DOMATES BİBER PATLICAN!
Gönderilme zamanı: Pzr Tem 11, 2021 18:03DOMATES BİBER PATLICAN!
“Domates Biber Patlıcan,” Barış Manço’dan bir şarkı adı, bu bir seyyar satıcı seslenişi, el arabasıyla sokaklarda sebze meyve satanların sesi.
Şimdi de önce Kütahya’dan seslenildi böyle, otobüs garajı içinden. Sonra doktor Özkan Diyarbakır’dan seslendi, seyyar satıcı gibi, otobüs garajı önünden. Hastanelerin bir sağlık(!) işlemi, ruhsatı alınmamış, deney aşaması tamamlanmamış, acil kullanım onayıyla isteyene uygulanabilecek bir şey, önce alışveriş merkezlerine sonra sokaklara düştü. Aşağıdaki sözler günümüzün seyyar satışından, daha doğrusu küreselin dayatmasından, pazara kadar düşen, iğneyle verilen küresel bir sıvı satışından…
Doktor, garın dış duvar kıyısına kurulan tezgahtan, gelen geçene bağırıyor, malından alınsın, iğneleyerek verilen mal elinde kalmasın istiyor:
“Piyontek!”
“Piyontek” var.
“Piyontek!” Burada ses düşüyor:
“Sinovak” da var.”
Gazeteler gayet de güzel bunu yazdılar, ne şaşıran ne alınan oldu:
“ 6 gün önce — Doktor stantta Biontech var, Sinovac var diye bağırıp aşıya davet etti. "
Ardından bu;
“İlginç aşı daveti için soruşturma başlatıldı - Son dakika haberleri”
Hemen arkasından, ilk tepkiler, toplum yozlaşmaya, mesleklerin - mevkilerin ayağa düşmesine alışkın:
“ Ne var bunda, adam esprili bir şekilde farkındalık oluşturup insanları aşıya davet ediyor.” yazıldı bilgi ağı gazetelerinde.
Hem ortam da uygunmuş. Otogarda otobüs firmalarının çığırtkanları yolcuyu böyle çağırırdı, anımsayalım mı? “Samsun Samsun! “ “Ankara’ya! Ankara’ya!” “Antalya’ya da yer var!” “Kalkıyor, kalkıyor otobüsümüz kalkıyor!” “Koşun yetişin!”
Daha da arkasından: “ Bakan Koca: Soruşturulmasını gerektiren bir durum yok.” Olaya bakış ve açıklama şöyle: “Kütahya'da otogarda görevli bir sağlık personelimiz mizahi bir tavırla vatandaşlarımızı aşıya davet ediyordu.”
Siyasilerle çay toplayan yargıçlardan seyyar satıcı kılıklı tıpçılara… Otogarda tezgâh açan sağlıkçılara… Kömür dağıtan valilere… Çocuk odası mobilyası reklamı yapan firma satış elemanı gibi çalışan, kravatsız, gömlek yakası açık kaymakamlara… İlaç şirketi sözcülüğü yapan bilim adamlarına, kadınlarına… Güdülen gazetecilere… Mala mülke çöken mafya babalarına, döneklere… Yargıda daha dün karara bağlanan, iki karılı bir adamın öldürülmesi davasında, adamı öldüren katil kadına, imam nikahlı kumaya yani, “ilişki sırası cinayetinde” haksız tahrik indirimi… Olay normal, aman sıra (!) bozulmasın, bu tür ilişkilere zarar gelmesin, sürsün… Bak bak izle, izle izle ağla…
Meyve sebze alımı gibi hakim savcı atama haberlerine ne demeli? Yargı üyelerinin atamasına ne zamandan beri alım deniyor? “Bin hakim ve savcı alımı yapılacak - Yeni Şafak”
“Bakan açıkladı: Bin hakim savcı alımı yapılacak ...” " Yıl sonunda bin hakim savcı alımı yapacağız."
Her yapılan televizyon gösterisi kıvamında, havasında:
“350 yetim ve öksüz çocuğun özel oda hayali gerçekleştirildi. (Gaziantep)” Beyaz suntadan, taklit süslemeli, taçlı kabartmalı, gülünç masa- dolap ve yataklar. Gözler sadelik ve doğal malzeme arıyor. Bir de yardımın böyle göze sokulması, çocukların kullanılması, gösterişe, yapaylığa özendirme iç acıtıyor. Üstelik yapılana yardım denebilse… Neden parası verilmiyor, ailelerin hesabına yardım yatırılmıyor? Bir de sergi odası açmışlar, beyaz boyalı suntaları sergilemişler, üste yetimlere yazı yazılmış: “Yetim Gülerse Dünya Güler”. Bu bebeksi tasarımlar, kıvrımlı gülünç aynalar, büklüm büklüm yatak kenarları, dolap üstleri, kapağının süsleri… Bu tek tip ürün, hangi şirketinse, kim kollanıyorsa; bunlar, çocuğun evine, kişiliğine, cinsiyetine uyar mı uymaz mı denmeden mobilya niyetine çocukların evlerine yamalanıyor, çocuk ailesinden Batı taklidi bir uygulamayla, ayrı oda, oda takımı kavramıyla koparılıyor, çocuklar odalara kapatılıyor. Bencillik topluma şırıngalanıyor…
Aslında Barış Manço seyyar satıcı yüzünden aşkını söyleyememiş. Çok tuhaftır, şarkısı çocuk şarkısı sayılmış… Oysa sözleri aynen böyle: “Tam elini tutmak üzereyken aşkımı itiraf edecekken / Sokaktan gelen o sesle yıkıldı dünyam.”
“Domates, biber, patlıcan / Domates, biber, patlıcan!”
“Bir anda bütün dünyam karardı. / Bu sesle sokaklar yankılandı. / Domates, biber, patlıcan!”
*
Her şey paraya uyarlandı, işler Yeni Dünya Düzenine geçişe ayarlandı…
O halde hep beraber:
“Domates biber patlıcan!” “Lastik mandal lastik mandal!” “Sinek ilacı alana pire ilacı bedava!” “Tarak yanında çakmak!”
“Piyontek! Piyontek var!”
“Bir anda bütün dünyam karardı, bu sesle sokaklar, pardon, otogarlar yankılandı…”
Feza Tiryaki, 11 Temmuz 2021
“Domates Biber Patlıcan,” Barış Manço’dan bir şarkı adı, bu bir seyyar satıcı seslenişi, el arabasıyla sokaklarda sebze meyve satanların sesi.
Şimdi de önce Kütahya’dan seslenildi böyle, otobüs garajı içinden. Sonra doktor Özkan Diyarbakır’dan seslendi, seyyar satıcı gibi, otobüs garajı önünden. Hastanelerin bir sağlık(!) işlemi, ruhsatı alınmamış, deney aşaması tamamlanmamış, acil kullanım onayıyla isteyene uygulanabilecek bir şey, önce alışveriş merkezlerine sonra sokaklara düştü. Aşağıdaki sözler günümüzün seyyar satışından, daha doğrusu küreselin dayatmasından, pazara kadar düşen, iğneyle verilen küresel bir sıvı satışından…
Doktor, garın dış duvar kıyısına kurulan tezgahtan, gelen geçene bağırıyor, malından alınsın, iğneleyerek verilen mal elinde kalmasın istiyor:
“Piyontek!”
“Piyontek” var.
“Piyontek!” Burada ses düşüyor:
“Sinovak” da var.”
Gazeteler gayet de güzel bunu yazdılar, ne şaşıran ne alınan oldu:
“ 6 gün önce — Doktor stantta Biontech var, Sinovac var diye bağırıp aşıya davet etti. "
Ardından bu;
“İlginç aşı daveti için soruşturma başlatıldı - Son dakika haberleri”
Hemen arkasından, ilk tepkiler, toplum yozlaşmaya, mesleklerin - mevkilerin ayağa düşmesine alışkın:
“ Ne var bunda, adam esprili bir şekilde farkındalık oluşturup insanları aşıya davet ediyor.” yazıldı bilgi ağı gazetelerinde.
Hem ortam da uygunmuş. Otogarda otobüs firmalarının çığırtkanları yolcuyu böyle çağırırdı, anımsayalım mı? “Samsun Samsun! “ “Ankara’ya! Ankara’ya!” “Antalya’ya da yer var!” “Kalkıyor, kalkıyor otobüsümüz kalkıyor!” “Koşun yetişin!”
Daha da arkasından: “ Bakan Koca: Soruşturulmasını gerektiren bir durum yok.” Olaya bakış ve açıklama şöyle: “Kütahya'da otogarda görevli bir sağlık personelimiz mizahi bir tavırla vatandaşlarımızı aşıya davet ediyordu.”
Siyasilerle çay toplayan yargıçlardan seyyar satıcı kılıklı tıpçılara… Otogarda tezgâh açan sağlıkçılara… Kömür dağıtan valilere… Çocuk odası mobilyası reklamı yapan firma satış elemanı gibi çalışan, kravatsız, gömlek yakası açık kaymakamlara… İlaç şirketi sözcülüğü yapan bilim adamlarına, kadınlarına… Güdülen gazetecilere… Mala mülke çöken mafya babalarına, döneklere… Yargıda daha dün karara bağlanan, iki karılı bir adamın öldürülmesi davasında, adamı öldüren katil kadına, imam nikahlı kumaya yani, “ilişki sırası cinayetinde” haksız tahrik indirimi… Olay normal, aman sıra (!) bozulmasın, bu tür ilişkilere zarar gelmesin, sürsün… Bak bak izle, izle izle ağla…
Meyve sebze alımı gibi hakim savcı atama haberlerine ne demeli? Yargı üyelerinin atamasına ne zamandan beri alım deniyor? “Bin hakim ve savcı alımı yapılacak - Yeni Şafak”
“Bakan açıkladı: Bin hakim savcı alımı yapılacak ...” " Yıl sonunda bin hakim savcı alımı yapacağız."
Her yapılan televizyon gösterisi kıvamında, havasında:
“350 yetim ve öksüz çocuğun özel oda hayali gerçekleştirildi. (Gaziantep)” Beyaz suntadan, taklit süslemeli, taçlı kabartmalı, gülünç masa- dolap ve yataklar. Gözler sadelik ve doğal malzeme arıyor. Bir de yardımın böyle göze sokulması, çocukların kullanılması, gösterişe, yapaylığa özendirme iç acıtıyor. Üstelik yapılana yardım denebilse… Neden parası verilmiyor, ailelerin hesabına yardım yatırılmıyor? Bir de sergi odası açmışlar, beyaz boyalı suntaları sergilemişler, üste yetimlere yazı yazılmış: “Yetim Gülerse Dünya Güler”. Bu bebeksi tasarımlar, kıvrımlı gülünç aynalar, büklüm büklüm yatak kenarları, dolap üstleri, kapağının süsleri… Bu tek tip ürün, hangi şirketinse, kim kollanıyorsa; bunlar, çocuğun evine, kişiliğine, cinsiyetine uyar mı uymaz mı denmeden mobilya niyetine çocukların evlerine yamalanıyor, çocuk ailesinden Batı taklidi bir uygulamayla, ayrı oda, oda takımı kavramıyla koparılıyor, çocuklar odalara kapatılıyor. Bencillik topluma şırıngalanıyor…
Aslında Barış Manço seyyar satıcı yüzünden aşkını söyleyememiş. Çok tuhaftır, şarkısı çocuk şarkısı sayılmış… Oysa sözleri aynen böyle: “Tam elini tutmak üzereyken aşkımı itiraf edecekken / Sokaktan gelen o sesle yıkıldı dünyam.”
“Domates, biber, patlıcan / Domates, biber, patlıcan!”
“Bir anda bütün dünyam karardı. / Bu sesle sokaklar yankılandı. / Domates, biber, patlıcan!”
*
Her şey paraya uyarlandı, işler Yeni Dünya Düzenine geçişe ayarlandı…
O halde hep beraber:
“Domates biber patlıcan!” “Lastik mandal lastik mandal!” “Sinek ilacı alana pire ilacı bedava!” “Tarak yanında çakmak!”
“Piyontek! Piyontek var!”
“Bir anda bütün dünyam karardı, bu sesle sokaklar, pardon, otogarlar yankılandı…”
Feza Tiryaki, 11 Temmuz 2021