YES MY PRESIDENT
Üçüncü Dünya Savaşı çıkar mı çıkmaz mı ?
Kahvehanede elinde ‘maça kızı’ olan vatandaşımızın umurunda değil.
Televizyon ‘bülbülleri’ diyecektim, düzeltiyorum ‘papağanları’, hele başı ve o arada beyni kapatılmış olanları ise ‘işi ehline verme’nin rahatığı içinde, ‘büyükleri’ o gün ne demişse onun destekleyen, ‘destek atışı’ yarışındalar.
Bugün böyle yarın şöyle konuşabilirler.
Ancak yangın büyümekte.
Mustafa Mutlu ’17 saniye’ dedi.
Mutlu başka bağlamda söylese de, evet dünya savaşına ‘saniye’ler kalmıştır.
‘Kaçıncı saniye’de olacağı ayrıdır, ama ‘saniyelik bir iş’ olgunluğuna erişmiştir.
Batı’da ‘2,5 km kaldı’ diye haberler bile çıkmakta.
‘Vatan Savaşı’ndan ‘Saray Savaşı’na
Polemik olsun diye yazmıyorum.
Ama Hükumetin ‘Rus Uçağı’ politikasının yurt savunması ile bir ilgisi yoktur.
Hele ‘Türkmen davası’ diyenler, gerçekte Türkmenlerle dalga geçmektedirler.
Türkmen mi kaldı, ne Suriye ve ne de Irak’ta ?
Bizim bildiğimiz Türkmen sorunu, ‘Musul-Kerkük’ hattında idi.
Sözcüğün tam anlamıyla ‘satıldılar’.
Bayır-Bucak savunması ise, bir ‘Saray Savunması’dır.
Sarayın bütün ‘sır’ları orada gizli.
Bugün Cumhuriyet gazetesi yöneticilernin tutuklanması da bu nedenledir.
Verdikleri ‘haberlerin içeriği’ ile kesinlikle ilgili değil.
Çünkü o konuyu en ince ayrıntısına değin dünyada bilmeyen bir tek ‘Sağır sultan’ kalmıştır.
İki gündür, Putin de ayrıntılarını yaydıkça yayıyor.
Dr Recep Putin’e karşı
Dr Recep kime ‘kardeşim’ dediyse sırtından vurdu.
Kaddafi’den Abdullah Gül’e, Berlusconi’den Fetullah Gülen’e, Başer Esad’dan Bülent Arınç’a ve Manifaturacı Ali’ye değin herkesi ama herkesi ‘sırtından vurdu’.
Kardeşi Öcalan’dan sayın Apo’ya.. hep sırtından vurdu.
Kardeşi Obama’ya gelmişti sıra; ve bir ‘atak’ başlattı.
Obama’yı tam sırtından vuracak diye beklerken, baktık ki Putin’i vurmuş.
Ne ki Putin de ‘kolay lokma’ değil.
Sibirya ayısı kadar güçlü, kızıl tilki kadar kurnaz.
Ne yazık ki, Türkiye-Rusya ilişkileri, Mustafa Kemal dönemine benzer, çok olumlu bir düzeye yükseltilebilmişti.
Halklar arasındaki ‘buz’lar da erimeye başlamıştı.
Batı’da Türkiye-Rusya ilişkisi kıskanılıyor ; yer yer Putin ile Dr Recep biribirlerine benzetiliyorlardı.
Asıl kamayı ABD sokmuştur
Küreselleşmenin lideri olduğunu sanan ABD, Güney Amerika’dan başlamak üzere, Afrika’da, Pasifikte ve Atlantik’te gerilemeye başlamıştı.
Avrasya’da ise çoktan kaybetmişti.
Orta-Doğu’da da ‘sonun başlangıcı’ görünüyordu.
İran’da kaybetti, Irak’ta kaybetti ve Suriye’de ‘zurnanın zırt dediği yere’ gelinmişti.
Ve Obama, ‘son kozu’ Dr Recep’e sarılmak durumunda kaldı.
Oysa, Esad’ı devirebilse, sizi temin ederim, Dr Recep ‘saniyelik’ bir işti Obama için.
Ancak Putin, ‘Esad kalacak’ diye diretince, Obama kamasını sapladı : Türkiye-Rusya işbirliği bozulmalı ve Rus uçağı vurulmalıydı.
Dr Ahmet ‘ben vurdum’ diyor ya, doğru söylüyor : vurulacağını bildiği için oraya kameranları gönderdi zahir.
Sonuçta Obama’nın kararı kesindi : taraf olmayan bertaraf olur !
Önce ‘Çin füzesi’, ‘Türk Akımı’ vb gibi projeler durduralacaktı.
Öyle ileri geri ‘Şangay-mangay’ denilmeye son.
Rus’a satacağın domatesin parası da önemli değil ; bugüne değin nasıl getirdiysek öyle götüreceğiz ; ‘Allah kerim’.
Ve Rus uçağı, onca ‘teknik incelik’ içinde, nasıl olduysa bir ‘hata’ sonucu vuruldu.
Kahvehanedeki adam da, maça kızını verip karo papazını aldı.
‘O işini bilir’ diye geveleyip, ılık çayından bir höpürtü daha koparttı.
Ya yalanacak ya yalanacak
Kemal Karabuluta sözünü yalatan sen idin.
Her olayda Bahçeli’ye dediğini yalatan sen.
Şimdi yalama sırası geldi demektir.
“Apo’ya verdiğin sözlerden vazgeçtiğini” yalayacak, hükumet programına ‘açılım’ı koyacaksın.
Avrasya’ya açılma programını ‘buzdolabı’na koyacaksın.
Putin’le olan kankalığı unutacak, Bahçeli’nin aslanlarını Rus Büyükelçiliğin önüne göndereceksin.
Desteci’nin kaplanlarını Çin Büyükelçiliği önüne..
Senin Boynukalınları Bayır-Bucak sırtlarına..
Bizim ‘ortak sırtlanlar’a da sonuna kadar ‘destek’..
Tamam mı ‘Prezidınt’?
Ol rayt May Prezıdın.
Habip Hamza Erdem