1. yüz (Toplam 1 yüz)

DOLAR EGEMENLİĞİNİN SONU (5)

İletiGönderilme zamanı: Pzt Nis 11, 2022 23:37
gönderen Habip Hamza Erdem
DOLAR EGEMENLİĞİNİN SONU (5)
‘Ekonomik Çevrim’ler yaklaşımı, bilenler bilir, ‘tarihsel’ bir bakış içerdiği için, diğer yaklaşımlardan çok daha ‘gerçekçi’ bulunmaktadır.
Bu ‘çevrim’ler, 1)3/5 yıllık iş çevrimleri (business cycle), 2)7/10 yıllık orta dönemli çevrimler, 3)10/15 yıllık yatırım çevrimleri (Juglar), 4)16/30 yıllık inşaat çevrimleri (Kuznets) ve 5) 40/60 yıllık uzun dönemli çevrimler (Kondratieff) olarak ayrılabilirler.
Teoman Akgür, ki bildiğim kadarıyla Türkiye’de bu konuda en yetkin çözümlemeleri yapan iktisatçıdır, ekonomi biliminin ilk dört tür çevrimle ilgilendiğini, son iki çevrimin ise siyaset ‘bilimi’nin konusu olduğunu yazmaktadır.
Siyaset, demek ki 40/60 yıllık çevrimin kapanması dahil ortalama 100 yıllık bir egemen güç (hegemonic power) değişimine yol açan, deyim yerinde ise ‘Devrimsel’ bir çevrime işaret etmektedir.
Nitekim, Putin’in danışmanı Sergey Yuryevich de, altı yıl önce yazdığı ‘Son Dünya Savaşı’ başlıklı çalışmasında, 50 yıllığa kadar olan çevrimlerin ‘teknolojik’, 100 yıllık çevrimlerin ise ‘dünyasal ekonomik sistem’ değişimine yol açan çevrimler olduğunu söylemektedir.
Bir başka deyişle, dünyasal ‘Egemen Güç’, Akgür’ün deyimiyle ‘Baskın Güç’ değişimi, demek ki ancak yüzyılda bir olmaktadır.
İlk değişim 1905/1920 arasındaki ‘Ulusal Kurtuluş Devrimleri’ dönemi ise, 2008/2022 dönemi de yeni bir ‘Dünyasal Devrim’ dönemi olacaktır.
O arada, Heterodox Ekonomik Yaklaşım’ın kâşifi olan Joseph Schumpeter’in ‘yaratacı yıkım’ (Destruction créatrice) kuramının ‘teknolojik keşif’lere dayandığını ve ‘küçük devrim’lerle dünyasal ekonominin bir ‘evrim’ geçirdiği görüşüne de işaret etmiş olalım.
Böylece ‘Endüstri 4’, ‘Tarım 5’, ‘Uzaysal 6’ vb ‘devrim’lerin olduğu ve olacağına ilişkin kuramların yok değil, hatta yeterince bol olduğunu söyleyelim.
Ancak ve ne var ki, biz ‘Dolar Egemenliğinin Sonu’ derken, sadece Dolar değil ama gerçekte ABD’nin ‘Baskın Güç’ olmasının ‘son’una gelindiğine işaret etmiş oluyoruz.
Bu ‘baskınlık’, bu ‘egemenlik’ ve bu ‘hegemonya’nın, başta parasal (Dolar) olmak üzere, ekonomik, askerî, siyasî, psikolojik ve ‘ideolojik’ alanların ‘bütün’ünde bir ‘son’a doğru gideceğini ileri sürmekteyiz.
İşte, tam da bu nedenle, bu ‘gidiş’e, bilerek ama çoğunlukla ayırdında olmadan ‘üzülenler’in büyük bir şaşkınlıkla, olağanüstü tepki gösterdiklerini gözlemlemekteyiz.
Oysa, olabildiğince soğukkanlı ve olabildiğince ‘bilimsel’ bir yaklaşım göstermenin tam zamanıdır.
Örneğin, tüm yaşamı boyunca üzerinde pek düşünmeden çalıştıkları ‘ekonomik kuram’ların, şu ‘Ukrayna Sorunu’nu yaratan Rusya yüzünden ‘boş’a çıktığını gören bir ‘ekonomist’ ya da ‘siyaset bilimci’nin ‘psikoloji’sini anlamamazlık edemeyiz.
Bu ‘son’a işaret edenlerin Rusya ya da Çin ‘yanlısı’ olarak tanımlanması ise, apaçık aymazlık değilse, doğrudan ‘ideolojik tutsalık’tan başkası olamaz.
O arada yinemekte yarar var:
Bu ‘büyük dönüşüm’ün, illa ‘sosyalizm’e açılacağını ileri sürmenin ‘bilimsel’ bir yaklaşım olmayacağının altını bir kez daha çizelim.
Zaten, ne Putin ve ne de Sergey Yuryevich, kendilerini ‘sosyalist’ olarak nitelememekte ve amaçlarının ‘sosyalizm’ olduğunu ileri sürmemektedirler.
Ancak ve ne var ki, Tarih’in bize öğrettiği, (felsefeci Ahmet Aslan’ın kulakları çınlasın!) bir gerçeklik vardır ki, o da ‘toplumsal devrimler’in insan ‘irade’sinin dışında geliştiğidir.
Örneğin, ellerine geçirdikleri olağanüstü ‘olanak’larla, tüm ‘irade’lerini Cumhuriyet’i deviremeye yönelten ‘güç’lerin, pek çok alanda ‘başarılı’ olmalarına karşın, amaçlarına ulaşamadıklarını söyleyebiliriz.
Ancak, ‘Ukrayna Sorunu’ dolayısıyla, doğacak bir ‘Dünyasal Kaos’ ortamında, kimin nerede ve ne yapacağını kestirmek pek kolay olmadığı gibi, bir ‘öngörü’de bulunmak da ‘bilimsel’ bir yaklaşım olmaz.
Bununla birlikte, ‘insanlık’ın bugünkü aşamasında, geleceği ‘rastlantı’lara bağlamak da doğru olmasa gerektir.
Sonuçta, neresinden bakılırsa bakılsın, 70/80 yıl boyunca insanlığın kanını emen ‘ABD Emperyalizmi’nin sonuna gelindiği artık gün gibi ortadadır.
Ne var ki, ABD ve ya da şürekasının, içine düştükleri bu açmazdan, çok büyük ‘çılgınlık’lar yapmadan çıkabileceklerini beklemek ise fazla bir iyimserlik olacaktır.
Tersine, insanlığın bu tür ‘çılgın’ eylemlere hazır olması gerekmektedir.
Üstelik, hep yapıp ve hem de karşıtlarının üzerine atmak, bu ‘soysuz geleneğin’ biricik karakteridir.
İşte şimdilerde ‘Ukrayna’da yapılanlar, bunun en son ve en somut örnekleri olarak karşımızda durmaktadır.
(Sürecek)

Re: DOLAR EGEMENLİĞİNİN SONU (5)

İletiGönderilme zamanı: Sal Nis 12, 2022 13:35
gönderen Kurtlu Adalet

ekonomi bilimi buyuk bir sacmalik, ekonominin cok basit insani ilkeler etrafinda donmemesi icin bir sebep yok.

Noah Harari de yakinda ekonomi bilimini , finansal araclari kimsenin anlayamayacagi kadar karmasik hale getirecekler diyor.
Yani kucuk elit bir azinligin elinde oyuncak olacak, "sen anlamazsin" diyecekler. Simdiden boyle oldu bile.

Ekonomi biliminin sacmaliklarindan gerceklere donelim. Amerikan ekonomisinin basarisinin ekonomi bilimi ile bir ilgisi yok.
Kocaman bir kitayi caldilar, arazi bol, kaynak bol, tarim kaynaklari 10 milyar insani besleyecek duzeyde, su kaynaklari da
oyle. Kendilerini ikinci dunya savasinin yikimindan sonra buyuk bir endustriyel ve bilimsel liderlik icinde buldular. Tabii ki
butun bu basarilar buyuk bir katliam ve hirsizlik uzerine kuruluyor. Bir de dolar makinasi eklenince, cok buyuk bir zenginlik
olustu. 70lerde altin karsiligi kaldirildi, ve havadan dolar basmaya basladilar, dolar makinasini destekleyen savas makinasi
dogdu. Bu bir dongu, savas makinasi dolar makinasini koruyor, dolar makinasi savas makinasini besliyor.
Hollywood makinasi ile butun dunyanin propaganda makinasi ile beyninin yikanmasi eklenince.
Silicon Valley ile dunyanin butun DATAsinin, bilgisinin, calinmasi ve gezegenin bir inek gibi sagilmasi eklenince, gezegen resmen
soyuldu,
cok buyuk bir Amerikan Makinasi cikti ortaya. Cok buyuk bir zenginlik ve guc.
30 yil icinde imparatorluklarinin yitirecekler ve dolar makinasi da cokecek, fakat o zamana kadar cok buyuk bir guc olmayi surdurecek.
30 yil daha turkiyenin en zeki muhendislerini cezbedecek, bu muhendislerin de muhendis olan cocuklari Amerikan Savas Makinasinin
muhendisleri olmaya devam edecek. Diger milletlerden de gocmenler cekerek dunyanin en caliskan insanlari ve onlarin cocuklari Amerikan
Savas Makinasi icin calismaya devam edecek. Butun bunlara ragmen sadece 30 yillik bir omurleri kaldi.
Turkiye'de de kurulan sahte tanrilar, buyuculer, ve koleler piramidinin zirvesi Amerika'dir. Pentagon, CIA, Hollywood, Silicon Vallye, NSA, White House,
....ve benzerleri bu piramidin zirvesini olusturmaktadir. Insanlik bu piramidi yikacaktir.
Ornegin Amerika ve Avustralyadaki kaynaklar, 10 milyar insan icin barinma, su, tarim saglarken , bu kaynaklar savas icin, dunyayi kontrol etmek icin,
BATI imparatorlugunun savas ekonomisi icin kullanilmaktadir. Bu kaynaklar insanlik icin kullanilsa dunyada fakir, ac insan kalmaz.
Amerika kitasi sadece tarim ve su kaynaklari icin kullanilsa dunya nufusu 100 milyara bile cikarilabilir.

Ekonominini bize anlattigi hicbirsey dogru degil, aslinda kimsenin bize anlattigi hic bir sey dogru degil, karanlik bir cagda yasiyoruz, TV ekranlari
bizi kandiriyor, sanki aydinlik bir dunyada yasiyormusuz gibi bizi kandiriyor.

Turkiye'de sahte tanrilar, buyuculer ve koleler piramidi var. Turkiye'de sahte din var. Allah en cok sahte dine kiziyor.

11 Eylul yalani ile hacli seferleri yapip, sinirlarimiza dayanip, bizi de tehdit edenler ile muttefikiz.

Turkiye'de musluman olsa boyle olmazdi. Bu piramid de olmazdi, seytanlik yapanlara koleleik de yapilmazdi.

Aslinda durum cok kotu. Karakli bir cagdayiz. Paraya guce ve mersedese tapilan bir cagdayiz.

Allah ve Kuran Turkiye'de cope atilmis durumda. Allah Kuran'da soyle diyor " Onlar benim indirdigim dini anlamsiz ve ici bos rituellere ve
tekrarlara donustururler.

Kimse Allah'a guvenmiyor. Karakter bes para etmiyor. Varsa yoksa mersedes. Ye kurkum ye.