1. yüz (Toplam 1 yüz)

Bir Soygun Düzeni Örneği Olarak Site Yönetimi,

İletiGönderilme zamanı: Prş Eyl 01, 2022 9:06
gönderen zafer atun
Türkiye yatay mimariye sahipken çağdaşlaşmak adına dikey mimariye geçti. Dikey mimaride küçük alanlarda kuleler yapılarak maksimum mesken sayısına ulaşıldı. Bu kadar çok ev olmasına karşın yüzme havuzu, spor alanları, güvenlik denilerek v.b oluşumlar ile site daireleri ucuzlaması gerekirken daha pahalı fahiş fiyatlara pazarlanmaya başladı. Buna da biz size bir yaşam stili vaat ediyoruz kılıfı uydurdular. Bir kata12 daire yerleştirdiler. Bir blok 110-120 daireden oluştu. Kat araları penceresiz havasız labirent gibi oldu. Evler daha fazla ev yerleştirmek adına tek cepheli hava almayan evler oldu. Bu sitelerden ev alanlar yaşam stillerini değiştirdiklerini sınıf atladıklarını zannettiler.

Yapıcı firma kendi adamlarından oluşturdukları site yönetimleri ile inşaat bittikten sonra da para kazanmaya devam ettiler. Hem firma kazandı hem de firma elemanları nemalandı. İnsanlar abuk subuk aidatlar ödemek zorunda bırakıldılar. Evin mülkiyet sahibi olmasına karşın 800 ile 2000 lira arasında aidatları olan siteler türedi. Örneğin İzmir Karşıyaka’da 600 konutluk bir siteyi ele alalım burada yaşayan insanlar fahiş aidat ve site yönetiminin saldığı salmalar yüzünden site yönetimini mahkemeye vererek çözüm bulmaya çalışıyor. Ama yönetimi eline geçirenler en küçüğünden en büyüğüne hızla varsıllaştılar. Dar gelirlinin son sığınağı olan Toki konutlarında ise önce aidat, sonra sıcak su parası denilerek insanlar soyulmaya devam etti. Denetçisinin dahi maaşa bağlandığı bu Toki konutlarının aidatları da 300 liradan başlıyor. Ne hizmet mi veriyorlar? Sadece çöpünüzü atıyorlar bir de asansör var. Tasarruf veya oturanlara nasıl bir fayda sağlarız yönetimlerin hedefi değil.

Neden böyle? Neden adaletli dürüst yönetimler tarafından yönetilemiyoruz?
Öncelikle 200 daireli, 600 daireli v.b sitelerin yönetim kurulu yıllık toplantılarında bu kadar insan bir araya gelemiyor. İlk toplantı salt %50 ile toplanabilirken ikinci toplantı yeter sayıda (kaç kişi geldiyse artık) toplanıyor. Yönetim bir de elimizde şu kadar vekalet var diyerek toplantı çoğunluğunu ele geçirince (bu vekaletlerin sahteliği kontrol edilmediğinden) yapabileceğiniz çok bir şey kalmıyor. Çünkü bu tip büyük sitelerde gerek site Avukatı gerekse mali müşavir de işin içinde oluyor. Toplantıda herhangi bir itirazda bu kişiler mesleki avantajlarını kullanarak muhalifleri bastırıyorlar.
İşte makro yönetimin modellenmiş mikro dönüşümü böyle oluyor.

Merak ediyorum oturduğunuz sahibi olduğunuz mülkünüzde yönetimi değiştiremezken ülke yönetimin nasıl değiştireceksiniz. Bu içi boş bir hayalden öte gidebilir mi?
Çürümüşlük, ahlâksızlık, hırsızlık bu kadar patlamışken dürüst namuslu insanlar aptal, enayi olarak nitelendirilirken (bu kadar hırsızlığa bir duruş sergileyip çalmadıkları iş birliği içine girmedikleri için) bu tip insanlar toplumdan dışlanırken nasıl doğru bir çözüm üretebilirsiniz.
Ahlâkını, doğruluk ve dürüstlüğünü kaybetmiş bir toplumda bunun sonu çözümsüzlüktür.
Yaptığınız her şey günü kurtarmak adına geçici işe yaramayan göstermelik uğraşlar olarak kalır.
Neticede vatandaşlık bilincinin oluşmamış olması, demokrasinin içselleştirilememesi, belli bir kültür seviyesine erişememeniz nedeni ile bu bataklıkta debelenmeye devam edersiniz veya siz de bu düzene ayak uydurursunuz.
Türkiye bu kadar çirkefliğe, çürümüşlüğe, hırsızlığa, yolsuzluğa, ahlâksızlığa batmışken işini bilmek bu kadar benimsenmişken nasıl o aydınlık güzel yarınlara erişebiliriz?
Yoksa pollyannacılık oynamaya devam ederek kişisel çıkarlarımıza dokunmadığı sürece görmezden, bilmezden gelerek nereye kadar gidebiliriz.
Nereye kadar.

Zafer ATUN
01 Eylül 2022
zaferatun.wordpress.com