1. yüz (Toplam 1 yüz)

Haftanın Konusu "Radyolarımız"

İletiGönderilme zamanı: Prş Mar 22, 2007 19:11
gönderen ACD
Resim

Çocukken içinde küçük küçük insanların olduğunu sandığımız sihirli kutular! Günümüzde ikinci altın çağını yaşayan radyolar hayatımıza öyle bir girdi ki; evde, işyerinde, arabada, internette, asansörde, cep telefonunda, hatta banyoda duş alırken bile radyosuz olamıyoruz… Hatta bir ara kapatılacağı dönemde antenlerimize siyah kurdeleler bağlayarak geri istedik, sahip çıktık radyolarımıza…

Her müzik zevkine göre radyo kanalının olduğu günümüzde yeni bir güne DJ’lerin sesiyle başlayıp, geceleri de DJ’le romantizmin doruklarında uyuyakalıyoruz…

Bir yanda “ Televizyon icad oldu, radyo yok oldu! “ diyenler ile
bir yanda “ Üsküdar’dan Hale, Jale ve Lale’siz bir radyo düşünülemez!” diyenler… Diğer yanda “Radyolar olmasaydı sevdiklerimize nasıl şarkı gönderecektik?” diyenler ve “ Bir tek belgesel kanalı yok, olsa da kırlarda koşan zebra sesleri dinlesek” diyenler


Peki Siz Neler Diyorsunuz ?

İletiGönderilme zamanı: Prş Mar 22, 2007 21:06
gönderen Hasta
ACD, öyle bir konu seçmişsin ki...Bir anda dağılıp,taaa çocukluğuma gittim.Ben çocukken,televizyon yoktu.Sadece ''Radyo Günleri'' vardı,''Yuki'',''Orhan Boran'la Doğru mu Yanlış mı?'',''Arkası Yarın'',''Radyo Tiyatrosu'',''Çocuk Bahçesi'' ve ''Masal Saati''.Bir de'' TRT Yurttan Sesler Korosundan Beraber Ve Solo Türküler ''dinlerdik.Sonra arabesk'in yasak olduğu zamanlarda,''Ankara Polis Radyosu''yasağı delerdi...O günler daha samimi ve güzeldi.İnsanlar birbirlerine gece gezmelerine giderlerdi.''Zeki Müren''-Gözünüz yolda,kulağınız bende olsun,şöför kardeşler der,Devlet Tiyatrosu sanatçıları''Siz Olsaydınız Ne Yapardınız'' diye sorardı,reklam kuşaklarında,''Uğurlugiller''ilk yerli komedi dizisiydi ve yine reklam kuşağı içinde verilirdi,sponsor kavramı yoktu tabii.

Sonra TV geldi,girdi dünyamıza.Ben şanslıydım,çünkü Ankara'da yaşıyordum.Ekranda ilk görüntüleri izlediğim gün TRT ve TV tarihimizin bir ilk'ine tanıklık ettiğimin bilincindeydim,6 yaşında...Yavaş yavaş,radyo silindi hayatlarımızdan,yerini TV aldı.Uzay Yolu,Kaçak,Dallas vs...

Ardından Radyo geri geldi.TV kanalları da çoğaldı,renklendi ama radyo ,o unutulan büyü tekrar dönmüştü hayatımıza...Çok da iyi etmişti,o bambaşka bir şeydi çünkü,illa karşısına bağlamıyor,tam tersine sana her yerde eşlik ediyor,seni özgür kılıyor,yarenlik ediyordu.Her saat ve dakika onunla olabiliyordun...

Derken bir de internet girdi hayatımıza,şimdi radyoyu internettende dinleyebiliyorsun.Radyo yine bizimle,hiç arkadaşlığını,dostluğunu koparmıyor bizden,çok sadık...Hep hayatımızın eşlikçisi.İyi ki var,ilk arkadaşım.

İletiGönderilme zamanı: Prş Mar 22, 2007 23:05
gönderen ACD
nurdi, Abla Gerçekten Çok Güzel Yazmışsın, Tarihe Tanıklık Etmek Çok Güzel Gerçekten.
Bende Radyoyu Çok Severim. Seninde Dediğin Gibi Radyonun Geri Geldiği Dönemde, Beyazıt Öztürk'ün "Beyaz Özetisi" Ve Okan Bayülgen'in "Hayat Bilgisi" Adlı Programlarını Hiç Kaçırmazdım.
Radyomuz, Çok Sıcak Ve Sadık Bir Dost Gerçekten :wink: :wink:

İletiGönderilme zamanı: Prş Mar 22, 2007 23:10
gönderen Ram
ACD, konu için teşekkürler.

Radyo benim için, boş zamanlarımda iyi bir şekerleme aracıdır. Diğer zamanlarda ise, kulaklarımı şenlendirir, beynimi hareketlendirir.