1. yüz (Toplam 1 yüz)

ESKİ TÜRKİYE GERİ Mİ GELİYOR?

İletiGönderilme zamanı: Cum Kas 12, 2021 14:07
gönderen Feza Tiryaki
ESKİ TÜRKİYE GERİ Mİ GELİYOR?

Bu kadar uçuk bir başlık görmediniz eminim. Yüzüp yüzüp kuyruğuna geldiler, yüzüncü yıl deyip duruyorlar, hedefimize az kaldı, gerçekleşecek, diye sayıklıyorlar, neden işi yarım bıraksınlar ki! Pişman olundu desek en küçük bir pişmanlık belirtisi görünüyor mu ufukta?

Andımız geri mi döndü? Milli Eğitim yeniden Atatürk ilkelerine göre mi düzenlenecek? İçimize doldurulan Suriyeli ve Afganlarla ilgili onları geri gönderecek bir karar mı alındı? Her yanı saran Kuran kursları, okul haline getirilen, anaokullarından başlatılan bu kurslar kapatılacak mı? Dini kullanmaya son mu verecekler? İmam Hatip dayatmasından geri mi dönülüyor? Bayramlarımız yine alanlarda mı kutlanacak, değiştirilen ders kitaplarından Osmanlıcılık fasılları, hainleri aklama bölümleri kalktı mı? Yeniden çağdaş bir bakış mı geldi eğitim dünyamıza? Askeri okullar aynı yerlerdeki tarihi binalarında yeniden mi açıldı yoksa?

Neymiş, bayramları artık kutlayabiliyormuşuz. Bu 10 Kasım’a karışmamışlar, Anıtkabir’e rahatça gitmiş vatandaşlar.

Kutladık dedikleri en son bayramımıza bakarsak, neresi kutlamaydı yapılanların? İki popçu konseriyle, gece sokaklara dökülüp konser alanına kadar yürüyüp aşk meşk şarkıları, ışık gösterileri altında, bacakları aça aça, İngilizleri taklit ederek, ağız burun yamultarak gitar tıngırtadanı dinlemenin, miyavlamalar dinletmenin ulusal bir bayramla ne ilgisi olabilir? Var mıydı alanlarda okulların kutlamaları? Marşlarla inledi miydi yer gök? Cumhuriyeti kuran, düşmanı kovan ordumuzun geçit törenleri yapıldı mıydı eski yıllardaki gibi? Halk ozanlarını mı söylettiniz? Türküler mi okuttunuz?

Çok tartışılan, yenilendi denilen Atatürk Kültür Merkezi aynı günlerde yeniden açılıyor, ilk operası Sinan’ın hayatı imiş. Oldu mu? Yakıştı mı? Yeri mi, sırası mı? Neden Cumhuriyet konulu değil; Atatürk konulu değil?

Dünü ve bugünü bir an gözden geçirsek, gazete başlıklarına baksak, olanları, daha bu gün denilenleri bir an için anımsasak durumun hiç değişmediğini, daha da kötüye gittiğini anlarız…

Yukarıdaki sözü son günlerde çok sık duyuyorum, orada burada okuyorum. Denilenle, yapılanı ayıramıyoruz, sanırım mesele burada. Bir de fırıldakların, dün başka bugün başka söyleyenlerin, her devrin döneklerinin etkisinde kalıyor olabiliriz. Dün BOP eşbaşkanlığına takanlar, bunun itirafını televizyon kanallarında günde kırk kez yayınlayanlar, bu gün saraylarda mutlu ve mesut ağırlanıyorlar. “Sarayın” düdüğünü çalıyorlar.

Ne güzel sözdür: “Âyinesi iştir kişinin lafa bakılmaz.” Gazi Eğitim Enstitüsünün ana binasındaki işliklerin kapısında yazardı, Ziya Paşa’nın bu sözü.
Bir bakalım mı yönetimin üst katları neler demiş, gazetelerimiz neler yazmış, bu 10 Kasım’ın ertesinde.

Dün Yeniçağ gazetesi üst üste koymuştu bir tomar gazeteyi, bunlar 10 Kasım’ı hiç görmediler diye. Bugün de, ben üşenmedim tek tek baktım ön sayfalarına. Akıl almıyor. Hani Kamran İnan sormuştu bir zamanlar: “Bu kadar hain nasıl yetişti?” diye. Öyle. Bu kadar yüce Önderimize düşman olan, devlet kurucularına saygısız davranabilenler, değer bilmezler, sevgisizler nerede yetişti, nasıl yetişti?

Bursa Belediye başkanının yaptığını nereye koyalım? Saat dokuza gelirken bilgi ağındaki tanıtım resmini birden en sırıtık resmiyle değiştirmiş. Hani Türkkan’a saldıranlar neredesiniz? Ulusumuzun en yaslı gününde, kendine o makamı kazandıran, bağımsız devlet veren yüce Önderimize saygı yerine, sözde nefretini sunana yaptırımınız ne?

Bir öğretim üyesi, Selçuk Üniversitesi İslami İlimler Fakültesinden Hüseyin Gökalp, sosyal iletişimden kinini, içinin pisliğini kusmuş: "Doğ ey güneş erit taştan adamı. Ve kurut taşları diken elleri" yazmış, 10 Kasım iletisinde. Tepki almış bu sözleri. Hemen silmiş. Yerinden alınmış mı? Soruşturma açılmış mı?

Samsun’dan bir fabrikanın yaptığı ise çirkin ötesi. Heykel kavramı bu dönemdeki kadar, böylesine ayağa düşmemişti. Görsellik bu kadar ucuzlamamıştı. 10 Kasım’da duyurdular.

“Otomobil parçalarıyla 3,5 tonluk Atatürk heykeli yaptılar."

Heykelinizi büyük bir sanatçıya estetiğe uyan birine yaptırırsınız, kaideye o otomobil parçalarını mı neyi koyacaksanız reklamınızı öyle yaparsınız, en azından bu kadarını düşünebilirsiniz değil mi? Aslında Atatürk’ü reklamınızda kullanmak da yakışmaz, buna izin verilmez!

Gazetelere şöyle bir bakarsak:

"Milat": Hiçbir yerde anmıyor Atatürk’ü. İşine gelen, Atatürk’e hiç mi hiç yakışmayan, uymayan bir benzetmeyi kapağına almış. Tabii Atatürk’e Atatürk denmiyor orada, “Gazi” deniyor.

“… Şayet Gazi hayatta olsaydı emin olun bunları o partiden sopayla kovalardı.” Yine gerçeklere uymayan, gerçeğin bunun tam tersi olduğu bir söz daha: …Gazi’nin mirasına sahip çıkan birisi varsa, o da biziz.”

“Milli Gazete”: Daha gazetesine yazdığı günün tarihiyle, Cumhuriyeti, devrimlerini inkâr ediyor. Kafa nerede kalmış. “Hicri 6 Rebiülahir 1443”

“Milliyet” şaşırtmış. Belki de seçim kokusu aldılar, göz boyuyorlar:

“Türk halkı 83 yıl önce yitirdiği Ata’sını unutmadı, unutturmadı.” deyip Anıtkabir’den resim koymuşlar.

“Sabah”, sabahlığını yapıyor. Sahibinin sesi: “Atatürk’ün mirasına sahip çıkan biziz” yazmış, bu sözün aslını da resmin altına yazmış: “Bu ülkede Gazi’nin…”

“Takvim”: Oynanan son tiyatronun kuklalarını konuşturuyor, oyuna doymamış. Tabii bu arada 10 Kasım’ı, günün anlam ve önemini hiç duymamış, başlık şu:

“Testi kırıldı. Şehide hakaret…”

Şehit dedikleri 1997 yılında dağda çobanlık yaparken ölen bir genç. Teröristin mayınına mı basmış, havan topu mu gelmiş üstüne, belli değilmiş. Şehitlerin kayıtlarında yokmuş adı, o yılın gazetelerinde de olay yazılı değilmiş. Bir bilinmez olaya takılınmış gidiliyor. Siyasetçilerin birbirine bu kadar küfrettiği günümüzde bir vekilin kendisine küfredene küfür etmesi olay oluyor.

“Türkiye” gazetesi, Atatürk Kültür ve Tarih Kurumunda konuşma yapılmasa, CHP’ye laf atılmasa 10 Kasım’ı hiç görmeyecek. Atatürk resimsiz, “Gazi…” diye başlayan, kovalardı diye biten aynı söz yazılı sayfalarında.

Yeni Akit; şaşırtmıyor. Başlığı: “Çarpık bir Atatürk istismarcılığı var.” deyip İYİ partiye İpliler diye yükleniyor.

“Yeni Birlik”, manşetten: “Mirasına sahip çıkan biziz.” Yine aynı sözün alıntısı.

“Yeni Şafak’ta”, minicik pul kadarcık bir yerde Anıtkabir resmi. Üstünde o söz: ”Gazi, sopayla kovalardı.”

Asıl başlıkları: “ Hürkuş Nato’da. Hava araçları, İHA’lar…” Askersiz hava ordusunu kurmuşlar görünüşe göre… Oyuncak uçaklar. Meğer ne kadar meraklıymışlar gökyüzüne. (!)

İHA’ların mucidi olarak takdim ettikleri iş adamı Bayraktar ise, Aralık 2014’te "Harf inkılabı insan olabilmenin en temel unsuru olan düşünmeye vurulmuş en büyük darbedir" demişti. Yedi yıldaki değişikliği gelin açıklayın.

“Yeniçağ”: Devlet erkanı tam tekmil demiş, ana sayfada, Anıtkabir resmiyle. Biraz değişik olan tek bu gazete. Korkusuz ve Sözcü de işi idare etmişler.

Yeni adlı gerici gazeteleri say say bitmiyor. Bu da bir yeni; Yenisöz. Tutumu duruşu diğer dinci yayınlarla aynı.

Gazeteci Müyesser Yıldız’dan bu görüş:

Yıldız, bu 10 Kasım’da kamu binalarındaki değişikliğe dikkat çekiyor,

Genelkurmay Başkanlığı, Hava ve Deniz Kuvvetleri Komutanlıkları, Jandarma Genel Komutanlığı ile İçişleri Bakanlığı ve Emniyet Genel Müdürlüğü binalarında Atatürk posterinin asılmadığını belirtiyor yazısında.

Bu durumun, ABD ve AB'nin yıllar önce, kamu binalarına Atatürk resmi asılmasından duyduğu rahatsızlığı dillendirmesi olduğunu da hatırlatıyor.
Durumumuz bu. Bizim tatlı su Atatürkçülerimiz ise memnunlar durumdan: “Eski Türkiye geri mi geliyormuş?”

Olur olur, siz böyle aymazlığa devam ederseniz bal gibi olur… Armut pişer ağzımıza düşer…

İktidarla aynı yolun yolcusu olmaya devam ettiği müddetçe de bu muhalefet, daha neler olmaz neler. En son CHP başkanının dediği şu sözü anlamaktan o kadar mı uzağız?

“… ama şundan emin olmanızı isterim ki Mustafa Kemal'in kurduğu bu partinin kadroları, yoldaşları biz hep birlikte güzel cumhuriyetimizi, cumhuriyetin 2’nci yüzyılında gerçek anlamda bir demokrasi ile taçlandıracağız".

Neyle neyle? Gerçek anlamda bir demokrasiyle. Ne yapacaksın? Taçlandırma. Demek Atatürk gerçek anlamda Cumhuriyeti taçlandıramamış, şimdi bölünmüş yapıya geçmek amaçlı Anayasa değişikliklerine yardım ederek, Sevr’de yapılamayanı yaptırarak, kuruluşumuza, ulus yapımıza olmayan bir ortak katarak gerçek demokrasi kuracaksınız…

İhanetin bu derecesi görülmemiştir…

Uykunun da bu derece derini…

Eski Türkiye geri mi geliyor?

Geliyor, geliyor, bekleyin kucağımıza koyacaklar…

Feza Tiryaki, 11 Kasım 2021