1. yüz (Toplam 1 yüz)

ÇEK ZİNCİRİ

İletiGönderilme zamanı: Pzr Oca 30, 2022 18:17
gönderen Feza Tiryaki
ÇEK ZİNCİRİ

Akşam gözlerime inanamadım. Bakanlık adıyla sanıyla kendini tanıtarak (Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı), bir diziyi övmüş. Diğer dizilerden de böyle hareketler bekliyorlarmış.

Yeni okulumuz televizyon kutusu. Öğretmenler de senaristler.

Okula gitmeye, sıralarda yıllarca dirsek çürütmeye gerek kalmamış. Baka baka aptallaşacaksın… Bilmediğin konu kalmayacak. İşverenin sorumluluğunu bile televizyon dizisinden öğreneceksin. Bak orada baba ne demiş haylaz oğluna. Al dersini otur!

Övdükleri dizi de, her türlü ahlaksızlığın ballandıra ballandıra anlatıldığı, çok eşliliği normalleştiren bir dizi, içindeki bir sahneyle övmeye kalkıştıkları dizi. Aileden sorumlu kişilerin kurumların çoktan yasaklamaları gereken bir diziyi gündeme getirme, üstelik anlaşılmaz sözlerle övme…

Kocasını aldatan iki çocuklu geçkin bir kadının evine koca iş gezisindeyken gece yarısı giden, boynuzlanan kocanın pijamasını giyen, mutfakta, boynuzlanan kocanın karısıyla makarna (dizide makarnaya ısrarla şıpagetti deniyor) ziyafeti çekerlerken kocanın zili çalmasıyla önce perde arkasına, balkona, sonra da bahçeye atlayarak kaçan dizinin kahramanı evli adamın hikayesini gördüm en son. Öyle çekilmişti ki konu, seyirciye aman yakalanmasın kaçsın dedirtiliyor evli adamın evindeki onursuz, gözü başka kadınlardaki evli adama. Kocamış baba, kocamış karısını damadının kapıldığı aynı kadınla aldatıyor üstelik başka bölümlerde.

Herkes birini aldatıyor. Ahlaksızlık, kötülük, kirli ilişkiler filmin ana konusu. Aile içi tecavüzden, öz dayıdan olma kız, burada başrolde. Aldatılan bu kadın da sonra boşanıp başka evli biriyle yaşıyor, adamın evli olduğunu bilerek, evlenmeyi hiç düşünmeyerek, iki eşli olmayı kabul ederek, yani dost hayatı yaşamayı normal görerek… Kumayı benimsetecekler izleyiciye. Tek bir temiz tipin olmadığı, kendini yerine koyabileceğin sevebileceğin tek bir karakterin olmadığı bir dizi, kimse dur demiyor sürüp gidiyor. Dallas dizisini geçen bir dizi bu bakanlığın övdüğü dizi. Çünkü yandaş kanalda yayınlanıyor çünkü istenen zaten dizilerle insan aklını, gönlünü fikrini yönetmek.

Dönem öyle bir dönem ki karısından boşanmadan yarım asrı bir artistle geçiren yaşlı yönetmen – genç oyuncu kadın aşkı daha geçen gün yeniden kutsandı. “Hayat arkadaşı” diye bir söz uydurdulardı yıllar önce hâlâ bu sözü kullanıyorlar. Doğal bir ölümle ölen kişinin tabutu, ne alakası varsa artistliğin şehitlikle, bayrağa sarılıyor. Arıyorsun, şehit aileleri dernekleriyle bile ilişkisi yok. Köpek barınaklarına mama yardımı istenmiş yalnızca cenazede, çelenk gönderenler için.

Bu nikahsız yaşama, imam nikahı aldatmacası, yasa dışı çok eşlilik… Şeriat düzeninin ilk basamakları olacak. Kendine Cumhuriyet kadını yakıştırması yapanlar da, bu oyunda oyuncular… Göz boyuyorlar.

Yoksa “Yeni Dünya Düzeni”ni nasıl kuracaklar?

Hem tarikatların iyice güçlendirildiği, dinciliğin tekeline girildiği, Cumhuriyet değerlerinin tek tek yitirildiği dönemde iktidar partisine destek ver, o partinin bölücü açılımı için yollara dökül, sonra al eline mikrofonu Cumhuriyet kadınıyım de! Bu kadar ikiyüzlülük olamaz.

Sonra bir tıngırdatıcı (piyano tıngırdatırmış) bölücü destekçisi olduğu bilinen hepimiz Ermeniyizci bir parti elemanına keşke CHP’ye başkan olsaydı desin. İkiyüzlülük, Atatürk’ü kullanmak başka nasıl olabilir ki?

Yukarıda tanıttığım diziyi övücü habere de şaşırmamalı. Gün, beyin yıkama, algıları yönlendirme günü…

İşte haber:

“Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Kanal D ekranında dün akşam yayınlanan "Camdaki Kız" dizisindeki bir meslek kazası sahnesinin gerisinde gerçekleşen diyaloglar hakkında açıklamada bulundu.”

Başlıklar şöyle:

"Camdaki Kız'da “iş cinayeti” işlendi, Bakanlık açıklama yaptı."

"Camdaki Kız'da işlenen ölümlü iş kazası gündem oldu. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Camdaki Kız dizisinin 28. bölümü hakkında açıklama yaptı."

Sonra karmaşık bir anlatımla şunlar deniyor:

“Dizide, işverenin iş kazasındaki sorumluluğuna dair kullanılan ifadelere gelen tepkilere tarafsızlık getirerek işverenlerin meslek sağlığı ve güvenliğine dair sorumluluklarını bir kere daha hatırlatma adına bir tanımlama yapma ihtiyacı hasıl olmuştur.”

Koskoca bir bakanlık hadi bu bakanlık Aile bakanlığı olsa bir derece anlaşılır da, bir dizinin hayalden tasarlanan aslında olmayan bir iş kazası için bakanlık devreye girer, dizideki hayali sözler için dizicilere teşekkür eder mi? Toplumda bu durumu över mi? İş yasası maddelerini sayarak hem de. Olan kaza gerçekmiş, oyuncular gerçekmiş, dizideki iş kazası ölümü gerçekmiş gibi… Gerçek şu, geçen yıldan bir haberde gizli: “Türkiye, Avrupa'da en fazla işçi ölümlerinin yaşandığı ülke. Derecelendirmede birinci sırada.”

Dizideki iş kazası, bakanlık açıklaması düşle gerçeğin karıştırılması gibi.

“Açıklamada, dizide işveren rolünde olan karakterin söylediklerinin kanuna açık açık tutarsız ifadeler olduğuna yer verildi.” sözü gazetelerden alıntı.

Dizideki iş kazası, patronun dedikleri, patronun babasının sözleri tekrarlanarak, yasa maddesi açıklanıyor bakanlığın yazısında:

"… Bu arada, işverenin iş sağlığı ve güvenliğine ilişkin genel yükümlülüklerinin düzenlendiği 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği (İSG) Kanunu'nun 4'üncü maddesinde bulunan hükmü bir defa daha hatırlatmakta üstünlük görüyoruz: 'İş yeri dışındaki uzman birey ve kuruluşlardan hizmet alınması, işverenin sorumluluklarını ortadan kaldırmaz.”

Madem halkı televizyonla eğitmek istiyorsunuz daha doğrusu işverenleri eğitmek, onlara sorumluluklarını anımsatmak; bunun için seminerler düzenlenemez mi? Gerçek bir kaza haberinden yola çıkılamaz mı? Suçlulara soruşturma açtırtarak, suçlulara caydırıcı cezalar verdirterek, benden ondan diye kayrılmadan, gözünün yaşına bakılmadan…

Açıklamanın son sözleri insana kalp krizi geçirtecek türden:

“Bu bağlamda; televizyon kanallarının gerek dizilerinde gerekse de öteki programlarında işledikleri konulara dürüst bir şekilde yer vermelerinin ne kadar etkin ve manâlı olduğunu bir defa daha hatırlatmakta yarar görmekteyiz."

Dizilerde dizicilerin işledikleri konulara dürüst yer verilmesi, etkin ve manalı oluyormuş. Dizideki hayali babanın haylaz oğluna dedikleri bile açıklamaya alınmış:

“Sen ancak kağıt üzerinde işveren olursun. Şirkete gitmiyorsun, adamların başında durmuyorsun, sistemini kurmuyorsun.”

Of ki of! Eğitime bak!

Hem de Camdaki Kız gibi bir konusu olan dizilerde eğitime dikkat çekilmesi… Dizinin kahramanlarının bitmez tükenmez şekilde ahlaksız ilişkiler içinde olmaları önemli değil. Babası çocukken tecavüz etti dedikleri birini bile (Laz kızı) araya sokuşturmuşlar. Laz kızı denilerek çaktırmadan bölücülük de ediliyor. Kız o zaman ilkokuldaymış. Aile kurumu yerle bir. Yirmilik dayının 13 yaşındaki yeğeniyle ilişkisinden doğan kız zaten başrolde. Hastalıklı insanlar kahramanlarımız. Bunu izleyecek çocukları kimse düşünmüyor. Güzeli göstererek toplumu eğitmek yok bundan böyle. Olsun. Bu konular arasına etkin ve manalı sözler sıkıştırdınız mı mesele kalmıyor, üstelik övgü alıyorsunuz…

Niye iki üç bölümle sırf yetişkinlere çevireceğiniz bir film lastik gibi uzatılıyor, sakız gibi çiğneniyor böyle? Yirmi sekizinci bölüme dikkat çekiliyor resmen. Reklamın büyüklüğü göz kamaştırıyor!

Camdaki Kız romanındaki şu açıklama topluma ne verildiğini iyice göstermiyor mu?

“Bir yandan bu Laz’ı çok seviyorum. Bir yanda evde hanım ve çocuklar. Onlara da kıyamıyorum. Nalan’dan kolay vazgeçerim sanıyordum o da öyle değilmiş.”(s. 267)

Sayın bakın şimdilik üç kadın, üç eş, üçünden de geçemeyen bir adam. Bu öykü Türk toplumuna ne verecek? Ne öğrenilecek? Neyin dersi alınacak… Bildiniz bildiniz, çok eşlilik benimsetilecek…

Yeni Dünya Düzeni kurulurken dünyada, bizde de yeni düzen böyle kurulacak…

Dizilerle, magazine konu olan oyuncularla, artistlerle, şarkıcılarla… Çıkarına bakanlarla…

Gerçek önemsenmeyecek. Gemisini kurtaran kaptan olunacak… Her koyun kendi bacağından asılacak… Ahlaksızlık öğretilenden, ahlak beklenecek…

Açık saçık sahne giysileriyle bir anda gündeme gelen kadın şarkıcının “Yurtta aşk dünyada aşk” adlı bir şarkısı bile varmış.

Yüce önderimizin en ünlü sözü alaya alınmış… Kimse sesini çıkarmamış…

Başka bir kadın şarkıcı da bu şarkıcı için:

“Gülşen aslan gibi şarkıcı, efsane bir söz yazarı.” demiş.

Sözlerinden biri de buymuş:

“Zig zag çizme, gözüm kamaştı/ Zig zag gitme, aklım karıştı
Sorsak kim haksız, kim haklı? / Sen kimden yanasın?/ Gözü karasın”

“Yatcaz kalkcaz” sözleriyle ünlü, Türkçeyi öldüren şarkısına ve hepsi birbirinin benzeri saçma sözlü diğer şarkılarına hiç girmeyelim.
Efsane sözü de harcanıp gitmiş böylece.

Esra Erol, sahnesinde topladığı zavallılara geçen gün nutuk çekmiş. Bağırmış çağırmış, kızlara terbiye vermiş… Gazeteler yazdı.

Ne iyi etmiş, yeni bir yol açmış, doğrudan bağırıp çağırma eğitimi… Kameraları tut üstlerine topladıklarının, sinek gibi ez onları…

Bir bakanlık da bundan böyle dizilerden eğitim verdirecek… Kazalar önlenecek! Sosyal güvenlik sağlanacak…

Ya geçen yıl her üç günde bir, plastik çöp atığı (geri dönüşüm) depolarında çıkan yangınlar? Hepsi bir yılda 121 yangın. Yurtdışından alınan atıklar da varmış bu depolarda. Tüm yurda yayılmış bu depolar. Atık satın alınıyor yani bildiğimiz çöp. Ve bunlar durmadan kaza sonucu yanıyor. Her yangın havayı suyu kirletiyormuş, kalıcı zehir bırakıyormuş geride ve yangınlar nedense gece yarıları çıkıyormuş. Yıllardır sorumlusu bulunamamış, bu haber de bugünün sabah haberi, yazıya ekledim. Hemen dizilerde işlensin, insanlar tedbirlerini alsın, ağız burunlarını daha bir maskelesinler, yeraltı suları kirlenirmiş, boş versinler buna (!), korkuyla korkutulan virüs öyküleri yalnız bırakılmasın, işin içine böyle gerçeği de katılsın…

Dünyada yavaş yavaş tedbirler bırakılırken, İngiltere hepten bırakmışken, bizde "vaka sayıları" korkutmacası sürsün…

"Uyku geldi bedene ne mutlu kalkıp gidene…"

O zaman seslenelim:

"Tımarhaneci, çek zinciri!"

Feza Tiryaki, 29 Ocak 2022