2. yüz (Toplam 5 yüz)

Gıdada ithalata tam gaz devam

İletiGönderilme zamanı: Pzr May 31, 2020 1:42
gönderen İlteriş Kağan
2020 yılı ilk 4 ayında tarım, gıda ve içecek sektörü 6.79 milyar dolar ihracat, 5.22 milyar dolar ithalat gerçekleştirdi. Bu dönemde ihracatta öne çıkan ürünler sırasıyla fındık içi, un ve makarna olurken, hayvan yemi, bitkisel yağ ve un en çok ithalatı yapılan ürünler oldu.

Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan dış ticaret verileri baz alınarak Agrimetre tarafından hazırlanan Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekler Federasyonu (TGDF) Dijital Veri Paneli'ne göre 2020 yılı ilk 4 ayında tarım, gıda ve içecek sektörü 6.79 milyar dolar ihracat, 5.22 milyar dolar ithalat gerçekleştirdi. İhracat, 2020 yılı ilk 4 ayında geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 16.1 oranında artarken ithalat ise yüzde 20.6 oranında artış gösterdi. 2020'nin ilk çeyreğinde ithalat, önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 26.9 artmıştı. Bu da yılın ilk 3 ayına kıyasla Nisan ayında ithalattaki artışın yavaşladığını gösterdi. Nisan ayında, bir önceki yılın aynı ayına göre ithalat yüzde 5.7 artarak 1.35 milyar dolar olarak gerçekleşti. Aylık ihracat ise yüzde 14.6 artışla 1.61 milyar dolara yükseldi. 2020'nin ilk 4 ayında sektörün dış ticaret dengesi yüzde 3.1 arttı ve 1.57 milyar dolara yükseldi. İhracat birim değeri 2020 yılının ilk 4 ayında bir önceki yılın aynı dönemi ile neredeyse aynı seviyede bin 41 dolar/ton olarak gerçekleşirken; ithalat birim değeri yüzde 4.3 oranında artarak 489 dolar/ton olarak gerçekleşti.

İhracatta fındık öne çıktı
2020 yılı ilk 4 ayında ihracatta öne çıkan ürünler sırasıyla fındık içi, un ve makarna olurken bu ürünler toplam ihracatın yaklaşık yüzde 15'ini oluşturdu. En çok ithal edilen ürünler ise sırasıyla buğday, soya fasulyesi ve dane mısır oldu. Bu ürünler toplam ithalatın yaklaşık yüzde 20'sini oluşturdu. 2020 yılı ilk 4 ayındaki dış ticaret verileri sektörlere göre incelendiğinde, en çok ihracat yapan sektörler sert kabuklu meyveler, şeker ve şekerli mamuller ve yaş meyve ve sektörleri olarak sıralandı. Toplam ihracatın yüzde 29'u bu üç sektör tarafından gerçekleştirildi. Hayvan yemi, bitkisel yağ ve un sektörleri 2020 yılı ilk 4 ayındaki en çok ithalatı gerçekleştiren sektörler oldu. Toplam ithalatın yarısından fazlası (yüzde 51.7) bu üç sektör tarafından yapıldı.

En çok ihracat Irak'a yapıldı
2020 yılı ilk 4 ayına ait dış ticaret verileri ülkeler bazında incelendiğinde en çok ihracat yaptığımız ilk üç ülke 959 milyon dolar ile Irak, 530 milyon dolar ile Almanya ve 359 milyon dolar ile ABD şeklinde sıralandı. Bu 3 ülkeye yapılan ihracat, toplam ihracatımızın yüzde 27'sini oluşturdu. Ülkelere göre en çok ihraç ettiğimiz ürünler Irak için un, tavuk eti, konserve domates; Almanya için fındık içi, ambalajlı fındık ve kuru üzüm; ABD içinse elma suyu, sakızlı jöleli şekerler ve tütün oldu. Ülke bazında ithalat verileri incelendiğinde en fazla ithalat yaptığımız ülkeler 1 milyar 96 milyon dolar ile Rusya, 330 milyon dolar ile Brezilya ve 321 milyon dolar ile Ukrayna oldu. Rusya'dan yapılan ithalatta öne çıkan ürünler buğday ve ayçiçeği olurken; Brezilya'dan soya fasulyesi, tütün, kahve; Ukrayna'dan yapılan ithalatta ise soya fasulyesi, buğday ve dane mısır ürünleri öne çıktı.

Etikete bakarsanız Yerli Üretim, fakat gerçekte Madagaskar'dan ithal! Tüketici Ticaret Bakanlığı'nın geçtiğimiz yıllarda yürürlüğe koyduğu Yerli Üretim logosuyla alenen kandırılıyor. Menşe ülkesi ithal olan ürünler yerli üretim logosu Kelime oyunu ile halka satılmakta.
Resim
Resim
Yine aynı markette satılan Kanada menşeli Sarı mercimek de Yerli Üretim logosuyla Üretim Yeri: Türkiye ibaresiyle satılmaktadır. Ürün alırken ürün etiketi üzerinden menşe ülke bilgisini kontrol edebilirsiniz, market etiketlerini mutlaka teyit edin.
Resim
Resim

veya tabanları yağlanmış/yağlanmaya hazır bir tabanın sözcülüğünü yapmak!

İletiGönderilme zamanı: Sal Haz 09, 2020 23:00
gönderen İlteriş Kağan
veya tabanları yağlanmış/yağlanmaya hazır bir tabanın sözcülüğünü yapmak!
Tabanda "madem o zaman ne diye.." başlayan bir sor(g)unun ol(a)mayacağından o kadar emin
olmak ki, rahat rahat konuşmak..
Resim
Resim
Resim
Resim

Hormonlu Yaşıyoruz!!

İletiGönderilme zamanı: Prş Tem 02, 2020 23:35
gönderen İlteriş Kağan
Yediğimiz ve içtiğimiz her şey zararlı hale gelmiş durumda. Halk arasında bir hormondur almış başını gidiyor, yediğimiz besinlerin geneli hormonlu ve bunu bile bile tüketiyoruz. Ve sonra yok efendim hastalıklar çoğaldı, sürekli hastanedeyiz, kilo alıyorum vs. daha birçok sorun sıralayabiliriz bunların yediklerimizden kaynaklandığının azda olsa farkında olup tedbir almaya çalışalım.

Misal, sağlıklı diye beyaz et olarak en sık tükettiğimiz tavuklar hormonlu. Etlerdeki hormonlar, insanın Estrojen hormonuna fazla derecede maruz kalması sonucu Meme Kanserine yol açmakta ve beraberinde çoğu hastalığı tetiklemektedir.
Resim
Peki hormonsuz yaşamak için nelere mi dikkat etmeliyiz?
En sık yaptığımız yanlışlardan biride 4 mevsim bulunan domatesi , kışın tükettiğimizde hormonlu olduğunun bilincinde olmalıyız. Her meyve mevsiminde tüketilmeli aksi takdirde hastalık sebebi olabilir.

Örneğin; büyükbaş hayvan eti yerine, koyun etlerini tercih edin. Beyaz et olarak balık tüketmeye gayret edin çünkü, balıkların üzerinde oynama şansları mümkün değildir.

Hormonlu besinler arttıkça çocuklarda da erken yaşta hastalıklara yakalanma riski arttı. Mesela, büyüme hormonunu etkilediği için erken ergenlik gerçekleşiyor. Bununda büyük bir sorun olduğunun farkında olalım.
Resim
Sürekli hormonlu ürünlerden bahsediyoruz peki bu GDO’lu dediğimiz besinler hayatımızın tam ortasında onlardan vazgeçemiyoruz. Evet yediğimiz besinlerin çoğu GDO’lu ürünlerden üretilmektedir.

GDO, Genetiği değiştirilmiş organizma demektir. Yani, bir organizmanın diğer organizmaya gen aktarımı olarak da açıklayabiliriz. Hatırlarsanız GDO’lu ürünler kamuoyu tarafından bir ara oldukça sert tepki almıştı. Hatta bu sayede Tayland ve Yeni Zelanda gibi ülkelerde bu ürünlerin giriş ve çıkışlarına yasaklar getirmişlerdi.

GDO kendine ait olmayan, başka bir özelliğe ait ürün üretir. Bu ürünler çeşitli hormonlarla olabilir. Bu yüzden tüketen veya organizmada etkileşimde olan canlılarda ve çevrede olumsuz etkiler oluşturmaktadır.

Misal, fareler üzerinde uygulandığında , zehir özelliği göstererek bağışıklık sistemini bozduğu gözlemlendi.

Peki bu hayatımızı bu derece etkileyen ve hayatımızın içinde olup tükettiğimiz ürünler neler; mısır, domates, pirinç, buğday, yerfıstığı vb. tükettiğimiz çoğu bitki üzerinde oynanarak bize sunuyorlar. Aslında bunlara baktığımızda en çok tükettiğimiz besinlerde mevcut ne kadar da hayatımızın içine girivermişler.

Bizler artık doğallıktan yoksunuz ve yoksun olmaya da devam edeceğiz.

Hep sorarız büyüklerimize, nenelerimize, dedelerimize eski insanlar neden daha sağlamdı? Neden hastalıklar bu kadar arttı eskiye göre? İşte bunun sebebini kısa bir örnekle anlatmak istiyorum.
Resim
İnsanlarda görülen hastalıkların yemekten kaynakladığına dair bir çok hadis var ve Rivayete göre bir Hekim bir köye doktor olarak atanır ve görevine başlar. Sonra günler, aylar geçer. Hekim, kuşkulu bir şekilde etrafına bakar ve hiç hasta gelmediğini görür ve bu durumu yani insanların hastalanmamasının sırrını Peygamber (s.av) Efendimize sorar?

Hz. Muhammed (s.a.v) ise şöyle bir cevap verir “Benim ümmetim iyice acıkmadan sofraya oturmaz, daha açken sofradan kalkar”. Diye buyurmuştur.

İnsanların bu tüketim çılgınlığı devam ettikçe, ihtiyaçları karşılama adına bu girişimler devam edecektir. Hayatımız hormonlu ve GDO’lu ürünlerden ibaret olacaktır

Özellikle 20yy’dan itibaren yetişen nesil, sürekli besin ihtiyacını dışardan doğal olmayan hazır gıdalardan karşılamaktadır. O yediğimiz içinde ne olduğunu bilmediğimiz FAST FOOD, abur cuburların genetiğini bırakın kimyaları hepten bozuk onları tüketmekten uzak durmaya çalışalım kendi elimizle canımıza kıymayalım.
Resim
Burada şunu görüyoruz ki hepimiz, doğallıktan çıkıp yapaylığa doğru ilerlemiyor neredeyse koşuyoruz ne acı bir durum eğil mi? Sağlıklı yaşamdan bahsetmek neredeyse imkansızlaştı.

Son olarak şunu söyleyerek konuyu kapatmak istiyorum. Sağlıklı yaşam demek sadece aç kalmak yada spor yapmak demek değil doğal ve dengeli besin tüketmektir.

Sıklıkla tükettiğimiz hormonlu gıdalar, vücutta hormon dengesinin bozulmasına, şişmeye, yağlanmaya ve hücreleri zayıflatarak hastalıklara direncimizi azaltarak kanseri beraberinde getirmekte.

GDO’lu ürünlere hayır diyelim kendi besinimizi kendimiz karşılayalım yada temin edelim. Hastalıklar artmasın, ölümler azalsın istiyorsak bu konuda daha duyarlı olalım ve lütfen çevremizi bu konuda bilinçlendirelim.

Toprak Mahsülleri Ofisi İtalya’dan pirinç ithal ediliyor. Düşünebiliyor musunuz?

İletiGönderilme zamanı: Sal Tem 07, 2020 18:42
gönderen İlteriş Kağan
Toprak Mahsülleri Ofisi İtalya’dan pirinç ithal ediliyor.
Düşünebiliyor musunuz?
Resim
Resim
Resim

Çiftçimize Kurulan Tuzak: TARIM YOK EDİLİYOR

İletiGönderilme zamanı: Çrş Ağu 05, 2020 0:39
gönderen İlteriş Kağan
Çiftçimize Kurulan Tuzak: TARIM YOK EDİLİYOR

AKP Türkiye’de kurutmadık, yok etmedik alan bırakmadı. Tarım ve hayvancılık da bu yıkımdan payını aldı.
ATATÜRK 1925 yılında, 682 numaralı yasa ile yerli tohum ve fidanın halka bedava dağıtılmasını yasalaştırdı.
AKP;
Önce çiftçinin tohumunu elinden aldı. 2006 yılında yerli tohumu 5553 numaralı yasa ile yasakladı. Çiftçiyi küresel tohum şirketlerine mecbur ettiler. İthal tohumla birlikte hastalık geldi. Çiftçiyi küresel şirketlerin kimyasallarına, ilaçlarına mahkum ettiler.
ABD Başkanı Henry Kissinger 1970 yılında; “petrolü kontrol ederseniz ülkeleri, gıdayı kontrol ederseniz insanları yönetirsiniz” sözü ile bu alandaki uzun vadeli planı açık bir şekilde ortaya koymuştur.
AKP uyguladığı TARIMSIZLIK POLİTİKASI ile Türk Milletini “gırtlağından” küresel şirketlere teslim etmiştir. Gerçek budur!
Bu durumda;
Türkiye’ye bir ambargo konursa;
AÇIZ! AÇ!
*** ***
Lüks yatlara sıfır vergi ile yakıt verip, çiftçiye mazotu piyasa değerinden verdiler. Girdiler, maliyet yükseldi. Üretici malını hasat edip satacağı zaman AKP sıfır gümrük vergisiyle o ürünü ithal etti.
‘Tarımı bitirmeye yemin etmiş’ gibiler.
Ege’de adalarımızı işgal eden ve Türkiye’ye doğrulttukları silahlarıyla gösteri yapan Yunanistan’dan buğday alıyoruz. Yani, Yunan çiftçisini destekliyoruz. Ceviz cenneti ülkemiz ceviz ithal ediyor. Elimizden düştüğü yerde bile biten ayçiçeği ithal ediliyor. Türkiye’de Türk Çiftçisinin ürettiği ne varsa, sıfır gümrük vergisi ile ithal edilerek Türk çiftçisi vuruluyor.
Rakip esnaflar arasında bazen dansız bir rekabet başlar. Rakibini batırmak isteyen esnaf, sermayesine güvenerek malını maliyetinin çok altında satar. Rakibi indirim yapsa zarar edecek, indirim yapmasa malını satamayacak. Her iki seçenek de batması demek. AKP’nin TARIMSIZLIK politikası rakibini yok etmek isteyen tüccar davranışına benziyor.
*** ***
Ankaralı çiftçiler 2 yıldır nohut ekmiyordu. Tarım Bakanlığı Esnaf Kefalet Kooperatiflerini araya koyarak çiftçiyi nohut ekmeye ikna etmiş. Çiftçi nohut hasadından sonra ürününü TMO’ne götürüyor. TMO Yetkilileri çiftçiye;
“Ürününüz standartlara uygun değil diyerek” nohutları almıyor.
Çiftçiyi ekmekten, tarımdan soğutmak için her şey yapılıyor.
AKP Yabancı çiftçilere 60 milyar dolar ödedi. Kendi çiftçisine ödemesi gereken 60 milyarı ödemedi.
Çiftçiler borç ve icra ile boğuşuyor. Bu noktada gene geçmişe gidelim:
Atatürk İstanbul Florya’da Halil Ağa’nın öküzünün vergi memurlarınca alındığını öğrenir.
Bu olaydan sonra aşağıdaki kanun bir gecede hazırlanıp yasalaştırılmıştır.
İcra İflas Kanunu Madde 82/4.: Borçlu çiftçi ise, kendisinin ve ailesinin geçimi için zorunlu olan arazi ve çift hayvanları ve nakil vasıtaları ve diğer teferruatı ve tarım aletleri haczedilemez..."
Atatürk laf olsun diye ‘köylü milletin efendisidir” demedi. Çiftçinin Efendi olarak kalması için gerekli her şeyi yaptı.
Köylü demek toprak demektir! Toprak demek VATAN demektir. Toprak sahibi için vatan bir başkadır. KÖYLÜ OLMAK VATANA KÖK SALMAKTIR! Topraktan kopmak köklerinden kopmaktır.
AKP’nin tarım politikasızlığı milleti toprağından koparıp köksüzleştirme politikasıdır. Köylüyü üretmekten soğutup şehirlere sürme, küresel şirketlere köle yapma politikasıdır.
Sormak lazım: Köylüyü toprağından kopararak kimlere alan açacaksınız?
AKP’nin tarımsızlık politikasının anlamı;
ANADOLUYU BOŞALTARAK TÜRKSÜZLEŞTİRME POLİTİKASIDIR.
Türk çiftçisi, toprağını sakın satma! Biliyorum, zordasın. Biliyorum, evlatların için gelecek endişesi içindesin. UNUTMA, GELECEK TOPRAKTADIR. Bugün sabredersen, yarın efendi de, patron da sen olacaksın!
Bu pandemi süreci bize şu gerçeği gösterdi.
Gelecek üç ayak üzerinde şekillenecektir: 1. Tarım(hayatı devam ettirebilmek için zorunlu ve stratejik), 2. Bilişim, 3. Enerji
Köylü bu üç ayağın ana unsurudur. Sakın, kimse tarlasını satmasın. ANADOLU TOPRAKLARININ BOŞALTILMASINA İZİN VERMEYİN!
Üreten o nasırlı ellerinizden öperim.
Zahide UÇAR (05. 08. 2020)

Buğdayın anavatanı olan Türkiye buğday ithalatında dünya birincisi oldu!

İletiGönderilme zamanı: Çrş Ağu 05, 2020 1:23
gönderen İlteriş Kağan
Dünyanın en çok buğday ithal eden ülkesi haline gelen Türkiye’nin buğday aldığı ülkeler arasında artış şampiyonu Yunanistan oldu. Son dönemde dış politikada gergin günler geçirdiğimiz Yunanistan’dan yaptığımız buğday ithalatı 2015’ten bugüne yüzde 632 oranında artış gösterdi.

Makarna ve un üretip ihraç etmek için diye açıklanmaya çalışılan Türkiye'nin buğday ithalatındaki artış, komşu ülkeleri sevindiriyor. Türkiye'nin buğday ithalatının en çok arttığı ülke ise Yunanistan. Son dönemde dış politikada gergin günler geçirdiğimiz Yunanistan'dan yapılan buğday ithalatı 5 yılda 6 kattan fazla arttı.

ARAZİSİ 10'DA 1'İMİZ
Toplam tarım arazisi 2.3 milyon hektar olan Yunanistan, 23 milyon hektar tarım arazisi olan Türkiye'ye buğday ihracatını 2015'ten beri her yıl artırıyor. Yunanistan modern tarıma ve kooperatifçiliğe verdiği önemle buğday verimini sürekli yükseltiyor.

Türkiye'nin ise bu stratejik üründe ithalatı katlanıyor. Yunanistan'ın yanı sıra Letonya'dan yapılan buğday ithalatı son 5 yılda % 599.9, Kazakistan'dan yapılan ithalat % 445.9 arttı. Toplamda Türkiye'nin buğday ithalatı 2015'ten beri ikiye katlanarak 2019'da 2.3 milyar dolarla ülkemizi dünyanın en büyük buğday ithalatçısı yaptı.

Hızla artan buğday ithalatı “Türkiye un ve makarna ihraç ediyor. Üretim için buğday ithal ediyoruz” argümanı ile açıklanmaya çalışılıyor. Tarım yazarı Ali Ekber Yıldırım bunun doğru açıklama olmadığını, göç ve çiftçinin para kazanamaması nedeniyle buğday ekim alanlarının hızla azaldığını ve Türkiye'de 4 milyon hektar tarım arazisinin halen boş kaldığını söyledi.

RUSYA UN İŞİNE GİRİYOR
Yıldırım, “Korona ile Rusya'nın ihracatını ilk durdurduğu ürün buğday. En çok buğday ithal ettiğimiz ülke olan Rusya un üretimi için yatırıma başladı.

Bu sanayiyi nasıl koruyacağız? İthalata dayalı politikalar Türkiye'nin tarım sektörüne en büyük tehdit” dedi. Yıldırım, pandemi dönemi belirli illere getirilen tohum desteğinin sonbaharda buğdaya getirilmesi ile Türkiye'nin buğday üretiminin önemli oranda artabileceğini belirtti.
Resim

BUĞDAYDA DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR

Tarım yazarı Yıldırım'a buğday ithalatını “savunanların” argümanlarını sorduk:

Yetiştirdiğimiz buğday bize yetiyor. Makarna ve un ihraç etmek için ithal ediyoruz.

1 – Hayır bu çok doğru değil. Son 1.5 yıl buğday ithalatındaki artış ile un-makarna ihracatındaki artış birbirini karşılamıyor. Görünen o ki ithal buğday iç tüketimde de kullanılıyor.

Türkiye'de 1 karış toprak bile boş kalmıyor. Çiftçi buğday yerine farklı ürünler ekmeyi tercih ediyor.

2 – Bu kesinlikle yanlış, Türkiye'de bakanlık verilerine göre halen 4 milyon hektar tarım arazisinde ekim yapılmıyor. Buğday ekilen arazi 9.2 milyondan 6.9 milyon hektara geriledi.

Buğdayı üretebileceğimiz alan belli, buğday üretsek diğer ürünleri ithal etmek zorunda kalırız.

3 – Bu da doğru değil. Doğru planlama ile her ürün yetiştirilir. Kaliteyi niye artıramıyoruz. Buğdayın gen merkezi Türkiye.

Re: Kuzu-muzu değil, kasap bıçağını yalayan danalar gibisiniz..

İletiGönderilme zamanı: Pzt Ağu 10, 2020 0:21
gönderen İlteriş Kağan
19 Haziran 2013 Tarihli Gazete Haberi: DEDİKLERİNİ YAPTILAR, NE MERA KALDI NE TARLA, NE DE AKARSU, DERE...! BUĞDAYDAN MERCİMEĞE PİRİNCE, SAMANA KADAR HER ŞEYİ YURTDIŞINDAN SATIN ALIP GETİRENLER YANDAŞ TÜCCARLAR...!
Resim

Re: Kuzu-muzu değil, kasap bıçağını yalayan danalar gibisiniz..

İletiGönderilme zamanı: Pzt Eyl 21, 2020 23:52
gönderen İlteriş Kağan
“Avrupa ölçeğinde birçok ülkeyi geride bırakarak tarımda sağladığımız büyüme oranıyla 2. sırayı elde ettik. Hedefimiz, dünyada ve Avrupa'da lider ülkeler arasında yer almak."
Berat Albayrak

Re: Kuzu-muzu değil, kasap bıçağını yalayan danalar gibisiniz..

İletiGönderilme zamanı: Cum Eyl 25, 2020 19:15
gönderen İlteriş Kağan
Dünyanın çeşitli ülkelerinden topladıkları parçaları Türkiye’de birleştirince yerli ve milli üretim yapmış oluyorlar, hadi onu yiyorsunuz da, yerli prinç diye satılan Yunanistan princine bari itiraz edin yahu!
15 yıl önceye kadar tarımda kendine yeten ve ihraç eden az sayıda ülkelerden biriydik!
Resim
Resim
Hangi ara Yunanistan'ı Türkiye topraklarına katmıştık?
Yerli Pilavlık Pirinç ambalajında satılan ürünün Menşei: Yunanistan olarak görülüyor. Yani işin aslı Yunanistan'dan pirinç ithal ediliyor.
Resim
Resim
Resim
Resim
Resim

Hasan Amca’ya 1 Hans’a 2 ödediler

İletiGönderilme zamanı: Pzr Eki 04, 2020 5:38
gönderen İlteriş Kağan
2003'ten bu yana tarım ürünleri ithalatı hızla artıyor. Türkiye’nin tarım ürünleri ithalatı için ödediği bedel, tarıma verilen desteklerin iki katına ulaştı. Destek alamayan, ithalat baskısı altındaki çiftçiler para kazanamadığı için tarlalarını terk ediyor.

Türkiye tarım alanlarını her geçen yıl kaybedip Konya Ovası kadar tarım alanı olan Yunanistan'dan buğday ve pirinç ithal ederken, ithalata ödenen paranın tarıma verilen desteğin iki katına ulaştığı ortaya çıktı. Son tarımsal destek verilerine göre 2003 yılından bugüne ithalata 312.5 milyar TL ödenirken, çiftçilere sadece 156 milyar TL destek ödemesi yapıldı.

ÇİFTÇİNİN ALACAĞI VAR
TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Murat Kapıkıran TÜİK verilerine göre ekim arazilerinin yüzde 26 azaldığını belirterek, giderek daha fazla çiftçinin tarımdan vazgeçtiğini söyledi. Kapıkıran, “Bunun ardında ithalat var. Çiftçimiz ithalat baskısı altındaki fiyatlandırma ile para kazanamadığı için tarlasını terk ediyor. Buğday ithalatı geçen yıl yüzde 69 arttı” dedi.

CHP Bursa Milletvekili ve Tarım Politikalarından Sorumlu Genel Başkan Başdanışmanı Orhan Sarıbal ise şu bilgileri verdi: “AKP pandemi sürecinde tarımsal ithalata devam ederek ülke tarımını dışa bağımlı hale getirmeye devam ediyor. Dünya pandemi karşısında yerinde tarımsal üretim yapmaya çalışırken, AKP döneminde tarımsal ithalata 111 milyar dolar ödeme yapıldı. 2006 yılında çıkarılan Tarım Kanunu'na göre destekler milli gelirin yüzde 1'inden az olamaz denmesine rağmen bu destek verilmedi. 2006 yılından bugüne kadar 318 milyar TL verilmesi gereken desteğin sadece 142 milyar TL'si verildi. Çiftçinin 176 milyar TL alacağı var.”

Sarıbal, 2020 yılının ilk 8 ayında tarımsal ürün ithalatına 6.4 milyar dolar ödendiğini belirterek, “Bu, yaklaşık 50 milyar TL'lik ithalat anlamına geliyor. Bu yıl çiftçimize destek için bütçeden ayrılan pay 22 milyar TL. İşte AKP'nin ülke çiftçisine verdiği değer bu” diye konuştu.
Resim
Tarım ürünleri ithalatı ihracatı ikiye katladı
Tarım ürünleri ithalat ve ihracat tablosuna bakıldığında çok çarpıcı bir gerçek daha gözler önüne seriliyor. Türkiye'nin tarım ürünü ihracatındaki artış ithalat artışının çok gerisinde kaldı. Böylece son 5 yılda tarım ürünleri ithalatının, tarım ürünleri ihracatının tam iki katına yükseldiği dikkat çekti. 2003 yılında 2.1 milyar dolar tarım ürünü ihracatı, 2.3 milyar dolar da tarım ürünü ithalatı yapılırken, 2019 yılında tarım ürünü ihracatı 5.4 milyar dolar, tarım ürünü ithalatı ise tam 9.3 milyar dolar oldu.

Gıdamız da Rusya'dan geliyor!

İletiGönderilme zamanı: Pzt Eki 05, 2020 1:43
gönderen İlteriş Kağan
Türkiye bu yılın ilk 8 ayında Rusya'dan 1 milyar 946 milyon dolarlık gıda ürünü ithal etti. Rusya'dan ağırlıklı olarak buğday ve ayçiçeği aldık. Bu ülkeye gıda ihracatımız ise aynı dönemde 750 milyon dolar. Veriler sadece doğal gaz ve petrolümüzün değil gıdamızın bir bölümünün de Rusya'dan geldiğini ortaya koyuyor.
Resim
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) tarafından açıklanan Dış Ticaret Verileri baz alınarak Türkiye Gıda ve İçecek Sanayii Dernekleri Federasyonu (TGDF) Dijital Veri Paneli'ne göre 2020 yılının ilk 8 ayında tarım, gıda ve içecek sektörü 12 milyar 770 milyon dolar ihracat, 10 milyar 640 milyon dolar ithalat gerçekleştirdi. Gıda ihracatı 2020 yılı ilk 8 ayında önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 6.4 oranında artarken, ithalat ise yüzde 2.3 oranında artış gösterdi. Aylık bazda bakıldığında Ağustos ayında ithalat bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 6.4 artışla 970 milyon dolar olarak gerçekleşti, aylık ihracat ise yüzde 11.5 artarak 1.4 milyar dolara yükseldi.

Ne satıp, ne ithal ediyoruz?
2020 yılı ilk 8 ayında ihracatta öne çıkan ürünler sırasıyla Fındık İçi, Un ve Makarna olurken bu ürünler toplam ihracatın yaklaşık yüzde 14.3'ünü oluşturdu. En çok ithal edilen ürünler ise sırasıyla Buğday, Soya Fasulyesi ve Ayçiçeği Yağı oldu. Bu ürünler toplam ithalatın yaklaşık yüzde 23.5'ini teşkil etti. 2020 Ağustos ayında en çok ihraç edilen ürünler Buğday Unu, Makarna ve Ayçiçeği yağı olarak sıralanırken, en çok ithal edilen ürünler Buğday, Soya Fasulyesi ve Palm Yağı oldu.

İhracatı en çok artan sektörler
2020 yılı ilk 8 ayında, geçen yılın aynı dönemine göre ihracatını değer olarak en fazla arttıran sektörler Sert Kabuklu Meyveler (247 milyon dolar artış) ve Yaş Meyve (238 milyon dolar artış) sektörleri olurken, bunları Bitkisel Yağ (215 milyon dolar), Baklagil (112 milyon dolar) ve Makarna (100 milyon dolar) Sektörleri izledi. Buna karşılık bu yıl ihracatın en çok gerilediği sektörler ise Un (76 milyon dolar düşüş), Yumurtacılık (51 milyon dolar), Süt ve Süt Ürünleri (46 milyon dolar), Hayvan Yemi (31 milyon dolar) ve Balıkçılık ve Su Ürünleri (27 milyon dolar) sektörleri oldu.

Dış ticarette öne çıkan ülkeler
2020 yılı ilk 8 ayına ait dış ticaret verileri ülkeler bazında incelendiğinde en çok ihracat yaptığımız ilk üç ülke 1.8 milyon dolar ile Irak, 1 milyar 33 milyon dolar ile Almanya ve 750 milyon dolar ile Rusya şeklinde sıralandı.
Ülkelere göre en çok ihraç ettiğimiz ürünler Irak için un, tavuk eti, gofret ve waffle; Almanya için ambalajlı fındık, fındık içi ve kiraz; Rusya içinse şeftali, kiraz ve domates oldu.

İthalatta lider Rusya
Ülke bazında ithalat verileri incelendiğinde 2020 yılı ilk 8 ayında en fazla ithalat yaptığımız ülkeler 1 milyar 946 milyon dolar ile Rusya, 1 milyar 79 milyon dolar ile Brezilya ve 639 milyon dolar ile ABD oldu. Yılın ilk 7 ayına ilişkin verilerde Ukrayna en çok ithalat yaptığımız 3. ülkeyken, Ağustos ayına ait verilerin gelmesiyle birlikte 4. sıraya geriledi. Rusya, Brezilya ve ABD'den yapılan ithalat toplam ithalatın yüzde 34.4'ünü oluşturdu. Rusya'dan yapılan ithalatta öne çıkan ürünler buğday, ayçiçeği yağı ve ayçiçeği olurken; Brezilya'dan soya fasulyesi, kahve, tütün; ABD'den yapılan ithalatta ise etilen glikol, DDGS (kurutulmuş damıtık tahıl ve çözünür maddeleri) ve badem içi ürünleri öne çıktı.

Yediğimiz de Rusya'dan
Türkiye'nin gıda ithalatında Rusya'ya karşı 1 milyar 200 milyon dolar açık vermesi dikkat çekti! Oysa Türkiye'nin zaman zaman Rusya'ya domates ve meyve ihracatı sorun oluyor. Türkiye ise Rusya'dan gıda ithalatı konusunda bugüne kadar pek sorun çıkarmadı. Rusya, Türkiye'nin sadece doğal gaz ve petrolünü değil, aynı zamanda buğday ve ayçiçeği yağını da tedarik ediyor. Türkiye, hem enerjide, hem de gıdada Rusya'ya bağlı bir ülke durumunda. Akkuyu Nükleer Santrali'nin devreye girmesiyle enerjide Rusya'ya olan bağlılık daha da yükselmiş olacak.

Çiftçiyi aç bırakmanın bedelini çok ağır ödeyeceğiz!

İletiGönderilme zamanı: Cum Eki 09, 2020 6:06
gönderen İlteriş Kağan
Türkiye Cumhuriyeti Devleti, olarak, kendi çiftçimize yeterli desteği vermiyoruz ama, milyarlarca dolarlık tarım ve gıda ürünleri satın alarak yabancı çiftçi ve üreticileri, destekliyoruz.
İktidarın izlediği yanlış politikalar Türk çiftçisini ve gıda üreticisini vurdu.


Şimdi namerde muhtaç durumdayız…
Dünyanın dört bir yanından tarım ve gıda ürünleri ithal edemediğimiz vakit, ulusça büyük sıkıntıya düşeceğiz…
İthalat için döviz lâzım… Oysa Merkez Bankası'ndaki döviz rezervimiz eksiye düştü! Para yok…

Amerika'nın Ankara Büyükelçisi “Türkiye'nin ABD'li ilaç firmalarına 2.3 milyar dolar borcu var. Ödenmiyor. Bu durumda firmalar Türkiye'ye ilâç göndermeyi durdurtacaklar.” dedi.

Döviz sıkıntımız büyük. Sağlık Bakanlığı borcunu ödeyemiyor…
Alacaklı kapıya dayandı!
Aynı durum tarım ve gıda ürünlerinde de olursa ne yapacağız?
Türkiye, hem ilâç, hem tarım ve gıda ürünlerinin yetersiz olduğu, kıtlık içinde bir ülke haline gelecek.

★★★

İki gün önce, Türkiye Ziraat Odaları Birliği Genel Başkanı Şemsi Bayraktar'ın isyanını yazmıştım.

Bayraktar, “Patates tarlada kaldı, üretici, mahvoldu!” diye yakınıyor Hazine ve Maliye Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Tarım Bakanlığı'ndan soruna acilen çözüm istiyordu.

Maliyeti 90 kuruş olan patatesin maliyeti 65 kuruşa kadar
düşmüş, üretici masrafını bile çıkartamamıştı. Çiftçi bu durumda tarım üretimine devam eder mi? İstese de edemez, çünkü artan maliyetler nedeniyle cebinde parası kalmadı!

İthalatın esiri haline gelen tarımımızı kurtarmamız şart! Aksi halde, yukarıda da dediğim gibi kıtlık kapımızı çalacak!

Bir ülkenin başına gelebilecek en kötü şey kıtlıktır, yokluktur!

★★★

Bugün dünyanın 126 ülkesinden tarım ve gıda ürünleri ithal ediyor, yabancı çiftçilere milyarlarca dolar verip onları besliyoruz.

Bizim çiftçilerimiz ise tarlada kalan ürünlerine hazin hazin bakıyor, kara kara düşünüyor.

Çaresizlikten saçını başını yolan insanlarımızın sayısı bir hayli fazla…

Yüksek girdi maliyetleri nedeniyle para kazanamayan çiftçi her geçen gün tarım üretimini terk ediyor, böylece Türkiye dışa daha çok bağımlı hale geliyor.

İleriki yıllarda ulus olarak bugünkü hataların bedelini çok ağır ödeyeceğiz.

★★★

Bizim çiftçimiz aç bilâç yaşıyor ama dünyanın bir çok ülkesinin çiftçilerini, milyarlarca dolar ödeyerek besliyoruz.

Dünyada en çok ürün satın aldığımız ilk 12 ülke şunlar:

1) Rusya, 2) Almanya, 3) Çin, 4) ABD), 5) İtalya, 6) Irak, 7) Fransa, 8) Hindistan, 9) Güney Kore, 10) İngiltere, 11) Hollanda), 12 Japonya.
Dünyanın 126 ülkesinden gıda ve tarım ürünleri satın alıyoruz!

Dünyada Birleşmiş Milletlere kayıtlı 196 ülke var.

Biz, bu ülkelerin 126'sından tarım ve gıda ürünleri ithal ediyoruz.

Satın aldığımız sebze, meyve ve gıda ürününün çeşidi 135…

Eski yıllarda (AKP dönemi öncesinde) dünyada tarım ve gıda bakımından kendi kendine yeten 7 ülkeden biriydik, şimdi yabancıya muhtaç hale geldik.

Türk çiftçisi sıkıntı ve yokluk içinde yaşıyor, yabancıları besliyoruz. Türkiye'den dışarı milyarlarca dolar akıyor… Etiyopya'dan, Yemen'e, Venezuela'dan Şili'ye, Sri Lanka'ya kadar…

İthalata karşı yerli ürünleri desteklememek, Türkiye tarımını yönetenlerin (daha doğrusu yönetemeyenlerin) ayıbıdır.

Hangi ülkelerden neler ithal ediyoruz, şöyle bir bakalım:

★★★

Kırmızı et (Çek Cumhuriyeti, Fransa, Brezilya, Bosna Hersek)

Kırmızı Biber (KKTC)

■ Kuru soğan (İran)

■ Buğday (Rusya, Almanya, Fransa, Ukrayna)

■ Arpa (İngiltere, Hırvatistan)

■ Ayçiçeği (Rusya, Ukrayna, Yunanistan, Moldova, Romanya, Bulgaristan, Japonya, Çin, Suriye, Arjantin, Özbekistan, Kırgızistan.

■ Nohut (Kanada, Hindistan, Meksika, Arjantin, ABD)

■ Saman (Gürcistan)

■ Peynir ve tereyağı (Hollanda, Fransa, Venezuela)

■ Pamuk (ABD Yunanistan, Hindistan, Türkmenistan)

■ Ceviz (ABD)

■ Bezelye (Rusya, ABD, Almanya, Kanada, Macaristan)

■ Marul (Mısır)

■ Bakla (İtalya)

■ Kereviz (İspanya)

■ Karpuz, kavun (İran, Suriye, Yemen.)

■ Sarımsak (Çin)

■ Büyükbaş hayvan (Arjantin, Fransa, Uruguay)

■ Elma (Şili)

■ Soya (Arjantin)

■ Muz (Şili, Panama)

■ Çay (Sri Lanka)

■ Kuru fasulye ve barbunya fasulye (ABD, Çin, Kanada, Bangladeş, Mısır, Etiyopya, Peru, İran, Irak, Arjantin, İspanya, Kazakistan, Moldova, Kırgızistan, Özbekistan, Ukrayna, Tayland.

■ Yeşil Mercimek (Suriye, Kanada, ABD, Avusturya)

■ Mısır (ABD, Brezilya, Arjantin)

■ Havuç (Avustralya)

TEBESSÜM
Bakan'ın karsıyla yatan vekil!

Fransız Meclisi'nde, bir Bakan sorulara cevap verirken “Kusura bakmayın ama, muhalefet milletvekillerinin iddialarının hepsi ahlâksızca yalan ve deli saçması!” demiş.

Soruların sahibi olan muhalif milletvekili kürsüye çıkmış:

“Bu Bakan efendinin her şeyi inkâr etme gibi çirkin bir huyu vardır. Ben kendisini çok iyi tanırım. Mesela şimdi ben ona ‘Dün gece karının benimle olduğunu, geceyi birlikte geçirdiğimizi biliyor musun?' desem, hemen yalan, ahlaksızca bir iftira, diyecektir. Bunun karakteri böyledir sayın parlamenterler!”

Bu sözler üzerine Meclis karışmış, salonda kıyamet kopmuş!

İktidar ve muhalefet milletvekilleri sille tokat birbirlerine girmişler.

Gürültü, patırtı ve küfürler gırla gitmiş… Ağzı, burnu kırılanlar, dişleri dökülenler olmuş…

Bu sırada Bakan “Söz istiyorum… Söz istiyorum!” diye çırpınıp duruyormuş.

Meclis Başkanı sonunda kavgayı yatıştıramayınca oturumu kapatmaktan başka çare bulamamış.

Sonra Bakan'a haber gönderip onu çağırtmış:

“Yahu, merak ettim. Sürekli olarak ‘Söz istiyorum' diye bağırıp duruyordun. Ne söyleyecektin?”

“Sayın Başkan, ben sadece ‘Evli değilim ve hiç evlenmedim.' diyecektim ama fırsat vermediniz!”

GÜNÜN SÖZÜ
İnsan çok merak eder ama kendisini neyin beklediğini bilemez!

RAHMİ TURAN

Çiftçiye kötü haber... Hükümet destekte kesintiye gidecek

İletiGönderilme zamanı: Cum Eki 30, 2020 18:37
gönderen İlteriş Kağan
AKP hükümeti, çiftçiye verilen gübre ve mazot desteğinde kesintiye gitme kararı aldı.
Resim
Çiftçilerin en büyük girdi kalemini oluşturan gübre ve mazotta yapılan devlet desteğinde ise kesintiye gidilecek. 2021 Cumhurbaşkanlığı Yıllık Programı'nda mazot desteğinin önümüzdeki yıl yüzde 6,1 oranında düşürüleceği açıklandı. Öte yandan, çiftçilerin en büyük maliyetlerinden biri olan gübre destekleri de yüzde 6,2 oranında kısılacak.

Gübre fiyatlarına ekim ayında bir önceki aya oranla yüzde 25 zam gelmişti. Mazot fiyatları ise dolardaki artışla birlikte yükselmeye devam ediyor.

ARZ AÇIĞI OLAN ÜRÜNLERDE FARK ÖDEMESİ DÜŞÜRÜLÜYOR
ANKA'nın haberine göre; arz açığı olan kütlü pamuk, ayçiçek, zeytinyağı, dane zeytin, soya fasulyesi, kanola, aspir ve mısırda da fark ödemesi 2021'de yüzde 7,3 oranda düşürülecek. 2020 yılında 3 milyon 467 bin TL olan fark ödemesi 2021 yılında 3 milyon 215 bin TL olacak. Üretimi düştüğü ve ithalatı hızla yükseldiği için fiyat artışı yüzde 65’lere varan ayçiçeği ve zeytinyağında fark ödemesinin düşürülmesi dikkat çekti.

Çay için verilen fark ödemesi ise 2020’de yüzde 5,7 oranında düşürülmüştü. 2021 yılı bütçesinde ise yüzde 3,8 artış yapıldı.

Tarımda ithalat tam gaz

İletiGönderilme zamanı: Çrş Kas 04, 2020 16:42
gönderen İlteriş Kağan
Türkiye’nin buğday, ayçiçeği ve hayvan yeminin teme girdisi olan soya fasulyesi ithalatı yoğun şekilde artmaya devam ediyor. Türkiye, 2020 yılının 9 aylık bölümünde 11 milyar 740 milyon dolarlık tarımsal ürün ithalatı gerçekleştirdi. Bunun 2 milyar 223 milyon dolarlık bölümü Rusya’dan yapıldı.

Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Federasyonu'nun (TGDF) Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan dış ticaret verilerinden derlediği bilgilere göre, 2020 yılının ilk 9 ayında tarım, gıda ve içecek sektörü 14 milyar 630 milyon dolar ihracat, 11 milyar 740 milyon dolar ithalat gerçekleştirdi. Tarımsal ihracat 2020 yılının ilk 9 ayında 2019'un aynı dönemine göre yüzde 6.3, ithalat ise yüzde 1.4 oranında artış gösterdi. Aylık bazda bakıldığında Eylül ayında ithalat Eylül 2019'a göre yüzde 6.9 düşüşle 1.1 milyar dolar olarak gerçekleşti, aylık ihracat ise yüzde 5.7 artarak 1.86 milyar dolara çıktı.

İhracatın lider kalemleri
2020 yılı ilk 9 ayında ihracatta öne çıkan ürünler sırasıyla 'fındık içi, un ve makarna' olurken, bu ürünler toplam ihracatın yaklaşık yüzde 14.6'sını oluşturdu. En çok ithal edilen ürünler ise sırasıyla buğday, soya fasulyesi ve ayçiçeği yağı oldu. Bu 3 ürün, toplam ithalatın yaklaşık yüzde 23'ünü, neredeyse 4'te 1'ini teşkil etti. Hayvan yemi, bitkisel yağ, un, nişasta ve kakao-çikolata sektörleri bu yılın 9 aylık bölümünde en çok ithalat yapan sektörler olarak sıralandı. Toplam ithalatın yüzde 64.8'i bu 5 sektör tarafından gerçekleştirildi.

Döviz artınca sofra direkt etkileniyor
Tek başına hayvan yemi sektörü, 9 ayda 2 milyar 810 milyon dolarlık hacim ile toplam ithalatın yüzde 23.9'unu yani neredeyse 4'te 1'ini oluşturdu. Bu veri, döviz kurları arttığında neden et ve et ürünleri, süt ve süt ürünlerinin fiyatının arttığını da açıklıyor! Kısaca doların yükselişi direkt soframızı ilgilendiriyor. Nitekim döviz kurlarının son günlerde artığıyla birlikte bazı süt ürünlerine yüzde 10 zam geldi. Hayvan yemi sektörü ithalatını ağırlıklı olarak Brezilya ve Arjantin'den yapıyor ve bu ithalatta dolar kullanılıyor.

İhracatta ana pazar Irak
2020 yılı ilk 9 ayına ait dış ticaret verileri ülkeler bazında incelendiğinde en çok ihracat yaptığımız ilk üç ülke 2 milyar 71 milyon dolar ile Irak, 1 milyar 196 milyon dolar ile Almanya ve 849 milyon dolar ile Rusya şeklinde sıralandı. Ülkelere göre en çok ihraç ettiğimiz ürünler Irak için un, tavuk eti, gofret ve waffle; Almanya için ambalajlı fındık, fındık içi ve kiraz; Rusya içinse şeftali, palm yağı (yeniden ihraç) ve kiraz oldu.

Rusya'dan ithalatta müthiş artış
Ülke bazında ithalat verileri incelendiğinde, 2020 yılı ilk 9 ayında en fazla ithalat yaptığımız ülkeler 2 milyar 223 milyon dolar ile Rusya, 1 milyar 125 milyon dolar ile Brezilya ve 694 milyon dolar ile ABD oldu. Rusya, Brezilya ve ABD'den yapılan ithalat toplam ithalatın yüzde 34.4'ünü oluşturdu. Yılın ilk 7 ayına ilişkin verilerde Ukrayna en çok ithalat yaptığımız 3. ülkeyken, Ağustos ayına ait verilerin gelmesiyle birlikte 4. sıraya geriledi, Eylül ayında da 4. sırada kaldı. Rusya'dan yapılan ithalatta öne çıkan ürünler buğday, ayçiçeği yağı ve ayçiçeği olurken; Brezilya'dan soya fasulyesi, kahve, tütün; ABD'den yapılan ithalatta ise etilen glikol, DDGS (kurutulmuş damıtık tahıl ve çözünür maddeleri) ve badem içi ürünleri öne çıktı.

"Tarım en stratejik sektördür"Tarım politikalarımızın neresinden tutarsanız tutun elinizde kalır.

İletiGönderilme zamanı: Cum Kas 06, 2020 0:28
gönderen İlteriş Kağan
"Tarım en stratejik sektördür"
Emperyalist ülkeler ve küresel güçler, bölme, parçalama ve işgal hedefi güttükleri ülkelerin en önce milli tarımlarını yok ederler.

Tarımdaki bağımlılık hiçbir bağımlılığa benzemez. Tarımsal üretimin "yerli" ve "milli" olması için sadece sizin topraklarınızda üretiliyor olması yeterli değildir.

Finansı, tohumu, gübresi, ilacı, mazotu, elektriği yerli ve milli olmayan bir tarım asla milli değildir. Tarımda ne kadar bağımlıysan o kadar büyük bir risk altındasın.

Maalesef ülkemizde bırakın maliyet unsurlarındaki bağımlılığı, direkt tarım ürünü ithalatı yapılmaktadır.

Bu, tarıma, tarım üreticisine darbedir, sahip olduğumuz topraklara ise ihanettir.

Toprak tutar insanı ama ya toprak küserse. Hiç ne olacağını düşünüyor musunuz?

Toprağı "vatan" yapan, altında yatan şehitlerimizdir, üzerinde dalgalanan ay yıldızlı bayraklarımızdır ama bir şey daha var; o da alınterimizdir, emeğimizdir.

Toprağa alınteri ekmezsen, o toprak sana küser ve bir daha asla sana "vatan" olmaz.

Bu temel bakış açısını ifade ettikten sonra dilerseniz biraz da yaşanan tarım merkezli güncel gelişmelerden bahsedelim.

Türkiye Gıda ve İçecek Sanayi Federasyonu'nun (TGDF) Türkiye İstatistik Kurumu tarafından açıklanan dış ticaret verilerinden derlediği bilgilere göre, Türkiye, 2020 yılının ilk 9 ayında 11 milyar 740 milyon dolar tarımsal ürün ithalatı gerçekleştirdi.

En çok ithal edilen ürünler sırasıyla, buğday, soya fasulyesi ve ayçiçeği yağı oldu. Bu 3 ürün, toplam ithalatın yaklaşık yüzde 23'ünü, neredeyse 4'te 1'ini teşkil etti.

Hayvan yemi, bitkisel yağ, un, nişasta ve kakao-çikolata sektörleri bu yılın 9 aylık bölümünde en çok ithalat yapan sektörler olarak sıralandı. Toplam ithalatın yüzde 64,8'i bu 5 sektör tarafından gerçekleştirildi.

Tek başına hayvan yemi sektörü, 9 ayda 2 milyar 810 milyon dolarlık hacim ile toplam ithalatın yüzde 23,9'unu yani neredeyse 4'te 1'ini oluşturdu. Bu durum, dolar kuru TL'ye göre arttıkça neden hayvansal ürünlere zam geldiğini gösteriyor.

Hayvan yemi sektörü ithalatını ağırlıklı olarak Brezilya ve Arjantin'den yapıyor ve bu ithalatta dolar kullanılıyor.

Dikkat ederseniz, ithal ettiğimiz ürünlerin tamamı Türkiye'de yetişebiliyor ve hatta bazı ürünlerin anavatanı Anadolu coğrafyası. İthal ettiğimiz ülkelerin arazileri bizden daha verimli değil, havası, suyu bizden daha uygun değil.

Binlerce kilometre ötede bulunan Brezilya'dan, Arjantin'den, ABD'den tarım ürünü ithal ediyoruz, adamlar okyanusları, denizleri geçerek bize ürün satıyorlar ve bizden daha ucuza bize satıyorlar, bir de üstüne para kazanıyorlar.

Bizim problemimiz toprağımızın verimli olmaması, iklim şartlarının uygun olmaması değil; tarım politikalarımızda sorun var, işi bilmeyen siyasilerimizin bakış açısında sorun var, halkımızın tercihlerinde sorun var.

Yapılan ithalat yetmiyormuş gibi bir de tarım ithalatının önünü açmak için gümrük vergilerini indirmeye ve hatta sıfırlamaya da devam ediyoruz.

Resmi Gazete'de dün yayımlanan ithalat rejimi kararına göre, kırmızı mercimek ithalatında bazı ülke gruplarına uygulanan gümrük vergisi oranı yüzde 19,3'ten yüzde 9'a düşürülürken, çerezlik olmayan ay çekirdeği ithalatının gümrük vergisi oranı 30 Haziran 2021'e kadar tüm ülke grupları için sıfırlandı.

Mercimek ve ayçiçeği bizim topraklarımızda yetişmiyor mu? Elbette yetişiyor. Hatta mercimeğin anavatanı Türkiye. Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü verilerine göre Türkiye bundan 30 yıl önce dünya mercimek üretiminin yüzde 39'unu gerçekleştiriyordu ve o dönemde hiç ithalat yapmıyordu.

Aradan geçen zaman içinde dünya mercimek üretimi yüzde 186 arttı ama Türkiye'de üretim yüzde 63 geriledi. Türkiye'nin global üretimdeki payı yüzde 6'nın altına, ihracattaki payı yüzde 70'ten yüzde 7'lere geriledi.

Türkiye, bugün mercimek ithalatının yüzde 58'ini Kanada'dan gerçekleştiriyor.

Yine binlerce kilometreden mercimek alıyoruz adamlar kazanıyor, bizim çiftçimiz ise kazanamıyor, borç batağına saplanıyor, üretimden soğuyor.

Tarım politikalarımızın neresinden tutarsanız tutun elinizde kalır.
Resim
Resim