Çağdaş insanlık felsefesi, geçmişin kavgalarını vermiyor artık. Geçmiş ile tatmin aramıyor artık. Üstelik bütün tarihleri boyunca olduğu gibi, son asırda bile, kendilerini birbirlerine ispat etmek amacıyla, birbirlerine karşı iki dünya savaşı yaşamış milletler artık birlikte birlikler kurabiliyorlar ve kendilerini gerçekleştirebiliyorlar. Böylece insanlığa katkı yapabiliyorlar. Bunu başarabilmelerinin tek nedeni, geçmişi, anıtsallaştırarak savunmak değil, ileriye gidebilmek amacıyla eleştirel ele almalarıdır.
Türkiye, İslam tarihinin geçmiş kavgalarını vermektedir hala. Kendi ülkelerinde bile geçmişin gruplarının taraftarı olarak pozisyon almaktadırlar. Bunun temel nedeni, tarih anlayışında çağdaşlaşamamasıdır.
Siyasal alanda da; siyasi partiler, geçmişin kavgaları üzerine kuruluyor. Türkiye dahil, bütün Müslüman milletlerin siyasal iktidarları, toplumlarını ileri götürmeye çalışmak yerine, din adı altında geriye götürmeye çalışıyorlar. Böylece insanlarının ayıklanmalarına neden oluyorlar. Çağımız insanlığıyla uyumsuzluk içinde bırakılan tek millet, Müslüman milletidir. İşte bu nedenle bugün insanlık, Müslümanlarla bu dünya üzerinde yaşamak istemiyor artık. Müslümanlar her gün çok çeşitli nedenlerle ölüyorlar. Duygusallıktan düşünselliğe çıkamayan Müslümanlara yazık ediliyor.
“Müslüman siyasal iktidarlar, kendi haksız çıkarları için sömürmek amacıyla duygusal kalmalarını sağlayarak Müslümanlara en büyük kötülüğü yapıyorlar.”
Siyasal iktidarlar, toplumlarını zihinsel olarak çağdaşlaştırmak zorundadırlar. Siyaset felsefesine göre; siyasal iktidarların temel görevi, toplumlarını çağlarına göre yeniden üretmektir. Aksi takdirde devlet ve toplum birlikte ayıklanıp gideceklerdir.
- Prof. Dr. Niyazi Kahveci