İMAMOĞLU’NU İKİ KEZ DEĞİL, ONİKİ KEZ MAHKEMEYE VERSENİZ ONU YOLUNDAN DÖNDÜREMEZSİNİZ…

İMAMOĞLU’NU İKİ KEZ DEĞİL, ONİKİ KEZ MAHKEMEYE VERSENİZ ONU YOLUNDAN DÖNDÜREMEZSİNİZ…

İletigönderen Gamze Okur » Cmt Oca 14, 2023 10:53

İMAMOĞLU’NU İKİ KEZ DEĞİL, ONİKİ KEZ MAHKEMEYE VERSENİZ ONU YOLUNDAN DÖNDÜREMEZSİNİZ[/color]…

ALİ ERALP


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a hakaret ettikleri gerekçesiyle, 2002’den bu yana binlerce dava açılmış, binlerce mahkumiyet kararı çıkmış.

Bu sayı, 1980’den sonra Cumhurbaşkanlarına hakaret edenler için açılan davaların toplam sayısının 30 katı.

Evren döneminde 340, Özal döneminde 207, Sezer döneminde 168, Gül döneminde 248 kişiye dava açılmıştı.

2022 yılında bu rakamın 50 binlere ulaştığı söyleniyor.

Zanlıların içerisinde 12 – 15 yaşında çocuklar, 70 - 80 yaşında ihtiyarlar bile var.

AKP, 3 Kasım 2002 seçimlerinde tek başına iktidara gelmişti.

Ülke yönetimine ve ülke halkına hâkim olabilmek için önünde uzun, çakıllı – dikenli, engellerle dolu bir yol vardı. Bu yolları kazasız – belasız aşması gerekiyordu.

Ülkeye şeriatı, şeriat yasalarını yerleştirebilmek için koşullar elverişli olmalıydı.

Atatürk Türkiye’sinden ayrı yeni bir düzen kurulmalı, bu düzenin egemenleri tarikatlar, cemaatlar ve mollalar olmalıydı…

Bu düzenin kurulmasına en büyük engel ise Cumhuriyet kurumları idi. Bu kurumların başında asker, yargı, emniyet ve medya geliyordu.

Çeşitli yöntemlerle bunların hizaya sokulması gerekiyordu. Büyük çabalar harcandı bu iş için. Planlar programlar yapıldı ve ülke dikensiz gül bahçesine dönüştürüldü…

Her şey AKP’lileştirildi.

Askeri kurumlar kapatıldı. Sebepsiz yere komutanlar hapishanelere dolduruldu.

Bütün bu değişimler ve dönüşümler olup biterken, muhalefet ve aydınlar direnmediler, karşı koymadılar, mücadele etmediler. Sendikalar, toplum kuruluşları sadece seyretti...

SONUNDA GELE GELE GELDİK KARATAŞ’A… Kara günlere, kara döneme…

Menderes de aynı yöntemleri kullanmış, aynı yollardan geçerek iktidarını sürdürmek istemişti.

Zaman zaman güç kullanmış; devlet radyosunda yalan haberlere, bilgilere bile yer vermişti…

Son seçimlerde, kazanamadığı bölgeleri, yerleri kazanmış gibi ilan etmişti.

İnönü bu duruma karşı çıkmış, radyoda ilan edilen yalan sonuçların düzeltilmesini istemişti. Menderes ise sonuçların aynen kalmasını emretmişti.

Sonradan yapılan itiraz üzerine sonuçları yargı değiştirmişti. O yıllarda yargı az da olsa bağımsızdı.

O yıllarda da yine yüzlerce gazeteci, yazar, çizer, şair içeri atılmış, düşünce özgürlüğüne zincir vurulmuştu…

Geçmişte de Namık Kemal’leri, Mithat Paşaları, Nazım Hikmet’leri “Vatan haini” ilan ederek zindanlara atan, sürgünlere gönderen düşünce, yine aynı düşünceydi.

“Orduyu isyana teşvik etti” gerekçesiyle Nazım Hikmet’in gençliğini cezaevlerinde tükettiler. Günümüzde de aynı yöntem izleniyor…

Ekrem İmamoğlu hakkında iki dava birden açıldı. Amaç onu susturmak, topluma gözdağı vermek, bulunduğu koltuğa kayyum atamak…

Ama bunlar boşuna çabalar… Boş çabalar… İmamoğlu’nu iki kez değil, oniki kez mahkemeye verseler, onu yolundan döndüremezler…

Baskıyla, Korkuyla, Zulümle İktidar Olunmaz…

Çünkü, toplumların ilerlemesi, yücelmesi kötü koşulların değişimi ile olur. Değişim ise her çağda direnme ve devrimlerle gerçekleşir.

DİRENMEK YAŞAMAK DEMEKTİR.

1789 Fransız Devrimi olmasaydı, bugün ne kardeşlikten ne özgürlükten ne de eşitlikten söz edebilirdik. Feodal zulüm sürüp giderdi.
1923 Devrimi ve Mustafa Kemal olmasaydı, şeriatla yönetilen ülkelerden hiçbir farkımız kalmazdı. Aydınlanmayı yaşayamazdık.

Atatürk, yaşamı boyunca direnmeyi ve mücadeleyi seçti.

Baskılar, tehditler karşısında asla yılmadı. Subay olduktan sonra Şam’a sürüldü. Daha sonraları Sultan Vahdettin onu ölüme mahkûm etti. Yine vazgeçmedi.

Şöyle diyordu:

“Ordu müfettişliğinden istifa edip de basit bir vatandaş olarak milletim ve vatanım için çalışmaya başladığım gün bütün bir düşman dünya içinde, kendimi en kuvvetli bir adam olarak buluyordum. Bu kuvveti bana, Türk ulusu davasının büyüklüğü ile vicdanım veriyordu. (Atatürk İhtilali, Mahmut Esat Bozkurt)

Türk ulusu o karanlık dönemi aşıp, aydınlığa nasıl ulaştıysa, bugün de ulaşacaktır. Bundan kimse kuşkusu duymasın.

Baskı yolunu ve yönteminı seçen iktidarlar eninde sonunda tarihin mezarlığında yerlerini alacaklardı…

Tarih böyle yazar…
Kullanıcı küçük betizi
Gamze Okur
Üye
Üye
 
İletiler: 466
Kayıt: Cmt Tem 07, 2018 10:48

Şu dizine dön: Ali ERALP

Kİmler çevrİmİçİ

Bu dizini gezen kullanıcılar: Hiç kayıtlı kullanıcı yok ve 1 konuk

x