Yanılmışım Tanrı Varmış

Türkiye ve dünya gündemindeki gelişmeler hakkındaki fikirleriniz, yayınladığımız izlencelerin bölümleri hakkındaki düşüncelerinizi paylaşabileceğiniz alan.

İletigönderen kaye » Çrş Eyl 17, 2008 22:58

Ben alıntı yaparak değil de genel konuşmak istiyorum, çünkü bilmeden islama haksızlık yapıldığını görüyorum. Bir konuda fikir sahibi olmak için önce bilgi sahibi olmak gerekir.. Cevabını alamadığınız konularda da illa dine saldırmak, kötülemek gerekmez, elbet her sorunun cevabı vardır ama bu nerede aradığınıza bağlıdır.
1) İslam dini kesinlikle dogmatik bir din değildir. Tamamiyle akilciliğa, mantığa dayalı bir dindir. Kur'anda ve peygamber hayatında kesinlikle akıl dışı, aklı-mantığı rededen bir olgu bulamazsınız..
2) Kur'an, bilimi, öğrenmeyi, araştırmayı, gelişmeyi engellemez, yasaklamaz, böyle bir ayette kimse gösteremez. İlim, Çin'de de olsa alınız sözü Hz. Peygambere aittir. Müslüman toplumların geri kalması Kur'anı ırgalamaz, bu insanlarla alakalıdır.
3) Bu dünya bir sınav yeridir. Sınavda hoca ipucu verse de kesinlikle kopya vermez. Eğer dünyada, yaşamda kötü şeyler oluyorsa bu sınav icabıdır. Herkes, herşey iyi olsaydı, Allah herkesi zorunlu olarak müslüman yapsaydı, o zaman irade olmazdı, yaşamın, dünyanın ve ahiretin anlamı, geçerliliği olmazdı. Ömrümüzün sonuna kadar hasta olmasaydık, karnımız acıkmasaydı, uykuya ihtiyacımız olmasaydı, herkes eşit güzellikte, zenginlikte olsaydı, ol dediğimiz zaman istediğimiz herşey olsaydı, yaşlanma olmasaydı-herkes doğumdan ölüme kadar hep 33 yaşında olsaydı, ölümde olmasaydı, dört mevsim değil tek mevsim olsaydı, hep güneş olsaydı ya da hep yağmur yağsaydı, vs vs., dolayısıyla insanlar da çalışmasaydı, kötülerle savaşmasaydı, herkes sabahtan akşama kadar yattığı yerden muhabbet edip TV seyretseydi, üşütmeseydi, yorulmasaydı, sancısı olmasaydı, bu nasıl bir dünya olurdu!! İyi insan-kötü insanda olmazdı, günah ta sevap ta.. Bitkisel hayat olurdu bir tabirle belki de.. O zaman bize düşen görev nedir? Çalışmak, iyiyi-kötüyü ayırt etmek, haklının yanında durmak, adil davranmak, mantığı çalıştırmak, aklı kullanmaktır. Kur'an'ın söyledikleri, yap dedikleri de budur. Her an, her saniye doğruluğunu ispat için Kur'an'dan, döneminde peygamberlerden fiziksel mucize beklemek abesle iştigaldir. Ha mucizeler hiç olmamışta değildir, ama hepsinin yeri ve zamanı vardır. Bunlar yukarıda bahsettiğim ipuçlarının büyüklerindendir. Bu ipuçları günümüzde de vardır, aklı çalıştırıp ipin ucunu tutarak doğru yere varmak ya da ipin ucunu keserek yolunu sonlandırmak tamamen insanlara bırakılmıştır. Zorlamayla ya da dogmatizmle insanları bir yere kimse götürmez, din de götürmez. Dedim ya sadece ipucu verir, o kadar da başı boş değildir ademoğlu.
Döngüsel ipuçları örnekleri verecek olursam: azot döngüsü (başlıbaşına bir konudur), zaman döngüsü (gün-gece-mevsim), kan döngüsü (kalbin çalışması, organların beslenmesi ve havalanması), su döngüsü (yaşamın kaynağıdır, canlı vücudundadır, havadadır, yerdedir, sudur, buhardır,buzdur), hava döngüsü (oksijen alır karbondioksit verirsin-CO2 fotosenteze gerektir, ortak yaşamdır), gezegenler-kainat döngüsü. Bu örnekler çoğalır. Bunlara tesadüfi demek gaflettir..
4) İslam tartışılmaz, sorgulanmaz, soru sorulmaz, anlaşılmaz değildir. Maksat üzüm yemek, bağcıyı dövmemek olduktan sonra bu söylediklerimin hepsi de uygulanır. Yeter ki, dine, inançlara, inananlara saygılı olunsun.. İnanmayanlara da.. Kur'an da paylaşmayı, güzeli, düzeni, sevgi ve saygıyı, muhabbeti, araştırmayı, çalışmayı, öğrenmeyi salık verir zaten. Her insan beyninde vehim (vesvese) vardır, bu da yukarıdaki 3. madde gereğidir aslında. Önemli olan bu vesveseleri doğruyu bulmak için kullanabilmektir. Hatta bence varolan vesvesenin rolü, amacı budur. Yaradılışta sorgulanabilir, Yaradan da. Vesveseler kişinin elinde değildir. İslam'da vesvese yasağı diye bir şey de yoktur. Bilakis, sorgulamak, uğraşmak, öğrenmek vardır, akla dayanır. Bu da islamın felsefesidir. Çünkü içerisinde insan vardır, beyin vardır, doğrudan düşünceyle ilintilidir. İnsana hastır. Uçsuz bucaksızdır, sınırları yoktur. Hatta ve hatta en gerçek ve en geniş felsefedir. Teknoloji de akla dayalı olduğu için dine aykırı, çelişkili değildir, din dışı hiç değildir. Günümüz teknolojisinin açıklayamadığı pek çok şeyi islam açıklamaktadır..
5) İslam, salt olarak anadan-babadan, kulaktan dolma, bakkaldan, sakallıdan, sokaktaki insandan öğrenilmez. Bu işe gönül verilmek isteniyorsa kaynağına gitmek gerektir. Kaynağı neredir, Kur'andır, neredir, akıldır, neredir, gönüldür. Akla, gönle aykırı olan, açın bakın islama da aykırıdır. Tersini düşünen ya şimdiye kadar doğrusunu öğrenememiş, yanlış kaynaklara gitmiş, ya da art niyetlidir.
6) Kul icadı sözler, kitaplar, eylemler toplumun çoğunluğu tarafından doğru addedilse de illa ki doğru olmayabilir. Bunun içinde danışacağınız yer 5. maddede bahsettiğim kaynaklardır. Tartışmaya açık bir felsefeye sahip olduğu için, akıl takasına da açıktır. Aklı geliştirecek, aklı besleyecek şeyler: Bilene (ama doğru bilene,her doğruyu söylediğini iddia edene değil) danışmak, düşünmek, mukayese yapmak, okumaktır..
7) Yaklaşım, şartlanma çok önemlidir, neyi görmek istiyorsanız ona ulaşırsınız (Bakınız 3. madde).
Son olarak, ben bir islam alimi, profesörü değilim.. Yukarıda yazdıklarımda eğer bir hata varsa, bu da İslam'ı Kur'an'ı ırgalamaz. Benim hatamdır.

..
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

inanca saygi nedir?

İletigönderen mustafat » Çrş Eyl 17, 2008 23:55

kaye yazdı:4) İslam tartışılmaz, sorgulanmaz, soru sorulmaz, anlaşılmaz değildir. Maksat üzüm yemek, bağcıyı dövmemek olduktan sonra bu söylediklerimin hepsi de uygulanır. Yeter ki, dine, inançlara, inananlara saygılı olunsun.. İnanmayanlara da..


güzel yazmissiniz kaye, ancak bir sorum var: inançlara saygili olmakla ne kastediyorsunuz?

özellikle herhangi bir dini kimlik edinmis insanlar, abone olduklari dini dogmalarin tartismaya açilmasindan hoslanmadiklari için "inancima saygi göster" argümanini sorgulamanin yasaklandigi fikir alanlari olusturmak amaciyla kullanirlar.

Yani onlarin inançlarini sorgulamak onlara göre saygisizlik oluyor. O zaman ortaya söyle bir durum çikiyor: Dini olmayan her fikri sorgulayabilirsiniz, ama dini fikirleri sorgularsaniz ayip oluyor.

örnegin ben "benim bildigim dünya yuvarlak degil düzdür" dersem "sen ne cahil adamsin" diye benle alay edip isin dogrusunu anlatabilirsiniz, bir sorun yok.

ama ben "su dinin su mezhebine üyeyim, biz dini inancimiz geregi dünyanin düz olduguna inaniriz" dersem bana daha bir dikkatli yaklasmaniz ve belki inanca saygidan dolayi tartismaktan kaçinmaniz gerekiyor, öyle mi? O zaman da bu baski oyununa gelmis, ve beni cehaletimle basbasa birakmis oluyorsunuz. Böylece cehalet din kilifi altinda korunmus oluyor.

O zaman en abuk subuk, en uçuk fikirleri din kilifi altinda dogma yapar, insanlara zihin tableti gibi yutturursunuz (örnegin Scientology). Veya tersi, en yanlis, en antik, en desteksiz fikirler herhangi bir dinin paketi altinda yüzlerce binlerce yil sorgulanmaz dogmalar haline barinabilir (örnegin Sümer/Babil kökenli yaratilis destanlari).

Bence saygi duyma açisindan dini olanla dini olmayan fikirleri ayri ele almak, dini fikirlere ayricalik tanimak yanlistir. Dini fikirler daha fazla saygi gerektirmez. Veya dini tercihler, dini olmayan tercihlerden daha saygideger degildir. Genel olarak sunu demek yeterlidir: insanlarin farkli fikirlerine saygi göstermek, kavga etmeden tartismasini bilmek gerekir.
Kullanıcı küçük betizi
mustafat
Üye
Üye
 
İletiler: 153
Kayıt: Cmt Ağu 09, 2008 14:06

İletigönderen kaye » Prş Eyl 18, 2008 0:44

herhangi bir dini kimlik edinmis insanlar, abone olduklari dini dogmalarin tartismaya açilmasindan hoslanmadiklari için "inancima saygi göster" argümanini sorgulamanin yasaklandigi fikir alanlari olusturmak amaciyla kullanirlar.

Yani onlarin inançlarini sorgulamak onlara göre saygisizlik oluyor. O zaman ortaya söyle bir durum çikiyor: Dini olmayan her fikri sorgulayabilirsiniz, ama dini fikirleri sorgularsaniz ayip oluyor.

Mustafat, ben sana çok teşekkür ediyorum böyle bir soru sorduğun için, hakikaten güzel bir soru, demekki anlatamamışım demek istediğimi..
Fakat önce şunu söylemek istiyorum tekrardan: Ben islamda dogma görmüyorum, her şey akılla tarif edilebilir. Akla veya mantığa ters düşen bir şeyi kabullenmemiz istenmemiştir İslamda..
Saygı gösterilmeli derken kastetmek istediğim dindi benim, o din de islamdı. Yukarıda saygı duyulması gereken şey diye tasvir ettiğin din değil, kişidir. İslam onların anlattığı gibi değildir. Her kişiye sınırsız saygı göstermeni bekleyemem tabii ki senden. İslamı dogmatik ve tartışılmaz diye algılayanların duymanızı istediği saygı aslında İslama değil kendilerine duymanızı istediği saygıdır. Onlar bunu istiyorsa, din bunu emretmiyor, din araştırın, tartışın diyor. Bunların inandığı din benim din anlayışımdan çok farklı.. Zaten bu tarz insanlar değil midir dini yanlış anlatan, yanlış yaşayan ve yaşatan, dogmatik yapan.
Anlatabildim mi?

örnegin ben "benim bildigim dünya yuvarlak degil düzdür" dersem "sen ne cahil adamsin" diye benle alay edip isin dogrusunu anlatabilirsiniz, bir sorun yok.

ama ben "su dinin su mezhebine üyeyim, biz dini inancimiz geregi dünyanin düz olduguna inaniriz" dersem bana daha bir dikkatli yaklasmaniz ve belki inanca saygidan dolayi tartismaktan kaçinmaniz gerekiyor, öyle mi? O zaman da bu baski oyununa gelmis, ve beni cehaletimle basbasa birakmis oluyorsunuz. Böylece cehalet din kilifi altinda korunmus oluyor.

İslamda böyle bir kabullenme yoktur, yani dünyanın düz olduğuna dair. O yüzden bu konu, bu tartışmanın dışındadır. Ben islamı anlatmaya çalıştım. Dünyada yok değil, var bu tarz yanlış inanışlar İslam dünyasında da ya da ilkel totem, put dinleri hala mevcut. Bunlar, benim bir önceki mesajımda anlattığım dini, İslamı bağlamaz. Eğer birisi islamda bu tarz şeyler var diyorsa (fenne, tıbba, akla aykırı şeyler) bu o kişinin ayıbıdır, dinin değil. Burada duyacağın ya da duymayacağın saygı da dolayısıyla kişiyedir, islama değil..

O zaman en abuk subuk, en uçuk fikirleri din kilifi altinda dogma yapar, insanlara zihin tableti gibi yutturursunuz (örnegin Scientology). Veya tersi, en yanlis, en antik, en desteksiz fikirler herhangi bir dinin paketi altinda yüzlerce binlerce yil sorgulanmaz dogmalar haline barinabilir (örnegin Sümer/Babil kökenli yaratilis destanlari).

Tamamen katılıyorum bu yazdığına..

Bence saygi duyma açisindan dini olanla dini olmayan fikirleri ayri ele almak, dini fikirlere ayricalik tanimak yanlistir. Dini fikirler daha fazla saygi gerektirmez. Veya dini tercihler, dini olmayan tercihlerden daha saygideger degildir. Genel olarak sunu demek yeterlidir: insanlarin farkli fikirlerine saygi göstermek, kavga etmeden tartismasini bilmek gerekir.


Yine bir tekrar olacak: Benim önceki mesajımda anlattığım din islamdı. İslama, gerçek saygıyı duymak için, İslamı çok çok iyi bilmek gerekir. İslam diye önünüze getirilen yanlış bir sürü şey olabilir, burada size düşen neyin gerçek islam, neyin sahte islam olduğunu ayırt edip karşınızdakine ona göre bir tavır göstermektir. Bu tavrın nasıl olması gerektiği de tamamen sizin şahşınıza, eğitiminize, karakterinize, anlık halinize, karşınızdaki kişinin tavır ve hallerine bağlıdır. Bu konuda size nasihat vermek, adama şöyle davranın, böyle tutum takının demek haddim değildir. Fakat İslam olarak ele alırsak yani islam nasıl davranmamızı gerektiriyor diye sorarsan:
Der ki: Kişi ne olursa olsun, ister cahil ister bilgili, ister zengin ister fakir, ister dost ister düşman, ister müslim ister gayri müslim, kimsenin kalbini kırmayacaksın. Bu kul hakkına girer, affedilmeyen en büyük iki günahtan biri de kul hakkıdır.
Benim nasıl davranacağımı sorarsan; din kurallarıyla toplum geleneklerini yoğurarak bir edada bulunmam gerek derim, ama %100 uygular mısın dersen de maalesef "hayır" derim. Mükemmel bir insan değilim..

**************
Sorduğunuz soruları bir de ben sorayım size, desem ki:
-Yoğurt karadır, domates mavi. Bu benim inancımdır, bu böyle kabul edilmelidir..
Bunu, hakikaten inanarak söylediğimi düşünün. Ne düşünürsünüz hakkımda?
(Sizin tarafınıza geçiyorum) Ben çok boş, abes ve yanlış bir inanış olarak görürüm, ama yoğurdun kara olmadığını karşımdaki insanı rencide etmeden anlatmaya çalışırım. Anlamıyor, ısrar ediyor, hırçın olmaya başlıyorsa, şu an aklıma gelmeyen, o an ki ruh halime göre bir yol çizerim.
Sapla samanı çok iyi ayırt etmek lazımdır. İslam diye yanlışları sunan ve laf ettirmeyen, tartışmaya mahal verdirmeyen insanlara gereken cevap verilmelidir. Burada izlenecek yolu da duruma göre (yukarıda da bahsettiğim gibi) kişiye bırakıyorum.. Zira saygılı olmak demek, akıldışı, saçma, kötü şeylere ses çıkarmamak, doğruyu söylememek demek değildir. Aklın yolu birdir. Akılda, fende doğru tektir. Birden fazla doğru olsaydı, o zaman doğru olmazdı. Zaten, topluma yerleşen yanlış bir şeyin doğrusunu biliyorsan ve bunu şartların elverdiği halde açıklamıyorsan, bu hareketin islamda da günahtır, toplumda da ayıptır, mahkeme önünde de suçtur.

..
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

İletigönderen brd » Prş Eyl 18, 2008 17:56

İm (Kod): Tümünü seç
İslam dini kesinlikle dogmatik bir din değildir.


Islam da en az diger dinler kadar dogmatiktir. Zaten dogmatik olmayan bir din yoktur. Dinlerin hepsi sorgulanmasi imkansiz kabuller üzerine kurulmustur. Mesela tanrinin, cennet, cehhenemin varligini inkar edemezsiniz müslümansaniz. Yasayip yasamadigi bile belli olmayan Isa'yi peygamber olarak kabul etmek zorundasiniz. Miras paylasiminda kadinlarin daha az pay almasini kabul etmek zorundasiniz. Akdeniz ve okyanus birbirine karistigi halde, karismiyor diyen Islam'a inanmak zorundasiniz. Buna benzer tartismaya acik olmayan dogmalar hem tek tanrili hem de cok tanrili dinler de fazlasiyla mevcuttur. Bu nedenle Islam dogmatik degildir yargisi, bilim karsisinda sürekli saf kaybeden -yaratilis teorisi garabeti de bu saf kaybetmeye karsi gelistirilen birsavunmadir aslinda- müslümanlarin ortaya attigi ama asli olmayan bir iddiadir.

Zaten en kücük elestiride hemen "ama inancimiz bu saygi gösterin" denmesi de Islam'in dogmatik oldugunun baska bir kanitidir.

Kadinin asagilanmasi, kölelestirilmesi anlamina gelen basörtüsü, türban, carsaf da "ama bu bizim inancimiz" bahanesi ile mesrulastirilmaya calisiliyor. Eger Islam gercekten dogmatik bir dusunce yapisina sahip olmasaydi, kadinlar bu asagilanmayi sahiplenmez sorgularlardi.

Bu nedenle islam felsefesi diye bir sey olmaz ama Islam felsefenin konusu olabilir.
Kullanıcı küçük betizi
brd
Üye
Üye
 
İletiler: 179
Kayıt: Pzr Eki 28, 2007 23:53

İletigönderen kaye » Prş Eyl 18, 2008 23:41

Mesela tanrinin, cennet, cehhenemin varligini inkar edemezsiniz müslümansaniz.


Offf, bu çok komik ya..
Saydıklarının hepsini inkar edebilirsiniz, ikisini kabul edip üçünü inkar edebilirsiniz, hepsini kabul edersen müslüman olursun, sadece tanrıyı kabul edersen teist olursun, hepsini reddedersen ateist olursun vs.
Senin islamiyeti hiç bilmediğin çok belli, müslüman olduğun için bunları zoraki kabul etmezsin, bunlara inandığın için müslümansındır. Dini illa dogmatik, akıl dışı göstereceğim diye bu tarz kelime oyunları yapmaya kalkışmayın..


Yasayip yasamadigi bile belli olmayan Isa'yi peygamber olarak kabul etmek zorundasiniz.

O sana göre öyledir :) İsa yaşamıştır, bir insanın yaşadığına inanman için onu gözlerinle görmen gerekiyorsa, vahdettin'in yaşadığına nasıl inanıyorsun!!! İnanmana sebep vahdettin'in İsa'dan 1900 sene sonra yaşaması mıdır!!
Ama ne değişir, sonuçta her ikisi döneminde de sen yoktun bu dünyada..

Buna benzer tartismaya acik olmayan dogmalar hem tek tanrili hem de cok tanrili dinler de fazlasiyla mevcuttur.

Tartışıyoruz işte, daha ne! Sana birşey diyen yok, islam adına yapılan her şey islamı bağlamaz.. Bunu yukarıda da çok anlattım.


Bu nedenle Islam dogmatik degildir yargisi, bilim karsisinda sürekli saf kaybeden -yaratilis teorisi garabeti de bu saf kaybetmeye karsi gelistirilen birsavunmadir aslinda- müslümanlarin ortaya attigi ama asli olmayan bir iddiadir.

Garabet diyecek, diyebilecek kadar ileri gidiyorsun. Ortada eğer bir suçlama, faşizan davranma, aşağılama, önyargıyla yaklaşma varsa bu müslümanım diyen ben tarafından değil, ateist olan sen tarafından yapılmaktadır..
Yaratılış teorisi garabetse açıklayın o zaman, yaşı bugün bilimle ispatlanmış olan dünyada (bırakın dünyanın yoktan varoluşunu) ilk insan nasıl oluşmuştur, nasıl kadın ve erkek olarak ayrılmıştır? Üreme nasıl fiziksel olarak vuku bulmuştur? 3000-5000 atomun tesadüfen yanyana gelip, tesadüfen dizilmesiyle mi...

Zaten en kücük elestiride hemen "ama inancimiz bu saygi gösterin" denmesi de Islam'in dogmatik oldugunun baska bir kanitidir.

Senin bu kadar tezyifkar halin tüm ateistleri veya ateizmi nasıl bağlamazsa, tartışmayı kestirip atan, hurafeleri din sanan müslümanların yaptıkları da islamı bağlamayacaktır. Fakat tavırlarından anladığım kadarıyla, sen sadece bu konuyu değil, herhangi bir bilimsel mevzuyu bile tartışırken karşıdaki insan için asabi, negatif gelebilirsin.. Bu tarz tutumların dinle, dinsizlikle alakası yoktur, karakter meselesidir..

Kadinin asagilanmasi, kölelestirilmesi anlamina gelen basörtüsü, türban, carsaf da "ama bu bizim inancimiz" bahanesi ile mesrulastirilmaya calisiliyor. Eger Islam gercekten dogmatik bir dusunce yapisina sahip olmasaydi, kadinlar bu asagilanmayi sahiplenmez sorgularlardi.

İslamda türban, çarşaf, başörtüsü, recm vs zaten yoktur. Her önüne gelen sakallıyı hacı zannetmemen gerektiği gibi, her söyleneni de islam sanma.. İslamı tartışabilmen için gerçek bir müslümanla, en az onun kadar bilmelisin bu dini doğru olarak; orasına burasına sokuşturulmuş gelenekleri din sanarak değil. Böyle islamda yeri yurdu olmayan mevzuları islama mâl ederek tartışmaya çalışırsan, baştan kaybedersin zaten.. Kaale almam seni. Bununda islamla, sözde dogmatik olmasıyla alakası yoktur. Ortada yalan ve gerçeği inkar vardır çünkü..
Not: Türban konusu bizim sitemizde de çok tartışılmıştır. Orada fazlasıyla değinmiştik bu konuya, tekrar yazmayacağım, mümkünatı ve gereği yok herşeyi yeniden bir daha yazmanın; merak ediyorsan açar bakarsın..

..
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

İletigönderen Çetin Taş » Prş Eyl 18, 2008 23:50

Yasayip yasamadigi bile belli olmayan Isa'yi peygamber olarak kabul etmek zorundasiniz.

Ben tartışmanızı okuyorum.Genele söyleyecek bir şeyim yok.Ama burada bence demagoji yapmışsın.İsa'yı peygamber olarak kabul edip etmemek ayrı bir konu.Ama yaşayıp yaşamadığını sorgulamak saçma.Çünkü yaşamıştır.Tıpkı Musevilerin peygamberi Musa'nın,tıpkı Müslümanların peygamberi Muhammed'in yaşadığı gibi.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

İletigönderen patriot100 » Cum Eyl 19, 2008 0:38

Örnek vermek gerekirse, Islam ortaya ciktigi kültür ve cografyasi nedeniyle Dogulu degerler sisteminin bir yansimasi iken, bu dinin iddiasi küresel oldugudur. Oysa birakin Batiyi, komsu cografya Cin ve Hindistandaki insanlara seslenmekten fersah fersah uzaktir -simdi birileri cikip 1,5 milyarlik nüfusun icinde %2ye karsilik gelen ve dinden cok kimlik meselesi agir basan Uygurlari örnek vermesin-.

Bu durum felsefi olarak tartisilabilir, ama Islam felsefecileri Islamin evrensel olmadigini kabul edebilirler mi, diyelim ki bu tartismanin sonunda bu dusunce agir bastiginda?


Sen önyargilarindan kurtulabiliyorsan, Islam felsefecileri de pek tabi öyle bir düsünce agir bastiginda Islamin evrensel olmadigini kabul etmeliler.
Kullanıcı küçük betizi
patriot100
Üye
Üye
 
İletiler: 36
Kayıt: Çrş Oca 30, 2008 21:12

standart müslümanlik var mi?

İletigönderen mustafat » Cum Eyl 19, 2008 1:42

brd yazdı:Islam da en az diger dinler kadar dogmatiktir. Zaten dogmatik olmayan bir din yoktur. Dinlerin hepsi sorgulanmasi imkansiz kabuller üzerine kurulmustur. Mesela tanrinin, cennet, cehhenemin varligini inkar edemezsiniz müslümansaniz. Yasayip yasamadigi bile belli olmayan Isa'yi peygamber olarak kabul etmek zorundasiniz. Miras paylasiminda kadinlarin daha az pay almasini kabul etmek zorundasiniz. Akdeniz ve okyanus birbirine karistigi halde, karismiyor diyen Islam'a inanmak zorundasiniz. Buna benzer tartismaya acik olmayan dogmalar hem tek tanrili hem de cok tanrili dinler de fazlasiyla mevcuttur. Bu nedenle Islam dogmatik degildir yargisi, bilim karsisinda sürekli saf kaybeden -yaratilis teorisi garabeti de bu saf kaybetmeye karsi gelistirilen birsavunmadir aslinda- müslümanlarin ortaya attigi ama asli olmayan bir iddiadir.

Zaten en kücük elestiride hemen "ama inancimiz bu saygi gösterin" denmesi de Islam'in dogmatik oldugunun baska bir kanitidir.

Kadinin asagilanmasi, kölelestirilmesi anlamina gelen basörtüsü, türban, carsaf da "ama bu bizim inancimiz" bahanesi ile mesrulastirilmaya calisiliyor. Eger Islam gercekten dogmatik bir dusunce yapisina sahip olmasaydi, kadinlar bu asagilanmayi sahiplenmez sorgularlardi.

Bu nedenle islam felsefesi diye bir sey olmaz ama Islam felsefenin konusu olabilir.


brd, her fikrinize katilmasam da bence Islami bu sekilde sorusturmakta haklisiniz. Ben de eskiden böyle düsünürdüm; yani ya bütün pakete inanirsin, ya da müslüman degilsin. Bugün öyle düsünmüyorum. Herkesin kendine has bir müslümanlik anlayisi olabilir. Bir müslüman çevresindekiler neye inaniyorsa ona inanan koyun akilli biri olmak zorunda degildir.

Müslümanligin tanimini neden ben onu siyasete alet eden çikarci ve beyin yikamaci yobazlarin tekeline birakayim? Islam deyince Fethullah'in veya Taliban'in karanlik islamini mi anlayacagiz, yoksa Farabi'nin Yunus Emre'nin Haci Bektas'in aydinlik islamini mi?

Ben örnegin kendimi müslüman sayarim, ama kelimesel anlamda cennete cehenneme, ruhlara mucizelere falan inanmam. Allah'i evrenin tamami olarak düsünürüm. Islami akil yoluyla anlayip yorumlamak önemlidir, burada söz konusu olan akil da insanin kendi aklidir, baskalarininki degil. Kaldi ki Islam dini evreni anlamak için bilimi referans gösterir.

Ne diyor Yunus Emre?

Cennet Dediğin Nedir ki
Birkaç Köşkle Birkaç Huri
İsteyene Ver Onları
Bana Seni Gerek Seni

Simdi cennet fikrini mizaha alan Yunus Emre müslüman degil mi? Kim karar verecek buna? Sanki Allah'la arasinda kirmizi telefon baglantisi varmis gibi Islam uzmani geçinen mollalar mi? Hiç kimse karar veremez, sadece kisinin kendisi ve Allah.

Tabi ki her din, ideolojiler ve etik degerler gibi bir takim dogmalara dayanir. Fakat siz bütün bir din paketi altinda gelen her dogmaya inanmak zorunda degilsiniz. Neye akliniz yatiyorsa ona inanirsiniz. Ayrica dogmalari sorgulamaktan da korkmamak gerekir.

örnegin orta çagda dünyanin evrenin merkezinde olusu ve günesin dünya çevresinde dönmesi hristiyanligin temel dogmalarindan biriydi. Bugün artik bunlari Vatikan bile kabul etmiyor, ama hristiyanlik hala yerinde duruyor. Ama eskisine göre çok daha küçülmüs bir dogmalar paketi olarak! Bilim gelistikçe dinin ahkam kesip müdahale ettigi alanlar gitgide daralmis. Geriye çaga uydurulmus bazi ahlaki degerlerle birkaç mistik masal kalmis. Ama yine de bir seyler kalmis.

Kuran'da kadinlara verilen bazi yarim haklardan söz etmissiniz. Tabi ki bundan 1400 yil önce yasamis bir Arap kabilesi için getirilmis bir takim kurallari aynen bugüne uygulamak saçmadir. Her olguyu, her kurali o günün sartlari içinde degerlendirmek gerekir. çünkü sadece bilim ve teknoloji degil, toplumlarin yasam tarzlari ve etik degerleri de zamanla degisir. Artik kölelerimiz cariyelerimiz yok. Bugün kadin erkek esit kabul ediyoruz. Ganimet için düsman kabilelere baskina gitmiyoruz. Savaslarda esir aldigimiz kadinlari aramizda paylasmiyoruz.

Ben isin özünü söyle düsünüyorum: Hz Muhammed o devirde döneminin geleneksel tanrilarini inkar edip bir deve kadar bile degeri olmayan kadina erkegin yarisi kadar bile olsa bir takim haklar vermis, bu aslinda bir devrimdir. Kadin erkege esittir dese o günün erkegine zaten kabul ettiremezdi.

Isa ve Musa konusunda: Bu peygamberlerin hayat hikayeleri Hz Muhammed kadar kesin tarihi kayitlara dayanmiyor. Ayrica Isa diye biri gerçekten vardiysa bile hakikaten St. Paul'ün anlattidigi gibi mi yasamisti, o da ayri bir soru. Bunlar sorgulanabilir. Fakat bence sonuçta önemli olan Incil'de verilen mesajlardir. Taa Sümer/Babil dönemlerinden birike birike gelen mitolojik destanlar ve hikayeler de isin tuzu biberi.
Kullanıcı küçük betizi
mustafat
Üye
Üye
 
İletiler: 153
Kayıt: Cmt Ağu 09, 2008 14:06

İletigönderen kaye » Cum Eyl 19, 2008 2:08

Cennet Dediğin Nedir ki
Birkaç Köşkle Birkaç Huri
İsteyene Ver Onları
Bana Seni Gerek Seni

Hz. Rabia'nın bir duası vardı, kelimesi kelimesine yazamasam da şu kapsamdaydı:
Allah'ım eğer seni cennetine girmek için seviyorsam beni sonsuza değin o cennetten mahrum et!!
Eğer sana cehenneminden korktuğum için geliyorsam, beni sonsuza değin o cehennemde yak!!

Burada Yunus'un "bana seni gerek seni" sözündeki mantıkla Rabia'nın mantığı aynıdır. Yoksa cenneti aşağılama falan yoktur. Bu derecede Allah sevgisine ulaşabilene ne mutlu zaten, ama herkese nasip olmaz..
(Bu konuyla alakalı bir fıkra paylaşmıştım, yeri geldi, ona da bir göz atmanızı rica ederim:
http://www.guncelmeydan.com/forum/mecnun-vt16029.html )


Hayyam'ın Yunus'unkine benzer ama çok ağır bir dörtlüğü vardır yine cennetle alakalı:

"ırmaklarından şaraplar akacak" diyorsun,
cennet-i ala meyhane midir?
"her mümin'e iki huri vereceğim" diyorsun,
cennet-i ala kerhane midir?

Burada şuna çok dikkat etmek gerekir. Yani Hayyam'ın sözünde, Yunus'unkinde değil..
Sanki cennet veya öbür dünya sadece 5 duyuyla algılanarak bu dizeler yazılmış.
Oysa diğer tarafa, elimizle, dilimizle, çeşitli uzuvlarımızla gitmiyoruz. Orada zevklerin, acıların dünyadaki gibi olacağı meçhuldür. Ahireti dünyalık aklımız ve dünyevi tecrübelerimizle anlayıp, anlam yüklemeye ve tasvir etmeye çalışıyoruz.. Belki de (bence) yanılıyoruz.. CEzaları da, mükafatları da sanki bu dünyadaki tatla algılayacağımızı düşünüyoruz, kimbilir!!
Bilmem anlatabildim mi!!

..
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

dini dogmalari sorgulamak

İletigönderen mustafat » Cum Eyl 19, 2008 11:41

kaye yazdı:
Cennet Dediğin Nedir ki
Birkaç Köşkle Birkaç Huri
İsteyene Ver Onları
Bana Seni Gerek Seni

Hz. Rabia'nın bir duası vardı, kelimesi kelimesine yazamasam da şu kapsamdaydı:
Allah'ım eğer seni cennetine girmek için seviyorsam beni sonsuza değin o cennetten mahrum et!!
Eğer sana cehenneminden korktuğum için geliyorsam, beni sonsuza değin o cehennemde yak!!

Burada Yunus'un "bana seni gerek seni" sözündeki mantıkla Rabia'nın mantığı aynıdır. Yoksa cenneti aşağılama falan yoktur. Bu derecede Allah sevgisine ulaşabilene ne mutlu zaten, ama herkese nasip olmaz..
(Bu konuyla alakalı bir fıkra paylaşmıştım, yeri geldi, ona da bir göz atmanızı rica ederim:
http://www.guncelmeydan.com/forum/mecnun-vt16029.html )


Hayyam'ın Yunus'unkine benzer ama çok ağır bir dörtlüğü vardır yine cennetle alakalı:

"ırmaklarından şaraplar akacak" diyorsun,
cennet-i ala meyhane midir?
"her mümin'e iki huri vereceğim" diyorsun,
cennet-i ala kerhane midir?

Burada şuna çok dikkat etmek gerekir. Yani Hayyam'ın sözünde, Yunus'unkinde değil..
Sanki cennet veya öbür dünya sadece 5 duyuyla algılanarak bu dizeler yazılmış.
Oysa diğer tarafa, elimizle, dilimizle, çeşitli uzuvlarımızla gitmiyoruz. Orada zevklerin, acıların dünyadaki gibi olacağı meçhuldür. Ahireti dünyalık aklımız ve dünyevi tecrübelerimizle anlayıp, anlam yüklemeye ve tasvir etmeye çalışıyoruz.. Belki de (bence) yanılıyoruz.. CEzaları da, mükafatları da sanki bu dünyadaki tatla algılayacağımızı düşünüyoruz, kimbilir!!
Bilmem anlatabildim mi!!
..


Hayyam'in bu siiri de muhtesem, klasik bir sorgulama örnegi. Yunus Emre, Hayyam ve Ibn'i Sina dini sorgulayabilen düsünürlerdir. Hatta bugün kendisinden övünerek söz ettigimiz Ibn'i Sina'nin basi bu yüzden zamaninin yobazlariyla derde girmisti.

Yunus Emre "Cennet Dediğin Nedir ki/Birkaç Köşkle Birkaç Huri" derken temelde cennetin inananlara bir rüsvet olarak sunulmasini sorguluyor. Benim rüsvete ihtiyacim yok demeye getiriyor.

Kaye, cennetin kelimesel veya soyut anlamda anlasilmasi konusundaki yorumunuza katiliyorum. Ancak her iki durumda da bir rüsvet, bir ödüllendirme söz konusu.

ödül ve ceza fikrinin arkasinda da iki temel dini dogma yatiyor: Biri ruh, öteki de özgür irade. Yunus Emre bir baska siirinde de özgür iradeyi sorgular (hem her seyi bilirsin, hem her seye gücün yeter, hem de beni cehennem gazabiyla yakarsin anlaminda).

Kaldi ki, islamci geçinen cemaatlerin içine bir girin bakin, samimi inanan insanlarin çogunun cennete somut kelimesel anlamiyla inandigini görürsünüz. Yani adam ölünce bir açik hava kerhanesine gidecegine gerçekten inaniyor. intihar bombacilari da öyle!

Simdi cennete kelimesel ve soyut anlamda inanan iki müslüman düsünün. Aslinda burada çok önemli bir inanç farki var, ama ikisine de müslüman diyoruz.

Bir türban için kiyametler koparan, "türbana inanmayan müslüman degildir" diyen karanlik haci-hoca tayfasi için de burada bir sorun yoktur. Kalkip da cennete kelimesel anlamda inanana (veya ötekine) "senin inancin yanlis, sen müslüman degilsin" demez; farkli inançlara hosgörü gösterir.

Ben buradan iki sonuç çikariyorum:
1) herkesin inanci kendine; inanç çogu zaman bir anlayis ve yorum meselesidir, kisiden kiseye degisebilir
2) Dini bir çikar araci olarak görenler için önemli olan insanlarin onlarin isine gelen seylere inanmasidir; adam kendisine kul köle olduktan sonra istedigine inansin, dincinin umrunda degildir.
Kullanıcı küçük betizi
mustafat
Üye
Üye
 
İletiler: 153
Kayıt: Cmt Ağu 09, 2008 14:06

İletigönderen kaye » Cum Eyl 19, 2008 11:58

Hayyam'in bu siiri de muhtesem, klasik bir sorgulama örnegi. Yunus Emre, Hayyam ve Ibn'i Sina dini sorgulayabilen düsünürlerdir. Hatta bugün kendisinden övünerek söz ettigimiz Ibn'i Sina'nin basi bu yüzden zamaninin yobazlariyla derde girmisti.

Ya işte benim de en başından beri yırtındığım olay bu zaten. Sahte dindarlara veya cahil dindarlara bakarak değil, dini gerçekten, hissederek doğrusunu yaşayan insanlara bakarak konuşsunlar istiyorum.
Yunus, Mevlana, İbn-i Sina, Hacı Bektaş vb. islam dinini en doğru bilen insanlardandır. Neden onlara bakarak yorum yapılmıyor, İslam çok katıdır deniyor, eleştirilere kapalıdır deniyor, akılcı değildir deniyor, dogmatik te deniyor, deniyor da deniyor. Oysa Yunus ne de güzel anlatıyor Allah sevgisini, hiciv de koyuyor, edebiyat ta, akıl da...
Ama senin de dediğin gibi bu en iyi bilen ve yaşayan insanlar dahi bunun sıkıntısını çekmişler, hem de kendilerini dindar addeden insanlar tarafından...
Maalesef...

..
Kullanıcı küçük betizi
kaye
Üye
Üye
 
İletiler: 1036
Kayıt: Pzr Oca 06, 2008 0:57

İletigönderen brd » Cum Eyl 19, 2008 15:13

O sana göre öyledir Smile İsa yaşamıştır, bir insanın yaşadığına inanman için onu gözlerinle görmen gerekiyorsa, vahdettin'in yaşadığına nasıl inanıyorsun!!!


Bu iddia, demagoji olarak da nitelenmis ama sanirim arkasindaki tartisma bilinmiyor. O nedenle demagoji olarak nitelenmis.

Bu iddia, Bati dünyasinda ciddi ciddi tartisilan bir meseledir ve su noktalara dayanir:

1. Filistin-Israil bölgesi Roma Imparatorlugu'nun egemenligi altindadir.

2. Roma Imparatorlugu, hukuk sisteminin güclü oldugu, tarihi ve hukuksal olaylarin ayrintili olarak arsivlendigi bir imparatorluktur.

3. Isa, yaptiklari, yargilanmasi vb seylerle ilgili dönemin kayitlarinda hicbir bilgi yoktur.

4. Kayitlarda ismi gecen kisi Roma vatandasi olan Pavlus'tur. Roma vatandasligi imparatorluk icinde ayri bir statüdür.

5. Bu nedenle Isa'nin yasamadigi ancak yeni dini yayginlastiran Pavlus tarafindan halki etkileyici bir mitif olarak kullanildigi süphesi vardir. Isa'nin yazili kayit birakmamasi, Pavlus'un ise Incil'in de bir parcasi olan mektuplari yazmis olmasi ve Papalik kurumunun temellerini atmasi bu iddiayi güclendiren bazi dayanaklardir.

6. Isa'nin yasadiklarina dair anlatilan hikayeler, Misirda, sümerde. hintte, afrikada, yunanda nerdeseyse kelime kelimesine ayni bir sekilde daha önce anlatilmistir.

Burada mesele Islam dinin iyi kötü yanalri, iyi kötü müslümanlar degil. Mesele, siz bir dinin temel kabullerini sorgulayabilir misiniz, sorgulayamaz misinizdir. Mesela, cagin gerekleri geregi artik namaz kilmaya gerek yok, kurban bayrami gibi ülke hayvanciligina zarar veren bir uygulama kaldirilmali diyebiliyor musunuz? Yani aklin isiginda degerlendirme mi yapiyorsunuz, yoksa namaz farz ama kilan kilar kilmayan kilmaz mi diyorsunuz? Veya nüfusun 1,5 milyar oldugu Cin'i ele alalim, bu insanlar domuz eti yemezlerse protein eksikligi ve ötesinde aclik cekecekler, hepsi müslüman olursa örnegin napacaklar? Ortadogunun hava sartalri nedeniyle ortaya cikan domuz eti yasagi bu iklimle ilgisi olmayan yerlerde de gecerli olacak mi?

Yaratilis teorisi denen sey garabettir, ilk önce ne dedigimi anlamaya gayret etmenizi tavsiye ederim. Yaratilis inanci ve Yaratilis Teorisi birbirinden cok farkli seyler, ancak aradaki ayrimi görememeniz bende "dogma" ile ne kastedildigini de anlamadiginiz düsüncesini dogurdu. Bir dini, o dinin ister kötü ister iyi uygulayicilari yasatsin hic farketmez, din özü itibari ile dogmatiktir. Yaratilis teorisi denen saklabanlik, bilimi yozlastirmaya calisan bir güruhun uygulamaya koydugu bir projedir ve yaratilisa inanmakatan farklidir.

Kimse kimseye ne müslüman oldugu ne de yaratilisa inandigi icin birsey demiyor, ya da asiri dinci müslümanlar, yahudiler, hindular, hristiyanlarin yaptiklari icin kimseyi suclamiyor. Olayi buraya cekerek tartismanin ana noktasini gözden bilerek veya bilmeyerek kaciriyorsunuz. Dünyanin en mükemmel dinini getirin o da dogmatiktir, cünkü degismez kabuller üzerine insa edilmistir.

Ben, isterseniz inanin ama bunu bilime, felsefeye karistirmayin; genelde dinler özelde Islam, bilimseldir, felsefidir vs iddiasinda olmayin diyorum sadece. Din dindir, bilim de bilim. Bu kadar basit.
Kullanıcı küçük betizi
brd
Üye
Üye
 
İletiler: 179
Kayıt: Pzr Eki 28, 2007 23:53

İletigönderen Çetin Taş » Cum Eyl 19, 2008 20:00

Din son derece katı bir düşünce sistemi bütünüdür.

Ben örnegin kendimi müslüman sayarim, ama kelimesel anlamda cennete cehenneme, ruhlara mucizelere falan inanmam. Allah'i evrenin tamami olarak düsünürüm. Islami akil yoluyla anlayip yorumlamak önemlidir, burada söz konusu olan akil da insanin kendi aklidir, baskalarininki degil. Kaldi ki Islam dini evreni anlamak için bilimi referans gösterir.

Bu katı düşünce sistemine göre İslam dini için konuşursak İmanın Şartları arasında ahiret hayatına inanmak vardır.Cennete,cehenneme,ruhlara inanmam deyince imanın şartlarından birini reddetmiş oluyorsun.

İslamı,Museviliği,Hristiyanlığı,her türlü dini ve felsefi düşünce sistemini elbette akıl yolu ile anlayıp yorumlamak önemlidir.

Yanlış anlama mustafat.Düşüncene ve inancına saygı duyuyorum.Hatta bana çok yakın buluyorum.Ama İslam dini evreni anlamak için bilimi referans gösterir şeklindeki sözlerini kendinle çelişki olarak görüyorum.

İnsan aklı evreni anlamak için bilimi referans alır desen kesinlikle diyecek en ufak bir sözüm olamaz.


Tabi ki bundan 1400 yil önce yasamis bir Arap kabilesi için getirilmis bir takim kurallari aynen bugüne uygulamak saçmadir. Her olguyu, her kurali o günün sartlari içinde degerlendirmek gerekir. çünkü sadece bilim ve teknoloji degil, toplumlarin yasam tarzlari ve etik degerleri de zamanla degisir.

İşte insan aklının dogmalardan sıyrılıp rahatlıkla ulaşabileceği bu gerçekliği ancak dini kalıpları aşan kişi görebilir.Burada İslam dini ile ilgili konuştuğumuza göre şu bir gerçek ki İslam dininde senin burada izah ettiğin gibi bir yenileşme-yenileştirme hareketi yani Hristiyanların Rönesansta yaptıkları devrim kesinlikle mümkün değildir.Bu çağda 45 derece sıcaklıkta polyester simsiyah çarşaflara dolanıp leş gibi terleyen kadınların kendileri de,onlara bu şekilde örtünmelerini öğreten ya da zorlayan kişi ya da kişiler de bu dinin ürünüdür.

Bazıları senin bu dile getirdiğin dinde reform hareketlerini savunuyorlar.Dinsiz olan ben de mevcut şeriatçı yobaz Müslümanlardansa elbette bilimi kendilerine referans alan ve senin de dediğin gibi 1400 sene öncenin çöllerinde ki Arapların gündelik yaşamlarının sonucu olan bazı düzenlemelere günümüzde ihtiyaç olmadığını rahatlıkla söyleyebilen ve savunan ve kendilerini Müslüman olarak tanımlayan insanları tercih ederim.

Ama şunu kabul etmek gerekir.Bu dinin modernizasyonu anlamına gelmektedir.Tıpkı 500 sene karanlıklar içinde yaşayan,cadı avı yapan,bu uğurda 2 milyondan fazla kadını yakan Hristiyan Avrupa'nın yaptığı dinde reform hareketleri sonucu Hristiyanlığın,özellikle Katolik Hristiyanlığın modernize edildiğini kabul etmek gerektiği gibi.

1. Filistin-Israil bölgesi Roma Imparatorlugu'nun egemenligi altindadir.

2. Roma Imparatorlugu, hukuk sisteminin güclü oldugu, tarihi ve hukuksal olaylarin ayrintili olarak arsivlendigi bir imparatorluktur.

3. Isa, yaptiklari, yargilanmasi vb seylerle ilgili dönemin kayitlarinda hicbir bilgi yoktur.

4. Kayitlarda ismi gecen kisi Roma vatandasi olan Pavlus'tur. Roma vatandasligi imparatorluk icinde ayri bir statüdür.

5. Bu nedenle Isa'nin yasamadigi ancak yeni dini yayginlastiran Pavlus tarafindan halki etkileyici bir mitif olarak kullanildigi süphesi vardir. Isa'nin yazili kayit birakmamasi, Pavlus'un ise Incil'in de bir parcasi olan mektuplari yazmis olmasi ve Papalik kurumunun temellerini atmasi bu iddiayi güclendiren bazi dayanaklardir.

6. Isa'nin yasadiklarina dair anlatilan hikayeler, Misirda, sümerde. hintte, afrikada, yunanda nerdeseyse kelime kelimesine ayni bir sekilde daha önce anlatilmistir.


brd arkadaş.
İsa'nın gerçekten yaşadığı ile ilgili benim ilk anda sayabileceğim kaynaklar şunlardır:

-Yahudi tarihçi Flavyus Yosefus'un KRONİKLER isimli kitabı.

-Babil Talmudu(Yahudilerin en önemli eserlerinden biridir,İsa'nın çarmıha gerilişini net bir biçimde onaylıyor).

-Plini'nin MEKTUPLAR eseri.

-1. yüzyılda yaşamış ünlü Romalı tarihçi Tasitus'un yazıları.

-2.yüzyılda yaşayan Yunan yazar Samosatalı Luçyan'ın İsa ile ilgili yazdıkları.

Bu kaynakları da internette bile ufak bir araştırma ile bulabilirsin.
Özellikle son yazında yazdıklarının özüne aynen katılıyorum.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

İletigönderen brd » Cum Eyl 19, 2008 22:22

İm (Kod): Tümünü seç
İsa'nın gerçekten yaşadığı ile ilgili benim ilk anda sayabileceğim kaynaklar şunlardır:


Ben sadece konunun tartismali oldugunu belirtmek istemistim. Yani Isa'nin yasayip yasamadigi bile tartisabiliyor, tartisilmakta ama Müslümanlar bunun bile farkinda degille, ayni sunlarin farkinda olmadiklari gibi:

farkli Inciller oldugundan bahsedilir, ortada klasik anlamda Incil yok ki farklisi olsun bunu da bilmiyorlar; Kuran'da anlatilanlarin Incil ve Tevrat'tan alinma oldugunun, onlarin da baska yerlerden alinma oldugunun ayriminda degiller; Muhammed, Ibrahim soyundan gelmedigi icin mesruiyetini Incil ve Tevrat'a dayandirmak zorundaydi ve bu kitaplardaki icerigi aynen ama kisaltarak Kuran'a aldi. Aksi takdirde kabul görmesi imkansizdi, aradaki tek fark Isa'nin konumudur. Birinde insan, digerinde tanrinin yeryüzündeki görünüsüdür (ogul, fiziki degil manevi bir sifattir) ve ücleme inanci aslinda klasik gelisme cizgisinde geri bir adima denk gelir.

Aslinda Kuran, diger iki kitaba dayandigi ve onlari reddetmedigi icin, bu iki kitaptaki hatalari da iceriyor anlamina gelir. "Aslinda gercek Tevrat ve Incil vardi, ama insanlar onlari bozdu" iddasi ise iki acidan (maddi ve dini) hemen cürütülebilir.

1. Gercek Incil diye birsey hicbir zaman olmamistir. Bunu biraz bilgili Hiristiyan'a söylerseniz, komik duruma düsersiniz. Tavsiye etmem.

2. Tamam hadi gercek Incil yok, peki ya Tevrat o da mi degismedi diyenlere sorum su olur: Allah, bu kadar gücsüz mü ki kendi kitabini korumaktan acizdir? Aciz degil diyorsaniz, neden korumadigini da aciklamakla yükümlüsünüz.
Kullanıcı küçük betizi
brd
Üye
Üye
 
İletiler: 179
Kayıt: Pzr Eki 28, 2007 23:53

İletigönderen Çetin Taş » Cum Eyl 19, 2008 22:53

Ben sadece konunun tartismali oldugunu belirtmek istemistim. Yani Isa'nin yasayip yasamadigi bile tartisabiliyor, tartisilmakta ama Müslümanlar bunun bile farkinda degille

Anladım arkadaşım.Haklısın.
Kemalistim.Vatanımı her şeyden çok seviyorum.
Kullanıcı küçük betizi
Çetin Taş
Üye
Üye
 
İletiler: 2354
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 22:02

ÖncekiSonraki

Şu dizine dön: Tartışma ve Fikir Meydanı

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 2 konuk

x