1. yüz (Toplam 1 yüz)

Mustafa Kemâl ATATÜRK'ün Cumhuriyet Savcılarına Seslenişi

İletiGönderilme zamanı: Prş Mar 26, 2009 14:55
gönderen Türk-Kan
Atatürk'ün Cumhuriyet Savcılarına Seslenişi:

"Türkiye Cumhuriyetinde kimsesiz bir birey yoktur... Kendilerini kimsesiz görenlerin, yanlarında her an haklarını aramakla görevli Cumhuriyet Savcıları bulunduğunu asla unutmamaları ve bundan emin olmaları gerekir."


Doç. Dr. Ali Birinci
Yeni Türkiye Dergisi, Cumhuriyet Özel Sayısı I, 1998, s. 23-24 ANKARA


Her uygar ve çağdaş devlette olduğu gibi, Türk Cumhuriyeti Adliyesinde de, Cumhuriyet Savcılarını yüksek ve son derece önemli bir görev ve makamın temsilcileri olmak üzere tanırım. Devrim Savcılarının, kendilerine verilen bu büyük görevin önemine uygun olarak gayretli ve çalışkan olmaları konusunu, adliyemizin başarı ve üstünlüğünün en önemli etkenlerinden sayarım. Laik Türk Devrimi, çağımızın uluslara yaşama ve yükselme yeteneğini veren en son ve en uygar ilkelerinin bir ifadesi ve Türk Ulusunun büyük fedakârlıklarıyla sürdürülen ve kazanılan büyük mücadelesinin eseridir. Devrimlerin gerçekleşmesi, kararları ve kanunlarıyla, ulusal irade ve ulusal egemenliğin bir görünümü; bütünü itibariyle de Türk Ulusunun bütün haklarıdır. Devrimlerin her biri, ulusun emeği ve hakkı ile gerçekleşmiştir. Cumhuriyet Savcılarımızın, devrimin gerekleri etrafında, en kıskanç ve uzakları gören hassas nöbetçiler olmalarını, asıl görevlerinden sayarım.

    Türk Cumhuriyeti, ulusun kaderini yıllarca hastalıklı ve korkunç gelenekleriyle, zulüm ve baskının kan ve yangınları içinde sürükleyen saltanat ve hilâfet tarihini yıktı. Bu mücadelenin asıl amaçlarından biri de, zayıf olanları zorbaların baskısından ve entrikacıların âleti olmaktan kurtarmak ve ulusu kendi kaderine sahip kılmaktır. Yılmaz ve kesin kararlı devrimlerimiz, Türk ulusunun yaradılıştan gelen büyük yeteneğinin gelişmesi ve artırılması için gereken zemini hazırlayarak hızla ilerlemektedir.

Bütün düşüncelerin üzerinde olan kamu hukuku ve kamu yararının korunmasının, devlet ve hükümet gücünün mutlaka sağlanması ve korunmasıyla mümkün olabileceğini önemle hatırlatırım. Cumhuriyette devlet ve hükümet gücü, ulusal irade ve ulusal egemenliğin en kesin ve en temel ifadesi ve görünümüdür. Türk yasalarına dayanan bu yetki ve güce engel olacak en küçük bir girişimin dahi, ulusun egemenlik hakkına açık bir saldırı olarak değerlendirilerek, buna yeltenenlerin mutlaka mahkeme huzuruna çıkarılmasını talep ederim. Özgürlüğü ve yasaları bir alet gibi öne sürerek, ulusun en küçük bir yararını bile tehlikeye atmak hakkına hiç kimse sahip değildir. Devlet halinde yaşayan uygar uluslarda, özgürlük ulusun emrindedir; yüksek yararlarının gerektirdiği şekilde genişletilir, sınırlanır ve belirlenir.

Yakın tarihimizde ve eski zamanlarda, dinlerin zorba hükümdarların, rahipler ve çıkar sağlayanların elinde bir baskı aracı olması gibi, çağımızda kesinlikle izin verilemez ve hoş görülemez. Devrime karşı koyan muhalefetin özgürlükten ve yasadan yararlanmaya hakkı yoktur. Bireyin değil, bireylerin tamamını ifade eden toplumun ve devletin yararı her düşünce ve kaygıdan önce gelmelidir. Sınırsız bireysel özgürlük ve kişisel çıkar peşinde olanlar, kendi emellerini, çıkarlarını ulusun yüksek çıkarları ve özgürlüğünden üstün tutanlardır. Sınırsız kişisel özgürlükler, kişisel çıkarlar, uygar ve düzenli toplumları, devletleri yıkarak anarşiyi ve çoğunlukla da zorbalığı yaratır.

Anarşi ve zorbalık, doğrunun yanlışa, zayıfın güçlüye yenilmesi sonucunu doğurur. Uygar uluslarda, yasa ve özgürlük, yüksek çıkarların korunması için düzenlenir ve kabul edilir. Çağdaş devlet kurmaya ve bu kuruluştan yararlanmaya karar veren toplumlarda, bu kesin bir şart ve zorunluluktur. Birey yok, toplum vardır.

Zorbalık ve monarşiyle yönetilen ülkelerde, yasa ve özgürlük bir kişinin veya sınıfın emellerini sağlamaya yarayan bir araç olur. Göçebe veya ilkel topluluklarda, toplum değil kişinin çıkarları vardır.

Halkçılık esaslarına dayanarak yönetilen bir ülkede, düzenin diğer her yönetim şeklinden daha fazla önem ve ısrarla kurulması ve geliştirilmesi gerekir.
Bu kuralın, çağımız uygarlığının başarı sırlarından en önemlisi olduğunu hatırlatırım. Halk yönetiminin, ancak bu şekilde başarıya ulaşacağından ve insan haklarının ancak bu yoldan korunabileceğinden asla kuşku duyulmamalıdır. Düzen ve işleyiş, halk cumhuriyetlerinde, ulusal egemenlik ve ulusal çıkarlar gibi en yüksek yetkinin bir gereğidir. En son hukuk kurallarına dayanan bu gerçekleri, Türkiye Cumhuriyeti Savcılarının, bir an için bile gözden uzak tutacaklarına ihtimal vermem.

Yasalarımızın uygulanmasında, bu yönlerin önemle ve mutlaka dikkate alınmasını talep ederim.

    Türkiye Cumhuriyetinde kimsesiz bir birey yoktur. Cumhuriyet, böyle bir kavramı asla kabul edemez. İnsan hakları, yasalarımızın güvencesi altındadır. En güçsüz ve en kimsesizlerin yardımcısı devlet ve onun kamu hukuku temsilcileri olan Cumhuriyet Savcılarıdır. Kendilerini kimsesiz görenlerin, yanlarında her an haklarını aramakla görevli Cumhuriyet Savcıları bulunduğunu asla unutmamaları ve bundan emin olmaları gerekir. Zayıf ama haklı olanların en güçlü durumda olmaları, adliyemizin en belirgin özelliği ve ülküsüdür. Cumhuriyet Adliyesinin yükselmesini bir onur meselesi saydıklarından hiç kuşku duymadığım çalışma arkadaşlarıma bu onurlu görev alanında mutlak ve muhakkak olan başarılarını coşkuyla dilerim efendim.

Gazi Mustafa Kemâl, 9 Ekim 1925


Kaynak

İletiGönderilme zamanı: Prş Mar 26, 2009 15:52
gönderen maydonos
Bu cok guzel ama Turkkan, su anda bize yasayan bir lider lazim.Gecen gun genc bir arkadasla konustugumda bana bu sozu soyledi.Ataturk'un bu dusuncelerini gerceklestirecek guclu bir lider istiyoruz :!: Duyan var mi :?:

İletiGönderilme zamanı: Prş Mar 26, 2009 21:33
gönderen kaye
E lider var, lider var;
tıpkı savcı var, savcı var gibi..

Re: Atatürk'ün Cumhuriyet Savcılarına Seslenişi:

İletiGönderilme zamanı: Pzt Eki 26, 2009 15:01
gönderen Türk-Kan
Kalmadi mi? Memlekette bir tane CUMHURİYET SAVCISI kalmadi mi?

Re: Mustafa Kemâl ATATÜRK'ün Cumhuriyet Savcılarına Seslenişi

İletiGönderilme zamanı: Pzt Eki 26, 2009 15:47
gönderen kaanka68
Neden "cumhuriyet savcısı" ?

Atatürk tarafından Lozan'da doktora yaptıktan sonra 'Hukuk Reformu yapmakla' görevlendirilen Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, savcılar için 'Cumhuriyet Savcısı' unvanının isim babasıdır. Ata'nın huzurunda 'Hukuk Reformu' için fikir fırtınası yapılırken, Bozkurt çok tepki alır ve sıkıştırılır:

'Neden sadece savcılara Cumhuriyet Savcısı denilir?'

Cumhuriyet Başbakanı, Cumhuriyet Müsteşarı, Cumhuriyet Valisi, Cumhuriyet Büyükelçisi olmuyor da, Neden Cumhuriyet Savcısı? Savcılara neden bu imtiyaz?

Atatürk, Bozkurt'a 'Ne diyorsun?' diye sorar.

Bozkurt'un cevabı çok net olur: "Çünkü öyle zaman olur ki, cumhuriyeti korumak için başbakandan, bakandan, müsteşardan, validen, büyükelçiden bile hesap sormak gerekebilir. İşte o hesabı soracak olan Cumhuriyet Savcısı'dır."

Atatürk, gülümseyerek hoşnut kaldığını belli eder. 'Devam et Bozkurt' der.

Re: Mustafa Kemâl ATATÜRK'ün Cumhuriyet Savcılarına Seslenişi

İletiGönderilme zamanı: Pzt Eki 26, 2009 16:24
gönderen taironas
Bize yaşayan lider lazım , sözü bana göreceli olarak doğru gelse'de özünde yanlış . Neden mi?

Eğer bir ulus liderinin (Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK'ün) bıraktığı devrim, doktorin ve hayat felsefesini iyi öğrenir, iyi öğretir ve sahip çıkarsa , zaten başımıza zaman zaman bela olan çapulcular seçilemez , millet bilinçli olduğu için bu parazitleri derhal farkeder ve ezer geçer.

Yapmamız gereken hepimizin ilköğretim çağındaki kardeş ve evlatlarımızı elimizden geldiğince bilinçlendirmek , eşlerimiz, annelerimiz, kızkardeşlerimiz, hala, teyze, görümce eliyle de kadınımızı eğitmek gözünü açmak zorundayız nasıl kuran okuma günü, nasıl cemaate yardım günü gibi bir sürü toplantı yapıyorsa kadınlarımız bizlerin yakınlarınıda bilinçlendirme toplantıları yapmalı , pasta börek'te ekledinizmi millet koşarak gelir mesela 3-4 saat gün yapılacaksa 30 dakkayı geçmeyecek şekilde çaktırmadan önemli başlıklar tatlı tatlı aktarılacak misafirlere ama dedikodu, çekiştirme , sohbet adına ne derseniz diyin sevdikleri şeylerede vakit bıralkacak şekilde olacak bu toplantılar .

Bakın bir söz var : Milleti tek tek eğiticeğinize anaları eğitin onlar en iyi öğretmenlerdir; denir kadını kazanan davayı kazanır .

Bizim fikirler üretmemiz lazım bu ve bundan daha iyi bulacağız fikirler ile halkımıza katkımız olur ve lider beklemek yerine lider seçecek ve yetiştirecek nesillerimiz olur.

Bakın bir söz vardır: "Uluslar hakketikleri gibi yönetilirler" demekki biz akp yi göremeyecek hale gelmiş ve seçmişiz (biz sen ben değil türk milleti olduğumuz için "biz) bunu değiştirmemiz lazım 87 yıllık cumhuriyet hala bu yobaz ve işbirlikçileri görmeyecek bir millet sahibiyse hata birazda kendimizde .

O yüzden eğitim, vatanseverlik, bilinçlenme .

Saygılar