Yok böyle şerefsizlik / Selcan TAŞÇI

Yok böyle şerefsizlik / Selcan TAŞÇI

İletigönderen Balasagun » Çrş Eki 29, 2014 10:10

Yok böyle şerefsizlik

Resim
Taş olsa çatlar, “insan” nasıl sabretsin.

Taş olsa ağlar, “insan” nasıl gülüp geçsin.

Demek ki sen “insan” değilsin!

Pişkin pişkin IRA masalları anlatıp; bir Cuma ertesi verdiğimiz üç şehidin ardından, dalga geçer gibi “Hayırlı Cuma”larla özdeşleştirebildiğine göre “çözüm” denen cinayeti, benimle aynı “tür”den değilsin;

Ben bu yanan genzim, titreyen ellerim, ürperen tenimle insansam; sen değilsin!

* * *

“Şeytan” gibiler, zorla günaha sokuyorlar yas gününde bile.

Etmeyeyim diyordum; günahı boynuma;

Allah lanet etsin!

Mazlumun zalime bedduası kabul olur da, Allah tez zamanda belalarınızı -takdiri neyse cezalarınızı- verir inşallah!

“İnadına çözüm, inadına barış” diyorlar hâlâ;

Yok artık “bugün” demezler sanıyordum;

Biri, yalakalık uğruna bütün insani değerleri paspas etmekten çekinmeyen sözcüleri medyadaki; dedi:

“Bu tür olayların fıtratı gereği...”

“Önemli olan pedalın çevrilmesi...”


Öyle şuursuz ki farkında bile değil pedalı çeviren çekiyor aslında tetiği!

İkisi birbirine zincirli.

Ya da farkında da... Allah’tan korkusu, kuldan utanması kalmamış sırtı iktidara dayalı konforlu hayatında; güç zehirlenmesi körleştirmiş gözlerini, kalbini, zihnini.

* * *

Yanlış biliyormuşuz biz; o kurşunlar devletimizi, milletimizi değil “Öcalan’ın liderliğini” hedef alıyormuş aslında!

Çok rahatladık ya!

İçimize su serpildi şimdi!

Demek ki evlatlarımız vatan uğruna değil “Öcalan’ın liderliği” uğruna katledildi!

Yok böyle şerefsizlik!

Kaçacak, saklanacak delik arayacağına marifetmiş gibi söylüyor bir de.

Bununla mı gurur duyuyorsunuz yani?

Bu mu;

Saçının teline kıyamadan büyüttüğümüz çocuklarımızı, İmralı’daki caninin otoritesini tesis için “harcadığınız” la mı övünüyorsunuz?

Günahı boynuma;

Belanızı versin Allah sizin!

Bir oğlun var mı bilmiyorum. Varsa, Allah aynı acıyı yaşatsın sana.

Bakalım o gün, oğlun daha hayatının baharında, çiçeğe yeni durmuş bir körpe fidanken, ay-yıldızlı tabutta -vücudu delik deşik- konduğunda musalla taşına, “Öcalan’ın liderliği sağ olsun” diyecek misin?

Sen kendi oğlunu helal et İmralı’daki caninin liderliğine;

Söz, akilin bile olurum senin!


Nefesimi hisset

Yazıyı dünkü köşeye yazmıştım; yerimiz dardı, şehitlerimiz vardı, öncelik her daim onlarındı; bugüne kaldı.

* * *

Ağlanacak halimize de olsa gülebiliyorduk eskiden; gülmek direnmekti.

-Direnmekten de vazgeçmedik oysa ama- gülüp geçerek yenme kabiliyetimiz terk etti bizi; en azından beni.

Zulümhanelerde 5 yıl geçirip de sinmemiş, hizaya gelmemiş insanları 5 saatlik gözdağıyla sindirme çabasını görünce -ki hayli de gülünç aslında- kararsız bir tebessüm oturdu suratıma;

Şaşkınlık desen, değil. Biliyoruz artık “her şey olabilir.”

Öfke?

Yok ya..

Izdırap?

Zinhar...

İsyankar bir duygu eminim de, -maskeli zahir- kimliği belli değil.

* * *

Sözcü yazarı, odatv sitesinin sahibi ve aynı adlı davanın “gazetecilik”ten yargılanan sanığı Soner Yalçın, söyleşi için gittiği Denizli’de, kaldığı otelde -sabahın beşinde kapısına polis dayanması suretiyle- gözaltına alındı.

Sanırsın o verdi Yüksekova’daki şehitlerimizin katliam fermanını;

hayır sabahına Türk polisinin ilk dayandığı kapı Yalçın’ın ki olunca, demek dedim “maske” nin altından Soner Yalçın çıktı. Demek, katillere ısrarla “PKK’lı” dememeleri bundandı!

* * *

Ev, iş yeri adresleri, telefonu; bütün iletişim bilgileri açık ve de adli mekanizmada kayıtlı olduğu halde, aldığımız nefesten haberdar emniyet güçlerimiz kendisine ulaşamadığından(!), vermesi gerektiğini bilmediği bir ifadeyi vermeye gitmemek suçu(!)nu işlemiş, Yalçın.

Bir şeyi yapmanız gerektiğinden haberdar değilseniz yapmazsınız; bundan dolayı baskına uğramayı, karakolda sabahlamayı olağan karşılarsanız;

Dikkat o zaman, size de çıkabilir!

“Yakalama kararı” diyorum.

* * *

Halbuki çağır gelsin...

Olmaz...

İlla “ben buradayım, ensendeyim, nefesimi hisset” mesajını verecek muktedir:

- Dokunursan... Söylemeye gerek yok, yaşadıklarından öğrenmişsindir.

* * *

Hadi bugüne kadar kimimizin yaşayarak, kimimizin tanıklık ederek hissettiği onca zulüm; “kumpas” çıların eseriydi.

Ya şimdi?

“Kumpas”çı dediklerinizin kalemşorları “şikayetçi” diye, tehdit kol geziyorsa hâlâ kumpas mağdurlarının etrafında?

Kim bu korku rejiminin makul şüphelisi?

Selcan TAŞÇI, 28 Ekim 2014
selcantasci@gmail.com
“Efendiler, aziz milletime şunu tavsiye ederim ki, bağrında yetiştirerek başının üstüne kadar çıkaracağı adamların kanındaki, vicdanındaki aslî cevheri çok iyi tahlil etmek dikkatinden bir an feragat etmesin”
Kullanıcı küçük betizi
Balasagun
Genel Yetkili
Genel Yetkili
 
İletiler: 3523
Kayıt: Cum Eki 17, 2008 13:18

Şu dizine dön: Gazete Köşe Yazarları

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x