1. yüz (Toplam 1 yüz)

DEVRİM ve İHTİLAL (6)

İletiGönderilme zamanı: Cum Oca 20, 2023 12:43
gönderen Habip Hamza Erdem
DEVRİM ve İHTİLAL (6)
Peki ama ‘1688 İngiliz Devrimi’ni, buraya kadar açıklanan özelliklerinin yanısıra, onu ilk, şanlı veya en önemli kılan özelliği neydi diye sorulacak olursa, gerek ‘demokratik’ ve gerekse ‘sosyal’ bir Devrim olduğu yönünde kimi tezler ileri sürülmektedir.
Ancak ve ne var ki, bu iki ‘terim’ konusunda tarihin hiçbir döneminde ne bir uzlaşı ve ne de kesinlik sözkonusu olmuştur.
‘Sosyal’ teriminden başlayalım.
Engels, İngilizce’deki ‘sosyal’ terimini, Fransızca ‘politik’ teriminden ayırmak için kullanmakta idi.
Gerçekte ise, İngilizce’deki ‘sosyal’ teriminin biribirinden ayrılması pek kolay olmayan, üç ayrı anlamı (signification) vardır.
Birincisi, İngiltere’de, üretim güçleriyle üretim araçları arasındaki sancılı dönüşüm sonucu, sanayi kapitalizminin kendi iç dinamikleriyle (spontané) gelişmesini dile getirmek için kullanılıyor olmasıdır.
İkincisi, açıklanan bu koşullarda, işçi sınıfının bilinçlenme ve örgütlenmesinin otomatik bir ‘mekanizma’ yoluyla değil ama, gerek Şartizm ve gerekse Trade-unionist reformlarla ‘ılımlılaşarak’ gelişmesini dile getirmek için kullanılmasıdır.
Üçüncüsü de, işçi sınıfının kendiliğinden bilinçlenmesini yüceltmek için, ama kâh temsili demokrasi biçimlerine yol açan ve kâh üretimde ve üretim yerlerinde demokratik uygulamalara yol açan bir durumu dile getirmek için kullanılmasıdır.
Görüldüğü gibi, ‘sosyal’ teriminin, bu üç anlamını biribirlerinden kesin çizgilerle ayırmak mümkün değildir.
Nitekim, gerek toplumsal gelişme ve gerekse ‘Devrim’ koşul ve biçimleri bakımından ‘İngiliz Yolu’ ile ‘Fransız Yolu’ arasında bir ayırım yaparken, ‘sosyal’ terimi kâh biri diğerinin ‘karşısında’ kâh ‘ötesinde’ olduğunu dile getirmek için kullanılmış; ancak çoğu kez, karmaşık da olsa, nesnel olarak biribirlerinden ayrıştırılamamıştır.
Aynı tarihsel dönemde, örneğin maneviyata önem veren Alman halkının ‘Felsefî Devrim’ yaşadığı, maddeci Fransız halkının ‘Politik Devrim’ yaptığı ve her iki devrimin bir sonucu olarak, İngiltere’de daha evrensel boyutlar taşıyan ‘Sosyal Devrim’ yapılabildiği ileri sürülmüştür.
Ki İngiltere’de doğan ‘sosyal’ teriminin, neredeyse yüzyıldan fazla süren bir ‘evrim’ geçirdikten sonra, 1830’lu yıllara doğru Fransa’da ‘Sosyalizm’ kavramına dönüştüğünü görüyoruz.
Böylece ‘Sosyalist Devrim’den de sözedilmeye başlanacaktır.
Yine Engels’in 1844 yılında yayımlanan makalelerinin birinde (Vorwärts, n°84, 19 Ekim 1844) İngiltere’de gerçekleşmesi olası olan ‘demokrasi’nin bir ‘Sosyal Demokrasi’ olacağına ilişkin öngörüsü, kuşkusuz İngiltere’nin sosyal yapısına dayandırılıyordu.
İngiltere’deki ‘demokrasi’ mücadelesi ise, bujuvazi (O orta sınıf diyor) ile tamamen yoksul kesimler arasında olup, varacağı yerin ‘sosyal demokrasi’olduğunu söylüyordu Engels.
Ancak ‘yetmez’ diye ekliyordu.
İşte bu ‘yeterli olmayış’ın bizzat kendisi ‘Devrim’ kavramının dinamiğini vermektedir.
Yani ‘Devrim’, ülkesine ve tarihsel dönemine göre, kimi zaman ‘Şanlı’ kimi zaman ‘Biricik’ ve kimi zaman ‘Evrensel’ olarak nitelenmiştir ama her zaman kimi ‘gel-git’lerle düşe kalka ilerlemiştir.
Peki ama bu ‘gel-git’lerin, kalıcı yanları da var mıdır ve eğer varsa nerelerde bulunmaktadırlar?
Her ‘Devrim’in kalıcı niteliklerini, toplumları oluşturan ‘birey’lerinin ‘bilinç’leri ve toplumsal örgütlenme biçimleri olan ‘Devlet’lerinin ‘yapı’larında bulmak mümkündür denilebilir.
Açıktır ki, bu yazı dizisinde biz, ‘mükemmel’ olanını tanımlamaya çalışmaktan çok, ‘modern zamanlar’daki ‘gel-git’lerini özetlemeye çalışmaktayız.
O nedenle yeniden ‘1689 İngiliz Devrimi’ne geri dönecek, bu kez ‘düşünsel’ ya da ‘felsefî’ temellerine yakından bakmaya çalışacağız.