1. yüz (Toplam 1 yüz)

Ağzı sakızlıya tarihten bir tiyatro dersi...

İletiGönderilme zamanı: Cmt May 14, 2011 13:27
gönderen kaanka68
.
Resim
Vasfi Rıza Zobu
(5 Aralık 1902, İstanbul – 23 Kasım 1992, İstanbul)



Sene 1925.

Darülbedayi'nin (şehir tiyatrosu) Karadeniz turnesi, Vasfi Rıza Zobu'nun anılarından bir bölüm...

***

Rize valisi sanatçıları kaldıkları otelde ziyarete geldi. Zayıf, çevik bir adamdı. Millî Mücadele'de jandarma subayı imiş. Daha gençti. Demek ki rütbesi küçüktü. Adı Hurşit imiş.

"Sizi Rize'ye davet etmek için geldim. Tiyatro sanatını tanımak Rize'nin de hakkıdır."


Valinin iyi niyetine saygı duydular ama otel var mıydı, tiyatro binası var mıydı, elektrik var mıydı? Vali kesin bir dille dedi ki:
"Programınızı inceledim. Rize'ye gelmenize daha yirmi gün var. O güne kadar, merak etmeyin, oteli de, tiyatroyu da yaptırırım, elektriği de sağlarım. Yeter ki 'geliriz' deyin."

Ya delinin biriydi, ya da tiyatro, otel nedir bilmiyordu. Öyle israr etti ki çaresiz kalıp "peki" dediler. Her turnede başlarına bir olay gelirdi.
"Bu sefer bakalım başımıza ne gelecek?"

***

Rize limanı, dalgakıranı, iskelesi olmayan birçok benzeri gibi yoksul bir şehirdi. Şehir denizle orman arasında uzanan bir sıra binadan ibaretti. Kayıklarla karaya çıktılar. Vali sözünü tutmuş, oteli yaptırmıştı. 20 günde bitmiş yepyeni bir otele yerleştiler. Tiyatroyu da gördüler. Yaptırıp bitirmiş, elektrik de bağlatmıştı. Vali sözünü tutmuştu. Nasıl başarmıştı, soramadılar, Vali de anlatmadı.

Otelciyle konuştular. Bugüne kadar Rize'ye davullu dümbelekli, kantolu bir takım topluluklar gelmiş. Ama bir tiyatro grubu uğramamış. Anlaşılan tiyatro nedir bilen birkaç kişi dışında şehirde bu sanatın gereklerini bilen kimse yok. Vali Hurşit Bey ile bilenlerin, bilmeyenlere tiyatroyu anlattıklarını öğrendiler. Sevindiler.

En kolay anlaşılır oyun Çifte Keramet komedisiydi. Oynamak için onu seçtiler. Dekorları kurdular. Giyindiler. Vasfi Rıza Bey kulis deliğinden salona baktı. Tabiî yalnız erkekler vardı salonda. Bayramlıklarını giymişti herkes.

Oyun başladı. Birkaç kişi gülüyor, gerisi ciddilik içinde seyrediyordu. Halkı güldürüp eğlendiremediklerine üzüldüler. Aktörlerden biri obur, pisboğaz birini canlandırıyordu. "Bana mutfak paçavrası derler"dedi. Halk dehşete düştü, koro halinde "estağfurullah" diye bağırdılar. Ne zaman oyun gereği kendini aşağılasa seyirci feveran ediyordu:
"Estağfurullah!"

Perde bitti. Alkış kıyamet. Arada valinin yardım etsin diye yanlarına kattığı genç geldi, anlattı: Bilenler "ciddi seyredin" dedikleri için halk gülmemiş. Bilenler şimdi halkın arasına karışıp gülmenin serbest olduğunu söylüyorlarmış. Bu iyi bir haberdi. Gerçekten sonraki perdelerde halk doyasıya güldü. Oyun alkışlar içinde sona erdi. Oyuncular perde arkasında sıralandılar. Perde açıldı. O zamanın selamlama usulüyle seyircileri eteklerini öpüp de başlarına koymuşlar gibi , elleriyle yerden temennah ederek selamladılar. Aynı anda alkış kesildi. Halk büyük bir nezaketle güüür diye ayağa fırladı, hepsi birden sanatçıları, onlar gibi temennah ederek selamladı. Tiyatro aleminde hiç yaşanmamış olan bu harika sahne birkaç kez tekrarlandı.

Rize valisinin işbirliğine de, seyircinin nezaketine, misafire saygısına da hayran kaldılar. Vasfi Rıza Bey olayı o gece güncesine yazdı.

(Turgut Özakman, Cumhuriyet-Türk Mucizesi, İkinci Kitap)

.