1. yüz (Toplam 1 yüz)

Avrupa Parlamentosu Rum Parlamentosu gibi…

İletiGönderilme zamanı: Prş Şub 11, 2010 16:50
gönderen DOĞU
Avrupa Parlamentosu Rum Parlamentosu gibi…
Orams ailesi ile ilgili Rum yanlısı ABAT kararının ardından İngiliz İstinaf Mahkemesinin de aynı doğrultuda karar alarak devletimiz KKTC’nin egemenliğini tartışma konusu yapılması ile ilgili fırtınalar koparken, geçtiğimiz hafta Avrupa Parlamentosu (AP) Dış İlişkiler Komitesi, Kıbrıs konusunda oldukça Rum yanlısı Türkiye raporunu onayladı. Bu rapor AP’nin Rum yanlısı olarak onayladığı ilk rapor değildir. Hollandalı Hıristiyan Demokrat Ria Oomen-Ruijten’in kaleme aldığı Türkiye raporu 27 Ocak tarihinde Dış İlişkiler Komitesi’nde 11 çekimsere karşı 61 oyla kabul edildi. Rapor tamamen Kıbrıs Rum Kesimi’nin talepleri yönünde şekillendi.
AP, son raporla şu an Ada’da devam eden müzakerelerde ele alınan temel meselelerde tamamen Rum yanlısı bir tavır almıştır. Türk askerlerinin “derhal” Ada’dan çekilmeye başlaması çağrısı yapan rapor, Maraş’ın da BM Güvenlik Konseyi’nin 550 sayılı kararı gereği Rumlara iade edilmesini talep etmektedir. Rapor ayrıca Türkiye’den gelen ‘yerleşimcilerin’ durumunun da netleştirilmesini istemektedir. Rum ve Yunan milletvekillerinin taleplerinin Hıristiyan Demokrat, Sosyalist ve Liberal grup tarafından destek görmesi üzerine raporun Kıbrıs bölümü tamamen Rumların istediği şekle bürünmüştür. Rapor Rum Parlamentosuna sunulsa ancak bu denli tek taraflı hazırlanıp sunulabilirdi. Raporun 10 ya da 11 Şubat’ta AP Genel Kurulu’nda oylanarak kabul edilmesi beklenmektedir.
AP BİR TEK ADİL RAPOR HAZIRLAMADI
Hatırlanacağı üzere geçen yıl da yine Ria Omen-Ruijten tarafından hazırlanan ve 12 Mart 2009 AP Genel Kurulu’nda 528 lehte ve 52 aleyhte oyla kabul edilen kararın Kıbrıs konusuna ilişkin paragraflarında adadaki tarihi gerçekler göz ardı edilmiş ve kabul edilmesi mümkün olmayan önerilerde bulunulmuştu.
AP’nin, bu tür yanlı raporlar-kararlar üreterek kapsamlı bir anlaşmaya varılmak amacıyla başlatılan tam teşekkülü müzakerelerin olumlu bir atmosferde sürdürülmesi çabalarına zarar verdiği ortadadır. AP bugüne kadar kabul ettiği tüm Raporlarda Rum-Yunan ikilisinin tezlerini vurgulamaktan geri kalmayarak adil kararlar alamamıştır. AB’yi iyi tanıyan aklı başında hiçbir kimse de zaten bunun tersini beklememelidir.
Avrupa Birliği tüm kurumlarıyla Anavatan Türkiye ve Kıbrıs Türklerini baskı altına alacak kararlar almakta, çeşitli eylemler içerisinde olarak da Kıbrıs’tan ödün koparmaya çalışmaktadır.
AP’nin güya sırf Kıbrıs Türklerine yardımcı olmak üzere kurduğu göstermelik AP Yüksek Seviyede Temas Grubu bugüne kadar hiçbir varlık gösterememiş ve ada gerçeklerini yansıtacak bir tek adil rapor hazırlayamamıştır.
TEK GÜVENCEMİZ TSK’NIN ADADAKİ VARLIĞI
AB’nin Kıbrıs Türklerine karşı sürdürülen izolasyon ve ambargoların ortadan kaldırılması için Annan Planı referandumu sonrasında aldığı karar doğrultusunda kurulan iki komiteden, Mali Yardım ve Direkt Ticaret Tüzüklerinden ikincisi bugüne kadar yürürlüğe konulmamıştır. Yeşil hat Tüzüğü’nün ise Rum engellemeleri nedeniyle doğru dürüst çalıştığını söylemek mümkün değildir.
AB bugüne kadar aldığı tüm kararlarla Kıbrıs Türkünü cezalandırırken Rum’u da mükâfatlandırmaktadır. AB, BM gözetiminde sürdürülen müzakereleri de torpilleyerek bu platformda sürdürülen müzakerelerde bizzat söz sahibi olmak istemektedir.
Kıbrıs sorununun, Kıbrıs Rum tarafının ENOSİS hayaliyle 1960 Cumhuriyeti’ni silah zoruyla gasp etmesi neticesinde başlamış olduğu gerçeğini Avrupalı kabul etmemektedir. BM’de de durum aynıdır. 1963-1974 yılları arasında AKRİTAS Planı uyarınca Ada’daki Kıbrıs Türk varlığını yok etmek amacıyla kanlı eylemlerde bulunarak Kıbrıs Türkünü mezalime uğratan, evlerinden eden, köylerini camilerini yıkan Rum tarafının soykırım eylemleri ancak Anavatan Türkiye’nin 1974 haklı müdahalesiyle son bulduğunu duymak-bilmek isteyen yoktur. Kahraman Türk Silahlı Kuvvetlerimizin Ada’daki varlığı Kıbrıs Türk halkının en yaşamsal güvencesini teşkil etmektedir. Garantörümüz Anavatan Türkiye’nin Kıbrıs’taki varlığı 1959-60 Zürih-Londra anlaşmaları ile hukukidir, meşrudur ve siyasal kararlarla-raporlarla ortadan kaldırılamaz.
ÖDÜN VERMEYECEĞİMİZ ARTIK ANLAŞILMALIDIR
Maraş konusunun da bütünlüklü-kapsamlı bir anlaşma ile çözüleceği defalarca ilgili taraflara bildirilmiştir. AB ve ABD, hukuku siyasallaştırarak Kıbrıs sorununda tek yanlı ve adil olmayan kararlarla, KKTC’yi ortadan kaldırarak, sorunu akıllarınca kendi çıkarları konusunda çözebileceklerini zannetmektedir.
Emperyalizm, biz Kıbrıs Türklerinin 132 yıldır adada sürdürdüğümüz Türklük mücadelemizden gereken dersleri ve mesajları artık almalıdır. Özgürlüğümüzden, Bağımsızlığımızdan, Egemenliğimizden, Topraklarımızdan ve Anavatan Türkiye’mize olan bağlılığımızdan ödün vermeyeceğimiz artık anlaşılmalıdır. Parlamentolarında, senatolarında ve haçlı mahkemelerinde aldıkları ve alacakları siyasi kararlarla bizi teslim alıp gâvurun kölesi yapma planlarının çalışamayacağını görüp yanlış hesaptan vakit kaybetmeden dönmelerinde fayda vardır.
Resim
Hüseyin Macit Yusuf
Aydınlık sayı 1177
Kaynak