1. yüz (Toplam 1 yüz)

Son Osmanlı'nın Atatürk Hakkında Söyledikleri / Gökhan CEBECİ

İletiGönderilme zamanı: Cum Eki 24, 2014 23:33
gönderen MKA
Bugün sırf Atatürk düşmanlığı nedeni ile Osmanlıya sarılan ve özlem duyan bir kesim var Türkiye’de.

Atatürk’e nereden saldırabilirim, O’nun devrimlerine nasıl karşı gelebilirim düşüncesi ile ipe sapa gelmez yöntemler ve fikirler geliştiriyorlar.

Yanlış anlaşılmasın. Osmanlı padişahlarına öyle çok muhabbet duyduklarından değil, basit iki-üç nedenden ötürü bunu yapıyorlar.

Ya Osmanlı’da egemen olan köhnemiş yapı sayesinde sahip oldukları rantı Cumhuriyet döneminde kaybettiklerinden…

Ya da Cumhuriyet’te eşit yurttaşlık haklarından daha fazlasını elde edebilmek adına saltanata özlem duyuyor gibi yapıp halkın duygu ve düşünce dünyasını sömürmeye çalışıyorlar.

Yani hangi nedenden ötürü olursa olsun, kişisel çıkarları için ‘yeni Osmanlı’ söyleminde bulunuyorlar.

Yoksa Osmanlı devam etseydi, babadan oğula geçmesi sebebi ile sarayda bahçıvan bile olamayıp bugün Cumhuriyet sayesinde elde ettikleri makam ve mevkileri rüyalarında bile göremeyeceklerdi, bunu biliyorlar.

Zaten bugün yeniden Osmanlı’yı canlandırabilseler, hanedan üyelerine ülke yönetimini bırakacaklarını düşünenimiz yok. ‘Osmanlı’ adı altında kendi iktidarlarını daha da sağlamlaştırma, kendi saltanatlarını kurma, padişah ve/veya halife olma derdindeler, hepimiz biliyoruz.

Bir de üçüncü gruptakiler var ki onlar da, yukarıda bahsettiğimiz, rantları için Atatürk karşıtlığı yapanların zehirlerini akıttıkları, okuyup araştırmayan, okusa da doğruları kabullenemeyip yıllarca kendisine öğretilenlerden ötürü ön yargılarını kıramayanlar…

Peki bu insanların kraldan çok kralcılık yaparak savundukları son Osmanlılar bu konularda ne diyor?

Saltanat devam etseydi padişah olacak olan Abdulhamit’in torunu Osman Ertuğrul, Atatürk düşmanlığı yaparak Osmanlıya öykünenlere tarihi bir yanıt veriyor:

“Ailemiz için çok kötü oldu ama, Türkiye kazandı. Ben Türk olarak doğdum, Türk olarak öleceğim. Atatürk, Türk halkı için çok iyi bir liderdi. Mustafa Kemal Atatürk olmasaydı, İstanbul olmazdı.” (1)

2009’daki cenazesinde sarıklılardan ve cübbelilerden geçilmeyen ancak kendisi ve ailesi çağdaş giyim ve düşünceli olan, sarayda doğan son şehzade Osman Ertuğrul Bey:

“Ben dahil bütün Türkler Atatürk’e borçluyuz. Vatanı O kurtardı. Cumhuriyeti kurmakla iyi etti. O olmasaydı Allah bilir ne olurdu. Gençler laikliğe ve vatanın bütünlüğüne sahip çıksınlar. Padişahlık, monarşi, hilafet, şeriat geride kalmıştır, artık olmaz.” diyor. (2)

O, ‘Bırakın bu saltanat hilafet işlerini’ diye nasihat ederken bizim aklıevveller ondan daha iyi bildiklerinden(!) ve onun hakkını ondan daha iyi savunduklarından(!) ötürü bir türlü vazgeçmiyor.

"Bir şeyi unutmayın. Eğer Mustafa Kemal Paşa olmasaydı hiçbirimiz olmazdık. Yaptığı devrim belki hanedan için kötü oldu ama Türkiye onun sayesinde var. Siz, ben, hepimiz varlığımızı ona borçluyuz."(3) sözleri ile de Atatürk için ‘Olmasaydın da olurduk’ diyen vefasızlara, ‘Olmasaydı olmazdık’ diyerek tokat gibi yanıt veriyor.

Osmanoğlu ailesinin bugünkü genç üyelerinin Atatürk ve Cumhuriyet hakkındaki düşüncelerini de buraya alarak uzatmak istemiyorum. Vahdettin’in soyundan gelen Neslişah Evliyazade’nin, ‘Ben Atatürk çocuğuyum. Türkiye için yaptıklarından, giyim tarzına Mustafa Kemal’e hayranım’ sözü bir örnek olarak çok şeyi anlatıyor zaten.

Yazıyı, yine bu kesimin Atatürk’e saldırmak adına sömürmeye çalıştıkları Mehmet Akif Ersoy ile bitirmek istiyorum.

Olmaz ya… Atatürk’ün Mısır’a sürgün ettiğini savladıkları, oysa kendi kararı ile Mısır’a yerleşerek ölümünden kısa bir süre öncesine kadar bu ülkede yaşayan Ersoy’dan utanırlar belki:

“Mısır'da 11 yıl kaldım. Fakat 11 saat daha kalsaydım artık çıldırırdım. Sana hâlisane bir fikrimi söyleyeyim mi: insanlık da Türkiye'de, Müslümanlık da Türkiye'de, hürriyetçilik de Türkiye'de. Eğer varsa, Allah benim ömrümden alıp Mustafa Kemal'e versin!" (4)

1) Yılmaz Özdil, 9 Kasım 2008, Hürriyet
2) Güneri Cıvaoğlu, Milliyet, 23 Eylül 2006
3) Turgay Tezcanlı, www.haber3.com, 10.11.2013
4) Allah ile Aldatmak, Yaşar Nuri Öztürk, sayfa 351