2. yüz (Toplam 5 yüz)

İletiGönderilme zamanı: Cmt Haz 14, 2008 12:58
gönderen Türk-Kan
Umudu Polat Alemdar'a Bağlayanın Burnu Boktan Kurtulmaz!

Ne yazacağız?

Anayasa Mahkemesi'nin türban değişikliği konusunda verdiği karar, AKP'nin ballı paçalarına yapışanları çılgına çevirdi. Cemaatçisi, liboşu, alternatif yaşamcısı, homoseksüeli hep bir ağızdan feryat ediyor... Kanal 7 resmen kafayı yedi! Kanal 24'te toplaşan sen-ben- bizimoğlan tayfası, Anayasa Mahkemesi'ne edilmedik küfür, yapılmadık hakaret bırakmadılar... Sonra, o yazılan köşe yazıları nedir öyle? Sabah gazetesinde börek suratlı bir tip var; bunun eski fotoğrafı tıpkı bir pişmiş kelle gibiydi.. Şimdi, "daha ciddi bir tavır takınayım" deyip köşesindeki fotoğrafını yenilemiş, bu sefer de "az pişmiş kelle" olmuş... İşte o diyor ki, "Anayasa Mahkemesi" diyor, "anayasayı yeniden yazmaya kalktı" diyor...

A be sandalye oğlanı!

Ona "anayasayı yeniden yazmaya yeltenmek" denilmez. Anayasa Mahkemesi'nin "içtihat oluşturma" gibi bir yetkisi zaten vardır, kaldı ki bu kararda yeni bir 'içtihat' falan da yoktur..

Sonra, kim bu hale getirmiş ortalığı da hep birlikte yırtınıyorsunuz? AKP'nin neyine yetmiyordu yüzde 47 oy? Neden bu derece şımarıldı? "Beyaz bir sayfa açtık, kimseyle kavga etmeyeceğiz" deyip hizmete girişmek daha akıllıca değil miydi? Neden devletle ve sistemle hesaplaşmaya girişildi? Kin duygusuna neden hakim olunamadı? Neden geçmiş ve gelecek kurcalanmaya kalkışıldı, devletin eski hesapları karıştırıldı... Neden? Devlet artık sensin, adabını takınacaksın. Sen "devletini" satmaya kalkışırsan, "devletin" de işte böyle seni satar... Dengir Mir Fırat gibi burnu bir karış havada, böbürlü adamların aklıyla işte buralara gelinir. Bu Dengir Mir değil miydi AKP kurulurken, "Tayyip Bey'in bürosuna bir gittim, ne kadar siyaset orospusu varsa hepsi orada" diyen? ( Bkz. Mehmet Bekaroğlu'nun anıları)

Sayın Cumhurbaşkanım... Yazılacak o kadar şey var ki... Sizin ve hürmetli eşinizin adını her yazımda anmadan geçemiyorum. Gerçek bir "şövalye" olduğunuzu Japonya'da da kanıtladınız. Ne kadar övünsek azdır! Akihito, "güneşin oğluysa" siz de Tornacı Ahmet Efendi'nin şövalyeliğe kadar yükselmiş oğlusunuz, ne olmuş yani? Allah sizi başımızdan eksik etmesin. Japonya fethinizi bir sonraki yazımda irdeleyeceğim inşallah...

Gelelim Polat Alemdar'a... Sezon finali bir harikaydı! "Derin devletin kılıcı" Polat Alemdar, şimdi AKP'nin çakısı olmuş. Çakı bile değil, toplu iğne... Para kazanmaya çok alışan Şaşmaz kardeşler, dizinin konseptini çark ettirip cemaatin senaryolarına hizmet etmeye başladılar. Aferin onlara! Tüccar diye işte bu tiplere derim ben. Paçan sıkışınca hemen tornistan...

Şimdi biliyorsunuz bu dizide, "ulusalcı-milliyetçi" insanlar "İskender Büyük" adlı bir psikopat katil tiplemesi üzerinden temsil edilirken; PKK'lı alçaklar "saf, gariban ve içi insan sevgisiyle dolu Anadolu çocuğu Muro" tiplemesinde vücut buluyorlar...

Polat Efendi, "derin devleti" çökertmeye soyunmuş. Tıpkı Şamil Tayyar gibi tuhaf hareketler yapıyor. Girip çıkamadığı yer yok! MİT yetkililerini bile işkenceyle sorguluyor, adamların suratında şişe kırıyor falan... Hani AB işkenceyi yasaklamıştı kardeşim? Nerede Ahmet Altan, nerede Yasemin Çongar?

Meclis komisyonlarını yönetiyor, Emniyet yetkililerine emirler yağdırıyor... Kimsin lan sen bücür?

Son bölümde Polat, İskender Büyük'ü yakalamış, Büyük anlatıyor:

"Bizi böyle yetiştirdiler.. Sovyetler Birliği düşman dediler oraya yöneldik, İran düşman dediler İran'a..."

Bizim bücür soruyor: "Orada mı düştün kucağa?"

Ya sen nerede düştün "kucağa" Polat'ım?

Şehit edebiyatından para kazanayım derken, AKP RTÜK marifetiyle Show Tv'nin üstüne çullandığında mı?

Parayı verenin düdüğünü çalıyorsunuz yani... İyi, bir gün bizim de paramız olduğunda size düdük ısmarlarız Sayın Şaşmaz Brothers.. Seyirci kitlesini satmak neymiş siz de Kerimcan Kamal gibi ağlaya ağlaya anlatırsınız artık...

Fakat, "hayırlı" olan bir şey var.. Biliyorsunuz, Süleymaniye'de başımıza geçirilen çuvalın gazı, Kurtlar Vadisi-Irak filmiyle sanal alemde alınmıştı. Şimdi bakıyorum, yine Polat Alemdar'a AKP kitlesinin gazını aldırıyorlar. Benim "devletim" işini bilir!

Polat Alemdar'ın filmleriyle kendini avutmaya çalışanın sonu gelmiş demektir... "Devlet biziz" diyenlerin akıbeti de öyle olmamış mıydı?



Fatma Sibel Yüksek, 06.06.08

İletiGönderilme zamanı: Cmt Haz 14, 2008 13:15
gönderen Çetin Taş
Ram ve Türkan.Hatırlıyor musunuz bundan 15-16 ay önce,KURTLAR VADİSİ'nin yayını RTÜK tarafından durdurulduğunda nasıl da üzülmüştük ve kızmıştık?Birbirimize bu kızgınlığımızı msn'de nasıl yazmıştık?Aradan geçen sürede gördük ki KURTLAR VADİSİ olmuş TIRTLAR VADİSİ.Aslında eşyanın tabiatına aykırıydı zaten Kadiri Tarikatının şeyhleri olan Şaşmaz'ların vatansever-milletsever rollerde oynamaları.Ama işte kapıldık bahtımızın rüzgarına hesabı ve belki de Oktay Kaynarca başta olmak üzere bilimum tiyatrocuların muazzam oyunculukları ve tabi ki o zamana kadar görülmedik senaryo kurgusu nedeniyle sevdik hepimiz diziyi.Sahip çıktık.Holivutvari bir seyirci-film-oyuncu ilişkisi kurduk.

Geldiğimiz noktada KURTLAR VADİSİ filminin bilinçsiz beyinleri yanlış yönlendirmekten başka hiçbir amacı olmadığından eminim.Bilinçli beyinleri de kızdırmaktan öteye bir amacı olamaz.Bundan sonra izlemeyeceğim.İzleyenlere de bu gerçeği dilimin döndüğünce anlatacağım.

Teröristi sempatik gösteren,(özellikle AKP'ye ve ABD'ye gereken tepkiyi göstermedikleri için ne kadar kızsam da)TSK'ne karşı saldırgan tutumu,AKP'ye yalakalık yapan iğrençliği,devlet-vatan-millet ve bunlara olan sevgiyi istismar eden alçaklıkları ve de şu Necati Şaşmaz'ın bir türlü öğrenemediği oyunculuk-ki en az sebep bu-dizinin artık özellikle de bu sitenin üyesi vatanseverler tarafından protesto edilip izlenmemesine yeterli sebeplerdir diye düşünüyorum.

Türkan.Yazıyı yazanın ellerine sağlık.Çok güzel yazmış.

İletiGönderilme zamanı: Prş Haz 19, 2008 19:54
gönderen Panzehir
Meclis'ten Kurtlar Vadisi'ne Ödül

Uyuşturucu ve Kaçakçılığını Araştırma Komisyonunda Kurtlar Vadisi dizisi gündeme geldi. Dizeye ödül verilmesi önerisinin yanı sıra, Narkoterör dizisinin yönetmeni Osman Sınav’ın da Komisyon’da dinlenmesi önerildi.

KURTLAR VADİSİ'NE ÖDÜL GEREK

Komisyon toplantısında RTÜK Başkanı Zahit Akman’ı dinledi. Akman, TV’nin önemli bir eğitim aracı olduğunu söyleyince CHP İzmir Milletvekili Canan Arıtman, “Dramalarda eğitim daha kalıcı ve etkin veriliyor. Bu tür dramaları teşvik etmek gerek. Şu anda yayında olan bu tür dizilere de ödül vermek gerek” diyerek Kurtlar Vadisi dizisine ödül verilmesini önerdi. Akman, bu öneriyi değerlendireceklerini söyledi.

SINAV'I DİNLEYİN

Akman, komisyona Narkoterör isimli dizinin çekimi sırasında önemli araştırmalar ve gözlemler yaptığını belirttiği dizinin yönetmeni Osman Sınav’ın komisyonda dinlenmesinin önemli olduğunu belirterek, komisyona davet edilmesini önerdi. Komisyon başkan ve üyeleri de bu öneriyi değerlendirmeye aldı.
- Kaynak -

İletiGönderilme zamanı: Pzr Haz 22, 2008 22:21
gönderen Ram
Şu anda, SkyTürk adlı televizyon kanalında yayınlanan "Full Ekran" adlı izlencede (adın batsın), dizinin terörist karakterlerini canlandıran sözde oyuncular (Muro-Çeto-Yıldırım) konuk olmuş durumdadır.

Az önce sunucu parçası tarafından sorulan bir soru:

"Muro'nun kaba-saba olarak gösterilmesi sonucunda, Solcular'dan bir tepki alıyor musunuz¿? Hani Solcular; 'biz böyle kaba-saba kimseler değiliz, ne biçim canlandırıyorsunuz bizi' diye tepki veriyor mu demek istiyorum¿?

Yorum yapmak isterdim fakat, başıma ağrılar girdi.

İletiGönderilme zamanı: Cum Haz 27, 2008 20:46
gönderen *CEY*
Hiç izlememiş ve sevmemiştim. Demekki isabet olmuş.

İletiGönderilme zamanı: Pzr Tem 20, 2008 13:55
gönderen Türk-Kan
bigizi yazdı:bence kurtlar vadisi artik akp taraftari dizi haline gelmektedir
yok agalar yok icindeki adamlar vs.. olmasada arasira gerceklere deginmektedirler,belki rtük baskisi alabilir...
unutmadan rtük baskani Zahit akman in avrupada yesil sermaye icin para topladigini biliyormuydunuz..
yesil sermaye icin para toplayanlar makamla ödüllendiriliyor iste ne diyelim

İletiGönderilme zamanı: Cmt Tem 26, 2008 1:13
gönderen Ram
Egeli yazdı: Kurtlar Vadisi adlı yapım,2002nin ertesinde,2003 yılında gösterime girmeye başladı.Dizi içerik olarak,devletin güvenliğinden sorumlu bir gizli servise mensup ajanın,devleti tehdit eden mafyaya karşı yüz ve kimlik değiştirip sızarak savaşmasını anlatıyordu.Mafyayı bitirdi,fail-i meçhulleri çözdü,failleri buldu,faillerin uluslararası bağlantılarına ve en tepeye ulaştı.Yani Kurtlar Vadisi olarak geçen Vadi,aslında Ergenekon,Polat(burada erkek kurt Börteçine) Kurt oluyor.Çuval Olayının akabinde,Hollywood vari bir taktikle(bkz.Amerikan Ordusu Hollywoodda Vietnam Savaşını kazanıyor,bir nevi intikam alıyor.)Çuvalın intikamını alıyor,halkın bu olaya nefreti soğutuluyor.Ama derin meseleler devam ediyor.Bu sefer Kurtlar Vadisi,devlete Pusu kuruyor.Milli İstihbarat Teşkilatını,holdinglerle ve dolayısıyla dış güçlerle işbirliği ile suçluyor.Arkasına, Teşkilat isimli,Türk-İslam kaynaklı bir oluşumu da alıyor.Yani,Türkçü değil Türk-İslamcı bir derin devletten söz ediyor.

Medya,görsel kaynaklar vs. halkı bazı olaylara hazırlar,insanların bilinçaltını şekillendirir.Keza,Kurtlar Vadisini incelediğimizde,şimdiki olaylarla paralellik kurmak mümkün.

Bundan 5 yıl önce,tabanı hazırlanan bir operasyonda,yavaş yavaş sona geliniyor.Sonuçları neler oldu:

-Halkın büyük çoğunluğunun bilinçaltına islam sentezlendi.Türk,2.plana atıldı.

-Halkın,Türk Milletinin devletini kuran TSKnın onurunu zedeleyen Çuval Olayının intikamı,ses seda çıkarılmadan alındı(Pana Film tarafından)

-Halkın güvenliğinden direkt olarak sorumlu,Türkiye Cumhuriyetinde Milli ile başlayan 3 kurumdan biri olan Milli İstihbarat Teşkilatı çok güzel bir şekilde karalandı.Halk gerçek gücün,Ergenekon operasyonuyla da birlikte,Türk Milliyetçilerinin değil,İslam tabanlı,Yeşil Kuşak Felsefesiyle yoğrulmuş Türk-İslamcı bir derin devlet olduğunu gördü.İhtiyarlarından biri de Pennsylvaniadaki Fettodur.

İddianame,tutuklamalar,operasyonlar vs.belli bir kesimin dışında,halkın pek de dikkatini çekmiyor.

İletiGönderilme zamanı: Cum Eki 10, 2008 12:10
gönderen Türk-Kan
Çetin Taş yazdı:Birkaç ay önce bu forumda ki konulardan birinde artık izlemeyeceğimi söylediğim halde yılların alışkanlığı ve düşmanların ne yaptığını öğrenmek merakı ile az önce KURTLAR VADİSİ dizisini izledim.

Bu dizi bence bundan yıllar sonra tüm dünyada sinema-televizyonculuk bölümlerinin yanı sıra sosyoloji fakültelerinde de derslerde işlenmeli.

4 sene önceyi düşünün.Televizyonlarda ki hep birbirini tekrarlayan dizilerden özellikle gençler bunalmışken birden bire bir dizi başladı.Bu dizi konuların işlenişi,alışılagelen dizilerdeki gibi yavaş tempoda değil de aksine tam anlamıyla hareketli tempoda olması,konuların hızlı ilerlemesi,oyuncuların son derece kaliteli tiyatro oyuncuları ağırlıklı olması,konuların güncel siyasi hayattan alınması,gazetelerde-televizyonlarda yüksek sesle söylenmese ve yazılmasa bile kamu vicdanında ki duygu ve düşüncelerin aynılarını yansıtması,ÇAKIR rolündeki Oktay Kaynarca'nın muhteşem oyunculuğu ve tabi ki unutulmaz Polat-Elif aşkı ile kısa bir sürede tüm Türkiye'yi etkisi altına aldı.

Öyle ki aradan geçen süre de kanal değiştirdi.Tekrar eski kanala döndü.Ama izleyicisnden hiçbir şey kaybetmedi.
Hatta bir ara yayınlanan bölümü sonrası RTÜK tarafından yasaklandı.Ve insanlar isyan ettiler.Bu insanlara bizler de dahiliz.Hatta hiç unutmuyorum Türkan ile ve Ram ile msnde yazışıyorduk:
''Ne olacak?Yayınlayacaklar mı?Vay şerefsizler,nasıl yayınlamazlar?''

Netice olarak geçen sene ki bölümlerde en azından benim gibi bazı fanatikerin kafalarında soru işaretleri belirdi.Dizi ilerledikçe eski bölümleri tekrar düşünmeye başladık.Ve neticede geldiğimiz noktada benim şahsi düşünceme göre dünya televizyon tarihinin en büyük kamuoyu oluşturma ve UYUTMA projesi tarafından kandırıldığımızı anladım.

Kısaca nasıl kandırıldığımızı size hatırlatayım:

-AKP'nin bir sürü soru işareti ile geldiği iktidarda henüz toplumun kafalarındaki soru işaretlerini dağıtamamış.O sıralar Sedat Peker,Karagümrük Çetesi,Alaattin Çakıcı,vs. gibi mafya hesaplaşmaları gündemde.Bu çetelerin derin devletle ilişkileri gündemde.Gazeteler ve televizyonlar SUSURLUK kazası ile ortaya çıkan ama her ne hikmetse bir türlü neticeye vardırılmayan çete-mafya-derin devlet ilişkilerini daha yüksek sesle dillendirmeye başlamışlar.
İşte bu ortamda bir yanda derin devlet adına kimliğini değiştiren ve geçmiş hayatından-sevdiğinden-herşeyinden vazgeçen bir kahraman yaratılıyor.Polat Alemdar...Diğer tarafta dabazen Çakıcı,bazen Sedat Peker,bazen Abdullah Çatlı,bazen Haluk Kırcı özellikleri sergileyen bir çete lideri.ÇAKIR...
Bu iki karakterin dostluğunu öyle bir işleyip öyle bir anlattılar ki neticede filmi izleyenlerin hemen hepsi derin devlet ve çete-mafya ilişkilerini daha farklı sorgulamaya başladı.Bu ilişkileri daha normal karşılamaya başladı.Bu arada tabi detayları da çok güzel verdiler.Her türlü psikopat yönüne rağmen iyi bir baba olan ÇAKIR portresi ya da aşkı olan ELİF'ten kimliği değiise de uzak kalamayan POLAT portresi.ELİF-POLAT aşkı...Şaka maka millet artık gazete ve televizyonlardan ziyade KURTLAR VADİSİ'nde olayların anlatıldığı ve yorumlandığı şekliyle ilgilenmeye,takip etmeye başladı.
Tabi bu arada yeniden hem SUSURLUK unutuldu ve hem de yukarıda saydığım çeteler.

-Mafyayı çözdü Polat ve arkadaşları.Artık herkes onun yarattığı hayal dünyasına,kahramanlık masallarına kaptırmıştı kendisini.Faili meçhul cinayetleri de aydınlatmaya başladı.Kamuoyunda o zamana kadar gerçekleştirilen vatansever gazeteci-yazar-asker-bürokrat kişilerin faillerinin bulunması ile ilgili beklentiyi de (inanılması güç ama hepimiz birlikte yaşadık biliyorsunuz)karşıladı.Faili meçhulleri çözdü.

-Yaz tatili arası oldu.Ne yaptı Polat?Tabi ki ÇUVAL'ın intikamını aldı.Belki de bir tek bu konuyu film halledemedi,çünkü ÇUVAL'ı unutturmaya bin tane KURTLAR VADİSİ yetmeyecekti.Yine de bu film milyonlar tarafından izlendi.Dışarıda bile birçok ülkede gösterime girdi.Amerika'da gösterimi yasaklandı.Kamuyundaki ABD nefreti en azından bu film ile bir nebze olsun azaltıldı.Halkın gazı alındı.

-Geçen sezon ki bölümünde ise artık herşeyi çözdü Polat.Devletin tüm kurumlarını önce töhmet altında bıraktı kasten ilk 10-12 bölüm boyunca.Holdinglerin kontrolü altında ki kurumlardı ordu-polis-bürokrasi.Sonra birden(buraya dikkat)şimdi adına ERGENEKON OPERASYONU adı verilen operasyonun başlamasından hemen sonra
DERİN DEVLET=İSKENDER BÜYÜK(VELİ KÜÇÜK)=adı belirsiz örgüt(bugünkü bölümde görüldü ki adına BÜYÜK ÖRGÜT demişler)denklemine dönüştürdüler olayı.


Amaç belli arkadaşlar.....

Bu KADİRİ TARİKATI ŞEYHLERİ elbette ki ampülcülerin emrinde olacaklar....

Elbette ki İskender Büyük ile Veli Küçük kastedilecek ve elbette Büyük Örgüt ile ERGENEKON ÖRGÜTÜ kastedilecek.Tabi ERGENEOKON ÖRGÜTÜ var mı yok mu diye biz hala tartışırken adamlar çoktan örgüt olduğu kararını vermişler ve hatta kamuoyu oluşturup olumsuz bir karara da hazırlamaya başlamışlar.

Yani sözün özü,film şimdiye kadar olduğu gibi gündemi güzel takip eti ve kamuoyunu ampülcülerin isteği ve çıkarı doğrultusunda her türlü fikre alıştırmak görevini son derece kusursuz bir şekilde yapmaya devam ediyor.

Bu film gerçekten tarihe çoktan geçti diye düşünüyorum ama bu yönü bence gelecekte daha büyük inceleme konusu olacaktır.
Bu konuda meğer Egeli kardeşim de uzun süre önce benzer şeyler yazmış.Onun yazdıklarını da size hatırlatayım.
Kurtlar Vadisi adlı yapım,2002nin ertesinde,2003 yılında gösterime girmeye başladı.Dizi içerik olarak,devletin güvenliğinden sorumlu bir gizli servise mensup ajanın,devleti tehdit eden mafyaya karşı yüz ve kimlik değiştirip sızarak savaşmasını anlatıyordu.Mafyayı bitirdi,fail-i meçhulleri çözdü,failleri buldu,faillerin uluslararası bağlantılarına ve en tepeye ulaştı.Yani Kurtlar Vadisi olarak geçen Vadi,aslında Ergenekon,Polat(burada erkek kurt Börteçine) Kurt oluyor.Çuval Olayının akabinde,Hollywood vari bir taktikle(bkz.Amerikan Ordusu Hollywoodda Vietnam Savaşını kazanıyor,bir nevi intikam alıyor.)Çuvalın intikamını alıyor,halkın bu olaya nefreti soğutuluyor.Ama derin meseleler devam ediyor.Bu sefer Kurtlar Vadisi,devlete Pusu kuruyor.Milli İstihbarat Teşkilatını,holdinglerle ve dolayısıyla dış güçlerle işbirliği ile suçluyor.Arkasına, Teşkilat isimli,Türk-İslam kaynaklı bir oluşumu da alıyor.Yani,Türkçü değil Türk-İslamcı bir derin devletten söz ediyor.

Medya,görsel kaynaklar vs. halkı bazı olaylara hazırlar,insanların bilinçaltını şekillendirir.Keza,Kurtlar Vadisini incelediğimizde,şimdiki olaylarla paralellik kurmak mümkün.

Bundan 5 yıl önce,tabanı hazırlanan bir operasyonda,yavaş yavaş sona geliniyor.Sonuçları neler oldu:

-Halkın büyük çoğunluğunun bilinçaltına islam sentezlendi.Türk,2.plana atıldı.

-Halkın,Türk Milletinin devletini kuran TSKnın onurunu zedeleyen Çuval Olayının intikamı,ses seda çıkarılmadan alındı(Pana Film tarafından)

-Halkın güvenliğinden direkt olarak sorumlu,Türkiye Cumhuriyetinde Milli ile başlayan 3 kurumdan biri olan Milli İstihbarat Teşkilatı çok güzel bir şekilde karalandı.Halk gerçek gücün,Ergenekon operasyonuyla da birlikte,Türk Milliyetçilerinin değil,İslam tabanlı,Yeşil Kuşak Felsefesiyle yoğrulmuş Türk-İslamcı bir derin devlet olduğunu gördü.İhtiyarlarından biri de Pennsylvaniadaki Fettodur.

İddianame,tutuklamalar,operasyonlar vs.belli bir kesimin dışında,halkın pek de dikkatini çekmiyor.


Egeli'nin bu yazısının tamamına
http://www.guncelmeydan.com/forum/iddia ... highlight=
linkini tıklayarak erişebilirsiniz.

Tırtlar Vadisi'ni bir süre daha izlemeye devam edeceğim ibret almak için.

İletiGönderilme zamanı: Cum Eki 10, 2008 12:10
gönderen Türk-Kan
kaye yazdı:
oyuncuların son derece kaliteli tiyatro oyuncuları ağırlıklı olması,konuların güncel siyasi hayattan alınması,gazetelerde-televizyonlarda yüksek sesle söylenmese ve yazılmasa bile kamu vicdanında ki duygu ve düşüncelerin aynılarını yansıtması,ÇAKIR rolündeki Oktay Kaynarca'nın muhteşem oyunculuğu ve tabi ki unutulmaz Polat-Elif aşkı ile kısa bir sürede tüm Türkiye'yi etkisi altına aldı.

Bu yazdığın üstün oyunculuk niteliklerine pek katıldığımı söyleyemeyeceğim Çetin..
Diğerlerinde hemfikirim..
Şunu da belirtelim tekrar.
Reklamın iyisi kötüsü olmaz: Sevimli ve komik göstererek terör partizanlığı da yapılmıyor mu burada! İnsanlar terörist rolündeki bu adamlara gülümsemeyle bakıyorlar, kimileri bu adamlar çıksa da biraz gülsek diyor kanımca..
Sonra yine kurtlar vadisi-ırak sinema filminin alaksız bir yerinde tarikat töreni yapılıp, kendi tarikatlerinin reklamı yapılmadı mı sizce!!
Sonra yine çuval hadisesinde öç aldığımız söylenerek, tam tersine yaralarımız depreştirilip tüm dünyaya kendimizi ve askerimiz bir kere daha rezil etmedik mi!!
Dizide başlangıcından bu yana öldürülen insan sayısı binleri buldurulup, bir insanın hayatına son vermeyi, kan akıtmayı, işkenceyi ve işkence çeşitlerini, vahşeti, gaspı insanlara kanıksatmadılar mı!
Değişik bir empoze oynanıyor sanki, bilinçaltına başka bir yoldan giriliyor..
Ben seyretmiyorum bu diziyi ama bu yazdıklarımı öğrenecek kadar bir kaç dakika bakmam da yeterli oldu..

***************************************************************************


Peki şu habere ne dersiniz:


POLAT ALEMDAR, VARLIĞINI 11 EYLÜL'E BORÇLU...
"Kurtlar Vadisi Irak" filmiyle sanal âlemde ABD'nin en büyük belalısı ilan edilen Polat Alemdar, varlığını ABD'ye giden uçağını geri döndüren 11 Eylül saldırılarına borçlu.

Uçak Atlantik'in üzerinde Amerika kıtasına doğru seyrediyordu. Necati Şaşmaz, üç-dört saat sonra New York'a inecek ve yeni dünyada onu bekleyen otelcilik kariyerine başlayacaktı.
Hayattaki en büyük hedefi otel yöneticisi olmaktı. Türkiye'de üniversite sınavını kazanamayınca Kanada'ya gidip otelcilik eğitimi almış, ardından ABD'ye geçerek Philadelphia'da bir otelde staj yapmıştı.
Rüyalar ülkesine varmasına çok az kalmıştı. Gelgelelim, pilot kabininden yapılan anons hiç hesapta yoktu.
Uçak Atlantik'in üzerinde yol alırken New York'ta ikiz kuleleri yere indiren intihar saldırıları gerçekleşti. Dünyayı sarsan 11 Eylül saldırıları, Necati Şaşmaz'ın gelecek planlarını da altüst edecekti.
New York'taki kontrol kulesi Amerika'ya gelmekte olan bütün uçaklara geri dönmeleri mesajını verince, Şaşmaz'ın kader çizgisi Batı'dan Doğu'ya doğru yön değiştirdi. Bir gün önce yola çıkmış olsaydı, muhtemelen hayatının akışı bambaşka bir doğrultuya kayacaktı.
Adının iki üç yıl sonra Polat Alemdar'a dönüşeceğini nereden bilebilirdi?



Kanada'da okudu
Necati Şaşmaz'ın 11 Eylül'de yön değiştiren hayat öyküsü 1971 yılında Elazığ'da başladı. Ailesi Kadiri tarikatının Elazığ'daki önde gelen temsilcileriydi. Dedesi Kadiri şeyhi Caferi Tayyar Şaşmaz kendi dergâhını kurmuştu. İlahiyat mezunu olan babası Abdülkadir Şaşmaz, dedenin ölümünden sonra dergâhın başına geçmişti. Abdülkadir Şaşmaz, 1991'de ANAP hükümetinin Kültür Bakanı Namık Kemal Zeybek'e danışmanlık da yapmıştı.
Şaşmaz, liseyi Elazığ'da bitirdi. Üniversite giriş sınavlarını kazanamayınca ailesi onu otelcilik öğrenimi görmesi için Kanada'ya gönderdi. Stajını Philadelphia'daki bir otelde yaptı. Çalıştığı otelde kendisine ön büro müdürlüğüne kadar yükselebileceği mesajı verilmişti. Geleceğe dönük bütün planlarını ABD'de yaşama hedefi üzerine inşa etmişti. Green Card'ını almış olması önündeki bütün engelleri ortadan kaldırdı.
Türkiye'ye gelip askerliğini Kütahya'da bir ay bedelli olarak yaptı. Ardından eşyalarını toplayıp kesin göç aşamasına geldi. Bu noktada ailesiyle anlaşmazlık içinde buldu kendini. Aile, Amerika'ya yerleşmesine karşıydı, ancak kararına saygı gösterdiler.
ABD'ye dönüş biletini aldığı an, kaderinin de değişeceği andı. Kendi anlatımına göre, turizm acentesinde "Bileti cumaya mı istersiniz, salıya mı?" diye sordular. "Salı" dedi Necati Şaşmaz, yani 11 Eylül 2001 Salı...
Ancak 11 Eylül Salı günü yarı yoldan Ankara'ya dönmesiyle yaşamı büyük bir belirsizlik içine girdi. Ukrayna'ya gitti ve bir süre burada yaşadı. Şaşmaz'ın Ukrayna'da ne iş yaptığı konusunda fazla bir bilgi yok. Kiev'de 'tatlı bir hayat' sürdüğü rivayet ediliyor.
Ukrayna'da sıkılıp Türkiye'ye dönünce ailesi ona Ankara'da bir sigorta şirketi kurdu. Gelgelelim, ona başka bir iş için göz koymuş biri vardı: Osman Sınav. Necati Şaşmaz'ın küçük kardeşi Raci Şaşmaz, Sınav ile iş ortağıydı. İleride Pana Film'i kuracak olan Sınav-Şaşmaz ikilisi, daha önce "Deliyürek Bumerang Cehennemi"nin senaryosunu yazmıştı, şimdi de "Kurtlar Vadisi" üzerinde çalışmaktaydılar. Başrolü Necati Şaşmaz'a önerdiler. ABD şansı elinden kayıp giden genç adam ayağına gelen bu ikinci 'fırsatı' kaçırmadı. Üstelik söylentiye göre "Baba" filmini 350 kere izlemişti, bu dizi onun için biçilmiş kaftandı.

Özelliksiz kahraman
Böylece Türkiye'nin nur topu gibi bir 'Polat'ı olur. Abdullah Çatlı'dan bozma bir tiptir Polat. Doç. Dr. Hülya Uğur Tanrıöver'in tanımıyla "en önemli özelliği, özelliği olmamasıdır". Deliyürek gibi yakışıklı değildir, genç kızların yüreğini hoplatmaz, fethettiği kitle doğrudan özelliksiz, kavruk erkek çocuklardır.
En 'etkileyici' yönü sesidir, onu da Necati Şaşmaz'dan değil, Umut Tabak'tan alır. Gene Tanrıöver, "Ayağımızdan vurmasınlar ama cinsiyetsiz" der Polat için. Hiçbir kadınla gerçek bir ilişki yaşamaz. Sharon Stone'u bile o öpmez, sürekli altı çizildiği gibi 'Sharon Stone onu öper'. Üstelik bu neredeyse tüm dünya erkeklerinin rüyasını süsleyebilecek sahneyi "Heyecan duymadım" diye anlatacaktır sonradan. O sahnenin iyi oynanması için öyle konsantre olmuştur ki, 'erkeksi noktayı kaçırmıştır' bir söyleşisinde anlattığına göre. Ayrıca öyle aşırı heyecanlar, hele hele bir kadın, hem de bir Amerikalı kadın karşısında duyulanlar Polat'ı da, Necati'yi de 'bozar' tahminen.

Necati mi, Polat mı?
Zaten artık Necati'yle Polat iyiden iyiye birbirinin içine geçmiştir. Onu özel hayatında da herkes "Polat" diye çağırır. Kendisi de Polat diye birinin yaşadığına iyiden iyiye inanmış gibidir. "İki karakter arasında mutlaka etkileşim oluyor. Mesela Polat hızlı araba kullanma konusunda benden çok şey öğrendi, ben de Polat'tan romantizmi ve aşkı öğrendim" der.
Ama belli ki fazla öğrenememiştir, genç yaşında aşktan meşkten elini eteğini çekmiş gibi davranır. O da Polat gibi 'görev adamı'dır ve bu işlere ayıracak fazla vakti yoktur. "İşim çok kıskanç olduğu için bir başkası yok" der. Pek az 'boş' zamanı vardır, onlarda da ata biner, ney üfler ve poligonda atış yapar.
Bir de bütün ağır hallerine rağmen eğlenceyi sever. Reha Muhtar, onu Reina'da 'çufçuf' dansı yaparken görüp sevinir. Ancak biraz sonra masada yeniden 'ağır abi'ye dönüşmesine üzülür.
Muhtar'ın şaşırması yersizdir. Çünkü Polat ile Necati Şaşmaz karakterleri artık sıkça yer değiştirmektedir. Bu Necati Şaşmaz'ın da kontrolü dışındadır.
Necati Şaşmaz olarak kalsaydı, muhtemelen şimdi Philadelphia'da orta boy bir otelin ön büro müdürü olarak müşterilere hizmet veriyor olacak ve cüzdanındaki Green Card'ın sıcaklığını hep hissedecekti.
Ama o artık Polat'tır. Sanal âlemde ABD'nin en büyük belalısı olarak Üçüncü Dünya'da yükselen Amerikan aleyhtarlığının anıtlaşan sembolü...

(MİLLİYET)

Kaynak


..

İletiGönderilme zamanı: Cum Eki 10, 2008 12:11
gönderen Türk-Kan
Çetin Taş yazdı:
Bu yazdığın üstün oyunculuk niteliklerine pek katıldığımı söyleyemeyeceğim Çetin..



Can Gürzap(Davut Tataroğlu)
Ejder Akışık(Celal Karacadağ)
Selçuk Özer(Turan Kaçgar)
Tamer Yiğit(Ali Selçuk Toros)
Faruk Günuğur(İstihbarat Başkanı)
Sönmez Atasoy(Halo Dayı)
Osman Wöber(Tuncay Kantarcı)
Emin Olcay(Ömer Baba)
Oktay Kaynarca(Çakır)
Selçuk Yöntem(Aslan Bey)
İstemi Betil(Laz Ziya)
Nihat Nikerel(Seyfo Dayı)
Zafer Ergin(Mehmet Karahanlı)
Baykal Saran(Hüsrev Ağa)
Atilla Olgaç(Kılıç)
Haldun Boysan(Tombalacı)
Güven Hokna(Nergiz Karahanlı)
Tarık Ünlüoğlu(Testere Necmi)
Adnan Biricik(Nizamettin Güvenç)
İsmail İncekara(İplikçi Nedim)

Canım kardeşim.Bunlar ilk anda hatırlanabilecek yılların devlet tiyatrosundan yetişme oyuncuları.Bana göre bu diziyi bugünlere getiren insanlar bunlar.En tepeye yazdığım 3-4 kişi son bölümlerde dahil oldular ve diğer kaliteli kadro zaten filmden çıktılar.Yani yukarıya yazdığım listenin önemli bir kısmı hepimizin diziyle tanıştığı dönemin oyuncuları.Bu oyuncuların oyunculuğudur ki Necati Şaşmaz'ın tüm hödükçe duruşlarına,kasılmalarına,manasız mimik ve jestlerine rağmen bize diziyi yıllarca izleten.Necati Şaşmaz'ı bu oyuncular Türkiye'de dizilerden en çok para kazanan adam yaptılar.

Yoksa ben orada açıkça yazmışım kaliteli tiyatro oyuncularını kastettiğimi.5 senedir oyunculuğu öğrenememiş ama hala dizinin jönünü oynayan Necati Şaşmaz'ı ya da Kenan Çoban'ı veya Seray Sever'i kastetmedim.

Alıntıladığın haberi ben de okumuştum.Gelde yaratana inanma?Hülya Uğur Tanrıöver'in Polat Alemdar analizi bence dört dörtlük.

İletiGönderilme zamanı: Cum Eki 10, 2008 12:13
gönderen Türk-Kan
kaye yazdı:
Çetin Taş yazdı:Can Gürzap(Davut Tataroğlu)
Tamer Yiğit(Ali Selçuk Toros)
Oktay Kaynarca(Çakır)
Güven Hokna(Nergiz Karahanlı)

Canım kardeşim.Bunlar ilk anda hatırlanabilecek yılların devlet tiyatrosundan yetişme oyuncuları.Bana göre bu diziyi bugünlere getiren insanlar bunlar.
Alıntıladığın haberi ben de okumuştum.Gelde yaratana inanma?Hülya Uğur Tanrıöver'in Polat Alemdar analizi bence dört dörtlük.

Yazdığın isimlerden sadece bunları tanıyorum, sanırım diziyi seyretmediğimden. Belki diğerlerini de görsem tanırım.
Oktay hariç, Can Gürzap, Tamer Yiğit ve Güven Hokna'yı bu diziden önce de tanıyordum ve de hakikaten severek seyrederim onları, saygı duyarım. Ama diziyi seyredenlerin kesinlikle bunlar için seyrettiğini düşünmüyorum. Hatta ve hatta bu dizinin meftunları eminim bu üç değerli sanatçıyı daha önceden ismen tanımıyorlardır (belki görmüşlükleri vardır ama kesinlikle değer verdiklerini düşünmüyorum bu bahsedilen kavruk erkek çocuklarının, Oktay için olabilir ama O da şimdi oynamadığına ve de dizi hala seyredildiğine göre, Oktay'da değilmiş o zaman diziyi götüren). Bence muhakkak başka birşeyler var bu dizide. Sanatsal yön değil yani. Sanatsal hiçbir yönü yok çünkü.
Herhalde dizideki entrikalar, saçma hamasetler diziyi götüren ve de kavruk erkek çocuklarını kalpten vuran..

..

İletiGönderilme zamanı: Cum Eki 10, 2008 12:36
gönderen Çetin Taş
Kaye kardeş.Elbette bu diziyi seyredenlerin büyük çoğunluğu bu diziyi bahsettiğim tiyatrocuları tanıyarak izlemediler-izlemiyorlar.Ama bu iş bir takım çalışması,takım oyunu.Ekip sağlam olunca Necati Şaşmaz'ın bu kadar kötü oyunculuğuna rağmen canlandırdığı Polat Alemdar MİLLİ KAHRAMAN haline getiriliyor.Kim tarafından?İşte izleyen kitle tarafından.
Bir de tartışma şekline alışamadım.Elmayı konuşurken armuta atlıyorsun.İstemediğim halde seninle uzun uzun tartışır durumda buluyorum kendimi.Ben senin cevap yazdığın ilk yazımda sadece bu tiyatro ökenli oyuncuların oyunculuklarından bahsetmedim.Dizinin tam anlamıyla bir AKSİYON dizisi olması,sahnelerde paradan kaçınılmaması,patlama-çatışma sahnelerinde çoğu zaman gerçek silah ve mermilerin kullanılması ve bu işi de kesinlikle işi bilen kişilerin kontrol ettiğinin belli olması,senaryonun bire bir izleyici ile aynı zaman diliminde geçmesi,toplumun kafasını kurcalayan pek çok olay hakkında başka dizilerde bu zamana kadar alışık olmadığımız şekilde tahliller yapılmaya çalışılması ve hatta bazen bu tahlillerin mantıklı olması.
Ve tabi ki televizyonlarda ki dizilerin hepsinin birbirinden dandik-sıkıcı-gerçeklerden uzak olması.Bunların hepsi bu diziyi izlettirdi pekçoklarına ve tabi ki bana da.
Sevgiler.


Not: Bu arada,ilk yazdığım yazıya dizide PKKlı bir hainin sempatik gösterildiği gerçeğini yazmamışım.Bu hainin diziye katıldığı dönem EVE DÖNÜŞ YASASI'nın tartışıldığı bir dönemdi arkadaşlar.

İletiGönderilme zamanı: Cum Eki 10, 2008 15:50
gönderen kaye
Benim de maksatım seninle hemfikir olduğum bir konuda tartışmak değil zaten. Benim demek istediğim şey:
-Dizi de oyunculuğun hiç ön planda olmadığı.
-Seyredenlerin bu diziyi sanat adına seyretmediği çünkü sanatsal hiçbir yönü yok.
-Dizinin varlığını birkaç tane büyük sanatçıya borçlu olmadığı.
-O birkaç tane büyük sanatçı hariç diğerlerinin özellikle de başroldekilerin rol yapma yeteneklerinin hiç olmadığı..

şeytan ayrıntıda gizlidir.

İletiGönderilme zamanı: Cum Eki 10, 2008 15:56
gönderen borabey
Değerli dostlar,

Takke düştü, kel gözüktü...

Ülkemiz üzerinde sergilenen hain senaryoların bir versiyonu olan KURTLAR VADİSİ..

Fetullah versiyonudur..
Tevrat/Yahudilik gizli mesajlarının "baba" rolünde (FT tiplemesi) milli bilinç altımıza yerleştirilmek istendiği bir dizidir..
Bugün için saf AKPlilerin emellerine hizmet ettiği gibi gözüküyorsa da yarın kendi aleyhlerine dönecek bir bumerang dizidir..
Milli ve manevi değerlerimizin alt üst edildiği, devletin tüm kurumlarının çökertildiği, ergenekoncular içerde iken polatçıların kurtuluş umudu gibi gösterildiği, yönlendirilmiş-saptırılmış-sapkınlaştırılmış her türlü kötülük ve çirkinliği hukuk tanımaz kanun dışı kişi ve eylemlerle meşrulaştıran , mili aklı ve bilinci mikser misali karıştırmak isteyen bir dizidir...
Uzun lafın kısası
hain senaryoları hain kişilere oynatabilirsiniz
ama tarih hiç bir zaman hainlerin yanında olmamış ve hainlerin her türlü oyununu bozarak hainleri hak ettiği ceza ile karşı karşıya bırakmıştır...
Gelinen notkanın tek sevindirici tarafı;
"kirli dizi"nin gizli gerçeklerinin süratle deşifre edilmesi ve kamuoyunda bu yönde bir hassasiyetin oluşmasıdır.
En içten sevgi ve saygılarımla

İletiGönderilme zamanı: Cmt Eki 11, 2008 9:33
gönderen Çetin Taş
Gelinen notkanın tek sevindirici tarafı;
"kirli dizi"nin gizli gerçeklerinin süratle deşifre edilmesi ve kamuoyunda bu yönde bir hassasiyetin oluşmasıdır.
En içten sevgi ve saygılarımla

Bizler açısından böyle olduğu kesin borabey kardeşim.Umarım toplum da senin dediğin gibi hassasiyet oluşmuştur.