1. yüz (Toplam 1 yüz)

Hadlerini bildirmek bir hayalden ibaret / Levent BULUT

İletiGönderilme zamanı: Çrş Tem 22, 2020 8:34
gönderen Oguzhan34
Güçlü olmamız gereken bir coğrafyadayız. Zayıf bir ülkeysen, vatan topraklarında, milletin birliği ve beraberliğinde gözü olan güçler harekete geçerler. Bu güçler, FETÖ, PKK, YPG gibi kimi zaman maşa örgütleri kullanırken, kimi zaman da açıktan niyetlerini söyler ve gösterirler. Mesela Yunanistan Cumhurbaşkanı Katerina Sakelaropulu'nun Aydın ilimize bağlı Eşek Adası'nı ziyaret edip, "Adanın fahri vatandaşı olma onuruna eriştiğim için teşekkür ederim, bu ada Yunanistan'ın ayrılmaz parçasıdır, egemenlik haklarımızdan asla vazgeçmeyeceğiz, ulusal topraklarımızı vermeyeceğiz." demesi gibi.
***
Daha önce yazmıştım tekrar değineyim; AKP 2002'de iktidara geldikten sonra Yunan idarecilerinin bu hadsiz sözleri arttı. Hatta sözlerini eyleme dönüştürüp adaları işgal ettiler. Türk milleti en zor döneminde bile bunları denize süpürmüşken, adalarımızı işgal edip nasıl ülkemizi tehdit edebiliyorlar dersiniz?
Yürek yediklerinden değil de Türkiye'yi yönetenlerin, adaların işgaline ses çıkarmamasından cesaret buluyorlar.
***
Makarayı başa saralım. 31 Aralık 2008'de Yunan Genelkurmay Başkanı ve Kara Kuvvetleri Komutanı Türk hava sahasını ihlal ederek Aydın Bulamaç Adası'na helikopterle indi. 6 Ocak 2009'da ise Yunanistan Cumhurbaşkanı Papulyas, Aydın il sınırları içinde bulunan Eşek Adası'na gelerek Yunan belediye başkanını ziyaret etti. Bunlar olurken Türkiye'yi yönetenler ise TSK'ya yönelik kumpas davalarını savunuyorlardı. O dönem Atatürkçü subay ve paşalar tutuklanıyor, ülkeyi yönetenler FETÖ'nün özel görevli yargıç ve savcılarına methiyeler diziyorlardı.
Meselâ; o tutuklamaları yapan hâkim ve savcılara bütün Türkiye'nin demokrasi adına büyük bir borcu olduğunu söyleyen dönemin Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, dava ile "Türkiye bağırsaklarını temizliyor." derken, Makaracı bakan "Türkiye'dekileri hizaya soktuk." diye seviniyordu. Yunanistan ise adalarımızın işgalini devam ediyordu. AB ise ilerleme raporuyla "Türkiye'nin en kapsamlı darbe girişimi soruşturması" olarak nitelendirdiği Ergenekon Davası'na tam destek veriyordu. Ne kadar tesadüf değil mi!
Yunanlar adalarımızda cirit atarken, bu olaylar serisi kamuoyundan gizlenerek örtbas edilmeye çalışılmış, Genelkurmay Başkanlığı kendi internet sitesinde duyurduğu hava sahası ihlalini sitesinden kaldırmak zorunda bırakılmıştı.
***
Zamanında yedi düvele meydan okuyorduk… Şimdi ne hâle geldiğimizin farkında mısınız? Şu yaşananlara bir bakın;
Askerinin başına çuval geçirildiğinde, ses çıkaramıyorsun.
"Çözümsüzlük çözüm değil; yes be annem" diyorsun, bir şeyi çözemiyorsun.
Ege adaların işgal ediliyor. Sen Lozan'ı kötülüyorsun.
"Beğenmiyorsanız 'Sevr'i verelim." diyorlar.
"Lozan uygulanmıyor, bari güncelleyelim." diyorsun.
Suriye'deki Türk toprağı Süleyman Şah'ı terörist tehdidi var diye alıp kaçıyorsun.
Burnumuzun dibinde "kardeş" dedikleri Barzani, Türkiye'ye rağmen, bağımsızlık referandumu yapıyor, engel olamıyorsun.
Yunanlı idareciler adalar için Türkiye'ye posta koyarken, "Keçilerin otladığı kaya parçaları için savaş mı çıkaralım." diyen yazarcığa "Vatan toprağı kaya parçası değildir." diyemiyorsun.
"Türk milleti" yerine, kimliği belirsiz "bu millet" kavramını kullanıyorsun. "Milliyetçiliği ayaklar altına aldık." diyor, sonra "Yerli ve milliyiz." diye övünüyorsun.
Ülkece siyaset, ekonomi ve hukuk alanlarında dibe vururken, adam kayırmacada, torpille işe girmede, bizden olan, olmayan diye ayrım yapmada, kamplaşıp kutuplaşmada zirveye çıkıyorsun.
Böyle bir ülkenin caydırıcılığı, idarecilerinin sözlerinin inandırıcılığı olabilir mi?
***
Lafa geldi mi eskiyi yerden yere vuruyorlar.
Neymiş efendim; eskiden gaz ve yağ kuyruğu varmış...
Ama o zaman Amerika'ya, "Ülkemin tarlalarında yetişen haşhaştan sana ne kardeşim!" diye kafa tutan bir ülke vardı.
Kıbrıs'ta zulüm altında olan Türkler için, dünyayı karşısına alıp çıkartma yapan bir Türkiye vardı.
Sürekli eski yönetimleri, hatta ülkenin kurucularını bile kötülüyorlar. Fakat; Birleşmiş Milletler'e üyelik için "Şartlarımızı koyarız. Biz müracaat etmeyiz. Davet gelirse düşünürüz." diyebilen bir lider vardı.
Şimdi öyle mi peki?...
***
Sonuç itibariyle adaların işgali ve Yunan idarecilerin küstah tehditleri somut bir gerçek. Aynı şekilde "Türk'üm" demekten imtina eden, "AKP ile Türk olmaktan kurtulduk." diye övünen zihniyetlerin iktidar olduğu ülkede adaları işgalden kurtarmak, bu hadsizlere Kardak'taki gibi haddini bildirmeyi beklemek hayalden ibaret. Bunu elin Yunanı da biliyor elbet. Ama bir de şu gerçek var ki, "Türk'üm" diyen, Türk gibi düşünüp Türk gibi hareket edenler iktidara geldiğinde, işte o zaman işgal edilen adalara Türk gelirse, turist gibi gelmeyecektir!..