2. yüz (Toplam 2 yüz)

Re: 2. Milli Mücadele

İletiGönderilme zamanı: Cmt Şub 20, 2010 19:30
gönderen mavi ışık
2. mücadele 'devletçilik' den başlamalıdır,ekonomik bağımsızlık olduktan sonra diğerleri sırayla gerçekleşir.

Re:

İletiGönderilme zamanı: Cmt Şub 20, 2010 22:09
gönderen Deli Haydar
Gölgeboran yazdı:Milliyetçilik, Atatürk ilkeyi "Türküm" diyen herkes için genellemiştir. Ancak ülkemizde Türküm diyen Ermeni vatandaşlarımız, ırkçı propagandalarla öldürülüyor.

Devletçilik, ilke ekonomik alanda tam bağımsız olmayı, devlet ekonomisinin halkın elinde bulunmasıdır. Günümüzde Türk halkı dışında ülkede her ülkenin fabrikası var.

Halkçılık, herkes eşittir denilmektedir, kadınlarında erkekler kadar hür birer birey olabilecekleri belirtilmektedir. Şuanda kadınlar, engellilerle birlikte korunmaya muhtaç insanlar olarak belirtiliyor.

İnkılapçılık, her alanda Batılılaşmayı öğütler. Biz her alanda kendimizi Batı'ya pazarlıyoruz.

Laiklik, din ve devlet işlerinin ayrılmasıdır, vatandaşların dinlerini özgürce yaşayabilmeleridir. Şuan, partiler dini alet ederek oy topluyor, dini ve ahlakı yozlaştırarak, türlü türlü tarikatları ülkemize çekiyorlar.

Cumhuriyetçilik, halkın yönetimi belirlemesidir. Ne yazık ki Atatürk'ten sonra başımıza gelen her başbakan Amerika istediği için o koltuktadır.

Şimdi soruyu bir daha düşünün. Sizce hangisinden başlayalım ?


1. Irkçı propaganda ile "Türküm" derken öldürülen Ermeni vatandaşımız kimdir?
2. Devrimcilik, her alanda batılılaşmayı öğütleyip, bizi batıya mı pazarlar?
3. Engelliler korunmaya muhtaç insanlar mıdır?

Siz önce kavramları doğru tanımlayarak başlayın bence.
Kafanız bir hayli karışmış zira.

Re: 2. Milli Mücadele

İletiGönderilme zamanı: Pzr Şub 21, 2010 0:36
gönderen cankaramsar
ben 2. bir milli mücadeleye başlayacak olsam bir devleti ele geçirmek için işgal edeceğim ilk kurum olan yüksek seçim kurulundan başlardım...

Re: 2. Milli Mücadele

İletiGönderilme zamanı: Pzt Mar 08, 2010 15:55
gönderen Türk-Kan
HASTA ADAM HIZLA SONA DOĞRU GİDİYOR

Hatırlatalım dedik


Osmanlı İmparatorluğu’nun ekonomik durumundan bir kesit:

Fransa’nın Osmanlı İmparatorluğu’ndaki sermaye yatırımları 2 milyar 240 milyon frank,

Almanya’nın sermaye yatırımları 1 milyar 280 milyon frank,

İngiltere’nin yatırımları ise 750 milyon frank...

Fransızların Osmanlı İmparatorluğu bankalarındaki payı yüzde 59,

Almanların yüzde 22,

İngilizlerin yüzde 6,8...

Anadolu’da maden çıkarma ruhsatı ve yatırımlarının yüzde 76,5’i Fransızların,

Yüzde 6,6’sı İngilizlerin,

Yüzde 4,4’ü Almanların,

Yüzde 12,5’i ise diğer ülkelerin sermayelerine ait...

Ticaret alanında en büyük üstünlük İngilizler'in,

Yani Türkiye üzerinde oynanacak her türlü "oyunların" vizesi İngilizler'de...

Avrupalı yatırımcıların desteği ve öncülüğünde kurulan ve bir çeşit borsa görevini üstlenen 1881 doğumlu Düyunu Umumiye’nin varlığı ve yarattığı ekonomik baskı, Osmanlı İmparatorluğu'nu eziyor...

Birinci Dünya Savaşı öncesinde Düyunu Umumiye’de çalışan memur sayısı yaklaşık 9 bin,

İmparatorluk hazinesinden bu memurlara her yıl ödenen miktar 400 bin Osmanlı lirası,

Yani, devlet gelirlerinin büyük bir bölümü, özünde İngiliz-Fransız sermayesine hizmet veren Düyunu Umumiye’ye aktarılıyor
,

Toplam tutarı 144 milyon sterline ulaşan Düyunu Umumiye tahvillerinin yüzde 80’i Fransız yatırımcılara ait...

Tütün ürününü denetleyen ve tütün alımı konusunda ayrıcalığa sahip olan Fransız şirketi Reji de, tütün üreticileri için ağır bir yük...

Tüm tütün mamullerinin üretimi ve satışı bu Reji'nin elinde,

Reji, 150-200 bin tütün ekicisi aile üzerinden büyük kârlar sağlıyor,

Şirket, kilosu 4,3 kuruştan aldığı tütünü dünya pazarına 31 kuruştan satıyor...

Osmanlı Bankası, İngiliz ve Fransız yatırımcıların elinde,

Banka sınırsız ayrıcalıklardan yararlanıyor,

Devletin para politikasını, her türlü harcama ve tasarruflarını denetim altında tutuyor...

Yabancı sermaye, izlenen bu politika için savunmasını Padişahlığın statükocu tavrına dayandırıyor,

Osmanlı yönetiminde "tık" yok...

Yerli sanayi ve ticaretin gelişmesini feodal yapının, lonca sisteminin korunmasına bağlıyor,

Ama asıl sorun gümrük duvarlarındaki sıkı politika...

“Hasta adamın” hastalığı artıyor, yerinden kalkacak hali kalmıyor ve o haliyle bir de savaşa girip yeniliyor.

İçeriden ve dışarıdan kuşatılmış durumda, hızla sona doğru gidiyor.

Aklımıza geldi, hatırlatalım dedik.



(Kaynak: Noveyaşçaya İstoriya Turtsiy, Akademiya Nauk CCCP, “İzdatelstvo Nauka, 1968”)


odatv.com, 7 Mart 2010

Re: 2. Milli Mücadele

İletiGönderilme zamanı: Pzt Mar 08, 2010 18:19
gönderen onrgs
Arkadaslar, ben burda bir-iki yildir konulari ve yorumlari duzenli okuyan biri olmama ragmen pek yazmadim. Sunu belirtmek isterimki bizi yoneten guclerin hic istemedigi tek bir olgu vardir; orgutlenmek ve halk olarak bir olmamizdir. Cogunuz hep Mustafa Kemal'den ornekler veriyorsunuz ancak galiba kurtaricinin en onemli ozelligi olan orgutleme kabiliyeti unutuluyor. Yani demem o ki halkin bolunmeden yek vucut olabilmesi SEREFSIZ duzenin yoneticilerine atilacak ilk kursun olacaktir. Ataturkun Bursa Nutku laflarda yazilarda kalmasin, bu sitede ve bircok sitlerde yazilar yaziliyor ve cesitli konular tartisiliyor ama ertesi gun hepimiz isimize, okulumuza gidiyoruz hayati fikirlerimizin zittina yasiyarak ilk once kendimize ihanet ediyoruz.

Re: 2. Milli Mücadele

İletiGönderilme zamanı: Pzt Mar 08, 2010 20:08
gönderen efrasyap1923
Affınıza sığınarak birşeyler ifade etmeye çalışayım...

Şimdi bir iki milli (şovenist deyil bakın) kelimeler edince illaki kanımız kaynıyor, dem vuruyor, iki güzel cümlede biz ekliyoruzda ya sonra...

Diyoruz ki Kemalist parti(olmasın demiyorum kesinlikle ama) olsun, seçimlerde birilerden hıncımızı alıcaz vs... ya olmazsa...

Bende önemli olması gereken konunun bütünlüğüdür. Yani sorun ne ise bir bütün içerisinde incelemek ve bir bütün olarak karşılayıp o şekilde sorunların icabına bakmak lazımki bence zor olacak olan budur. Yani şunu demek istiyorum kolay olan birşey olmaz tabiiki olsada kıymeti olmaz ... Ama konuyu sürekli tek bir konu üzerinde halledebilecekmiş hissine kapılarak takip ettiğim izlenimine vardım... yanlış anladıysam kusuruma bakmayın.

Bir bütünden kast ettiğim olay ise kısaca anlatmaya çalışayım...
M.Emin Değer ''Oltadaki Balık Türkiye'' isimli kitabında çok iyi özetlemiş konuyu gerek ekonomik olarak (gümrük birliği, İMF, ticari anlaşmalar, tarım ve hayvancılıktaki son durum ve hiç sevilmeyen geleneksel tüketiciler...), gerek sosyolojik olarak, gerek eğitim sistemi olarak daha bir sürü konu... adamlar yıllar önce bizimle ilgili yapacaklarını yapmışlar (sizde farkındasınızdır zaten)çok uzatmadan anmaya çalıştığım konular üzerinde kendimizi yetiştirmeli, çocuklarımızı yetiştirmeli, etrafımızdaki boş olsun dolu olsun birşeyler yaparak içerisinde hiç deyilse bir kıvılcım bırakmalı, bu sebeple her alanda elimizden geldiğince kendimizi donatmamız boşa geçen her zamana üzülmek lazım... Unutmayın ki ''neye layıksak ona göre yönetiliriz''...

Diye acizane bir fikirdir Saygılarımla....

Re: 2. Milli Mücadele

İletiGönderilme zamanı: Cmt May 22, 2010 12:18
gönderen lamali
--

Re: 2. Milli Mücadele

İletiGönderilme zamanı: Cmt May 22, 2010 12:19
gönderen eskopatj2
Mehmet Can Özdemir, Heyecanlı olmanı ve istekli arzulu kararlı olmanı anlıyorum.
Sana şunu belirtmek isterim'ki Tüm dünya devletleri uyanır. Türkiye uyanamaz. :)
Bu pozisyon'da Chp'yi iktidar olur. Diye düşünüyorum.
Mehmet Can, Bir'de chp'yi deneyelim chp'de yapamazsa dediğini yapmaya çalışırız.
Tam bataklığa içine girmeden Türk milleti uyanmaz. :)