2. yüz (Toplam 4 yüz)

İletiGönderilme zamanı: Cum Mar 27, 2009 21:07
gönderen seldaefe
halka değil hakka inanıyormuş bu bey bence ciddi bir psiklojik bozukluğu varmış incelemek gerek kavramları birbirine karıştırmış halka inanmak adında bir din olduğunu zannetmiyorum,meclise bunu yazınca hakimiyet direk hakka mı geçecekmiş bence bunun zaten bir inancı da yokmuş,iftiralarla dolu satılmış kimliksiz bir yaşamı olduğunu düşünüyorum.bir deli kuyuya bir taş atmış kırk akıllı çıkaramamış.edebi değeri de sıfır.bir kısım nostalji meraklısının işine yaramış o kadar. :roll: :shock:

İletiGönderilme zamanı: Cum Mar 27, 2009 21:26
gönderen MansurSah
seldaefe yazdı:.. bir kısım nostalji meraklısının işine yaramış o kadar. :roll: :shock:


Valla hocam, eleştirilerine aynen katılıyorum amma..

Demirel'den Özal'a, Erbakan'dan Tayyip'e, hatta Mesut ve Çiller'e kadar tüm sağcıların piridir, önderidir kendileri. İBDA-C'nin fikir önderi, şimdiki Haşim Kılıç'ın "şeyhi" falan, daha neler neler.. Necip Fazıl'ı, kötülemeyi bırakın, elektirmeyi bırakın, övmeyen tek bir sağ siyaset/ideoloji/fraksiyon varsa, vallahi bilmek isterim.

İletiGönderilme zamanı: Cum Mar 27, 2009 23:03
gönderen kaye
Hiç Mehmet Akif Ersoy Sokağı gördünüz mü ya da Yahya Kemal Bulvarı?
Ya Ömer Seyfettin Parkı???
Ben hiç görmedim ama necip fazıl üzerine hepsini de gördüm, hem de onlarca..
Aslında sadece çıkmazlara verilmesi lazım bu ismin..
Necip Fazıl Çıkmazı!! Ne kadar yakıştı..
İşin şakası bir tarafa, yöneticilerimizi biliyoruz artık, onların necip fazıl ismini sokaklara, parklara, bulvarlara vermesi normal de, bu halk bunu nasıl kabul ediyor??
Efendim, ne dediniz!!
Seçim sonuçlarına mı bakayım; o zaman anlarım değil mi nasıl kabul ettiğini!!!

İletiGönderilme zamanı: Cum Mar 27, 2009 23:26
gönderen Çetin Taş
Sapık gelmiş,sapık gitmiş ve de kendisi gibi sapık milyonlara örnek olmuş...

Sapıkoğlu sapık.

KEMALİST DEVRİM ülkemizde iktidar olduğunda ibret alınması için HAK ETTİĞİ İTİBARSIZLIĞI kendisine vereceğiz.

İletiGönderilme zamanı: Çrş Nis 01, 2009 16:43
gönderen özgürtürk
Yalnız farkettiniz mi bilmem?
Herif bugünkü hainlerin fikir babalığını yaptığı gibi strateji babalığını da yapmış!
Atatürk zamanında Cumhuriyet yalakalığı,
O ölünce Cumhuriyet düşmanlığı!
Nedense bana AKP iktidarı öncesi ve sonrası örümceklerin tavrını hatırlattı... 2002 sonrası, sanki bir rögar kapağı açılmışçasına yıllardır biriken bir lağımın bütün irini akıverdi siyaset sokaklarımıza... Demek salt felsefe babaları değil, taktik ve stratejik ataları da NFK imiş bu güruhun!
Ne kadar teşekkür etsem azdır bu yazıları ortaya çıkaranlara!

İletiGönderilme zamanı: Çrş Nis 01, 2009 21:43
gönderen receylan
aynı zamanda müthiş bir kumarbazdır hazret...kaç kereler kumar baskınlarında yakalanmış gazetelere haber olmuştur...ve menderes döneminde örtülü ödenekten de küfürlerine devam için beslenmiştir...

İletiGönderilme zamanı: Çrş Nis 01, 2009 23:39
gönderen oRtaDoGu
receylan yazdı:aynı zamanda müthiş bir kumarbazdır hazret...kaç kereler kumar baskınlarında yakalanmış gazetelere haber olmuştur...ve menderes döneminde örtülü ödenekten de küfürlerine devam için beslenmiştir...


arkadaşlar tüm yazıların kaynağına göre haklılık payı olabilir fakat bunu yazan arkadaşım bu kadar basit tartışmayalım lütfen yani örtülü ödenek adı üstünde bunu sen nereden biliyorsun sorabilirmiyim? komik olmayalım lütfen çamur atmak için söylemeyelim sözlerimizi :)

İletiGönderilme zamanı: Çrş Nis 01, 2009 23:59
gönderen kaye
oRtaDoGu yazdı:
receylan yazdı:aynı zamanda müthiş bir kumarbazdır hazret...kaç kereler kumar baskınlarında yakalanmış gazetelere haber olmuştur...ve menderes döneminde örtülü ödenekten de küfürlerine devam için beslenmiştir...


arkadaşlar tüm yazıların kaynağına göre haklılık payı olabilir fakat bunu yazan arkadaşım bu kadar basit tartışmayalım lütfen yani örtülü ödenek adı üstünde bunu sen nereden biliyorsun sorabilirmiyim? komik olmayalım lütfen çamur atmak için söylemeyelim sözlerimizi :)


İsterseniz Hürriyet arşivine gidelim: Özdemir İnce - 30.09.2007 tarihine: Bakınız

Adnan Menderes ve Demokrat Parti

AYDIN ve bilim çevrelerinde kullanılan, kurşun gibi ağır iki sözcük vardır:

1. Mistifikasyon (mystification): Yutturma, aldatma; yalan, yutturmaca, aldatmaca; 2. Mistifikatör (mystificateur): Yutturmacı, kandırmacı, aldatmacı.

Karizma denen ve kestane ile karıştırılan "şey" de bunların ürünüdür günümüzde. Tarihte "karizmatik" sayılabilecek insanın sayısı bir düzineyle sınırlıyken, siyaset ve magazinin küçük dünyasının karizma karikatürleriyle dolması işte bu nedenledir.

Ben, yutturmaca, yalan ve aldatmaca kırıcılarına (demistifikatör) ve yaptıkları işe (demistifikasyon) büyük saygı duyarım. Tek ve biricik kıskançlığımdır, özentimdir!

Edebiyat yazarlığında bu işi yaptım, gazete yazıcılığında da bu işi yapmaya çalışıyorum!

* * *

Son yalan kırıcılardan biri: Şevket Çizmeli.

Yalan kırma eylemi: Menderes, Demokrasi Yıldızı?

Şevket Çizmeli'nin yıllardır yayınlanmasını beklediğim kitabı, "Menderes, Demokrasi Yıldızı?" sonunda birkaç gün önce, Arkadaş Yayınevi tarafından yayınlandı.

Ve demokrasi mimarı Menderes efsanesinin, demokrasi fatihi Demokrat Parti yutturmacasının sırça vitrini parçalandı. Adnan Menderes hakkında idam edilmiş olmasından başka bir şey bilmeyen genç kuşaklar, Türkiye'nin yaşadığı, yaşamakta olduğu her türlü olumsuzluğun kaynağında olan kişiyi, dönemini ve partisini artık öğrenebilecekler.

* * *

"Devletin anayasal kurumlarıyla kavga etme"nin marazlı geleneği sağcı hükümetlere, AKP hükümetine ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a Adnan Menderes'ten ve Menderes Dönemi'nden miras kalmıştır.

Başbakan Erdoğan, üniversite rektörlerine "Kendi işlerine baksınlar" mı dedi. Üniversite hocalarını "Kara cüppeliler" olarak tanımlayan Adnan Menderes de mutlaka böyle bir şey demiştir. Öğrenmek istiyorsanız, Şevket Çizmeli'nin kitabının Üniversite Muhtariyeti bölümünü (S. 668-678) okumak yeterli.

Bakın hükümetin antidemokratik uygulamalarını eleştiren üniversite hocalarına nasıl çemkiriyor: "Amma baytar Büyük Millet Meclisi'ni murakabe eder mi, etmez... Etse, derler ki, çizmeden yukarı çıkma!"

Menderes'in "Baytar" dediği, Veteriner Fakültesi profesörleri. Ama o, bu profesörlerden kendisine biat edenleri milletvekili ve bakan yapmıştır.

* * *

Besleme basın, besleme yazar, yanaşma düşünür mirası da büyük ölçüde Adnan Menderes'ten miras kalmıştır. Örneğin, Cumhurbaşkanı Gül'ün mürşidi Necip Fazıl Kısakürek 1951-1959 yılları arasında Adnan Menderes örtülü ödeneğinden 147 bin lira avanta almıştır (S. 683). Bu para ile o yıllarda Ankara Kavaklıdere'de 4-5 apartman dairesi alınırdı. Sendikacı babama rüşvet olarak önerildiği için biliyorum, o yıllarda beş tonluk bir Austin kamyon 5 bin lira idi.

Örtülü ödenek listesinde Burhan Belge de yer almakta (S. 680-681). Borçları ve ev kirası ödenmiş. Menderes'in sevgilisinin kocası Ferit Alnar da epeyce beslenmiş bu fondan. 1950-1960 arasının yalan ve palavralarını kıracak, hallaç gibi atacak bir kaynak var elimizin altında artık. Bu nedenle, Şevket Çizmeli'ye teşekkür ediyorum.



Bu kitabı isterseniz siz de bulabilir ve okuyabilirsiniz, hepsini okumanıza gerek yok, sahife numaraları da verilmiş zaten..

Bir şeye daha dikkatinizi çekmek istiyorum, kırmızı yazdığım yerdeki sıfat tamlamasına dikkat ediniz:

Besleme basın, besleme yazar, yanaşma düşünür mirası..

fazıl'ın gençliğe hitabesindeki şu sıfat tamlamasına ne kadar benziyor değil mi:

komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı ders kitabı, çıkartma kâğıdı şehri, muzahrafat kanalı sokağı, fuhş albümü gazetesi, şaşkına dörmüş ailesi..



İlk sayfada yaptığım alıntıyı okumuşmuydun ortadoğu; okumadıysan tekrar buraya getiriyorum:
Necip Fazıl'ın öğretilerini ezberledi

FB'nin teklifini reddetmek zorunda kalan Erdoğan kararını verdi. Siyasete girecekti. O sıralarda çok etkilendiği Necip Fazıl Kısakürek'in tüm fikirlerini ezbere biliyor, peynir ekmek gibi kitap okuyor, kendini gelecek günlere hazırlıyordu. Lakin Fazıl'ın öğretileri çok sertti, hayata geçirmek çok zordu.

'Büyük Doğu Fikriyatı' olarak tanımlanan bu fikirler İslam dünyasının birliğini savunuyor, marjinal olarak kalıp, dar bir çerçeve içinde konuşuluyordu. Ancak o sırada bir başka görüş daha gelişiyordu. Erbakan'ın savunduğu Milli Görüş'tü bu. Siyasi arenada 'siyasal İslam'ı öne çıkaran bu görüşün örgütlenme alanı İmam Hatipler oluyordu. İşte bu örgütlenmeye merak salanlardan biri oldu Erdoğan. Önce Kasımpaşa'daki örgütlenmeye katıldı. Sonra da hızla ilerleyip MSP Beyoğlu Gençlik Kolu Başkanı oldu.



Peki, Özdemir İnce'nin yazısında ne deniyor:
Başbakan Erdoğan, üniversite rektörlerine "Kendi işlerine baksınlar" mı dedi. Üniversite hocalarını "Kara cüppeliler" olarak tanımlayan Adnan Menderes de mutlaka böyle bir şey demiştir.



Şimdi, bu iki alıntı arasındaki ilişkiyi anlayabilirsen 10 puanlık uzmanlık sorusunu da çözmüş olursun..

Biraz ipucu verelim:
Tayyip Erdoğan kimin öğretilerini ezberliyor??
Peki Menderes kimin öğretilerini ezberliyor sence?
N.F.Kısakürek hangi dönemde yaşamış ve kimden fonlanmış!!!

Anladın sen onu...

..

İletiGönderilme zamanı: Prş Nis 02, 2009 0:13
gönderen İlteriş
kaye yazdı:
oRtaDoGu yazdı:
receylan yazdı:aynı zamanda müthiş bir kumarbazdır hazret...kaç kereler kumar baskınlarında yakalanmış gazetelere haber olmuştur...ve menderes döneminde örtülü ödenekten de küfürlerine devam için beslenmiştir...


arkadaşlar tüm yazıların kaynağına göre haklılık payı olabilir fakat bunu yazan arkadaşım bu kadar basit tartışmayalım lütfen yani örtülü ödenek adı üstünde bunu sen nereden biliyorsun sorabilirmiyim? komik olmayalım lütfen çamur atmak için söylemeyelim sözlerimizi :)


İsterseniz Hürriyet arşivine gidelim: Özdemir İnce - 30.09.2007 tarihine: Bakınız

Adnan Menderes ve Demokrat Parti

AYDIN ve bilim çevrelerinde kullanılan, kurşun gibi ağır iki sözcük vardır:

1. Mistifikasyon (mystification): Yutturma, aldatma; yalan, yutturmaca, aldatmaca; 2. Mistifikatör (mystificateur): Yutturmacı, kandırmacı, aldatmacı.

Karizma denen ve kestane ile karıştırılan "şey" de bunların ürünüdür günümüzde. Tarihte "karizmatik" sayılabilecek insanın sayısı bir düzineyle sınırlıyken, siyaset ve magazinin küçük dünyasının karizma karikatürleriyle dolması işte bu nedenledir.

Ben, yutturmaca, yalan ve aldatmaca kırıcılarına (demistifikatör) ve yaptıkları işe (demistifikasyon) büyük saygı duyarım. Tek ve biricik kıskançlığımdır, özentimdir!

Edebiyat yazarlığında bu işi yaptım, gazete yazıcılığında da bu işi yapmaya çalışıyorum!

* * *

Son yalan kırıcılardan biri: Şevket Çizmeli.

Yalan kırma eylemi: Menderes, Demokrasi Yıldızı?

Şevket Çizmeli'nin yıllardır yayınlanmasını beklediğim kitabı, "Menderes, Demokrasi Yıldızı?" sonunda birkaç gün önce, Arkadaş Yayınevi tarafından yayınlandı.

Ve demokrasi mimarı Menderes efsanesinin, demokrasi fatihi Demokrat Parti yutturmacasının sırça vitrini parçalandı. Adnan Menderes hakkında idam edilmiş olmasından başka bir şey bilmeyen genç kuşaklar, Türkiye'nin yaşadığı, yaşamakta olduğu her türlü olumsuzluğun kaynağında olan kişiyi, dönemini ve partisini artık öğrenebilecekler.

* * *

"Devletin anayasal kurumlarıyla kavga etme"nin marazlı geleneği sağcı hükümetlere, AKP hükümetine ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a Adnan Menderes'ten ve Menderes Dönemi'nden miras kalmıştır.

Başbakan Erdoğan, üniversite rektörlerine "Kendi işlerine baksınlar" mı dedi. Üniversite hocalarını "Kara cüppeliler" olarak tanımlayan Adnan Menderes de mutlaka böyle bir şey demiştir. Öğrenmek istiyorsanız, Şevket Çizmeli'nin kitabının Üniversite Muhtariyeti bölümünü (S. 668-678) okumak yeterli.

Bakın hükümetin antidemokratik uygulamalarını eleştiren üniversite hocalarına nasıl çemkiriyor: "Amma baytar Büyük Millet Meclisi'ni murakabe eder mi, etmez... Etse, derler ki, çizmeden yukarı çıkma!"

Menderes'in "Baytar" dediği, Veteriner Fakültesi profesörleri. Ama o, bu profesörlerden kendisine biat edenleri milletvekili ve bakan yapmıştır.

* * *

Besleme basın, besleme yazar, yanaşma düşünür mirası da büyük ölçüde Adnan Menderes'ten miras kalmıştır. Örneğin, Cumhurbaşkanı Gül'ün mürşidi Necip Fazıl Kısakürek 1951-1959 yılları arasında Adnan Menderes örtülü ödeneğinden 147 bin lira avanta almıştır (S. 683). Bu para ile o yıllarda Ankara Kavaklıdere'de 4-5 apartman dairesi alınırdı. Sendikacı babama rüşvet olarak önerildiği için biliyorum, o yıllarda beş tonluk bir Austin kamyon 5 bin lira idi.

Örtülü ödenek listesinde Burhan Belge de yer almakta (S. 680-681). Borçları ve ev kirası ödenmiş. Menderes'in sevgilisinin kocası Ferit Alnar da epeyce beslenmiş bu fondan. 1950-1960 arasının yalan ve palavralarını kıracak, hallaç gibi atacak bir kaynak var elimizin altında artık. Bu nedenle, Şevket Çizmeli'ye teşekkür ediyorum.



Bu kitabı isterseniz siz de bulabilir ve okuyabilirsiniz, hepsini okumanıza gerek yok, sahife numaraları da verilmiş zaten..

Bir şeye daha dikkatinizi çekmek istiyorum, kırmızı yazdığım yerdeki sıfat tamlamasına dikkat ediniz:

Besleme basın, besleme yazar, yanaşma düşünür mirası..

fazıl'ın gençliğe hitabesindeki şu sıfat tamlamasına ne kadar benziyor değil mi:

komik üniversitesi, hokkabaz profesörü, yalancı ders kitabı, çıkartma kâğıdı şehri, muzahrafat kanalı sokağı, fuhş albümü gazetesi, şaşkına dörmüş ailesi..

..



Şevket Çizmeli'nin "Menderes, Demokrasi Yıldızı?" kitabini bulup "Kaynaklar" kismina bakmak ve olayi kim aktarmis veya bir belgesi var miymis gormek lazim. Kitaplarda anlatildigi icin ispatlanan birsey yoktur, ispatlanmis birsey belgelerine atifta bulunarak kitapta yazilir. O kitaba da bakmak lazimdir; DIKKAT EDINIZ, "Necip Fazil durust, tertemiz adamdir" demek icin degil! "Bu halti DA mi yemis acaba?" sorusunun cevabindan emin olmak icin. Yani arastirmacilikta yontem hususu ile ilgili bir hatirlatmadir bu. Simdi bunu yazdim diye beni "Necip Fazil savunucusu" zannedebilecek olan biri varsa, bu tartismadaki diger yorumlarima bakabilirler. Saygilar

İletiGönderilme zamanı: Prş Nis 02, 2009 0:22
gönderen kaye
GöktürkMehmet, bir üst mesajımda sen yazdıktan sonra alta ilave yaptım..
Aslında bazı şeylere illa belge göstermeye de gerek yok kanımca.
Mantıkla yaklaşılınca bazı şeyler kendiliğinden ortaya çıkıveriyor, yukarıdaki Menderes, Fazıl, Erdoğan ilişkisi gibi..
Ya da Vahdettin döneminde memleketin içinde bulunduğu durum, onun yurdu terkedişi ve hain olduğunun gün yüzüne çıkması gibi..

Çok güzel yazmışsın:

DIKKAT EDINIZ, "Necip Fazil durust, tertemiz adamdir" demek icin degil! "Bu halti DA mi yemis acaba?" sorusunun cevabindan emin olmak icin.


Umarım cevap olmuştur söylemek istediğim şey..

..

İletiGönderilme zamanı: Prş Nis 02, 2009 0:53
gönderen receylan
kumarbazdır da hazret...yazmama alınan genç kardeşim...59 yaşında bir ağabeyinizim...ve 40 küsur yılım babıali tozunu yutarak geçti...geniş bir arşive sahibim...yazdiğim hiçbir konuda belgesiz afaki yazmam...zaten yukarıda arkadaşlar bazı belgeleri yazmışlar...saygı ve sevgiyle...

İletiGönderilme zamanı: Prş Nis 02, 2009 1:26
gönderen Ihtiram
Matmazel FIFO'ya olan bir tukusunu anlatiyor NFK.
Tukusu ise bayanin PARMAKLARI.
Kumar masasinda olusan bir tutku bu?
"Yüzü cok cirkin olan Matmazel fifo iskambilleri dagitirken ben yalniz parmaklarina dalardim."
Kendi kitabindan olan bu alintiyi yazik ki su kitap'da diyemiyorum..

İletiGönderilme zamanı: Prş Nis 02, 2009 7:51
gönderen özgürtürk
Yalnız, benim bildiğim kadarıyla Necip Fazıl zaten 38'den öncesini "O zamanlar kafirdim" şeklinde tanımlıyor ve varlığını kabul etmekle birlikte tasvip etmiyor.
Bence bu anlamda, gerçekleri görmekte fayda var ancak hayatının bu kısmının fazlaca üzerinde durmak anlamsız olacak..
Kişisel görüşüm, daha çok bu tarihten sonrası üzerinde durulması yönünde. DP dönemi iktidarla ilişkileri, ABD hayranlığı, Kurtuluş Savaşı ve Kemalist devrime tavrı vs.. bence çok önemli konular. Gençlerin bunları bilmesi lazım.. Hatta benim gibi kafa kağıdı eski olup halen kendini genç hissedenlerin de :roll:

İletiGönderilme zamanı: Prş Nis 02, 2009 8:19
gönderen kaye
özgürtürk yazdı:Yalnız, benim bildiğim kadarıyla Necip Fazıl zaten 38'den öncesini "O zamanlar kafirdim" şeklinde tanımlıyor ve varlığını kabul etmekle birlikte tasvip etmiyor.

Aman Allahaşkına, sanki küfürden sonraki hayatında dört dörtlük yaşamış maneviyatını :)
"Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir" sözünü bile nerelere çekmiş te, "hakimiyet sadece Hakk'ındır milletin değil", diyecek kadar da Hak ve milleti birbirine karıştırırken, imân dünyasının ne kadar derin!! olduğunu bizlere göstermiş.

Aslında (tabi yine Allah bilir de) belki de bu adam hiç dönmedi zaten, hep kâfir kaldı. Çünkü yaptığı şeylere bakarsan, hep bir şeylerden öc almış, en çok ta İslam'dan. Bugün memleketimizde dinin ahlaksız adamların tekeline girmesinin en baş müsebbiplerinden biridir NFK, yine İslam'ın yanlış anlaşılmasının, yanlış yaşanmasının, özün değil saçma teferruatların ön plana çıkarılmasının da müsebbibidir hazret!
Bu yüzden ben diyorum ki, belki de kandırdı bu adam tüm kendine inanan müminleri.
İslam'ın güzel yaşanmasına olanak veren Türkiye Cumhuriyeti'ne ve Atatürk'e de hep kin doluydu zaten.
İnanmadan önce kumar oynayan yani haram para yiyen bu kişi, inandığını söyledikten sonra da örtülü ödenek adı altında, inanmadan önceki hayatına kıyasla çok büyük meblağlarda para götürmüş anlaşılan..
Sizlere bugünün birilerini anlatıyor mu bu şahıs?
Hem de onun peşinden gittiğini iddia eden birilerini!!!

İletiGönderilme zamanı: Prş Nis 02, 2009 10:01
gönderen özgürtürk
Zaten ben sadece kendi tanımlamasını hatırlattım bu devirle ilgili..
Ve kanımca, evet kesinlikle bugünkü islamistlerin fikir ve strateji babasıdır kendisi ki bir önceki iletimde bunun üzerine bastım özellikle de..
Fikir aynı, zikir aynı, riyakarlık neredeyse aynı seviyede;
..
İşgaldeki hali sakın unutma
Atatürk'e dil uzatma sebepsiz
Sen anandan yine çıkardın amma
Baban kimdi bilemezdin şerefsiz
...
Bunların babası belli yalnız! Belli ki NFK dölü hepsi...
Kafirliklerine gelince; Kafir sözü bence hafif kaçar, bunlar olsa olsa münafıktır! Ataları da öyleydi nitekim.
Saygılarımla,