GENÇ TARIM İŞÇİSİ HASRET: "HAYALİM POLİSLİK AMA BU HAYAT YÜZÜNDEN OKUYAMIYORUZ"

Genel & Güncel Konular

GENÇ TARIM İŞÇİSİ HASRET: "HAYALİM POLİSLİK AMA BU HAYAT YÜZÜNDEN OKUYAMIYORUZ"

İletigönderen İlteriş Kağan » Sal Kas 09, 2021 2:13

Mevsimlik tarım işçileri tarlalardaki işlerin bitmesiyle memleketlerine dönmek için yola koyulurken çocuklar da yaklaşık iki aydır uzak kaldıkları okullarına kavuşacakları için heyecanlı. Başkent Ankara’nın hemen yanı başında, Temelli’de aileleriyle birlikte soğan tarlalarında çalışan çocuklar da iki aydır okula gidemiyor. 17 yaşındaki Hasret Karakaş, “Hayalim polislik ama bu hayat yüzünden okuyamıyoruz. Mücadelemi bırakmayacağım. Gün boyunca hep koşturuyoruz. Zar zor uyuyabiliyoruz” dedi.

Aileleriyle birlikte güvencesiz ve ağır koşullarda çalışan çocuklar, sabah 6’da işe koyuluyor. Büyükler soğanları sökerken çocuklar da kökleri makasla temizleyip soğanları boyutlarına göre ayırıyor. En küçükler ise soğan çuvallarının ağzını çuvaldız ile bağlıyor.

ANKA Haber Ajansı, Ankara’nın merkezine 50 kilometre uzaklıkta bulunan Temelli’deki tarlalarda çalışan çocuk işçiler ve aileleriyle görüştü.
Resim
"İŞE GELDİK ÇOCUKLARIN İŞİ DURDU"
8 yıldır mevsimlik tarım işçisi olarak çalıştığını söyleyen Zeliha Süt, mevsimlik tarım işçiliğinin ‘rezillik’, yaşamın ise kendisi için ‘karanlık’ olduğunu söyledi. Çocuklarının çalışmak zorunda kaldığı için okula gidemediğini söyleyen Süt, "Benim kızım lise 3’e kadar gitti. Mecburen o da okulu bıraktı. Bir tane oğlum var, sınıfta kaldı. Halimizi görüyorsunuz, çalışıyoruz. Yevmiye 85 (lira). Bize yetmiyor. Çocuklar perişan oluyor. İşe geldik, çocukların okulu durdu. 10 kişiyiz. Çalıştığımız için bazen 4’te kalkıyoruz, bazen 5’te kalkıyoruz. Akşama kadar..." diye konuştu.

“ÜÇ KİŞİ ÇALIŞIYORUZ, ANCAK BİR YAĞ PARASI ETMİYOR”
Okul çağında 5 çocuğu olan işçi Hüsniye Karakaş, “Yevmiye ucuz, her şey pahalı. Bir yağ 360 bin lira. Yevmiye 85 lira. Üç kişi çalışıyoruz, ancak bir yağ parası ediyor. 5 tane çocuk okula gitmiyor. 6 aydır buradayız” dedi.

Küçük kızının okula gidemediği için her gün ağladığını söyleyen Karakaş, “Çocuklarımın geleceğini kendim geleceğim gibi istemem. İstiyorum ki onlar okusunlar” diye konuştu.

“MEVSİMLİK İŞÇİ OLDUĞUMUZ İÇİN OKULDAN İZİN ALIYORUZ"
19 yaşındaki Sabiha Karakaş ise okulundan geri kaldığını belirterek, “Doğuştan beri dış işlerde çalışıyoruz. Okula gidiyoruz. Mevsimlik işçi olduğumuz için izin alıyoruz. Devamsızlıklar oluyor. Sıkıntılar oluyor. Eksikler oluyor ama bir şekilde kendimizi toparlıyoruz" dedi.

Mevsimlik işçi Sabiha Karakaş ise eğitimden geri kaldıkları için okula döndükten sonra uyum sağlayamadıklarını söyledi. Karakaş, hayalinin hemşirelik olduğunu, ancak içinde bulunduğu şartlar nedeniyle vazgeçtiğini belirterek, sabahın erken saatlerinde tarlaya giderek gece geç saatlere kadar çalıştıklarını anlattı.

Yıldız Karakaş ise kızlarının okula gitmesini istediğini ancak tarım işçisi oldukları için üç erkek ve üç kızının okula gidemediğini söyledi.

"BU HAYAT YÜZÜNDEN OKUYAMIYORUZ"
17 yaşındaki Hasret Karakaş ise “Hayalim polislik ama bu hayat yüzünden okuyamıyoruz. Mücadelemi bırakmayacağım. Gün boyunca hep koşturuyoruz. Zar zor uyuyabiliyoruz. Hayatımız böyle işte” diye konuştu.

"BİR CUMHURBAŞKANI'NIN GEÇİMİNE BAKIN, BİR DE BİZİM GEÇİMİMİZE"
Baba Ahmet Alabaş da “Bakın tuvalet desen, tuvalet yok. Hijyen desen, hijyen yok. Sosyal bir hayatımız yok. Sosyal hayattan kopmuş insanlarız. Gel tarlada 6 ay çalış, çalış… İhtiyacımızı bile karşılamadan, çoluk çocuğumuzun ne okulu ne sosyal bir hayatı ne giyim kuşamı, yeme içmesi, hiçbir şeyi düzgün değil. Türkiye’nin neyi eksik ki biz bu haldeyiz? Ama maalesef birileri yiyor, birileri de bu halde oluyor. Bir Cumhurbaşkanı’nın geçimine bakın, bir de bizim geçimimize bakın" dedi.

"EVLADIMIN KARŞISINDA MAHCUP KALIYORUM"
Okula giden 5 çocuğunun da şartları nedeniyle okulu bırakmak zorunda kaldığını söyleyen baba Alabaş, “Çünkü geçim olmuyor. Ben çalışmasam burada, onlara üst baş alamayacağım. Onların şartlarını düzeltemeyeceğim. Çünkü okula giden bir çocuğun şartlarının düzgün olması lazım. E ben onu karşılamayınca ne olur? Evladımın karşısında mahcup kalıyorum. Bir baba olarak onların ihtiyacını karşılayamadığım zaman kendimi eksik hissediyorum" diye konuştu.

"OKULU BIRAKIYORUZ"
Ahmet Alabaşın oğlu Mücahit ise mevsimlik tarım işçisi olarak çalışan bütün gençlerin sorununu, “diğer gençler gibi olamamak” diye anlattı. Alabaş Ailesi’nin beş çocuğu da tarım işçiliği ve geçim sıkıntısı nedeniyle okulu bırakmış. 22 yaşındaki Mücahit Alabaş, “Bazen özeniyoruz aslında. İnsanların hayatını takip ediyoruz sosyal medyadan. Kimimiz okulunu bırakıyor, kimimiz Urfa’daki işini mesleğini bırakmak zorunda kalıyor. Buradaki ailelerin birçoğu kalabalık aile. 6 kişilik bir ailede, Urfa’da en az 1 kişi çalışabiliyor. Bir kişinin çalışmasıyla da geçim olmuyor. Urfa’daki işini bırakıp gelip ailesiyle birlikte burada çalışmak zorunda" dedi.

"BURADAKİ HİÇBİR GENCİN HAYATI KALMADI"
Mevsimlik tarım işçilerinin tek sosyal hayatı, akşamları tarladan döndükten sonra Mücahit'in onlara gitar çalması. Mücahit Alabaş, 7 yıldır tarım işçisi olduğunu, "Düşünüyorum bazen, nereye kadar bu sürecek? Bu hayatı ne zamana kadar yaşayacağım" diye konuştu. Alabaş, yaşadıkları sıkıntıları şöyle anlattı:

"İnsan bir yere kadar çalışır, ondan sonra kendi hayatına bakması lazım. Biz maalesef onu yapamıyoruz. Kardeşlerim, birçoğu okulu bırakmak zorunda kaldı. Biri altıncı sınıfta bıraktı. Kardeşim elektriği bitirdi, okulu bıraktı. Diğeri lise 3’te, ne kadar zaman oldu bilmiyorum okullar açılalı, o zamandan beri okulun gerisinde zaten. Okullar kapanmadan iki üç ay önce geliyoruz. Bir iki ay oradan gitti. Bir iki ay da açıldıktan sonra gidiyoruz. İki üç ay da oradan gitti. Oldu sana 4 ay. Sonra okula gidince başarılı olamıyor. Arkadaşlarından ders olarak geri kalıyor. İnternet, elektrik olmayınca dünyayla bağlantımız kesiliyor. 6 aydır buradayız, ancak karın tokluğuna çalışabiliyoruz. Hayat mayat kalmadı. Buradaki hiçbir gencin hayatı kalmadı. Birçoğuna sorun, hiçbirinin mesleği yok."

Haberin Videosu > https://www.dailymotion.com/video/x85dd17
Aklı Başında Bir Toplum Her 5 Yılda bir Meclisi Ve Yönetimi yenileyen Toplumlardır.
Bir hamalın yükü geçicidir; fakat sahtekâr bir politikacının yükü kalıcıdır çünkü onun dolandırıcılıklarının muazzam yükünü her daim akılsız toplumlar taşımaktadır.
Üçkâğıtçı politikacılar tarafından sürekli olarak kandırılan, tekrar tekrar aldatılan bir millet için hangi sıfat kullanılabilir? Şaşkın? Çok hafif! Ahmak? Yeterli değil! Beyinsiz? Evet, işte tam da sıfat budur! Aptal kalabalıklar, sahtekâr politikacıların en büyük servetidir!
Kullanıcı küçük betizi
İlteriş Kağan
Üye
Üye
 
İletiler: 2100
Kayıt: Cmt Şub 08, 2020 18:53

Şu dizine dön: Genel - Güncel Konular

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 4 konuk

cron

x