1. yüz (Toplam 1 yüz)

Suyun hafızası var

İletiGönderilme zamanı: Pzr Haz 29, 2008 21:26
gönderen tuba
SUYUN HAFIZASI VAR

Fransız bilim adamı Dr. Jacques Benveniste, araştırmalarda DNA hücrelerinin belli bir frekansta foton (ışık) yaydığını, farklı hücrelerin farklı frekansta titreştiğini, farklı titreşimdeki iki hücre yan yana geldiğinde yeni bir frekans oluşturup birlikte bu frekansta titreşmeye başladıklarını ve elektro manyetik dalgalar ile bir çağlayan yaratıp ışık hızında yolculuk ettiğini keşfetmiş. 1980'lerde başlattığı çalışmalarında suyun hafızası olduğunu anlamış. Suya bir madde ekleyerek bunu 1 milyon kez sulandırmış ve özel bir alet ile aşırı hızda karıştırarak o maddenin yok olacağını tahmin etmiş ama hala maddenin suda mevcut olduğunu görünce deneylere defalarca milyonlarca kez daha sulandırarak devam etmiş. Ancak ne kadar sulandırsa da suyun içine en başta eklenmiş olan maddenin yok olmadığını tespit etmiş. O zaman suyun yüklenen maddeyi bir şekilde hafızaya kaydettiğini anlamış. Bir başka deneyinde suya bir zehir yerine sadece zehirin frekansını yüklemiş ve aynen zehirin kendisi eklenmiş gibi içine koyulan sinekleri öldürdüğünü tespit etmiş.

Benvenistenin araştırmalarını şüphe ile karşılayan Queens Belfast üniversitesi Profesörü Madeleine Ennis Avrupa ülkelerinde yelpazelenen bir araştırma grubuna katılmış. Fransa, İtalya, Belçika ve Hollanda'dan oluşan ekip Profesör M. Roberfroid tarafından koordine edilmiş. Belçika Katolik Üniversitesinde, Benvenistenin kullandığı orijinal deneyin daha rafine edilmişini kullanarak, yapılan uygulamayla ilgili her dört laboratuardaki bilim adamları deney solüsyonlarının içinde ne olduğunu bilmeden çalışmışlar. Hatta tüplerin bazılarında sadece saf su varmış. Tüm deney bağımsız bir bilim adamı tarafından koordine ediliyormuş. Bu kişi tüm solüsyonları kodluyor ve bilgiyi topluyormuş ama deneylerde bil-fiil çalışmıyormuş, bu yüzden yalan ve dolana yer kalmamış. Yapılan tüm deneyler Benveniste'nin sonuçlarını desteklemiş. Benveniste buna karşılık "12 sene önceye, bizim başladığımız noktaya gittiler" demiş. Benveniste ayrıca "Biyokimyevi maddelerin yaydığı sinyal kaydedilip internet aracılığı ile dünyaya yayılabilir ve bu sinyal biyolojik hücreleri sanki gerçekte o madde varmış gibi etkileyip değişim yaratır" demiş.

Unutmayalım ki; insan bedeninin %85'i sudur. Düşüncelerimiz ve konuştuklarımız bedenimizdeki suya kaydedilir ve o kalitede yaşarız. Şeklimizi, sağlığımızı ve hayatımızı biz oluştururuz. Yaşam muhteşem bir enerjisel danstır, frekansların uyumu, birleşmesi, çatışması, iç içe geçmesi, aşağı-yukarı, sağa-sola, zıt yönlere dalgalanmasının dansı.

Masaru EMOTO
"İçinde su olan şişenin üstüne yazılmış veya sözel söylenmiş olan sözcükler, düşünceler, suya çalınmış olan müzik veya oynatılmış film ile suyun yapısal özelliği değişir."
Yaratıcı Japon bilim adamı Emoto'nun çalışmasında somut kanıtlarla insanın titreşimsel enerjisinin, düşüncesinin, kelimelerin, fikir ve müziğin, hatta son yaptığı çalışmalarda suya oynatılan filmlerin dahi suyun moleküler yapısını etkilediğini ispat etmiştir. Su bu gezegendeki yaşamın kaynağıdır. Beden bir sünger gibidir ve hücre denilen, sıvı dolu trilyonlarca odacıktan oluşur. Yaşamımızın kalitesi sıvımızın kalitesi ile direk bağlantı halindedir. Su son derece uyumlu bir maddedir. Fiziksel şekli kolayca bulunduğu ortama adapte olur. Fakat değişen sadece fiziksel şekli değildir, moleküler şekli de değişir. Çevreden aldığı enerji veya titreşimler suyun moleküler şeklini değiştirir. Bu anlamda su sadece görsel olarak çevresel durumu yansıtmaz, aynı zamanda moleküler anlamda da yansıtır.
Bay Emoto görsel anlamda bu moleküler değişimi belgelemekte. Su damlacıklarını dondurup fotoğraf çekme kapasitesi olan bir karanlık alan mikroskobu altında inceliyor. Yapılan çalışmalar çevresel etkilerin suda yarattığı moleküler değişimi açıkça ortaya koymakta. Bay Emoto dünyanın değişik kaynaklarından alınan ve değişik durumlarda olan suyun kristalize şekillerinde birçok büyüleyici farklılıklar keşfetmiş. Akarsulardan ve kaynaklardan alınan su çok güzel geometrik şekilleri olan kristal desenler gösterirken, sanayi ve yerleşimin yoğun olduğu yerlerden alınmış kirli ve toksik su ile su borularında, depolarda bekletilen durgun su damıtılmış olsa bile kesin olarak şekilsel bozukluk ve rast gele oluşmuş kristal şekiller oluşturuyor.

Damıtılmış su
Resim

Fujiwara barajı kirli su
Resim

Fujiwara barajı duadan sonra
Resim

Aşk ve takdir
Resim

“Beni hasta ediyorsun, seni öldüreceğim”
Resim

“Arigato” (Japonca teşekkür ederim)
Resim

Gölün duadan önceki kirli suyu
Resim

Duadan sonraki hali
Resim

Grupça dua edildikten sonraki kristal (500ml)
Resim

Bethoven’ın Pastoral’i
Resim

Heavy metal müzik
Resim

Kawachi yerel dans müziği
[img]http://img165.imageshack.us/img165/2116/su12kl3.jpg[/img]

Tibet sutrası
Resim

Sanbuichi Yusui kaynak su[img]http://img165.imageshack.us/img165/4371/su14qa7.jpg[/img]

Antartika’dan buzul suyu
[img]http://img165.imageshack.us/img165/4702/su15vz3.jpg[/img]

Japonya’da su kirliliğinin günden güne arttığı bir göl
Resim

Kaynak suyu. Lourdes, Fransa
Resim


Kaynak

İletiGönderilme zamanı: Pzr Haz 29, 2008 22:15
gönderen erenus
tuba, teşekkürler

..bakalım kızılırmaktan gelen su neler hatırlayacak, hatırlatacak?

.....merakla bekliyorum...

İletiGönderilme zamanı: Pzr Haz 29, 2008 22:22
gönderen tuba
Rica ederim, erenus.

Ben “Beni hasta ediyorsun, beni öldüreceksin" tarzında birşey bekliyorum....o su okumakla/duayla da düzelmez...

İletiGönderilme zamanı: Pzt Haz 30, 2008 9:48
gönderen Pınar
tuba, Deniz verdiğini almaz aldığını vermez derler ya ben de allah allah bu kin nerden neden gelir derdim meğer olnun da senin benim gibi hafızası varmış :lol:

Limanlarımızdaki sular da allah belanızı versin üzerimden amerikan'ı ingiltere'si geçemeyen kalmadı diye hatırlar bir gğn insallah bizim andavallar her gün biraz daha unuturken... :evil:

İletiGönderilme zamanı: Pzt Haz 30, 2008 11:20
gönderen luzismud
Buradan su sonucu cikarmak icin cok mu erken???

Yüzlerce yildir atalarimizdan miras aldigimiz okunmus sular, muskalar vb herseyin bir gerceklik payi olabilir. Simdiye kadar bu tür tedavi(?) yöntemlerinin daha cok hasta üzerinde psikolojik etki yaratarak ise yaradigi savunuluyordu. Bu durumda kafalar biraz karisacak demekki...

İletiGönderilme zamanı: Pzt Haz 30, 2008 17:15
gönderen tuba
Buradan su sonucu cikarmak icin cok mu erken???

Yüzlerce yildir atalarimizdan miras aldigimiz okunmus sular, muskalar vb herseyin bir gerceklik payi olabilir. Simdiye kadar bu tür tedavi(?) yöntemlerinin daha cok hasta üzerinde psikolojik etki yaratarak ise yaradigi savunuluyordu. Bu durumda kafalar biraz karisacak demekki...


Luzismud, ben kesin bir sonuç çıkaramazdım açıkçası. Bu araştırmaların ayrıntısı hakkında çok bilgim yok, yani nasıl yapıldıklarını, araştırmanın inceliklerini bilemiyorum. Fakat aklıma sonucu etkileyebilecek bir sürü etken geliyor. En başta da duanın tanımı ve ölçümü! Bir kağıdın üzerine arapça birşeyler yazmakla ya da ezbere Kur'an surelerini okumakla dua etmiş mi oluyoruz acaba? Ya da herkesin duası ayni etkiyi, titreşimi yaratabilir mi? Belki de asıl etkili olan duanın kendisi değil de duanın yapılması esnasında olan ve ölçülemeyen, haliyle de kontrol edilemeyen başka birşeydir. Ve bu "diğer şey" de kişiden kişiye göre değişebilir. ...yine de ilginç bir konu bence...

İletiGönderilme zamanı: Pzt Haz 30, 2008 19:18
gönderen Ram
Şekiller çok ilginç, altgen yahut altı köşe hakim. Okunmuş su hurafedir (üzerine dua üfürülen su, kalem, pirinç, ve benzeri cisim, yiyecek ve içecekler), fakat milletin memleketin herhangi bir köşesinden akan kaynağa şifalı su diye akın etmesi, akabinde bunun işe yaradığını iddia etmesi, zaman zaman doğru olabilir. Yine de bunun hafıza ile değil, barındırdığı minerallerle ilgili olduğunu düşünüyorum.

İletiGönderilme zamanı: Çrş Eyl 17, 2008 6:52
gönderen 0KurtluElma0
heavy metal suyu ne hale getirmiş yav :kikirik:

Su böyle oluyorsa benim kafa ne hale geliyordur :kikirik:

bknz:İçmeden sarhoş olmak :mrgreen: