Yeni Yıl Umut Olsun mu?

Yeni Yıl Umut Olsun mu?

İletigönderen Feza Tiryaki » Cum Ara 31, 2010 10:21

Yeni Yıl Umut Olsun mu?

(Yeni Yıl Yenilenme Yılımız)

Eskiden “Yeni Yıl” denince sıradan iyi dilekler gelirdi akla. İyi dilekler, kişisel dilekler, dünyaya barış, milletimize refah zenginlik dilekleri... Ertesi yıl, bunların belki kişisel dilek kısmı, o da iyi dileklerin bir kısmı gerçekleşir ama ülkemiz ve dünya üzerine olanları ne yazık ki, değil gerçekleşmek tam tersi çıkardı.

Ülkemiz üzerindeki ABD, AB ve İsrail plânlarının gizli saklı değil artık gözönünde yapıldığı ve adım adım uygulandığı bu günlerde “Yeni Yıl” için iyi dilekler dileme dönemi artık geride kaldı. Çünkü bizi yıkmak, Atatürk Cumhuriyeti’ni ortadan kaldırmak, bölmek, parçalamak ve millet olma özelliğimizi çözmek, bizi millet yapan mayamızı bozmak isteyenler bu güçlerle işbirliği halinde başımızdalar! Neyi, ne için dileyeceksin ?

Gün dilek dileme değil, olanı biteni görmeyen gözlere gösterme, duymayan kulaklara duyurma, anlamayan akıllara bunları açıklama, uyuşmuş zihinlere, uyutulmuş ama uyutulduğunun farkında olmayanlara anlatma ve aldatılmışlarımızı bilinçlendirme günüdür! Bu gelen yeni yıl Türkiye Cumhuriyeti için olmak ya da olmamak yılıdır!

Bu yılı da her geçen yıl gibi sanki olağanüstü bir dönemden geçmiyormuşuz gibi, kişisel dünyamızda, kişisel hırs ve beklentilerimizle dolu olarak, olana bitene ilgisiz, bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın diyerek, bize tutulan tuzaklara düşüp günlük hayatın akışına kapılarak geçirirsek “Yandı gülüm keten helva!” Gelecek yıl “Vatanım” diyebileceğimiz bir vatan, yurdum diyebileceğimiz bir yurt, bir memleket, devletim diyebileceğimiz Türk Ulusu’na ait bir ulus devlet bulamayabiliriz. Dilim diyebilecğimiz bir dil de olmayabilir. Sıradan yerel dillerin arasına karışan bunların moda deyimiyle bir “renk” oluverir Türkçemiz!

Şehitlerimizin kanını ifade eden kırmızıya düşmanlıkları yüzünden bu zihniyetin, bakarsınız İsrail mavisine dönüştürdükleri milli takım formamız gibi, Cumhurbaşkanlığı forsundan gizlice çıkarılan “kırmızı” renk gibi bayrağımız da kırmızıdan aka dönüşüverir. Zaten sınırlarımızı elli yıl ayağına falan numarasıyla İsrail’e vermeye çoktan razılar.

Ermeni sınırını açmak için gün sayarlarken, Ermeniler’in bizim dedikleri, geri almayı düşündükleri Van bölgesinde bulunan ve müze yapmak için onarılan, Ermeni vahşetini yaşamış Akdamar Kililesi bile ibadete açılacakken, Trakya Yunan’a satılan bankalarımız eliyle icra yoluyla Yunan’a geçerken, Ege, Akdeniz kıyılarımıza İngiliz topluluklar halinde perdeypey yerleşirken, buraların idaresi ve yerleşimi elimizden çıkarken, Kaymakamlığımıza bağlı Fener Patriki’ne devlet statüsü verilmesine yeşil ışık yakılırken, devletimizin içinde başka devletin idaresiyle yönetilecek Heybeliada’da okulları açılsın, bizce bir mahzur yok derlerken, otuz yıllığına tarım arazilerimiz Arap’a, Yahudi’ye, Ermeni’ye yani bütün dünya sömürgeci ülkemlerine ve milletlerine kiralanmaya kalkılırken, çatır çatır da parayı verene yıllardır satılırken, Doğu ve Güneydoğumuz açılım adı altında resmen ortadan bölünürken, Yurt genelinde 28 yerel ve yabancı dilde 24 saat yayın kararı bile alınabirken, kahramanlarımız intihar ederken, bölücü terörle mücadele ederken şehit olan, gazi olan kahraman askerlerimiz ve komutanlarımız şamar oğlanı gibi dünkü çocuk genç savcıların, iddialara göre Fethullah’ın savcılarının karşısında elpençe divan ayakta durmaya zorlanırken, devletine baş kaldıran dış güçlerin maşası bölücü çapulcular bölücü kıyafetleri ve sloganlarıyla alkışlarla karşılanıp, iki dakikada suç işlediklerne dair bir şüphe yoktur diye salıverilirlerken, tüm bunlara karşı koyacak, halkını aydınlatacak, halkını arkasına alıp onlarla birlikte yollara dökülecek toplum önderleri, yurtsever aydınlar, emekli yüksek komutanlar, bilim adamlarımız kadınlarımız, yurtsever yazarlarımız, gazetecilerimiz, parti başkanlarımız, sendikacılarımız hukuksuz bir şekilde toplama kampı misâli bu iş için özel yaptırılan, donatılan cezaevinde yıllardır yargılanma adı altındaki bir tiyatroda yüz bilmem kaçıncı duruşma adı altında sözüm ona yargılanırken, haklarını arayan işçilerimiz terörist muamelesi görürken, iş yerlerimiz teker keker kapanırken, Cumhuriyetin kurumları teker teker yabancıların eline geçerken, neyimiz var neyimiz yok satılırken, her geçen gün halkımız daha da fakirleşirken, gelecek günlerde ülkemizi hayırlı günlerin beklediğini söylemek çok safdillik olur.

Geleceğimizi kurtarabilmenin, bu kötü gidişe, bu ihanete dur diyebilmenin, oylarımızla bu işbirlikçileri ve yandaşlarını tarihe gömebilmenin ve yapılanların hesabını sorabilmenin tek yolunun, eğitimsiz bırakılan, sadakaya mahkûm edilen, din duyguları kullanılarak aldatılan, borç parayla, bizi halletmek için verilen ödünç parayla yaratılmak istenen yalancı cennette uyuşturulan halkımızı uyandırmaktır diyor kanaat önderlerimiz.

Halkımıza bildiklerimizi bıkıp usanmadan anlatmak, anlatmak, anlatmak...

Dilimize, kültürümüze sarılmak...

Değerlerimize sahip çıkmak...

Cumhuriyetle kazandıklarımızı korumak...

Ulus devletimizi savunmak...


Büyük Önderimiz’in yolunda gitmek, yurdumuzu işgal çizmelerinden kurtaran, bayrağımızı göklerimizde dalgalandıran, gelen düşmanları geldikleri gibi giderler diyerek geri püskürten, her bir karışı şehit kanlarıyla sulanan bu topraklarda silâh arkadaşlarıyla, milletimizle birlikte aydınlık Türkiye’yi kuran Mustafa Kemâl Atatürk’ün yoluna dönmek, onun yol göstericiliğinde milyonlarca Mustafa Kemâl olmak!

Yeni Yıl Hain Plânları Bozma, Doğruyu Bulma, Halkımızla Bütünleşme Yılımız Olsun!

Yeni Yıl Yurdumuzun Milletimizin Aydınlığa Çıkacağı Yıl Olsun!

Yeni Yıl Yurdumuzun ve Dünyanın Güzel İnsanlarına Kutlu Olsun!

Yeni Yıl Umut Olsun!

Yeni Yıl Kutlu Olsun!

Feza Tiryaki, 31 Aralık 2009

Bir Yıl Sonra:

Yok yanlış okumadınız bu yazıyı geçen yıl tam bu gün yazdım.

Aradan tam bir yıl geçti. Geçen yıl dilediğimiz dileklerin gördüğünüz gibi hiçbiri gerçek olmadı. 2010 yılı umudumuz olmadı. Halkoylamasını bile açık fark kaybettik. Evetçiler kazandı! Kimi iyimser aydınlarımız bu yüzde kırk iki çok değerli bir oran, bilinçli karşı duranların oranı, çok çok büyük bir sayı, yüzde elli sekizden bile büyük diyorlarsa da, biz bu halkoylamasını kaybettik. Anayasanın değiştirebilmesi, yargının siyasallaştırılması ve bağımsızlığını kaybetmesinin, memurlarımızın güvencesiz kalmasının, işçilerimizin sendikasızlaştırılmasının bu oylamayla önünü açtık…

Bu oylamadan sonra askerimizin terfilerine dahi karışıldı, Silivri tuzakları devreye sokuldu. Yani olmayan suçlara, olmayan savunmalar istendi, olmayan suçlar için gözaltına almalar, tutuklamalar yapıldı! Bölücübaşı ve bölücülerin, vatan hainlerinin de bu oylamayla önü açıldı…

Masum insanların, askerlerimizin katili olan örgüt neredeyse sivil toplum örgütü muamelesi görür oldu! Bunların başıyla devlet görevlileri görüşme yapmaktan ve bunu söylemekten çekinmez oldular…

Terör örgütüne terör örgütü demeyen parti, mecliste milletten çekinmeden, meydan okur gibi Türkiye Cumhuriyeti devletine ve milletine, Meclis kürsüsünden Kürtçe konuştu. Yine bu parti ve belediyeleri olmayan dillerini sanki tek bir dilleri varmış ve bu seçilen dille devlet işlerini yapmak zorunluluğu varmış gibi, Avrupa ülkeleri ve Amerika tek dil birliğine sımsıkı sarılırken, bunlar ülkemizi bölebilmek, kargaşa çıkarmak,İki halk yaratmak amacıyla “iki dil de iki dil “iki dilli yaşam””iki dillilik” diye tutturmadılar mı?

Amaçlarına bir adım daha yaklaşmadılar mı?

Geçen yıl bizim hiç olmazsa Cumhuriyet gazetesi gibi bir gazetemiz daha vardı. Şimdi bu gazete de makas değiştirmeye kalkmadı mı? En son yaşanan Mehmet Faraç olayı her şeyi apaçık göstermiyor mu? Günlerdir bu gazeteye boykot çağrıları yapılıyor, netice alınabildi mi?Aynı anda hiç olmazsa bilinçli sayılan Cumhuriyet okurları neden tek yürek, tek vücut olamıyor? Bu kalenin de düşmek üzere olduğunu bilmiyor muyuz?

Sözcü gazetemiz eskisi gibi muhalefet yapabiliyor mu? Vatan gazetesi çoktan havluyu atmadı mı? Hürriyet bir magazin gazetesine dönüşmedi mi? Yeniçağ gibi en doğru, en milliyetçi, ulusal çıkarlarımızı en çok gözeten bir gazete hâlâ elli binlik satış seviyelerinde değil mi?

Halkımız bu ve bunun gibi bir iki tane kalan gazeteyi okuyarak aydınlanmak yerine taraflı, ikinci cumhuriyetçi, beyin uyuşturan, uyutan gazetelerle avutulmuyor mu? Yandaş- yoldaş gazeteler, televizyonlar daha bir iktidara yamanmadı mı? Vıcık vicık yalakalık yapmıyorlar mı?
Yunan mesafe almadı mı emellerinde? Ekümenikliğe sıcak bakıyorum demedi mi iktidar partisinin başı?

Rum, Sümelâ manastırı gibi bir müze yerinde ilk kez ayin yapmadı mı?Ayine katılanların sırtlarında “Pontus Rum” hayalinin haritaları ve yazıları yok muydu?

Akdamar Kilisesi ören yeriyken, eski eser sayılırken birdenbire tamir edilip, bir de kocaman bilmem kaç tonluk çan takılıp topraklarımızda gözü olan, plânları olan Ermenistanlıların ibadetine açılmadı mı?

Geçen bir yıl içinde ne düzeldi, ne yapıldı ülkemiz için ?

CHP o zaman bir umuttu. Baykal değişirse parti değişecek, bu gidişe dur diyecek, halkı birleştirecek diyorduk… Ne oldu? Yeni CHP diyorlar partinin adına artık. Peki altı oka ne oldu? Yerinde mi? Duruyor mu?

Yarın yeni bir yıl başlıyor.

Bu yeni yıla 2011 yılı diyeceğiz.

Tarihleri yarından itibaren böyle atacağız yazılarımızda. Gazetelerde böyle okuyacağız...Takvimlerde böyle göreceğiz... Bir yaş daha yaş alacağız istesek de istemesek de yarından itibaren...

Bu gelen yılın altıncı ayında seçim yapılacak ülkemizde.

Bölücü terör örgütü bu seçimi dörtgözle bekliyor!

Yurdumuzu üzerinde emelleri olanlar bekliyor!

AB ve ABD bekliyor!

ABD askerleri ülkemizden geçmeyi, karakollar yapıp üzerimize yerleşmeyi bekliyor!

Terör örgütüne terör örgütü demeyen parti bazı bölgelerimizde karışıklık çıkartmayı bekliyor!

Hain tayfası Atatürk Cumhuriyetini yıkmayı bekliyor!

Korkmayan kalmasın, herkes sinsin diye bekleniyor!

AKP tek parti yönetimi kurulsun, karşı devrim tamamlansın diye bekleniyor!


Bu durumda biz neler bekliyoruz? Geçen yıl dilemişiz bu dilekleri, gerçekleşmemiş. Yeniden dilesek gerekleşir mi?

Adam hep zengin olmayı dilermiş. Bütün gün dua edermiş, Allahım beni zengin et, bana istediklerimi ver …diye. Bir gün komşusuna dert yanmış, hep dua ediyorum, piyangodan bile bir şey çıkmıyor bana. Komşusu sormuş: Peki bir bilet bile almadan, hiç bir şey yapmadan nasıl zengin olacaksın? İsteyeceksin bari bir bilet al be adam!


Bizimki de o hesap. Oturup iyi dilekler diliyoruz! Biz kazanacağız, Türkiye kazanacak diyoruz… Peki bari bir piyango bileti alıyor muyuz? Çabalıyor muyuz? Her birimiz milletimizi uyarmak adına bir şeyler yapıyor muyuz? 2011 yılında hiç olmazsa piyango bileti almayı akıl edip öyle dua edelim. Yoksa korkunun ölüme faydası yok!

Ölümden öte de köy yok!

Haydi şimdi silbaştan yeniden dilek dileyelim:

Yeni Yıl Hain Plânları Bozma, Doğruyu Bulma, Halkımızla Bütünleşme Yılımız Olsun!

Yeni Yıl Yurdumuzun Milletimizin Aydınlığa Çıkacağı Yıl Olsun!

Yeni Yıl Yurdumuzun ve Dünyanın Güzel İnsanlarına Kutlu Olsun!

Yeni Yıl Umut Olsun!

Yeni Yıl Kutlu Olsun!


Feza Tiryaki, 31 Aralık 2010
Kullanıcı küçük betizi
Feza Tiryaki
GM Yazarları
GM Yazarları
 
İletiler: 987
Kayıt: Sal Kas 09, 2010 14:12

Re: Yeni Yıl Umut Olsun mu?

İletigönderen İrfan Tuna » Cum Ara 31, 2010 19:50

Tüm Güncel Meydan üyelerimizin ve ülkemizin tüm aydınlık güçlerinin yeni yılı kutlu olsun.

İrfan Tuna
Uyanacağız, uyandıracağız... Bilinçleneceğiz, bilinçlendireceğiz... Ne ülkemizin , ne de bölgemizin zenginliklerini küresel haramilere ve onların uşaklarına yağmalatmayacağız, soydurtmayacağız... ENİNDE SONUNDA ALİ KEMALLER DEĞİL, MUSTAFA KEMALLER KAZANACAK...
Kullanıcı küçük betizi
İrfan Tuna
Üye
Üye
 
İletiler: 1059
Kayıt: Pzt Nis 06, 2009 12:23

Re: Yeni Yıl Umut Olsun mu?

İletigönderen ugursurmeli » Cum Ara 31, 2010 21:02

Mesleğim Otomasyon: Bir makine ya da tesisin, belirlenmiş bir senaryoya göre çalışmasını sağlamak. Ortada işleyen bir senaryo olduğuna göre, senaryonun herhangi bir yerinde bir arıza ya da aksaklık olduğunda acil durdurma butonuna basılarak makine ya da tesis durdurulur. Sorun giderildiğinde de RESET butonuna basarak makine ya da tesis başlangıç pozisyonuna geri döner ve siz yeniden başlatırsınız...

Keşke bu kadar kolay olsa... Bir reset butonu olsa... Basıversek de Cumhuriyet Dervimleri anına, başlangıç pozisyonuna geri dönsek...

Karamsarlığımı dile getirsem, siteden uzaklaştırırsınız "moral çöküntüsü yapıyor" diye.
Bu memleket dünyanın beklemediği, asla umut etmediği ayrıcalıklı bir varoluşa sahne oldu. Bu sahne en az 7 bin senelik bir Türk beşiğidir. Beşik doğanın rüzgarıyla sallandı; beşiğin içindeki çocuk doğanın yağmurlarıyla yıkandı, o çocuk doğanın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela korkar gibi oldu sonra onlara alıştı; Onların oğlu oldu. Bir gün o doğa çocuğu, Doğa oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu... Türk budur. Yıldırımdır, kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir. Mustafa Kemal ATATÜRK
Kullanıcı küçük betizi
ugursurmeli
Üye
Üye
 
İletiler: 80
Kayıt: Cum Eki 22, 2010 16:30
Konum: Bursa


Şu dizine dön: Feza TİRYAKİ

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x