“Baykal Genel Başkanlığa sımsıkı tutunurken, CHP içindeki ve dışındaki kökten “laik” muhalifler, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ü hem Baykal’a hem de de AKP’ye karşıt olarak Ankara elitlerine kabul ettirmeye çalışıyor. Aralarında eski Başbakan Ecevit’in yardımcısı Hüsamettin Özkan’ın da bulunduğu kontaklarımız, İstanbul Üniversitesi Rektörü Kemal Alemdaroğlu ve şu anda Kara Kuvvetleri Kumandanı olan Aytaç Yalman’ın Sarıgül’ü destekleyenler arasında olduğunu söylüyorlar. Özkan, Sarıgül’e ilgisinin gittikçe azaldığından sözediyor. Uzun zamandır temasta olduğumuz finans sektöründen bir kontağımız, Sarıgül’ün geçmişindeki büyük bir yolsuzluğun ayrıntılarını anlattı. Sarıgül, Cevahir mafya grubunu kullanarak bir şirketler grubunu epey bir “silkelemiş”.
Bir grup koyu Kemalist tarafından pompalanan Sarıgül’ü, sol cepheden kontaklarımız temelden defolu görüyor. Kendini sosyal demokrat olarak tanımlayan Sabah yazarı Soli Özel, Sarıgül’ün Türkiye’nin yolsuzlukta zirvede olan politikacılarından biri olduğunu söyledi ve “eğer CHP Sarıgül’ü seçerse parti bitmiştir” dedi.
16 Kasım’da CHP Genel Sekreteri, parti içi soruşturmalarda, Şişli Belediye Başkanı hakkında yolsuzluk iddiaları ortaya çıktığını belirtti. Hazırlanan rapora göre Sarıgül, yıllar önce, yasaya uymayan inşaatlara izin vermek için 300 bin dolar rüşvet aldığı gerekçesiyle partisinden atılmayla yüzyüze. … Hem İstanbul Konsolosluğuna hem de Ankara’da Büyükelçiliğe Sarıgül’ün yolsuzlukları ve pis kokan iş ilişkileri hakkında istihbarat geldi. Burada şüpheli inşaat ruhsatları verilmesi belediye başkanlarının makamlarını şahsi kazanca çevirme yollarından biri. Öte yandan 300 bin dolar Sarıgül’ün yolsuzluğunun üst sınırı ise, bu onu İstanbul’un en temiz belediye başkanlarından biri yapar.
Sarıgül, dikkatle işlenmiş bir koreografi ile, kendisini dinine bağlı bir Müslüman olarak gösterip laik ve dindarların bir arada olduğu Şişli belediye seçimlerinde yüzde 70 oy aldı.
…
CHP Milletvekili Hasan Aydın, -ayrıntılara girmeden- Türkiye’nin önde gelen iki dinî toplumunun, Nakşibendi Dergâhı ve Fethullah Gülen cemaati mensuplarının Sarıgül’ü desteklediklerini söyledi. Sarıgül taraftarları onu Başbakan Erdoğan’ın karşısında laik fakat CHP içinde dindar birisi olarak görüyor. Karşıtları ise, küstah, yeteneksiz, yolsuzluklara bulaşmış ve aşırı derecede otoriter diyor onun için.
…
Sarıgül basında imajını pompalamada usta fakat kontaklarımızın çoğuna göre bir sahtekâr. 2004’de IV1 programına (Uluslararası Ziyaretçi) katılımını kendisini Amerika tarafından destekleniyormuş gibi göstermek için kullandı; bu asılsız algı Baykal’ın etrafındaki kronik paranoyak yandaşları (örneğin, eski Büyükelçi Onur Öymen) tarafından tutuldu fakat biz CHP’nin içindekilere böyle olmadığını anlattık.
Pek çok CHP’li muhbirimiz Baykal’ın otoriter liderliğini beğenmiyor ve bunun partiye zarar verdiği kanısında fakat aynı zamanda, yolsuzluklara karışmış, eğitimsiz ve otoriter gördükleri Sarıgül’e de güvenleri yok. Baykal ve taraftarları, ABD Ordusu’nun Türkiye üzerinden Irak’a girmesi için 1 Mart 2003’deki meclis tezkeresinin CHP’nin karşı çıkması yüzünden kabul edilmediğinden dolayı Baykal’ı cezalandırmak için ABD’nin Baykal yerine başka birini getirmeye çalıştığını açıkça söylüyorlar. Baykal yanlıları, Sarıgül’ün 2004 ortasında International Visitor programına katılmasını ABD’nin Sarıgül’ü desteklediğinin kanıtıdır diyerek kötüye kullanıyorlar. Elçilik mensupları özel görüşmelerde Baykal’ın komplo teorilerine karşılık verdiler ancak komplo teorilerine yatkın olan kamuoyu gözünde atılan çamur yapışmış görünüyor.
Eski Ekonomi Bakanı Kemal Derviş’e yakın İstanbul Milletvekili Damla Gürel, yalnız kişisel hırsından başka bir şeyi olmayan Sarıgül’ü destekleyemeyeceğini söyledi. Gürel’e göre, görüşmeleri esnasında Sarıgül, Derviş’le bir araya gelmek istediğini anlatmaya çalıştı fakat Derviş onunla bir araya gelmeyi reddetti.
…
Eski CHP Genel Sekreteri ve Radikal yazarı Tarhan Erdem, her ne kadar Sarıgül’ün karakteri ve politik platformu konusunda kuşkulu olsa da, Erdem’e göre Sarıgül, organizasyon ve kişisel ilişki konularında çok becerikli. Erdem, Sarıgül’ü destek “satın almak”la itham eden eleştirilerin boş olduğunu, partili eski arkadaşlarının gönüllü olarak Sarıgül’e yardım ettiklerini belirtti.
CHP’nin 28-29 Ocak Olağanüstü Kongresinde, Sarıgül ve taraftarları salona girdiklerinde kavga çıktı. Pek çok kişi yaralandı ve üç delege hastanelik oldu. Sarıgül, Bakırköy Belediye Başkanı’nı yumruklarken kamera görüntüsündeydi.
…
Sarıgül taraftarları tarafından devamlı konuşması kesildiği halde Baykal –pek çok eğitimli Türk’ün gözünde üstün yetenekli bir hatip– Sarıgül’ün iddia edilen politik yolsuzlukları ve CHP Parti Disiplin Kuruluna rüşvet verme çabaları hakkında bilgi verdi.
…
Baykal taraftarı Denizli Milletvekili Mehmet Nessar, 31 Ocak’ta bize, Sarıgül’ün yolsuzlukları böylesine apaçık biliniyorsa, Baykal neden ona değerli görülen Antalya Belediye Başkanlığı adaylığını ikram etti sorusunun ortaya çıktığını söyledi.
…
Sarıgül kongrede bir buçuk saat kadar konuştu; biz de medya yorumcuları ve Elçiliğin kontakları gibi konuşmasını etkisiz ve Baykal’la karşılaştırıldığında boş bulduk.
EDELMAN, 1 Şubat 2005
1 Şimdi adı, International Visitor Leadership Program (IVLP). Önceleri Abdullah Gül dâhil bütün ziyaretçilerin isimleri vardı, kaldırılmış. Onlardan biri iseniz özel sayfaya girip sorgulayabiliyorsunuz isimleri.
Türkiye’de bir avuç CHP’li Belediye Başkanlarından biri olan Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül, kendinden emin olarak, gelecek seçimlerde AKP’nin hâkim olacağını, CHP lideri Baykal’ın liderlikten atılacağını ve kendisinin parti lideri olarak gelip seçimleri kazanıp başbakan olacağı kehanetinde bulunuyor. Sarıgül, Güneydoğuda Kürtlerin yaşam şartlarını iyileştirme gelişmeleri için ABD ile yakın bağları ve Türkiye’nin parti ve seçim kanunlarında reformları destekliyor. Hevesli bir politikacı ancak ulusal ve dış politika deneyimi çok kısıtlı.
11 Aralık telefon konuşmamızda Sarıgül bize, kendisi başbakan olarak dengelediği süre, Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığı ile bir sorunu olmadığını söyledi.
Sarıgül, Kürt sorunundan dışişlerine kadar her konuda cesur reformlara ihtiyaç olduğunu söyledi. Çok daha güçlü Türkiye-ABD ittifakını Atatürk’ün en önemli rüyası olarak adlandırarak, ABD’yi eleştiren CHP ve diğer politikacıları fırçaladı.
Sarıgül kendisi, ayanı beyan etti: eğer bu konuşmayı ABD’ye Uluslararası Ziyaretçi vizesini aldığından birkaç yıl önce yapmış olsa idi, “bu gün başbakandı”. Dediğine göre, ziyareti esnasına, ABD dışişlerinden bir tercüman hakkında şikâyette bulundu ve CHP başkanlığını 100 oyla kaybetti.
Sarıgül’de ego ve enerji eksikliği yok; konuşma esnasında anlattığını pekiştirmek için iki defa sıçrayarak ayağa kalktı. 18 yaşlarındayken politikaya atılmaya karar vermiş; ulusal sahnede olmaya kararlı, her fırsatta kendini göstermeye çalışıyor. Aralıkta, Papa’nın ayininde ön sırada idi (kayınvalidesi Alman Hıristiyan) ve Atlantik Plak şirketi sahibi Ahmet Ertegün’ün cenazesinde tabutu taşıyanlardandı.
Yanlış adımları saymazsak, İstanbul’un altınlarından biri sayılan Şişli’de başarılı, kamu önünde ve hatta popüler belediye başkanı. Başarılarından sırlarından biri, Başbakan’ın yakın danışmanlarından birinin Başkonsolos’a anlattığı olay. Tayyip Erdoğan ve eşi Emine’yle birlikte olduğu bir uçak yolculuğunda danışman, Sarıgül ve ölçüsüz büyük hırsı konusunda küçük düşürücü bir yorum yapıyor. Başbakan’ın danışmanları yanında çoğu zaman sessiz olan Bayan Erdoğan söze karışıp danışmandan Sarıgül’ü eleştirmemesini istedi. Neden diye sorulduğunda, 1990’ların sonunda Erdoğan hapiste iken Sarıgül arayıp ailenin bir ihtiyacı varsa yardım teklif etti diye açıkladı. Danışman, alaylı bir tavırla, “elbette arayacak, o bir politikacı” dedi. Başbakan’ın eşi, “en azından aradı, teklif etti; arkadaşlarımızın çoğunun yaptığından daha fazla idi” dedi.
Sarıgül’ün 2005’de CHP parti genel başkanlığı seçimlerini kaybetmesini 2004’deki Uluslararası Ziyaretçi programı esnasındaki olayla –her ne ise bu olay‑ bağlantılı görmesi, kendisinin ABD ile ilişkilerinin önemine ve CHP’nin demokratik olmayan iç politikasındaki kıskacın kırılması için dışarıdan müdahale gerekeceğine inancını güçlendiriyor. Hevesle istediklerini daha ileriye götürebilmek için devamlı ABD’den olumlu bir işaret bekleyen Sarıgül, yalnızca Türkiye’de dinamik çoğulcu bir siyaseti teşvik ederek siyasi beklentilerine destek olmayı reddettiğimizde kuşkusuz hayal kırıklığına uğradı.
ABD İstanbul konsolosluğu görevlisi WİENER’in “merkez”e raporu:
“Görüşmemiz esnasında, Sarıgül tekrar tekrar kendini ABD Cumhurbaşkanı Obama ile karşılaştırdı fakat o daha çok yerine geçmeyi umut ettiği Türkiye Başbakanı Erdoğan’a benziyor.İkisi de hırslarını besleyecek parayı bulmanın yolunu biliyor. İkisi de her an parlamaya hazır..”
Sarıgül; isterse ömür boyu Şişli Belediye Başkanı; 2004 yerel seçimlerinde Türkiye’nin laik partisi CHP adayı olarak oyların yüzde 66’sını aldı (dediğine göre bu ülke çapında bir rekor).
…
Sarıgül’ün gözü Başbakanlık’ta; inandığı; etken bir muhalefet lideri (kendini kastederek) başarılı olarak Erdoğan’a kafa tutabilir. Sarıgül, 29 CHP’li ve 8 AKP’li (DSP’li yok) üyenin olduğu Şişli Belediye Meclisi başkanlığı ile kendini partiler üstü bir politikacı olarak görüyor; dediğine göre liderliği sayesinde meclis kararlarının yüzde 97’si oybirliği ile alınıyor.
…
Görüşmemiz esnasında, Sarıgül tekrar tekrar kendini ABD Cumhurbaşkanı Obama ile karşılaştırdı fakat o daha çok yerine geçmeyi umut ettiği Türkiye Başbakanı Erdoğan’a benziyor.
…
İkisi de hırslarını besleyecek parayı bulmanın yolunu biliyor. İkisi de her an parlamaya hazır. Fakat Erdoğan açıkça dindar ve fakir aile geçmişi ile gururlu Sarıgül ise laik ve kentli olma heveslisi.
…
Nasıl Erdoğan sağın donuk, yorgun parti liderlerinin yerini alarak ortaya çıktıysa belki de Sarıgül solu yeniden hayata getirecek İstanbul’un sesi olur.
Patrik, Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ü bir muhalefet partisi kurmada desteklediğini ve muhalefet olarak CHP’nin başında Sarıgül’ü Baykal’a tercih ettiğini söyledi. Patrik, 2006’da ABD ziyareti esnasında görüştüğü ve yakındaki ABD ziyaretinde de tekrar görüşmeyi umut ettiği, kendi arzusuyla sürgünde yaşayan filozof Fethullah Gülen hakkında yalnız olumlu şeyler söyledi.
…
Patrik, Başbakanlık heveslisi Sarıgül’e destek
Patrik, yıllar önce Şişli Belediye Başkanı Mustafa Sarıgül’ün kendisini ziyaret ettiğini, kendisinden ABD’de yaşayan tanıdığı Rumlara, Başbakanlık koltuğu yolundaki hevesine desteği arttıracak şekilde Sarıgül’ün güvenilir bir kimse olduğunu söylemesini istediğini söyledi. Patrik, bunun Türk siyasetinde sıra dışı bir şey olduğunu ‑fakat kendisinin hoş karşıladığını‑ ve ABD’deki dostlarına Sarıgül’ü olumlu şekilde tanıttığını ancak bundan öteye gitmediğini anlattı. Patrik, Sarıgül’ü “Baykal’ın düşmanı” olarak adlandırıyor ve AKP muhalefet konusunda Sarıgül’ü Baykal’a tercih ettiğini ekledi.
WİKİ SIZINTI – 2009 ABD SARIGÜLÜ YAKINDAN TAKİP EDİYOR!
ABD KONSOLOSLUĞUNUN “MERKEZ”E RAPORU:
“Zeynep Dereli, iki yeni TDH başkan yardımcıları, eski Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin ve eski ABD Büyükelçisi Faruk Loloğlu’nun da katılacağı bir Washington ziyareti –Erdoğan’ın 7 Aralık ziyareti ile çakışacak‑ organize ediyor.”
Büyükelçiliğin siyasi danışmanı ile son görüşmesinde Sarıgül ve Türkiye Değişim Hareketi (TDH) Dış İlişkilerden sorumlu yardımcısı, TDH’nin toplumda herkese erişim projelerini –bu Aralık ayında bir Washington ziyareti de dâhil‑ ve ABD izleyicilerinin ilgisini çekecek Batı eğilimli dış politika ve liberal programlı iç politika platformlarını özetlediler.
Büyükelçiliğin siyasi danışmanına, düsturunun “her kapıyı çalmak, her eli sıkmak” olduğunu söyleyen, seçimlerde destek toplamak için bütün memleketi dolaşan Sarıgül ve yardımcıları ‑14 Kasım’da Batman’a gidiyor‑ ülke çapında Sarıgül’e desteğin yüzde 30 olduğunu gösteren son zamanlarda yapılmış bir Genar kamuoyu yoklamasına dikkat çekiyor. (Yorum: Genar Araştırma’nın sahibi, iktidar partisi ile ilişkileri bilinen, Başbakan Erdoğan’ın akrabalarından biri. Bu tür kamuoyu yoklaması, Sarıgül’e desteği olandan fazla göstererek CHP’yi zor durumda bırakma maksatlı olabilir.)
…
TDH Dış İlişkilerden sorumlu Başkan Yardımcısı Zeynep Dereli, Sarıgül’ün 20 Kasım’da Ankara’da AB ülkeleri Büyükelçileri ile kahvaltıda buluşacak. (12 Kasım’da AB ülkeleri ve ülkeler İstanbul Başkonsoloslarına her yıl tekrarladığı öğle yemeği vermişti.) Dereli aynı zamanda, Aralık başlarında iki yeni TDH başkan yardımcıları, eski Dışişleri Bakanı Hikmet Çetin ve eski ABD Büyükelçisi Faruk Loloğlu’nun da katılacağı bir Washington ziyareti –Erdoğan’ın 7 Aralık ziyareti ile çakışacak‑ organize ediyor.
…
Dereli, TDH’nin dış politikasının ana hatlarını şöyle belirtti: NATO, AB’ne katılım ve İsrail ile ilişkiler; sonuncusu Sarıgül’ün bize yaptığı sunumun konusu idi.
Üç Alevi grubundan hiç biri Şişli Belediye Başkanı Sarıgül’ün TDH’ni CHP’ye bir alternatif olarak görmüyor. Alevi Bektaşi Federasyonu Başkan Yardımcısı Ali Kenanoğlu, Sarıgül’ün tutumu için, “ikiyüzlü” dedi.
Yakın geçmişte bir görüşmemizde AKP Yönetim Kurulu Üyesi Nureddin Nebati, Sarıgül bir tehdit haline gelirse, ellerinde yolsuzluk ve zamparalıklarına kanıt olacak “koca bir” dosya olduğunu fısıldadı.
ABD’de, Stratejik ve Bütçe Değerlendirme Merkezi (Center for Strategic and Budgetary Assessments - CSBA) 24 Ekim 2013 tarihli, “Kaos ve Belirsizlik” başlıklı sunumda şu değerlendirmeyi yapıyor:
2014’de Afganistan’da her bir Amerikan askeri yılda 2,1 Milyon dolara mâl olacak!
Pentagon bütçe analizlerine göre, 2014 yılında Afganistan’da her bir Amerikan askerinin yıllık maliyeti, geçen senenin neredeyse iki katına çıkarak 2,1 Milyon dolar olacak.
Şu anda 68 bin Amerikan askerinin bulunduğu Afganistan’ın 2014’de ABD’ye maliyeti 143 Milyar dolar olacak.
Öte yanda yaklaşık 650 bin kişinin, üstünde bir çatı olmadan sokakta yaşadığı ve 47 milyonunun da yemek kuponları ile yarı aç, yarı tok dolaştığı Amerika var.
Bu güne kadar 2 binden fazla Amerikan askeri ve 23 binden fazla Afganlı’nın can verdiği Afganistan’dan, ABD tamamıyla çekilse daha binlerce asker ve zavallı sivil ölmeyecek.
Bu 143 Milyar para boğaz tokluğuna, günü gününe yaşayan o 47 milyona dağıtılsa her birine 3 bin dolardan fazla düşecek.
Ama olmaz; Zalim Emperyalizm binlerce insanı savaş alanlarında ateş altında ve sokaklarda açlıkla mücadele içinde ölüme sürükler.
“Obama’nın işine öylesine yaradı ki, Soros bağlantılı Oy Sayım yazılım şirketi ABD’de yatırımını büyütüyor”
başlıklı yazıda, “ABD Demokrasi”nin nasıl işlediğini anlatılıyor.
Milyarder George Soros ile bağlantıları olan bir İspanyol Oy Sayım yazılım şirketi Scytl, yine Soros’un kontrolünde olan IDC, OVUM ve ACEEEO adlı şirketlerden yazılım satın alarak seçim sürecinin tamamını (seçim öncesi, seçim süresi ve seçim sonrası) kapsayan bir ürün piyasaya sürüyor. … Seçim kurumlarına, en güvenilir, saydam, denetlenebilir ve kolay kullanışlı olarak tanıtılan ürün ayrıca, seçim sandığı ve elektronik seçim sistemlerine bir arada uygulanabiliyor ve kullanıcının istediği şekilde düzenlenebiliyor. … OVUM, geniş kapsamlı kamu hizmetlerini ve işlemlerini özel şirketlere devretme konusunda deneyim ve başarılarıyla tanınıyor. Çoğu zaman bu yoldan Birleşmiş Milletler ve dolayısıyla küresel güçlere arka kapıdan kamuya giriş imkânı yaratılıyor. Devlet hizmeti olarak tanımlanan oy sayımı gibi işlevlerin, bir özel şirkete devriyle ülkenin bağımsız seçim kurulunun yerini esas görevleri küresel güçlerin kural ve anlaşmalarını yürütmek olan bir yönetim kurulu almış oluyor. … İspanyol Scytl, ayrıca Soros’un Açık Toplum Vakfı (Open Society Foundation) ve Milli Demokratik Enstitü (National Democratic Institute, NDI) ile bağlantılı Gov4U adlı başka şirketin de sahibi. … NDI ve Açık Toplum Vakfı, Romanya seçimlerini, “politik liderlik eğitimleri” vererek yönlendirmelerini, “topluma elle tutulur, gözle görülür gelişmeler getirmek” olarak adlandırıyor. … Ayrıca NDI, dünyanın en büyük sosyalist organizasyonu olan Enternasyonal Sosyalizm kuruluşunun tek ABD’li üyesi. NDI, ABD’nin federal bütçesinden beslenen Ulusal Demokrasi Bağışı (National Endowment for Democracy, NED) kuruluşu tarafından başlatıldı; Açık toplum Vakfı ve ABD Uluslararası Gelişim Ajansı (USAID) finansal destekçileri arasında. Scytl’in, Soros, Enternasyonal Sosyalizm, ABD Demokrat Partisi ve Birleşmiş Milletlerle ilişkilerinin görülmesi rahatsız edici şeyler. Bunlar, oy kullanan vatandaşları, ABD seçim yönetiminin neden Scytl’e emanet edildiğini seçim kurullarından sormaya yöneltebilir. … Florida seçim kurulu Scytl ile imzaladığı anlaşmayı, (i) seçmenlerden bazılarının oylarını kullanamadıkları, (ii) seçim sonuçlarının kullanılan oyları yansıtmadığı ve (iii) oy kullananlarının kime oy verdiği gibi gizli kalması gereken bilgileri açığa vurduğu için iptal etti. 2010’da Michigan Üniversitesinden bir gurup öğrenci, sistemin ne derecede güvensiz olduğunu oy kullanma internet sitesinde, her oy kullanıldığında bir melodiyi çaldırarak gösterdi. … Scytl, her seçim sandığından, sayım sonuçlarını şirketin sahibi olduğu bir hizmet verici bilgisayarda topluyor. Oylar, Scytl tarafından toplanıp, sayılıp, sıralandıktan sonra şirketin bilgisayarında depolanıyor. Yanlışlıklar olduğunda, seçim sandıklarından derlenen sayım sonuçları ile sistemin verdiği sonuçları karşılaştırıp yanlışlığın nereden kaynaklandığını bulmak neredeyse imkânsız. Ve, Scytl, her ne kadar George Soros ve Enternasyonal Sosyalizm ile ilişkilerini bir övünce olarak saymasa da “kesin sonuçları kabullenmiş seçimlerin %90’nında…” onların sisteminin kullanıldığını anlatıyor.
" Uluslar, egemenliklerini geçici bile olsa, bırakacağı meclislere dahi gereğinden fazla inanmamalı ve güvenmemelidir. Çünkü meclisler bile despotluk yapabilir ve bu despotluk bireysel despotluktan daha tehlikeli olabilir. Meclislerin öyle kararları olabilir ki, bu kararlar ulusun yaşamına giderilmesi olanaklı olmayan zararlar verebilir. " Gazi Mustafa Kemâl Atatürk Erkan GÜÇİZ
Bu e-Posta adresi istek dışı postalardan korunmaktadır, görüntülüyebilmek için JavaScript etkinleştirilmelidir
Yusuf Ziya Ortaç’ın Akdeniz’e şiirini ezberlediğimde ilkokul ikinci sınıfta, 7 yaşında idim. Atatürk’ü, Kurtuluş Savaşını ve devrimleri anlatmıştı öğretmenimiz.
30 Ağustos’ta ne oldu sorusunun yanıtını biliyorduk. Türk milleti, şartlar ne olursa olsun bağımsızlığından ödün vermeyeceğini, zamanın en güçlü emperyalist işgalci güçlerine boyun eğmeyeceğini bir kere daha göstermişti.
Gururla, göğsüm kabararak okuyordum bu şiiri büyüklerimin önünde. Ve her defasında kendimi o atlıların arasında hayal ediyordum.
26 Ağustos, gece sabaha karşı,
Topların çelik ağzı çaldı bir hücum marşı.
Bu ölüm bestesinin içinde yandı dağlar,
Altüst oldu siperler, eridi demir ağlar.
Fırtınadan yeleli, yıldırımdan kanatlı,
Alevlerin içinden geçti binlerce atlı. Çığlıkla, iniltiyle sarsıldı, köşe bucak,
Savruldu gökyüzüne: kafa, kol, gövde, bacak!
Rüzgârlarla atbaşı yarış etti bu akın,
Şimdi yakınlar uzak, şimdi uzaklar yakın!
Akdeniz, ayakları altında ordumuzun,
Mavi bir atlas gibi serilmişti upuzun. Çekti Kadifekale albayrağını yine,
Güzel İzmir büründü yine eski rengine.
Süngüler ilk amaca tam on dört günde vardı,
O gururlu alınlar yere düşüp yalvardı.
Yaşım 74, sormuyorum geriye bakarak, “ne oldu, nasıl oldu bu günlere geldik” diye.
İleriye bakıyorum, ülkemin gençlerine güveniyorum ve biliyorum onların çocukları da benim duyduğum gururla bu şiiri okuyacaklar bir gün.
Yetmişbir eski ABD yöneticisi ve dış politika uzmanı, Başkan Obama’yı geniş ölçüde kimyasal silâh kullanan Suriye’li diktatör Beşar El-Esad’a kesin bir karşılık vermeye çağıran partiler üstü bir açık mektubu imzaladı. Bu grup, Suriye içindeki ılımlı muhaliflerin eğitilmesi ve silahlandırılması yanında Esad rejimi ayakta tutan varlıklara doğrudan askerî saldırıları öneriyor.
Grup mektupta , “Esad’ın kimyasal silâhlarla gittikçe artan saldırılarının karşılıksız kalması Amerika’nın kırmızı çizgilerinin boş bir tehdit olduğunu dünyaya gösterecek” diyerek uyarıyor. “Sizin kaçınılmaz dediğiniz Esad sonrası Suriye’nin temellerine şekil vermeye yardımcı olmak ve etkilemek, ve Esad rejiminin acımasız saldırılarını sonlandırmak için ABD’nin anlamlı ve kesin hareketinin zamanı gelmiştir.”
ABD’nin kullanmayı planladığı “Cruise Missile” ın en etken şekli, Suriye içindeki elemanların, ajanların yerleştirdikleri “Laser” hedef belirleyiciler olacak. Eni, boyu 10 santimetreyi geçmeyen ufak kutular bu hedef belirleyiciler.
Tanesi 1 milyon dolar olan bu füzeleri yapan şirketlerin hisse senetleri dün borsada yükseldi. Herhalde yatırımcılar umutlu, ABD donanmasının birkaç yüz tane sallayacağı beklentisindeler.
Böylece kimyasal silahları kimin kullandığının kanıtları da silinmiş olacak.