Artvin'de siyanürle altın aramayı durduracak mahkemenin kolları bağlanıyor...

Rize idare Mahkemesi, Trabzon idare mahkemesi… Hepsinin kolları bağlanıyor.

Önümde Artvin Cerattepe Maden Dosyası; Süleyman Karadeniz ile Av.Bedrettin Kalın hazırlamışlar. Özeti şu; Artvin’de Siyanürle altın arama kapıda. Üstelik de o kadar geniş alanı içine alıyor ki, Kafkasör de gidiyor…

Ankara Artvin Kültür ve Yardımlaşma Derneği, Artvin Barosu, Yeşil Artvin Derneği ve Artvin Belediyesi olarak, Ankara Artvin Kültür ve Yardımlaşma Derneğinin salonunda bir panel düzenlediler. Panelde CHP Artvin Milletvekili Uğur Bayraktutan konuktu. Diğer Artvin milletvekillerini de orada görmek isterdik, göremedik.

Bir gün önce (17 Şubat 2012 Cuma) ihalenin verildiği yerde, Maden İşletmeleri binasının önünde basın açıklaması vardı. Basın açıklamasına 30 kadar CHP milletvekiliyle geldi Uğur Bayraktutan. İhaleyi alan şirketinin merkezi Ankara’daymış, Ankara’da Artvinli çoktur, bundan sonra şirketin kapısına dikileceklerdir.

Av. Bedrettin Kalın, daha önce kazandıkları davayı anlattı. 1990 yıllarında Artvin valisinin olumsuz rapor vermesi ve Artvin halkının kararlı direnişiyle, Cerattepe’de altın arama iznini kaldırtmışlardı. Valinin adını anımsayan çıkmadı, ama yaptığı iyilik akıllarda kalmıştı. Onu bulup ona bugün altın madalya vermek lazım. Bugün öyle valiler yok.

15 yıllık mücadele 2008 yılında zaferle sonuçlanmış, Rize İdare Mahkemesi tarafından doğal ormanlara, su kaynaklarına ve canlı yaşama verilecek zararlar göz önüne alınarak maden arama ruhsatı iptal edilmişti. Ancak 24 Haziran 2010 yılında AKP hükümetinin çıkardığı yeni Maden Kanunu ile 6 Kasım 2010 da Uygulama Yönetmeliğinin yürürlüğe girmesiyle Artvin ormanları için çanlar çalmaya başladı…

Artvin dereleri üzerinde 176 HES ve 325 Maden ruhsat alanı tespit etmişler. İnanılır gibi değil, bir an gözünüzü yumun, hayal edin, Artvin baştan başa inşaat alanı, insana yer yok!

Önümdeki Dosya kitapçığının kapağında hoş bir yazı:

“Geri kalmış veya gelişmekte olan ülkelerden hiçbiri, topraklarından yabancıların çıkardığı madenlerden ötürü zenginleşememişlerdir. Buna ilişkin herhangi bir örnek yoktur.”

Okurken aklıma Somali geldi. İngiltere ile Fransa, maden sahalarını aralarında paylaşmışlar, Somali ikiye bölündü, insanları verimli alanlardan kaçırtmışlar, insanlar yoksul ve perişan hale gelmişler, sonra da onları tıkmışlar tel örgülü kamplara... Hani, bizim onlara yardım etmemiz için kampanya açtıkları Somali, maden aramayla başlayan sürecin yerli halkı ne hale getirdiğine örnektir. Artvin’in yarını için çizilen tabloyu görüyorum.

Bu tablo bize hiç uzak değil. Çünkü Artvin’in ve tüm Karadeniz’in koruma kalkanları birer birer yok ediliyor. Halkı ve doğayı koruyan kanunlar değiştiriliyor, mahkemelerin eli kolu bağlanıyor…

İşte, Perşembe günü meclise gelecek olan yeni yargı paketinde yer alan İdare Mahkemelerindeki değişikliği Sayın Uğur Bayraktutan anlattı, tüylerim diken diken oldu. Eğer geçerse, gitti bütün Karadeniz… Durdurulmuş HES kararları da, iptal edilmiş Maden ruhsatları da ortadan kalkar…

Çünkü, “mahkeme şirketin savunmasını da almak zorundadır” diyormuş. Tek bu hüküm bile, mahkemeyi 6 ay ötelemek demekmiş; altı aydan önce yazışmalar bitmezmiş. 6 ay boyunca buldozerler çalışmaya devam edermiş. O zamana kadar da yıkılan yıkılır, inşaat bitermiş.

Uğur Bayraktutan ve CHP milletvekilleri Perşembe günü bu yasaya karşı mecliste direnecek, sağ olsunlar.Yürekten kutlarım, dilerim engel olmayı başarırlar.

Yeni yargı paketinden sadece bir örnek bu. Adaletin kalmadığı yerde insanlar ne yapar? Şems suresi geçiyor aklımdan, suyu deve yavrusundan bile esirgeyen Semudi tayfası için “Onlar Allahsızdır” diyor… Suyuna siyanür karışmış Çoruh’u düşünebiliyor musunuz? Allah’ın olmadığı yer işte orasıdır.

Yaşayacağımız toprağın, ormanın, derenin, yağmurun ve dolayısıyla biz insanların tek güvencesi İdare Mahkemeleri elimizden alınıyorsa...

Ey sevgili Artvinliler, sevgili Rizeliler, sevgili Trabzonlular, ey sevgili Çevre Dernekleri… Bugüne kadar kazandığınız bütün davalar buharlaşacak mı?

---

Eğitimci Yazar Mahiye MORGÜL, 23.2.2012
mahiye@gmail.com