu mu kendisi çünkü tembel çalışmak istemiyor ki o yetenekli adamın sırtına yüklen git.

Sabri Ok:


Hepsi onun sırtına. Devlet de yüklüyor biz de yüklüyoruz.

Hakan Fidan:

Tabi yok yani bizim kendi siyasi liderlerimize devlet adamlarımıza bakışımızda böyle kendi ellerimizle yaparız kutsal ederiz ondan sonra kendi elimizle de yeriz hapsede atarız idamda ederiz tarih kitaplarında kötüleriz de yani hiç sorun değil bizim şimdi kendi şeyimizde var.

Bize kentlerde eylem yapılmaması için ricacı olmadınız mı?

Afet Güneş

Orada yerleşik bir kadro değil geçmişi olan bir yer değil Reşadiye o kadar gelme geçme noktası bir yer ki ne zaman organize oldular da hemen böyle birdenbire aşka gelip eylem yapacak gücü buldular.

Sabri Ok:


Bizim güçler her tarafta var onu söyleyelim. Türkiye’nin her tarafında var Karadeniz’de de var toroslarda da var.

Afet Güneş:

Biliyoruz metropolleri de doldurdunuz bu arada patlayıcılarla doldurdunuz.

Sabri Ok:

Yok canım.

Afet Güneş:

Hepsini biliyoruz.

Sabri Ok:

Onlar bir tarafa biz bu süreci ilerletelim önemli olan o.

Afet Güneş

İşte onları göre göre zor gidiyor bunları da görmesek iyi olur.

KCK’lıların serbest kalacağı güvencesini vermediniz mi?

Hakan Fidan

Taktik konularda anlaşılabilir yani aramızda bir kriz yönetimi yapılır. Kriz hattı kurulur denir ki bizde bilemeyebiliriz aşağıdaki bürokrat emniyet müdürü falanı zanneder işte örgütsel faaliyette bulunuyor dersiniz ki hakan bey yani şurada şöyle bir şey yapılıyor yazıktır günahtır bunun bir şeyi yok veya tam tersine atılan bu adım halk nazarında şey yapacaktır infial doğuracak dikkat edersiniz. Bizim yaklaşımımızda şu ana kadar kendi bürokrasimiz şu bu vesaire ne derden ziyade çözüme yönelik iradenin hedefleri önemli. Şimdi burada biz aynı yaklaşımı sizden de görürsek yani taktik hataları zaman zaman görmemezlikten gelir stratejik olarak bu yoğunlaşmaya gidersek.

Verdiğiniz sözler koordinatör temsilci tarafından da sürecin önünü açacak hususlar olarak yorumlanmadı mı?

Koordinatör ülke temsilcisi

Belki daha az zaman içerisinde olabilir ama bizim Ankara’ya gitmemiz lazım. Dağa gitmemiz lazım. Oslo altıyı hazırlamamız lazım. Bunların hepsi ayrı birer iş ve aynı zamanda sizinde kendinizi hazırlayıp koordine edebilmeniz içinde gerekli olan zamandır. Güzel evet her iki tarafı da tebrik etmek istiyorum sürecin bu yönünde trafik ışıkları yeşile dönmüş gibi görünüyor ve her iki tarafında bu eylemsizlik sürecine devam edilmesi gerektiğini düşünmesi bizleri mutlu etti çünkü olumlu bir siyasi müzakere yapmak için bir alan bir zemin teşkil edecek.

Afet Güneş


Artık kendilerini Ankara’da görmek isteriz çünkü en azından mektubu getirecek.

Koordinatör ülke temsilcisi

Teşekkür ederim bizi mutlu ettiniz dağa da gitmemiz gerekecek teşekkürler.

ASKERHABER / HABER MERKEZİ
http://askerhaber.com/haber/4898/mit-il ... isler.html

www.dailymotion.com Video from : www.dailymotion.com

Re: MİT - Terör Örgütü Konuşmaları İnternette

İletiGönderilme zamanı: Çrş Eyl 14, 2011 13:48
gönderen usta
Siber Güvenlik konusunda Ayyıldız Tim kendi şahsi çıkarları ile Devletin Kurumlarını savunmaya devam ediyor.Bu SES kaydı ile demek istediğim şudur ki yapan herkimse iyi yapmış benim MİT milli olacak Terör Örgütü mensuplarıyla görüşse tbmm görev alan Milletvekileri gizli Oturum ile haberdar edilmeliydi bunların hiçbirisi yapılmadı Habur ile Anaysal suç işlendi nedeni Oslo Toplantılarında kararlaştırılmış ondan. Bu süre zarfında Teröre verdiğimiz Şehitler bitti mi yoksa talepler son buldu hayır.Ehh sonuçta yapılan ihanet açılımı şunu gösterdi ki herekese Terör Örgütü ile müzakere edilmez çünkü karar verenler kendileri değil bunlar dışardan yönetilmekte iyi niyetli olabilirsin ama bu göreve atananlar sorumluluk sahibi bireyler olmalı siz bundan sonra MİT güvenirmisiniz ben güvenmem. Şifreyi kıran kırdı acaba hangi açıktan sızdı değil mi?

:alkolik:

Re: MİT - Terör Örgütü Konuşmaları İnternette

İletiGönderilme zamanı: Prş Eyl 15, 2011 11:52
gönderen Vatankalbimde
Simdi ben bazi seylere acikcasi guldum.

Simdi Ataturk gibi delikanli, siddetli, kendisine milletine guvenen bir adam 1 cumle ile 50 tane meseleyi anlatirdi. Bu sahislar ozellikle Hakan Fidan 50 cumle konusuyor, bir anlam yok, sanki filozoflar oturmuslar felsefe yapiyorlar.

LAFA BAK Hakan Fidan soyluyor "Hapishanede geçen on senenin ve okumanın verdiği çok ciddi bir transforme edici gücü var. Zihinsel manada çözümleme manasında onu görüyorsunuz." Ben bunu 4 kelime ile soylerim "Hapishane bebek katiline yaramis " TABI ASLA BOYLE BIR SEYE INANMIYORUM. Bebek katiline cezalarin en buyugunu yuce RABBIM verecek. Fitil fitil gelecek burnundan akittigi tum kanlar.

Ne demek mis "modelite". Eziklik cok kotu birsey.

DELIKANLI OLUN DELIKANLI, ENTEL DANTEL KONUSMALARLA BEBEK KATILLERININ ONUNDE EZILMEYIN. OYYYYY YUCE ATATURK OYYYYY BAK TURKIYE'NIN GELECEGINE KIMLER KARAR VERIYOR.

Re: MİT - Terör Örgütü Konuşmaları İnternette

İletiGönderilme zamanı: Cum Eyl 16, 2011 22:13
gönderen Oğuz Kağan
Bir Rezalet Kaç Gün Sürer?

Osmanlı’da “en büyük rezalet üç gün sürer” diye bir deyiş var.

RTE, “Bize PKK ile görüşüyor diyenler şerefsizdir, alçaktır” demişti.

Gene RTE, BOP’un Eş Başkanı olduğunu 34 kez söyledi. “Biz Büyük Ortadoğu Projesinin Eş Başkanlarından birisiyiz, bize bu görev verildi. Biz bu görevi yapıyoruz” demişti.

PKK ile AKP’nin görüşme kasetleri ortaya çıktı. Görüşmeler belgelenmiş oldu.

Irak, Libya, Suriye ve Mısır’da Eş Başkanlık yaptığı da olgular ile ortada.


Peki, biz bundan sonra Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanının söylediklerine nasıl inanacağız?

Bir güven sorunu oluşmayacak mı?

Yoksa en büyük rezalet üç gün sürer deyip devam mı edeceğiz?

Hükümet kanadından Beşir Atalay’ın ve MİT kanadından gelen açıklamalara bakarsak, devam edeceğiz.

Çekilmeyi düşünen kimse yok gibi. Aksine, Amerika’nın taşeronluğunu yapmaya Mısır’da devam ediyoruz.

Fakat ortada da çok önemli bir olgu duruyor. Bunlar Kürt Açılımı dedikleri günden beri, hem Kandil hem de İmralı ile Amerika’nın denetiminde görüşüyorlar.

APO’nun görüşleri ile %95 uyuşmuşlar. (Kasetlerden)

PKK ile uzlaştıklarına göre, kime karşıdırlar. Uzlaşmaya karşı olan, terörle mücadele edelim diyenlere, yani orduya karşıdırlar.

Hadi diyelim ki, terör sorununu görüşmeler yolu ile çözmeye karar verdiniz. PKK ile yaptığınız görüşmelerde, İngilizce (Amerikan’ca) konuşan kişi kim?

Neden çözümünüze yabancıları ortak yapıyorsunuz? İçinde Amerika’nın veya İngiltere’nin olduğu bir anlaşmada Türkiye lehine bir karar çıkabilir mi?

Görüşmelerde, MI5 veya CIA görevlisinin işi ne?


Türk halkına, diyelim ki, yoğun propaganda yolu ile görüşmelerin haklılığını anlattınız. Yabancıların denetimini nasıl anlatacaksınız?

Bize zaten anlatamazsınız da, kendi tabanınıza bu rezaleti nasıl anlatacaksınız?

Büyük Ortadoğu Projesinin sahibi size bir görev veriyor. Verdiği görevin yapılıp yapılmadığını da ajanı ile denetliyor.

Rezalet burada katmerleşiyor. Rezaletten çıkıyor. İhanete giriyor.

Hani biz bölgenin en büyük devletiydik? Tepemizde bizi tokmak gibi denetleyen tokmakçıyı ne yapacağız?

Amerika’nın bölgedeki çıkarları için çalışmak ve bu çalışmaları Türk Halkının çıkarları gibi propagandasını yapmak, artık zorlaşmaktadır.

PKK terör örgütü ile görüşme de, ülkemizin ne çıkarı var?

Televizyonlar ve Amerikan işbirlikçisi köşe yazarlarınız vasıtası ile bu rezaleti de atlatacağınızı sanabilirsiniz.

Muhalefet yapmayan muhalefet sayesinde rezaleti atlattığınızı da sanabilirsiniz. Bu rezaleti aşmak için %50 çoğunluğun sizin bu rezaletinizi görmezden geleceğini düşünebilirsiniz.

Ama geri kalan %50, sizden bu ülkenin “bölüşülme görüşmelerini” yaptığınızı unutmayacaktır.


Bülent ESİNOĞLU, 14 Eylül 2011
bulentesinoglu@gmail.com

Re: MİT - Terör Örgütü Konuşmaları İnternette

İletiGönderilme zamanı: Cum Eyl 16, 2011 22:19
gönderen Oğuz Kağan
Erdoğan itirafçı oldu!

Başbakan, internete düşen son ses kaydı için savcılık incelemesi başlatılınca hem Habur sürecini hem de PKK ile müzakereleri kabullenmek zorunda kaldı.

1 - “Habur” yaklaşımı sona erdi!

“BÖlücü terör örgütü ve siyasi uzantıları geçmişte olduğu gibi bizden iyi niyet ve anlayış beklemesinler. Habur beklemesinler. Bitti, bu tarz anlayış beklememek lazım artık. Süreç etkilenmez. Devlet üzerine düşeni yapmaya devam eder.”

2 - İmralı’ya gönderdik harcamam

“Emre Bey’i de (Eski MİT Müsteşarı Emre Taner), Hakan Bey’i (Fidan) de gönül rahatlığı içinde İmralı’ya gönderdik. Malum çevrelerin Hakan Bey’i hedef aldığı biliniyor. Hatası da olsa Hakan Bey’i harcamayız. Biz kolay kolay adam yemeyiz.”

“Müzakereler”e 965 can kurban!

AKP’nin tüm dönemlerine damgasını vuran terörle mücadele yerine müzakere anlayışı 965 cana mal oldu. Başbakan’ın “Habur bitti” sözüyle fazla anlayışlı (!) davrandıklarını kabul etmesi şehitlerin durumunu da yeniden gündeme getirdi.

Tayyip Erdoğan’dan uçakta şok itiraflar

Tunus yolculuğunda gazetecilerle sohbet eden Başbakan Erdoğan, Habur rezaletini ve PKK ile müzakereleri itiraf etti.

Başbakan Tayyip Erdoğan, Arap Baharı teftişinin ikinci durağı Tunus’a uçarken gazetecilerle yaptığı sohbette PKK ile müzakereler konusunda itiraflarda bulundu. Gazetecilere, kamuyonu yansıyan MİT-PKK görüşmeleri hakkında açıklamalar yapan Erdoğan, İmralı ile müzakereleri ve Habur’dan terörist girişlerinin organize edildiğini kabul etti. 12 Eylül 2010 referandumu öncesinde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin “PKK ile pazarlık yapılıyor” açıklamasına “Bunu ispat edemeyen şerefsizdir” diye cevap veren Erdoğan, uçaktaki sohbetinde, İmralı ile müzakereleri şu sözleriyle kabullendi: “Emre Bey’i de (Eski MİT Müsteşarı Emre Taner), Hakan Bey’i de gönül rahatlığı içerisinde İmralı’ya gönderdik. Biz ’Hükümet olarak İmralı ile görüşmeyiz. Ama devlet üzerine düşeni yapar’ demiştik.” Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün “İyi şeyler olacak” açıklamasının ardından Habur’dan PKK’lı teröristlerin Türkiye’ye gelmesi ve sınıra gönderilen mahkemelerde yargılanıp serbest bırakılmalarıyla başlayan PKK açılımı da uçakta konuşulan konulardandı. Erdoğan “Bu sızma olayı sürecsüreci etkiler mi?” sorusuna, “Hayır, etkilemez. Devlet üzerine düşeni yapmaya devam eder. Süreç etkilenmez. İstedikleri kadar tehdit mekanizmaları oluştursunlar. Devlet karar verdiğini uygular. Bölücü terör örgütü ve siyasi uzantıları geçmişte olduğu gibi bizden iyi niyet ve anlayış beklemesinler” cevabını verdi.

Fidan’a sahip çıktı

“Yani Habur anlayışı bitti mi?” sorusu üzerine de Erdoğan, “Evet bitti. Bölücü terör örgütü ve siyasi uzantıları geçmişte olduğu gibi bizden iyi niyet ve anlayış beklemesinler. Habur beklemesinler. Bitti, bu tarz anlayış beklememek lazım artık” diye cevaplayara, Habur’daki rezaletin kendi iradeleriyle yaşandığını itiraf etti. Erdoğan, kaseti kimin sızdırdığnın bilinmediğini de belirterek Hakan Fidan’a sahip çıktı. Erdoğan, “Malum çevrelerin geçmişte de Hakan Bey’i hedef aldığı biliniyor. Sızma nasıl olmuş onu araştırıyoruz. Ama hatası da olsa Hakan Bey’i böyle nedenlerle harcamayız. Biz kolay kolay adam yemeyiz. Bu, sızdıranların içlerindeki art niyeti ortaya koydu. Bu kimseye bir şey kazandırmaz” şeklinde konuştu. Erdoğan’ın açıklamaları arasında Kandil’e operasyon konusu da vardı.

Şahin’i aratmadı

Başbakan Tayyip Erdoğan, bir soru üzerine İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in “Her an kara harekatı olabilir” sözüyle sürçü lisan ettiğini belirterek, “Bugün kendisiyle konuştum, düzeltti. Böyle şeyler söylenmez zaten, yapılır” dedi. Ancak Erdoğan, “İran’la Kandil’e ortak operasyon yapılacak mı” sorusuna “Yakında ortak bir operasyon yapabiliriz” diyerek Bakan İdris Naim Şahin’i aratmadı.

Libya’da pazar kapma yarışı sürüyor

ABD ve NATO’nun desteğiyle Kaddafi rejiminin devrildiği Libya’da Türkiye’nin de içinde bulunduğu Batılı ülkelerin pazar kapma yarışı sürüyor. Önceki gün Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy ile İngiltere Başbakanı David Cameron’un apar topar yaptığı ziyaretin ardından Başbakan Tayyip Erdoğan da dün Libya’da idi. Arap Baharı teftişinin son durağı Libya’ya gelen Erdoğan, Libya Ulusal Geçiş Konseyi (UGK) Başkanı Mustafa Abdulcelil ilegörüştü. Görüşmenin ardından Erdoğan, Şehitler Meydanı’nda Libyalılara hitap etti. Sorosçuların doldurduğu meydanda konuşmaları sık sık sloganlarla kesilen Erdoğan, “Libya halkının özgürlük ve demokrasi mücadelesini zaferle sonuçlandırdığına şahit olmak, benim için büyük bir heyecandır, büyük bir mutluluktur” dedi. Erdoğan, geçiş konseyinin üyelerine de başarılar diledi. Libya’daki 2 günlük ziyaretçi trafiğinde tek değişmeyen görüntü ise Mustafa Abdülcelil’in hem Sarkozy ve Cameron’la hem de Erdoğan’la samimi pozlarıydı. Bu arada bir Fransız yetkilisi, Erdoğan’ın Libya ziyaretini “poz vermek” olarak niteleyerek “Fransa ve Türkiye, çok farklı. Biz, hayatlarımızı tehlikeye attık. Baştan beri oradaydık” dedi.Bilik, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, Sarkozy ve Cameron’un, Erdoğan’ın ziyaretinden panik duyarak apar topar Libya’ya gittiklerini söyledi.

Savcıyı açığa düşürdü

Başbakan Erdoğan, MİT-PKK görüşme kasedini inceleyen Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’nı da açığa düşürdü. Erdoğan, kasetle ilgili sorular üzerine, Kimin yaptığına dair bir bilgim var diyemem. Hakan Bey’e (Fidan) sen Ankara’ya dön’ dedim. İnceleme yapacak“ sözleriyle kasedi doğruladı. Erdoğan’ın açıklamasının ardından savcılığa sadece kasedi sızdıranı bulmak kaldı.

Başbakan Fidan’a değil devlete sahip çıksın

Başbakan Tayyip Erdoğan’ın Mısır’dan Tunus’a geçerken uçakta yaptığı itiraflar, muhalefetten sert tepki gördü. MHP Tokat milletvekili Reşat Doğru, bu tür olayların Türkiye Cumhuriyeti devletinin geleneklerine uymadığını söyleyerek, “Başbakan’ın PKK terör örgütü ile görüşmediklerini söylediği ve söyleyenlerin de şerefsizlikle suçladığı bir konuşması vardı. Ama şimdiki söylemleriyle bunlar bir bir ortaya çıkmış oldu” dedi. Görüşmelerin alenen ortaya çıktığı bir ortamda Hakan Fidan’ın yaptığının kanunen suç olduğunu ifade edene Doğru, Fidan’ın görevden alınması gerektiğini belirtti. Doğru, “Biz dağlarda şehitler veriyoruz, yiğitçe mücadeleler veriyoruz. Verilen bu mücadelenin bir kenara bırakılıp o şekilde hem Kandille, hem İmralı ile görüşmelerin yapılması yan yana getirildiği zaman terör örgütü ile mücadele yerine müzakere yapılmış olduğu ortaya çıkıyor” diye konuştu. Başbakan’ın Fidan’a sahip çıkmasını da eleştiren Doğru şunları söyledi: “Başbakan Hakan Fidan’a sahip çıkacağına devletine sahip çıksın. Devletin değerlerine sahip çıksın. Şu an PKK terör örgütü her yoldan saldırıyor. Türkiye’de kurtarılmış bölgelerini ortaya koymaya çalışıyor. Yanlış bir hadiseyi kalkıp ta doğru gibi anlatmanın, yanlışa sahip çıkmanın kimseye bir faydası olmayacaktır ama Türkiye Cumhuriyeti devletine çok büyük zararı olacaktır diye düşünüyorum.”

Siyasi ahlak sorunu

MHP İzmir milletvekili Ahmet Kenan Tanrıkulu, bu olayı “alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste” atasözüyle değerlendirerek, “Bu çok vahim bir olay. Olay yurt dışında Osla’da geçiyor, neden orada, neden yapıldı o ayrı bir konu ama 5. görüşme olduğu iddia ediliyor. Demek ki Başbakan’ın ”biz görüşmedik bunu söyleyen şerefsizdir“ dediği anlarda bile kendi talimatıyla, bilgisi dâhilinde ve kendi temsilcisi olan kişiler terör örgütü temsilcisi ile görüşmüş. Burada siyasi bir ahlak sorunu var” dedi. Başbakan’ın meydanlarda “bunu söyleyen ispatlasın” sözlerini hatırlatan Tanrıkulu, artık olayın ortaya çıktığını ve Başbakan’ın “elemanına” sahip çıktığını ifade etti. Tanrıkulu şöyle konuştu: “Anlaşılıyor ki o sizin ’elemanınız’. Özellikle eleman kelimesini kullanıyorum ve eleman seviyesinde görüyorum o kişiyi. Ben şu kişinin temsilcisiyim diyor. Teröristbaşına Sayın diyerek hitap ediyor. Bunlar skandal şeyler. Başka ülkelerde olsa bu konuyla ilgili olan insanlar hakkında en azından soruşturma açılır. Devlet yönetimi açısından skandal bir durum ciddi bir hata.” Tanrıkulu, Başbakan’ın Fidan’a sahip çıkmasının da hiç de dik duruş olmadığının altını çizerek, “O mevkiye getirmek için çırpındıkları adam için soruşturma açın diyemezdi. Adam ben senin talimatınla gittim oraya diyecekti” ifadesini kullandı.

Atatürk karşıtlarını korudu

CHP Antalya milletvekili Gürkut Acar ise Başbakanın kendine yakın olan bir çekirdek kadrosu olduğunu ve o kadroyu çok iyi bir şekilde muhafaza ettiğine işaret ederek, “Yıprananların yerlerini değiştiriyor, başka bir göreve alıyor. Böylece sürekli olarak kendi kadrolarını korumuş ve kollamış oluyor ama bu kollama Türkiye’nin lehinde mi değil mi tartışabiliriz. Kendi çelik çekirdeğini her zaman koruyor. Bu koruduğu kadro Cumhuriyetin temellerine karşı AKP’nin politikalarını yürüten insanlardan oluşuyor” diye konuştu. Acar şöyle devam etti: “Başbakanın PKK ile ilgili konuda ‘Biz kimseyle görüşmüyoruz bunu söyleyen şerefsiz’ sözleri Türkiye’nin belleğine kazınmış sözlerdir. Şimdi bu sözlerin tam tersine sayın Başbakan görüştüklerini bu görüşmelerin devlet hüviyetinde olduğunu hükümet hüviyetinde olmadığını söyleyerek sıyrılmaya çalışıyor. Dünyanın hangi ülkesinde halkına böyle doğruları söylemeyen başbakan olsa 48 saat için istifa ettirirler.”


YENİÇAĞ, 16 Eylül 2011

Re: MİT - Terör Örgütü Konuşmaları İnternette

İletiGönderilme zamanı: Pzr Eyl 18, 2011 11:21
gönderen sessiz sedasız
‘Adam’lık kriteri!

Ülkenin ikinci büyük partisinin liderine seks kaseti ile şantaj yapıldı; İçişleri Bakanlığı’na bağlı emniyet teşkilatı, ne hikmetse bir buçuk yıldır bu görüntüleri çekenleri ve internete koyanları bir türlü bulamadı! O liderin siyasi kariyeri büyük bir darbe yedi...

Başbakan, bu lidere sahip çıkmadı!

***


Seçimlerden hemen önceydi... Bu kez ülkenin üçüncü büyük partisinin genel başkan yardımcılarının ve milletvekillerinin görüntüleri internette yayınlandı. Üstelik Başbakan, bu görüntülerin yayınlanacağını önceden haber verdi. Bu çok önemli siyasetçilerin hepsi milletvekili adaylığından ve partilerinden istifa etmek zorunda kaldı. Polis, bu görüntüleri çekenleri ve yayanları da bulamadı!

Başbakan, o siyasetçilere sahip çıkmadı!

***


Anayasa Mahkemesi üyesinin, İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı’nın, Ergenekon Davası’na bakan hâkimin telefonları dinlendi... Deniz Feneri savcıları görevlerinden alındı. Ergenekon’da, Balyoz’da sanıkların tutukluluk hallerinin kaldırılmasını isteyen hâkimler sürgüne gönderildi. Başsavcı İlhan Cihaner, bazı tarikatlara yönelik bir soruşturma başlatınca başına gelmeyen kalmadı. Yetmezmiş gibi, Yargıtay Onursal Başsavcısı Sabih Kanadoğlu’na terörist muamelesi yapıldı. Yani birileri bu yargıçları ve savcıları “yemek” istedi!

Başbakan sahip çıkmadı!

***


Türk Ordusu’nun 53’ü general yüzden fazla komutanı, henüz varlıkları bile kanıtlanamayan darbe planları yüzünden cezaevine tıkıldı...

Başbakan, sahip çıkmadı!

***


Genelkurmay Başkanı ve üç kuvvet komutanı istifa eder gibi emekliye ayrıldı...

Başbakan, onlara da sahip çıkmadı!

***


Nevşehir İl Kültür ve Turizm Müdürü Velettin Birsöz, 35 kez görevden alındı, 35 kez de mahkeme tarafından görevine iade edildi.

Erzurum Milli Eğitim Müdürü Fevzi Budak 12 kez, Çanakkale Orman Bölge Müdürü Musa Akşan ise 5 kez görevden alındı, her seferinde görevlerine iade edildiler...

Son dokuz yılda iktidar partisinin emrine girmeyi reddeden yüzlerce bürokratın başına bu olaylar geldi...

Başbakan sahip çıkmadı!

***


İktidara yaranmak için elinden geleni ardına koymayan Kızılay Başkanı, CHP’yle birlikte Somali’ye yardım kampanyası düzenleyince paldır küldür istifa etti...

Başbakan, ona da sahip çıkmadı!

***


Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım başta olmak üzere onlarca futbol adamı şike iddiasıyla tutuklanıp cezaevine tıkıldı. Fenerbahçe bu yüzden Şampiyonlar Ligi’nden ihraç edildi...

Fenerbahçeli Başbakan, yine sahip çıkmadı!

***


Peki; kime sahip çıktı Başbakan, kimleri “yedirmedi?”

Deniz Feneri e. V davasının sanıklarına sahip çıktı örneğin...

Bu davada yargılanan eski RTÜK Başkanı Zahid Akman’ı ve Kanal 7’nin patronunu “yedirmemek” için defalarca demeç patlattı!

Yandaş ve yalaka gazetecilere sahip çıktı; hepsi TRT’de on binlerce lira karşılığında program yapmaya başladı...

“Salla başını, al maaşını” kuralının dışına çıkmayan bürokratlara sahip çıktı...

Hukukçu olmayan Anayasa Mahkemesi Başkanı’na, intihalci rektörlere, türbancı YÖK Başkanı’na, skandal üstüne skandal yaratan ÖSYM Başkanı’na sahip çıktı...

Şimdi de...

Devlet adına, PKK’lı çapulcularla pazarlık eden ve Apo’dan “Sayın” diye söz eden MİT Müsteşarı Hakan Fidan’a sahip çıkıyor ve “Biz kolay kolay adam yemeyiz” diyor...

***


Oysa... Başbakan, bazılarını yukarıda sıraladığım ve çoğunu unuttuğum “sahip çıkmadığı” onlarca adamı “yedi” ya da “yedirdi...”

Kendisine çok basit bir sorum var:

Onlar “adam” değil miydi?

Ve sizin “adam”lık kriteriniz nedir?

Mustafa Mutlu / 17 Eylül 2011

Re: MİT - Terör Örgütü Konuşmaları İnternette

İletiGönderilme zamanı: Pzt Eyl 19, 2011 22:03
gönderen Oğuz Kağan
MİT-PKK müzakeresi Erdoğan’ın kimyasını fena bozdu

- Ben hükümetim, görüşmeleri devlet yapıyor...
- PKK’yla devlet görüştü, devletin başı iktidardır...
- Ben gönderdim ama devlet adına görüştüler...

Hem savundu hem öteledi!

PKK ile müzakerelerin deşifre olmasının sıkıntısını yaşayan Başbakan Erdoğan, ABD’ye hareketi öncesi hem görüşmeyi sahiplendi hem de hükümetin ilgisi olmadığını iddia etti.

Yine bilmece gibi konuştu

Kafa karışıklığı görüntüsü veren Erdoğan, “Hükümet olarak biz yapmadık. Benim özel temsilcim olarak da giden, yine devlet görevlisi olarak göndermişimdir” ifadesini kullandı.

Muhalefete hakaret yağdırdı

Sİyasİ terimleri bilmemekle suçladığı muhalefete ağır hakaretler yağdıran Erdoğan, “İspat edemezlerse, şerefsizdirler, alçaktırlar’dedim. Ne oldu? İspat ettiler mi?” diye konuştu.

“Devletin başı iktidardır” dediğini çok çabuk unuttu

AKPM’de “Devlet, istediğiyle görüşür. Devletin başı da iktidardır” diyen Erdoğan, dün MİT-PKK görüşmelerini devletin yaptığını, hükümetin alakasının olmadığını söyledi.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, ABD’ye hareketinden önce Esenboğa Havalimanı’nda soruları yanıtladı. Erdoğan, “MİT ile terör örgütünün görüşmesine ilişkin muhalefetin ciddi eleştirileri var. Bu eleştirileri nasıl değerlendiriyorsunuz? Bir de ses kaydının nasıl sızdığıyla ilgili bilgiler var mı” sorusuna, “Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı hiçbir zaman ‘devlet, adayla ya da bu tür kişilerle görüşme yapamaz’ diye bir yaklaşımın içinde olmamıştır. Hükümet olarak biz yapmadık, ama devlet olarak bu görüşmeleri yaptığımızı parlamentoda dile getirdim” diye cevap verdi. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer parlamentodaki tutanaklara bakılırsa orada bunlar görülür. ‘Şahsımın veya hükümet üyesi arkadaşlarımın hatta hatta MKYK vesaire, buradaki arkadaşlarımdan birisinin, ispat etsinler’ dedim, ‘ispat edemezlerse, şerefsizdirler, alçaktırlar’ dedim. Ne oldu? İspat ettiler mi? Devletin görevlisi MİT Müsteşarı herkesle görüşme yapar. Sadece terör örgütü mensubuyla değil, başkalarıyla da yapar. Özel temsilcim sıfatıyla da giden, yine devlet görevlisi olarak Müsteşar Yardımcılığı döneminde göndermişimdir, bir devlet görevlisidir. Kiminle gitmiştir, yine MİT Müsteşarıyla gitmiştir. Bunları söylemiş birisiyim ve bunu göğsümü gere gere yine söylüyorum. “Devlet böyle bir kurumdur, böyle bir müessesedir.”

Kendilerine iade ediyorum

Erdoğan, “Ama her zaman söylüyorum. 3-5 koyun gütmemiş adamdan bu ülkede siyasetçi olmaz. Bunların durumu bu. Siz netice almak istiyorsanız bunları yapmak durumundasınız ve yapılan da budur. Söyledikleri sözleri aynen kendilerine iade ediyorum. Lütfen önce hükümet nedir, devlet nedir bunu bir öğrensinler her ikisi için de” diye konuştu. Görüşmenin nasıl sızdığıyla ilgili de konuşan Erdoğan, “Nereden, nasıl sızmıştır, bunun bütün teknik incelemelerini şu anda Milli İstihbarat Teşkilatımız yapmıştır, yapmaktadır. Ama müsaade edin de bu tür şeyleri Milli İstihbarat Teşkilatımız bütün kamuoyu ile paylaşma durumuna girmesin” dedi.

XIV. Louis örneği

Erdoğan, 13 Nisan’da Fransa’nın Strasburg kentindeki AKPM’de yaptığı konuşmasının ardından gazetecilere açıklamalarda bulunmuştu. Erdoğan, sürekli inkar ettiği PKK ile müzakereyi bu kez XIV. Louis’nin ünlü “Devlet benim” sözünü hatırlatırcasına “Hükümet, devlet kanallarıyla bu görüşmeleri gerçekleştirir. Devlet, istediğiyle görüşür. Devletin başı da iktidardır” şeklinde konuşmuştu.

MİT-PKK görüşmesini aklama çabası sürüyor

MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Oslo’da PKK’lılarla bir araya gelmesinin ortaya çıkmasının ardından muhalefet terör ögütüyle görüşmelerde sorumlunun hükümet olduğunu açıkladı. Bu durum karşısında görüşmeleri normal gibi göstermeye çalışan AKP’liler de muhalefete ağır sözlerle yüklenmeye başladı. CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun görüşme Başbakanlık ile terör örgütü arısanda olduğuna ilişkin eleştirilerini nasıl değerlendirdiği sorusu üzerine Arınç, şunları söyledi: “Bunun Başbakanlık ile PKK arasında olduğunu söylüyor. Bu büyük bir iftiradır. Görüşmeler istihbarat örgütü ile diğer örgüt arasında Türkiye’de terörün tamamen sonlandırılmasının ipuçlarını veriyor. Bildiğiniz gibi şu anda MİT Müsteşarı olan Sayın Hakan Fidan o tarihlerde belki Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olarak da görev yapıyor olabilir. Dolayısıyla müsteşar yardımcısı sıfatıyla bu toplantıya katılıyor olması, onun Başbakanlıkla ilgili olduğunu göstermez.” AKP Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik Kılıçdaroğlu’nun eleştirilerini değerlendirdi.

Çelik’ten ağır sözler

Çelik, şöyle konuştu: “Kılıçdaroğlu bu işleri bilmez. İstihbarat teşkilatı devleti korumak, milleti korumak adına üzerine düşen görevi yapmaktadır. Bu istihbarat teşkilatlarının yaptığı görüşmelerin içeriklerinde, kamuoyu açısından algılanması güç, ya da arka planı bakımından ilk bakışda profesyonellere bile kolayca anlaşılır gelmeyen bir takım ifadeler meseleler olabilir. Devletin bütün kurumları belli bir sinerji içerisinde, entegre bir politika yerine getiriyor.”


YENİÇAĞ, 19 Eylül 2011

Re: MİT - Terör Örgütü Konuşmaları İnternette

İletiGönderilme zamanı: Sal Eyl 20, 2011 14:22
gönderen Beyaz_Hacker
Ya bütün bu konuşmaların ve yaşanılacak şeylerin sinyalleri bilmem kaç yıl önce bunların ilk iktidara geldiği zamnlarda anlamıştık.Ama bu salakların bu kadar ileriye gidebileceğini hiç taHmin etmemiş sadece oy toplamak için yapılmış menevralar olabiliceğini düşünmüştük.Ama gelinen noktada daha seçimler biter bitmez başladılar Ülkenin dibini kazmaya.Ve bütün Türk Halkının gözleri önünde yapacaklarını kapalı bir kutu için de anlatmaya yeltendiler.Ve anlattılarda. Bunu anlamamak için sadece aptal olmak gerekiyordu.Anayasayı bile tek başına deiştirecek gücü kendilerin de bulabilmek için... Chp ile Mhp üstüne oynanan oyunlarda herşeyi ortaya koyuyordu.Ama bütün bu olaylara ramen her iki kişiden birisi bu Vatan Hainlerine Oy kullanmış oldu.Şimdi Düşünüyorumda.Ülkemizin büyük bir bölümü Vatan Hainidir.Nedenide Seçim sonunda çıkan görüntüdür.Seçimden önce söylediklerinide yapıyorlar. Şimdi bizim yapmammız gereken tek şey burda yazıp çizmelere bir son verip.Gerçekten bir şeyler yapmak.Neyi bekliyorsunuz.Balkanlardan Yeni Bir ATATÜRK mü? Yokmu Bir Önder? Yok mu bir komutan?Hepsi geberdimi Orduda zibil gibi generaller var. Yan gelip Yatmak İçin mi ordalar? Yani bir Genel Kurmay Başkanı yok diye.Yada Vatan haini bir Başbakan yanlısı,İktidar Yandaşı diye.Geri kalan komutanlardamı Vatan Haini hepsi.Yani Genel kurmay başkanı doğu ve güneydoğuanadoluyu pkk lılara yani.İran,Irak,Suriye,İsrail,kökenli kürdlere vereceğiz dediğinde.Diyer Komutanlar Bu emre İtaat edip Buyurun verin mi diyecekler.Yuh olsun,Sizlere,Yuhlar olsun.BU MOLLAYIDA BAŞIMIZA ASKER GETİRDİ ZATEN.
BAKIN ULU ÖNDERİMİZ BUNU TAAA NE ZAMNLAR GÖRMÜŞKİ BUNLARI YAZMIŞ.

Bursa Nutku

Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir.
Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır.
Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük
bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu,
"Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır,
ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir.
Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa
onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Polis gelecek, asıl suçluları bırakıp, suçlu diye onu yakalayacaktır.
Genç, "Polis henüz devrim ve cumhuriyetin polisi değildir" diye düşünecek,
ama hiç bir zaman yalvarmayacaktır.
Mahkeme onu yargılayacaktır.
Yine düşünecek, "demek adalet örgütünü de düzeltmek, yönetim biçimine göre düzenlemek gerek"
Onu hapse atacaklar.
Yasal yollarla karşı çıkışlarda bulunmakla birlikte bana,
başbakana ve meclise telgraflar yağdırıp,
haksız ve suçsuz olduğu için salıverilmesine çalışılmasını,
kayrılmasını istemeyecek.
Diyecek ki, "ben inanç ve kanaatimin gereğini yaptım.
Araya girişimde ve eylemimde haklıyım. Eğer buraya
haksız olarak gelmişsem, bu haksızlığı ortaya
koyan neden ve etkenleri düzeltmek de benim görevimdir."

İşte benim anladığım Türk Genci ve Türk Gençliği!
Mustafa Kemal Atatürk/Bursa, 5 Şubat 1933


Not:"EĞER BİR İÇ SAVAŞ KORKUSU VARSA.BU KORKUYLA YAŞAMAK İSTEYENİN AVRADINI"

EĞER SALIYORSAK VATANI BÖLENLERİ! OZAMAN ÇIKARIN ASALIM VATAN İÇİN ÖLENLERİ..

Re: MİT - Terör Örgütü Konuşmaları İnternette

İletiGönderilme zamanı: Cum Eyl 14, 2012 14:36
gönderen Oğuz Kağan
Federasyon sözü verdiniz mi?

CHP'li Haluk Koç Tayyip Erdoğan'a Apo ile ilgili çok kritik sorular yöneltti.

Başbakan Erdoğan’a bu soruyu soran CHP’li Koç, “Esip gürlemek kolay, mertsen cevap ver. Apo ile mutabık kaldığınız noktalar neler?” dedi.


CHP Sözcüsü ve Genel başkan Yardımcısı Haluk Koç, birkaç gün önce “Oslo mek­tup­la­rı, İmralı-Kandil yazışmaları eli­miz­de­” di­ye­rek hü­kü­me­te te­rör üzerinden yük­len­miş­ti. Koç, dün Mer­kez Yö­ne­tim Ku­ru­lu (MYK) top­lan­tı­sı de­vam eder­ken dü­zen­le­di­ği ba­sın toplantısında tar­tış­ma ya­ra­ta­cak açık­la­ma­la­rı­na de­vam et­ti. Os­lo görüş­me­le­ri­nin içe­ri­ği­nin açık­lan­ma­sı­nı is­te­yen Koç, Er­do­ğa­n’­ı çok kız­dı­ra­cak so­ru­lar yö­nelt­ti. İş­te Ko­ç’­un “E­sip gür­le­mek ko­lay… Mert­sen ce­vap ve­r” de­di­ği o sorular:

1. Os­lo tez­gah­la­rı ön­ce­sin­de ve sı­ra­sın­da gö­rev­len­dir­di­ğin dev­let yet­ki­li­le­ri İm­ra­lı­’dan Kan­di­l’­e kaç mek­tup gö­tür­müş­ler­dir?

2. Bu mek­tup­la­rın içe­ri­ğin­den Apo’­nun ve Kan­di­l’­in plan­la­rın­dan ne de­re­ce ha­ber­dar­sı­nız, ne ön­lem al­dı­nız?

3. Kur­ye­lik gö­re­vi­ni dev­let gö­rev­li­si ola­rak kim­ler ye­ri­ne ge­tir­miş­tir? Her­hal­de PTT Ge­nel Mü­dü­rü de­ğil.

4. İn­gil­te­re­’nin ko­or­di­na­tör­lü­ğün­de giz­li ka­pak­lı yü­rü­tül­me­si­ni sağ­la­dı­ğı­nız Os­lo gö­rüş­me­le­rin­de özel tem­sil­ci­niz Ha­kan Fi­dan, “Ö­ca­la­n’­ın ül­ke­ye ve böl­ge­ye yönelik viz­yo­nu Baş­ba­ka­n’­la yüz­de 90-95 ör­tü­şü­yo­r” de­di. Te­rö­rün ba­şı Öca­la­n’­la uyuş­tu­ğu­nuz, mu­ta­bık kal­dı­ğı­nız nok­ta­lar ne­ler­dir Baş­ba­kan?

5. Apo­’y­la fik­ren han­gi nok­ta­lar­da ku­cak­la­şı­yor­su­nuz Sa­yın Baş­ba­kan?

6. Bu pro­to­kol­ler­de fe­de­ras­yon, özerk­lik, kon­fe­de­ras­yon gi­bi çö­züm­ler ko­nu­sun­da her­han­gi bir mu­ta­ba­ka­tı­nız ol­du mu, ol­ma­dı mı?

7. “Te­rör­le mü­ca­de­le edi­lir, si­ya­set­le mü­za­ke­re ede­ri­z” di­yor­su­nuz. Tüm bu ge­liş­me­ler­le PKK’­yı si­ya­si ku­rum gi­bi mu­ha­tap al­dı­ğı­nı­zı fark et­me­di­niz mi?

8. Terör örgütünün, Mİ­T’­i ve dev­le­ti oya­la­yıp ör­gü­tün 4. stra­te­jik mü­da­ha­le ham­le­si­ni ha­ya­ta ge­çir­me­si­ne na­sıl yar­dım­cı ol­du­nuz?

9. Tüm bu süreçlerin so­nun­da terör örgütü PKK’­nın ken­di çö­züm­le­ri­ni dayatmasını ve ko­şul­lar ol­gun­laş­tı­ğın­da tek ta­raf­lı ola­rak bun­la­rı fii­len ha­ya­ta ge­çir­me­si­ni kolaylaştırmış ol­ma­dı­nız mı?

SÖZCÜ, 13 Eylül 2012

Re: MİT - Terör Örgütü Konuşmaları İnternette

İletiGönderilme zamanı: Sal Eyl 18, 2012 14:36
gönderen Oğuz Kağan
CHP Oslo belgelerini açıkladı

CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, AKP ile PKK'nın yaptığı görüşmeleri anlattı.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, bugün saat 13.30'da AKP ile PKK'nın Oslo'da yaptığı görüşmelere ilişkin belgeleri açıkladı. Koç'un açıklamasını hiçbir TV kanalı canlı olarak yayınlamadı.

İşte Koç'un imzalandığını öne sürdüğü mutabakat metni!

CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç, Oslo sürecinde AK Parti ile PKK arasında imzalandığı öne sürülen mutabakat metnini açıkladı. Koç’un ’AKP- PKK mutabakat metni’ olduğunu iddia ettiği belgede, görüşmelerin nasıl devam edeceği ve tarafların anlaşma sağladığı konular maddeler halinde sıralanıyor.

Metin, üç paragraflık giriş ve 9 maddeden oluşurken, taraflar arasında arabuluculuk yapan ’Hakem Devlet Temsilcileri’ tarafından taraflar adına imza altına alındığı ve aslının Hakem Devlet arşivinde saklandığı kaydedildi.

İşte İhanetin Belgesi:
İm (Kod): Tümünü seç
http://vimeo.com/49681159


Söz konusu metinde taraflar arasında uzlaşmaya varılan hususlar şöyle sıralandı:

-Yaşanan çatışmalı sürecin Türkiye’de şiddet, can ve mal kaybına neden olduğu gerçeğinden ve kalıcı barış, güvenlik, uzlaşı ihtiyacından hareketle taraflar Oslo toplantıları sürecinin devamı konusunda hem fikirdirler.

-Taraflar, demokrasi, insan hakları ve evrensel hukuk ilkeleri temelinde Kürt sorununun çözümünde diyalog ve müzakere yolunun esas alınması konusunda görüş birliğine ulaşmış ve bir an evvel müzakerelere başlamanın gerekliliğine inanmaktadırlar.

-Oslo sürecinin başlangıcından bugüne dek yürütülen çalışmalar ve atılan olumlu adımlar, Kürt sorununun siyaset zemininde ve kamuoyu nezdinde tartışılabilir hale gelmesine ciddi katkı sağlamıştır.

MUTABAKATA VARILAN 9 MADDE

Metinde tarafların 9 madde üzerinde mutabakata vardığı belirtilerek, bu maddeler şöyle sıralandı;

1. Taraflar, süregelen Oslo ve İmralı süreci bağlamında, Kürt sorununun çözümü konusundaki kararlılıklarını koruduklarını bir kez daha belirtmişlerdir.

2. Taraflar, bu güne kadar Oslo ve İmralı süreçlerinde vurgulanan Kürt sorununun kalıcı çözümüne yönelik temasların sürdürülmesi ve yürütülecek çalışmaların Anayasal ve yasal çerçevede sonuçlandırılmasının esas alınmasının gerekliliği konusunda varılan mutabakatları teyit ederler.

3. Taraflar, 10 Mayıs 2011 de İmralı’da yapılan görüşmede Sayın Öcalan tarafından sunulan, ’Türkiye’de Temel Toplumsal Sorunların Demokratik Çözüm İlkeleri Taslağı’, ’Türkiye’de Devlet ve Toplum İlişkilerinde Adil Barış İlkeleri Taslağı’ ve ’Kürt Sorununun Demokratik Çözüm ve Adil Barışı İçin Eylem Planı Öneri Taslağı’ adı altındaki taslaklar konusunda, en geç Haziranın ilk haftasına kadar görüş ve önerilerini sunarlar. Kürt tarafı, sözü edilen taslakları memnuniyetle karşılar, prensip ve ilkesel olarak kabul eder.

4. Taraflar, aynı süre içinde yukarıda adı geçen taslaklarda zikredilen Anayasa Konseyi, Barış Konseyi, Hakikat ve Adalet Komisyonu için isim düzeyinde çalışma yaparlar ve netleştirdikleri isim önerilerini sunarlar.

5. Türk tarafı, seçimlerden sonra en kısa zamanda örgütü temsilen iki kişinin sayın Öcalan’ı ziyaret etmesi, yukarıda adı geçen konsey ve komisyonlar kurulduktan sonra, birer alt komisyonlarının da sayın Öcalan’la ilişkilendirilmesini taahhüt eder.

6. Kürt halkının siyasi ve legal temsilcileri, basın yayın organları ve çalışanlarına yönelik uygulanan baskı, tutuklama ve çalışmalarını engelleme vb. yönelimlere son verilmesi ve KCK adı altında gerçekleşen siyasi operasyonlarda tutuklananların serbest bırakılması, sürecin yumuşatılması ve çözüm yönünde ilerlemesi için önemli bir adım olacaktır. Bu çerçevede Türk tarafı ilk adım olarak Newroz ve sonrasında tutuklanan Kürt siyasetçileri bırakmayı taahhüt eder.

7. Taraflar, seçimlerin güvenli bir ortamda geçmesi ve ortamın normalleşmesi için, en üst düzeyde kamuoyuna açık çağrı yapacaklardır.

8. Kürt sorununun nihai çözümünün, ancak çatışmasızlık zemininde gerçekleşebileceğinden hareketle tüm askeri, siyasi ve diplomatik operasyonların ve eylemlerin durdurulması ve uygun tedbirlerin karşılıklı geliştirilmesi esastır. Bu çerçevede taraflar, 15 Hazirana 2011’e kadar her türlü operasyon ve askeri eylemlerini durdururlar.

9. Taraflar, müzakereleri derinleştirmek ve gündemdeki konuları tartışmak üzere hazırlıklarını yaparak 2011 Haziran ayının ikinci yarısında bir araya gelmeyi kararlaştırmışlardır."

VATAN, 18 Eylül 2012

Re: MİT - Terör Örgütü Konuşmaları İnternette

İletiGönderilme zamanı: Prş Eyl 20, 2012 14:36
gönderen Oğuz Kağan
Zoraki genel başkan, Haluk Koç'u ters köşeye yatırdı:

Silah bıraktıracaksa görüşmeler devam etmeli!


CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu, MİT ve PKK'nın Oslo'da gerçekleştirdiği görüşmeler için, 'Silah bıraktıracaksa görüşmeler devam etmeli' dedi.

Kılıçdaroğlu gazetecilerden gelen Oslo görüşmeleriyle ilgili bir soru üzerine "Eğer PKK'ye silah bıraktıracaksa terör örgütüyle görüşmelere devam edilmeli. Ancak Anayasa ve idari yapı kırmızı çizgimiz" ifadelerini kullandı.

Dün de BDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş Oslo'da yapılan görüşmelere dair müzakereyi yürütenlere teşekkür etmişti.

Demirtaş, Diyarbakır'da katıldığı Yenişehir Belediyesi'ne ait tesisin açılışında müzakerelerin ahlaki bir yöntem olduğunu vurguladı.

"Kim yapmışsa nasıl yapmışsa sonuç alınıp almamasına bakılmaksızın o müzakereyi yürütenlere ben ayrıca teşekkür ediyorum. Çok ahlaki bir yöntemdir, cesurca bir yöntemdir. Kim o müzakere masasına oturmuşsa ben kendilerine teşekkür ediyorum."

Demirtaş, Başbakan Erdoğan'ın "Silahı bırakırlarsa operasyonlar durur" sözlerine karşılık da "Kürt sorunu silah bırak teslim ol sorunu mudur" dedi.

"Karşılıklı her türlü faaliyet durdurulsun" diyen Demirtaş tekrar müzakerelerin başlamasını istedi. "Tek bir insanın canını bile kurtaracaksa müzakere etmeye değmez mi? Yeniden, gerekirse defalarca müzakere etmek en haklı doğru yol değil midir?"

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç da konuyla ilgili NTV'de yaptığı açıklamada "İhtiyaç olursa Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) gider istediğiyle görüşür, belki de görüşülüyor" dedi.

CHP Genel Başkan Yardımcısı Haluk Koç önceki gün PKK ve MİT temsilcileri arasında Oslo'da imzalandığını iddia edilen mutabakat metnini açıklamıştı.

Halkın Habercisi, 20 Eylül 2012



Panik başladı

Oslo görüşmelerinin belgelerini açıklayan CHP Sözcüsü ve Samsun Milletvekili Haluk Koç, AKP kurmayları, Arınç, Bozdağ ve Çelik'e cevap niteliğinde bir basın açıklaması yaptı.

CHP adına sorduğumuz sorular ve açıkladığımız AKP-PKK protokolüne ait metinler, anlaşılıyor ki Başbakan ve yol arkadaşlarını ürkütmüş durumdadır.


Hükümet ve AKP içinden ciddiyetten uzak, bazen vurdumduymazlığa varan açıklamalar aldı başını gidiyor.

Demek ki, yaranın tam üzerine bastık. Feryat, gerekçe arama, itiraf, inkar hepsi bir arada…

Bir Bakan, belgelere “yalan sahte” derken diğeri kabul ediyor, “belki şu anda da görüşmeler devam ediyordur” diyor.

Ancak, herkes gibi bizlerde sormaya devam ediyoruz.

Başbakan’la Öcalan arasında bölge ve ülkemizle ilgili, yüzde 90-95 oranında hangi konularda mutabakat var? Yüzde 5 hangi konularda uzlaşma yok? Cevap bekliyoruz.

Hayali suikast mağdurluğunu çok iyi oynayan, talimatla kendini TV’lerde program yaptıran Başbakan Yardımcısı’nın belki Başbakan adına açıklaması yerinde olur.
Aklının şaşıp şaşmadığını vereceği cevaplara bırakıyoruz.

OLAY BASİT, AÇIK VE SABİTTİR

AKP, meşru siyaset zeminini meşru siyaset kurumlarını ve TBMM’yi değil terör örgütünü siyasi konularda doğrudan müzakere için muhatap almıştır.

Bu müzakere; örgüte silah bırakma amacı dışında, her türlü tavizi içeren siyasi konuları kapsamaktadır. “Terörle müzakere edilmez mücadele edilir” diyen konjonktür milliyetçisi Başbakan’ın milletin önünde maskesi düşmüştür.

Evet; Tevil etme görevlileri, saptırma uzmanları, gerçek dışı konuşma ve kandırma üstatları buyurun sahneye….

Sahne sizin, gösterin şimdi hünerlerinizi.

Halkın Habercisi, 20 Eylül 2012

Re: MİT - Terör Örgütü Konuşmaları İnternette

İletiGönderilme zamanı: Çrş Oca 30, 2013 22:26
gönderen Oğuz Kağan
Kurtulmuş'a ilginç görev

Siyasi kariyerini, karşısında başladığı AKP’de 2 numara olarak sürdüren Numan Kurtulmuş, 1 hafta içinde 2. kez ziyarete gelen “Oslo süreci”nin ev sahibi Norveç’in elçisini ağırladı. Öcalan da Kurtulmuş’un ’anayasanın kritik bölümlerini kaleme almasını’ istemişti.

Norveç’ten AKP’ye esrarengiz ziyaretler!

Teröristbaşının “Anayasa sürecinde yer alsın” dediği Numan Kurtulmuş, AKP’ye Oslo süreci için bir haftada ikinci ziyarette bulunan Norveç Büyükelçisi Kanavin’i ağırladı.

Siyasi çizgisini AKP karşısında belirleyip SP ve HAS Parti liderliğine yükselen, daha sonra muhteşem bir dönüşüme imza atıp partilerini değilse de kendini iktidara taşımayı başaran siyaset dehası Numan Kurtulmuş, son bir hafta içinde ikinci kez ziyarete gelen “Oslo süreci” nin ev sahibi Norveç’in elçisini ağırladı. Öcalan da Kurtulmuş’un ‘anayasanın kritik bölümlerini kaleme almasını’ istemişti. AKP’ye bir haftada ikinci kez ziyarette bulunan Norveç Büyükelçisi Janis Björn Kanavin, AKP Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş’la bir araya geldi. İmralı ile görüşmeler ve demokratik açılım süreci devam ederken, Büyükelçi Kanavin’in, AKP Genel Merkezi’ne bir hafta içinde ikinci kez ziyarette bulunması, Oslo görüşmelerinin yeniden başlatılması konusunda temas trafiğinin hızlandığı yorumlarına neden oldu.

Başbakan “olur” dedi

Başbakan Tayyip Erdoğan, terör örgütünün silah bırakması için başlatılan sürecin ardından yeni bir Oslo görüşmesi olabileceği sinyalini vermiş, “Görüşmeler her an olabilir. Olması gerekiyorsa olur. Bu adımları atarız” demişti. Büyükelçi Kanavin, geçtiğimiz hafta AKP Genel Merkezi’ni ziyaret ederek eski Genel Başkan Yardımcısı Ömer Çelik ile görüşmüştü. Dün yeniden AKP Genel Merkezi’ni ziyaret eden Kanavin’i, Ömer Çelik kabine revizyonunda bakan olduğu için Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş ağırladı.

Yüzde 70 oy hesabı

Öcalan, yeni anayasa sürecinde Numan Kurtulmuş’un rol almasını istemişti. Öcalan, kendisini ziyaret eden kardeşi Mehmet Öcalan aracılığıyla, “Anayasanın kritik bölümlerini Numan Kurtulmuş ile Osman Can kaleme alsın” demiş, Kurtulmuş da, “Yeni Türkiye’nin inşasına yol açacak adımların mahiyetinde olan yeni bir anayasanın yapılmasıdır. Ümit ederiz ki parlamentoda bütün partilerin katılımıyla gerçekten demokratik katılımcı ileri bir anayasanın yapılması mümkün olur” karşılığını vermişti. Kurtulmuş’un “Uzlaşma olmazsa anayasamızı yapar, millete götürür ve yüzde 70 oy alırız” sözleri de, “AKP, BDP’ye taviz verip ‘Başkanlık’ alacak” diye yorumlanmıştı.

YENİÇAĞ, 30 Ocak 2013

Re: MİT - Terör Örgütü Konuşmaları İnternette

İletiGönderilme zamanı: Sal Şub 05, 2013 13:13
gönderen Oğuz Kağan
PKK-MİT görüşmeleri Erbil'e mi taşınıyor?

Bölgesel Kürt Yönetimi'nin başkenti Erbil, son yıllarda Türkiye için gitgide önem kazanan bir adres. Kentin sokaklarında kısa bir tur atmak bu önemin nedenini anlamaya yetiyor.

Erbil'in dört yanında hemen hemen her sektörde Türk şirketleri göze çarpıyor.

Ama kentin adı bugünlerde Türkiye kamuoyunda sadece ekonomik değil, iç siyasal gelişmelerle ilgili de sıkça telaffuz ediliyor.

Son günlerde Türk medyasında MİT ve PKK arasındaki yeni temasların Erbil'de sağlanacağı yönünde haberler çıktı.

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da "Karşımızda bir siyasi muhatap varsa bununla ilgili de söylemiştim bizim müzakere edeceğimiz siyasi muhataplarımız olabilir. Bu siyasi muhataplarımız yerli de olur, uluslararası da olur ve uluslararası camiada da Erbil'deki siyasi muhataplardan istifade edeceksek onlarla da bu işi görüşürüz. Nitekim görüştük görüşüyoruz, ben de görüştüm, bakan arkadaşlarım da görüştü" sözleriyle kentin süreçte rol oynayabileceğini doğruladı.

Erbil'in siyasi ortamında söz konusu görüşmeler en önemli gündem maddeleri arasında.

'SÜREÇTE ROL OYNAMAYA HAZIRIZ'

Yönetim, ''İmralı süreci'' olarak adlandırılan son sürece tam olarak destek veriyor.

Özerk yönetimin başbakanlık binasında görüştüğümüz hükümet sözcüsü Sefin Dizayee, 'Türkiye'de yıllardır süren çatışmaların sona ermesi açısından son barış sürecini sonuna kadar desteklediklerini' kaydederken, "AKP hükümetinin kurulmasından sonra Türkiye'yle ilişkilerinin olumlu yönde geliştiğini belirten 'her konuda' Türkiye'yle diyaloglarının sürdüğünü" belirtiyor.

'Bu sorunun Türkiye'nin çözmesi gereken bir iç sorunu olduğunu, başka ülkelerin içişlerine müdahale etme politikalarının bulunmadığını' söyleyen Dizayee, bununla birlikte 'Türkiye'deki Kürtlerle akraba olduklarını, bu yüzden Kürt sorununun barış ve diyalog yoluyla çözülmesi gerektiğini' vurguluyor.

Dizayee, "Eğer bu sorunun çözümüne katkıda bulunmak için herhangi bir destek veya bir rol oynamamız gerekirse kesinlikle rolümüzü oynamaya çalışacağız" diye konuşuyor.

Hükümet sözcüsü, 'Bölgesel Kürt Yönetimi'ndeki siyasi liderliğin, hükümetin, devlet başkanlığının, parlamentonun ve tüm siyasi partilerin bu süreçte pozitif rol oynayabileceğinin' altını çiziyor.

Peki Kürt Yönetimi bu süreçte nasıl bir rol alabilir?

'KIRMIZI ÇİZGİLERİMİZ YOK'

İktidardaki Kürdistan Demokratik Partisi'nin (KDP) Selahaddin kentindeki Dışilişkiler Ofisi'de KDP Dışilişkiler Sorumlusu Hemin Hawrami'yle buluşuyoruz ve ona soruyoruz.

Hawrami cevabının içeriğini son derece geniş tutuyor.

"Kolaylaştırma, teşvik etme ve fikir verme konusunda kırmızı çizgilerimiz yok. İki taraftan hangisi olduğu önemli değil, bizden nerede olmamızı isterlerse biz orada oluruz" diye konuşuyor Hawrami.

Hawrami, 'Kürt sorununun çözümünde barış ve diyalogdan başka çare olmadığını, son sürecin devam etmesi için taraflardan ikisini de cesaretlendirdiklerini' belirtiyor.

Dizayee ve Hawrami'nin bu açıklamaları Erbil'in son görüşme sürecinde önemli rol oynayabileceğine işaret ediyor.

Barış ve Demokrasi Partisi'nin Bölgesel Kürt Yönetimi temsilcisi Cemal Coşkun da yönetimin bu süreçte olumlu rol oynayabileceği görüşünde.

Cemal Coşkun, "Tabii ki Kürt sorununun barışçıl, demokratik çözümünde Erbil hükümetinin büyük rolü vardır. Bu rol gerçekten çözüme katkıda bulunabilecek bir roldür. Sorunun çözümünde Erbil hükümeti ağırlığını koyarsa çözüm daha da kolaylaşır" yorumunu yapıyor.

Coşkun bununla birlikte 'bir süreçten bahsedilmesine rağmen İmralı'da PKK lideri Abdullah Öcalan'ın tecrit koşullarının sürdüğünü, Kandil Dağı ve çevresinin bombalandığını, binlerce Kürt siyasi temsilcisinin hapiste olduğunu, Başbakan Erdoğan'ın konuyla ilgili konuşurken üslubunu değiştirmediğini ve Fransa'da üç PKK'lı kadını hedef alan suikastın aydınlatılmadığını' belirtiyor ve 'bütün bunların değişmemesi halinde sürecin Erbil veya başka bir yerde çözüm sağlayamacağını' söylüyor.

Türk medyasında çıkan bazı haberlerde MİT ve PKK arasında önümüzdeki hafta Erbil'de görüşmeler yapılacağı iddia ediliyor.

Haberlerde görüşmelere MİT müsteşarı Hakan Fidan'la PKK'nın önde gelen isimlerinden Sabri Ok'un da katılacağı iddia ediliyor.

Bu iddia ne kadar doğru?

Erbil'in siyasi ortamında bu iddialar reddediliyor.

DİZAYEE: HENÜZ GÖRÜŞME GERÇEKLEŞMEDİ

Bölgesel Kürt Yönetimi Hükümet Sözcüsü Sefin Dizayee söz konusu haberleri kendisinin de takip ettiğini belirttikten sonra ekliyor: "Bu görüşmeler gerçekleşmedi ve bizim farkında olduğumuz kadarıyla şu anda planlanan gündemde yok. Ama eğer gelecekte Erbil bu görüşmeler için bir buluşma yeri olursa bunu hoş karşılarız."

BDP temsilcisi Cemal Coşkun da iddiaları doğrulayacak bilgilere sahip olmadığını söylüyor.

Cemal Coşkun: "Bize bugüne kadar BDP Erbil temsilciliği olarak yansıyan bir şey yok. Yine Genel Merkezimiz tarafından bize aksedilen bir şey yok. Bu gelişmelerin Erbil'de yürütülmesine yönelik bir gelişme olsaydı Genel Merkezimiz bunu bizimle paylaşırdı bizler de Erbil temsilciliği olarak bu sorunun barışçıl, demokratik çözüm noktasında oynamamız gereken rol neyse biz de burada o rolü oynamaya çalışırdık."

Coşkun hem bu haberleri de PKK'nın bazı birimlerinin önümüzdeki günlerde silah bırakacağı yönünde Türk medyasında çıkan haberlerin yanlış olduğunu belirtiyor.

Erbil'in siyasi ortamında, gelecek hafta kentte üst düzeyde görüşmelerin gerçekleşeceği iddiasını doğrulayan yok.

Bununla birlikte aynı ortamdan çıkan izlenim, Erbil'in bu tür görüşmelerde önemli bir rol oynayabileceği yönünde.

Dolayısıyla Erbil'in adının önümüzdeki dönemde barış görüşmesi haberleriyle sık sık telaffuz edilmesi hiç şaşırtıcı olmayacak gibi görünüyor.

Hürriyet, 4 Şubat 2013