Ben alıntı yaparak değil de genel konuşmak istiyorum, çünkü bilmeden islama haksızlık yapıldığını görüyorum. Bir konuda fikir sahibi olmak için önce bilgi sahibi olmak gerekir.. Cevabını alamadığınız konularda da illa dine saldırmak, kötülemek gerekmez, elbet her sorunun cevabı vardır ama bu nerede aradığınıza bağlıdır.
1) İslam dini kesinlikle dogmatik bir din değildir. Tamamiyle akilciliğa, mantığa dayalı bir dindir. Kur'anda ve peygamber hayatında kesinlikle akıl dışı, aklı-mantığı rededen bir olgu bulamazsınız..
2) Kur'an, bilimi, öğrenmeyi, araştırmayı, gelişmeyi engellemez, yasaklamaz, böyle bir ayette kimse gösteremez. İlim, Çin'de de olsa alınız sözü Hz. Peygambere aittir. Müslüman toplumların geri kalması Kur'anı ırgalamaz, bu insanlarla alakalıdır.
3) Bu dünya bir sınav yeridir. Sınavda hoca ipucu verse de kesinlikle kopya vermez. Eğer dünyada, yaşamda kötü şeyler oluyorsa bu sınav icabıdır. Herkes, herşey iyi olsaydı, Allah herkesi zorunlu olarak müslüman yapsaydı, o zaman irade olmazdı, yaşamın, dünyanın ve ahiretin anlamı, geçerliliği olmazdı. Ömrümüzün sonuna kadar hasta olmasaydık, karnımız acıkmasaydı, uykuya ihtiyacımız olmasaydı, herkes eşit güzellikte, zenginlikte olsaydı, ol dediğimiz zaman istediğimiz herşey olsaydı, yaşlanma olmasaydı-herkes doğumdan ölüme kadar hep 33 yaşında olsaydı, ölümde olmasaydı, dört mevsim değil tek mevsim olsaydı, hep güneş olsaydı ya da hep yağmur yağsaydı, vs vs., dolayısıyla insanlar da çalışmasaydı, kötülerle savaşmasaydı, herkes sabahtan akşama kadar yattığı yerden muhabbet edip TV seyretseydi, üşütmeseydi, yorulmasaydı, sancısı olmasaydı, bu nasıl bir dünya olurdu!! İyi insan-kötü insanda olmazdı, günah ta sevap ta.. Bitkisel hayat olurdu bir tabirle belki de.. O zaman bize düşen görev nedir? Çalışmak, iyiyi-kötüyü ayırt etmek, haklının yanında durmak, adil davranmak, mantığı çalıştırmak, aklı kullanmaktır. Kur'an'ın söyledikleri, yap dedikleri de budur. Her an, her saniye doğruluğunu ispat için Kur'an'dan, döneminde peygamberlerden fiziksel mucize beklemek abesle iştigaldir. Ha mucizeler hiç olmamışta değildir, ama hepsinin yeri ve zamanı vardır. Bunlar yukarıda bahsettiğim ipuçlarının büyüklerindendir. Bu ipuçları günümüzde de vardır, aklı çalıştırıp ipin ucunu tutarak doğru yere varmak ya da ipin ucunu keserek yolunu sonlandırmak tamamen insanlara bırakılmıştır. Zorlamayla ya da dogmatizmle insanları bir yere kimse götürmez, din de götürmez. Dedim ya sadece ipucu verir, o kadar da başı boş değildir ademoğlu.
Döngüsel ipuçları örnekleri verecek olursam: azot döngüsü (başlıbaşına bir konudur), zaman döngüsü (gün-gece-mevsim), kan döngüsü (kalbin çalışması, organların beslenmesi ve havalanması), su döngüsü (yaşamın kaynağıdır, canlı vücudundadır, havadadır, yerdedir, sudur, buhardır,buzdur), hava döngüsü (oksijen alır karbondioksit verirsin-CO2 fotosenteze gerektir, ortak yaşamdır), gezegenler-kainat döngüsü. Bu örnekler çoğalır. Bunlara tesadüfi demek gaflettir..
4) İslam tartışılmaz, sorgulanmaz, soru sorulmaz, anlaşılmaz değildir. Maksat üzüm yemek, bağcıyı dövmemek olduktan sonra bu söylediklerimin hepsi de uygulanır. Yeter ki, dine, inançlara, inananlara saygılı olunsun.. İnanmayanlara da.. Kur'an da paylaşmayı, güzeli, düzeni, sevgi ve saygıyı, muhabbeti, araştırmayı, çalışmayı, öğrenmeyi salık verir zaten. Her insan beyninde vehim (vesvese) vardır, bu da yukarıdaki 3. madde gereğidir aslında. Önemli olan bu vesveseleri doğruyu bulmak için kullanabilmektir. Hatta bence varolan vesvesenin rolü, amacı budur. Yaradılışta sorgulanabilir, Yaradan da. Vesveseler kişinin elinde değildir. İslam'da vesvese yasağı diye bir şey de yoktur. Bilakis, sorgulamak, uğraşmak, öğrenmek vardır, akla dayanır. Bu da islamın felsefesidir. Çünkü içerisinde insan vardır, beyin vardır, doğrudan düşünceyle ilintilidir. İnsana hastır. Uçsuz bucaksızdır, sınırları yoktur. Hatta ve hatta en gerçek ve en geniş felsefedir. Teknoloji de akla dayalı olduğu için dine aykırı, çelişkili değildir, din dışı hiç değildir. Günümüz teknolojisinin açıklayamadığı pek çok şeyi islam açıklamaktadır..
5) İslam, salt olarak anadan-babadan, kulaktan dolma, bakkaldan, sakallıdan, sokaktaki insandan öğrenilmez. Bu işe gönül verilmek isteniyorsa kaynağına gitmek gerektir. Kaynağı neredir, Kur'andır, neredir, akıldır, neredir, gönüldür. Akla, gönle aykırı olan, açın bakın islama da aykırıdır. Tersini düşünen ya şimdiye kadar doğrusunu öğrenememiş, yanlış kaynaklara gitmiş, ya da art niyetlidir.
6) Kul icadı sözler, kitaplar, eylemler toplumun çoğunluğu tarafından doğru addedilse de illa ki doğru olmayabilir. Bunun içinde danışacağınız yer 5. maddede bahsettiğim kaynaklardır. Tartışmaya açık bir felsefeye sahip olduğu için, akıl takasına da açıktır. Aklı geliştirecek, aklı besleyecek şeyler: Bilene (ama doğru bilene,her doğruyu söylediğini iddia edene değil) danışmak, düşünmek, mukayese yapmak, okumaktır..
7) Yaklaşım, şartlanma çok önemlidir, neyi görmek istiyorsanız ona ulaşırsınız (Bakınız 3. madde).
Son olarak, ben bir islam alimi, profesörü değilim.. Yukarıda yazdıklarımda eğer bir hata varsa, bu da İslam'ı Kur'an'ı ırgalamaz. Benim hatamdır.
..