1. yüz (Toplam 1 yüz)

Gardrop, Tören Ve Tarikat Atatürkçülüğünden Arınmak Gerek…

İletiGönderilme zamanı: Pzt Oca 23, 2012 9:53
gönderen faruk haksal
- Beni görmek demek, zorunlu olarak yüzümü görmek demek değildir. Benim düşüncelerimi anlıyor, duyduklarımı duyuyorsanız, bu yeterlidir!
Böyle demiş Türk milletinin büyük “Ata”sı.
Ve hemen ardından da eklemiş:
- Türk milleti zekidir...
Bu büyük adam öteki dünyaya göçtükten sonraki süreçte de zekâsı her geçen daha gelişen “necip” Türk milleti, yaşanan her dönemin koşullarına özgü, birden çok Atatürkçülük üretmiş...
Ve böylece de ortaya çok sayıda Atatürkçülük çıkmış.
Ne gibi mi?
Gardırop Atatürkçülüğü gibi, tören Atatürkçülüğü, sözde Atatürkçülük, özde Atatürkçülük, tarikatçı Atatürkçülük v.s. gibi...
Peki, bu doğurgan süreç içinde Atatürk’ün gerçek düşüncelerine ne olmuş? Hani bizim, anlamamız istenen düşünceler, hangi yana savrulmuş ve hangi mangalda kül olmuş?
İşte bütün mesele burada...
Atatürk ilkeleri, Türk Devrimi’nin ilkeleridir, temelidir ve tartışma götürmez bir biçimde esasıdır.
Emperyalizme karşı kurtuluş savaşı vererek [devrimle] kurulan bir ulusun temel rehberidir bu ilkeler.
“Atatürkçü Düşünce” işte bu rehberin omurgasıdır.
Emperyalizme karşı ulusunuzun çıkarlarını, sınırlarını, kültürünü ve ekonomisini savunmadan Atatürkçü olamazsınız.
Atatürkçü düşünce, önce vatan, demekle başlar.
Önce vatan, yani tam bağımsızlık!
“Şuna değmiş, buna değmemiş” biçimindeki bir oynaklık yoktur bu düşüncenin içeriğinde.
Bağımsızlık BİZİM karakterimizdir, diyeceksiniz... Öyle kısık bir sesle ve usulca falan da değil; bangır bangır haykıracaksınız temel hedefinizi. Açıkça ve bütün gücünüzle!
Sonra?..
Sonra ALTI OK’un diğer ilkeleri gelecek peşi sıra.
Bu temel altı ilkeye, bir partiye oy toplamak için değil, tıpa tıp ve taviz vermeden uygulamak için sahip çıkacak ve her bir oka, bu ülkenin en temel esasları olarak bağlanacaksınız.
Yani sözde değil, özde altı oktan yana olacaksınız…
“Atatürkçü Düşünce”yi bir tabela reklâmı ve koltuk sevdasının aracı olma kirliliğinden arındıracaksınız...
“Atatürkçü Düşünce”nin bu ülkenin kaderine egemen olması yönündeki mücadele ciddi ve oldukça meşakkatli bir iştir. Eylemlerinizi her türlü politik çıkarın dışında tutmayı gerektiren, özveri isteyen, güç isteyen, dayanıklılık, sabır ve namus gerektiren bir uğraştır.
Ayak-oyunlarına ve politik entrikaların çıkar hesaplı çalımlarına karşı dirençli bir mücadelenin adamı olmayı gerektirir.
Almak için değil; vermek için... Bir koltuğa oturmak için değil, ayağa kalkmak için mücadele etmektir Atatürkçü Düşünce.
Altı oku parçalayıp bu ülkenin tapusunu iç ve dış çıkar odaklarına teslim etmek isteyenlere karşı durabilmek için ayağa kalkmaktır Atatürkçü Düşünce… Türlü çeşitli ayak-oyunları ile üzerine oturulan koltukta politik logaritmalar türetmek değil...
Örneğin, nasılsa edinilmiş bir yüksek okul diplomasını siyaset borsasına sunarak, keskin-sirke tadındaki kişisel hırslarının faturasını Ege’nin bir sahil kasabasında Atatürkçülüğe yaslanarak tahsil etmeye kalkışmak hiç değildir…
Atatürkçü Düşünce, sözünü etmeye çalıştığımız bu toz ve duman ortamından ve siyaset bezirganlarının tasallutundan kurtarılmalıdır!..
Atatürkçü Düşünce, öncelikle Atatürkçüler arasında Altı Temel İlke’nin etrafında benimsenmeli ve kişisel çıkar tahterevallisi olarak kullanılmaktan kurtarılarak, yurtsever bilinç ortamına doğru yükseltilmeli ve ayrık otlarından [mutlaka] arındırılmalıdır.

farukhaksal@gmail.com

LÜTFEN “TIK”LAYINIZ:
http://www.soruyusormak.com
http://www.dnm-ler.com