Yine mi Şerif Mardin?

Tartışma Alanı

Yine mi Şerif Mardin?

İletigönderen Türk-Kan » Çrş Haz 04, 2008 11:28

Yine mi Şerif Mardin?

26 Mayıs 2008 tarihli Milliyet gazetesinde Taha Akyol’un “Şerif Mardin Ne Diyor“ başlıklı yazısı yayınlandı.

Taha Akyol daha söze başlarken "Şerif Mardin en büyük sosyal bilimcimizdir" diyerek onu bir dokunulmazlık zırhına sokarak olayı bağlıyor…

Böylece, bilgilerimizden kuşkulanacağız. Demek ki adam doğru söylüyor... Demek ki bana yanlış öğretilmiş, diyeceğiz.

Onlar da köpeksiz köyde cirit atacaklar...

Taha Akyol bu işleri iyi bilir. Çok şey biliyormuş havasında yazılar yazar. İnceden inceden derinlere iner. Kafasındaki tutuculuğu size liberallik diye yutturur.

Sonuçta Şerif Mardin’e destek olması doğaldır.

Bozacının tanığı şıracı…

Bilinen bir tavır olduğu için bu konuda yazmayı düşünmemiştim.

Aynı gece NTV’de Ruşen Çakır Şerif Mardin’i konuk etti. Üstat bir koltuğa kaykılmış.
Ruşen çakır, üstadın karşısına sepet gibi dizdiği kişilere soru sorduruyor. Bazen açıklama ,sorma ya da düzeltme gereği duyuyor. İtiraz yok. Fikir tartışması yok. Sadece soru yöneltme ve verilecek yanıtı huşu içinde dinleme var…

Adam zaten tescilli bir Kemalizm düşmanı…

Türk-İslam sentezi ideologlarından. Said-i Nursi’ye Batı karşısında İslam modernleşmesinin bir öncüsü diyebilen, okula gitmek bir şey kazandırmadığından kuran kurslarına gidildiğini savunan, aydınların halka yaklaşmadıkları için üfürükçülere gidildiğini anlatan biri…

İkide bir birbiriyle ilgisiz iki ideolojiyi (İslâmiyetle Kemalizm’i) karşılaştırıp Said-i Nursi gibi hezeyan içine giren, her fırsatı Kemalizmi karalamak ve aşağılamak için kullanan biri…

Ve Sabancı Üniversitesinde profesör…

Gel de bu görüntüden Rahatsızlık duyma.
Gel de yazma…
İşin özüne bakalım.

Şerif Mardin hiçbir zaman cumhuriyetçi olmadı.
Ortaöğretim dahil eğitimini ABD'de yaptı.
Osmanlı döneminde önemli görevler almış ve bir yanıyla kutsal görülmüş bir aileye mensuptur.
Bu aile Kemalizm'e karşıdır, Osmanlıcıdır.


Ailesinden ve karşıdevrimcilerden öğrendiklerini yazması bile ABD'de bilim adamı olmaya yeter de artar bile. Çünkü ABD bu konularda gerçek bilim adamı aramaz. Kullanacağı adamı arar. Şerif Mardin'den daha iyisini nerde bulacak?..

Adam tv'lerde, konferanslarda aklına geleni söylüyor. Söyledikleri yeni şeyler değil. Hep yinelediği, dönüp dolaşıp Kemalizm'e saldırdığı konular.

Bu fikirler kurtuluş savaşı yıllarından beri işbirlikçiler, bölücüler, dinciler, gözü Türkiye’de olan yabancılarca söylenmektedir.

Aynı çevreler konuyu bir kez daha gündeme taşımaktadırlar.

Panel, konferans düzenleyicileri ve sözde gazeteciler de ne yapacaklarını iyi biliyorlar...

Hepsi ağzı açık ayran budalası gibi tam bir sessizlik içinde ve şeyhlerine itaat edermişçesine dinliyorlar. Karşı fikir yok. Sadece, "bu konuda şöyle diyorlar, siz biraz daha açar mısınız?" gibi yardımcı sorularla ona destek oluyorlar...

Peki, bu hazret ortaya attığı fikirlere ulaşmak için hangi sosyal araştırmaları yaptı?

Bu araştyırmaların niteliği nedir? Bu bilimsel (!) sonuçlara hangi verilerle ulaştı?..

O çalışmaların objektifliği bilim kurullarınca incelenip onaylandı mı?..

Kaldı ki; sosyal bilimlerde asla kesin konuşulmaz...

Ancak; "elimizdeki veriler bunlar işaret etmektedir" şeklinde yorumlar yapılabilir..

Elindeki araştırmalara dayanarak konuşsa, neyse diyeceğiz. Ama ne gezer?..

Şeyhim oturmuş postuna, fetva dikte ediyor...

Bu görüşlerin bilim çevrelerinde hiçbir itibar görmediğini, Türkiye Bilimler Akademisi’nin (TÜBA) Şerif Mardin’i akademiye kabul bile etmediğini anımsatalım..

Ama Taha Akyol yazdığı gazetede Şerif Mardin’i ululamakla kalmıyor, laikliği eleştiriyor, TÜBA’yı eleştiriyor.

Bu durumda toplumbilimcilerimize görev düşüyor...

Türkiye ABD planları yönünde yeniden şekillendirilirken Kemalizm’i, laikliği, cumhuriyeti savunmak boyunlarının borcudur.

Siyaset, bilim ve sanat insanlarının, aydınların bu kepazeliğe dur demeleri gerekiyor..

Şerif Mardin'in söylediklerinin hiçbir değeri olmadığını anlamak için toplumbilimci olmak gerekmiyor. Bir toplumbilimci din satıcıları gibi laikliğin tarif edilmesinden söz edebiliyorsa, onu konuşturanların amaçlarına hizmet ediyor demektir.

Türkiye'nin Batı'daki gibi din savaşları yapması ve ondan sonra kendine özgü bir laiklikte karar kılması mı isteniyor?..

Yoksa, "ılımlı islam" denilen bir şeriat yutturmacasına laiklik mi denecek?

Ayrıca, "laikliği konuşmaktan korkmayalım" demenin bir anlamı var mıdır?

Biz, zaten günün 24 saati din, laiklik, islam, başörtüsü konuşuyoruz..

Artık bu tartışmaları bitirip yapacaklarımıza baksak daha iyi olmaz mı?..

Tabi ki olmaz!..

Seyislerimiz kendi siyasetlerini ancak insanları anlamı olmayan konulara ve yararı olmayan alanlara yönlendirerek sürdürmektedirler.

Kendilerini siyasetçi ve devlet adamı olarak değil, at terbiyecisi sanmaktadırlar.

Halk kendisinin hayvan yerine konduğunu henüz bilmiyor.

Öğrendiği anda her gün yalan söyleyip övünerek karşısında arzı endam edenler kaçacak delik bulurlar mı dersiniz?...




Resim
Türk Genci, devrimlerin ve cumhuriyetin sahibi ve bekçisidir. Bunların gereğine, doğruluğuna herkesten çok inanmıştır. Yönetim biçimini ve devrimleri benimsemiştir.

Bunları güçsüz düşürecek en küçük ya da en büyük bir kıpırtı ve bir davranış duydu mu, "Bu ülkenin polisi vardır, jandarması vardır, ordusu vardır, adalet örgütü vardır" demeyecektir. Elle, taşla, sopa ve silahla; nesi varsa onunla kendi yapıtını koruyacaktır.
Kullanıcı küçük betizi
Türk-Kan
Kuvva-i Milliye
 
İletiler: 6735
Kayıt: Pzt Şub 19, 2007 20:56

İletigönderen tuba » Çrş Haz 04, 2008 12:17

Peki, bu hazret ortaya attığı fikirlere ulaşmak için hangi sosyal araştırmaları yaptı?
Bu araştırmaların niteliği nedir? Bu bilimsel (!) sonuçlara hangi verilerle ulaştı?..
O çalışmaların objektifliği bilim kurullarınca incelenip onaylandı mı?..
Kaldı ki; sosyal bilimlerde asla kesin konuşulmaz...
Ancak; "elimizdeki veriler bunlar işaret etmektedir" şeklinde yorumlar yapılabilir..
Elindeki araştırmalara dayanarak konuşsa, neyse diyeceğiz. Ama ne gezer?..



Çok doğru bir tespit.... Fakat nedense söz konusu Türkiye olunca sosyal bilimler bile neye uğradığını şaşırıyor...
Teşekkürler, Türk-Kan.
Kullanıcı küçük betizi
tuba
Üye
Üye
 
İletiler: 1113
Kayıt: Cmt Ara 29, 2007 21:09
Konum: Güneşin doğduğu yerden...

İletigönderen kral1981 » Pzr Tem 13, 2008 18:06

Mahalle baskisi olur dedigi zaman herkes cok seviyor hakli buluyordu bu adami simdi ne degisti acaba hayret
"Din vardır ve lazımdır. Dinsiz milletlerin devamına imkan yoktur

“Biz ne Bolşevikiz, ne de Komünist: Ne biri, ne diğeri olamayız. Türkler milliyetperver ve dinlerine hürmetkar bir millettir. Bizim hükümet şeklimiz tam bir Demokrat Hükümetidir.”

“Türk milleti dindar olmalıdır yani, bütün sadeliğiyle dindar olmalıdır demek istiyorum. Bizzat hakikate nasıl inanıyorsam buna da öyle inanıyorum… Din şuura muhalif, ilerlemeye engel hiçbir şey ihtiva etmiyor

Mustafa Kemal Atatürk.
Kullanıcı küçük betizi
kral1981
Üye
Üye
 
İletiler: 34
Kayıt: Sal Tem 08, 2008 0:26


Şu dizine dön: Devlet ve Siyaset

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x