Yeşil Sendikacılık
Önceki gün Konya'daydık. CHP Konya Milletvekilleri Mustafa Üstündağ ve Hüseyin Keçeli ile birlikte, Konya'da sürdürülen Yol-İş grevini yerinde izledik, işçilerle konuştuk; sorunları, dertleri, işçilerin ağızlarından dinledik.
Grev, Karayolları 3'üncü Bölge Müdürü Haluk Umarın, tutumundan çıkmış gibi...
Umar dört dörtlük bir MSP'Iİ. Vali derseniz, o da öyle.
Valinin adı Oktay, soyadı Baser. Geçenlerde hacca da gitmiş, yani "hacı vali" olmuş. Karayolları Genel Müdürü de Orhan Batı. Batı, MSP'nin en yetenekli yandaşlarından biridir. Batı, Galatasaray Lisesini bitirdikten sonra İstanbul Teknik Üniversitesine girmiş, burayı da başarıyla bitirmiştir. Batıya göre, karayolu yapmak kolaydır, önemli olan "islam yolu"nu döşemektir.
MSP, adına "milli görüş" dediği ilkelere bağlı sendika oluşturmak istemektedir.
Bu amaçla "Öz-Yol-İş" adıyla bir sendika da kurulmuştur. Genel Müdür MSP'Iİ, Bölge Müdürleri MSP'Iİ; bir de sendika MSP'Iİ olursa, hep beraber gül gibi geçineceklerdir. "Sarı" sendikacılığın "yeşil"i de bu... Konya'daki grev, bu tutumdan doğuyor...
Türk-İş'e bağlı Yol-iş Sendikası yöneticileri, Karayolları Bölge Müdürü Yüksek Mühendis Haluk Umarın, işyerlerine, üretime katkısı olmayan işçileri doldurduğunu söylüyorlar. Yol-İş Sendikası Genel Sekreteri Muzaffer Saraç, bu uygulamanın bütün Türkiye'de yapıldığını anlatıyor.
Grev komitesi Başkanı Doğan Onur, grevin, Bölge Müdürünün tutumundan doğduğunu, sonra valinin, işyerlerine toplum polisi gönderdiğini, ayrıca jandarma birliklerinin de işçilerin üzerine yollandığını anlatıyor:
- Polisler de emekçidir. Onlar bizim kardeşimizdir. Jandarmalar da öyle. Onları bizlerle çatışmaya zorluyorlar.
Sonra anlatıyor: Vali Oktay Başer, Bölge Müdürü Haluk Umar, Makine Şefi Osman Arpacı, hep birlikte, Karayolları işyerinde, MSP tarafından elaltından kurdurulan "Öz Yol-İş Sendikasfnı güçlendirmek için el birliği yapmışlar.
Ankara'dan MSP Konya Milletvekili Şener Battal da gelmiş.
Mahkeme kararından sevinçle söz ediyor işçiler. Bölge Müdürü Haluk Umar, Konya İş Mahkemesine başvurarak, grevi kaldırtmak istemiş, Konya İş Mahkemesi Yargıcı Hasan Çağıl, grevin yasal olduğuna karar verince, işçilerin gücü iyice artmış.
- Seydişehir'de grev başladı...
İşçiler böyle bağırıyorlar. Seydişehir'deki dağ şantiyesinde grev girişimi önce mahkeme kararıyla durdurulmuş, ancak yeni bir başvuru sonunda mahkeme kararı kalkmış.
- Bütün Türkiye'de 45 bin karayolu işçisi var. Şimdilik, Afyon, Konya ve Şereflikoçhisar'da greve gittik. Yarın bütün ülkelerde greve gidebiliriz...
İşçilere soruyoruz. Onlar anlatıyorlar. Siz de dinleyin, işte Lokman Yavuz. Bağırıyor:
- 23 yıldır topoğraf kadrosunda çalışıyorum. Bakın yüzüme. Bu kadar yıl arazide dolaştım. Bölge müdürü, imamları, hocaları bu kadrolara dolduruyor...
Atölye ustası Rıza Çelik:
- Beyim yazın. Ya bizim sendikaya girersiniz, ya da sürülürsünüz diyorlar...
Kemal Büyükdemir, yaşlı bir usta. o da yakınıyor:
- 24 yıllık işçiyim. Bana da, bizim sendikaya gireceksin dediler. Girmedim. Benim dosyam takdirnamelerle dolu. Bana diş geçiremediler. işe yeni giren oğlumu sürdüler.
Ahmet Köseoğlu:
- Beyim, alıyorlar bizi odalarına; sonra da göz dağı veriyorlar. Bizim sendikaya geçmezseniz siz düşünün gayri, diyorlar...
Bölge Müdürü Umarın şoförü Osman Ceylan da, müdürün, makam aracını özel işlerinde kullandığını söylüyor. MSP eğilimli sendikadan ayrılıp Yol-İş Sendikasına geçen Fethi Okçu anlatıyor:
- İçerdeki arkadaşlara bir bir yemin ettiriyorlar. Eğer bizim sendikadan ayrılırsanız, karınız boş düşer diye...
Grev, Karayollarındaki "partizan" baskılar nedeniyle yapılıyor. Acaba, öteki kamu kuruluşlarında partizanlık yapılmıyor mu? Öyle uzaklara gitmeye gerek yok.
Konya'nın burnunun dibinde, Seydişehir'de baskının, partizanlığın, terörün en koyusu hüküm sürüyor. Konya'daki grevi destekleyen Türk-İş, Seydişehir'de baskıdan, terörden yana ağırlık koyuyor...
Bundan ders çıkarması gerekenlerin başında MSP yöneticileri olmalı... Hele bazı AP milletvekillerinin, grevci işçileri ziyaret ettiklerini öğrendikten sonra "lahavle" mi çekerler bilemeyiz.
Uğur MUMCU - Cumhuriyet, 20 Ağustos 1976