Tarih Başa Sarıyor -I-
Gönderilme zamanı: Pzt Şub 11, 2008 8:42
[img]http://img408.imageshack.us/img408/7237/h0ur5.jpg[/img]
SUNUŞ
21. yüzyılın başında genel durum
Dünü okuyoruz.. Bugünü yaşıyoruz!..
Dün; Hükümet âciz, haysiyetsiz ve korkaktı!..
Devlet içten ve dıştan çökertilmeye çalışılıyordu..
Yabancı memurlar ve ajanlar yurdun her yanında faaliyette idi!..
Bir lider aranıyordu!..
Demiryolları bizim değildi!
Kömür, şehir ışıkları ve suları, rıhtımlar, limanlar bizim değildi!
Bu memleketin size ait olduğunu söylüyorsunuz. Neniz var bu topraklarda?deseler, öz canımızı ve camilerimizi gösterebilirdik!
Değil bankamız, bankalarda çalışan Türk memuru yoktu!
İtalyan, Balkan, 1. Dünya Harbi ve Kurtuluş Savaşı sırasında iç ve dış tahriklerle irili ufaklı 60 kadar isyan olmuştu!
Padişah, halife, vezirler ve paşalar millete ihanet etmişlerdi!
Nice edebiyatçılar, şairler halka sövmüşlerdi!..
Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyleydi. Mustafa Kemal anlatıyor:
1919 yılı Mayısının 19uncu günü Samsuna çıktım. Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyledir:
Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu grup, 1.Dünya Savaşında yenilmiş, Osmanlı Ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Büyük Savaşın uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir bir durumda. (...) Saltanat ve hilâfet makamında oturan Vahdettin, soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşanın başkanlığındaki hükûmet, âciz, haysiyetsiz ve korkak. Yalnız padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı.
Ordunun elinden silâhları ve cephanesi alınmış ve alınmakta... İtilâf Devletleri, ateşkes anlaşmasının hükümlerine uymayı gerekli bulmuyorlar. Birer bahane ile İtilâf donanmaları ve askerleri İstanbulda. Adana ili Fransızlar; Urfa, Maraş, Ayıntap (Gaziantep) İngilizler tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Konyada İtalyan askeri birlikleri, Merzifon ve Samsunda İngiliz askerleri bulunuyor. Her tarafta yabancı subay ve memurlar ile özel ajanlar faaliyette. Nihayet, konuşmamıza başlangıç olarak aldığımız tarihten dört gün önce, 15 Mayıs 1919da, İtilâf Devletlerinin uygun bulması ile Yunan ordusu da İzmire çıkartılıyor.
Bundan başka, memleketin her tarafında Hıristiyan azınlıklar gizli veya açıktan açığa kendi özel emel ve maksatlarını gerçekleştirmeye, devleti bir an önce çökertmeye çalışıyorlar. Sonradan elde edilen güvenilir bilgi ve belgelerle iyice anlaşılmıştır ki, İstanbul Rum Patrikhanesinde kurulan Mavri Mira Heyeti illerde çeteler kurmak ve idare etmek, gösteri toplantıları ve propagandalar yaptırmakla meşgul. (...)
Şimdi tarihi başa sarıyor ve hikâyemizi baştan alıyoruz . .
İşgal başlıyor, halk sessizce seyrediyor
Güzel yurdumuzun incilerinden İzmir, 15 Mayıs 1919 tarihinde işgal ediliyor. Yıllarca bu ülkenin ekmeğini yiyen, para kazanan şehirdeki Rumlar ise, şenlikler yapıyor ve karaya çıkan Yunan silâhendazlarını büyük gösterilerle karşılıyor.
Ünlü İtalyan ressam Vittorio Pisaninin İzmiri işgal eden
Yunan askerlerinin Kordonda Türklere yaptıkları mezalimi anlatan tablosu.
[img]http://img108.imageshack.us/img108/1697/isgaluu6.jpg[/img]
15 Mayıs 1919 Perşembe.. Atatürkün Samsuna çıkmasından dört gün önce, güzel yurdumuzun incilerinden İzmir işgal ediliyor. Halk sessiz ve üzgün seyrediyor. Kolordu Komutanı Ali Nadir Paşanın mukavemet edilmemesi emri yüzünden Türk kuvvetleri kışlalarına çekildiler. İngiliz, Fransız, Yunan bahriye silâhendazları (deniz piyadeleri) öğleden sonra, mevkii müstahkemleri (savunma tesislerini), kaleleri işgal ettiler. Günlerden beri İzmir limanında toplanmakta olan yabancı harp gemilerinden öğleden sonra bahriye silâhendazları (deniz piyadeleri) indiler ve kentin çeşitli noktalarını işgal ettiler. İngiliz birlikleri, Karaburun ve Uzunada tarafını, Fransız kuvvetleri Urla ve Foçaları, Yunan müfrezeleri de Yenikaleyi kontrolleri altına aldı.
Teslimiyetçi Şakir Paşa
Halk sokaklara, kordon boyuna yayılarak sessizlik içinde bu işgali seyretti. Yıllarca bu ülkenin ekmeğini yiyen, para kazanan şehirdeki Rumlar ise, şenlikler yaptılar ve karaya çıkan Yunan silâhendazlarını büyük gösterilerle karşıladılar. Harbiye Nazırı Şakir Paşa, günümüzdeki teslimiyetçiler gibi, Bu gibi şayialara (söylentilere) ehemmiyet vermeyin açıklamasını yapıyor!.
Sabah saatlerinde, 17.Kolordu Kumandanı Ali Nadir Paşa, Harbiye Nezaretine (Savunma Bakanlığına) telgraf çekti. Komutanın telgrafından anlaşıldığına göre, resmi işgal, İstanbul Hükümeti tarafından komutana bildirilmedi. Yunan İşgal Komutanı ise, son dakikada tebligatta bulundu. Buna rağmen, Hükümetten bilgi verilmediği için, komutan kararsız. İşgalcilerle işbirliği içindeki İstanbul Hükümeti, kendi ordusunun komutanını aldatıyor. Komutan da, basiretsiz ve aldanma eğiliminde.
Harbiye Nezareti suskun
Ali Nadir Paşa, telgrafında, halktan duyduklarına dayanarak, şöyle diyor:
Halk arasındaki şayialara (söylentilere) göre, İzmirin Yunan kıtaları tarafından işgal edileceği, yahut Yunanistandan daha evvel İzmire getirilmiş bulunan Yunan Kızılhaç ekiplerinin, el altından yerli Rumlardan teşkil edip silahlandırdığı kuvvetler tarafından, içeriden işgal altına alınacağı ihtimali vardır. Komutan, işgal karşısında nasıl hareket edeceğini Bakanlığa sorarak, çok acele emir bekliyor. Fakat, Harbiye Nezareti İzmiri savunacak olan komutana hiçbir cevap vermiyor! O sırada, Midilli limanında bekleyen Averof Zırhlısında, Yunan 1. İşgal Tümeni Komutanı Albay Zafiryo, son önlemlerini yazılı emre döküyordu:
Türk mukavemetine (direnişine) imkan bırakmamak için İzmirin etrafı süratle abluka (kuşatma) altına alınacaktır. Yabancı unsurların kent içinde kargaşalık çıkarmalarına imkan bırakılmayacaktır. Kent içinde meydana gelecek direnişleri kırmak için, Türk ve Rum mahalleleri birbirlerinden tecrit edilecektir.
Şayialara önem vermeyin
İşgalin planı, sabah saatlerinde Amiral Kaltorpun başkanlığında yapılan bir toplantıda kararlaştırılmış ve saat 09.00da, Kolordu Kumandanı Ali Nadir Paşa ile Vali Kambur İzzete bir nota ile işgal tebliğ edilmişti. Kolordu kumandanı, işgal notasını alır almaz, bu kez, telgraf makinesinin başına geçti, Bâbıâlî ve Harbiye Nazırı Şakir Paşa ile konuşmaya çalıştı. Harbiye Nazırı Şakir Paşa, mors alfabesinin başında cevap veriyor:
İşgal vukuuna dair Bâbıâliye verilmiş bir malumat (bilgi) yoktur. Amiralin bu teklifi (işgale, teklif diyor!), Mütareke şartları hükümleri icabından olmakla, muvafakat edilmesi (uyulması) lüzumu tabiidir. Efendim, bunun bir Yunan işgaline yol açacağı ısrarlı şayiaları vardır. Bu gibi şâyialara (söylentilere) ehemmiyet vermeyiniz!
Esef verici olay yaşanmasın!
Gece yarısına yaklaşırken, İngiliz Akdeniz Filosu Komutanı Amiral Kaltorp (Calthorpe) ikinci notasını (müzik notası değil, işgal notası!) veriyor ve esef verici olaylara meydan verilmemesini (!) istiyor:
Mondros Mütarekenamesinin 7. maddesi gereğince, İtilaf Devletleri namına, İzmir Yunan askeri birlikleri tarafından işgal olunacaktır. Bu karar Bâbıâliye de bildirilmiştir. Çıkarma kuvvetleri yarın (15 Mayıs 1919) saat 08.00de İzmire ulaşacaklardır. Yunan deniz silahlı müfrezeleri, saat 07.00den itibaren iskeleleri işgal edecektir. Esef verici olaylara meydan vermemek üzere, Osmanlı kıtaları, bulundukları mahallerde kalmalıdır. Bir İngiliz deniz piyade müfrezesi tarafından işgal edilecek olan Telgrafhanede, sansür edilmek kaydıyla, resmi muhaberata müsaade edilecektir. Yunan askeri makamlarının emirlerini bekleyin.
İzmirin karşısındaki Midilli adasındaki 1.Yunan Tümeni, sabaha karşı İzmire hareket ediyor. İşgal başlıyor!.. İzmirdeki Türk Komutan Ali Nadir Paşa ise, emrindeki birliklere şu talimatı veriyor!:
İzmir müstahkem mevkii tahkimat bölgesi, bugün öğleden sonra İtilâf Devletleri kıtaları tarafından işgal edilecektir. Toplar ve diğer her türlü harp malzemesi bu kıtalara teslim edilecektir. Bu bölgelerdeki komutanlar, subaylar ve erler, esef verici olayların olmaması için (!) garnizonlarından çıkmayacaklar ve bu bölge dışında ve gerilerinde toplanacaklar, kolorduca verilecek emre göre hareket eyleyeceklerdir. Bu işgal esnasında katiyen karşı konmayacak, işgale gelecek İtilâf müfrezelerine gereken kolaylıklar gösterilecektir.
Bu emri veren komutan, daha sonra, Yunanlı bir işgal teğmeninden tokat yiyeceğini bilmiyordu!.. Kolordu emri nedeniyle, Türk birlikleri işgalden hemen önce sessizce çekiliyor ve düzenli hiçbir çatışma olmuyor. Ordu tek kurşun atmadan İzmir işgalcilere teslim ediliyor!.. Bugün bile pek çok insan, İzmiri yalnızca Yunanlıların işgal ettiğinin propagandasını yapıyor. Oysa, İzmire çıkanların başında İngiliz, Fransız ve İtalyanlar geliyor. Bu ülkeler, Yunanlıları ileri sürerek, onlara işgal taşeronluğu yaptırıyor. Kendileri, tıpkı Irak işgalinde olduğu gibi, geriden idare etmeyi tercih ediyor. Görüyoruz ki, neredeyse 100 yıl önceki taktik de aynı. Bugün yaptıkları hiç de sürpriz değil.
SUNUŞ
21. yüzyılın başında genel durum
Dünü okuyoruz.. Bugünü yaşıyoruz!..
Dün; Hükümet âciz, haysiyetsiz ve korkaktı!..
Devlet içten ve dıştan çökertilmeye çalışılıyordu..
Yabancı memurlar ve ajanlar yurdun her yanında faaliyette idi!..
Bir lider aranıyordu!..
Demiryolları bizim değildi!
Kömür, şehir ışıkları ve suları, rıhtımlar, limanlar bizim değildi!
Bu memleketin size ait olduğunu söylüyorsunuz. Neniz var bu topraklarda?deseler, öz canımızı ve camilerimizi gösterebilirdik!
Değil bankamız, bankalarda çalışan Türk memuru yoktu!
İtalyan, Balkan, 1. Dünya Harbi ve Kurtuluş Savaşı sırasında iç ve dış tahriklerle irili ufaklı 60 kadar isyan olmuştu!
Padişah, halife, vezirler ve paşalar millete ihanet etmişlerdi!
Nice edebiyatçılar, şairler halka sövmüşlerdi!..
Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyleydi. Mustafa Kemal anlatıyor:
1919 yılı Mayısının 19uncu günü Samsuna çıktım. Ülkenin genel durumu ve görünüşü şöyledir:
Osmanlı Devletinin içinde bulunduğu grup, 1.Dünya Savaşında yenilmiş, Osmanlı Ordusu her tarafta zedelenmiş, şartları ağır bir ateşkes anlaşması imzalanmış. Büyük Savaşın uzun yılları boyunca millet yorgun ve fakir bir durumda. (...) Saltanat ve hilâfet makamında oturan Vahdettin, soysuzlaşmış, şahsını ve bir de tahtını koruyabileceğini hayal ettiği alçakça tedbirler araştırmakta. Damat Ferit Paşanın başkanlığındaki hükûmet, âciz, haysiyetsiz ve korkak. Yalnız padişahın iradesine boyun eğmekte ve onunla birlikte kendilerini koruyabilecekleri herhangi bir duruma razı.
Ordunun elinden silâhları ve cephanesi alınmış ve alınmakta... İtilâf Devletleri, ateşkes anlaşmasının hükümlerine uymayı gerekli bulmuyorlar. Birer bahane ile İtilâf donanmaları ve askerleri İstanbulda. Adana ili Fransızlar; Urfa, Maraş, Ayıntap (Gaziantep) İngilizler tarafından işgal edilmiş. Antalya ve Konyada İtalyan askeri birlikleri, Merzifon ve Samsunda İngiliz askerleri bulunuyor. Her tarafta yabancı subay ve memurlar ile özel ajanlar faaliyette. Nihayet, konuşmamıza başlangıç olarak aldığımız tarihten dört gün önce, 15 Mayıs 1919da, İtilâf Devletlerinin uygun bulması ile Yunan ordusu da İzmire çıkartılıyor.
Bundan başka, memleketin her tarafında Hıristiyan azınlıklar gizli veya açıktan açığa kendi özel emel ve maksatlarını gerçekleştirmeye, devleti bir an önce çökertmeye çalışıyorlar. Sonradan elde edilen güvenilir bilgi ve belgelerle iyice anlaşılmıştır ki, İstanbul Rum Patrikhanesinde kurulan Mavri Mira Heyeti illerde çeteler kurmak ve idare etmek, gösteri toplantıları ve propagandalar yaptırmakla meşgul. (...)
Şimdi tarihi başa sarıyor ve hikâyemizi baştan alıyoruz . .
İşgal başlıyor, halk sessizce seyrediyor
Güzel yurdumuzun incilerinden İzmir, 15 Mayıs 1919 tarihinde işgal ediliyor. Yıllarca bu ülkenin ekmeğini yiyen, para kazanan şehirdeki Rumlar ise, şenlikler yapıyor ve karaya çıkan Yunan silâhendazlarını büyük gösterilerle karşılıyor.
Ünlü İtalyan ressam Vittorio Pisaninin İzmiri işgal eden
Yunan askerlerinin Kordonda Türklere yaptıkları mezalimi anlatan tablosu.
[img]http://img108.imageshack.us/img108/1697/isgaluu6.jpg[/img]
15 Mayıs 1919 Perşembe.. Atatürkün Samsuna çıkmasından dört gün önce, güzel yurdumuzun incilerinden İzmir işgal ediliyor. Halk sessiz ve üzgün seyrediyor. Kolordu Komutanı Ali Nadir Paşanın mukavemet edilmemesi emri yüzünden Türk kuvvetleri kışlalarına çekildiler. İngiliz, Fransız, Yunan bahriye silâhendazları (deniz piyadeleri) öğleden sonra, mevkii müstahkemleri (savunma tesislerini), kaleleri işgal ettiler. Günlerden beri İzmir limanında toplanmakta olan yabancı harp gemilerinden öğleden sonra bahriye silâhendazları (deniz piyadeleri) indiler ve kentin çeşitli noktalarını işgal ettiler. İngiliz birlikleri, Karaburun ve Uzunada tarafını, Fransız kuvvetleri Urla ve Foçaları, Yunan müfrezeleri de Yenikaleyi kontrolleri altına aldı.
Teslimiyetçi Şakir Paşa
Halk sokaklara, kordon boyuna yayılarak sessizlik içinde bu işgali seyretti. Yıllarca bu ülkenin ekmeğini yiyen, para kazanan şehirdeki Rumlar ise, şenlikler yaptılar ve karaya çıkan Yunan silâhendazlarını büyük gösterilerle karşıladılar. Harbiye Nazırı Şakir Paşa, günümüzdeki teslimiyetçiler gibi, Bu gibi şayialara (söylentilere) ehemmiyet vermeyin açıklamasını yapıyor!.
Sabah saatlerinde, 17.Kolordu Kumandanı Ali Nadir Paşa, Harbiye Nezaretine (Savunma Bakanlığına) telgraf çekti. Komutanın telgrafından anlaşıldığına göre, resmi işgal, İstanbul Hükümeti tarafından komutana bildirilmedi. Yunan İşgal Komutanı ise, son dakikada tebligatta bulundu. Buna rağmen, Hükümetten bilgi verilmediği için, komutan kararsız. İşgalcilerle işbirliği içindeki İstanbul Hükümeti, kendi ordusunun komutanını aldatıyor. Komutan da, basiretsiz ve aldanma eğiliminde.
Harbiye Nezareti suskun
Ali Nadir Paşa, telgrafında, halktan duyduklarına dayanarak, şöyle diyor:
Halk arasındaki şayialara (söylentilere) göre, İzmirin Yunan kıtaları tarafından işgal edileceği, yahut Yunanistandan daha evvel İzmire getirilmiş bulunan Yunan Kızılhaç ekiplerinin, el altından yerli Rumlardan teşkil edip silahlandırdığı kuvvetler tarafından, içeriden işgal altına alınacağı ihtimali vardır. Komutan, işgal karşısında nasıl hareket edeceğini Bakanlığa sorarak, çok acele emir bekliyor. Fakat, Harbiye Nezareti İzmiri savunacak olan komutana hiçbir cevap vermiyor! O sırada, Midilli limanında bekleyen Averof Zırhlısında, Yunan 1. İşgal Tümeni Komutanı Albay Zafiryo, son önlemlerini yazılı emre döküyordu:
Türk mukavemetine (direnişine) imkan bırakmamak için İzmirin etrafı süratle abluka (kuşatma) altına alınacaktır. Yabancı unsurların kent içinde kargaşalık çıkarmalarına imkan bırakılmayacaktır. Kent içinde meydana gelecek direnişleri kırmak için, Türk ve Rum mahalleleri birbirlerinden tecrit edilecektir.
Şayialara önem vermeyin
İşgalin planı, sabah saatlerinde Amiral Kaltorpun başkanlığında yapılan bir toplantıda kararlaştırılmış ve saat 09.00da, Kolordu Kumandanı Ali Nadir Paşa ile Vali Kambur İzzete bir nota ile işgal tebliğ edilmişti. Kolordu kumandanı, işgal notasını alır almaz, bu kez, telgraf makinesinin başına geçti, Bâbıâlî ve Harbiye Nazırı Şakir Paşa ile konuşmaya çalıştı. Harbiye Nazırı Şakir Paşa, mors alfabesinin başında cevap veriyor:
İşgal vukuuna dair Bâbıâliye verilmiş bir malumat (bilgi) yoktur. Amiralin bu teklifi (işgale, teklif diyor!), Mütareke şartları hükümleri icabından olmakla, muvafakat edilmesi (uyulması) lüzumu tabiidir. Efendim, bunun bir Yunan işgaline yol açacağı ısrarlı şayiaları vardır. Bu gibi şâyialara (söylentilere) ehemmiyet vermeyiniz!
Esef verici olay yaşanmasın!
Gece yarısına yaklaşırken, İngiliz Akdeniz Filosu Komutanı Amiral Kaltorp (Calthorpe) ikinci notasını (müzik notası değil, işgal notası!) veriyor ve esef verici olaylara meydan verilmemesini (!) istiyor:
Mondros Mütarekenamesinin 7. maddesi gereğince, İtilaf Devletleri namına, İzmir Yunan askeri birlikleri tarafından işgal olunacaktır. Bu karar Bâbıâliye de bildirilmiştir. Çıkarma kuvvetleri yarın (15 Mayıs 1919) saat 08.00de İzmire ulaşacaklardır. Yunan deniz silahlı müfrezeleri, saat 07.00den itibaren iskeleleri işgal edecektir. Esef verici olaylara meydan vermemek üzere, Osmanlı kıtaları, bulundukları mahallerde kalmalıdır. Bir İngiliz deniz piyade müfrezesi tarafından işgal edilecek olan Telgrafhanede, sansür edilmek kaydıyla, resmi muhaberata müsaade edilecektir. Yunan askeri makamlarının emirlerini bekleyin.
İzmirin karşısındaki Midilli adasındaki 1.Yunan Tümeni, sabaha karşı İzmire hareket ediyor. İşgal başlıyor!.. İzmirdeki Türk Komutan Ali Nadir Paşa ise, emrindeki birliklere şu talimatı veriyor!:
İzmir müstahkem mevkii tahkimat bölgesi, bugün öğleden sonra İtilâf Devletleri kıtaları tarafından işgal edilecektir. Toplar ve diğer her türlü harp malzemesi bu kıtalara teslim edilecektir. Bu bölgelerdeki komutanlar, subaylar ve erler, esef verici olayların olmaması için (!) garnizonlarından çıkmayacaklar ve bu bölge dışında ve gerilerinde toplanacaklar, kolorduca verilecek emre göre hareket eyleyeceklerdir. Bu işgal esnasında katiyen karşı konmayacak, işgale gelecek İtilâf müfrezelerine gereken kolaylıklar gösterilecektir.
Bu emri veren komutan, daha sonra, Yunanlı bir işgal teğmeninden tokat yiyeceğini bilmiyordu!.. Kolordu emri nedeniyle, Türk birlikleri işgalden hemen önce sessizce çekiliyor ve düzenli hiçbir çatışma olmuyor. Ordu tek kurşun atmadan İzmir işgalcilere teslim ediliyor!.. Bugün bile pek çok insan, İzmiri yalnızca Yunanlıların işgal ettiğinin propagandasını yapıyor. Oysa, İzmire çıkanların başında İngiliz, Fransız ve İtalyanlar geliyor. Bu ülkeler, Yunanlıları ileri sürerek, onlara işgal taşeronluğu yaptırıyor. Kendileri, tıpkı Irak işgalinde olduğu gibi, geriden idare etmeyi tercih ediyor. Görüyoruz ki, neredeyse 100 yıl önceki taktik de aynı. Bugün yaptıkları hiç de sürpriz değil.