1. yüz (Toplam 2 yüz)

Deniz Gezmiş (1947-1972)

İletiGönderilme zamanı: Pzr Mar 18, 2007 3:11
gönderen Sema
Doğum :24 Şubat 1947 Ölüm :6 Mayıs 1972


Deniz Gezmiş Kimdir?

1965’ten sonra Türkiye'de gelişen gençlik hareketinin en önemli önderlerinden ve Türkiye Halk Kurtuluş Ordusu (THKO)'nun kurucu ve yöneticilerinden Deniz Gezmiş, 24 Şubat 1947'de Ankara'nın Ayaş ilçesinde doğdu. Öğretmen bir ailenin çocuğu olması sebebiyle ilk ve ortaöğrenimini çeşitli kentlerde, liseyi İstanbul'da okudu.

1966'da İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine giren Gezmiş, henüz lise öğrencisiyken sol düşünceyle tanıştı ve kendini dönemin eylemleri içinde buldu. 1965'de Türkiye İşçi Partisi (TİP)'nin Üsküdar ilçesine üye oldu. İlk kez 31 Ağustos 1966'da Ankara'dan İstanbul'a yürüyen Çorum Belediyesi temizlik isçilerinin Taksim Anıtı'na çelenk koymaları sırasında isçileri destekleyen ve Türk-İş yöneticilerini protesto eden gösteri sırasında gözaltına alındı.

Ardından 19 Ocak 1967'de Türkiye Milli Talebe Federasyonu (TMTF) binasının yedd-i emine verilmesi sırasında çıkan olaylarda yakalandı ve bir gün sonra iki arkadaşıyla çıkarıldığı mahkeme tarafından serbest bırakıldı. 22 Kasım 1967'de öğrenci örgütlerinin düzenlediği Kıbrıs Mitingi sırasında Aşık İhsani ile birlikte ABD bayrağını yaktıkları gerekçesi ile gözaltına alınıp daha sonra serbest bırakılan Deniz Gezmiş, Hukuk Fakültesi'nde birlikte okuduğu arkadaşlarıyla birlikte 30 Ocak 1968'de Devrimci Hukuklular Örgütünü kurdu. 7 Mart 1968'de İÜ Fen Fakültesi konferans salonunda düzenlenen AIESEC genel kurul toplantısında konuşma yapan Devlet Bakanı Seyfi Öztürk'ü protesto ettiği için tutuklandı.

2 Mayıs'a kadar tutuklu kalan Gezmiş, 30 Mayıs'ta 6. Filo'yu protesto ettiği için yargılandı ve beraat etti. Öğrenci eylemleri içinde etkinliği giderek artan Deniz Gezmiş, 12 Haziran 1968'de İstanbul Üniversitesi'nin işgal edilmesinde önderlik etti. İşgal Konseyi adına İÜ Senatosu ile Baltalimanı'nda yapılan görüşmelere katılan öğrenci heyetinin içinde yer aldı; öğrenci haklarının elde edilip işgalin sona erdirilmesinde etkili oldu. İşgalden kısa bir süre sonra İstanbul'a gelen 6. Filo'yu protesto eylemlerinde yer alan Gezmiş, 30 Temmuz'da bu eylemlerden dolayı tutuklandı ve 20 Eylül'de serbest bırakıldı. TİP içinde yoğunlaşarak, ayrılıklara ve tartışmalara yol açan ideolojik sorunlarda Milli Demokratik Devrim (MDD) görüşünü benimseyen Deniz Gezmiş, bu görüşün özellikle devrimci öğrenciler arasında yayılmasında etkili oldu. Ekim 1968'de eylemlerde birlikte olduğu Cihan Alptekin, Mustafa İlker Gürkan, Mustafa Lütfi Kıyıcı, Cevat Ercişli, M. Mehdi Beşpınar, Selahattin Okur, Saim Kurul ve Ömer Erim Süerkan'la birlikte Devrimci Öğrenci Birliği (DÖB)'ni kurdu. 1 Kasım 1968'de TMGT, AÜTB, ODTÜÖB ve DÖB'ün başlattığı Samsun'dan Ankara'ya Mustafa Kemal Yürüyüşü'nü düzenledi. Ardından 28 Kasım 1968'de ABD büyükelçisi Kommer'in gelişi sırasında Yeşilköy Havaalanı'nda düzenlenen protesto gösterileri nedeniyle tutuklandı ve bir süre sonra serbest bırakıldı.

İstanbul Üniversitesi'nde sağcı güçlerin 16 Mart'da girişmiş olduğu hareketlere öğrenci kitlesiyle birlikte karşı koyan Gezmiş, bu eylemi gerekçe gösterilerek 19 Mart'ta yeniden tutuklanarak 3 Nisan'a kadar hapis yattı. Ardından 31 Mayıs 1969'da İÜ Hukuk Fakültesi öğrencilerinin, reform tasarısının gerçekleşmemesini protesto için giriştikleri işgale önderlik etti. Üniversitenin kapatılıp, polise teslim edilmesi nedeniyle çıkan çatışmalarda yaralandı. Hakkında gıyabi tutuklama kararı olmasına rağmen hastaneden kaçan Gezmiş, Haziran'ın sonunda Filistin'e gitti. Filistin'e gitmeden önce 23 Haziran 1969'da TMGT'nin topladığı 1. Devrimci Milliyetçi Gençlik Kurultayı'na kendisi gibi haklarında tutuklama kararı olan FKF Genel Başkanı Yusuf Küpeli ile birlikte bir mücadele programı gönderdi. Eylül'e kadar Filistin'de gerilla kamplarında kalan Deniz Gezmiş,1 Eylül 1969'da, 10 Haziran'da "üniversiteyi işgal" ettiği gerekçesiyle Hukuk Fakültesi'nden ihraç edildi.

Hakkında tutuklama kararının olduğu bu dönemde gazetecilere gizlendiği yerden demeçler verdi. 23 Eylül 1969'da Hukuk Fakültesi'nde olduğu sırada haber verilen polislerin de fakülteye gelmesi üzerine teslim olan Gezmiş, 25 Kasım'da serbest bırakıldı. Ancak Yıldız Devlet ve Mühendislik Akademisi'nde Battal Mehetoğlu'nun sağcılar tarafından öldürülmesinden sonra okulda yapılan aramada, ele geçirilen dürbünlü bir tüfeğin Gezmiş'e ait olduğu öne sürülerek hakkında yeniden tutuklama kararı alındı. 20 Aralık 1969'da yakalanan Gezmiş, kendisiyle birlikte tutuklanan Cihan Alptekin'le birlikte 18 Eylül 1970'e kadar tutuklu kaldı. Bundan sonra öğrenci eylemlerinden uzaklaşarak, mücadelesini değişik alanlarda sürdürmeyi planladı. Sinan Cemgil ve Hüseyin İnan'la birlikte THKO'yu kurdu. 11 Ocak 1971'de THKO adına Ankara İş Bankası Emek Şubesi'nin soygununu gerçekleştirenler arasında yeraldı. 4 Mart 1971'de dört ABD'li erin Balgat'taki Tuslog Tesisleri'nden kaçırılması eyleminde de bulunan Gezmiş, erlerin serbest bırakılmasından sonra Sivas'ın Sarkışla ilçesinin Gemerek nahiyesinde Yusuf Aslan'la birlikte yakalandı. 68
16 Temmuz 1971'de başlayan THKO-1 Davası'nda TCK'nin 146. maddesini ihlal ettiği gerekçesiyle, 9 Ekim 1971'de idam cezasına çarptırıldı.
Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan ile birlikte 6 Mayıs 1972 tarihinde Ankara merkez kapalı cezaevinde idam edildi.

İdam edilmeden önce son isteğinin Rodrigo'nun Aranjuez konçertosunu (muhtemelen Adagio'sunu) dinlemek ve bir bardak demli çay içmek olduğu söylenir, ama bu isteğinin yerine getirilmediği bilinmektedir. İdam kemendi boynundan geçirilirken de, hücresinden alınıp apar topar darağacına götürülürken giymesine izin verilmeyen botlarının askerlere bırakılmamasını, ailesinden birinin almasını istediğini belirtmişti. Son sözleri: “Yaşasın tam bağımsız Türkiye! Yaşasın Marksizm-Leninizm! Yaşasın Türk ve Kürt halklarının kardeşliği! Yaşasın işçiler, köylüler! Kahrolsun Emperyalizm!" oldu.

Resim Sivasta yakalandıktan sonra Ankara'da mahkeme salonuna götürülürken..





Deniz'in , Babası Cemil Gezmiş'e yazdığı mektup.

Baba;

Mektup elinize geçmiş olduğu zaman aranızdan ayrılmış bulunuyorum. Ben ne kadar üzülmeyin dersem yine de üzüleceğinizi biliyorum, fakat bu durumu metanetle karşılamanı istiyorum, insanlar doğar,büyür,yaşar ölürler,önemli olan cok yaşamak değil,yaşadığı süre içinde fazla şeyler yapabilmektir. Bu nedenle ben erken gitmeyi normal karşılıyorum ve kaldı ki benden evvel giden arkadaşlarım hiçbir zaman ölüm karşısında tereddüt etmemişlerdir. Benim de düşmeyeceğimden şüphen olmasın,oğlun, ölüm karşısında aciz ve çaresiz kalmış değildir, o bu yola bilerek girdi ve sonunda da bu olduğunu biliyordu seninle düşüncelerinı ayrı ama beni anlayacağıni tahmin ediyorum sadece senin degil, Türkiye’de yaşayan Kürt ve Türk halklarının da anlayacagına inanıyorum cenazem için avukatlarıma gerekli talimatı verdim. Ayrıca savcıya da bildirecegim Ankara’da 1969’ ölen arkadaşım Taylan Özgür’un yanına gömülmek istiyorum onun icin cenazemi Istanbul’a götürmeye kalkışma, annemi teselli etmek sana düşüyor,kitaplarımı küçük kardeşime bırakıyorum kendisine özellikle tembih et,onun bilim adamı olmasını istiyorum, bilimle uğraşsın ve unutmasın ki bilimle uğraşmak da bir yerde insanlığa hizmettir, son anda yaptıklarımdan en ufak bir pişmanlık duymadığımı belirtir seni, annemi,abimi,kardeşimi devrimciliğimin olanca ateşi ile kucaklarım.

Oğlun Deniz Gezmiş

İletiGönderilme zamanı: Pzr Mar 18, 2007 3:33
gönderen Sandra
Mektubunu her okudugumda gözlerim doluyor

Turkiyedeki en buyuk ögrenci lideriydi kendisi
Onu vatanhaini ilan eden "vatanperverler" utansinlar onlar hergun serefsizlikleriyle ölduler,ölmeyede devam ediyorlar
Egerki öbur dunya diye biryer varsa orada cekecekleri var

Bagimsiz Turkiye diye bagirdiklari icin öldurulen bu insanlarin vebalini nasil ustlendiler anlamak mumkun degil

6. filo defol dedikleri icin aylarca onlara iskence cektirenler utansinlar

Bu ulkeyi Amerikanin eline birakmamak icin öldurulen bu genclerin Ruhu Saad olsun demiyorum cunku biliyorumki onlarin ruhlari saad oldu zaten

Bagimsiz Turkiye icin elele

Sema cok tesekkur ederim böyle bir topic actigin icin

İletiGönderilme zamanı: Pzt Nis 02, 2007 16:16
gönderen Pisagor
Ruhu Şad olsun Toprağı bol olsun.

En büyük sözüne katılmasamda kendi alanında uğraşmış öğrenci topluluğudur.Genç olan birisinin ölümü bu kadar delikanlıca başı dik karşılamasına bizde saygı ile karşılaşırız.Gittiği yol,savunduğu düşünce yaptıkları eylemleri her ne kadar savunmasamda sonuçta istediği fikirler bu ülke içinde.Ama her fikir iyi fikir mi bilinmez

Deniz Gezmiş arkadaşlarına biryandan kızıyorum.Bu ülke Başbakan asmış bir ülke.Gelip adam kaçırmak bizzat hükümete karşı çıkmak yani bunları yaparak kendilerini darağacına götürdüler ve Efsaneleştiler.

25 yaşında yaşamak güzeldir ,ölmek değil.Videoda dediği gibi Deniz Gezmiş ,Geçmiş değildir

İletiGönderilme zamanı: Pzt Nis 02, 2007 21:34
gönderen Sema
Pisagor, yorum için teşekkürler, bencede deniz gezmişler ,geçmiş değildir..

İletiGönderilme zamanı: Pzt Nis 02, 2007 21:48
gönderen Egeli
Sema,paylaşım için sağol.Her ne kadar,bugün,Deniz'ler bazı kişiler tarafından yanlış yorumlansada,bazı kişiler tarafından da yanlış yorumlardan dolayı taşlansa da,yaptıkları şeyi,bugün yapacak cesarete sahip gençlik topluluğu var mıdır bilemiyorum?Şimdi O'Nun gibi görünmeye çalışanlar,O'Nu taklit etmeye kalkanlar,ne kadar zavallı olduklarının,hangi amaçla O'na benzemeye niyetlenip hangi amaca hizmet ettiklerinin farkında değiller.Toprağı bol olsun.

İletiGönderilme zamanı: Pzt Nis 02, 2007 21:52
gönderen Sema
Stratejist yazdı:Sema,paylaşım için sağol.Her ne kadar,bugün,Deniz'ler bazı kişiler tarafından yanlış yorumlansada,bazı kişiler tarafından da yanlış yorumlardan dolayı taşlansa da,yaptıkları şeyi,bugün yapacak cesarete sahip gençlik topluluğu var mıdır bilemiyorum?Şimdi O'Nun gibi görünmeye çalışanlar,O'Nu taklit etmeye kalkanlar,ne kadar zavallı olduklarının,hangi amaçla O'na benzemeye niyetlenip hangi amaca hizmet ettiklerinin farkında değiller.Toprağı bol olsun.


++++++ Sema..

İletiGönderilme zamanı: Cum Haz 22, 2007 14:05
gönderen yakup_cemil
Deniz Gezmiş en büyük öğrenci Liderindendir.

her ne kadar fikirLerini ve görüşLerini benimsemesem de davası uğruna canını

vermiştir.... bu nedenLe takdire şayandır fakat

ne kadar doğru yapmıştır tartışıLır !!

İletiGönderilme zamanı: Pzt Şub 25, 2008 22:48
gönderen pekerella 5
!!Denizler Ölmez!!

İletiGönderilme zamanı: Cum Şub 29, 2008 12:02
gönderen Nihan
Acırım acırım da bu üç gence acırım. Diğer iki arkadaşı idam sırasında hemen öldüğü halde Deniz Gezmiş, boyun kırılması sonucu oluşan felçle 30 dakika daha yaşamıştır. Bu gençler, doğru bir dava için yanlış yollar takip etmişler ve sonuçta da saflıklarının kurbanı olmuşlar. Karşılarındaki gücü yeterince tanıyamadan mücadele etmişler ama o gücün ortaya çıkmasını, görünür hale gelmesini sağlamışlar. İdeolojinin sarhoşluğuyla gidilecek yolu şaşırmışlar. Komünizm ve Emperyalizmin Türkiye üzerindeki üstünlük mücadelesinin faturası onlara çıkmıştır.

İletiGönderilme zamanı: Cum Şub 29, 2008 14:16
gönderen Ram
Nihan, azizim, bildiğim kadarıyla çift ip sarmışlar boynuna taşısın diye. Amaç bu mu, yoksa işkence mi kimse bilmiyor. Yazık oldu...

Ustten devam...

İletiGönderilme zamanı: Sal Mar 04, 2008 10:10
gönderen Yusuf Batum
Erdal Oz'un Gulunun Soldugu Aksam adli kitabi onlarin son anlarina taniklik ediyor.
Evet, bir arkadasin dedigi gibi Turkiye topraklari emperyalistlerin ve komunistlerin catistigi alanlardan biri olmustur.
Onlar (ABD-SSCB) soguk savasi surdururken, sicak savasi bizim genclerimiz yapti...

İletiGönderilme zamanı: Prş Nis 03, 2008 16:30
gönderen Kemalist Murat
Son sozleri hakkinda cesitli iddialar var. Ben sahsen "Yasasin Marxism-Leninzm, Yasasin Turk ve kurt halklarinin kardesligi -kimilerine gore bagimsizlik mucadelesi-" dedigine inanmiyorum, bunu fasistler veya kurtculer uydurmus ola bilir. Fasistler uydurmus ola bilir, cunku ulkuculer komunistlerden illet kapar, dolayisyila Denizlere sempati duymamalari icin boyle uydurma soz konusu ola bilir, kurtculer uydurmus ola bilir, cunku onlarda kendi cikarlari dogrultusunda genclerini asilamak icin bunu soyleye bilirler. Yok eger Denizler boyle demisse oda o anin panigine veririyoruz, fakat "Yasasin Turk ve kurt halklarinin kardesligi" cok sacma ve sakincali bir cumledir, Ataturkun Milliyetciligi ve Halkciligina aykiri cumlelerdir. Denizin boyle birsey dedigine inanmiyorum. Uc avukatta ayri seyler soyluyor. Hem bu topraklarda ne zaman Turk ve kurt kavga ettide yasasin kardeslik gibi sacma sapan cumlelere ihtiyac olsun. Turkiye Cumhuriyeti sinirlari icerisinde bir halk vardir, o da Turk halkidir. Turku ile, Lazi ile, Rumu ile, Cerkesi ile, kurdu ile ermenisi ile Turk halkidir. Deniz Gezmisin Buyuk Kemalist Dogan Avcioglunun cikardigi "Devrim" gazetesine verdigi roportaji aktarirsam herhalde Denizin gercek kimligine biraz daha aciklik getirmis olurum.

Atatürk’ün, “Tam bağımsızlık” ülküsünü kendilerine şiar edinen devrimci gençleri sindirmek için cinayet tedbirlerine kadar varan planlar yapılıyor şu günlerde. Tertipçilerin baş hedeflerinden biri de gençliğin önde gelen liderlerinden Deniz Gezmiş, son olayları şöyle yorumladı:

- Türkiye ekonomisi tam bir çıkmaz içindedir. Zamlara rağmen, bütçenin açığı 2,5 milyardır. Bu, tutucular koalisyonunun iflasını açıkça ortaya koymuştur. Tutucu güçler, egemenliklerini uzun süre devam ettiremeyeceklerini anlamış olmanın telaşı içindedir. Devrimci gençlik eylemini engellemek için tertiplere girişmeleri bundandır. Fakat umduklarının tersi olmuş ve bu olaylar bizi daha örgütlü, daha disiplinli ve daha güçlü eylemlere hazırlamıştır. Tertipleriyle gençliği ordunun karşısına düşürmek hedefine ulaşamadıkları gibi, devrimci gençlik eylemi, Mustafa Kemal’ci zinde güçler saflarını biribirlerine kenetlemiştir. Mustafa Kemal adı, geniş öğrenci kitlelerinde daha fazla ağızdan ağıza dolaşır olmuş, forumlarda Bursa Nutku ve Gençliğe Hitabe tekrarlanmış ve bunlar uygulanmıştır. Emperyalistler ve işbirlikçileri, Gazi Mustafa Kemal’in çizgisinin geniş kitlelerde ve bütün zinde güçlerde yankılanmasından korkmuşlardır bugün.

- Gençlik eylemleri içinde önemli bir yerin var ve tutucu güçler senin okuldan atılmış olmanı sürekli istismar konusu ediyorlar. Bu durumda senin söyleyeceklerin neler?

- Üniversite öğrenimi yapmak Anayasa’nın verdiği bir haktır. Öğrenci olarak devrimci mücadeleye katılmak ise, Mustafa Kemal’in bize yüklediği bir görevdir. Dünyanın bütün gericileri biraraya gelseler bu hakkımızı ve görevimizi elimizden alamayacaklardır.

- Mustafa Kemal’in gençliğe yüklediği devrimci görevler nelerdir, biraz daha açıklar mısın?

- Türkiye ilk Kurtuluş Savaşı’ndan 50 yıl sonra tekrar yarı-sömürge durumdadır. Ve Kemalist bir Cumhuriyetin başına anti-Kemalist politikacılar geçmiştir. Politikacı, anti-Kemalist karşı devrim hareketine yeşil ışık yakmaktadır. Bu koşullarda gençlik, emperyalizme ve anti-Kemalist gidişe karşı verilen savaşta somut olarak ön safta bulunmaktadır. Elbette tarihi önderlik sorunu ayrı bir konudur. Bugün için gençlik, mümkün olduğu kadar geniş halk kitlelerini emperyalizme karşı mücadeleye katmak için devrimci eylemde bulunacaktır. Kemalist Devrim tamamlanacak ve onun emperyalizmle çelişen bütün milli sınıf ve tabakalara maledilmesi sağlanacaktır. Gençlik bütün Kemalist güçlerle yek vücut olmak zorundadır.

- Halk kitlelerini emperyalizme karşı mücadeleye katmak için gençliğin dayanışma içinde bulunacağı Kemalist güçler kimlerdir?

- Bugün Türkiye’de Kemalist Devrim’in bekçiliğini yüklenen güçler arasında başta ordu, 27 Mayıs’ı yapan güçlerin önemli bir yeri vardır. Anti-Kemalist karşı devrim hareketine karşı gençlik bütün zinde güçlerle eleledir. Emperyalizmin işbirlikçileri gençlik ile öteki zinde güçlerin arasını açmak istemektedir. Fakat aynı inançta olan, yani emperyalizmi kovmuş, feodal unsurları tasfiye etmiş bir Kemalist Türkiye isteyen bu ilerici güçlerin arasını anti-Kemalist karşı devrimi tezgahlayanlar açmayı başaramayacaklardır.

- Emperyalizme karşı nasıl bir mücadele verilecektir?

- Bugün Amerikan emperyalizmi saldırganlık yolunu seçmiştir. Buna karşı biz de, emperyalizmin parmağının bulunduğu her yerde ona karşı aynı silahlarla mücadele yolunu seçtik: tıpkı Mustafa Kemal’in 50 yıl önce yaptığı gibi. Emperyalizm bugün millici güçleri tasfiye etmek için listeler hazırlamakta ve bütün kurumlarımıza elini uzatmaktadır. Bizse onları defterden sileli çok oldu. Milli kurumlarımıza uzanan elleri de kırmakta kararlıyız.

- Bazı çevreler bu görüşleri, “devrim yobazlığı” sayıyorlar. Bu sence nasıl açıklanabilir?

- Devrimcilik demek halk dalkavukluğu demek değildir. Her şeyden önce devrimcilerin görevi halkın önünde gitmek, halkın gerçek özlemleri için mücadele etmektir. Halk için düzen değişikliği isteyen gençliğe halk karşıdır gibi saçma bir iddiayla Kanlı Pazarları görmezlikten gelen ve gerçek devrimciyi yobazlıkla suçlamaya kalkışan tatlısu devrimciliğine özenmiş politikacı, aslında tutucu güçler koalisyonunun usta propagandalarının esiri olmaktadır. Politikacı, “halk kızar” diye, halk düşmanlarının uşaklığını yapmaktadır. Değirmenköy, Elmalı, Göllüce köyleri, davalarını desteklediğimiz bu topraksız köylüler bize hiç kızmadı, aksine gençliği bağrına bastı. Demir Döküm işçileri de öyle yaptı. Devrimci gençliği halkçı görünüp, egemen sınıflara göz kırpan tatlısu devrimcisi politikacı anlamaz ama işçi ve köylü anlar. Devrimci gençlik de onlara dalkavukluk etmez, gerçek kurtuluş yolunda onlarla birlikte mücadele eder. Hem egemen sınıflara göz kırpan oy goygoyculuğu, hem devrimcilik olmaz. Bugün bizi devrim yobazı olarak nitelendiren birkaç CHP yöneticisi Ortanın Solu tabanını temsil etmemektedir. Anti-Kemalist karşı devrimcilerin yanında yer alan bu birkaç yöneticiyle ortak bir mücadele söz konusu değildir. Fakat şuna inanıyoruz ki, tam bağımsızlık isteyen dürüst Ortanın Solu tabanı Kemalist bir Türkiye’nin kurulması için bizimle birlikte mücadele edecektir.”

(Doğan Avcıoğlu'nun çıkardığı Devrim Gazetesi - 23 Aralık 1969 - Sayı: 10 - Sayfa: 2-7)

Ayrica bakiniz...

Denizin babasina mektubu:
Baba ;

Sana her zaman müteşekkirim.Çünkü kemalist düşünceyle yetiştirdin beni. Küçüklüğümden beri evde devamlı Kurtuluş savaşı anılarıyla büyüdüm . Ve o zamandan beri yabancılardan nefret ettim.

Baba biz Türkiyenin ikinci kurtuluş savaşcılarıyız.

Elbette ki hapislere atılacağız, kurşunlanacağızda.

Tıpkı Birinci Kurtuluş Savaşında olduğu gibi. Ama bu toprakları yabancılara bırakmayacağız. Ve bir gün mutlaka yeneceğiz onları .

Düşün baba, bugünkü hükümet, işini gücünü bırakmış bizimle uğraşıyor. Çünkü bizden başka gerçek muhalefet kalmamış durumda. Ve hepsi Kemalist çizgiden sapmışlar. Ve tarih önünde hüküm giymiş durumdalar. Biz çoktan onları tarihin çöplüğüne atmış durumdayız.

YA VATAN YA ÖLÜM!

Deniz gezmiş

(29 ocak 1971)

İletiGönderilme zamanı: Prş Nis 03, 2008 17:02
gönderen Ram
Kemalist Murat, kendi avukatı aynen şunları dediğini söylüyor:

"Yaşasın :arrow: Türkiye'nin bağımsızlığı"
"Yaşasın :arrow: Marksizm-Leninizm yüce ilkeleri"
"Yaşasın :arrow: Türk ve Kürt halklarının bağımsızlık mücadelesi"
"Kahrolsun :arrow: Emperyalizm"
"Yaşasın :arrow: İşçiler ve köylüler"

Kaynak

İletiGönderilme zamanı: Çrş May 14, 2008 23:51
gönderen Kemalist Murat
Sayin Ram, bunu dedigine dahil Halit Celenk'ten baska kaynak yok. Ayrica Denizin hayatini suzdugumuz'de hic bir zaman ''Kurt'' kelimesini kullanmamisken neden olume giderken ''Kurt ve bagimsizligi'' bir araya getirip soylesin?

Ben bunu dedigine inanmiyorum, zaten diger iki avukat boyle demedigini soyluyor. Malesef kurtculer Denizide kendileri gibi kurtcu gostermek icin cabalamaktadirlar. Deniz Gezmis donemin cok buyuk bir Ataturkcusu, bir o kadar'da sosyalisti idi.

Zaten egerki Deniz boyle birsey demisse, bu onun hatasidir, Turkiye'de halklar yoktur, halk var'dir ve o halkin adi TURK halkidir.
Icin'de Arap'i olur Rum'u olur Ermenisi olur kurdu olur. Fakat bir gercegi degistirmez.

İletiGönderilme zamanı: Prş May 15, 2008 2:37
gönderen Ram
Kemalist Murat, inanıp inanmamak senin tercihin.

Peki hangi iki avukatı bunu reddetmektedir¿? İnfaz sırasında iki avukat vardır; birisi Halit ÇELENK, diğeri Mükerrem ERDOĞAN. Mükerrem ERDOĞAN'ın Halit ÇELENK'i yalanlayan bir ifadesini duymadım. Aksine doğrulayan çok ifadesini okudum ve dinledim. Sen eğer bunun aksini duyduysan, bizimle paylaşmanı rica ediyorum. Ayrıca ağabeyi Bora GEZMİŞ de bunu yalanlamamaktadır.