Türkiye Bölünme Noktasına Kimlerin Eliyle Nasıl Getirildi? (Aralık 2013-Ekim 2014) / Prof. Dr. Cihan DURA

Türkiye Bölünme Noktasına Kimlerin Eliyle Nasıl Getirildi? (Aralık 2013-Ekim 2014) / Prof. Dr. Cihan DURA

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Şub 12, 2015 15:33

Türkiye Bölünme Noktasına Kimlerin Eliyle Nasıl Getirildi? (Aralık 2013-Mart 2014)

Kürdistan’ı Türklere kurduracağım.
Barack Obama (ABD Başkanı)


Yazımın ilk satırlarını Şubat 2015’in ilk günlerinde kaleme alıyorum. Şu olaylar ise o tarihten en fazla onbeş gün öncesine ait:

-Şırnak'ın İdil İlçesi'nde PKK'lılar Kobani kutlamaları bahanesiyle yüzleri kapalı ve ellerinde Kalaşnikof tüfeklerle yürüdü. Daha sonra bebek katili Abdullah Öcalan posteri açan PKK'lılar ilçedeki Kobani kutlamalarına katıldı. Olaylara güvenlik güçlerinin müdahale etmemesi dikkat çekti.

-Diyarbakır merkez Bağlar İlçesi'nde Kürtçe eğitim verilen ve Milli Eğitim Bakanlığı'nca özel okul statüsü tanınan Ferzat Kemanger Eğitim Destek Evi öğrencileri, ilk kez karne aldı. Kürtçe yazılı karnelerin dağıtıldığı törende konuşan DTK Eş Genel Başkanı ve HDP Şırnak Milletvekili Selma Irmak, Kürtlerin 90 yıldan beri bugünü beklediğini belirterek, "30 yıldır verilen mücadele tam da bunun içindi" dedi.

-Açılım süreci ve Ayn el Arap’taki gelişmeler sonucunda Batı destekli bir ayaklanma provası hazırlığına girişen PKK, güçlü olduğu illerde anadil kullanımı kampanyası başlatıyor.

Bunları okuyan her yurtsever kendi kendine sormak zorunda: Biz bu noktaya kimlerin eliyle, nasıl geldik? İşte ben de öyle yaptım, şu güzel sözlerden aldığım dersi kendime yol gösterici yaparak:

-Tarihe bakan bugünü de görür, geleceği de.

-Bugün, dünün öğrencisidir.

-Tarihi bilmiyorsan daha dün doğmuşsun demektir. O zaman liderler sana istediği masalı anlatabilir.

Başlıyorum.

ARALIK 2013’DE OLANLAR

-Başbakandan sonra, "Kürdistan" diyen diyene… ¦ http://www.gazeteci.tv/, (4.12.2013)

-T.C. Başbakanı RTE: “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır. Toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır" Kimse bu vatan toprakları üzerinde operasyon düşünmesin. Boş hayaldir, bedelini ağır öder. 780 bin kilometrekare Türkiye Cumhuriyeti vatan topraklarıdır, bitti”. ¦ Star, (6.12.2013)

-AKP iktidarı; Abdullah Öcalan ve PKK'lılarla sürdürdüğü "açılım" görüşmelerinde Güneydoğu bölgesini fiilen PKK'ya teslim etti. Yasal düzenlemeler beklenmeden fiili özerklik için düğmeye basıldı. AKP'nin istenilen yasal düzenlemelerin hepsini yapamayacağına işaret eden, sürecin bozulmamasını ve AKP'nin hoş görülmesini ima eden Öcalan, yasalar beklenilmeden gerekenlerin yapılmasını istemişti. Öcalan'ın bu açıklaması BDP çevrelerinde "Siz gerekeni yapın, Hükümet ses çıkarmayacak" şeklinde algılandı.

Örgütün en üst organı olan KCK Yürütme Konseyi'nin Eş Başkanı Bese Hozat, devletten yasal düzenleme beklemeden kendi demokratik özerk sistemlerini kuracaklarını, bundan sonraki sürecin ise “gerçek bir halk savaşı süreci olacağını bildirdi.

Emekli Jandarma Kurmay Albay Ergen: "Bölgeye getirilen ve kırsaldan indirilen silahlar milislere dağıtılmış durumda. Şu anda her evde yeteri kadar silah mevcut... TSK'nın eli kolu bağlandığı için PKK bu işleri elini kolunu sallayarak yaptı. Şu anda bölge sanki PKK'ya terk edilmiş görüntüsü veriyor. Yapılan hatalar telafi edilemez noktalara doğru ilerliyor. Bu durumu görünce Ergenekon, Balyoz gibi operasyonların kimler tarafından, neden yapıldığı da anlaşılıyor." ¦ Aydınlık, (9.12.2013)

-Güneydoğu yanıyor, Kürdistan adım adım inşa ediliyor. Yüksekova'da başlayan kalkışma Diyarbakır, Van, Bitlis ve Şırnak'a sıçradı ki, bunun adı isyan sürecinin fiili olarak başlatılmasıdır. Sözde barış süreci ile PKK hem uluslararasılaştı, hem de derlenip toparlandı. İlaveten Büyük Kürdistan'ın iki ayağı olan Irak ile Suriye Kürdistan'ı bizzat AKP iktidarı tarafından ihya edildi. Dolayısı ile bu meselede artık dönüşü olmayan bir yoldayız. ¦ Sabahattin Önkibar, Aydınlık, (10.12.2013)

-Başbakanlık’a bağlı Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı (KDGM) tarafından hazırlanan “Sessiz Devrim: Türkiye’nin Demokratik Değişim ve Dönüşüm Envanteri (2002-2012)” isimli kitap, “Şoreşa Bêdeng” adıyla “Kürtçe” olarak basıldı. Kürtçe’nin yaygın kullanımı olan Kurmançi lehçesiyle kaleme alınan 264 sayfalık kitap, Türkiye’nin ilkleri arasında yer aldı. Kitapla birlikte Başbakan Recep Tayyip Erdoğan tarafından 30 Eylül 2013 tarihinde açıklanan “Demokratikleşme Paketi”ndeki, “Türkçeden başka dil ve lehçelerin kullanılması”nın önünü açan yeni düzenleme sonrası sessiz sedasız bir adım daha atılmış oldu. Kitap daha önce Türkçe, İngilizce ve Arapça olarak basılmıştı. ¦ Hakkı Kurban, Akşam, (11.12.2013)

-PKK bir silah, tetik ise AKP’de… AKP Hükümeti iktidara geldiğinde, eğer isteseydi, terörü bitirirdi. Yapmadı. Terörü siyasi zemine çekip, terör taleplerini Kürt kimliği ile yan yana getirdiler, Kürt kimliği üzerinden siyasi çözüm aradılar. Oysaki sorun Kürt kimliğinde değil küresel siyasi projelerde yatıyordu, dış politik alanda mücadele etmek yerine işbirliğine gittiler.

Bu katil şebekesinin yapısı açık: Başı, yöneticileri, para kaynakları, arşivleri, iç ve dış destekleri... Bu yapıyı kim çökertecek? Hükümet! Ya paraları? İsviçre’de ama el koyan yok, donduran yok. Arşivleri? AB-Irak’ta, ele geçirmek için adım atan yok.

Terör küresel bir katil şebekesidir; bir hükümet “mücadele ediyorum” diyorsa eğer, bu şebekenin tüm yapılarıyla mücadele etmesi gerekmektedir. İşte Türkiye, bu noktada kendi yöneticileri eliyle tuzağa çekilmiştir. Bizim ülkemizde teröristler artık dağda değil, AKP siyasetindedir. Şehitlerimizi mezara götüren silah ve cephane PKK terör örgütünün elindedir, ama bu silahların tetiğini çeken doğrudan doğruya ülkemizi yönetenlerdir. ¦ Erdal Sarızeybek, Sarızeybek Haber, (12.12.2013)

-Kuzey Irak'ta Barzani'ye yakın yayın yapan Rudaw TV'nin metoroloji haberlerinde Türkiye'den 7 ili 'Kürdistan' sınırları içinde göstermesiyle ilgili konuşan Millî Savunma Bakanı İsmet Yılmaz, "Bunu ciddiye alınacak bir husus olarak görmüyorum" dedi. ¦ Cumhuriyet, (14.12.2013)

-Kürtçe ticaret dili oluyor. Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı’ndan (KDGM) hükümete, ticari işletmelerde yerel dillerin kullanılmasına izin verilmesini önerdi. Böylece ticari işletmeler yazışmalarını Kürtçe yapabilecek. Kürtçe’nin yazışma, sözleşme ve şirket defterlerinde kullanılabilmesi için İktisadi Müesseselerde Mecburi Türkçe Kullanılması Hakkında Kanun’un 1. maddesi değiştirilmesi tavsiye edildi. Hükümetin, kendisine sunulan teklifi Meclis’ten geçirmesi durumunda bankalarla vatandaş arasındaki tüm işlemler Kürtçe yapılabilecek. ¦ Cumhuriyet, (14.12.2013)

-Kürdistan’ın parası ABD’ye … Türkiye üzerinden dünya pazarına sevk edilecek Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin petrol paraları, Irak Kalkındırma Fonu (DFI) adına Birleşmiş Milletler tarafından 2003 yılında Amerika Birleşik Devletleri’nde açılan hesaba yatırılacak. Söz konusu hesap numarası, ABD finans devleri arasında yer alan JP Morgan Bankası’nda bulunuyor. ¦ Taraf, (29.12.2013)

OCAK 2014’DE OLANLAR

-AKP iktidarının Oslo’da başlattığı müzakere süreciyle birlikte hâkimiyet alanını genişleten“terör yapılanması”, meşru devlet otoritesini fiilen ortadan kaldırdı. İktidarın“Aman barış süreci bozulmasın” diyerek askeri kışlaya polisi karakola mahkûm etmesi paralel yapıyı kurumsallaştırdı.

Bölücü terör örgütü, “Kürdistan kurulduğunda hepiniz asker, polis olacaksınız” propagandası yaparak, dağa çıkışlarda patlama yarattı. Bir yandan belediyeler eliyle devletleşme süreci geliştirilirken, bir yandan da ihaleler ve işçi alımları PKK’nın denetimine girdi. PKK milisleri’asayiş’ adı altında bir yandan halkı terörize ederken, diğer yandan dağdaki unsurları kentlere indirip propagandaya başlatarak psikolojik üstünlüğü ele geçirdi. PKK, kırsal alanda askerin ve polisin girmesini yasakladığı “gerilla alanları” ilan etti! ¦ Yeniçağ,(13.1.2014)

-2006’da Oslo’da PKK ile MİT aracılığı ile başlayan müzakereler neticesinde AKP Hükümeti PKK’nın önüne barış süreci içinde legalleşme imkânı koymuştur. 2012’de başlayan ikinci müzakere sürecini Öcalan’ın yönetimi ile daha akıllıca değerlendiren PKK, Güneydoğu Anadolu’dan terörist unsurları “geri çekeceğim”diyerek, AKP Hükümeti'ni tuzağa düşürmüştür. PKK’nın bu önerisini kabul eden hükümet TSK ve polis güçlerine yasalara aykırı bir şekilde “çekilen PKK’lılara müdahale etmeme” emri vermiştir. Böylece PKK meşrulaşmaya doğru en önemli adımını atmıştır. Asker ve polis PKK eylemlerine müdahale etmedikçe, PKK’nın meşrulaşması ve psikolojik üstünlüğü artmıştır.

“PKK şehitleri” adı altında inşa edilen ve şehir merkezlerine yakın olan, çoğunda 24 saat PKK’lıların nöbet tuttuğu mezarlıklar, 1984’den bu yana Türk Ordusu, jandarması ve polisinin canı pahasına vatan savunması için verdiği canların, döktüğü kanların inkârı anlamına gelmektedir. PKK gösterileri sırasında tahrik vesilesi olmaması için askerî lojmandan Türk bayrağı indirilmektedir. Adları geçici köy korucusu olmasına rağmen 1984’den bu yana PKK ile savaşan köy korucuları müzakere sürecinde PKK’nın insafına terk edilmişlerdir. Mücadelenin en ön safında yer alan ve PKK’ya korku salan en seçkin, milliyetçi, vatanperver korucular PKK tarafından tutsak ve şehit edilmektedir.

PKK-KCK, belediyeler eliyle devletleşme sürecini geliştirirken, KCK unsurları ile yargı dahil kendi mekanizmalarını kurmuştur. Bölgede ihaleler,alım-satımlar, işçi almalar tamamen PKK’nın denetimindedir. Demokratik özerklik hukuken olmamakla birlikte, fiilen yaşama geçmiş durumdadır.

Bütün bunlar olurken, Oslo’da yapılan anlaşma gereğince 1990’lı yıllarda PKK’ya karşı savaşan Türk subayları, yargılanmaya başlamıştır. Halen 1992-1994 dönemi ile ilgili olarak 200 subay ve emekli subay hakkında dava açılmış bulunuyor. ¦ Ümit Özdağ, Yeniçağ, (13.1.2014)

-Asıl “paralel” Güneydoğu’da… PKK, kendi “Asayiş Birliklerini” kurdu. PKK/KCK Yapılanmasının sonucu olan bu birlikler, bölgede her akşam, her il ve her ilçede toplantılar yapıyor. Bu toplantılara PKK üst düzey yetkilileri de katılıyorlar.

PKK, kendi “Vergi Dairelerini” kurdu, kendi “Yargı Sistemini” kurdu. Kadastro Mahkemeleri bile kurdular. Bu Mahkemelerin verdiği kararların itiraz mercii “Faraşin’de” çalışıyor. En üst Temyiz Mahkemesi ise “Kandil’de” faaliyettedir. Yargı-Vergi faaliyetlerini yürütmek için,şikâyetçiler ve suçlananlar, silahlı araçlarla herkesin gözü önünde TC Karayollarında bu merkezlere taşınıyor.

Bölgede artık Türk Bayrağı görülmemektedir. Aksine PKK bayrağı ve Öcalan posterleri her yerde bulunmaktadır. *Bölgede “Türkçe” konuşmak Belediyelerce yasaklanmıştır. Pazar yerlerinde “Kürtçe” konuşmak zorunludur. Türkiye Cumhuriyeti'nin yanında olan korucular, PKK tarafından teker-teker öldürülmektedirler.

Tüm bunlar olurken sizler; Cumhurbaşkanı Gül’den-Başbakan Erdoğan’dan- Genelkurmay Başkanı’ndan- Milli Savunma Bakanı’ndan- İçişleri Bakanı’ndan veya MİT Müsteşarı’ndan, “Burada paralel devlet yapılanması var. Bu kabul edilemez. Tek Devlet vardır, o da Türkiye Cumhuriyeti Devletidir” diye bir feryat ve engelleme çabası duydunuz mu, gördünüz mü? ¦ Rıfat Serdaroğlu, Dünya48, (16.1.2014)

-Kürtler Rojava'da özerklik ilan etti: Suriye'nin kuzeyindeki Kürtler, bugün düzenledikleri büyük bir mitingle başkenti Kamışlı olan özerk bir devlet ilan etti. Suriye'de bazı Kürt internet siteleri, Rojava denilen Türkiye sınır kesimindeki bölgeyi ellerinde bulunduran Kürtlerin, Cizire denilen kantonda özerklik ilan ettiğini yazdı.
Cizire Kantonu Başkanlığı ve bakanlıklara ilişkin önerilerin yapıldığı toplantıda Demokratik Özerk Yönetim ilan edildi. Cizire’den sonra diğer iki kantonun da aynı yolu izleyerek demokratik özerkliklerini ilan edecekleri ve geçici hükümeti kuracakları belirtiliyor. ¦ Radikal, (21.1.2014)

-Şırnak’ın Beytüşşebap İlçesi’nde belediye başkan adayı gösterilen Nurettin Ataman’ın konvoyunu bekleyen BDP’liler, sınırdaki birliklere giden askeri konvoya sarı, kırmızı yeşil flamalar salladı, ‘Yaşasın Başkan Apo’ sloganları attı. Beytüşşebap Belediye Başkanı Yusuf Temel, yaptığı konuşmada, “Bizler Sayın Öcalan’ın yolunda yürüyoruz. Bugünden sonra inanıyorum ki hiç bir annenin ağlamasına izin vermeyeceksiniz” dedi. ¦ Sözcü,(25.1.2014)

-Surıyelı Kürtlerden flaş hamle: Suriye’nin kuzeyindeki Kürt bölgesi Rojava’nın Cizire kantonunda demokratik özerklik ilan edilmesinin ilanından sekiz gün sonra, Kürtler Kobani Kantonunda da özerk yönetim ilan etti. 29 Ocak’ta Rojava’nın son kantonu olan Efrin de demokratik özerk yönetimi ilan edilecek. ¦ Akşam,(27.1.2014)

ŞUBAT–MART 2014’TE OLANLAR

Kürdistan’ı Türklere kurduracağım.
Barack Obama (ABD Başkanı)


“İktidarın Fidan’ı Öcalan’la görüşüyor. Öcalan’dan 7 Haziran’a kadar olay çıkarmama konusunda söz alıyor. Karşılığında da Öcalan’a “özerklik” garantisi veriyor. Yani bölünme işi tamam! Alan memnun satan memnun! Ola ki memnun olmayan bir kesim olursa diye de, “iç güvenlik yasası” çıkartılıyor. Ülkenin değil ama saraylarının ve iktidarlarının güvenliğe çok ihtiyacı var! 7 Haziran’da ülkenin parçalanması oylanacak.” Yusuf Karaca, Yeni Mesaj gazetesinde daha dün (6. 2. 2015) bunları yazıyordu.

Peki, nasıl düşürüldü anlı şanlı Türkiye Cumhuriyeti böylesine onursuz bir duruma, kimler tarafından?

HEDEF ÖZERKLİK

BDP Eş Başkanı Selahattin Demirtaş Diyarbakır'da konuşuyor: “Kürtler artık kendilerini yönetme aşamasına geldi. Seçimden sonra “demokratik özerklik”i inşa edeceğiz; muhtarlar, mahalle meclisleri vs. Halkımızın ana dilinde eğitimi olacak, ders kitapları olacak. BDP'li belediyeler bunları hayata geçirecek" ¦ Yeniçağ, (14.2.2014)

BAŞBAKANDAN TIS YOK

Gel de kahrolma! Bu ülkenin bir bölgesinde bölücü paralel örgüt kimlik kontrolü yapıyor, vergi topluyor, ceza kesiyor; bu ülkenin Başbakan’ı bu konuda tek bir kelam etmiyor. Hizmet Hareketi’ne günde on kez tehdit savuran Başbakan, fiilî ‘paralel örgüt’ün silahlarını ve militanlarını görmüyor, tek bir cümleyle bile KCK’yı ağzına almıyor. PKK lideri Abdullah Öcalan’ın posterleri ‘billboard’lara asılıyor. Ne Başbakan’da tık var, ne AK Parti yetkililerinde. PKK, Öcalan’ın tutuklanış yıldönümünü vesile ederek ortalığı ateşe veriyor, Başbakan yine susmayı tercih ediyor. “Seçimlerden sonra özerklik”ten bahsediliyor, bu ülkenin Başbakan’ı [suskunluğunu] inatla koruyor. ¦ Ekrem Dumanlı, Zaman, 17.2.2014

GÜNEYDE FEDERASYON

BDP Diyarbakır Büyükşehir Belediye başkan adayları Gültan Kışanak ve Fırat Anlı konuşuyor: 30 Mart’ta oylarımız tavan yapacak, özerklik tescillenecek. Kürtler bir halk olarak varsa, kendini yönetme hakkı da vardır. “Güney’de bağımsızlığa yakın bir federasyon oluştu. Rojava kendi özerkliğini kurdu. ¦ İsmail Avcı, Zaman, (20.2.2014)

VALİLERİN GÖREVİ TSK’YI ENGELLEMEK

Emekli General İsmail Hakkı Pekin anlatıyor: PKK ile AKP hükümeti arasındaki görüşmeler 2006 yılında başladı. PKK’ya verilmiş taahhütler var. Şu anda devlette bölgenin nabzını tutan bir kurum yok. Mülki amirler TSK’nın terörle mücadelesini engellemekle meşgul. TSK sindirilmiş durumda. Hükümet desteği ile gerçekleştirilen Ergenekon, Balyoz, faili meçhul soruşturmaları ile, bölgede görev yapan komutanlar etkisiz hale getirildi. Devletten maaş alan korucuların bir bölümü aldıkları maaşın yarısını PKK’ya verir hale geldi.

Çok küçük bir azınlık bağımsız devlet istiyor, ezici çoğunluk ise Türkiye topraklarında eşit yurttaş olarak yaşamak istiyor. Ancak, ne yazık ki, Türkiye’de eşit yurttaş olarak yaşamak isteyen kesim hızla PKK terör örgütüne kaptırıldı. AKP iktidarı bu konuda siyasal bir irade ortaya koymadı. ¦ Aydınlık, (27.2.2014)

TSK’YA OPERASYON YAPTIRILMIYOR

Emekli General Haldun Solmaztürk anlatıyor: PKK ile müzakere için masaya oturulduğu andan itibaren büyük kayıp yaşandı. Şu anda fiili bir durumla karşı karşıyayız. Hükümetin tavrı ne yazık ki bölgede terör örgütüne psikolojik üstünlük kazandırmıştır. Üstelik bölgede TSK’ya operasyon yetkisi verilmemektedir. Valiler üzerinden TSK’nın eli kolu bağlanmıştır. Hükümet PKK’ya bu konuda garanti vermiştir; Oslo tutanaklarında çok net ifadeler var. Demokratik özerklik denen şey federal yönetim talebidir. Ergenekon, Balyoz, faili meçhul davalarıyla TSK’nın direncinin kırılması amaçlanmıştır.

Norveç’in başkenti Oslo’da PKK ile görüşmeler yapılırken, o dönem Başbakanlık Müsteşar Yardımcısı olan MİT Müsteşarı Hakan Fidan, PKK yöneticilerinden, şikâyetçi oldukları mülki amirlerin isimlerini istedi.

Uludere ilçesinde yapımı süren güvenlik yolu inşaatına sık sık yapılan PKK baskınlarını önlemek için, Tümen Komutanı, Şırnak Valisi’nden operasyon izni istiyor. Vali izin vermeyince Komutan ile Vali arasında tartışma yaşandı. En sonunda Tümen Komutanı, Vali’ye küfür edip, Vali’nin odasından kapıyı vurup çıkıyor. ¦ Aydınlık, (27.2.2014)

AKP'DEN PKK'YA ÖZERKLİK DESTEĞİ

Genelkurmay’ın eski İstihbarat Başkanı emekli Korgeneral İsmail Hakkı Pekin’in yorumu: Suriye savaş uçağının düşürülmesi ve Esad yönetiminin zayıflatılması çabası PKK’nın özerklik ilanına destektir. TSK’nın hükümet emriyle IŞİD’i temizleme operasyonu yapan Suriye Ordusu’nun hava unsurlarını hedef alması, dinci terör gruplarının ve PKK/PYD’nin “Kanton” denilen özerk bölgelerinin rahat nefes almasını sağlıyor. Bir komşu ülke teröristlerle savaşırken yapılan bu hareket doğru değildir. Suriye uçakları kendi ülkesini teröristlerden korumaya çalışırken onlara yönelik saldırı, onların bölgeden uzaklaşmasına yol açar. Bu da terör gruplarına fiili yardımdır. Karşı tarafın uçaklarının hareketinin engellenmesi teröristleri rahatlatır. Şu anda Türkiye teröristlere fiilen yardım etmektedir.

Şam yönetiminin zayıflatılması PKK ve El Kaide’ye yarar. Bu da Türkiye’nin bütünlüğünün tehlikeye girmesidir. Ne yazık ki, Türkiye kendi ayağına kurşun sıkıyor. ¦ Aydınlık, (25.3.2014)

KILIÇDAROĞLU DA DESTEKLİYOR

AKP hükümetinin Abdullah Öcalan’la başlattığı “açılım süreci”yle birlikte özerklik talebi Türkiye’nin gündemine sokuldu. BDP yerel seçimlerle birlikte Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun bazı illerinde fiili özerk bölgeler yaratmak için harekete geçti. BDP’nin “demokratik özerk yönetim” diye tarif ettiği bu projeye hem iktidar partisi hem de ana muhalefet partisi sessiz ve kayıtsız kalıyor.

Dersimli Kemal konuşuyor: Dersim’den sesleniyorum, barış süreci kimsenin tekelinde değildir. Bu ülkede barış sağlanacaksa bunu yapacak olan parti CHP’dir. Herkes çok iyi bilsin bunu. Bu ülkede barış süreci durmaz.

Eski CHP Milletvekili ve emekli Büyükelçi Onur Öymen: Kılıçdaroğlu özerkliğe zımnî değil, açık destek veriyor. Hiç ‘teröristlerle müzakere edilmez, sen nasıl masaya oturursun?’ dediğini duydunuz mu? Bunu biz yönetimde olduğumuz zaman söylüyorduk. Kılıçdaroğlu daha önce de “Avrupa Özerklik Şartı’ndan çekinceleri kaldıracağız” sözünü verdi. Oysa Avrupa Özerklik Şartı dediği metni iyi okumak lazım. Orada ne yazıyor? Ne gibi seçenekler bırakıyor ülkelere. Bizden başka hangi ülke tamamını rezervsiz kabul ederim demiş? ¦ Zihni Erdem, Aydınlık, (25.3.2014)


Prof. Dr. Cihan DURA, 9 Şubat 2015
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Türkiye Bölünme Noktasına Kimlerin Eliyle Nasıl Getirildi? (Aralık 2013-Ekim 2014) / Prof. Dr. Cihan DURA

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Şub 12, 2015 15:35

Türkiye Bölünme Noktasına Kimler Tarafından Nasıl Getirildi? (Nisan 2014'ten Notlar)

Kürdistan’ı Türklere kurduracağım.
Barack Obama (ABD Başkanı)


“KÜRDSİAD” KURULDU

Doğu ve Güneydoğu illerinde ekonomi alanında faaliyet gösteren dernekleri bünyesinde toplayarak güçlü bir sivil toplum olmayı amaçlayan bir grup işadamı ve sanayici 'Kürdistan Sanayici Ve İşadamları Derneği'ni (KÜRDSİAD) kurdu. Valilik başvuruyu kabul etti. Geçici başkan Abdulbaki Karadeniz şu açıklamayı yaptı: “Kürdistan’da yaşayan ve iş hayatında olan herkesle çalışmalarımızı yürüteceğiz. Kuruluş amacımız kültür, kimlik ve dil esaslı markaların oluşturulmasıdır. Kürdistan’da ve Türkiye’de kendini Kürt hisseden herkes bizim üyemiz olabilir.” ¦Cumhuriyet, (4.4.2014)

İSMET İNÖNÜ PARKI’NI ‘ZARİFE XANIM’ YAPTILAR

Tunceli Belediye Başkanlığı'nı kazanan BDP'nin ilk icraatı; cadde ve sokaklara, "Dersim İsyanı" sırasında idam edilen Seyit Rıza'nın 7 arkadaşının ismini vermek oldu. Değişikliklere, Tunceli Valiliği de onay verdi. İsmi değiştirilen 15 cadde ve sokak şunlar: Cemal Gürsel Caddesi'nin adı Fındıq Ağa; Fevzi Çakmak Caddesi'nin adı Wuşene Seydi; Cengiz Topel Caddesi'nin adı Aliyê Mırze, 237. Cadde'nin adı Hesene İvrayimi; Atatürk Mahallesi'nde bulunan 23. Cadde'nin adı Hesene Cıvrayil; Elazığ Caddesi'nin adı Dersim Caddesi, Okullar Caddesi'nin adı Dr. Nuri Dersimi Caddesi, İsmet İnönü Parkı'nın adı Zarife Xanım Parkı. ¦Mustafa Pamukoğlu, Aydınlık, (5.4.2014)

BAĞIMSIZ BİR KÜRT DEVLETİNE DOĞRU...

Irak Kürdistan Bölgesi Başkanı Mesut Barzani, bağımsız bir Kürt devletine doğru adım atıldığını söyledi. Mesut Barzani, Arapça yayın yapan Skynews kanalına yaptığı açıklamada Kürdistan Bölgesi'nin Irak ile konfederal bir birlikteliğe doğru gittiğini ve bağımsız bir Kürt devletine doğru adım atıldığını vurguladı. ¦ Akşam, (9.4.2014)

“BÜTÜNŞEHİR” DEMEK FEDERASYON DEMEK

Anayasa Mahkemesi eski Raportörü Bülent Serim “Bütünşehir yasası” ile ilgili olarak diyor ki: Bütünşehir yasasıyla, merkezi yönetimin temsilcisi olan valinin yetkisi çok azaltılıyor. Belediye meclisleri tek yetkili kılınıyor. Merkezi idarenin illerdeki gücü kırılarak üniter devlet yapısı sonlandırılıyor. Seçilmiş belediye başkanlarının yetkileri tüm ili kapsayacak biçimde artırılıyor. Merkezi yönetimin gücü yerel yönetime devrediliyor.“Kürt Açılımı” kapsamında federasyon yapılanmasına, kanton oluşumuna kapı aralanmış oluyor. “Başkanlık” sistemi ve “Kürt açılımı”na destek veriliyor. ¦ Melih Aşık, Milliyet, (10.4.2014)

PKK’YI ABD VE AKP BÜYÜTTÜ

Kürt Açılımı AKP’den çok ABD’nin Açılımı’dır. ABD’nin Ortadoğu’ya gelmesi ve Irak’ı işgal etmesi, en çok PKK’ye yaradı. Körfez Savaşı’yla: ABD, PKK’ye Irak’ın kuzeyinde daha geniş alanda üslenme olanağı yarattı. ABD 36. paraleli çekerek hem Kürdistan’ın inşasına başladı hem de Bağdat ve Ankara’ya karşı PKK’ye kalkan oldu. ABD, PKK’ye Batı’da “yasallık” kazandırdı; siyasi ve hukuki statü sağladı. ABD, Çekiç Güç üzerinden PKK’ye silah sağladı, istihbarat verdi.

ABD’nin 2003’de Irak’ı işgali, R. T. Erdoğan’ın ABD’nin Büyük Ortadoğu Projesine Eş Başkan olması ve Washington’un PKK’ye duyduğu ihtiyaç, örgütü hızla büyüttü ve Türkiye Cumhuriyeti hükümetiyle müzakere eder konuma getirdi. ABD, AKP hükümeti üzerinden TSK’ye “Kuzey Irak’ta bağımsız operasyon yapmayı” yasaklayarak, PKK’ye büyüme ve harekât alanını genişletme olanağı sağladı. ABD, Irak Ordusu’ndan elde ettiği gelişmiş silahları PKK’ye verdi. Delta Force ve Blackwater aracılığıyla PKK birliklerine “özel savaş” eğitimi verdi. ABD, milli kuvvetlere Ergenekon operasyonu yaparak, AKP ve PKK’ye masaya oturabilme olanağı yarattı.

ABD’nin AKP üzerinden uyguladığı 2005 tarihli Diyarbakır Açılımı, 2009 tarihli Kürt Açılımı ve 2013 tarihli Öcalan Açılımı, PKK’yi hem büyüttü hem de TC hükümetinin önüne resmi muhatap olarak oturttu!

AKP’nin kamuoyunu ikna edebilmek için savunduğu “PKK sınır dışına çıkacak” ve “PKK silah bırakacak” lafları büyük yalandı!

ABD’nin Kürt Açılımı’yla Türk ve Kürt ayrışmaya başladı. AKP, PKK ile masaya oturarak ona yasal statü kazandırdı ve önemli mevziler hediye etti. PKK adım adım Türkiye’nin güneydoğusunda otorite oldu. AKP, Öcalan’a örgütünü cezaevinden rahatça yönetme olanağı verdi. AKP, PKK’ye “özerklik” için yasal olanaklar sağladı; BM İkiz Sözleşmesi, Kalkınma Ajansları, Büyükşehir Yasası gibi. ¦ Mehmet Ali Güller, Aydınlık, (12.4.2014)

KÜRT-NAKŞÎ PROJESİ

Anglosaksonların Nakşîlere ve Kürtlere ilgisi; 1820’lerde Kürtler ve Nakşîler üzerine ilk eğilen kişi olan Britanya’nın Bağdat Konsolosu Claudius James Rich ile başlamıştı. Rich, yaşadığı dönemin tipik Batılı istihbaratçılarındandı, özel yetiştirilmişti. Rich, İngilizlerin tüm operasyon bölgelerinde çalışmış, istihbarat çalışmaları yapmıştı. Fakat üzerinde asıl durduğu bölge bugünkü Irak’ın kuzeyi oldu: Yezidîler, Kürtler, buradaki Hıristiyan topluluklar ve yeni gelişen Halidî Nakşîlik onun esas ilgi alanıydı.

Rich, 1820’de Süleymaniye’yi ziyaret etti. Görünürdeki amaç arkeolojidir, fakat ilk iş olarak 1806 ve 1812 yıllarında isyan eden Babân aşireti reisleriyle görüştü. Kitabında esas ilgi alanı Kürtlerdir; Şeyh Halid’in geniş etkisinden, onun Kürtlerin gözünde bir evliya olduğundan bahseder.

İngiliz ajan artık potansiyeli keşfetmiştir. Britanya da bu potansiyeli Rich’in raporu doğrultusunda sonuna kadar kullanacaktır. O tarihten itibaren Osmanlı Devleti’nde yaşananlar dikkate alınırsa, İngilizlerin Kürt Nakşîliği ile nasıl önemli bir damar bulmuş oldukları daha iyi anlaşılır. Artık Osmanlı Devleti’ne daha önce edemedikleri kadar çok müdahale edeceklerdi.

Sonra ne oldu? Kürt isyanları artarak devam etti, bunların başındaki aşiret reisleri de genellikle Halidî Nakşî oldu. Halidîliğin devletin içine sızan kolu; özellikle 1826 Yeniçeri kırımıyla Türk Ordusu’nun tasfiye edilmesinde önemli bir rol oynadı. Türk toplumunun bugün de sıkıntılarını çektiği ilerici-gerici bölünmesinin ve Şeriatçı siyasi hareketin temellerini de bu akım attı. Kısacası İngiliz ajan Rich, yaptığı buluşla Osmanlı-Türk toplumunun içine gerçek bir bomba bırakmıştı.

İngiliz-Kürt projesinin sonucunda Nakşibendî tarikatı etnik, düşünsel ve toplumsal açıdan tamamen farklılaştı. Nakşîlik artık bir Kürt tarikatı olacaktı. Siyasetin tam içinde konumlanacak, hatta siyasal bir örgüte dönüşecekti. Katı bir Şeriatçılığın ilk örneklerini verecekti.

Vahabîlik, Araplar arasında Türk düşmanı bir gericiliği İngilizler adına yaymıştı. Fakat aynı şeyi Türkler arasında yapabilme, Türk devletini ve maneviyatını içerden zedeleme konusunda bir şansı yoktu. İşte Vahabiliğin yerine getiremeyeceği bu misyon yine İngilizler adına Halidîler tarafından gerçekleştirilmişti.

İngiliz destekli Kürt ayaklanmacısı Şeyh Said’den, ABD destekli Barzani’lere, Talabanilere, Altan Tan’lara ve Tayyip’lere uzanan bu Nakşî-Kürt geleneğin kökeni işte bu Anglosakson projesiydi. ¦ Kaya Ataberk, Türk Solu, S. 444, 13.4.2014

BUYURUN, “ANALAR AĞLAMASIN”IN BEDELİNİ!...

-Bugün, Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgemizin çok yerinde, askeri birlikler ve resmi dairelerin dışında hiçbir yere Türk Bayrağı asamazsınız.
-Bölgede “Ne Mutlu Türküm Diyene” sözünü hiçbir yerde göremezsiniz. Türk Bayrağı göremezsiniz ama: Van Kalesinde PKK Bayrağı, Cudi sırtlarına çizilmiş PKK Bayrağını görebilirsiniz.
-Bölgede, PKK tek tip kıyafetli kendi asayiş kuvvetlerini oluşturmuştur.
-Bölgede, PKK kendi “vergi dairelerini” kurmuş, vergi adı altında “haraç” toplamaktadır. PKK’nın “hukuk ve kadastro mahkemeleri” “meydana kolya” yaylasında, “icra ve ceza mahkemeleri” ise “Laleş” Yaylasında tıkır-tıkır çalışmaktadır. Temyiz Mahkemesi ise “Kandil’ de” bulunmaktadır.
-Bölgede Türk Silahlı Kuvvetleri mensupları, esnaftan alışveriş yapamıyor. PKK’dan korkusundan esnaf, askere ve polise mal satmıyor. Genelkurmay Başkanlığı yayınladığı bildiride; “Biz askeri araçlarla personelimizin ihtiyaçlarını karşılıyoruz” diyor. Tıpkı, yabancı bir ülkedeki silahlı işgal güçleri gibi!… ¦ Rifat Serdaroğlu, http://rifatserdaroglu.com, (14.4.2014)

TÜRK-KÜRT KONFEDERASYONU

“Türkiye’yi Kürtlerle büyütmek” adı altında yapılmak istenen, Irak’ı ve Suriye’yi bölmektir ve bu savaş demektir! Hem Erdoğan hem de PKK “Türkiye’yi Kürtlerle büyütmek” maskeli projesinin alt aktörleridir ve biz konuyu en önce üst aktörlerden öğreniyoruz. O üst aktörlerin başında da David Phillips geliyor.

Phillips ABD için 2007 ve 2009 tarihli iki adet Kürt Açılımı raporu hazırladı ve o tarihten bu yana alt aktörler bu raporlarda yazanların gereğini yapmaya çalışıyor. Phillips, bir yıl önce lafı hiç dolandırmadan AKP-PKK “çözüm sürecinin” sonucunu ilan etmişti: Türkiye ve Kürdistan, konfederasyon olacak!

Peki, bu konfederasyon nasıl yol alacak? ABD’li açılım uzmanlarının raporlarından üretilen “Türkosfer” kavramı ile! “Türkosfer” dedikleri, “Türkiye, Kuzey Irak ve Suriye arasında ekonomi, enerji zenginlik ve etki alanı kurulmasıydı” ve bu pratikte bize göre “Kürdosfer” demekti! Türkiye, Irak ve Suriye’nin Kürt bölgelerini ortak bir alana dönüştürme fikri 2003’te ABD’nin Ankara Büyükelçisi Robert Pearson tarafından ortaya atılmıştı. Pearson Irak’a saldırının asıl hedefini şöyle açıklıyordu: “Türkiye’nin güneydoğusu ile Irak’ın kuzeyi tek bir ekonomik bölge olmalıdır.”

Başta “Türkiye’yi Kürtlerle büyütmek” olmak üzere “Kerkük petrolü” kartı, “Kuzey Irak petrollerinin Bağdat’a rağmen Türkiye üzerinden Batı’ya pazarlanması” gibi rüşvetlerin tümü, gerçekte ABD’nin “Büyük Kürdistan” planı içindir.

Ve “Türkiye’yi Kürtlerle büyütmek” demek, pratikte önce Irak’ı ve Suriye’yi bölmek ama sonra kurulan Türk-Kürt Konfederasyonu’nun da parçalanıp geride Küçük Türkiye’nin kalması demektir.¦ Mehmet A. Güller, Aydınlık, (15.4.2014)


Prof. Dr. Cihan DURA, 11 Şubat 2015
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Türkiye Bölünme Noktasına Kimlerin Eliyle Nasıl Getirildi? (Aralık 2013-Ekim 2014) / Prof. Dr. Cihan DURA

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Şub 21, 2015 19:03

Türkiye Bölünme Noktasına Kimler Tarafından Nasıl Getirildi? (Nisan-Mayıs 2014'ten Notlar)

Kürdistan’ı Türklere kurduracağım.
Barack Obama (ABD Başkanı)


Bir mozaik oluşturacağız. Bu mozaikte 30'u aşkın etnik topluluk olacak.
R.T.Erdoğan (T.C. Başbakanı)


14 Şubat 2015 tarihli bir haber:

PKK'nın, Türkiye'nin milli birliğini dinamitleyecek özerklik talebi ile Kürtçe'nin resmi dil olması talebine AKP'li Milletvekili Mehmet Emin Dindar'dan destek geldi. Dindar şunları söyledi: "Bunlar bir referandum ile yapılırsa herhangi bir zararı olmaz. Özerklik Türkiye'nin aleyhine değil, lehine olacak. Ticari, ekonomik, sınır sorunları, eğitim her ne varsa yerelde kendileri çözebilecek. PKK’nın istekleri arasında bulunan Kürtçe’nin resmi dil olması da sıkıntı yaratmaz. Bölgedekilerin istekleri Batı’daki insanlarımıza anlatılabilir, izah edilebilir. Bu yapılarak süreci çabuklaştırmamız lazım."

Düşünün, TBMM kürsüsünde “Devletin varlığı ve bağımsızlığını, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğünü, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğini koruyacağıma… Atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı kalacağıma … Anayasa'ya sadakatten ayrılmayacağıma büyük Türk milleti önünde namusum ve şerefim üzerine ant içerim” diyerek yemin etmiş bir milletvekili, böyle bir beyanat verebiliyor, böylesine bölücü bir talepte bulunmaya cesaret edebiliyor!

Peki, nasıl düşürüldü anlı şanlı Türkiye Cumhuriyeti böylesine onursuz bir duruma, kimler tarafından?

***
TURGUT ÖZAL: “FEDERASYONU TARTIŞALIM“

“Federasyonu tartışalım “ gibi, ” eyalet modeli” gibi tartışmaları, Sekizinci Cumhurbaşkanı Turgut Özal başlattı, AKP onun izini sürüyor. AKP’nin Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Mevlüt Çavuşoğlu, bakın ne diyor: “Onun açtığı ufukla Türkiye’mizi daha ileri götürmek için çalışıyoruz. Türkiye’ye bir vizyon bırakmıştır, önemli olan o vizyonu genişletmek...”

O vizyonu 29 Ekim 1923’ü reddederek, yerine getiriyorlar. Federasyonun ekonomik ve hukuki alt yapısını da hazırladılar. Öyle ki, hâkim ve savcıları, kaymakam ve valileri, eyalet sistemini incelemeleri için düzenli olarak ABD’ye gönderiyorlar. Çözüm paketi diyerek de PKK’yı meşrulaştırıyor ve Kürtlerin meşru temsilcisi olarak tanıyorlar artık.

Özal’ı “hayırla ve tazimle” yad eden Abdullah Gül’e göre “Turgut Özal, dünyanın gittiği istikamet doğrultusunda, Türkiye’nin önünü açan reformlara imza atmış.” Özal’ın gerçekleştirdiği reformlar, IMF ve Dünya Bankası’nın Türkiye’ye dayatmaları idi. Özelleştirme, küresel sermayenin, kendi önündeki engelleri kaldırma projesinin adı idi.

Tayyip Erdoğan da “Turgut Özal hakkında “Türkiye’nin değişim ve dönüşüm hamlesini başlatmış, yakın tarihimize damgasını vurmuştur” diyor. Erdoğan’ın “değişim dönüşüm” dediği, ülkenin bütün sanayi kuruluşlarını, sınırlardaki mayınlı arazilerini, sularını, yaylalarını, yabancı şirketlere açmak ve yabancı sermayeyi esas alarak, milli gücün en önemli faktörlerinden biri olan ekonomik alt yapıyı yabancılaştırmaktır.

Ekonomi yabancılaşınca, bağlı olarak medya ve siyaset de yabancılaşmış, gâvurun ekmeğini yiyenler, gâvurun kılıcı olmuştur! Tayyip Erdoğan’ın, Türk yerine “Türkiyeli” veya “Milleti İbrahim” gibi isimler yerleştirmeye çalışması Turgut Özal’ın başlattığı değişim ve dönüşümün de dayandığı benzer bir bilinçaltının eseridir!

Tarih, devlet adamlarını yaptıklarıyla yargılar. “Türk dediğin nedir ki” diyen ve bırakın taş üstüne taş koymayı, Türkiye’nin temel taşlarını yerinden oynatan bir kişiyi ben hayırla yad edemem! ¦ Arslan Bulut, Yeniçağ, (19.4.2014)

DAHA NASIL BÖLÜNECEK TÜRKİYE?

Tayyip Erdoğan Türk Milleti diye bir milleti kabul etmiyor. Yerine “Türkiyeli” diye bir kavram getirmeye çalıştı ama tutmadı. Türkleri, 36 etnik gruptan biri olarak görüyor!

Türkiye’yi yöneten siyasi kadro Büyük Orta Doğu Projesi Eş Başkanlığı gibi görevlerle, alenen başka devletlerin ve milletlerin siyasi hedeflerine hizmet etmektedir.

Türk vatanı bugün fiilen bölünmüştür. Oslo’daki PKK-MİT görüşmelerinde koordinatör ülke temsilcisi, “Sizi buraya biz topladık, Abdullah Öcalan’ın talepleri TBMM’de görüşülecektir” diyordu. Öcalan’ın talepleri yasa haline getiriliyor, Güneydoğu’da karakol yaptırılamıyor, askerlerimiz kaçırılıyor, Daha nasıl bölünecek Türkiye? Her yere bayraklarını da asmadılar mı?

Başbakan, meşruiyetini ABD ve AB’den sağlamaya çalışmadı mı? Partisinin programı bile Amerika’dan gönderilmedi mi? ¦ Arslan Bulut, Yeniçağ, (30.4.2014)

KÜRT AÇILIMI BİR CIA OPERASYONUDUR

Kürt Açılımı, kökü Wilson Prensiplerine ve Sevr Antlaşmasına dayanan bir CIA operasyonudur. Kürtçü-Bölücü hareketin silahlı kolu PKK bu amaçla kurdurulmuştur.

PKK kuruluş amacı olarak şunları açıklamıştır: “PKK, çöken emperyalizm ve yükselen Proletarya Devrimler çağında Kürdistan halkını emperyalist ve sömürgeci sistemden kurtarmak, Bağımsız ve Birleşik Kürdistan’da bir halk diktatörlüğü kurmak ve nihai olarak sınıfsız toplumu gerçekleştirmek amacındadır.”

PKK bu amaçlarını bugün dahi inkâr etmemiştir.“Biz bölünmek istemiyoruz. Statü, Yerinden Yönetim, Ayrı Bayrak, Kendi Öz Savunma Gücü, Vergi Toplama Yetkisi şimdilik yeter” demektedirler. Ha Ali Arap, ha Arap Ali! Değişen bir şey yoktur. PKK’ nın ve destekçilerinin gerçek hedefi bölünmek ve Türkiye-Suriye-Irak-İran’daki parçaları birleştirip, bölgede 2. İsrail olarak görev yapacak “Büyük Kürdistan’ı” kurmaktır.

AKP ve Erdoğan, kendilerine dayatılan bu işleri çaresizliklerinden ve verdikleri sözlerden dolayı yapmak zorundalar. BDP ve PKK ise, bölgede açlığı-işsizliği-yoksulluğu arttıracak bu faaliyetlere sessiz kalarak memnun olmayan, isyana meyilli insan sayısını arttırmak ve bu zavallı insanları Türk Devletinden kopartmak için gayret ediyor. ¦ Rıfat Serdaroğlu, http://rifatserdaroglu.com, (6.5.2014)

PKK’YA GENİŞ BİR ALAN HÂKİMİYETİ SAĞLANDI

PKK bölgede yol kesiyor, kimlik kontrolü yapıyor, hatta güvenlik görevlisi gibi yakaladığı kişilere kelepçe takıyor; bütün bunlar yaşanırken, Türkiye Cumhuriyeti’nin güvenlik görevlileri müdahale etmiyor! Çünkü müdahale yetkileri ellerinden alınmış! Valinin emir vermesi gerekiyor. Valinin emri olmadan müdahale ederlerse başları derde giriyor; yandaş basın, askerleri Ergenekon veya Balyoz adına çözüm sürecini baltalamakla suçluyor. Kaldı ki, PKK sadece Diyarbakır-Bingöl karayolunda değil, bütün bölgede, hatta Ankara’nın göbeğinde, Cebeci’de bulunan Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde de kimlik kontrolü yapıyor.

“Çözüm” sürecinde 65 bin köy korucusunun çoğu PKK tarafından infaz listesine alındı. Tek tek avlanıyorlar. Şehit cenazeleri Batı’ya gelmediği için kimseden ses çıkmıyor. Yandaş medya da “anaların gözyaşının dindiği” iddiasına halel getirmemek için korucuların öldürülmesini gizliyor. Hükümet, PKK’nın korucuları tek tek avlamasını seyrediyor. Devlet güvenlik güçleri kışlalarına ve karakollarına çekilmek suretiyle PKK’ya geniş bir alan hâkimiyeti tesis edilmiştir.

Şimdi bütün bunlar nedir? Çözüm süreci mi çözülme süreci mi? ¦ Arslan Bulut, Yeniçağ, (30.5.2014)


Prof. Dr. Cihan DURA, 16 Şubat 2015
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Türkiye Bölünme Noktasına Kimlerin Eliyle Nasıl Getirildi? (Aralık 2013-Ekim 2014) / Prof. Dr. Cihan DURA

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Mar 05, 2015 14:17

Türkiye Bölünme Noktasına Kimler Tarafından Nasıl Getirildi? (Haziran 2014'ten Notlar)

Kürdistan’ı Türklere kurduracağım.
Barack Obama (ABD Başkanı)


PKK ile görüşmedik, görüşmeyeceğiz. Bunu iddia eden şerefsizdir.
R. T. Erdoğan (T.C. Başbakanı, 2004)


TÜRKİYE’Yİ SİLMEYE DEVAM

Ağrı’da yapılan yenileme seçiminde Belediye Başkanlığı’nı kazanan BDP’li Sırrı Sakık, kentin merkezinde Cumhuriyet Caddesi üzerinde bulunan ve “Utanç abidesi” dediği pilotlar anıtını kaldıracaklarını; Kazım Karabekir’in adının yer aldığı mahalle, cadde ve bazı sokakların ismini değiştireceklerini de söyledi. Sakık şöyle devam etti: Türkiye geçmişiyle yüzleşmelidir. Bir dönem yapılan yanlışların ortadan kaldırılması gerekmektedir. Mustafa Muğlalı Kışlası halkımızın tepkisi nedeniyle kaldırıldı. Mustafa Muğlalı’nın Muğla’da bir caddede hâlâ ismi var. Biz, bunlara müsaade etmeyeceğiz. ¦ http://www.rahatsiz.com.tr/, (4.6.2014)

DEV­LET KAN­Dİ­L’­LE GÖ­RÜ­ŞÜR

HDP’li Sırrı Süreyya Önder’in deşifre ettiği heyetler arası görüşmede yer alan 2 isim Diyarbakır’da çözüm çalıştayına katıldı.

Di­yar­ba­kı­r’­da AK Par­ti Ar-Ge Baş­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan dü­zen­le­nen ‘Ye­ni Tür­ki­ye'nin Açı­lan Ki­li­di: Çö­züm Sü­re­ci Ça­lış­ta­yı­’ baş­la­dı. AK Par­ti Ge­nel Baş­kan Yar­dım­cı­sı ve Ar-Ge Baş­ka­nı Ek­rem Er­dem, Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Be­şir Ata­lay, İçiş­le­ri Ba­ka­nı Ef­kan Ala ve Gı­da Ta­rım ve Hay­van­cı­lık Ba­ka­nı Meh­di Eke­r’­in ka­tıl­dı­ğı top­lan­tı­da, ba­zı aka­de­mis­yen­ler ve STK tem­sil­ci­si­nin ya­nı sı­ra, De­mok­ra­tik Top­lum Kon­gre­si­ Ge­nel Sek­re­te­ri Sey­di Fı­rat da bu­lun­du.

Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay: Di­ya­log­la­r sür­üyor. son za­man­lar­da si­ya­set ku­ru­mu­nu, si­ya­set ke­si­mi­ni da­ha ön plan­da tut­ma yö­nün­de de ça­ba­la­rı­mız var. Biz si­ya­set ku­ru­mu­nu da­ha faz­la mer­ke­ze çe­ke­lim di­yo­ruz, si­ya­set ku­ru­mu yü­rüt­sün di­yo­ruz. Ör­güt­ten da­ha faz­la ör­güt­çü olu­nur­sa dev­le­tin İm­ra­lı ile gö­rü­şen ele­man­la­rı gi­dip ör­gü­tün Kan­dil'de­ki li­der­le­riy­le gö­rü­şür­ler. Si­ya­se­tin tu­tu­mu fark­lı ol­ma­lı. Bu so­mut­luk­ta si­ya­se­te gü­ven, eve dö­nüş­ler, ha­ya­ta dö­nüş­ler, si­ya­se­te tek­rar dö­nüş hep­si var. Fark­lı Tür­ki­ye var. Bü­tün bun­lar gö­rü­şü­lü­yor, de­ğer­len­di­ri­li­yor.

İçişleri Bakanı Efkan Ala: Kürt sorunu eski Türkiye'nin besin kaynağıydı. Türkiye başka ülkelerin aracılığıyla yapıyordu. Bu devreden çıkınca taarruz başladı. Bir şey gözden kaçıyor. Türkiye görüşmeleri eskiden de yapıyordu. Ancak başka ülkeler aracılığıyla yapılıyordu. Biz onları da aradan çıkardık. AK Parti kendisi görüşüyor." ¦ Bugün, (7.6.2014)

IŞİD, KÜRDİSTAN’I KURUYOR

Dr. Tuğçe Varol Sevim: IŞİD’in esas hedefi Kerkük’ün Barzani’ye teslim edilmesi ve Kürdistan’ın kurulmasıdır. Meselenin özünde ilahi ve dini hedefler değil, enerji ve para ile ilgili bir strateji bulunmaktadır.

IŞİD’in nihai hedefi Kerkük’tür. Bu strateji de meyvesini vermeye başlamıştır, çünkü Irak ordusu Kerkük kentinin savunmasını tamamen Barzani peşmergelerinin kontrolüne bırakmıştır. Böylelikle Kürdistan’ın resmi bir devlet olarak kurulmasının önündeki son engel de ortadan kalkmıştır. Çok kısa bir süre içerisinde Kerkük başkentli Kürdistan’ın ilanı söz konusu olabilir ve hem IŞİD hem de peşmergeler ile mücadele edemeyecek durumda olan Bağdat hükümeti de bu durumu kabullenmek zorunda kalabilir. Bu bağlamda IŞİD, Kürdistan’ın geleceğinin güvencesi anlamına gelmektedir.

IŞİD’in Irak’a saldırması ve Erbil ile Bağdat’ın arasına yerleşmesi başlı başına Kürdistan’ın kurulması için yapılmış bir operasyondur.” ¦ Ümit Özdağ (Dr. Tuğçe Varol Sevim), Yeniçağ, (14.6.2014)

GİRDİK Mİ ÇIKMAYIZ!

Peşmerge Bakanlığı, Kürt bölgesi dışında kalan Kerkük dahil tüm Kürt yerleşim birimlerinde denetimi sağladıklarını ve bir daha buralardan çıkmayacaklarını bildirdi.

IŞİD gruplarının önce Musul’u, ardından Selahaddin ve Kerkük bölgelerinde birçok yerleşim birimini çatışmasız bir şekilde ele geçirmesinin ardından, Kürt yönetimi güçleri Irak askeri birliklerinin terk ettiği Kerkük’ün denetimini aldı. ¦ Yeniçağ, (14.6.2014)

HALİDİ NAKŞİLER BU TUZAĞIN FARKINDA MI?

Nakşibendilik Türk ama izlenen siyaset hiç de öyle değil... Her şey PKK’nın Anadolu’da çıkarılmış on altı isyanı sahiplenmesiyle başladı. 1514 Yavuz Sultan Selim-Şah İsmail savaşı, Çaldıran’dan yola çıktım. İzlediği bu ayrılıkçı Kürt siyasetiyle Başbakan Erdoğan’ın Cemaati’ne ulaştım. Başbakan R. T. Erdoğan, Halidi Cemaati'nin İstanbul/Gümüşhanevi tekkesinden idi.

Halidi Cemaati’nin halifesi Halid-i Bağdadi, Süleymaniye’den. Onun ilk halifesi Şeyh Abdusselam Barzani, Barzan’dan… İkinci halifesi Seyit Taha, Şemdinli’den…

1880-1961 arası Kuzey Irak ve Doğu Anadolu’da çıkarılmış olan ve adına da Kürt isyanları denilen on isyanın tertipleyicisi ve yöneticisi bu iki aile; Tahazadeler ve Barzaniler… Tahazadeler Kürt değil, Barzaniler aşiret değil…

Ve bu isyanların öncesi: Türk tarihine ilk Kürt isyanı diye yazılan 1806 Abdurrahman Paşa isyanından 1855 Bedirhan isyanları arasında geçen elli yılda altı isyan çıkarılmış ve bunları yapan üç aile: Baban, Soran ve Bedirhan…

1908-1918 arasında kurulan ve adının başında Kürt ve Kürdistan olan örgütleri kuranlar işte bu isyanları çıkartanların çocukları, toplam beş aile: Tahazadeler, Barzaniler, Baban, Soran ve Bedirhan…

Bu isyanlar ve günümüzdeki Barzani, Talabani, Asala ve PKK: Hepsi aynı coğrafyadan çıkmış: Kuzey Irak; Süleymaniye, Barzan ve Şemdinli… Hepsi aynı siyasi hedef peşinde; Anadolu ile Asya arasında bir tampon devlet kurmak… PKK-Asala bir yana, hepsi aynı Cemaat’in müritleri; Halidi Cemaati…

Ve Halidi Cemaati’nde yetişen Türk siyasetçileri: İki cumhurbaşkanı, iki başbakan ve diğerleri; Özal, Erbakan, Abdullah Gül, Recep Tayyip Erdoğan, Cüneyt Zapsu, Bülent Arınç..

Sonuç şu: AKP siyaseti on bir yıllık siyaset değil, iki yüz yıllık bir geçmişi var ve bu siyasetin amacı Anadolu ile Asya arasına tampon bir devlet kurmak, böylece Anadolu’nun Asya ile bağını kesmek…

Adına Kürt diyerek isyan çıkartan, tertipleyen ve yönetenlerin başları Kürt değil, Kürt kökenli kardeşlerimiz tuzağa çekilmiş. Türk tarihine Kürt isyanları olarak yazılmış on altı isyanı çıkartan beş aile; Baban, Soran, Bedirhan, Barzani ve Taha… Anadolu’da doğrudan hiç Kürt isyanı olmamış, hepsinin çıkış noktası Süleymaniye-Barzan-Şemdinli hattı.

Baban, Bedirhan ve Soran beylerini bey yapan 1514 Çaldıran Savaşı; Şah İsmail’e karşı Yavuz Sultan Selim’e destek veren bu üç aşiret bey yapılmış. Taha ve Barzanileri Cemaat yapan Sultan II. Mahmut; Bektaşilere karşı Halidileri desteklemiş.

Ve günümüzde AKP siyasetini yönetenler, bu beş yüzyıllık tarihsel olayların uzantısı ve iki yüz yıllık isyan siyasetinin takipçileri olarak karşımıza çıkıyor.

Kürt kökenli kardeşlerimiz bu gerçeği bilirse eğer, Barzani-Talabani-PKK’ya verdiği desteği çekebilir. AKP Cemaati’ne destek veren insanlarımız da bu gerçek karşısında nasıl bir siyasetle karşı karşıya olduğumuzu görebilir ve AKP’ye verdiği desteği çekebilir.

Sözlerime kanıt olarak, “Cemaat ve Barzani” adlı kitabı gösteriyorum, her sözümüz bu kitapta belgelidir. ¦ Erdal Sarızeybek, http://www.sarizeybekhaber.com/haberler/halidi-naksiler-bu-tuzagin-farkinda-mi-h705.html

IRAK’TAN SONRA SIRA TÜRKİYE’DE

Türkmen Danışma Meclisi Başkanı Profesör Doktor Ümit Akkoyunlu: Irak ekonomik kaynakları yüzünden parçalandı. Bölge insanı birbirlerine bilerek kırdırıldı. IŞİD de bunun bir aletidir. Irak’ta güçlü bir otorite yok. Çözüm konusunda umutsuzuz. Aynı güçler Türkiye’de de Kürt projesi üretti. Sıra bir gün Türkiye’ye de gelecektir. ¦ ulusalkanal.com.tr, (19.6.2014)

AKP’DEN BOP’UN ALT PROJESİ “KÜRDİSTAN”A TAM DESTEK

AKP Genel Başkan Yardımcısı Hüseyin Çelik Türkiye, Irak, İran ve Suriye'yi bölme planı olan "Kürdistan" projesine tam destek verdi. Barzani'nin yayın organı Rudaw'a konuşan Çelik şunları söyledi: Irak üçe bölündü. Kürtler kendi kaderini tayin hakkına sahiptir. Türkiye Irak Kürdistanı'nı her zaman destekleyecektir. Irak'taki bölgesel yönetim mevcut koşullar altında bağımsızlık ilan ederse, AKP buna destek olacaktır. ¦ ulusalkanal.com.tr, (19.6.2014)

RTE’NİN “YENİ TÜRKİYE”Sİ İMRALI’DA İNŞA EDİLİYOR

PKK ve Öcalan’ın, hükümetin önüne koydukları yol haritası AKP Hükümeti tarafından adım adım uygulanıyor. İnisiyatifi tamamen PKK’ya kaptırmış olan R.T. Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimlerine 1.5 ay kala PKK terörünün daha da artarak seçim sandığına yansımaması için Öcalan’ın ortaya koyduğu ve PKK’nın istediği yol haritasını uygulamaya soktu. Bu demektir ki, Erdoğan’ın, kurulduğunu ilan ettiği “Yeni Türkiye” Öcalan’ın imzasını taşıyor.

Erdoğan ve AKP’nin beğenmedikleri Türkiye Cumhuriyeti, İstiklal Harbi’nin sonucunda Yunan ordusu ve Batı emperyalizmi yenilerek kurulmuştu. Yeni Türkiye ise emperyalistlerin gözetimindeki Oslo masasında Yunanlı generallerin “İkinci Yunan Ordusu” diye nitelendirdikleri PKK karşısında, yenilginin sonucu olarak kuruluyor.

2011’den bu yana Güneydoğu Anadolu bölgesinde PKK ikinci devleti oluşturuyor. Ordu kışlalara çekilmiş. Polis karakollardan çıkamıyor. Kendisini savunmak için ateş açıp PKK’lı öldüren askerlerin silahları elinden alınıyor. Köy korucuları PKK tarafından katlediliyor. Şehirlerarası yollar günlerce kesiliyor. PKK “şehitlikleri”, PKK asayişi, PKK mahkemeleri... Sanki Türk ordusu, PKK terör çetesine yenilmiş ve yenilgi sonrasında PKK ile bir anlaşma imzalıyoruz. Müzakere süreci denilen süreç, PKK’nın taleplerinin Türk halkına adım adım yutturulması süreci şeklinde ilerliyor.

Türkiye’de PKK’ya yenilen AKP Hükümeti Kuzey Irak’ta da Barzani’ye yenilmiş durumda. 9 Ocak 2007’de “Kerkük’te oldu bitti peşinde koşanlara bu uyarıyı bugünden yapmak zorundayım” diyen Erdoğan 2014 Haziran’ında Kerkük’ün Barzani tarafından işgal edilmesine hiç ses çıkarmadı. 76 milyonluk Türkiye, 4 milyonluk Kuzey Irak karşısında aciz duruma düştü. Üstelik, bu Kuzey Irak, ekonomik olarak yaşamasını sadece ve sadece Türkiye’ye borçlu. Kuzey Irak’ın bağımsızlığını ilan etmesi Kerkük’ü işgal etmesine bağlı idi. Barzani, muhtemelen IŞİD ile iş birliği içinde Kerkük’ü işgal etti.

Özetle; AKP Hükümeti, Kürtlere Türkiye’de federe devlet, Kuzey Irak’ta bağımsız devlet hediye ederek tarihe geçecek. “Yeni Türkiye” Graham Fuller’in kitabının adı idi. Yeni Türkiye’nin anayasal yapısını ise Abdullah Öcalan İmralı’da yazıyor. ¦ Ümit Özdağ, Yeniçağ, (28.6.2014)


Prof. Dr. Cihan DURA, 4 Mart 2015
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Türkiye Bölünme Noktasına Kimlerin Eliyle Nasıl Getirildi? (Aralık 2013-Ekim 2014) / Prof. Dr. Cihan DURA

İletigönderen Oğuz Kağan » Pzt Mar 09, 2015 16:46

Türkiye Bölünme Noktasına Kimler Tarafından Nasıl Getirildi? (Temmuz-Ağustos 2014'ten Notlar)

Kürdistan’ı Türklere kurduracağım.
Barack Obama (ABD Başkanı)

PKK ile görüşmedik, görüşmeyeceğiz. Bunu iddia eden şerefsizdir.
R. T. Erdoğan (T.C. Başbakanı, 2004)


2 Mart 2015 tarihli bir haber:

PKK ile mücadelede önemli görevler üstlenmiş komutanlar, AKP ile PKK/HDP arasında yapılan anlaşma konusunda hükümeti uyardı, tuzağa düşülmemesini istedi. Bölgede uzun yıllar görev yapmış, Jandarma Asayiş Bölge Komutanlığı’nda da bulunmuş olan emekli Orgeneral Necati Özgen ile PKK’ya karşı mücadelede görev almış komutanlardan emekli Tümgeneral Osman Özbek; yapıldığı söylenen anlaşmanın, Atatürk’le özdeşleşmiş olan Dolmabahçe’de açıklanması, kahredici bir durumdur, hedefin, Atatürk’ün kurduğu Türkiye Cumhuriyeti olduğunun göstergesidir, dediler. [Aydınlık, 2.3.2015}

Atatürk, anlı şanlı Türkiye Cumhuriyeti böylesine onur kırıcı bir duruma nasıl düşürülüyor, hangi bedhahlar tarafından?

TÜRKİYE 2023’E ÜNİTER BİR DEVLET OLARAK GİREMEYEBİLİR

Cumhurbaşkanlığı seçiminde saflar netleşti; Erdoğan ve PKK ortaklığına karşı CHP-MHP ortaklığı. PKK kendi stratejik gerekçeleriyle Erdoğan’ı doğrudan, ya da ikinci turu boykot ederek dolaylı olarak destekleyecek. PKK ile Erdoğan’ın anlaşması net: Başkanlığı ver, özerkliği al...Öcalan’la anlaşması gereği Erdoğan, cumhurbaşkanlığı seçimlerini bir anayasa referandumuna dönüştürmek istiyor. Eğer Erdoğan ilk turda yüzde 55 civarında bir oyla seçilirse, baskın genel seçim yapma olasılığı çok yüksektir. Yüzde 55’lik oy tabanını tutup anayasayı değiştirerek kendisine başkanlık PKK’ya özerklik verecek bir anayasa değişikliği için hazırlık yapılıyor.

Çözüm sürecinde normalleşme diye adlandırılan özerklik anlaşmasının takvimine göre 2015-2020 arasında bölgenin özerk yönetimi hukuken tanınacak. Eğer Erdoğan cumhurbaşkanlığı seçimlerinde istediği desteği alarak Çankaya’ya çıkarsa şunu çok net olarak söyleyebiliriz: Türkiye 2023’e üniter bir ulus-devlet olarak girmeyecek.

Erdoğan’ı rejim değişikliğine zorlayan ana motivasyonlardan biri kendi kişisel hırsı ve beklentileriyse, ikincisi Oslo ve İmralı mutabakatlarında varılan bu anlaşma.

AKP çevresi bunu Türkiye büyüyerek 2023’e girecek şeklinde yorumluyor. Hatta onlar Suriye’de kurulan PKK devleti ile Kuzey Irak Bölgesel Kürdistan Yönetimi’nin de Türkiye’nin kanatları altına sığınacağını iddia ederek 2023’te Türkiye’nin misak-ı-Milli sınırlarına genişleyeceğini iddia ediyor. Birçok Türk’ün gönlünü okşayacak bu genişleme iddiası sadece bir palavra. Kuzey Irak Kürtleri aklını peynir ekmekle yemedi ki, daha zayıf bir Irak’tan koptuktan sonra daha güçlü bir Türkiye’nin parçası olsun.

Eğer Erdoğan yüzde 51 civarında bir oyla, zorlanarak Çankaya’ya çıkarsa, en geç önümüzdeki genel seçimden sonra Öcalan’ın ev hapsine çıkması kararlaştırılmış durumda. Erdoğan yüzde 55’ten fazla oy alıp çıkarsa baskın genel seçime gidilerek en geç 2015’te Öcalan’ın serbest bırakılması konusunda bir mutabakat var.

Yani biz cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aslında Öcalan’ın en geç 2016’da serbest bırakılmasını, Kürtlerin özerkliğini, Erdoğan’ın başkanlığını ve Türkiye’de bir rejim değişikliğini hep birlikte ya onaylayacağız veya reddedeceğiz. ¦ Emre Uslu, Taraf, (17.7.2014)

BAĞIMSIZ KÜRDİSTAN’ İÇİN KAMPANYA

Amerikan Beyaz Saray resmi internet sitesinde Kuzey Irak’taki Kürdistan Bölgesi’nin bağımsızlığına destek amacıyla bir imza kampanyası başlatıldı. New York’ta yaşayan ve J.S. kısa adını kullanan bir şahıs tarafından verilen dilekçe, 22 Ağustos’a kadar 100 bin imzaya ulaştığı taktirde ABD Başkanı Barack Obama’ya sunulacak.

Dilekçe metninde, Irak Kürdistanı Başkanı Mesud Barzani’nin, kuzeyde bağımsız bir Kürt devletini desteklediği ifadeleri de yer aldı. Metinde “Obama yönetimi, bölge ve dünyanın düzelmesi için Kürt bağımsızlığını tanımalı” çağrısında bulunuldu.

“Kürdistan’a Bağımsızlık” kampanyasını şu ana kadar 26 bin 643 kişi imzaladı. ¦ Rahatsız, (29.7.2014)

VERİLEN HER TAVİZ YENİSİNİ DOĞURACAK VE BU, “BÜYÜK KÜRDİSTAN” KURULANA KADAR DEVAM EDECEKTİR

Genelkurmay Başkanlığı’nın 1995’de hazırladığı “Politik-Askeri Durum Değerlendirmesi” başlıklı belgeye göre terör örgütünün “Dört aşamalı hedef stratejisi” şöyle:

-ilk aşamada, kültürel ve sosyal bazı hakların temin edilmesi,

-İkinci aşamada, özerk veya federasyon tipi bir yönetim sisteminin oluşturulması,

-Üçüncü aşamada, ülkemiz topraklarında “Kuzey Kürdistan” devletinin kurulması,

-Son aşamada ise bağımsız ve birleşik “Büyük Kürdistan” devletinin kurulması.

Raporun son bölümünde çözüm gösteriliyor: Dağlardaki tehdit devam ettiği sürece devletimizce verilecek her taviz, yeni bir talebi doğuracak ve bu durum, örgütün ülkemizden toprak koparmak olan nihai hedefi gerçekleşinceye kadar aşama aşama devam edecektir. Bu sebeple, devletimizin üniter yapısının muhafazası için tek vatan, tek dil ve tek bayrak ile Atatürk milliyetçiliğine bağlı laik ve demokratik düzen ilkelerinden asla fedakârlık edilmemesi esastır.

Genelkurmay’da bu değerlendirmenin yapılmasının üzerinden 19 yıl geçtikten sonra Tayyip Erdoğan, Kürt Açılımı, Alevi açılımı, Ermenistan açılımı, Kıbrıs açılımı ve Orta Doğu’ya yönelik Mezopotamya açılımı başlattı!

Sürece karşı çıkanları “analar gözyaşı dökmeye devam mı etsin?” diye yılgınlığa sürüklemek istediler. Bunlarla birlikte başta Tayyip Erdoğan olmak üzere Cumhuriyet ve Atatürk ile hesabı olan kim varsa, saldırıya geçti. Dersim’in, Menemen’in hatta 31 Mart’ın hesabını sormaya kalkıştılar.

PKK ise Özgür Politika gazetesinde, Cemil Bayık’ın ağzından sevinç çığlıkları atıyordu:
“Demokrasi rüzgârı dünyanın her köşesinde etkisini gösteriyor. Bütün ulusal sorunlara artık barış ve siyasal çözümle çare bulunuyor. Filistin, İrlanda, Kosova ve Doğu Timor gibi ülkelerde yaşanan gelişmeler de bunu doğruluyor.” İşte bugün, terörist heykeli diktirerek açılımı teşvik eden AKP’nin uyguladığı proje, hemen hemen Doğu Timor projesi ile aynıdır. Zaten projenin mimarları, CIA danışmanları David Phillips, Henry Barkey ve Vamık Volkan’dır. ¦ Arslan Bulut, Yeniçağ, (19.8.2014)

TÜRKİYE’Yİ PARÇALAMANIN YENİ ÖRGÜTÜ: ÇDP

Çerkes'leri milletten ayrıştırmak isteyen bir örgüt kuruldu. Adı Çoğulcu Demokrasi Partisi (ÇDP)... Tıpkı BDP ve PKK gibi, Türk milletini parçalamak, ulus devleti dağıtmak için yola çıkmışlar. Ulus devlete, üniter devlete, Lozan'a ve milletin birliğine, Cumhuriyete, bağımsızlığa ve Kemalizm'e karşılar. PKK ve BDP ile aynı yolun yolcuları.

Laz Enstitüsü'nün açılış töreninde eşbaşkanlar Kenan Kaplan ve Murat Özden, "Mücadeleniz mücadelemizdir" dediler.

Sadece Laz kardeşlerimizi değil, her türlü etnik milliyetçiliği kaşımak niyetindeler. ÇDP Kurucu Genel Başkanı Kenan Kaplan, "Ulusalcı devlet anlayışını tasfiye etmek için ÇDP'yi kurma kararı aldıklarını, Çerkesler, Lazlar, Boşnaklar, Gürcüler, Arnavutlar ve Pomaklar gibi azınlıkların partisi olacaklarını" söylüyor.

Türk Milleti" denmesine, Türk adının, bütün etnik gruplar için birleştirici üst kimlik olarak kullanılmasına karşı çıkıyorlar. Lozan'a düşmanlar. BDP ve PKK gibi anadilde eğitimi savunuyor,

ÇDH Eşbaşkanı Kaplan "Cumhuriyet bir asimilasyon ve darbeler tarihidir. Hatta daha da ötede imhanın da tarihidir" diyor. Kemalizm'e, Cumhuriyete ve ulus devlete kin kusuyor. ¦ Mehmet Akkaya, Aydınlık, (20.8.2014)

PKK İLE SON TANGO

PKK ile teslim görüşmeleri başlıyor.

Türkiye, Yunanlı generallerin “İkinci Yunan Ordusu” dedikleri PKK’ya teslim oluyor. PKK, 1984’te ilk cinayeti işleyen, bir askeri şehit eden Mahsum Korkmaz adlı teröristin heykelini dikerek “ilk kurşun” anıtı inşa ediyor. Onu yıkıp üzerine basan askere AKP Hükümeti soruşturma başlatıyor. Kendini korumak için ateş açıp PKK’lı öldürülen jandarmaların elinden silahları alınıyor.

İşte teslim görüşmelerinin şartları:

PKK silah bırakmıyor. PKK sadece Türkiye içinde eylem yapmayacak. Bir kısım PKK’lı asayiş adı altında yerel jandarma-polis görevi üstlenecek. Türkiye PKK’lılara TOKİ konutları, iş edindirme kredileri adı altında “tazminat” ödüyor!

Milli-üniter devlet yapısından yeni anayasa ile “etnik merkezli federal başkanlık sistemi”ne geçilecek.

Öcalan serbest kalacak.

Türk Milleti’nin bir bölümü bu duruma çok şaşıracak ve “elimiz kırılsa idi de oy vermeseydik” diyecek. ¦ Ümit Özdağ, Yeniçağ, (23.8.2014)

GÜNEYDOĞU’DA İKTİDAR PKK’YA TERK EDİLMİŞTİR!

Bir ülkede yeni heykeller dikilmeye, eskilerine karşı eylemler yapılmaya başlandığı zaman, sonucun ne olacağını yakın tarihte gördük. Sovyetler Birliği dağılınca olan Lenin heykellerine oldu. Irak işgal edildiğinde de Saddam’ın heykelleri devrildi.

Türkiye’de Diyarbakır’ın Lice ilçesinde bir teröristin heykelinin dikilmesine izin verilmesi, ardından operasyon düzenlenmesi, heykelin başının ayaklar altına alınması, buna karşılık terör örgütünün de karşı operasyonla Atatürk heykeline saldırarak aynı eylemi yapması, Diyarbakır’da, Bingöl’de, Şırnak’ta Hakkâri’de Adana’da, Erzurum’da ve İstanbul’da eylemler düzenlenmesi, planlanmış bir süreçtir. Tıpkı, Diyarbakır’da Hava Kuvvetleri’nin önemli bir komutanlık binasının bahçesindeki gönderden Türk bayrağının indirilmesi gibi...
Bütün bunlar, teröristle masaya oturulmasını, demokratik özerklik planının yani eyalet sisteminin kabul edilmesini, Abdullah Öcalan’ın serbest bırakılmasını, Kandil’deki teröristlere ev, iş ve kredi verilmesini, siyasete girmelerinin sağlanmasını meşrulaştırmak içindir. Kısacası hepsi büyük bir psikolojik harekâtın uygulamalarıdır.

Türkiye’yi bu noktaya getirmiş olan AKP iktidarının başındaki kişinin, muhalefetin zayıf aday göstermesi suretiyle Cumhurbaşkanı seçilmesi de sürecin bir parçasıdır.
Zira seçilen kişi, Büyük Orta Doğu Projesi’nin eş başkanıdır. Libya’nın, Suriye’nin karıştırılması, ardından sözde muhalif grupları desteklemek adına, terör örgütlerine lojistik destek vererek Irak ile birlikte bu ülkelerin bölünmek istenmesi hep Büyük Orta Doğu Projesi haritasını uygulamak içindir. Yalnız haritaya göre Türkiye de bölünecektir!
Bu durumda, AKP’ye ve Tayyip Erdoğan’a oy verenler, Büyük Orta Doğu Projesi’ne oy vermiş demektir.

Tabii ki muhalefet de sütten çıkmış ak kaşık değildir. Zira iki büyük muhalefet partisi, bugüne kadar halkı oyalamaktan başka hiçbir işe yaramamıştır.

Güneydoğu’da iktidar PKK’ya terk edilmiştir! Yarın vatanın hangi köşesinin kime teslim edileceği belli değildir! ¦ Arslan Bulut,Yeniçağ, (23.8.2014)


Prof. Dr. Cihan DURA, 6 Mart 2015
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Türkiye Bölünme Noktasına Kimlerin Eliyle Nasıl Getirildi? (Aralık 2013-Ekim 2014) / Prof. Dr. Cihan DURA

İletigönderen Oğuz Kağan » Prş Mar 26, 2015 16:46

Türkiye Bölünme Noktasına Kimler Tarafından Nasıl Getirildi? (Eylül-Ekim 2014'ten Notlar: 1)

Kürdistan’ı Türklere kurduracağım.
Barack Obama (ABD Başkanı)

PKK ile görüşmedik, görüşmeyeceğiz. Bunu iddia eden şerefsizdir.
R. T. Erdoğan (T.C. Başbakanı, 2004)

Devlet değişsin istiyoruz.
Kürt kimliği ve Kürt dili önündeki tüm engelleri kaldıracağız.

Kemal Kılıçdaroğlu (CHP lideri)


12 Mart 2015 tarihli bir haber:

Bağımsız İzmir Milletvekili Birgül Ayman Güler: AKP ile PKK anayasayı değiştirip, “milliyetler devleti” kurma konusunda anlaştı. Buna CHP’nin ne diyeceği son derece önemliydi ve ne yazık ki destek açıklaması geldi. CHP, milletsizleşmeye ve federasyonlaşmaya kapıları açacağını ilan etmiş oldu, kurucu ilkelerine ihanet içinde olduğunu bir kez daha gösterdi.

PKK tarafı “ortak vatan, eşit vatandaşlık” istiyor. Ortak vatanı nasıl tanımladığı belli, ‘Türkiye ve Kürdistan’dır’ diyor. Bunun siyasi anlamı federasyon örgütlenmesine gitmektir. Anayasa'dan ‘Türk vatandaşlığı’nın çıkarılmasıdır. Bu Türkiye’de birden fazla resmi dilli, milliyetlere özerklik verilmiş bir bohça yaratmak anlamına gelir.”

Bir zamanlar “bölünmez bir bütündür” dediğimiz Türkiye Cumhuriyeti böylesine onur kırıcı bir duruma nasıl getirildi, hangi bedhahlar tarafından?

IŞİD’DEN SONRA ‘KÜRT KORİDORU’

Dr. Tuğçe Varol Sevim yazıyor: ABD, IŞİD’e karşı mücadelede ilk müttefikini Erbil olarak ilan etmiştir. Suriye’nin kuzeyinin Erbil’e teslim edilmesi ve ardından ortaya çıkacak “Kürt Koridoru” ile, Kuzey Irak enerji kaynaklarının Akdeniz’e direkt olarak çıkışı sağlanabilecektir. Türkiye’ye ise nihayetinde elinde en az 2 milyon mülteciden başka bir şey kalmayacaktır.
IŞİD’e karşı oluşturulan uluslararası koalisyon Türkiye açısından nasıl bir sonuç doğuracaktır? Sanmıyorum ki, IŞİD’in Irak’ta ele geçirdiği topraklar Bağdat’a, Suriye’de ele geçirdiği topraklar Esad’a geri verilsin. Büyük ihtimalle IŞİD’in elinden alınan bölgeler Erbil’e bırakılacak, Erbil’in eğitilen askerleri de bu bölgenin güvenliğini devralacaktır. Ne kadar ilginçtir ki IŞİD, Musul ve çevresini ele geçirerek Irak’a saldırmıştır ama ABD müttefik olarak Bağdat’ı değil Erbil’i seçmiştir. Diğer yandan Suriye’nin IŞİD tarafından zapt edilen bölgeleri de sadece Kürt bölgeleriymiş gibi bir intiba oluşturulmaya başlanmıştır bile.
IŞİD’in yavaş yavaş temizlenmesi ile birlikte ortaya çıkacak olan yapı ister bir Kürdistan ister iki parçalı Kürt Konfederasyonu olsun, nihayetinde ortaya çıkacak olan bir ’Kürt Koridoru’ olacaktır. Böylece Kuzey Irak petrolleri ve doğal gazı Kerkük dahil artık tüm kaynaklar rahatlıkla Suriye’nin kuzeyindeki yapıda inşa edilecek boru hatlarıyla direkt olarak Akdeniz’e ulaştırılabilecektir. Kerkük’ün de Kürdistan’a dahil edilmesiyle birlikte Türkiye’nin elinde en az 2 milyon mülteciden başka bir şey kalmayacaktır.
¦ Ümit Özdağ, Yeniçağ, (10.10.2014)

TÜRKİYE BÖLÜNÜRKEN

AKP hükümeti ülkede güvenliği sağlayamıyor. Sıkıyönetim ilan edildi, sokağa çıkma yasağı var ama kimse takmıyor. Devlet kendi binalarını bile koruyamıyor. Karakollar düşüyor. İnsanların can ve mal emniyeti PKK’lıların insafına teslim edilmiş durumda. İstihbaratın olaylardan haberi yok. Askerin ne yaptığı belli değil. Terör polisine “gidip balık tutun barış geldi” diyen valiler, emniyet müdürleri var bu ülkede.

Çözüm süreci diye sürdürülen süreç bölünme sürecine evrilmiş durumda. Çünkü süreçte bilerek ve isteyerek yapılan “hatalar” ülkenin bölünmesini zaten kaçınılmaz kıldı.

AKP’nin seçimler nedeniyle, PKK’nın da Suriye’deki kazanımlarını koruması için konjonktürel olarak çatışmasızlığa ihtiyacı vardı. İki tarafın çatışmasızlık talebi çözüm süreci olarak yutturuldu.

Çözüm süreçlerinde örgütlerin zayıflaması esas olur. Oysa bizdeki süreçte tam tersi oldu. Süreç devam ederken bölgede örgüt değil, devlet zayıflatıldı. Çünkü süreç denerek bölgede devletin yanında yer tutan Kürtler PKK’nın yanına itildi, PKK güçlendirildi, bölgenin tek mutlak ve “meşru” otoritesi olarak kabul edildi. PKK liderlerinin de itiraf ettiği gibi 1990’lı yıllarda bile olmayan katılımlar oldu, silah gücünü güçlendirdi, eğitimini sıkılaştırdı, üstelik dağlardan bir adım bile geri çekilmeden yaptı.

PKK’nın şehir içi şebekesi KCK yapılanması, KCK operasyonları MİT’in yönlendirilmesiyle durduruldu sonra tüm KCK’lılar serbest bırakıldı. Böylece KCK tüm şehirleri mobilize etme gücüne erişti. Bugün devletin sokağa çıkma yasağını işte bu “network” sayesine bozabiliyor, devleti aciz ve hükümsüz kılıyor KCK.

Bundan sonra bu makarayı geri sarmak imkânsız...

Tebrikler Hakan Fidan, Efgan Ala, geçmiş olsun Türkiye... ¦ Emre Uslu, Taraf, (9.10.2014)

EĞİTİM SEN: ANADİLDE EĞİTİM ÇÖZÜM SÜRECİ'NDEN BAĞIMSIZ DÜŞÜNÜLEMEZ

Eğitim Sen: Tüzüğümüze anadilde eğitimi koyduk. Savunduğumuz temel ilkelerden biri anadilde eğitim meselesi. Her eğitim yılının açılışında bu konu yoğun biçimde tartışılıyor. Eğitim Sen olarak bununla ilgili evrensel boyutlarda eğitimin, anadilde yapılması noktasında değerlendirme yaptık. Çocuklar için elzem görüyoruz. Anadilde eğitimle ilgili pedagojik ve bilimsel değerlendirmelerimizi sürdürüyoruz.

Siyasi boyutuyla hükümetin, özellikle ülkemizde yaşayan farklı dilleri kullanan insanlarımızın anadilleriyle eğitim haklarıyla ilgili siyasal taraflarla, bu talebi dile getiren toplumsal kesimlerle kendi halkıyla buluşup, adım atması gerekiyor. Kürt sorununda çözüm sürecinden de bağımsız değil. Burada yapılacak düzenlemeler bir an önce yapılıp, hükümet de adım atarak, toplumun talebi olan kesimlerle buluşup sorunu hızla çözmesi gerekir. Anadilde eğitim haklı bir istektir. Çözüm üretmeli hükümet. Sorumlu hükümettir çünkü. ¦ Manşethaber, (13.9.2014)

RECEP TAYYİP: “EY ÖCALAN, NE İSTEDİN DE VERMEDİK”

Barış söylemi ortaklar arasında hedefe giden yolda bir araç olmuştu. Karşılıklı güç kazanma ve ardından ortağını yok etme üzerine kurulan denklemdi zihinlerin ardındaki.

AKP ve iktidar Güneydoğu’da KCK mahkemelerine, KCK vergilerine, yol kesmelere, bayrak indirmelere, dağa çıkışlara, Güneydoğu’nun örgütün eline geçmesine sessiz kaldı. “Barış Süreci” adı altında şiddet ve sokak olayları artıkça, hükümetin olaylara müdahale edemediği görüldü. Olayları durması için Öcalan’ın ayağına giden devlet ve hükümetin çaresizce her isteklerini yerine getirmek zorunda olduğunu gördü Öcalan ve Kandil.

Örgüt “Barış Süreci” adı altında hem kırsalda hem şehirde tüm yapılanmalarını tamamladı. Güneydoğu’da serhildan adı altında bu kez kamu görevlileri esir alınıp, kamu kurumları işgal edilebilir. Türk bayrakları indirilebilir ve...

Şimdi her zaman olduğu gibi Öcalan isteklerini sıralayacak. AKP hükümeti bunu kabul edecek. Güneydoğu’daki 10 yaşındaki çocuk bile “Barış Süreci” adı altında hükümetin örgüt elinde artık oyuncak hâline geldiğini düşünüyor.

Erdoğan’ın, “Ey Öcalan, ne istedin de vermedik” mitingine hazır ol Türkiye! ¦ Mehmet Baransu, Taraf, (13.10.2014)

ABD İLE İKİ YILDIR GÖRÜŞÜYORUZ

PKK’nın Suriye’deki kolu PYD’nin sözcüsü Nevaf Helil, ABD ile iki yıldır görüştüklerini açıkladı. Sözcü, “Türkiye’nin tepkisi nedeniyle ABD bunu açıklamadı” dedi

PYD ile perşembe günü doğrudan görüşmeye başladıklarını açıklayan ABD Dışişleri Bakanlığı, önceki gün de PYD ile istihbarat paylaştıklarını belirtmişti.

PYD Eşbaşkanı Salih Müslim’in, Paris’te, ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Daniel Rubinstein’la görüştüğünü aktaran Helil, ana konunun silah gönderilmesi olduğunu vurguladı. ¦ Taraf, (20.10.2014)


Prof. Dr. Cihan DURA, 25 Mart 2015
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!

Re: Türkiye Bölünme Noktasına Kimlerin Eliyle Nasıl Getirildi? (Aralık 2013-Ekim 2014) / Prof. Dr. Cihan DURA

İletigönderen Oğuz Kağan » Cmt Nis 25, 2015 19:05

Türkiye Bölünme Noktasına Kimler Tarafından Nasıl Getirildi? (Eylül-Ekim 2014'ten Notlar: 2)

Kürdistan’ı Türklere kurduracağım.
Barack Obama (ABD Başkanı)

PKK ile görüşmedik, görüşmeyeceğiz. Bunu iddia eden şerefsizdir.
R. T. Erdoğan (T.C. Başbakanı, 2004)

Devlet değişsin istiyoruz.
Kürt kimliği ve Kürt dili önündeki tüm engelleri kaldıracağız.

Kemal Kılıçdaroğlu (CHP lideri)


KARAYILAN'DAN 'MAHALLELERİ ELE GEÇİRİN' TALİMATI

PKK'nin Kandil Dağı'ndaki yöneticilerinden Murat Karayılan, Türkiye içindeki teröristlere telsizle "Mahalleleri ele geçirin" talimatı verdi. Kandil Dağı'ndaki KCK Yürütme Konseyi üyesi ve Halk Savunma Merkezi Komutanı Karayılan telsizle verdiği talimatta, "Halk kendisi hareket etsin, başkaldırıyı düşürmesin, başkaldırıya devam etsin. Toplumsal güçler ile mahallelerde kontrol sağlansın. Şehirleri değil mahalleleri ele geçirsinler" dedi.

Murat Karayılan'ın talimatının ardından 21 Ekim günü yüzleri kapalı 150-200 kişilik YDG-H üyesi, Şırnak'ın Cizre İlçesi Nur Mahallesi'ndeki Botaş Parkı civarında toplandı. Burada yüzü kapalı bir kadın 'Yurtsever Botan halkı ve kamuoyuna' başlıklı bir bildiri okudu.

Kürtlerin Suriye'de elde etiği kazanımların, 'Kuzey Kürdistan' diye söz ettikleri Güneydoğu'da da örnek alınması istenen bildiride şu ifadelere yer verildi: "Biz bu ‘serhildan’larla (başkaldırı) sokaklarımızı devletin kirli politikalarından temizledik. Kazanımlar korunmalıdır. Bu kazanımlar Kuzey Kürdistan'da yeni süreç başlatmıştır. Toplumun kendine özgü alanlarını oluşturmuştur. "Bizim için Nur ve Sur mahalleleri özgürce yaşayabileceğimiz ve kendimiz için yaşayabileceğimiz mahalleler olacaktır. Bu temelde iki mahalleyi halkın tüm ihtiyaçlarını kendi karşılayacağı mahalleler olarak tüm kamuoyuna ilan ediyoruz. Bu mahalleler kendi kendini yönetecektir. Botan halkına ve yurtsever kamuoyuna duyurulur." ■ Cumhuriyet, (26.10.2014)

“PKK KARADENİZ BÖLGESİNDE YIĞINAK YAPIYOR”

Yahu, okur yazar da mı değiliz? Yalnızca aval aval bakanlar sınıfında mıyız? Gerçekten bu iktidarın ve işbirlikçilerinin zekâ ve aklımızla alay ettikleri kadar zavallı mıyız?

Terör örgütü PKK’ya yakın bir gazetede yazan KCK Yürütme Konseyi Üyesi Mustafa Karasu, “çözüm süreci” konusunda hükümete tehditler savuruyor. “Hükümet ya aklını başına alacaktır ya da aklı başına getirilecektir” diyor. Milleti akil adamlar tiyatrosu ile kandırmaya çalışan AKP iktidarı sözde güvenlik paketleri ile milletle dalga geçiyor.

Son istihbarat-güvenlik raporlarından: “PKK’nın Hedefinde Karadeniz Var”

Çözüm sürecinde yurt içerisindeki silahlı terörist sayısını yeni katılımlarla iki katına çıkaran PKK daha önce terörist bulunmayan bölgelere terörist gruplar göndermeye başladı. Örgütün hedefinde ise Karadeniz var.

Elde edilen bilgilere göre PKK son dönemde Erzincan, Giresun, Gümüşhane, Samsun, Tokat ve Ordu illerinin kırsal bölgelerine yoğun bir şekilde terörist sevkiyatı yaptı. 60 kadar teröristin Karadeniz illerinde silahlı olarak faaliyet yürütmeye başladığı tespit edildi. Uzmanlar, örgütün daha önceki yıllarda Karadeniz’de hiç bu kadar sayıya ulaşmadığı vurguluyor.Terörist grupların güvenlik güçlerince deşifre edilmemek amacıyla telsiz görüşmelerine çıkmadıkları kaydedildi.

“Çözüm sürecinde istediğini elde edememesi durumunda Doğu ve Güney Anadolu’da kaos ortamı yaratmak isteyen PKK ülkede iç savaş çıkartmanın planlarını yapıyor.”
■ Ahmet Takan, Yeniçağ, (26.10.2014)

PKK CİZRE'DE ÖZERKLİK İLAN ETTİ

"Kars'ta öldürülen 3 PKK'lının intikamını Hakkâri'de 3 askeri şehit ederek aldık" diyen PKK, Şırnak'ın Cizre ilçesinde özerklik ilan etti. Önceki gece tören düzenleyen yüzleri maskeli silahlı PKK'lılar, askerî düzende yürüyüş yaptıkları Cizre sokaklarında özerklik ilanı için tören düzenledi. Polis müdahale etmedi.

Yüzleri kapalı örgüt militanları, önceki gece Sur ve Nur mahallelerinde askerî düzende yürüyüş yaptı. Tek tip elbise ve YDG-H tişörtü giyen PKK'lılar "Bu mahalleler kendini yönetecek. Güvenlik güçlerinin buralara girmesine izin verilmeyecek" dediler. Törene katılanlar sözde KCK, PKK bayrakları ve havai fişekler eşliğinde Öcalan sloganları attı.

PKK'nın gençlik ve asayiş kolu olan YDG-H, 23 Haziran 2013'de, Şırnak Cizre'de kuruluşunu ilan etmiş, 25 Ağustos 2014'te de özerkliği sürecini başlattığını duyurmuştu. ■ Ulusal Kanal, (26.10.2014)

HERKES IŞİD’İ KONUŞUYOR, OYSA ESAS HEDEF KÜRT KORİDORU

ABD ve AB, Suriye Kürtlerine her türlü siyasi ve askeri desteği veriyorlar. Ankara’nın da katkısıyla “Kürt koridoru” oluşuyor. Bunun anlamı, “Batı ve Ankara Kürt koridoru konusunda anlaşmışlar.”

Bir süre sonra Suriye’de de aynen Irak’ta olduğu gibi “Kuzey Suriye” Şam’dan kopacak. Barzani ile Suriye Kürtleri entegre ediliyor. Bütün bu çabalar Irak’tan ve Güneydoğu’dan Akdeniz’e kadar bir bütünlük sağlayarak Kürt koridorunu oluşturmak için.

Herkes Kobani’yi, IŞİD’i konuşuyor. Oysa esas hedef Kürt koridorunu tamamlamak, Kaç yıldır Kürt koridorunu yazıyorum. Büyük Kürdistan için bu vazgeçilmez bir hedef!

Önce Kuzey Irak halledildi; sonra Güneydoğu’da yaratılan olaylarla çözüşmenin altyapısı hazırlandı. Bütün bunlar Erdoğan ve Davutoğlu ikilisinin yönetimi sırasında gerçekleşti. Şimdi Kuzey Irak Kürdistanı “Kuzey Suriye’ye uzatılarak” Kürt koridoru tamamlanıyor. ■ Erol Manisalı, Cumhuriyet, (27.10.2014)

IRAK TÜRKMENSİZLEŞTİRİLİYOR

IŞİD örgütü, başlattığı saldırılarla Irak’ı Türkmensizleştiriyor. Bölgeden gelen son bilgiler, zaten nüfus yoğunluğu açısından sıkıntılı olan Türkmenlerin, giderek Irak’ın içine dağıldıklarını, Türkmen kasaba ve köylerinin giderek boşaldığını, Kerkük gibi, çevresindeki nahiyelerle birlikte tarihi Türk şehirlerinin IŞİD bahanesiyle tamamen Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi’nin denetimine geçtiğini gösteriyor. Telafer ve Sincar’dan kaçarak Irak’ın içlerine kaçan Türkmenlerin önemli bir bölümü Şii bölgelerine sığınmış, bir bölümü de Kürt bölgesine geçmişti. IŞİD, son olarak Irak’ın Diyale iline bağlı Türkmenlerin yoğunlukta olduğu Karatepe kasabasına saldırı başlattı. 10 bin civarında kişi bölgeden göç etmek zorunda kaldı. Türkmenlere yapılan kıyımı görmezden gelen AKP hükümeti ise sessizliğini korumayı sürdürdü.

İstihbarat birimlerinin hazırladığı bir çalışmaya göre, Türkmenler Irak içinde giderek dağıldı. Yaşadıkları yerleşim birimlerindeki nüfus yoğunluklarını büyük ölçüde yitirdiler. Gittikleri bölgelerde hızla asimile olma tehlikesi ile karşı karşıya bulunuyorlar. Bu gidişle bölgede Kürtler giderek daha fazla güç kazanacak, Türkmenlerin adı bile anılmayacak. ■ Deniz Kahraman, Aydınlık, (27.10.2014)

PKK GÜNEYDOĞU'DA MAHKEME KURMUŞ!

Doğu'da PKK'nın kendi güvenlik birimlerini ve mahkemelerini kurduğu iddiaları sıkça duyuluyor. Bugün Murat Yetkin şahit olduğu bir olayı köşesine taşıdı. Yetkin, önemli davalara bakan bir avukatın anlattıklarını şöyle aktardı:

“Geçenlerde bir müvekkilim geldi. Aleyhine bir karar çıkmış, üst mahkemeye itiraz edecekmiş, yardım istiyordu. Ben de kararı istedim. Verdi. Bir de ne göreyim? Meğer davaya PKK'nın yerel mahkemesi bakmış. Karar bizimkinin aleyhine çıkmış, o da PKK'nın bir üst 'eyalet' mahkemesine itirazda bulunmak istiyor.”

Bizim avukat davaya bakamayacağını söylemiş tabii, ama asıl şaşırdığı; vatandaşın bu durumu, yani PKK'nın Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde resmi mahkemelere paralel olarak mahkeme kurmasını doğal, kararlarını da meşru karşılamış olması…

Yalnız mahkeme de değil… Diyarbakır kırsalında, Şırnak kırsalında, PKK'nın sadece "şehitliklerini" değil, kendi polisini, cezaevini, hatta dağa adam gönderme amaçlı, kendi "askere alma" noktalarını oluşturmuş olması. ■ Sondakika.com,(28.10.2014)

PKK’NIN KOBANİ STRATEJİSİ: ÖRGÜT NE YAPMAK İSTİYOR?

PKK, Kobani’de PYD’nin arkasına saklanarak, dünya kamuoyu önünde kafa kesen IŞİD terörüne karşı gerçekten direnen tek güç olduğunu imajını vermeyi başardı. Böylece PKK, Kobani muharebesi sırasında dünya kamuoyu önünde terörist örgüt statüsünden meşru güç statüsüne sıçrama yapma doğrultusunda önemli bir adım attı.

PKK öte yandan Ayn el-Arap çatışmalarını AKP Hükümetini baskı altına almak ve kitlesi üzerindeki kontrolü geliştirerek tesis etmek için bir araç olarak kullandı.

PKK açısından Ayn el-Arap çatışmaları sırasında kazanılan bir diğer zafer, ABD ile PKK arasında “silah arkadaşlığı” statüsünü oluşturmak olmuştur. Ayn el-Arap çatışmaları sırasında ABD, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ifadesi ile Türkiye ile PKK arasında kalınca hiç tereddüt etmeden PKK’yı tercih etmiştir.

Üstelik ABD, AKP Hükümetini Barzani güçlerini Türkiye’den geçirerek, Ayn el-Arap’a girmelerine izin vermesi konusunda zorlamış ve “ikna” etmiştir. Bu durum Türkiye için bir başka psikolojik yenilgi oluşturmuştur. PKK ve diğer pankürdist örgütler ve taban için ise kesinlikle psikolojik bir zafer anlamına gelmektedir.

Sonuç olarak, PKK, Suriye’nin kuzeyinde oluşturduğu üç devletçikten biri olan Kobani devletçiğini Türkiye’ye güç projeksiyonu yapmak amacı ile çok etkili bir şekilde kullanmayı başarmış görünmektedir. PKK, ABD ile askeri/siyasi ilişki kurmayı başarmıştır. PKK açısından en önemli sonuç, Kobani çatışması ile Kuzey Suriye’deki varlığını büyük ölçüde meşrulaştırmayı başarmış olmasıdır. Bütün bu sonuçların alınmasında PKK’nın en büyük yardımcısı, Erdoğan-Davutoğlu ikilisinin Esad’ı devirme konusunda saplantılı Suriye politikasıdır. ■ Ümit Özdağ, Yeniçağ, (30.10.2014)


Prof. Dr. Cihan DURA, 23 Nisan 2015
Namık KEMAL:
"Vatanın bağrına düşman dayamış hançerini,
Yok mudur kurtaracak bahtı kara maderini?"


Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK:
"Vatanın bağrına düşman dayasın hançerini,
Bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."



http://www.guncelmeydan.com/pano/tayyip-erdogan-a-gonderilen-cfr-muhtirasi-kuresel-ihale-t18169.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/abd-disisleri-abdullah-gul-u-biz-yetistirdik-t23656.html
http://www.guncelmeydan.com/pano/dun-malta-surgunleri-vahdettin-bugun-ergenekon-tayyip-t18151.html

KAÇAMAYACAKSINIZ!
Kullanıcı küçük betizi
Oğuz Kağan
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 12355
Kayıt: Sal Oca 27, 2009 23:04
Konum: Ya İstiklâl, Ya Ölüm!


Şu dizine dön: Cihan DURA

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x