1. yüz (Toplam 1 yüz)

Kürtçülük sorununun tersi ve yüzü (10-11) / Özdemir İNCE

İletiGönderilme zamanı: Cmt Eyl 19, 2009 10:39
gönderen Oğuz Kağan
Kürtçülük sorununun tersi ve yüzü (10)

Cümlenin anlamı yazıcının karnında: Demokratik açılımın en önemli ayağı anadilin öğrenilmesidir.

Buna karşı çıkıyorlar ve şöyle diyorlar: “Kürtler anadillerini biliyorlar zaten. Öğrenip ne yapacaklar? Önemli olan Kürtçenin öğretimde kullanılmasıdır.”

İtirazcılara söyleyecek bir şeyim yok. Sanırım, “Kürtçenin öğrenimde (Türkçe gibi) kullanılmasının” üniter devlet ilkesine aykırı olduğunu biliyorlardır.

Ben yazıma bir giriş olarak anadilde öğretim’in anadili öğrenmek anlamına değil, okul öğretimleri boyunca bütün derslerin anadilde yapılacağı anlamına geldiğini 1001’inci defa yazacağım. Ama bu basit gerçeği bilmeyenler ya da bilerek anlam karışıklığı yaratanlar var. Örnekleri birlikte okuyalım:

    Prof. Dr. Mehmet Bekaroğlu: “Kürtlerin ve anadili farklı olan diğer Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının, anadillerini sadece öğrenme değil, anadilleri ile eğitim alabilmeleri en temel haklarıdır.” (Radikal, 17.08.09)

    Tarhan Erdem: “Anadilde öğretim ve eğitim politikaları belirlenmeli ve uygulanmalıdır.” (Radikal, 17.08.09)

    İhsan Bal (Polis Akademisi Öğretim Üyesi): “Bu ülke üniter yapısını bozmayacak, toprağını bölmeyecek ve bayrağını değiştirmeyecek. Ama yerel yönetimlerin haklarının genişletilmesi, Kürtçe dilinde eğitim hakkı gibi demokratikleşme ve hukuk merkezli bir açılım yapabilecek.” (Taraf, 27.08.09)

    Derya Sazak: “Anadilde eğitim ‘bölünme’ nedeniyse İspanya neden bölünmemiştir.” (Milliyet, 25.08.09)

    Devlet Bakanı Hayati Yazıcı: “Kürtçe eğitim üniter yapıya engel olamaz.” (Akşam, 29.08.09)

    Kemal Burkay: “Kürtçe de Türkçenin yanı sıra ülkenin resmi dili olmalı.” (BirGün, 01.09.09)

    Prof. Dr. Levent Köker: “Kürtçenin ikinci (bölgesel) resmi dil olarak kabulünden Kürtçe anadilde eğitim hakkının tanınmasına, yerel yönetimde özerklik taleplerine uzanan bir sıralama yapılabilir.” (Zaman, 13.08.09)

    Ümit Fırat: “Anadilde eğitim hakkı tanınmalı.” (Yeni Şafak, 16.08.09)

    Prof. Dr. Ahmet İnsel: “Niye Türkler, Kürtlerin kendi okullarında Kürtçe eğitim görmeleri yaklaşımından ve ihtimalinden rahatsız oluyorlar.” (Taraf, 03.08.09)

    Prof. Dr. Mithat Sancar: “Şu alanlarda Anayasal ve yasal düzenlemelere ihtiyaç olduğunu düşünüyorum : Anadilin eğitimde kullanılması?..” (Milliyet, 05.08.09)

    Oral Çalışlar: “Anadilde eğitim bir insan hakkıdır.” (Radikal, 02.09.09)

***

Bugüne kadar anadil sorununu gerçekten kavramış bir tek gazete yazarına rastladım. Yukarıdaki iddia sahiplerine onun aracılığıyla doğru yolu göstermek istiyorum.

    Kadri Gürel: “Bir insan hakkı olan anadilin öğrenimini değil de, temel eğitimin Kürtçe yapılmasını istemek ayrılıkçı bir taleptir. Rusya’da Rusça, Birleşik Krallık’ta İngilizce, Türkiye’de de Türkçe ticaret, iş, hukuk ve kültür dilidir. Türkiye’nin ‘Lingua Franca’sı Türkçedir. Türkçeyi hiç bilmeyen ya da yukarıdaki alanlarda kullanacak kadar öğrenememiş nesiller yetişince, Türkiye’yi zaten bölmüş olacaksınız.” (Milliyet, 17.08.09)


Özdemir İNCE - 19 Eylül 2009, Hürriyet




Kürtçülük sorununun tersi ve yüzü (11)

İşe ayrılıktan başlamak: Biri siyaset araştırmaları koordinatörü, öteki araştırma direktörü olan iki zat Zaman gazetesinde (04.09.09) “Kürtler, Türkleri ayrı bir devlet kurmak istemediklerine ikna edemiyorlar” diye bir başlık atmışlar.

Bu türden örnekleri çoğaltabiliriz.
“İdraksiz Türkler”i bir yana bırakın, tekil bir vatandaş olarak ben bile neye inanacağımı şaşırmış durumdayım. Bunun nedenini şimdi arz edeceğim:

AYSEL TUĞLUK

Demokratik Toplum Partisi (DTP) milletvekili Aysel Tuğluk diyor ki:
“Tek devlet, tek bayrak, bunlarla bir sorunumuz yok. Ama içindeki halkların barıştırılması ve onların haklarının güven altına alınması gerekir. Eğer bu süreç de tıkanırsa, o zaman başka seçenekler de tartışılır. Kürtler de ayrılığı tartışmaya başlayabilir.” (Milliyet, 02.09.09)
Aynı Aysel Tuğluk, Ruşen Çakır'a açıklama yapıyor: “Tuğluk bana bu tespitin bir ‘tehdit' gibi sunulmasından çok üzüldüğünü belirtip şöyle devam etti: ‘Bu bir öngörüdür ve halen aynı fikirdeyim. Bu seçenek politik Kürt kitlesinin gündemindedir. Tartışılmaktadır. Yanlış bulunabilir, gerçekçi değerlendirilmeyebilir, ama bir seçenek olarak yedekte tutulmaktadır.” (Vatan, 04.09.09)
Bayan Tuğluk'un dediğine bakılırsa, Cumhurbaşkanı Gül bile bu türden bir konuşma yapmış.
Kürtçülük cephesinde “ayrılıkçı” avına çıkılmasına gerek yok. Bayan Tuğluk, bu seçeneğin politik Kürt kitlesinin gündeminde olduğunu söylüyor.

AHMET TÜRK

Öte yandan, Zaman gazetesine göre, CHP Genel Başkanı Baykal'ın da aralarında bulunduğu, okulda Kürt dilinde eğitime karşı çıkanlar için “sivri zekâlı” deyimini kullanan Demokratik Toplum Partisi (DTP) Genel Başkanı Ahmet Türk başka türlü konuşuyor:
“Yine bazı sivri zekâlılar çıktı ve ‘Eğitim, kültür ve dil hakkı verirsek Türkiye bölünür' dedi. Emin olun ki Kürtler Türkiye'yi bölmez.” (Zaman, 04.09.09)
O sivri zekâlıların önde gideni benim, okullarda anadilde eğitim-öğretimin ülkeyi böleceğini 2000 yılından bu yana yazıyorum. Ama “Eğitim, kültür ve dil hakkı verirsek Türkiye bölünür” demedim. Böyle konuşanı duymadım, yazanı okumadım. Ahmet Türk doğru konuşmuyor. Ahmet Türk'e bir sorum var: Elbette bir torunu vardır. Bu torun anaokulunu, orta ve liseyi, hukuk fakültesini Kürt dilinde okusa, nerede iş bulup çalışacak? Yargıç ya da avukat olsa yargı dili Kürtçe olmadan ne yapacak? O zaman yargı dili de Kürtçe olsun diye tutturacak. Bütün meslekler için de durum aynı. Torunu tıp fakültesini üniter devlette Kürtçe mi okuyacak? Eğitim dili Kürtçe olursa, üniter yapı sona erer. Bu konuda iyice düşünmeli!

AÇIK EKSİLTME

Görüyorsunuz: Bir DTP'li ayrılık olasılığından söz ediyor. Bir başkası böyle bir olasılığın olmadığını söylüyor. (“Bir”i bin ve on bin, yüz bin olarak da düşünebiliriz!) İdrakli ve idraksiz insanlar kime inanacak?
Bence görüşmeler açık arttırma yöntemiyle değil, açık eksiltme yöntemiyle yapılmalı. Görüşmelere ayrı devlet maddesinden başlayarak, konfederal devlet, federal devlet, özerk devlet ve üniter devlet maddelerine geçmeli. Üniter devlet dışındaki olasılıkta, kuşkusuz, Batı'da yaşayan Kürt kökenli, Doğu'da yaşayan Kürt kökenli olmayan TC vatandaşlarının durumu da tartışma konusu olacaktır. (Devam edecek.)


Özdemir İNCE - 22 Eylül 2009, Hürriyet