1. yüz (Toplam 1 yüz)

Halkı sindirme kararnamesi! / Arslan BULUT

İletiGönderilme zamanı: Pzt Ara 25, 2017 12:15
gönderen Oğuz Kağan
Halkı sindirme kararnamesi!

Olağanüstü Hal kapsamında çıkartılan 696 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, medyada daha çok tutuklu ve mahkûmlara tek tip kıyafet giydirilmesi yönüyle görüldü. Bir de CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, "Yargıtay ve Danıştay'a militan hâkim tayin ederseniz öncelikle onun karşısına biz çıkacağız. Buna izin vermeyiz." dedi.

* * *

KHK ile Ceza Muhakemeleri Kanunu'na da müdahale edilmiş oluyor. Yapılan değişiklikleri burada tek tek ele almak mümkün değil. Bu sebeple "darbecilerle mücadele eden sivillere ilişkin düzenleme"ye bakalım:

"MADDE 37: 15/7/2016 tarihinde gerçekleştirilen darbe teşebbüsü ve terör eylemleri ile bunların devamı niteliğindeki eylemlerin bastırılması kapsamında, karar veya tedbirleri icra eden, her türlü adli ve idari önlemler kapsamında görev alan kişiler ile olağanüstü hal süresince yayımlanan kanun hükmünde kararnameler kapsamında karar alan ve görevleri yerine getiren kişilerin bu karar, görev ve fiilleri nedeniyle hukuki, idari, mali ve cezai sorumluluğu doğmaz."

Maddede "Resmi bir sıfat taşıyıp taşımadıklarına veya resmi bir görevi yerine getirip getirmediklerine bakılmaksızın" diye de bir ifade var!

* * *

Bu maddenin, sadece 15 Temmuz'da, köprüde, asker kafası kesen sivillerin yargılanmasını engelleme amacıyla çıkarılmadığı belli!

Peki, bu kararname, kafa kesenleri kurtarır mı?

Hiçbir kararname bir suçu ortadan kaldıramaz! Kaldı ki, kafası kesilen askerin, halka ateş açtığına dair bir delil de yoktur.

Bu madde, ceza hukukunun genel ilkelerine aykırıdır. Kimseye, işlediği bir suçtan dolayı yargılanmama garantisi verilemez!

Madde, sadece 15 Temmuz'u kapsamıyor; "olağanüstü hal süresince" terör eylemlerinin bastırılmasında görev yapan herkesi koruma altına alıyor!

Böylece, sivil silahlı grupların, iktidara karşı her türlü eylemi, terör gerekçesiyle bastırması serbest hale getiriliyor.

Böyle kanun veya kararname olmaz! Geçersizdir! Orman kanunları, kararname adı altında meşrulaştırılamaz.

* * *

Kararnameyle birlikte, artık istinaf mahkemeleri, hükümde gerekçe yazılmadığı ve savunma hakkının sınırlandırıldığı gibi sebeplerle alt mahkemelerin kararlarını bozamayacak!

Bu maddelerle davaların uzaması önlenecekmiş! Mahkemelere, savunma hakkının sınırlandırılarak karar vermek gibi bir yetki tanınmış oluyor! Yani ceza mahkemeleri, mahkeme olmaktan çıkarılıyor!

Silahlı gruplara yargılanmama garantisi verilen ve savuma hakkını sınırlayan bir ülkede serbest seçim yapılamaz!

* * *

Hak, hukuk, kanun tanımazlık, belediyelere de sıçradı. CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen, Trabzon'daki vahim bir uygulamayı gündeme taşımaya çalışıyor:

"Kamulaştırma bedeli ödemekten kaçınan belediye, vatandaşların arazilerini, İmar Yasası'nın 18. maddesi kapsamında imar planından geçirerek başta Gölçayır mahallesinde olmak üzere, arazinin yüzde 40'ına kadarına bedelsiz olarak el koymaktadır. Yani devlet, kanuna karşı hile yöntemiyle vatandaşını dolandırmaktadır."

* * *

Yine Nagehan Alçı'ya göre 28 Şubat davası, FETÖ'den tutuklu savcı Mustafa Bilgili'nin yazdığı iddianamenin "bir kopyasıyla" başlatıldı! Gazeteci Mehmet Bican, "28 Şubat sürecinde, komuta kademesini türlü komplo, tezgâh ve kumpaslarla ortadan kaldırmaya çalışan, sadece Ankara Cumhuriyet Savcısı Mustafa Bilgili miydi? Öteki yargı ve emniyet mensupları neredeler şimdi?" diye soruyor ve kumpasta rol alan savcılar, hâkimler ve bilirkişilerin bugün ne durumda olduğunu isim isim veriyor. Bican, 28 Şubat ile ilgili bir kitap da yazdığı için, konuyla ilgili ayrıntılara da vakıf... Hemen hepsi ya tutuklu, ya firari!

Öyleyse bu iddianameyle dava açmak, ne anlama geliyor?

Arslan BULUT, 25 Aralık 2017
arslanbulut@yenicaggazetesi.com.tr