Yalan Rüzgârı / Figen ÖZEN

Yalan Rüzgârı / Figen ÖZEN

İletigönderen NİLGÜN BAŞTUĞ » Cmt Oca 26, 2013 19:02

Yalan Rüzgârı

Belki hatırlayanınız vardır. 90'lı yıllarda televizyonda fırtına gibi esen ve bilmem kaçıncı bölümü oynayan, kimin elinin kimin cebinde olduğu belli olmayan bir dizi vardı.. "YALAN RÜZGÂRI"

Seyretmediğim için hangi kanaldan yayımlandığını hatırlamıyorum ama yayın saatinin saat 18.00 olduğunu da çok iyi biliyorum. Nereden mi? Çok basit, tanıdığım ve aynı lojmanda oturduğum kişilerin kadın-erkek fark etmez, hayat saatlerini, dizinin yayımlandığı saate göre ayarladıkları gerçeğini de belleğimden silemiyorum.

Aşk... İhanet...Rant...Romantizm ve sarışın bir güzel Sam (Samantha)... Hayat, "YALAN RÜZGÂRI"na kilitlenirdi saat 18.00 de...

Türk adet, örf ve ananesine ters düşen ve "maymun örneği" taklit edildiği içindir ki, Türk aile yapısını çökerten diziler furyasının ardından, özellikle 2002 sonrasında bir başka rüzgâr estirilmeye başladı televizyonlarda...Güneydoğu aşiret ve töre dizileri... Ucu kör bir iğne ile, aslında var olmayan bir sorun "Kürt sorunu" beynimize kazınarak ve PKK bölücü terörü, soslanarak üstü örtülü ve kapaklı bir sahan içinde önümüze konulmak istenmektedir....

Diğer taraftan küresel çetelerin maaşlı memurları, mangalın içindeki ateşi körükleyerek, kapalı sahandaki soslanmasına rağmen iğrenç kokusunu gizleyemeyen ne idüğü belirsiz nesneyi, ısıtarak Türk'ün sofrasına koymanın hazırlığı içindedirler.

Yalan rüzgârı hızla esmekte ve amacına ulaşmak için de fırsat kollamaktadır. Ve bu rüzgârın etrafa saçtığı kötü tohumlar, yatsıya kadar yanacak yeni mumların tükeneceği günü beklemektedir. "PKK ile görüşen şerefsizdir." Mumlar Türk milleti tarafından söndürülünce, mumun geçici ışığından faydalanan kötü tohumlar da çürüyecektir.

"TÜRKİYE CUMHURİYETİNİ KURAN TÜRKİYE HALKINA TÜRK MİLLETİ DENİR."
Mustafa Kemal Atatürk..

Mustafa Kemal'in millet tanımlamasında her şey açık ve nettir. Bu tanımlamada her hangi bir etnik kökene, örneğin Türklüğe bir üstünlük tanıyan bir vurgulama mevcut değildir. Türkiye Cumhuriyeti'ni kuran Türkiye halkı, Türk milletinin şemsiyesi altında aralarında etnik kökene göre farklılık yaratılmadan, Anayasa'nın teminatı altında eşit şartlarla bir araya gelmiştir.

Ümmetçilik, padişaha kulluk yok olmuş, Türk milletinin her ferdi yurttaş olma hakını kazanmıştır.

Ancak aralarında hiç bir farklılık gözetmeden tüm Türkiye halkını millet şemsiyesi altında birleştiren bu tanım küresel çetelerin işine gelmemiştir. Özellikle Anayasa'da var olan "TÜRK" kavramı onları fazlasıyla rahatsız etmiştir. Tüm işbirlikçilerin, küresel çetelerin ve yeni anayasanın yapımına müdahil olacağı iddia edilen Öcalan'ın isteği , bir ulusun adı olan "TÜRK" kavramının yok edilmesidir.

TBMM'de "Ana Dilde Savunma Yasa Tasarısı" görüşülürken CHP milletvekili Sn. Birgül Ayman Güler, aslında tarihe not düşecek bir konuşma yapmıştır. Bu yürekli kadın, tıpkı bir Cumhuriyet Halk Fırkası mebusu gibi davranarak Türk milletine yapılan saldırılara karşı çıkmıştır. Ne Genel Bşk.nına biat etmiş, ne de partinin içine sızan, sızdırılan işbirlikçi Kürtçü milletvekillerinin sesine kulak vermiştir. Satı Kadın (ÇIRPAN) örneği tüm işbirlikçilere kafa tutmuştur.

TBMM'de ne yazık ki bazı Y-CHP'li milletvekillerin de dahil olduğu bir şer ittifakı mevcuttur. Daha önce ikili olan bu kirli ittifak, Sn. Deniz Baykal'ın "KASET OPERASYONU" ile istifasının zorunlu kılınmasından sonra yeni Y-GENEL BAŞKAN'la "ÜÇLÜ İTTİFAK"a dönüşmüştür.

MHP'lilerin "Ana Dilde Savunmanın Anayasa'ya Aykırı Olduğu Gerekçesiyle Görüşülemeyeceği" tezine CHP'lilerin destek vermesi üzerine, şer ittifakının baş aktörlerinden Hasip Kaplan'ın, "Militarist zihniyeti, sosyal demokrasiyi savunanlarda görmek utanç verici" ifadesi ortamın gerilmesine neden olmuştur.

BDP'nin ve o zihniyetin şakşakçılarının işgali altındaki TBMM'de, Ayla Akat'ın " Mücadelemiz devam ediyor. Çünkü varlığımızı koruyoruz" sözlerine sevgili Birgül Ayman Güler haklı olarak karşı çıkmış ve " Kürt milliyetçiliğini bana ilericilik ve bağımsızcılık diye yutturamazsınız.Türk ulusuyla, Kürt milliyetini eşit, eş değerde gördüremezsiniz." demiştir.

Bu söylemde bir etnisiteyi horlamak ve aşağılamak yoktur. Bu cümle doğrudan doğruya gerçeğin ifadesidir. TÜRK bir milletin, Kürt ise bir etnisitenin adıdır. Milliyet ise, kavim, etnisite demektir.

Millet olmanın temeli ortak dildir. Sınırı ortak olan bölgelerde yaşayan Kürtlerin aynı dili konuşmadıklarını ve anlaşamadıkları görülmektedir. Bu etnik kökenin ulus diye kabul edilmesi mümkün değildir.

Küresel çetelerin aktörleri, Türkiye'ye enjekte ettiği bu sorun(!), devletin, ülkesi ve milleti ile bölünmez bütünlüğüne yapılan bir saldırıdır.

Türklerin son yurdu Anadolu'da artık "TÜRK olmak ve bir milletin adı olan Türklüğü savunmak" suç olarak görülmektedir. Türk milleti bir taarruzla karşı, karşıyadır. Birgül Hoca yapılması gerekeni yapmış, vatan savunmasında yerini almış, Türk milletine yapılan taarruza, gene taarruzla cevap vermiştir. Harp sanatında en iyi savunma taarruzdur.

Ancak kendi partisindeki bazı kendini bilmezler dahil, başta mütarekeci basın tarafından "faşistlik ve halkı kin ve düşmanlığa tahrikle" suçlanmıştır. Hatta başta Tunceli İnsan hakları Derneği Bşk.nı başta olmak üzere, bir çok kurum kendisi hakkında eskiden adı "Cumhuriyet Savcılığı" olan kuruma suç duyurunda bulunmuştur.

Şimdi buraya kocaman bir nokta koyalım ve şu soruyu soralım. "Yapılan tüm saldırılar, suçlamalar sadece Sn. Birgül Ayman Güler'e midir?"

Elbette hayır! bu saldırılar "Ne Mutlu Türk'üm Diyene" diyebilen Türk milletinin her ferdinedir. Bu saldırıların altında şer ittifaklarının üzerinde anlaştığı anayasadan Türklüğü silme, Türk'ü kimliksizleştirme operasyonu vardır.

Bu saldırıların altında ana dilde eğitim, Öcalan'ın siyasi aktör yapılması ve federasyon vardır.

Bu saldırıların altında küresel çetelerin organı, ABD'nin patronu İlluminati'nin alt basamağı CFR'nin "Dünya Hükümeti" istekleri vardır.

Bu saldırıların altında Türk'ün "ATEŞLE İMTİHANI" vardır. İhanet çetelerinin Türk'ü kuşatması vardır.

Türk millet yok edilmek, ulus devlet yıkılmak istenmektedir.

Safını belirleyeceksin arkadaşım. Ya "Dağda ölen bir gerillayı, bin TC askerine değişmem" zihniyetin adını sosyal demokrasi koyarak esarete, köleliğe, bölünmeye rıza göstereceksin.

Ya da ne savaşmadan ne de savaşarak esarete rıza göstermeyecek, "Ya İstiklâl-Ya Ölüm" diyenlerin yanında gerekirse ölümü göze alarak saf tutacaksın.

Sen seçeceksin, kendinin, çocuklarının, torunlarının vatanın geleceğini sen seçeceksin. "Hatt-ı müdafaa yoktur, sath-ı müdafaa vardır. O satıh tüm vatandır." diyeceksin, ev, sokak, kasaba, şehir demeden, tüm vatanı savunacaksın. Türklüğü savunacaksın, Türk milletine yapılan bu hayasızca akını sona erdireceksin.

Artık Türk olmanın sorun ve suç haline getirildiği ülkende, nefsi müdafaadan vaz geçip, Kocatepe'den verilen emre uyacaksın...

Ve sevgili Birgül Hoca'nın şahsında Türk milletinin varlığına, dirliğine ve bölünmez bütünlüğüne karşı yapılan linç girişimine karşı duracaksın...

"YALAN RüZGÂR"larının önünde savrulmayacak ve asırlık bir çınar misali dimdik duracaksın.

NOT: Bazı çevreler savunduğumuz "Türk, Kürt kardeş değildir. Kürt te, benim, gibi sizin gibi Türkiye Cumhuriyeti'nin bir vatandaşı ve Türk milletinin bir ferdidir." düşüncesine karşı çıkmakta, Türk-Kürt kardeşliğine Mustafa Kemal Paşa'nın 1919'da Kazım Karabekir Paşa'ya çektiği telgrafı dayanak olarak göstermektedirler.

Bu telgrafta "... Kürt kardeşlerimize aguş(kucak) açalım." denmektedir. Bu telgraf elbette doğrudur. Ancakkkk! Yıl 1919'dur. Bağımsızlık Savaşı'nın ilk çoban ateşleri yakılmıştır. Anadolu halkı ümmettir, kuldur. Henüz millet ve yurttaşlık kavramı yerleşmemiş, Osmanlı'nın küllerinden bir ulusun doğuşu yaşanmamıştır.

Cumhuriyet'in kurulması ile birlikte Mustafa Kemal Atatürk Türk milletini tanımlamıştır."Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ni kuran TÜRKİYE HALKINA TÜRK MİLLETİ denir."

Bir ulusun sancılı doğumunu yaşayan bu topraklarda, Mustafa Kemal Paşa ve Türk milleti, kanla, irfanla ve devrimle Cumhuriyet'i kurmuştur.

Etnik kökeni ne olursa olsun, Laz, Çerkez, Roman, Gürcü veya Kürt fark etmez,etnik kökeni ne olursa olsun, benim kardeşim değil, Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin birer yurttaşı ve Türk milletinin ferdidir.Aksi bir söylem, yineliyorum, EMPERYALİZMİN AYIRAÇLIĞINA SOYUNMAKTIR.
Ben yaşayabilmek için, kesin olarak bağımsız bir ulusun evladı kalmalıyım. Bu yüzden ulusal bağımsızlık bence bir hayat sorunudur.
Ya istiklal, ya ölüm!
Kullanıcı küçük betizi
NİLGÜN BAŞTUĞ
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 694
Kayıt: Çrş Eki 26, 2011 12:44

Şu dizine dön: Figen ÖZEN

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 0 konuk

x