1. yüz (Toplam 1 yüz)

Sorun Alinazik Değil, Gerçekten Nazik…

İletiGönderilme zamanı: Pzr Ara 11, 2011 11:58
gönderen faruk haksal
Geçtiğimiz hafta içinde Amerikan başkan yardımcısı bir “sayın” ülkemize hoş geliyor, sefalar getiriyor.
Ekselanslarını basınımızdan dikkatle izliyoruz: Pek sayın beyzademiz küçük bir müfrezeden oluşan korumaları ile birlikte Mahmutpaşa’ya gidiyor, Samatya’da alinazik zıkkımlanıyor, çok beğeniyor, az şekerli kahvesinin yudumladıktan sonra afiyet şeker oluyor ve derken, “def” olup gidiyor bu ülkeden…
Def ve davul eşliğinde dingildenen Türk siyaseti bize kalıyor…
Peki, bu muhterem sayın ne için geldi bizim ülkemize?
Ne getirdi?
Ne götürdü ya da ne götürüyor, ne götürmekte?..
Ve ne konuştu bizim hazretlerle?
Neler söyledi?
Neler dinledi?
Hangi talimatları dikte etti?
Hangi nasihatleri etti?
Ne oldu açıkçası, saat kaça kaç var?..
Biliyor muyuz?
Hayır, Türk medyası bu konularla ilgili değildir.
ABD başkan yardımcısının bir hışım Türkiye’ye gelip, ameliyatlı Başbakanımızın yatağının ayakucuna oturarak neler konuştuğu bir kısım medyamız için “reyting” konusu değildir
Biz ülkemizin kaderini yakından ilgilendiren tüm önemli satırbaşlarını bizler yabancı basından öğrenmek durumundayız.
Amerikan başkan yardımcısı ülkemizde Başbakan’dan başka kimlerle konuşuyor?
Ermeni lobilerinin temsilcileri ile…
Başka?
Rum lobilerinin temsilcileri ile…
Başka?
Patrikhane yetkilileri ile…
Sonra?
Sonra katıldığı “küreselciler” toplantısında Sayın Babacan [her nasılsa] kürsüye çıkıp bir kelam ediyor ve engin devlet tecrübesi ve usta diplomasi dili ile buyuruyorlar ki,
- Batı’da yaşanan krizi Türk hükümeti yönetseydi, işin içinden sıyrılmasını bilirdi…
ABD başkan yardımcısından bu garip çıkışa yanıt gecikmiyor:
- Küçük köpek balıklarının dolaştığı denizin balinası biziz…
Bu söz, “herkes haddini bilmeli,” biçimindeki azarın diplomasi dilindeki nazik ifadesidir.
Salonda ıssız bir sessizlik oluyor.
Küreselci topluluk bön bön bakıyor ABD başkan yardımcısının yüzüne.
Ancak bu aynı anda Sayın Babacan’ın nereye baktığını söylemek oldukça çetrefilli bir mesele…
Küreselci dinleyiciler şaşkın.
Sayın Babacan süzgün ve süzgün.
ABD başkan yardımcısı muzaffer, mağrur ve gururlu bir diplomat…
Tek perdeli oyun böylece sonuçlanıyor:
- Şah!.. Ve mat.
Bir oyun daha oynayalım mı diye soruyor Sayın Baba/can?..
Oturumu yöneten küreselci modaretör yanıt veriyor:
- Otur yerine yenik pehlivan!..
Ve derken… Uçağı kalkıyor muhterem baş/yardımcının…
Uğurlayanlar, duacısı olanlar, geleceğini ona bağlayanlar ve el sallayanlar dolduruyor Atatürk Havaalanını…
Mustafa Kemal öfkeli.
Allah kavuştursun!

farukhaksal@gmail.com

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ:
http://www.soruyusormak.com
http://www.dnm-ler.com