VİTES KÜÇÜLTEN TÜRKİYE(III): KÜÇÜLMENİN TEMEL NEDENİ:YETERİNCE ÜRETMEYEN EKONOMİ… Dr. Noyan UMRUK

VİTES KÜÇÜLTEN TÜRKİYE(III): KÜÇÜLMENİN TEMEL NEDENİ:YETERİNCE ÜRETMEYEN EKONOMİ… Dr. Noyan UMRUK

İletigönderen Noyan Umruk » Pzt Mar 30, 2015 15:28

VİTES KÜÇÜLTEN TÜRKİYE(III): KÜÇÜLMENİN TEMEL NEDENİ:YETERİNCE ÜRETMEYEN EKONOMİ…

Dr. Noyan UMRUK

Ekonomide içine düşülen kısır döngünün temel nedeni reel üretime, bilimsel teknolojik sürece dolayısıyla uluslar arası ürün rekabetine gözlerini kapayan, ekonominin sırtını tamamen sıcak para akışlarına dayayan politikasız kolaycılık…

On yıllardır vizyonda olan film, ABD Merkez Bankası (FED) Eski Başkanı Bernanke’nin açıklamalaları ile “mutsuz sona” doğru gitmekte. Ortalık karıştı: “İşsizlik oranı önümüzdeki aylarda yüzde 7’ye inerse, aylık hazine bonosu ve ipotekli senet alımımızı azaltabiliriz; bu oran yüzde 6,5’e inerse, politika faizini de yükseltebiliriz.” Türkçesi küresel kısa vadeli sermaye hareketlerinin, para akışının önce musluğunu kısacağım, sonra da faizi yükselterek kendime yönlendireceğim. Politika uygulanmaya başlandı. Ancak asıl darbe henüz vurulmadı:Faiz oranları yükseltilmedi, Eylül-2015’e bırakıldı. Ama, buna rağmen sıcak para spekülatörleri “Eylülde gel” şarkısını söylerken çevre ekonomilerinden sermaye çıkışı başladı. Türkiye bu gelişmelerden en çok etkilenenlerden birkaç ülkeden biri, olmaya da devam edecek. Bu yetmezmiş gibi, ateşe benzin dökercesine faizlerin düşürülmesi kuru gürültüsü, bu yıl çarkı döndürebilmek için fazladan 220 milyar dolara ihtiyacı olan Türkiye için akla ziyan…

“Yükselen” ekonomilere dönük sermaye akımları

IFF raporlarının Türkiye’yi de içeren bulguları özetle;(1)

(1) Yükselen ekonomilere dönük sermaye akımları 2013- 2015 döneminde düşmeye devam ediyor. Raporlar (Türkiye dahil) otuz “yükselen” ekonomiyi kapsıyor. Bu ülkelere yabancı sermaye girişleri, Nisan 2013’te düşmeye başlamıştı. 2014’te bu olumsuz eğilim sürdü; bu ülkelerde yabancı sermayenin net toplamı, 2009 sonrasının en düşük düzeyine indi.

(2) Olumsuz eğilimi, FED’in parasal gevşemeye son verme olasılığı tetiklemiştir; ama piyasaların aşırı tepkileri, daha kötü bir tabloya da yol açabilir.
IIF, bu kötü bir olasılığa da değiniyor: ABD’de parasal daralma gerçekten başladığında, Batı piyasaları bugüne göre aşırı tepki gösterirse faizlerdeki tırmanma hızlanacaktır.
“Güney” ve “Batı” coğrafyalarındaki getiriler arasındaki makasın daralması, çevre ekonomilerinde hisse senetlerinden ve tahvillerden büyük boyutlu sermaye çıkışlarına yol açacaktır.
Bu çıkışlar, banka kredileriyle telafi edilebilirse ne âlâ…
Tam aksine, bankalar kredi kanallarını daraltırlarsa, durum daha da vahimleşecektir.
Rapor, çeşitli kırılganlık göstergelerine bakarak ülkeler arası farklılaşmaları mercek altına alıyor.

(3) Türkiye en kırılgan ekonomilerden biri...
IIF Raporu, Türkiye’yi değerlendiriyor ve “malumu ilan ediyor”.
Özetle:
• 2011 yılı başından bu yana ulusal parası en yüksek oranda değer yitiren üç ülkeden biri (Brezilya ve Hindistan’la birlikte) Türkiye’dir. Son dönemde ise, Güney Afrika ve Endonezya bu ülkelere katılmıştır
• Kredi akımları sürmektedir, ama tahvillerden net çıkış başladığı için faizler yükselmektedir. Faiz artışları bakımından Türkiye (Macaristan’la birlikte) ön sıralardadır.
• Büyük cari açığın finansmanının kısa vadeli sermaye girişlerine bağımlı olması ve hükümetin yarattığı siyasi belirsizlik Türkiye’yi riskli kılmaktadır. Hızlı bir devalüasyon ise, Merkez Bankası’nın büyük miktarda rezerv harcaması ile önlenebilecektir.
• Ekonomilerin cari işlem açıkları ile net döviz pozisyonlarının (açıklarının) milli gelirlere oranı, Rapor’da birlikte değerlendiriliyor ve dış finansman gereksinimi olarak yorumlanıyor (Ülkelerin toplam döviz yükümlülükleri ile döviz varlıkları arasındaki fark, net döviz açığını verir). Bir kırılganlık göstergesi olan “dış finansman gereksinimi” en yüksek olan dört ülke Türkiye, Romanya, Polonya ve Fas’tır. Ekonomik yapı ve üretim modelinizde

Sonuç:

Özetle,Türkiye gibi büyümesini sıcak para akışına dayamış ülkeler için bu yolun sonu yaklaşırken yönetenlerin, üretim ekonomisine geçiş, dış politikada radikal bir dönüşüm gibi bir iddiaları olmadığına göre;

*Yüksek faizle sıcak para çağırmaktan,
*Ödemeler dengesinin “net hata noksanlar” kalemine girebilecek, kaynağı ve ne bahasına olduğu meçhul milyarlarca dolardan,
*Ve de geriye bir şeyler kalmışsa “babalar gibi satmak”, küresel ve de yandaş sermayeye iştah kabartıcı yeni yağma imkanları sunmaktan başka çare kalmamıştır…

Üçüncü köprü ve hava alanı, Kanal İstanbul gibi mega projeler boşuna mı sanıyorsunuz…Fiziki planlama, çevre, yeşil katliamı falan kimin umurunda…

(1) Institute of International Finance (IIF)”Yükselen Piyasa Ekonomilerine Sermaye Akımları” raporları

Aydınlık g, 29.03.2015
Kullanıcı küçük betizi
Noyan Umruk
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 1041
Kayıt: Pzr Mar 08, 2009 13:39

Şu dizine dön: Dr. Noyan UMRUK

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x