- Çağımızın “yükselen” değerleri nelerdir?
Demokrasi, özgürlük, insan hakları ve benzeri kavramlar…
Şöyle bir etrafınıza bakınız… Hemen hemen Herkesin bu değerleri bayrak yapmış olduğunu göreceksiniz.
Demokrasiyi yana koyup, “ileri”sinden söz edenler, insan haklarını genleştirip dernek biçimine sokanlar, filan…
Ama kiminin bayrağı sallanıyor; kimininki ise, rüzgârsızlıktan olduğu yerde salınıp duruyor.
Demek ki, meselenin püf noktası, bu değerlerin rüzgârını oluşturan dinamiktir ya da rüzgârın nereden nereye estiğidir…
Hangi kaynaktan yapılanıp, ne yöne yöneldiğidir…
Bakıyorsunuz, adam ülkenin parçalanması hedefini Kabe bellemiş.
Türkiye Devleti’nin üniter yapısının parçalanıp, bir bölüm toprak üzerinde egemenlik hakkı istiyor.
Söylem ne?
- İnsan hakları, demokrasi, özgürlük!..
Öte yana dönüyorsunuz, adam şeriatçı.
Laik Cumhuriyeti yıkıp, yerine şeriat düzenini monte etmek istiyor. Kendisi halife, halk ümmet olacak ve Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalamayacak!...
Söylem ne?
- İnsan hakları, demokrasi, özgürlük!..
Bayraklar allı yeşilli…
Bayraklar dalgalanabilmek için gerekli rüzgârları bekliyor.
Adamlar el ele tutmuş, omuz omuza vermiş, cepheden yüzünü Devlet’e dönmüş, bağırıyor, çağırıyor…
Amaçları neredeyse birbirinin aynı, birbirine koşut; birbiri ile paralel.
İşte bütün mesele, sözünü ettiğimiz bu allı/ yeşilli bayrakların dalgalanması için beklenen rüzgârın oluşumuna katkıda bulunmamaktır.
Bilerek ya da bilmeyerek… Araç olmamaktır!
Taşeron olmamaktır!
Ortak olmamaktır!
Bir ülkenin önce toprağı olacaktır.
Sonra, bu topraklar üzerinde egemenlik hakkı bulunacaktır.
Sınırlarını koruyacak ordusu ve halkı olacaktır.
Bağımsızlığını garanti altına alabilecek ulusal ekonomisi ve o ekonomiyi koruma altına alacak gümrük duvarları olacaktır.
Bütün bu öğeleri tehdit eden dış [ve iç] düşmana karşı kendisini koruyabilecek bir milli bilinci olacaktır...
İşte bu “olanlar”a karşı duran, bu değerleri tehdit eden her görüş, çalışma, eylem ya da duruş, o ülkenin karşıtıdır; düşmanıdır.
Mesele, düşmanın açtığı yelkenleri dolduracak rüzgârın bertaraf edilmesi, dış düşmanın [emperyalizmin] ve yerli işbirlikçilerinin [içerideki düşmanın] etkisiz hale getirilmesi ve ülkeye yönelik her tehdidin kontrol altına alınabilmesidir.
Demek ki her birimizi bekleyen temel görev, bu temel esaslar etrafında birleşmektir.
Sonra örgütlenmek ve bu esasların karşısında yer alan örgütlenmeleri bertaraf etmektir.

farukhaksal@superonline.com

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ:
http://www.soruyusormak.com
http://www.dnm-ler.com
http://www.kitlecizgisi.com