1. yüz (Toplam 1 yüz)

Putin-Obama-Yarım Kalan Darbe ve dünyanın öbür yüzü…

İletiGönderilme zamanı: Cum Ağu 05, 2016 0:14
gönderen Erkan Güçiz
“Halkların Davası” adlı sitede, 27 Temmuz 2016’da, Tunuslu Matematikçi ve Bilgisayar Mühendisi olarak tanıtılan Hannibal Genseric imzalı, “Türkiye: Putin, Obama’yı kendi darbesinde nasıl ‘şah-mat’ etti” başlıklı bir yazı çıktı.

Büyük bir olasılıkla yazının kaynağı Rus istihbarat ve propaganda kuruluşları. Bu imza ile çıkan yazıların tümü, ABD müttefiki ve etki alanındaki ülkelerde Amerikan ve Batı karşıtlığı algı yaratma amaçlı görünüyor.

ABD baskılı satılmış ve kiralık medyadan başkasına yer olmayan ülkemiz okurlar için, bu da dünyanın “öbür yüzü”‼!

***
Bu benzersiz jeopolitik gelişme belki de küresel güç dengesini Anglo-Siyonist Eksen’den* alıp Şanghay İşbirliği tarafına aktaracak. Bunun nedeni, “Doğu’ya açılan kapı” olan Türkiye’nin Ortadoğu’daki çok önemli stratejik konumu, toprak büyüklüğü ile bölgesel satranç tahtasını kontrol edecek durumda olması.

ABD'nin İncirlik hava üssünü kullanarak bir darbe uygulama kararı, TÜM Ortadoğu bölgesini kontrol etmek ve Büyük İsrail projesini tamamlamak isteyen savaş kışkırtıcısı rejimleri için felaket olacak. ABD dışişleri ve CIA için böylesine mutlak bir fiyasko ABD’nin içindeki "Darbe Karşıtları" çift ajanların işi olmalı.

Sonunda, darbe Türk halkı tarafından bastırılmakla kalmadı Anglo-Siyonistler Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a temizlik yapabilmesi için kullanacağı bir bahane yarattılar. Darbe ardından gücü ele geri aldığından beri yaptığı da bu zaten. Üstelik, İncirlik Amerikan üssünde görevli yüksek rütbeli Türk subaylarını kullanmaları da aptalca bir iş idi; darbeyi yapanların CIA ve ortakları olduğunu bilmeyen kalmadı.

Konu hakkında etraflı bilgisi olmayanlar için bir açıklama: NATO ve “Büyük İsrail Projesi”nin gelişmesi için Türkiye’nin yaşamsal değeri olduğu bilinmelidir. Yakın ve uzak gelecekte Ortadoğu’da bu başarısız darbenin derin etkileri ve sonuçları ancak toz yatıştıktan sonra anlaşılacaktır. Ve bu çok büyük.

Neden bu darbe?

Batılı güçler için bu öldürücü darbenin amacı ya İLERLE ya DAĞIT idi.

Erdoğan’ın iktidarda olduğu süre, onların Dünya Devleti’ne giden yolda Yeni Dünya Düzeni ajandasını yürürlüğe koyamayacaklarını biliyorlardı. Cumhurbaşkanı olmasına zorla rıza gösterdiler ve Orta Asya Türk ülkeleri ve hatta bazı Ortadoğu Arap ülkelerini de kapsayan bir Türk halifeliğini ayağa kaldırma sevdasında olduğunu da çok iyi biliyorlardı.
Dolayısıyla bu aceleye getirilen darbenin amacı ya "HEPSİ" ya da "HİÇBİR ŞEY" idi.

Putin de bu planın umutsuz olduğunu biliyordu ve bilinçli olarak Erdoğan’dan yana oldu; ABD’nin bu ihanetinin Türkiye’yi Rusya’ya, Şangay İşbirliği Örgütü’ne ve BRICS’e (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin ve Güney Afrika Cumhuriyeti) yakınlaştıracağını bilincine idi. Kremlin, Türkiye’nin Avrupa Birliği içinde bir geleceği olmadığını ve NATO ile ilişkilerinin bozulduğunu da biliyordu. Rusya, bu jeopolitik sarsıntının sonunda kârlı çıkacağını biliyordu ve darbe ardı temizlikte Türkiye’ye aktif destek verdi.

Pek çok ülke darbenin geleceğini biliyordu. Yalnız Rusya etkili bir şekilde davrandı.

Başlangıçta darbe Ağustos ayında yapılmak üzere planlanmıştı çünkü o günlerde Yunan Hükümeti’nin bir kriz sonucu düşme beklentisi vardı. Bu yüzden Balkanlar bir istikrarsızlık dönemine girecek ABD güdümlü kukla devletler kurulacak, ve ABD vesayetinde Avrupa ile Rusya arasında yeni bir Demir Perde inşa edilecekti.

Darbe günü, ne hikmetse bütün dünya televizyonları canlı olarak İstanbul ve Ankara’ya bağlandı. Boğaz Köprüsü üzerinde tankların ne işi olduğunu anlamaya çalışan Türklerden başka Türkiye’de bir darbe hareketi olduğundan haberi olmayan hiçbir ülke yoktu dünyada. Darbe tarihi tam olarak bilinmiyordu, fakat güvenilir bir gösterge vardı; darbeden tam iki gün önce Christiane Amanpour, CNN ekibiyle İstanbul’a, Ankara’ya geldi.

Aslında Pentagon’un CNN ile özel bir ilişkisi var. Pentagon çoğu zaman yabancı bir devlete karşı darbe yapacağında, CNN ekiplerini seferber edip “havalı” bir canlı yayın yapabilmesi için önceden haberdar eder. CNN’in sunucusu Christian Amanpour’un pek çok ülkede “İstenmeyen Kişi (persona non grata) ilan edilmesinin nedeni bu; gittiği her yere bir felaket geliyor demektir. Türkiye bir istisna değil.

ABD öncülüğünde Türkiye’de bir darbe hazırlığı olduğunu, Rusya, İran, Suriye ve diğer ülkeler biliyordu.

Moskova buna dayanarak Putin’in danışmanlarından birini, Aleksandar Dugin’i Ankara’ya gönderdi. Yolculuk üst düzey gizlilik derecesinde idi; Putin’e yakın bir kaç kişi dışında ne Tahran’da ne de Şam’da ve hatta Moskova’da kimse bilmiyordu.

Aleksandar Dugin Ankara’ya Türk liderleri uyarmak için gönderilmişti fakat onlara teslim edilmek üzere elinde, darbeye karışanların uzun bir listesi de vardı.

Darbecilerin isimlerinin ortaya çıkması yüzünden darbe planlanan tarihten bir ay önceye alındı.

Darbeden önce garip davranışlardan şüphelenen Türk Hükümeti, hava ve deniz kuvvetlerinden 2000 kadar kişinin tutuklanması için gizli bir şekilde mahkemeye başvurmuştu. Mahkeme başvuruyu reddetti; hakimlerden bazıları hükümette darbe teşebbüsü şüphesi oluştuğunu, onların peşinde olduğunu, generallere aktardı. Sonuçta, tam olarak hazır olmadıkları halde darbe girişiminde bulunmak zorunda kaldılar.

Rus uçağı SU-24’ü düşüren Türk pilotların isimleri de darbeye karıştı.

Rus SU-24 uçağını düşüren Türk pilotların telefon konuşmaları ve dijital bağlantıları Moskova tarafından aylarca izlendi. Moskova SU-24’ü düşüren bu iki pilotun CIA ajanı olduklarını belirledi .Amaç Amerikalı üstlerinin emriyle Rus uçağını düşürerek Ankara ile Moskova arasında gelişmekte olan ilişkileri zedelemekti. ABD ve İngiltere bu denenmiş “böl ve yönet” taktiğini kullandılar. İncirlik üssünde, aslında Amerikan ajanı olan düzinelerle Türk subayları vardı. Bunların tümü sonra tutuklandı.

Başlangıçta Erdoğan’ın yakın ekibi, Dugin’in Türkiye’ye geldiğinden habersizdi.

Şüphe uyandırmamak ve dikkati çekmemek için Putin’in danışmanı Dugin karmaşık bir yol izledi: Moskova’dan Kazakistan’da Astana’ya, oradan Tahran’a, Tahran’dan Şam’a, oradan Kıbrıs’ta Nikosa’ya ve en son Ankara’ya geldi. Ankara’da, Erdoğan’ın en yakın sırdaşı Belediye Başkanı Melih Gökçek ile buluştu.

Eski KGB (Rus İstihbarat Servisi) ananesine göre yüz yüze görüşmeden daha etkilisi yoktur. Son aylarda tonlarca veri toplamış olan Ruslar, darbenin ne zaman, kim tarafından nasıl yapılacağını çok iyi biliyordu.

Rus-Türk ilişkilerini geliştirmek ve karşılıklı güven sağlamak için Erdoğan resmen uyarıldı. Uyarının ayrıca bir psikolojik tarafı vardı; tam zamanında yapıldı, Erdoğan’a ve Türkiye’ye hakiki dost kimmiş gösterildi.

Putin bu yaptığını yapmak zorunda değildi. Türkleri darbeden 10 dakika önce de uyarabilirdi veya hiç uyarmaz, Amerikalılar ne isterlerse yapsınlar diye bırakırdı. Fakat Putin iki temel kriterden hareket etti. Birincisi Rusya’nın güvenliği, ikincisi küresel güvenlik yani III. Dünya savaşının engelleme.

Pentagon ve CIA tarafından kontrol edilen Amerikan medyası darbenin ardından 24 saat tamamen sessiz kaldıktan sonra, darbenin başarısız olduğu anlaşılınca, son hızla alışılmış propagandasını döktü ortaya. Alelacele, “daha fazla gücü” ele geçirmek için Erdoğan’ın kendine karşı darbe düzenlediği ve Cumhurbaşkanının uçağının Türk F-16’larının hedefinde olduğu senaryolarını yazdıklarını gördük. Eğer kimse ateş etmediyse bu da gösteriyor ki bu bir sahte darbe idi.

Ama gerçek çok farklı.

Birincisi ve en önemlisi, Erdoğan’ı takip eden uçaklar, tamamıyla ABD ve NATO kontrolünde olan İncirlik’ten kalktı.

İkincisi, İncirlik’ten Erdoğan’ın uçağına yönelik savaş uçaklarının kalktığını bildikleri halde Türk hükümetini darbeye karşı uyarmadılar..

Aslında, Erdoğan’ı öldürmek için takip eden birkaç Türk savaş uçağı vardı. Fakat medya, 7 Rus savaş uçağının ve Kuzey Suriye’de iki S400 füze rampasının Türk jetlerini takip ettiğini ve Erdoğan’ın uçağına ateş açıldığı takdirde, Türk hava sahasında, nerede olursa olsun bu uçakların düşürüleceği ihbarı yapıldığını, yazmaz. Türk jetleri bu yüzden ateş edemediler, kendileri Rus uçaklarının ve füzelerinin hedefinde idiler. En ufak bir hareket halinde düşürüleceklerdi.

Ankara Belediye Başkanı bir saniye bile kaybetmedi; haber CNN’de verildi ve öfkeyle darbenin arkasında Washington’un olduğunu ilan etti. Bunları söylemeden önce Ruslardan tüm bilgileri almıştı zaten. 20 dakika içinde, darbenin arkasında ABD olduğunu söyleyen üçüncü Türk üst düzey yönetici idi.

Erdoğan neden general ve hakim temizliği yapıyor…

Türk Hükümeti’nin kendi hazırladığı bir şüpheliler listesi vardı; bir de Moskova’dan aldıkları büyük liste. Bundan dolayı ABD Ankara Büyükelçisi ortalıkta görünmüyordu, göründüğünde de ne diyeceğini bilemiyordu. En ilginç yanı da pek çok Türk generalin darbede yer aldıklarını kabul etmeleri idi. Ve ABD’nin darbedeki rolünü açıkladılar.

Her zamanki gibi Washington’un politik bildirilerine güvenilirlik sıfır.

İncirlik’ten 42 helikopterin nasıl kaybolduğunun bir izahı yok. Sonradan öğrendik ki Türkiye’yi işgal hazırlığında bir kuvvete katılmışlar. Bu yüzden Türk hükümeti, üssün etrafını 2500 polis ile sardı, elektrikleri kesti ve ABD’ye, “biz sizin ne yaptığınızı biliyoruz, askerlerinizi korumamız altına aldık” dedi. Obama’nın emriyle işgal durdu.



* Anglo-Siyonist Eksen’in (ASE) temeli, İngilizce konuşulan büyük ülkeler, ABD, İngiltere, Kanada, Avustralya, Yeni Zelanda ve İsrail’dir. Almanya, Fransa, İtalya, İspanya, Portekiz, Belçika, Lüksemburg ve Hollanda gibi NATO ülkeleri ASE’nin boyunduruğundadır. Tüm İskandinav ülkeleri de aynı durumdadır. Pasifik’te, Güney Kore, Tayvan, ve Filipinler; Suudi Arabistan, Türkiye, Mısır, Tunus, Cezayir, Pakistan, Kuveyt, Ürdün, Bahreyn, ve Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar da ASE yönetimi altındadır.


Kaynak: http://numidia-liberum.blogspot.ca/2016 ... at-au.html