1. yüz (Toplam 1 yüz)

Barınamıyoruz,

İletiGönderilme zamanı: Cum Tem 08, 2022 16:09
gönderen zafer atun
Üniversiteye kayıt yaptıran ve okumaya başka şehirlere giden gençlerimiz yurt bulamayınca bütçelerine göre barınacak ev arıyor onu da bulamıyorlar.
Tayin olan memur tayin olduğu yerde maaşına göre barınabileceği ev bulamıyor.
Aç gözlü ev sahibi tarafından yıllardır oturduğu evden tahliye edilen kiracı barınabileceği bütçesine göre ev bulamıyor.

Vatandaş ülkenin ekonomik krizini en az zarar ile yaşamaya çalışırken, üstüne bir de nur topu gibi barınma krizi eklendi. Dünyada da bir ev krizi var diyebilirsiniz.
Türkiye’de toplam 27 milyon hane olduğu ve bunun da 7 milyonunun kiracılardan oluştuğu belirlenmiş. Ancak yapılan araştırmalarda Türkiye’deki fahiş ev fiyatlarının dünyadaki fiyatların %60 üzerinde olduğu tespit edildi.
Neden?
Nedenleri birkaç başlıkta toplayabiliriz.
1- Her gün değerini kaybeden değersiz Türk Lirası.
2- Ülkenin göç alması nedeni ile göçmenlerin varsıl olanlarının ülkemizden mülk edinmeleri.
3- Türk mülk sahiplerinin aç gözlülükleri.
4- Likit paranın yön belirleyememesi,
5- Günden güne azgınlaşan ve yükselen Enflasyon

Öncelikle Türkiye Avrupa’ya bir geçiş noktası, tüm Ortadoğu coğrafyasından akan kitlenin ilk durağı Türkiye.
Bir de 250 bin dolara mülk al, ben de sana hemen vatandaşlık vereyim kampanyaları.
Bu ülkeye gelen yabancıların ev almaları, onları kaçak durumundan kurtarıp süresiz kalma olanağına eriştirmektedir. Üstüne Türk Lirasının dünyanın en değersiz, yabancının parasının ise TL’den daha değerli olduğu bir ortamda, yabancının mülk edinmesi onlar için çok maliyeti olan bir olay değildir.
Durum böyle olunca ülke genelindeki mülk fiyatları da yükselmeye devam ediyor.
Tam emlak fiyatları durağanlaşıp gerilemeye başlıyor derken hükümetten yeni bir hamle geldi. Artık vatandaş olabilmek için 250 bin dolar yerine rakamın 400 bin dolara çıkartılacağı çıtlatıldı. Bu hamle ile gerilemeye başlayan emlak fiyatları tekrar yukarı ivmelenmeye başladı. Resmi gazetede bu karar yayınlanmadan önce, çoğu yabancı evini alıp beraberinde T.C nüfus cüzdanını da edinmek istiyor. Neticede 150 bin dolar kâr sağlayacaklar.
Sonuç olarak şişen emlak fiyatlarının düşmesiyle ilgili tam bir umut başlayacakken o da kayboldu gitti, yani umutlar sonbahara kaldı.
Dünyanın hiçbir ülkesinde, bir ülkenin vatandaşı olmak bu kadar kolay, basit ve ucuz olamaz.

Ama bu ülkenin boşaltılan kasası ve eritilen döviz rezervleri sonucunda, şu an eskinin deyimiyle 70 cente muhtaçlık durumu ortaya çıkınca, zihni sinir fikirleri de hayata geçiriliyor.
Sonuçta içi boş baklava, içi boş gözleme, içi boş içli köfte ve bilumum içi boşlardan sonra ülkenin de içi boşaltılarak içi boş ülkeyi de bizim aklı evvellerimiz icat ettiler.
Ülkeden nitelikli iş gücünü (dr, mühendis, bilim adamı) ihraç ediyor, dışardan hiçbir vasfı olmayan içi boş yabancılar, marabalar ithal ediyoruz.


Araplaştıramadıkları ülkeyi Arapları dışardan ülkeye getirerek, ithal ederek bu coğrafyada ikamet ettirerek Araplaştıracaklarını zannediyorlar. Kendilerine Ensar (yardımcı, yardım eden) diyerek kendi öz yurttaşlarına vermedikleri hakları, Araplara vererek ülke nüfus popülasyonu ile hoyratça oynayarak dengeleri geri dönülmez şekilde bozuyorlar.
Ülke yönetimdekiler ise sonunu düşünmeden, hesaplamadan bu yaptıkları ile övünüyorlar. Trajikomik.

Bu gibi yanlış taktiksel uygulamalar ile dövizi baskılayarak ekonominin birden çökmesini şimdilik önleyebiliyorlar.
Vatandaş ise yazın gelmesi ile biraz rahatlayabileceğini düşünüyor.
En azından artık yakıt parası vermeyecek.
Ama çarşı pazardaki fiyatların gerileyebileceğini düşünmek saf bir hayalden öte gitmez. Çünkü akaryakıt fiyatları, tohum, gübre ve ilaçlama fiyatlarında gerileme değil, yukarı doğru pik fiyatlar var. Yani sıcak bir yaz geçireceğiz.
Kışı ise düşünmek bile moral bozmaya yetiyor.
Şimdilik altından kalkabildiğimiz fiyatların altından, kışın gelmesi ile muhtemelen kalkamayacağız.
Üretimin ve sanayinin engellendiği, fabrika kurmak, istihdam yaratmak yerine ceza ve tutukevlerinin yapıldığı, adaletin tabelalarda kaldığı, ülke sathında yaşayan yediden yetmişe herkesin umut ve ümitlerinin beklentilerinin kaybolduğu, içi boş bir ülkede ne yapabilirsiniz? AİHM’nin serbest bırakın dediği, muktedirlerin ise kan davasına çevirdikleri Gezi davasında, suçlamalar ile ülke insanlarına delilsiz, dayanaksız bir önceki mahkemede beraat etmelerine karşın, bu kararın siyasi irade ile bozulup ceza yağdırıldığı, müebbetler verildiği bir ortamda ne umabilirsiniz. Ne yapabilirsiniz?

Çok basit; umutsuzluğu, ümitsizliği bir kenara bırakıp sizin görüşünüze en yakın bir sivil toplum örgütünde veya yakınlık duyduğunuz bir partide çalışarak ulaşmak istediğiniz aydınlık yarınlara, siz göremeyecek olsanız bile karınca kararınca bir katkıda bulunabilirsiniz.
1 Mayıs’ta alanlarda sesini duyur, tepkini göster.
Herkese şimdiden iyi bayramlar, güzel aydınlık yarınlar…

Zafer ATUN
28 Nisan 2022
zaferatun.wordpress.com