1. yüz (Toplam 1 yüz)

Sarıkamış Harekâtı

İletiGönderilme zamanı: Cum Oca 04, 2008 16:40
gönderen CessA
Sarıkamış Harekâtı (22 Aralık 1914), Birinci Dünya Savaşı sırasında Osmanlı Devleti ve Rus Hanedanlığı arasında Sarıkamış'da gerçekleşmiş, sonucu Osmanlı Devleti tarafı için büyük bir başarısızlık ile sonuçlanan bir askerî manevradır.

Batum'u savaş tazminatı olarak Rusya'ya verildi. Aynı anda, Sarıkamış da Berlin Antlaşması ile Rusya'ya verilmişti. 1914 yılında Döneminin Başkomutan Vekili olan Enver Paşa, Sarıkamış'ı geri almak amacıyla 19 Aralık tarihinde harekat planını kurmaylarına sundu. Kurmaylar manevranın başarısızlığa uğrayacağını Enver Paşa'ya birçok kez söylemiş olmalarına karşın Enver Paşa harekâtın yapılmasına karar vermiştir.

Doğuyu korumakla görevli Üçüncü Ordu dur. Kendi sayfasında gücü hakkında bilgi vardır. Cephede malzeme ve iaşe çok noksandı. Mesela mevcut 6 yıllık iaşesi için 88.000 ton buğday, çavdar ve arpa ihtiyacı olmasına karşın, Ordu ambarında 1250 ton hububat vardı. kışa girilmiş olduğu için erzağın gereği gibi taşınması, dağıtılması bir hayli güçtü. Bu güçlükte Rusların Karadeniz'deki donanma üstünlüğünün de payı vardı. Ruslar Zonguldak'ı bombalamak için 10 gemiyle denize açıldıklarında, doğuya erzak götürmekle görevli en büyük üç erzak gemisi Bahriahmer, Bezmialem ve Mithatpaşa gemilerine rast gelmiş ve onları da batırmışlardır. Bunu yanında 4000 tonluk Derne gemisinin yine Ruslar tarafından batırılması da askerin erzaksız kalmasındaki bir diğer önemli etkendir.


Sonuçları

Savaşın galibi General Yudenic, Rus Kafkasya Ordu komutanı ilan edildi ve 1915 yılın yaz aylarında Anadolu'ya taaruza geçti. Rus ordu birlikleri Erzincan'a kadar ilerledi.

Kafkas Cephesinde tam başarı elde edeceğimiz sırada zamanında destek gelmeyince, ordumuz geri çekilmek zorunda kalmıştı. Daha sonra 1918 de Sarıkamış ve Kars alınmış, ama Mondros Ateşkes antlaşması uyarınca eski sınırlara dönülmüş ve topraklar elden çıkmıştı. Bir dramın en acı izlerini taşıyan Sarıkamış topraklarında, bu defa düşmanın ayak izleri vardı.

Rusya'daki Bolşevik İhtilali'nden sonra Ruslar geri çekilince, bölge Ermeni’lerin eline geçmiş ve yöre halkımız Zafer sarhoşlarının zulmüyle karşılaşmıştır. Ahırlara, samanlıklara doldurularak yakılan halk, 20 binden fazlaydı. 33 köy yok oldu. Söylenenlere göre bu işkenceler karşısında Rus askerleri ağlamıştır.


Kayıplar Ne yazık ki Enver Paşa planına bir şeyi katmamıştı, o da doğa koşullarıydı. Sarıkamış’ın soğuğu çok(–40 derece) sert olurdu. Allahuekber Dağları'nda ki tipi ve boranda hesapta yoktu. Bu hesapsızlık 90 bin askeri tek kurşun atmadan şehit düşürdü.

Kaydedilen gerçek tarih çok iyi biliyor ki, bu tarihin gerçek belgeleri ABD ve Alman devlet arşivlerinde vardır. Bu insanlar kendi toprağında sürgün düşmüştürler. Sarıkamış dramı şehitleri aslında 120 bin kişidir.

Savaşın kayıpları birçok kaynakta 90 bin kişi olarak görünmesine rağmen bazı tarihçiler bu sayının oldukça abartılmış olduğu ve gerçek kayıpların 35 - 40 bin civarında olduğunu da savunuyorlar. Savaşın en hazin kısmı ise Osmanlı kayıplarının bir çoğunun Rus'lar ile yapılan çarpışmalarda değil de ağır soğuk hava koşulları yüzünden şehit olmuş olmalarıdır.

Savaştan sonra İstanbul'a dönen Enver Paşa uzun bir süre Sarıkamış Savaşı hakkında herhangi bir haber, bildiri, veya yayın yapılmasını engellemiş ve Osmanlı halkı savaşta olup bitenleri uzun yıllardan sonra öğrenebilmiştir.

Resim


Enver Paşa'nın girişeceği ve Sarıkamış Savaşı adını taşıyacak olan savaş hareketlerinin amacı 1878'de Ruslara bırakılmış olan Kars, Ardahan ve Batum'u geri almaktı. Bu, fikir bakımından ulusal ve gerçekçi bir amaçtı. Almanlar bunun yerine Odessa'ya bir çıkartma yapılmasını veya Osmanlı kuvvetlerinin Galiçya'ya çıkartılıp Avusturya cephesinde savaşmasını önermişlerdi. Enver Paşa kabul etmemişti. Kabul etmemekte haklıydı, çünkü Ruslar er geç Kafkasya ve İran'daki durumlarından faydalanarak Doğu Anadolu'yu istila etmeye kalkışacaklardı. Enver Paşa Kafkasya üzerine tarafımızdan yöneltilecek bîr savaşta, bu bölgedeki Türk ve Müslüman halkının ayaklanıp, Osmanlılara destek olacağını varsaymaktaydı.

Savaş Koşulları

Savaşa katılacak Osmanlı kuvvetlerinin esasını 3. Ordu teşkil ediyordu. Üç kolorduyu kapsayan bu ordunun savaşa yarar kuvveti 90.000 kadardı. Biri Irak'tan, diğeri İstanbul'dan gönderilecek iki tümenle bu mevcudun 120.000'e çıkartılabileceği düşünülmüştü. Ayrıca Batum civarında da bir çıkartma yapılması da hesaplanmaktaydı. Rus kuvvetlerine gelince, Osmanlı 3. Ordusu cephesi karşısındakiler 60.000 kadardı.

Osmanlı kuvvetlerinin sayı üstünlüğüne eklenecek başka bir üstünlükleri daha vardı, O da askerin cesareti, yürüyüşe, yoksulluğa katlanma kudreti ve yaptıkları savaşın ulusal nitelik taşıdığı yolundaki kanılarıydı. Ne var ki, bu üstünlüğü gölgelendiren faktörler hiç de az değildi. Askerin çoğu büyük bir savaş planını gerçekleştirmek için manevralarla yetiştirilmiş değildi. Yiyecek, giyecek bakımından yeteri kadar donatılmış da değildi. Geri ve sağlık hizmetleri Tanrı'nın yardımına bırakılmıştı. Savaşılacak bölgede yol şebekesi, bir tek yolun dışında da yok gibiydi. Yollar da karla örtülüydü. Kimi yerlerde karın kalınlığı bir buçuk metreyi bulmaktaydı. Isı da -20, -25 derece arasında oynamaktaydı. Nihayet bütün bunlara Başkomutan Vekili ve 3. Ordu Komutanı Enver Paşa'nın da toptancılığı eklenmekteydi. Paşa cesur, vatansever ve zekiydi. Fakat büyük savaşlar yönetmek tecrübesinden yoksundu. Ne askere ne de komutanlara karşı hiçbir merhameti yoktu. Sınırsız ve sert bir disiplinle her şeyin çözülebileceği gibi bir mantığın kurbanıydı.


Osmanlı Saldırısı

Enver Paşa bu koşullar içinde 3. Ordu'nun bütun kuvvetleriyle saldırıya geçmeye karar verdi. Saldırı Rus kuvvetlerini bir çember hareketi ile savaşa zorlayarak yenmek esasına dayandırılır işti. Bu maksatla XI. Kolordu ve süvari tümeni Aras'ın güney ve kuzeyinde bulunan ve yaklaşık olarak bir kolordu ile bir süvari taburundan ibaret olan Rus kuvvetlerini gösteri saldırılarla oyalayarak yerinde mıhlayacak, bu esnada IX. ve X. Kolordularla da Bardız ve Oltu üzerinden düşmanın sağ kanadını çevirerek Araş vadisine atıp, Sarıkamış ve Oltu hattından uzaklaştıracaktı. 22 Aralık'ta çevirme saldırısı, plan gereğince başladı. IX. Kolordu Bardız; X. Kolordu Oltu yönünde ilerledi. Zayıf Rus kuvvetlerine karşı başarılar kazanıldı. Bu arada bir Rus saldırısı da püskürtüldükten sonra Osmanlı kuvvetleri Oltu ile Bardız'a girdiler. Bir yandan da Ardahan ve Kars üzerine yürüdüler. Ne var ki bu başarılar, sonra gölgelenmeye başladı. Enver Paşa'nın kuşatma kollarını 15 kilometre doğuya kaydırması, ordu ile kolordular ve birlikler arasında haberleşmenin normal bir biçimde yapılamaması, yorgun askerin bir gün bile istirahat ettirilmemesi saldırı gücünü yıpratmaktaydı.

Enver Paşa 25 Aralık'ta IX. Kolordu'nun bir tümeni ile Bardız'dan yoluna devam ederek, Sarıkamış'a 6 kilometre yaklaştı. Bir Rus birliği yolunu kapamaktaydı. Bu esnada Rus karargahında Sarıkamış'ı boşaltmak ve geri çekilmek tartışılıyordu. Ruslar X. Osmanlı Kolordusu'nun Allahüekber Dağı'ndan ilerlemekte olduğunu, XI. Kolordu'nun da kendilerine karşı saldırıya geçtiğini öğrenmişler ve kötümserliğe kapılmışlardı. Enver Paşa 26 Aralık'ta olumsuz sonuçlanan iki saldırıdan sonra X. Kolordu, nun gelmesini beklemeye başlamıştı. X. Kolordu'nun gelmesiyse hiç de kolay değildi. 25 kilometrelik Allahüekber yaylasında kar bir metreyi aşıyordu. Asker saatte ancak bir kilometre ilerleye-bilmekteydi. Gece ve gündüz yürünerek ve yolda soğuk, açlık ve yorgunluktan 10.000 can kırıldıktan sonra ancak 3000 kişi Sarıkamış'a ulaşabildi (27 Aralık). Bu koşullar altında 30 Aralık'ta Rusların 22 yaya taburuyla 12 süvari bölüğüne ve 22 topuna karşılık X. Kolordu'nun giriştiği iki saldırıdan önemli bir sonuç alınamadı. Bu sıralarda IX. Kolordu'nun gerisini örten tümen de mevzilerini bırakmak zorunda kalmıştı.

Osmanlı Çekilişi

4 Ocak'ta Sarıkamış'ın kuzey sırtlarında 20 kilometrelik geniş bir cepheyi tutan yaklaşık 7000 kişilik Osmanlı kuvvetine karşılık Ruslar 30.000 kişiyle saldırıya geçtiler. Saldırı planı Osmanlı kuvvetlerini doğudan ve batıdan kesmek, bir süvari tümeni ile de sol yanın gerisine sarkmaktı. Enver Paşa için bundan sonra çözülmesi gerekli olan sorun 3. Ordu kalıntısını geri çekmekti. Sarıkamış'taki kuvvetlerin komutasını, rütbesini Orgeneralliğe yükselttiği Hafız Hakkı Paşa'ya bırakarak cepheden ayrıldı (5 Ocak). Aynı gün IX. ve X. Kolordulara geri çekilme emri verildi. Bu emrin verilmesinde geç kalınmıştı. Geri çekiliş sırasında Bronzard kolundan yaralandı. Ali İhsan Paşa ve IX. Kolordu esir düştü. Hafız Hakkı Paşa'da atını dört nala sürerek canını zor kurtarabildi. X. Kolordu da ağırlıklarını ve bu arada 12 sahra topunu uçuruma yuvarlayarak geri çekilmeye devam etti. 8 Ocak'ta Enver Paşa, 3. Ordu Komutanlığı'nı Hafız Hakkı Paşa'ya bırakarak Erzurum üzerinden İstanbul yolunu tuttu. Bundan sonra Osmanlı kuvvetleri çekilmelerinde büyük kayıplar vererek, 18 Ocak'ta Sarıkamış'tan önceki mevkilerine döndüler. Düşman kuvvetleri de sarsılmış ve yorulmuş bulundukları için duraklamak zorunda kaldılar. Sarıkamış Savaşı artık sona ermişti.



Büyük ümitlerle girişilen Sarıkamış çevirme saldırısı üç hafta kadar sürmüş ve büyük kayıplarla sonuçlanmıştır. Enver Paşa, lakonik bir sözle bu olayı şöyle anlatmıştır: "Gittik, gördük, saldırdık, geri döndük". Doğru, fakat ne bahasına! 3. Ordu'nun kahramanlıkları, Ruslardan çok yüksekti. Fakat kara kışın karşısında mevcudunun yarısını (70-80 bin kişi), toplarıyla silah ve taşıt araçlarının da yarısından fazlasını kaybetmişti. IX. Kolordu Komutanı ve karargâhı esir düşmüştü. Ordu Komutanı Hafız Hakkı Paşa tifüse yakalanmış, sonra da ölmüştü. Enver Paşa'ya gelince, geri çekilme sırasında bir aralık büyük bir bunalım geçirmiş, Türk ulusundan özür dileyen vasiyetnamesini yazarak intihar etmeye karar vermişti. Talat Paşa'nın etkisiyle ve zorlukla bu fikrinden vazgeçirilmişti. Ordunun nesnel ve moral kayıplarına, savaşılan bölgenin Türk ve Müslüman halkının kayıplarını da eklemek gerekir: Birçok köy savaş kuralları gereği yakılmış veya harap edilmiştir. Halk Rusların ve en çok Ermenilerin zulmünden korkarak varını yoğunu bırakıp, Erzurum doğrultusunda göç etmeye koyulmuştur.

Bu trajedi niteliğini taşıyan görüntüsüne rağmen Sarıkamış Savaşı, Balkan Savaşlarından ayrı bir ruh ile yönetilmiş ve yapılmıştır. Gençleştirilmiş olan komutanlar ve subaylar, yüksek bir disiplin ve vatanseverlik duygusu ile savaşmışlardı. Erlerde, birçok olumsuz olay dışında, bin bir güçlük ve yoksulluğa rağmen, ulusal bir savaş yaptıklarının bilinci ile görevlerini yerine getirmişlerdi. Sarıkamış Savaşı'nın olumlu sayılabilecek bir sonucu da nasıl olsa Osmanlılara karşı günün birinde saldırıya geçecek olan Rus Kafkas Ordusunu yıpratmış olması (30.000 kayıp) ve bu cephedeki saldırıların gerçekleştirilmesi olmuştur.

Sarıkamış Savaşı'nın siyasal sonuçları da olmuştur. Bunların başında Rusların müttefiklerine Çanakkale'de Türklere karşı bir cephe açmak ve Osmanlı Imparatorluğu'nu aralarında paylaşmak fikrini kabul ettirmeleri gelir.

Sarıkamış Savaşandan sonra 3. Ordunun Kafkas Sarıkamış'tan Sonra Cephesi'ndeki yeni bir büyük saldırıya geçmesi artık söz konusu değildi. Bu ordunun 1915 yılı içindeki görevi Doğu Anadolu'yu savunmak olacaktı. Bunun için de ordunun yeniden örgütlenilmesine girişildi. Rus Kafkas Ordusu da bir yıl sonra Erzurum üzerine saldırıya geçmek için hazırlıklara başladı. Şu da var ki, Ruslar, 1915 yılında boş durmadılar. Birkaç sınır bölgesinde saldırılar yaptılar. Bir aralık da Malazgirt dolaylarına kadar gelmeye muvaffak oldularsa da püskürtüldüler. Bu son saldırılarında Ermenileri de ayaklandırıp savaşa sürüklemişlerdi.


* Kaynak: Osmanlı Tarihi, IX. Cilt, İkinci Meşrutiyet ve Birinci Dünya Savaşı (1908-1918), Ord. Prof. Enver Ziya Karal, 414-424 ss.