2. yüz (Toplam 2 yüz)

İletiGönderilme zamanı: Sal Mar 11, 2008 17:08
gönderen Pınar
çok teşekkürler paylaşım için :)
emeğine sağlık

İletiGönderilme zamanı: Çrş Mar 12, 2008 3:40
gönderen erenus
Pınar, rica ederim.

Re: Sizleri unutmadık unutanlara da hatırlatacağız!

İletiGönderilme zamanı: Prş Kas 12, 2009 17:39
gönderen sessiz sedasız
bu konuyu Türkan abla sağosun feysbuk'ta paylaşınca farkettim.böyle bir konuyu hazırladığı içinde erenus'a teşekkür ederim.çok şaşırdığım şeyler okudum, hele hele trigonometri konularında ki gelişmelerde.bizim 2. sınıfta bilim tarihi dersimiz vardı...hatırladığım kadarıyla bu bilim adamlarının çok azından bahsedilmişti.burdaki bilgileri olduğu gibi alıp üniversitede ki bilim tarihi hocama götürücem.bakarsın dersin işleyişinde bir değişikliğe gitmek ister :)

Re: Sizleri unutmadık unutanlara da hatırlatacağız!

İletiGönderilme zamanı: Prş Kas 12, 2009 18:31
gönderen Hayyan
Değerli forum üyeleri ;

turkler-programi-t23190.html

Bu başlık altında verdiğim programı bilgisayarınıza yüklerseniz bir çok bilginlerimizin hayatları hakkında bilgiye sahip olabilirsiniz.

Nickimide kendisinden esinlendiğim ünlü Türk ve müslüman alimlerinden Cabir Bin Hayyan'ı tanıyalım ;

Dünya medeniyet tarihine adını altın harflerle yazdıran Cabir bin Hayyan bir Türk âlimidir. Bundan 1250 yıl önce yasayan ve o zamanın en büyük ilim yuvası Harran Üniversitesi bas müderrisi (rektörü) olan Cabir bin Hayyan (721-805) herkesi hayretler içinde bırakan şu İlmî bulusunu açıklamıştı: "Maddenin en küçük parçası olan cüz-ü la cüz-ü la yetecezza (atom) da yoğun enerji vardır. Yunan bilginlerinin iddia ettiği gibi bunun parçalanamayacağı söylenemez. O da parçalanabilir. Parçalanınca da öyle bir güç meydana gelir ki Bağdat'ın altını üstüne getirebilir. Bu Allah-ü Teala'nın kudretinin bir nişanıdır."

Modern kimyanın babası sayılan bu büyük Türk âliminden Razi ve İbn-i Sina gibi büyük bilginler "Üstatlar üstadı" diye söz ediyorlar. Fransız şarkiyat âlimi Catdonne (1720-1783) onu dünyanın 12 büyük dahisinden biri olarak tanımlıyor. Bacon (1214-1291) ondan hayranlıkla bahsederken kimya ilminde açtığı çığırın. Priestley (1733-1804) ve Lavoisier'in (1743-1794) açtıkları çığırın daha önemli olduğu ittifakla kabul edilmiştir. Avrupa üniversitelerine mensup birçok ilim adamı meşhur olabilmek için Cabir bin Hayyan'ın ismini kullanmak zorunda kalmıştır. Berlin Üniversitesi Tabiat Bilimleri Tarihi Profesörü Julias Ruska ve yardımcısı Paul Kraus Avrupa'da ünlü birçok ilim adamının Cabir bin Hayyan'ın ismini eserlerine verdiklerini ve bu yolla meşhur olduklarını bildiriyor.

Cabir bin Hayyan'a göre "Kimyevi hadiseler tabiatta Cenab-ı Hakk'ın takdiriyle uzun sürede meydana gelmekledir. Kimyager tabiatla uzun sürede meydana gelen şeyi kısa zamanda yapan kişidir. Âlim keşfedilmiş bir buluştan yola çıkarak başka buluşlar ortaya çıkarabilen insandır." Ona göre altının gümüşten renk ve ağırlıktan başka bir farkı yoktur. Bu iki özelliğin ise ortadan kaldırılması mümkündür. Bunun yolunun da her iki cismi teşkil eden atomların kontrol altında parçalanıp değerlerinin değişmesiyle olacağını belirtmektedir ki günümüz modem kimya ilmi de bu hakikati kabul etmektedir.

En önemli vasfı deneycilik olan Cabir bin Hayyan kimya ilminin hem teorik hem ele tatbikî alanda büyük mesafe katetmesine vesile oldu. Dünyada ilk kimya laboratuarını kuran âlim olarak tarihe geçti. Kendi kurduğu laboratuarda ilk sunî hücreyi yaptı. Ölümünden iki asır sonra Kûfe'de bir caddenin yeni baştan açılması sırasında kullandığı laboratuar ortaya çıktı. Cabir bin Hayyan'ın başta kimya olmak üzere tıp fizik astronomi felsefe alanında yaklaşık 200 eser kaleme aldığını biliyoruz. Cabir'in en meşhur buluşu şüphesiz atomla ilgili ortaya koyduğu faraziyedir. Bu keşfi John Dalton (1766-1844) Otto Hahn (1779-1868) Enrico Fermi (1901-1954) ve Albert Einstein (1879-1955) gibi meşhur Avrupalı bilginlerden tam 1000 yıl önce yapması bu büyük Türk bilgininin nasıl bir dahi olduğunu ortaya koyuyor. Ayrıca Cabir bin Hayyan kimyanın iki temel prensibini bilimsel şekilde ortaya koyarak kolsinasyon ve redüksiyon prensiplerini dile getirdi.

Buharlaşma süblimasyon eritme ve kristal-eştirme için kullanılan metotları geliştirmiştir. Ham sülfürik asit ve nitrik asitlerin nasıl yapılacağını kesin olarak ortaya koydu. Madenlerin o zamana kadar bilinen basit eritilme metotları yerine bizzat ürettiği nitrik asit sülfürik asit ve altın eritme suyunun yardımıyla eritme metotlarını geliştirdi. Bu sayede Cabir ve ondan sonra gelen bilim adamları sayısız terkipleri bu arada cıva oksit zincifre arsenik amonyak gümüş nitrat şap, göztaşı kireçli potas südkostîk mahsulü yakıcı potasyum ile çok değerli maddeleri elde edip üretebildiler.

Max Meyerhof (1884-1951) Cabir Bin Hayyan'ın kimya ilmine buharlaştırma, süzme, tasviye etme, eritme, damıtma ve billurlaştırma metotlarını keşfederek uygulamaya soktuğunu bildiriyor. Ayrıca bir çok kimyevi cevherin meselâ zincifre, arsenik oksidi ve başka birçok terkibin nasıl hazırlanacağını açıkladığını ifade ediyor.

Optik kanunların keşfi ve mercekler teorisi Cabir'e dayandırılıyor. O iç bükey aynalar vasıtasıyla güneş ışınlarını bir yere toplayıp uzak mesafelerden ağaçları tutuşturdu ve bir kaptaki suyu kaynatmayı başardı. Ayrıca güneş enerjisinden istifade etme yöntemini de dünya medeniyetine Cabir bin Hayyan kazandırdı.

Re: Sizleri unutmadık unutanlara da hatırlatacağız!

İletiGönderilme zamanı: Cum Kas 13, 2009 15:56
gönderen ilkkurşun
Paylaşımın için teşekkürler Hayyan

Re: Sizleri unutmadık unutanlara da hatırlatacağız!

İletiGönderilme zamanı: Cum Kas 13, 2009 18:11
gönderen gökbörü24
sevgili dostum herşey güzel ilmi almalıyız çinde dahi olsa islam dini bunu emrediyor. sende türk alimlerini bulmuş kopyala yapıştır bizlere ulaştırmışsın emeğin için gerçekten teşekkür ederim son makalemde isimleri kullanma fikrini doğurdun bende. fakat yanlış olan bir nokta var. imam gazalinin asrının müceddidi olduğunda islam alimleri hem fikir islamı doğrultmak doğrulamak görevine en uygun kişi görülen yukarıda belirtilen düstüru bilmez mi ki bu insan hadis üstadıdır. geçen ay imam gazalinin ihya ı ulumiddin serisini aylarımı alsada bitirdim ve bu kişi bu kitabının ilk konusu olarak ilmi seçiyor öğrenmeyi seçiyor ilk konu ilim. ve sn bu kişiyi bizi ilimsizliğe sevk etti demeye getiriyorsun. ne olur bilmeden yalan yanlış paylaşımda bulunmayalım bilmeyenleride yanlış yönlendimeyelim. felsefeye karşı çıkmıştır ama niye çünkü felsefeyi yanlış anlayanlar dinden sapmıştır ibni sina örneğin... bu kişi imamgazali iki yılını felsefeye vermiştir doğruyu anlatmak için öğrenmiştir. lütfen derinlemesine araştırmadan böyle karalayıcı paylaşımlarda bulunmayalım...tekrar tşekkür ediyorum

Re: Sizleri unutmadık unutanlara da hatırlatacağız!

İletiGönderilme zamanı: Cmt Kas 28, 2009 20:25
gönderen erenus
sevgili dostum herşey güzel ilmi almalıyız çinde dahi olsa islam dini bunu emrediyor.


İslamın ünlü adları, göreceli olarak Abbasiler döneminde var olmuş, arap kültüründen ve baskısından nispeten uzak kalabilmiş bölge ve toplumlar içinde yer bulabilmislerdir. Bilginin guzeli cirkini diye bir sey yoktur, gozlem yaparak veri toplayarak akil suzgecinden gecirilen akil yolu ile elde edilen bilgi vardir. Sonucta; ilim oradan buradan lafla alinmiyor toplanilmiyor, cok calismak arastirmak gerekiyor, Din bunu emrediyor ama uygulamaya gelince malesef o kadar da itibar gormuyor. Uzun lafin kisasi, aslinda fazla soze gerek yok, gozlemlenebilecek bir durum, her akil sahibi muslumanin kendine sormasi gerektigi gibi, neden hep musluman ulkeler geri kaldi, yukardaki yazimdan cikarilabilecek sonuclar gayet net bir sekilde, ortadadir!

İm (Kod): Tümünü seç
sende türk alimlerini bulmuş kopyala yapıştır bizlere ulaştırmışsın


Bu tesbiti niye yapma geregi gordugunuz cok anlasilir degil!

Bu bilgileri paylasmaktaki temel amacimiz bu konuyu okuyanlari biraz olsun arastirmaya sevk etmektir!

Ayrica, sitede yazdiklarimi takip ederseniz, genellikle, actigim konulari referanslar ile destekledigimi gorursunuz!

İm (Kod): Tümünü seç
ilk konusu olarak ilmi seçiyor öğrenmeyi seçiyor ilk konu ilim. ve sn bu kişiyi bizi ilimsizliğe sevk etti demeye getiriyorsun.


Bir sey demeye getirmiyorum, ne dedigim onceki metinlerde gayet acik!

Gazalinin her soylediginin kesinlikle yanlis oldugunu soyleyemem ama basitce, Farabi ve Ibn-i Sina'yı (kendisine "Üstadı-sani" unvani verilmistir) kafir ilan etmis bir kisinin kendi sahip oldugu fikirlerin disindaki fikirlere nasil baktiginin net bir gostergesidir, insanları mantıklı bulgulara ikna etmek icin kullandigi yontemleri de takdir ettigim soylenemez.


İm (Kod): Tümünü seç
felsefeye karşı çıkmıştır ama niye çünkü felsefeyi yanlış anlayanlar dinden sapmıştır ibni sina örneğin... bu kişi imam gazali iki yılını felsefeye vermiştir doğruyu anlatmak için öğrenmiştir. lütfen derinlemesine araştırmadan böyle karalayıcı paylaşımlarda bulunmayalım...tekrar tşekkür ediyorum


Felsefeyi yanlis anlayanlar grubuna akil sahibi tum insanlar giriyor herhalde. :D

Gazali, önceleri akli ilimlere daha çok önem verirken, yaşantısının ikinci bölümünde ilim konusunda farklı düşünmeye başlamistir. Kendince insanlik ugruna caba gosterdigi kabul edilse bile gerekli gereksiz bir cok detayi ve kendince onemli bir cok kavrami incelerken malesef yer yer isin ozunu kacirmistir. (Ornegin cok lazimmis gibi, Kimya-i Saadet isimli kitabında tuvalete nasıl girileceğini, girerken hangi ayağın kullanılması gerektiğini, temizlenmek için kaç taş alınması ve artakalan pisliğin duvara nasıl sürülmesi gerektiğini anlatir.)

Gazali akila guvenmez! Gazali'ye gore dogru bilginin kaynagi iman iken , mesela Ibn-i Rust'e gore akildir! Bu konuda Ibn-i Rust ile ayni fikirde olan bir cok kisi ve ekol malesef dislanmistir. Islam dunyasinin bugunku durumuna kisaca bir goz atmak, dogru bilgiye giden yolun parsellendiginin en acik kanitidir.


Boyle bir dusunce kumesinin insanliga faydali oldugunu dusunmek ilgi alanim oldugu icin Gazali'nin EL-MÜNKIZİ MİN-AD-DALLAL adlı kitabından sadece matematik ile ilgili dusuncelerini asagida dip not olarak alintiliyorum.

RİYAZİYE (MATEMATİK)

Riyaziye; hesap, hendese ve heyet ilimlerinden ibarettir. Bunların hiç birinde ne müsbet, ne de menfi cihetten dine taaluk eden bir cihet yoktur. Bunlar akli delillerle ispat olunan şeylerdir. Anlasılıp öğrenildikten sonra inkara mahal kalmaz. Fakat bunlardan iki fenalık doğmuştur. Birincisi şudur: bu ilimleri mutaala eden kimse oradaki incelikleri ve delilleri hayret ve taacüp ile karşılar. Bu yüzden felsfecilere karşı içinde takdir hissi uyanır. Zanneder ki felsefeclerin bütün ilimleri açık olmak ve kuvvetli delile dayanmak hususunda bu ilim gibidir. Sonra felsefecilerin bu küfürünü, Allah'ı inkar ettiklerini, maneviyata kıymet vermediklerini şundan bundan işitir, sırf onları taklit etmek sebebiyle kafir olur. Kendi kendine "din hak bir şey olsaydı, riyaziyeyi bu kadar incelemiş olan bu büyük adamlarca malum olurdu, gizli kalmazdı" der, onların küfürünü, inkarını işitince dini inkar etmenin doğru olduğuna kanaat getirir. Başka hiç bir dayanağı olmadığı halde , yalnız böyle bir düşünce ile doğru yoldan çıkan nice adam gördüm.

Bazan bunlar başka ilimlerde de cahil ve ahmak durumuna düşerler. Eskilerin riyaziyata ait sözleri delilleri vardır. Fakat ilahiyatta tahminidir. Bunu ancak tecrübe eden, onunla meşgul olan anlar.

Bu sebeple bu ilimlerle fazla meşgul olanları men etmek vacip olur. Çünkü bu ilimler dine taaluk etmezler. Ancak felsefecilere ait ilimlerin başlangıcı olduğu için, felsefecilerin fenalığı ve uğursuzluğu, okuyana sirayet eder. Bununla fazla uğraşanlar içinde dinden çıkmayan, takva gemini başından atmayan pek az kimse vardır."

Re: Sizleri unutmadık unutanlara da hatırlatacağız!

İletiGönderilme zamanı: Cmt Şub 17, 2018 18:16
gönderen ESTERGON_
Konuyu yeni gördüm.
erenus, açıklamalarınız için teşekkür ederim.