1. yüz (Toplam 1 yüz)

'Kültür Başkenti'

İletiGönderilme zamanı: Pzt Oca 11, 2010 13:59
gönderen Comte
İstanbul’a bir değeri de Nedim biçer: “Bu şehr-i Stanbul ki bî-misl ü bahâdır / yek-pâre sengine Acem mülkü fedâdır.” Biraz da Lale Devri’nden esinlenmiş olarak, onun bir taşını, İran ülkesinden değerli bulur. Elbet yakışır İstanbul’a Avrupa Kültür Başkenti olmak. Ama yakışmayan ve çığ gibi büyüyen bir sorunu var İstanbul’un: Kültürsüzlük.

Taksim adı, Pera ve çevresinin ihtiyacını karşılayan su deposu, maksemden gelir. Biraz ilerisinde, Osman Bey’in bir gazinosu vardı eskiden, sonrasında bölgenin adı oldu. Daha ileride ise Abdülmecit zamanında kurulan Mecidiyeköy. Yüzyıl öncesine inersek, kış mevsiminde kurtların da indiğini görürüz.

Günümüz İstanbulu’nu, Fatih Sultan Mehmet gelse, zor tanır. Çünkü İstanbulluluk, 450 yıl boyunca, Sarayburnu ile Topkapı surları arasında yaşandı. Dışarıda kalan üç belde ise; Üsküdar, Pera ve Eyüp. Adrese dayalı nüfusu, hiçbir zaman milyonu bulmadı. Bugün, Türkiye’nin 6’da 1’i İstanbul’da yaşıyor.

Uygarlıklar yarışır

Uygarlıklar çatışmaz, yarışır. Bizans İmparatoru Justinyen, 557’de Ayasofya’yı tamamladığında, sevinçle kadeh kaldırarak, “Şimdi seni geçtim Süleyman” demiştir. Onun zaferi, Hz. Süleyman sarayından daha yüksek bir mabet yapmasıdır: 55.60 metre. Ayasofya’nın, taş atımı uzağında yükselen Sultanahmet ise öteki değerleri bir yana, 20 bini aşkın İznik çinisi ile Türk rengini yansıtır: Mavi Cami.

Avrupa Kültür Başkenti kavramı, 1980’lerin başında ortaya atıldı. İlk modern olimpiyatlar, nasıl 1896’da Atina’da yapıldıysa, bu unvan da yine ilk kez 1985’te Atina’ya verildi. Türkiye bir AB üyesi olmadığı halde, 2010 için de, İstanbul seçildi. Neden İstanbul sorusunun gerekçeleri, doğrusu pek inandırıcı değil. Bu konudaki süslü sözler, şöyle bitiyor: “2010 Avrupa Kültür Başkenti olması ile Avrupa, İstanbul’da kendi kültürünün köklerini keşfedecek ve birbirini anlama yolunda, önemli bir adım daha atacaktır.”

Deprem tehlikesi

Büyük bir deprem tehlikesi varken, eğer amaç yalnızca bu ise kimse boşuna kaygılanmasın. Çünkü Avrupa, İstanbul’daki sayısız köy derneği üyesinden, çok daha iyi biliyor İstanbul’u.

Birkaç gün önce, İstanbul’u Avrupa Kültür Başkenti yapacak olan, 2010 yılına girdik. Taksim ve çevresindeki yeni yıl kutlaması için 5 bin polisimiz görev aldı. Tüm dünya güle oynaya eğlenirken, biz “taciz” gibi bir ilkelliğin önünü almaya çalışıyorduk. Türkiye haritasında, İstanbul’un yerini gösteremeyen bir kuşağın, çocuklarına karşı.

Bir Roma sözü, “Roma’da Romalı gibi yaşayacaksın” der. Biz niçin esirgeriz İstanbul’a, İstanbullu olmayı?

Osmanlı İmparatorluğu’na en büyük darbe, 1878’de vuruldu. Bu politikanın İngiliz elçisi Henry Layard, İstanbul’u ilk gördüğünde şöyle tanımlar: “Şehir, şimdiye kadar okumuş olduğum bütün tasvirlerden daha güzel. İnsan hayalinde, ancak İstanbul kadar güzel bir şehir kurabilir. Burası Avrupa devletlerinden birisinin olsaydı, dünyanın en kuvvetli şehri olurdu. Türklerin elinde ise dünyanın en manzaralı şehri olmuştur.”

12.5 milyonluk İstanbul

Bugün 12.5 milyonluk İstanbul’un, 39 ilçesi var. İnternet üzerinden bir “İstanbul turu” araması, ana ölçekte karşımıza şu mekânları veriyor: Topkapı Sarayı, Ayasofya, İbrahimpaşa Sarayı, Yerebatan Sarnıcı, Sultanahmet Camii, Hipodrom ve Kapalıçarşı. Yani, yalnızca Fatih Belediyesi’nin yetki alanını. İyi de, öteki 38 ilçemiz nerede? Yoksa onlar, Avrupa Kültür Başkenti projesi dışında mıdır?

Kaygımız o ki, İngiliz elçinin dediği gibi, İstanbul konusunda bize, yine “işin manza-rası” kalmasın. Çünkü İstanbul’un Batı’ya ilişkin anıları, sosyolojik travmalarla dolu. Fethin üzerinden yarım milenyum geçtiği halde, bugün olmuş belgesel filmler, “İstanbul’un Türklerce işgalinden” söz eder. Ve şehirler kraliçesi, iki işgali de, Batı’dan yedi: 1204 ve 1918’de. Güvenlik gerekçesi ile gelen ikincisi, güvenliğin canına okudu. Bir günlük vukuat sayısı, gün oldu 80’leri aştı. Beş yıllık toplam sayıyı, 35 bin üstünde belgeliyoruz. Ekonomik fatura ise yalnızca Bahriye Nezareti için 10 milyon lira. 1923 Türkiyesi’nin bütçesi 110 milyon iken…

İstanbul’a bir değeri de Nedim biçer: “Bu şehr-i Stanbul ki bî-misl ü bahâdır / yek-pâre sengine Acem mülkü fedâdır.” Biraz da Lale Devri’nden esinlenmiş olarak, onun bir taşını, İran ülkesinden değerli bulur. Elbet yakışır İstanbul’a Avrupa Kültür Başkenti olmak. Ama yakışmayan ve çığ gibi büyüyen bir sorunu var İstanbul’un: Kültürsüzlük.

Prof. Dr. Mahir Aydın, Cumhuriyet, 9 Ocak 2010

Re: 'Kültür Başkenti'

İletiGönderilme zamanı: Pzt Oca 18, 2010 12:24
gönderen Comte
Havai fisek ve Tarkanla kültür baskenti senemizi actik. Kültür nedir diye düsünüyorduk, tarkan ve havai fisek gösterisiymis. Bize ve tüm dünyaya kültürümüzün ne oldugunu gösteren yöneticilerimizi tebrik ediyorum.

Re: 'Kültür Başkenti'

İletiGönderilme zamanı: Pzt Oca 18, 2010 13:21
gönderen türkpaşaoğlu
istanbul un kültür başkenti olması çok güzel zaten yeryüzünün en önemli şehirlerinden birisi.
biraz süpheci bir yaklaşım olacak ama türkiye cumhuriyeti devletinin başkenti ankara nın değiştirilip istanbul olması, anadoluya başka bir başkent yapma planlarının bir parçası haline getirilmeye çalışılan bir düzenek olmaz inşallah....

Re: 'Kültür Başkenti'

İletiGönderilme zamanı: Pzt Oca 18, 2010 17:01
gönderen kemalist58
türkpaşaoğlu yazdı:istanbul un kültür başkenti olması çok güzel zaten yeryüzünün en önemli şehirlerinden birisi.
biraz süpheci bir yaklaşım olacak ama türkiye cumhuriyeti devletinin başkenti ankara nın değiştirilip istanbul olması, anadoluya başka bir başkent yapma planlarının bir parçası haline getirilmeye çalışılan bir düzenek olmaz inşallah....

İnşallah

Re: 'Kültür Başkenti'

İletiGönderilme zamanı: Pzt Oca 18, 2010 22:51
gönderen ayee
merhaba arkadaşlar, kültür başkenti olgusunu ve etkinliklerini, tıpkı eurovision'da yaptığımız gibi, fazlaca önemsemeyin. her yıl 2-3 kente yılın kültür başkenti diyorlar. örneğin isvaç'ten umea, litvanya'dan riga kentleri 2014 yılının kültür başkentleri. bu kentleri daha önce duyanınız oldu mu merak ediyorum. 2022 yılında yine türkiye'den bir kente sıra geleceği tahmin ediliyor. ayrıntılı bilgi için
http://en.wikipedia.org/wiki/European_C ... of_Culture

Re: 'Kültür Başkenti'

İletiGönderilme zamanı: Pzt Oca 18, 2010 23:17
gönderen maydonos
Kim bu tarihte dogdu acaba? Milletin parasi ile kesin birisinin digum gunu kutlandi.Yoksa bunlar kimki kulturden anlasinlar. Arap moku yiyip oturan bunlar ne anlasinlar kulturden.

Re: 'Kültür Başkenti'

İletiGönderilme zamanı: Pzt Oca 18, 2010 23:55
gönderen bezgin

- Istanbul, bu yil Avrupa Kültür Baskenti, düsünceleriniz neler?

- iyi bişey, iyi oldu ülkemiz tanincak, turizm canlancak.


"..Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) yetkililerine göre Türkiye genelinde 20 bin, Bağımsız Eğitimciler Sendikası’nın verdiği rakamlara göre de yaklaşık 150 bin öğretmen açığı bulunuyor. İstanbul’da bir derslikte 54 öğrenci, Şanlıurfa’da 76 öğrenci ders yapıyor.

Türkiye’de nüfusun ortalama eğitim süresi köylerde 4, şehirlerde 6 yıl. Okulöncesi, ilköğretim ve ortaöğretimde 6 milyon çocuk ve gencimiz eğitim hakkından yararlanamıyor. Okulöncesi eğitim çağı nüfusu 4 milyondan fazla olmasına karşın, okulöncesi eğitimden yararlanan öğrenci sayısı sadece yüzde 25. 737.614 çocuk, ilköğretimden yararlanamıyor ve bu çocukların yüzde 70’i kız.

Bağımsız Eğitimciler Sendikası’nın verilerine göre, 8 yıllık kesintisiz eğitim zorunluluğuna rağmen, Türkiye'de 1 milyon çocuk okuma-yazma bilmiyor. İlköğretimde yüzde 90.1, ortaöğretimde ise yüzde 56.5 okullaşma oranına sahip olan Avrupa Birliği’nde okullaşma oranı %98.9 düzeyinde, Türkiye, %56.5 ile bunun epeyce gerisinde. Okullaşma oranı, İspanya'da yüzde 99.4 Fransa ve Portekiz'de yüzde 98.9, İtalya'da yüzde 98.8, Hollanda ve İngiltere'de yüzde 98.7, İsveç'de yüzde 98.6 düzeyinde. Dünyanın gelişmiş ülkeleri arasında yer alan Japonya'da yüzde 99.9 olan ilköğretimde okullaşma oranı, Güney Kore'de ise yüzde 99.6 düzeyinde.

Başbakanlık Özürlüler İdaresi Başkanlığı'nın verilerine göre, Türkiye'deki 8 milyon 341 bin 937 engellinin yüzde 36.3'ü okuma-yazma bilmiyor. Engelliler arasında, ilkokul mezunlarının oranı yüzde 41. Yüksekokula devam edebilenlerin oranı ise sadece yüzde 2.24. Örgün eğitim verilen okulların özel alt sınıflarında, kaynaştırma sınıflarında, kaynak odalarında ve rehabilitasyon merkezlerinde verilen özel eğitim, engellilerin eğitim ihtiyacını karşılamıyor. Resmi örgüt özel eğitim kurumlarının sayısı 644 olup, bu kurumlarda toplam 39 bin 520 engelli öğrenci eğitim görüyor. Öğretmen sayısı ise 6 bin 811. Eğitim olanaklarından yoksun kalan engelliler, iş yaşamında da yer alamıyor....


http://www.tuba.gov.tr/index.php?id=439

Re: 'Kültür Başkenti'

İletiGönderilme zamanı: Sal Oca 19, 2010 1:59
gönderen Türk-Kan
Kültür Başkenti afyonu!

Kültür Başkenti İstanbul törenindeki bazı görüntüler Türkiye için utanç fotoğraflarıdır.

Ülkeyi yönetinlerin verdiği o görüntülerin, AB’ye girdik kandırmacası ile güpe gündüz havai fişeklerin patlatıldığı yakın geçmişteki Ankara Kızılay fotoğrafından şekil olarak zerre bir farkı yoktu.

Gerçekten de görmemişlerin manzarasıydı İstanbul’da yaşananlar!

Neymiş efendim, İstanbul Avrupa’nın Kültür Başkenti ilan edilmişmiş!

Dur hele dur, Kültür Başkenti dediğiniz şeyin Avrupa ve dünya kamuoyunda on paralık bir itibarı ve değeri var mı, ona bak sen!

Sadece seçilen şehirlerde kültürel ve müzik etkinlikleri yapılıyor, hepsi o!

İstanbul’a gelene kadar onlarca, evet yanlış okumuyorsunuz onlarca şehir bu unvana layık görülmüş!

Mesela hangi şehirler mi?

Anvers, Weimar, Bergen, Krakow, Graz ve Axignon!

Avrupa’da bu isimde şehirler mi var dediniz!

Madem bunları hatırlamadınız devamındaki şehirlerden bir demet daha sunalım:

Lille, Cork, Sibiu, Linz, Vilinius ve Patras!

Bu şehirleri de hiç işitmedik mi dediniz!

Yapmayın, bu şehirlerden her biri İstanbul’dan önce Avrupa’nın Kültür Başkenti ilan edilmiş!

Hele Cork şehri (Lüksemburg’a ait) bu onuru iki kere yaşamış!

Peki bugüne kadar bu şehirlerin böyle bir şey ile ödüllendirildiğinden haberi olan oldu mu?

Olmadığına göre emin olun Avrupa ve dünyada, İstanbul’un yeni kültür başkenti ilan edildiği hiç duyulmayacak!

Bir başka ayrıntı:

Organizasyon komitesi bu sene, bugüne kadar hiç yapmadığını yaptı ve İstanbul ile beraber Essen ve Pecs isimli şehirleri aynı anda Kültür Başkenti diye ilan etti yani Başkentlik ilk defa üçe bölündü.

Şimdi soruyorum; böylesine basit, sıradan ve küçültücü bir olayı sanki İstanbul dünyaya gerçekten başkent olmuş ve hatta yeni fethedilmiş gibi kutlamak, görmemişliğin ötesinde kompleksli olmak ve de icraatsızlığı maskelemek değil de nedir Allah aşkına!

Evet önceki gün İstanbul’da verilen tantana fotoğrafı övünecek zerre bir icraatı olmayan AKP’nin halkı afyonlama adına yutturmaya çalıştığı sanal bir organizasyondu!

Yiyenlere afiyet olsun!


Sabahattin ÖNKİBAR, 19 Ocak 2010

Re: 'Kültür Başkenti'

İletiGönderilme zamanı: Sal Oca 19, 2010 2:22
gönderen antalyalim
Kültür Baskenti bizim ülkemizde; aman ne güzel.
Peki o kültür baskentinin kültür seviyesini-okuma yazma oranlarini-issizlik oranlari-carpik kentlesme nedeniyle her yil insanlarin denize sürüklendigini-Metrobus dolandiriciligini-vs... kim biliyor.
Avrupa kanallarinda bugün katil agcanin gördügü yogun ilgi ve Tekel iscilerinin sokaklarda günlerdir yasadiklari karsilastirildi. Son karede ise Istanbul ve Havai fisekleri görüldü.Onlar bile sasirmisken bizim koyunlar neye seviniyor acaba.
Belki i.Melih Gökcek bu yil ki Belediye Secimlerinde yine Havai fisek atar ve "ABye giriyoruz" der. :alkolik:

Re: 'Kültür Başkenti'

İletiGönderilme zamanı: Sal Oca 19, 2010 10:59
gönderen Comte
Kültür baskentleri hakkinda avrupanin her gazetesinde sene boyunca yazilar cikar, televizyon kanallarinda belgeseller cikar, vs...

Bu cok önemli degil diyebilirsiniz, zaten önemli olan o degildir, kültür baskenti bir firsattir, mesela Istanbulda bir opera salonu yapilabilirdi, iyi bir tiyatro yada gösteri merkezi insa edilebilirdi. Ama sen bunlari yapmazsan ve kültür baskentini Tarkan, havai fisek ve Taksimde turist taciz etmek olarak yürütürsen, sonradan halkimiz niye tiyatroya gitmiyor, niye dizi manyagi bir ülke olduk diye aglamana luzum kalmaz.

Bakin o duymadigimiz, burun kivirdigimiz ufacik Graz, ne yapmis:

Resim

Re: 'Kültür Başkenti'

İletiGönderilme zamanı: Sal Oca 19, 2010 14:31
gönderen Comte
Asıl şenlik bundan sonra

Slogana uyup şoförleri, dilencileri, tinercileri, doğal ve suni her türlü afeti ve afet gibi
“kent sakinleri” ile İstanbul sahneye çıkarsa; siz o zaman görün şenliği, kültürü, başkenti...
İmzalanan protokollere göre yılın ilk gününden, yani 1 Ocak 2010’dan bu yana, İstanbul resmen “Kültür Başkenti”.
En son pirinç, buğday gibi uyarıcılarla vatandaşlık görevlerine vakıf olan değerli halkımızın “bu durumu” idrak edemeyebileceğinden şüphelenmiş olmalılar ki, devreye “8.5 milyar lira”ya mal olan yeni uyaranlar soktular:
Taksim’de Tarkan, Kadıköy’de Mor ve Ötesi, Beylikdüzü’nde Nil Karaibrahimgil, Sultanahmet’te Mercan Dede, Pendik’te Kıraç ve Bağcılar’da da Zara... (Susuz köye çamaşır makinası gönderip madara olmaktan ders almamışlar.)
İktidarlılar “olduk” demeden “ne olduğumuzu” kavrayamayanlar için yapılan bu “damgalama törenleri”nin naklen yayını sırasında, kırmızı burunlu, ağzından buhar saçan muhabirler, titrek sesleriyle şu incileri döktüler:
“Şu anda Tarkan’ın şıkıdımıyla kültür başkenti oluyoruz Sayın Seyirciler...”
“Evet görkemli havai fişek gösterisiyle İstanbul Avrupa Kültür Başkenti oldu...”
“Şu dakikalarda Cumhurbaşkanı ve Başbakan Avrupa Kültür Başkenti’nin açılışını yapıyorlar...”
“Oluyoruz, oluyoruz, ooooldukkk!..”
Zaman ayarlı bomba sanki; belleğimizde patladıktan sonra 17 Ocak sabahına “Hepimiz kültür elçisiyiz” şuuruyla uyanacağız...

Kültüre giriş faslı
Hele protokolün arz-ı endamı yok mu!.. Kurdela kesip giriyoruz “kültür” e(!) Besmele çekip sağ adımımızı içine attık mı tamamdır; Kültürün başkenti de oluruz, hızımızı alamazsak Başöğretmeni de, Başkomutanı da!..
Oluruz olmasına ve hatta olduk da ne oldu?
Milliyet’e göre “İstanbul 2010 büyüledi”, Akşam’a göre “İstanbul için başkent vakti”ydi, Sabah “Sahne senin İstanbul” diye yol verdi, Star’a kalırsa da “Sahne İstanbul’un” du...
Dakika bir, gol bir; İstanbul sahneye “Dubai, İngiltere, Fransa, İspanya ve Brezilya gibi birçok farklı ülkede gösteriler düzenleyen Fransız Group F’nin ”Ateş“ ve ”Balon“ tiyatroları”yle çıkmasın mı? Kültür ve kent olgularına ne kadar “Fransız” olduğumuzu göstermek istediler herhalde.
Şu ana kadar ki “kültürlülüğümüzü ispat çabaları”, ancak Mehmet Aurelio’nun üzerindeki milli takım forması kadar uydu gerçekliğimize.
Sadece açılış konserleri için seçilen rock, pop, folklor vs. sembol isimlerine bakarak bile göstere göstere sentez, mozaik, biraz ondan, biraz şundan, o da sevsin, bu da alkışlasın diyerek ortaya çıkardığımız “kendini bilmezlik, arada kalmışlık” halini göstereceğimizi tahmin etmek zor değil. Kültür başkenti içeriğinin temel esprisi “kentlerin kendi kültürlerine has özellikleri sergilemeleri”. En önemli dayanağı ise “kentlilik bilinci”. Yani yaşadığı şehri evi gibi hisseden, kendisini birey olarak onun parçası, tamamlayıcısı sayan ve bu anlamda kent denen dişlinin bir çarkı olduğunu fark eden insanların ortaya çıkardığı harmoniyi/ezgiyi duyurmak...
Üç kuruş için bir aydan fazladır ayazda titreyen TEKEL işçilerine nispet yapar gibi çatır çatır havaya 8.5 milyar saçmak, Habitat kabus günlerindeki gibi “yüksek kaldırımlar” yapmak, içinde kimsenin yaşayamadığı bina döküntülerini rengarenk mantolamalarla gizlemek bir yana... Kulağınızı İstanbul’dan yükselen harmoniye dayarmısınız lütfen:
- Kadıköy’de minibüsün sıkıştırması sonucu kontrolden çıkan halk otobüsü durakta bekleyen insanları da altına alarak ağaçlık alana girdi!
Güüüüm!
- Dolmabahçe’de İETT otobüsü kontrolden çıkarak ağaca çarptı! Baaammm!
- Alibeyköy’de kamyon işyerine girdi! Şangırttt!
- Etkili yağış sebebiyle onlarca ev sular altında kaldı! Şarrrrr!
- Diğer şeritteki şoför arkadaşıyla camdan cama sohbet ederken trafiğin akışını engelleyen minibüsçü çileden çıkardı: Daarrttt!
- Dam çöktü... Bina göçtü... İnek tepti...
Çok seslilikte, Devlet Senfoni Orkestrasına taş çıkartmaz mı?

Finansörler sağ olsun
Tarkan’la iki salladıktan sonra metrobüse turnikeler üstünden yüz metre engelli koşarak değil, jeton atarak binen, otobüs kuyruğundakilere abanmayan, kapasitesinin üç katına çıkan araçlarla toplu taşıma rekor denemesine girişmeyen, çocuklarını dilendirmeyen, yolda birbirinin suratına baka baka hönkürmeyen, sümkürmeyen, tükürmeyen, trafik ışıklarına karşı renk körünü oynamayan, otobanda karşısına öküz çıkma ihtimali bulunmayan insanlar mı olduk biz şimdi?
Normalde devletin ulusal veya yerel yöneticilerinin talebi ile alınan bu etikete bir tek İstanbul’un “sivil toplum kuruluşları”nın çırpınması ile eriştiğini de düşününce;
Her Allahın günü benzerlerine ancak Pakistan’da, Kongo’da, Tanzanya’da filan rastlanan olaylara gebe bir şehri, 2000’den bu yana, Avrupa Kültür Başkenti yapmak için çırpınan Nuri Çolakoğlu, Cengiz Aktar, İKSV, Tarih Vakfı gibi kişi ve kurumlardan oluşan Girişim Grubu başta olmak üzere, bu işi sahiplenen herkesi, en başından bu yana “tetikleyen” başka bir şey olmalı?
Mesela AB’nin “finansman çıkarma” kararı gibi bir şey...
Nasıl kurtardı mı bari?
* * *
Tırışkadan teyyare...
Tırışkadan teyyare... Daha önce İzmir’i kerizlemeye çalışmışlardı “Expo’yu alacağız, acayip müthiş, aklınız durur” filan diye... Şimdi de İstanbul’a aynı numarayı yapıyorlar, “Kültür Başkenti olduk, inanılmaz bi şiy...”
Hangi şehirde Expo 2010?
Madem bu kadar önemli bir hadiseydi, niye bilmiyoruz, nerdedir bu seneki Expo?
Kültür başkenti meselesine gelince...
Konserler monserler, havayi fişekler, öyle bir rüzgâr yaratıyorlar ki, sanırsın “her şehre nasip olmayan lütuf”tur.
Halk arasındaki tabirle, Avrupa’da kültür başkenti olmayanı dövüyorlar birader... Biz olana kadar, Lüksemburg iki defa olmuş mesela... Hadi diyelim “Cork City”yi kahvede İddaa oynayanlar bilir, kültürün başkenti ilan ettikleri Sibiu’nun nerde olduğunu kaç kişi bilir Allah aşkına?
Üstelik, “Kültür başkenti olduk” diyorlar ama, “Kültür başkentleri olduk” aslında... Çünkü, 2010’da üç şehir kültür başkenti, İstanbul, Essen, Pecs...
3’ün 1’i yani.
Seneye Turku ile Tallinn, öbür seneye Guimares ile Maribor, daha öbür seneye Marsilya ile Kosice... Londra kültürsüz bu arada iyi mi! Budapeşte veya Moskova da.
Hayır, “evinden işine dört saatte gidebilen, iki santim yağmur yağdığında oturma odasında boğulan, son 15 senede Miniatürk’ten başka eseri olmayan bir şehir, nasıl kültür başkenti olabilir?” diye sormayacağım. Ama şunu merak ediyorum doğrusu...
Memleketin başkentinde 20 bin kişi, eksi 2 derecede, çoluğuyla çocuğuyla açlık grevi yaparken, adeta alay eder gibi, Tarkan’la göbek attırmanın neresi kültürdür?
l Yılmaz Özdil / Hürriyet
* * *
‘Havai’ iktidar
İstanbul’da olağanüstü görkemli havai fişek gösterileriyle renklenen törenler yapılır, kentin 7 noktasında pop konserleri verilirken Ankara’da bazı insanlar ekmeklerini korumak için mücadele ediyorlardı.
TEKEL işçileri 34 gündür çoluk çocuk, kadın erkek hükümete seslerini duyurabilmek için Ankara ayazını yiyorlar.
Binlerce işçinin katılımıyla Sıhhiye Meydanı’nda haklarını elde edebilmek için miting yaptılar.
Bir iktidar emeğin kutsallığına nasıl bu kadar duyarsız kalabilir?
Bir iktidar nasıl bu kadar kuruluşla aynı anda kavgalı olabilir?
Sayarsak ortaya şöyle ürkütücü bir liste çıkıyor: Sendikalar, işçiler, memurlar, emekliler, üreticiler, yargı, medya, işadamları, sivil toplum örgütleri...
l Tufan Türenç / Hürriyet
* * *
AKP kışlasında basın talimi
- Rahat! Hazrol! Sağa dön! İleri, marş! Rap, rap, rap, rap!
Neyin sesi bu?.. Türkiye Cumhuriyeti basın mangasının... Kışlanın önünde, yat kalk eğitim yapıyor manga. Ve bölük komutanı eğitimin neticesini açıklıyor:
“Özellikle bu son olayda yazılı ve görsel Türk medyasının durduğu nokta, benim bir Başbakan olarak özlediğim noktadır. Bundan dolayı da ben medyamıza, yazılı görsel hepsine şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum.”
Bölük komutanı ikide bir haykırmıştı:
- Bunları okumayın!
- Bunları evlerinize sokmayın!
Geldiğimiz bu noktaya bakıp ben de “medyamıza, yazılı-görsel hepsine, şahsım ve milletim adına teşekkür ediyorum.” İktidar kışlasında talim yapmanın çok büyük nimet olduğunu herkes anlamalıdır. Böyle bir medyanın içinde yer almaktan ne kadar kıvanç duyduğumu da anlatamam... l Rıza Zelyut / Güneş
* * *
Klasik neo-con taktiği
Yılmaz Polat, Türk Büyükelçisi Oğuz Çelikkol’a İsrail’de uygulanan “alçak koltuk” taktiğinin aslında bir Amerikan neo-con (yeni muhafazakâr) taktiği olduğunu anımsattı:
“25 Ekim 2002 tarihinde Türkiye’nin Washington Büyükelçisi Faruk Loğoğlu beraberinde Müsteşar Yunus Demirer ve İkinci Kâtip Gürcan Balık (şu anda Davutoğlu’nun danışmanı) Irak konusunda davet üzerine Beyaz Saray’a gitti.
Salondaki çalışma masasının çevresindeki sandalyelerde 7 kişi oturuyordu. Üç kişilik Türk ekibine Amerikan ekibinin karşısına konulan üç koltuk gösterildi.
Türklerin oturduğu sandalyelerin ayak boylarının kısa olduğu hemen anlaşılıyordu. Amerikalılar yüksekteydi. Yüksekte oturmak psikolojik olarak karşısındakini etkileyebilirdi.
Wolfowitz hemen konuya girdi. Başkan Bush’un Irak konusunda henüz kararını vermediğini ancak karar alırsa Türkiye’nin asker dahil tam desteğini beklediğini söyledi.”
Görünen o ki, İsrail’de yaşananlar bile bile lades olmuş. l Işık Kansu / Cumhuriyet
* * *
Mağdur edebiyatı
Ahmet Altan, Taraf’ta sık sık mahkemeye çağırılmaktan yakınıyor: “Medyanın baskı altında olduğunu iddia eden ’medya mensuplarının’sanırım çok ilgisini çekmiyor Kadıköy Adliyesi’nin bizimle ilgili yüzlerce dava açması...” diyerek gazete ve yazarları duyarsızlıkla suçluyor. Basın özgürlüğü konusunda elbet duyarlıyız... Ne var ki, Taraf gazetesi masumiyet karinesine ve soruşturmanın gizliliğine aykırı yayın da yapıyor, kişileri ihbar ediyor, kaynağı belirsiz haberlerle yargısız infazlara gidiyor... Başkalarını yargıya ihbar ediyor, hapse attırıyorlar ama kendileri bir zahmet mahkemeye kadar gidip ifade vermeyi mağduriyet sayıyorlar... l Melih Aşık / Milliyet
* * *
MİNİ YORUM
Dokuz kat davul tutsaydınız

Onca yazıldı çizildi. Onca soruşturma, dava açıldı. Hâlâ onlarca insanın hayatını etkileyen bir davayla ilgili yapılan “bilgi ve belge servisi”ne iştahla atlamak habercilik başarısı gibi sunuluyor. Dün bir gazete gururla anonsluyor: “4. İddianameye ulaştık!” Başınız göğe mi erdi? Kim, hangi suçtan, hangi ceza istemiyle yargılanacak kamuoyuna duyurup, iddianame mahkemeye ulaşmadan mı başlatacaksınız yargılamayı?

Selcan TAŞÇI, Yeniçağ, 19 Ocak 2010

Re: 'Kültür Başkenti'

İletiGönderilme zamanı: Çrş Oca 20, 2010 22:14
gönderen Oğuz Kağan
AKP'nin yeni rant adresi

İstanbul 2010'da nasıl yolsuzluklar yapıldığı yavaş yavaş ortalığa saçılıyor.

BAŞAK GÜNSEVER - GERÇEK GÜNDEM / Sütlüce’deki İstanbul 2010’un açılış töreninde, ‘Körlere Okuma Grubu’ adlı projesi kabul edilen, daha sonra bu projenin 5 milyon dolara Ahmet Davutoğlu’nun bir yakınına verildiğini iddia eden Nuri Kaya tarafından bir eylem gerçekleştirildi.

Kaya, açılışta projeyi kendilerinin gönüllü yaptıklarını, gönüllü etkinliklerin hükümete yakın çevrelere milyonlarca lira ödenerek yaptırıldığını ve 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın şeffaf olmadığını söylemiş ve açılış merkezinden güvenlik güçlerince dışarı atılmış.

İstanbul 2010 Avrupa Kültür Başkenti kutlamalarının açılış gününden sonra, kutlamalara ve projenin yürütülüşüne ilişkin adeta açılışla simgeleşen bir muhalefet yükselmeye başladı. Açılışın devasa bütçesi olan 8,5 milyon TL dışında, 16 Ocak Cumartesi günü İstanbul Sütlüce'deki Haliç Kongre Merkezi'nde yaşanan olaylar; tiyatrocu Nedim Saban’ın çelenginin içeri alınmaması, projenin mimarlarından olan NTV’nin kurucusu Nuri Çolakoğlu’na yapılan ‘davetiye’ terbiyesizliği, Başbakan Erdoğan’ın tiyatro oyununun ismini karıştırması, neredeyse ‘sanatçısız’ gerçekleşen bir kültür sanat etkinliği açılışı gibi maddeler, hemen her yayın grubundan gazeteci, yazar ve sanatçı tarafından eleştiri yağmuruna tutuldu.

GÖNÜLLÜ PROJE 5 MİLYON DOLARA DAVUTOĞLU'NUN AKRABASINA!

Hürriyet gazetesi yazarı Yalçın Bayer de, dün yazdığı yazısında, projenin çıkar odaklı sürdürüldüğünü gözler önüne serecek bir anekdotu aktardı. Bayer, Körlere Okuma Grubu Başkanı olduğunu söyleyen Nuri Kaya’nın, gönüllü olarak yaptığı projenin, 5 milyon dolara Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun bir yakınına verildiği için, açılışta gerçekleşen protestoyu “Peruklu eylemci” başlığıyla köşesine taşıdı.

İşte Bayer’in aktardıkları; “Sütlüce Haliç Kongre Merkezi’nde 16 Ocak günü yaşanan 2010 Avrupa Kültür Başkenti resmi töreninde, Körlere Okuma Grubu Başkanı olduğunu söyleyen Nuri Kaya, töreni izleyen gazetecilere yakınıyor... Çevresi kameralarla doluyor. İçeri alınmamasına tepkili... 2010 İstanbul Avrupa Kültür Başkenti Ajansı’nın şeffaf olmadığını söylüyor, kendilerinin bugüne kadar gönüllü yaptıkları etkinliklerin hükümete yakın çevrelere milyonlarca lira ödenerek yaptırıldığını iddia ediyor... Ama güvenlik görevlileri açıklamayı dinledikten sonra kendisini dışarı çıkarıyorlar.

Kaya’nın iddiası ‘körlere kitap okuma’ işi için Ahmet Davutoğlu’nun bir yakınına 5 milyon dolar verildiği... Kendisinin ise doğruları söylediği için 2010 etkinliklerinden uzak tutulduğunu söylüyor Kaya... Tören salonuna da bu sebeple peruk ve takma burunla gelmiş... Sonra peruk ve burnu çıkarıp protestosunu gerçekleştirdi.”


Gerçek Gündem, 20 Ocak 2010

Re: 'Kültür Başkenti'

İletiGönderilme zamanı: Prş Oca 21, 2010 0:01
gönderen fetihnesli
onlarca imparatorluğa başkentlik yapmış,
her hükümdarın sevdası olan bu şehir
avrupa kültür başkenti değil
dünyanın başkentidir bence....

Re: 'Kültür Başkenti'

İletiGönderilme zamanı: Pzr Oca 24, 2010 17:50
gönderen Comte
2010 rezalet baskenti!

Elektrikler kesildi, sular akmadı, trafik felç oldu
METEOROLOJİ’nin “Şiddetli kar gelecek” uyarısına rağmen adeta uyuyan yöneticiler, “2010 Kültür Başkenti” İstanbul’un halkını kendi haline terk etti.
KAR yağışının başlamasıyla birlikte Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ’ın tamamı, İstanbul’un büyük bölümü karanlığa gömüldü. Arıza saatlerce sürdü.
ELEKTRİKLERİN kesilmesiyle doğal gaz devre dışı kaldı, sular kesildi. Hava sıcaklığının -8’e düştüğü kentte vatandaşlar evinde battaniyelerle oturup titredi.
KÖPRÜLERDE trafik kilitlendi. Metrobüsler yoldan çıktı, tramvaylar yolda kaldı. Belediye Başkanı Topbaş’ın “Sorun çıkmadı” açıklaması, tepki çekti.

Resim

İstanbul’da kar rezaleti
Yoğun kar yağışı, 2010 Avrupa Kültür Başkenti’nde hayatı felç etti. Elektrikler kesildi, kombiler çalışmadı halk soğuktan dondu. Kara, deniz ve hava trafiği durdu. Şehir Tiyatroları perdelerini kapattı
Meteorolojinin günlerdir yaptığı ’İstanbul’a şiddetli kar gelecek’uyarısına rağmen Trakya’dan önceki gece kente giren karla birlikte günlük hayat felç oldu. Kentin Avrupa yakasının bir çok semtinde önceki gece saat 22.00’de başlayan elektrik kesintileri yüzünden kalorifer sistemleri çalışmadı. Beşiktaş, Fatih, Bayrampaşa, Şişli, Büyükçekmece’de gündüz saatlerinde de elektrik kesintisi nedeniyle kombiler çalışmadığı için soğuk havada evlerinde çaresiz kalan vatandaşlar büyük tepki gösterdi. Trakya’da Edirne, Kırklareli ve Tekirdağ’a elektrik verilemedi. Elektrik arızası ancak dün gece saat 22.00 sıralarında giderilebildi.

Kesintide kombileri kapatın
AKOM, elektrik kesintisi nedeniyle doğalgaz kesintileri de meydana geldiğini belirterek, vatandaşları elektrik kesildiğinde kombilerini mutlaka kapatmaları gerektiği konusunda uyardı. Ani yüklenme ile regülatörlerde atmalar yaşandığı, kombilerin elektrik geldikten sonra açılması istendi.

Metrobüs kaza yaptı
İstanbul Deniz Otobüsleri A.Ş’nin (İDO) bazı seferleri, şiddetli lodos nedeniyle iptal edildi. Kartal-Yalova deniz otobüsü hattı ile Bostancı-Adalar ve Haliç hatlarındaki vapur seferleri yapılamadı. Diğer seferler de aksamalı olarak gerçekleştirildi. Boğaziçi Köprüsü çıkışında buzlanma nedeniyle bir metrobüsün kayması yüzünden metrobüs seferleri aksadı. Vatandaşlar metrobüsten inerek köprüyü yürüyerek geçmek zorunda kaldı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi Şehir Tiyatroları, olumsuz hava koşulları nedeniyle bugün sahnelenecek temsillerini iptal etti.

TEM Otoyolu kapandı
TEM Otoyolu Edirne istikameti, Hadımköy gişelerinden itibaren otomobillere kapatıldı. Edirne istikametine giden otomobiller, D-100 Karayolu’na yönlendirildi. D-100 Karayolu Bolu Dağı kesimi ve Çankırı-Kastamonu yolu kar nedeniyle kapandı. Çanakkale’de de feribot seferleri yapılamadı. İstanbul-İzmir karayolu, Balıkesir-Manisa arasındaki buzlanma nedeniyle trafiğe kapandı.
Uçaklarda rötar
Tipi şeklindeki kar yağışının öğleden sonra etkisini artırması üzerine Atatürk Havalimanı uçuş trafiğinde aksamalar yaşandı. Pistlerdeki çalışmalar nedeniyle uçakların iniş ve kalkışları yarım saat ile 3,5 saat arası rötarlı yapıldı.
Topbaş’a göre her şey kontrol altında!
Karla mücadeleyle ilgili bilgi veren İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Kadir Topbaş’ın açıklamaları mağdur olan milyonlarca İstanbulluyu kızdırdı. AKOM’dan açıklama yapan Topbaş, “Çok doğru bir çalışma yaptığımız için hiçbir sorun yaşamadık. Tuzlama işlemleri yapıyoruz. Yollar açık” diyerek trafikte mahsur kalan vatandaşları şaşırtı. Topbaş’ın evlerinden çıkmayan vatandaşlara teşekkür etmesi de şaşkınlıkla karşılandı.

Yeniçağ, 23 Ocak 2010