3. yüz (Toplam 7 yüz)

Re: İsmailağa ve Gülen Cemaati’ni Soruşturan Başsavcı Tutuklandı

İletiGönderilme zamanı: Çrş Şub 17, 2010 19:44
gönderen Türk-Kan
ADALET BAKANI DÜN GECE SAAT KAÇTA YATTI?

Adalet Bakanlığı’nın ışıkları sabah gün ışıyıncaya kadar sönmedi. Çok dikkat çekiciydi ışıkların sönmemesi.

Peki, ışıkları mı açık unuttular? Hayır.

Odatv’nin edindiği bilgilere göre Adalet Bakanı Sadullah Ergin de, bakanlık üst yönetimi de sabahın erken saatlerine kadar ayaktaydı.

Acaba uykusuzluk hastalığına mı kapıldılar?

****

"Tarikatlara dokundurmam" diyen Erzurum Özel Yetkili Savcısı Osman Şanal’ın, Erzincan Başsavcısı Cihaner’i sorgulaması 10.5 saat sürdü. Sorgu saat 06.00’da tamamlandı.

Bu saate lütfen dikkat edin: Saat 06.00

Adalet Bakanlığı ise tarihinde ilk kez sabah karanlığında açıklama yaptı. Basın açıklaması başlıklı metne son nokta hangi saatte konuldu, tam bilemiyoruz. İlginç olan Anadolu Ajansı’nın açıklama haberini saat 05.57’de geçmesiydi.

Bu ne tesadüf?

Cihaner’in sorgusu saat 06.00’da bitiyor. Ajans haberi sorgunun tamamlanmasından 3 dakika önce servise konuluyor.

Yoksa Adalet Bakanı “uzaktan kumandalı” şekilde yargıya müdahil mi oldu?


Odatv.com, 17 Şubat 2010

Re: İsmailağa ve Gülen Cemaati’ni Soruşturan Başsavcı Tutuklandı

İletiGönderilme zamanı: Çrş Şub 17, 2010 20:20
gönderen Oğuz Kağan
Elindeki son dosya Gülen'indi

Adını JİTEM'e ilk kez soruşturma açarak duyurdu, 'Cüppeli Ahmet Hoca'nın da aralarında bulunduğu 69 kişiye yapacağı operasyon Erzurum özel yetkili savcısına takıldı. Elindeki son dosya Fethullah Gülen'le ilgiliydi.

Gözaltına alınan Başsavcı İlhan Cihaner'in portresinde dikkat çeken ilk faaliyeti, 1999 yılında Şırnak'ın İdil ilçesinde görevliyken JİTEM'e soruşturma açması oldu. Başsavcı olarak görev yaptığı Erzincan'da ise İsmailağa cemaatine yönelik operasyona başlayarak adını duyurdu.

NTV'nin haberine göre; Başsavcı Cihaner'in dosyasından başlıklar...

1968 Kars doğumlu olan İlhan Cihaner, 2007 yılının Temmuz ayından beri Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı olarak görev yapıyor.

ELİNDEKİ DOSYA FETHULLAH GÜLEN CEMAATİ

Silahlı örgüt olduğu gerekçesiyle İsmailağa cemaatine yönelik soruşturma dosyası elinden alınan İlhan Cihaner'in Fethullah Gülen cemaatine yönelik başlattığı soruşturma ise sürüyor.

BAŞSAVCI'NIN KALEMİNDEN YAŞANANLARIN İÇYÜZÜ

Başsavcı İlhan Cihaner, gözaltına alınmasına yol açan gelişmeleri 3 ay önce Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na (HSYK) verdiği "yazılı savunma" metninde anlatmıştı. O savunmayı okuyunca bugün olup bitenleri anlamak daha kolaylaşıyor.

İlhan Cihaner, Erzincan'da İsmailağa cemaatiyle ilgili soruşturmanın nasıl başladığını HSYK'ya verdiği savunmada şu sözlerle anlattı:

"Erzincan'da göreve başlamamla birlikte her ay valilikte düzenlenen emniyet toplantılarına katıldım. Bu toplantılarda güvenlik birimleri Erzincan'da bazı dini grupların taban genişletme faaliyetinde bulunduklarını tesbit ettiklerini söylediler.

Söz konusu gruplardan İsmailağa cemaati mensuplarının il genelinde faaliyetlerini arttırdığı tesbit edildi. Ben de kolluk güçlerine bu grubun faaliyetleri konusunda ayrıntılı bir inceleme yapılması talimatını verdim."

BENİM NİYE HABERİM YOK!

Başsavcı Cihaner, iletişim tespit tutanakları çerçevesinde Fethullah Gülen, Süleymancılar ve Nenzil grubunun da soruşturmaya dahil edildiğini belirtti. Aramaların yapılacağı sırada Erzurum yetkili savcılığının dosyayı kendisinden istediğini belirten Cihaner, bazı Adalet Bakanlığı müfettişlerinin de dosyayı Erzurum'a göndermesi yönünde telkinde bulunduklarını öne sürdü.

"Soruşturmanın benden alınmasına anlam veremediğim için Erzurum Başsavcı'sını aradım. Bana "Böyle bir soruşturma yapılıyor, benim niye haberim yok" diye çıkıştı. Ben de böyle bir yükümlülüğüm olmadığını belirttim.

Soruşturmayı sürdürmem halinde "gizliliğin ortadan kalkacağı, bu tartışmanın duyulmasıyla yargının yıpranacağı ve en önemlisi de delilerin karartılacağı" endişesiyle dosyayı göndermeye karar verdim. Bu arada adliyemize teftişe gelen başmüfettiş de dosyayı göndermemin iyi olacağını ima etti."

CEMAAT ÜYELERİ DELİLLER TOPLANMADAN BIRAKILDI

Cihaner, Erzincan jandarmasının kendisini cemaat soruşturması nedeniyle iftira ve komplo ile karşı karşıya kalabileceği konusunda uyardığını da anlattı. Cihaner, dosya Erzurum'a gittikten sonra cemaat üyelerinin deliller toplanmadan salıverildiğini öne sürdü.

"İsmailağa cemaati soruşturmasında tutuklanan kişiler haklarında anayasal düzenil zorla değiştirmeye teşebbüs suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası istendiği halde birkaç ay sonra salıverildiler. Deliller toplanmadı, soruşturma çok sınırlı tutuldu."


Habercek, 17 Şubat 2010

Re: İsmailağa ve Gülen Cemaati’ni Soruşturan Başsavcı Tutuklandı

İletiGönderilme zamanı: Çrş Şub 17, 2010 21:23
gönderen Deli Haydar
Erzurum Savcısı Bakan Cemil Çiçek'in Ses Kaydını mı Arıyor?

Odatv, Erzincan vakasının her boyutunu irdelemeye devam ediyor.

Olayın en kilit isimlerinden biri Başbakan Yardımcısı Cemil Çiçek.

İddiaya göre Bakan Çiçek, 23 Şubat 2009 tarihinde Mardin’den Erzincan Başsavcısı İlhan Cihaner’i arayarak “gözaltındaki cemaat – tarikat üyelerinin serbest bırakılmasını” istedi.

****

Şimdi Bakan Çiçek’e soruyoruz:

- 23 Şubat 2009 tarihinde Cihaner’i aradınız mı?
- Gözaltındaki tarikat – cemaat mensuplarının serbest bırakılmasını istediniz mi?

Bunlar esaslı sorulardır.

Çünkü…

Yine iddiaya göre Çiçek’in Cihaner’le telefon konuşması kayıt alında alındı.

Konuşmayı kaydeden kişi bizzat Cihaner’in kendisi. Ama ilginç olan Cihaner’in telefonları da Erzurum (eski) Özel Yetkili Savcısı tarafından dinletiliyordu.

Yani Cihaner – Çicek görüşmesinin kayıtları hem poliste ve savcıda hem de Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı’nda (TİB) mevcut.

Bu doğru mu, değil mi?

****

Gündemin can yıkıcı bir diğer sorusu ise şöyle:

Erzurum Savcısı Osman Şanal, Erzincan Başsavcısının evinde, makamında acaba Cemil Çiçek’in ses kaydını mı arıyordu?


Odatv.com, 17 Şubat 2010

Re: İsmailağa ve Gülen Cemaati’ni Soruşturan Başsavcı Tutuklandı

İletiGönderilme zamanı: Çrş Şub 17, 2010 21:27
gönderen türkpaşaoğlu
üzüntü içindeyim,ama bu başlığa bazı kanallar deyinmedi bile,birand salatalığı
ergenekoncularla kapışma diye başlık verdi yine yandaş medya gelişen süreci halka nasıl aktaracak merak ediyorum...

Re: İsmailağa ve Gülen Cemaati’ni Soruşturan Başsavcı Tutuklandı

İletiGönderilme zamanı: Çrş Şub 17, 2010 23:46
gönderen Oğuz Kağan
JİTEM’İN ÜSTÜNE GİDERKEN “CESURDU” YA ŞİMDİ?

Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner, makam odası ve lojmanında yapılan aramadan sonra gözaltına alınıp Erzurum’a nakledilmişti. Cihaner sorgusunun ardından tutuklandı. Başsavcı, Erzurum H Tipi Cezaevi'ne konuldu.

Vatan yazarı Can Ataklı bugünkü köşesinde; Cihaner’in bundan 12 yıl önce JİTEM’in üzerine nasıl gittiğini anlatıyor. Cihaner’in JİTEM soruşturmasındaki tavrını “cesur” olarak nitelendirildiğini aktaran Ataklı, şu an “Ergenekoncu” olarak suçlanmasındaki çelişkiye dikkat çekiyor.

İşte ”Cesur diye diye övdükleri savcıyı şimdi Ergenekon üyesi olmakla suçluyorlar” başlıklı o yazı:

"Önümde bir kitap duruyor. Adı: JİTEM-Türkiye’nin Faili Meçhul Tarihi. Yazarı, Ecevit Kılıç. Aynı zamanda Taraf Gazetesi yazarı da olan Ecevit Kılıç (Odatv'nin notu: Ecevit Kılıç Taraf değil, eski Sabah yazarıdır) her yazısında darbeden söz ediyor.

Bu kitabın 210’uncu sayfasında bir bölüm başlığı var. Aynen şöyle: JİTEM’i keşfeden cesur savcı.

Ecevit Kılıç’ın “cesur savcı” olarak nitelediği kişi İlhan Cihaner. 1998 yılında İdil Cumhuriyet Savcısı olan Cihaner, bu tarihten 9 yıl önce işlenen üçlü bir cinayetin dosyasını yeniden açıyor.

1987’de Cizre Nusaybin karayolu üzerinde başlarına kurşun sıkılmış halde cesetleri bulunan üç kişinin JİTEM olarak bilinen birimin ilk cinayeti olduğu ileri sürülüyor. Cihaner yaptığı araştırmalar sonunda cinayeti Binbaşı Cem Ersever ve ekibinin işlediği sonucuna varıyor.

Ancak “cesur” savcı Cihaner ne kadar uğraşsa da önündeki engelleri aşamıyor. Kırklareli Cezaevi’nde yatan itirafçı İbrahim Babat’ın ifadesini almak için verdiği çabalar da boşa çıkıyor.

Savcı Cihaner bunun üzerine itirafçı Babat’a sorulmak üzere 60 soru hazırlıyor. Ancak Kırklareli Cumhuriyet Başsavcılığı bu soruların hiçbirini Babat’a sormuyor.

Çaresi kalmayan Cihaner hazırladığı dosyayı Diyarbakır DGM Başsavcılığı’na gönderiyor ve hazırladığı raporda adını vermeden JİTEM örgütünü tanımlayarak şu anda Ergenekon sanığı olan emekli Albay Arif Doğan’ın da adını vererek, örgütün bir çete olduğunu belirtiyor.

Savcı İlhan Cihaner bununla da kalmayıp JİTEM’i açığa çıkarmak için Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğü’ne de bir yazı gönderiyor. Savcıların çok ender başvurdukları bir yöntem olan ve “değerlendirme yazısı” olarak nitelenen bu mektupta Cihaner, olayları tarihleriyle birlikte sıralayarak bu örgütün pek çok kanlı olaya imza attığını belirtiyor.

Cihaner bu konuda belge istenilen kurumlardan cevabın çok geç geldiğini ya da hiç gelmediğini de belirterek bu durumda bağlantıları ortaya çıkarmanın mümkün olmadığını söylüyor.

Sonuç olarak savcı Cihaner’in bundan 12 yıl önce başlattığı soruşturma hiçbir ilerleme kaydetmeden bugüne kadar geliyor.

Şimdi bütün bunları neden yazdım. Dikkatli okurlar sanıyorum “Cesur Savcı İlhan Cihaner” adını ilk okuduklarında anlamışlardır. Çünkü Taraf yazarının “cesur” olarak nitelediği savcı Cihaner şu anda Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı.

Cihaner bir süredir hakkında yürütülen soruşturma nedeniyle dün gözaltına alındı. Evi ve makam odası didik didik arandı. Kendisine yöneltilen suçlama ise “Ergenekon Terör Örgütü üyesi” olmak.

Yani Ergenekon’a temel teşkil ettiği ileri sürülen JİTEM’in üzerine ilk giden savcı Cihaner bugün Ergenekon sanığı.

Cihaner düne kadar “cesur”du. Oysa aynı savcı bir dini cemaatin üzerine aynı cesaretle yürüyünce “Ergenekoncu” oluverdi.

İşte görüyor musunuz Türkiye’nin halini. Sonra ben “liberal maskeli faşistler” deyince kızıyorlar.”


Odatv.com, 17 Şubat 2010

Re: İsmailağa ve Gülen Cemaati’ni Soruşturan Başsavcı Tutuklandı

İletiGönderilme zamanı: Prş Şub 18, 2010 0:39
gönderen kut
Arkadaşlar bilen var mı Başsavcı'yı ne suçundan dolayı tutukladılar?

Re: İsmailağa ve Gülen Cemaati’ni Soruşturan Başsavcı Tutuklandı

İletiGönderilme zamanı: Prş Şub 18, 2010 6:17
gönderen İlteriş
HSYK kararına hükümetten örtülü destek mi?

Erzurum özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal’ın Ergenekon kapsamında yürüttüğü soruşturma sonunda, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in tutuklanması yargı krizine dönüştü.

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu konuyu görüşmek üzere dün acilen toplandı ve toplantı sonunda, Erzincan Başsavcısı’nı soruşturan Erzurum özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Osman Şanal’ın yetkisini aştığı gerekçesiyle yetkisini kaldırdı. HSYK, ayrıca Erzurum Cumhuriyet Başsavcısı Şinasi Kuş, Başsavcı Vekili Tarık Gür, Cumhuriyet savcıları Rasim Karakullukçu, Mehmet Yazıcı ve Osman Şanal hakkında Adalet Bakanlığı’na suç duyurusunda bulundu. Oy çokluğu ile alınan kararda Kurul’da hükümet kanadını temsil eden Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman olumlu oyu yok, ancak bu kararın alınmasına, dünkü HSYK toplantısına katılmakla olumlu katkı sağlamıştır.

HSYK 7 üyeden oluşur

2461 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu’na göre Kurul, Başkan dahil 7 asil üyeden oluşuyor. Adalet Bakanı, Kurul’un Başkanı’dır. Katılmadığı durumlarda en kıdemli yedek üye kurul toplantılarına iştirak eder. Kurul’un bir üyesi de Bakanlık Müsteşarı’dır. Müsteşar’ın iştirak edemediği durumlarda toplantılara kendisinin görevlendirdiği bir Müsteşar Yardımcısı katılır. Müsteşar veya görevlendirdiği Müsteşar Yardımcısı’nın katılmadığı durumlarda Kurul toplanamaz. Geri kalan 5 üyenin 3’ü Yargıtay’dan, 2’si ise Danıştay’dan gelen üyelerdir.

Müsteşar katılmasaydı toplantı yapılamazdı

Şimdi bazı okurlarım diyebilir ki, müsteşar katılmasa da HSYK bir eksik üye ile toplanır ve salt çoğunlukla bu kararı alabilirdi. Hayır, durum hiç de öyle değil. 2461 sayılı Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Kanunu’nun toplantı ve karar sayısını belirleyen 10’uncu maddesine göre; HSYK üye tam sayısı ile (yani 7 üye) toplanır, salt çoğunlukla karar alır. Savcılar savaşında Erzincan Başsavcısı’nın tutuklandığı gün toplanan HSYK’nın gündeminde hiç kuşku yok ki Erzurum ve Erzincan savcıları ile bu soruşturma yer alacaktır. Gündemi bile bile Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman’ın toplantıya katılması dolaylı da olsa HSYK’nın kararına destek anlamını taşır. Her ne kadar toplantıda alınan kararın altında Müsteşar’ın olumlu oyu bulunmamış olsa ve toplantıyı erkenden terk etmiş olsa dahi HSYK’nın bu kararı almasına kesinlikle katkı sağlamıştır. Çünkü Müsteşar veya görevlendireceği bir yardımcısı katılmamış olsaydı toplantı gerçekleşemez, dolayısıyla bu karar da alınamazdı. Nitekim bir süre önce Yargıtay’da boş bulunan 33 üye için 8 ay boyunca seçim yapılamamıştı. Sebebi, Bakan’ın Kurul Başkanı sıfatıyla gündeme seçim maddesini almamasıydı. Bakan’ın katılmadığı toplantılarda da Başkan Vekili konuyu gündeme almaya çalıştığında Müsteşar toplantıya katılmayarak seçim maddesini kilitliyordu.

Tavşana kaç, tazıya tut taktiği mi izleniyor?

AK Parti Grup Başkan Vekili Bekir Bozdağ, kararın duyulmasının arkasından yaptığı açıklamada HSYK’ya ateş püskürdü ve kararın hukuki olmadığını söyledi. Benim anlamadığım şu; iktidar böyle bir kararın alınmasını hukuki bulmuyor veya istemiyorsa böyle bir karar çıkacağı işin başında belli iken, neden Adalet Bakanı Müsteşarı gidip toplantıya katılarak üye tam sayısını sağlıyor. Böylece ister istemez iktidar partisinin tavşana kaç, tazıya tut taktiği izlediği izlenimi doğuyor. Müsteşar Ahmet Kahraman, siyasi otoritenin bilgisi dışında böyle bir eylemde bulunmaz. Bakan’ın bilgisi dışında bu toplantıya katılmış olabileceğini düşünmek bence saflık olur. Demek ki, Adalet Bakanlığı Müsteşarı Ahmet Kahraman HSYK’nın bu toplantısına siyasi otoritenin bilgisi dahilinde katılmış ve bu kararın alınmasına örtülü de olsa destek sağlamıştır. O zaman da iktidar partisinin HSYK’nın bu kararını eleştirmeye hiç ama hiç hakkı yoktur.

Aydın Ayaydın

Kaynak

Re: İsmailağa ve Gülen Cemaati’ni Soruşturan Başsavcı Tutuklandı

İletiGönderilme zamanı: Prş Şub 18, 2010 6:22
gönderen İlteriş
kut yazdı:Arkadaşlar bilen var mı Başsavcı'yı ne suçundan dolayı tutukladılar?


Gercek oldugu iddia edilen 'Islak Imzali kagit parcasi"nda anlatilan cemaati bitirme planini Erzincan'da uygulamaya koyarak sozde "Ergenekon orgutu" icin faaliyet yuruttugu iddiasiyla.

Ancak, bassavcinin cemaatlere iliskin sorusturmasi 2007 yilinda baslamis ve sozu edilen "kagit parcasi"nin uzerindeki tarih 2009! Yani bu iddia bastan curuk!

Tabii burada tertip merkezinin aptalligina yormak lazim! O kadar ugrasip belge hazirliyorsunuz, bari uzerine 2006 gibi bir tarih atin da amaciniza hizmet edebilsin degil mi :kikirik:

Re: İsmailağa ve Gülen Cemaati’ni Soruşturan Başsavcı Tutuklandı

İletiGönderilme zamanı: Prş Şub 18, 2010 10:17
gönderen bezgin
Soğuk Bir Gazoz İster misin Yavrum?
Yeni yargı krizi, "daha kötüsü olamaz" tezinin Türkiye için geçerli olmadığını gözler önüne serdi.
Yetkisini açıkca aşarak bir başsavcıyı tutuklatan başsavcıyı, HSYK yetkisini aşarak görevden aldı. Saf tutulan tarafa göre de , birini eleştirilirken diğeri kahraman ilan edildi.

Bu kargaşada; bu ülkenin ve coğrafyanın insanlarının teri ve kanı ile sırılsıklam çıplaklığını üzerindeki ithal ipek demokrasi bornozu ile örttüğünü zannedenler, ellerinde Taraf gazozu, Nuri Alço misali sırıtıyor; demokrasi nutukları çekiyorlar.

AKP'nin; savcıların yargılanabilirliği konusunda nasıl çifte standart uyguladığını görmek için; krizi bir de aşağıdaki haber eşliğinde tekrar okuyun. "Ergenekon" savcısı olmakla, "Ergenekonla" suçlanan savcı olmak arasındaki farkı görün.





Gazeteci Fatma Sibel Yüksek ve gazeteci Müyesser Uğur, Ergenekon iddianamesi eklerinde özel telefon konuşmalarına yer verdikleri için Zekeriya Öz, Nihat Taşkın ve Mehmet Ali Pekgüzel hakkında Yargıtay’da dava açmışlar, ancak Yargıtay, savcıların görevlerinin hakimlerin aksine yargısal değil, idari nitelik taşıdığına karar vererek, davacılara Asliye Hukuk Mahkemeleri’ni işaret etmişti.

Cumhuriyet Savcılarına karşı açılacak tazminat davaları yönünde hukukta açık bir hüküm bulunmadığı için Yargıtay’ın bir içtihat ortaya koymasını isteyen Yüksek ve Uğur, Yargıtay 4. Hukuk Dairesi tarafından verilen bu kararı, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nda temyize götürdü.

4. Hukuk Dairesi’nin kararını kısmen onaylayan Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, savcılar hakkında açılacak tazminat davalarında mevzuat karmaşasına son noktayı koydu.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun konuyla ilgili gerekçeli kararı, taraflara geçtiğimiz günlerde tebliğedildi. Gerekçeli kararda, Cumhuriyet Savcılarının, idari yönden Adalet Bakanlığına bağlı olmakla birlikte, “Yargılama görevi kapsamında yürütülen hizmetlerde Adalet Bakanlığı’nın ajanı konumunda olmadığını” vurgulayan Yargıtay, “Dava açılması ve buna ilişkin iddianamenin düzenlenmesi tümüyle yargısal faaliyettir. Bu faaliyetin yerine getirilmesinde salt kişisel kusurlu davranışla zarara yol açıldığında, Cumhuriyet Savcısının kişisel sorumluluğu doğar” görüşüne yer verildi.

Oy çokluğuyla alınan kararda 4. Hukuk Dairesi’nin savcılar aleyhinde adliye mahkemelerinde, genel hükümlere göre tazminat davası açılabileceği kararını onanmakla birlikte, dava açma ve iddianame düzenlemenin idari değil, yargısal bir faaliyet olduğu, bu faaliyetlerin yerine getirilmesi sırasındaki kusurlardan da bizzat Cumhuriyet savcılarının sorumlu olacağı hükmüne varıldı.

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun gerekçeli kararında şu tespitler yer aldı:



“Hukuk sistemimizde, Hâkimlerin durumu çok net olarak ortaya konmuşken, Cumhuriyet Savcılarına karşı açılacak tazminat davaları yönünde açık bir hüküm bulunmamakla birlikte bu durumun irdelenmesi faydalı olacaktır.”

“Savcıların, yargılama fonksiyonu dışında, yasalarla verilmiş idari görevleri de bulunduğundan, yaptıkları idari görevler nedeniyle ve bu kapsamda tesis edilen işlemlerden dolayı Adalet Bakanlığı’nın sorumlu tutulacağı açıktır. Ne var ki, idari yönden Adalet Bakanlığı’na bağlı olan, ancak yargılama göreve kapsamında yürüttükleri hizmet nedeniyle Adalet Bakanlığı’nın ajanı konumunda olmayan savcıların verdiği kararlardan dolayı, yürütme fonksiyonu içinde yer alan Adalet Bakanlığı’nın sorumlu tutulmasına olanak bulunmamaktadır”

“İdari görevlerinin varlığı, Savcılığın aynı zamanda yargılama görevlerinin varlığını kabule engel değildir. Nitekim hâkimlerin de idari görevleri vardır ve bu görevler yargısal görevlerini ortadan kaldırmamaktadır. Dava açılması ve buna ilişkin iddianamenin düzenlenmesi tümüyle yargısal faaliyettir, bu nedenle de idari faaliyet kapsamında değerlendirilemez. Bu faaliyetin yerine getirilmesinde salt kişisel kusurlu davranışla zarara yol açıldığında, Cumhuriyet Savcısının kişisel sorumluğu doğar.”

Yargıtay Hukuk Genel Kurulu gerekçeli kararının yayımlanmasından sonra gazeteciler Fatma Sibel Yüksek ve Müyeser Uğur, savcılar hakkında Asliye Hukuk Mahkemesi’nde dava açtılar.

Açık İstihbarat Özel, 14 Ocak 2010

Re: İsmailağa ve Gülen Cemaati’ni Soruşturan Başsavcı Tutuklandı

İletiGönderilme zamanı: Prş Şub 18, 2010 22:51
gönderen Oğuz Kağan
Baykal: "Yargı ve emniyette cemaat kontrolü oluştu"

CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, yargıdaki depremin arkasındaki failin hükümet olduğunu söyledi. "Süreci hükümetin işlettiğini sağduyusunu kaybetmemiş herkes görüyor. AKP hukukta kendi ekolünü yaratmak istiyor" diyen Baykal, yargı ve emniyetteki cemaat tehlikesine dikkat çekti. Baykal, cemaat soruşturması yürüten başsavcıya "Sen bu işten vazgeç" denildiğini kaydetti.

Deniz Baykal'ın açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

- Cumhuriyet tarihinde ilk kez adliye basılıyor, aranıyor, başsavcı tutuklanıyor.

- Başsavcıların nasıl yargılanacağıyla ilgili açık, net yasal düzenleme var. Bu düzenleme başsavcıların olağan usulün ötesinde Yargıtay Ceza Daireleri'nde yargılanmalarını öngörürür. Diyorlar ki biz yargılama değil, soruşturma yapıyoruz. Ama Cumhuriyet tarihinde ilk kez bir soruşturma kapsamında görevini yapmakta olan bir savcıyı tutukluyorsunuz.

- HSYK da kendi yetkisi içinde karar verdi ve yetki tecavüzü ile işe başlayan savcıların özel yetkilerini alma kararı verdi. Bu tebligat yerinde olmuştur. HSYK'nın kararını hükümetın uygulaması zorunluluktur.

Başbakan Yardımcısı "işi kapat" dedi

- Bu olayın arkasında Erzincan Cumhuriyet Başsavcılığı'nın başlattığı soruşturma var. Başbakan Yardımcısı telefon açıp işi kapatmasını ve gözaltındaki insanların salıverilmesini istemiştir. "Sen bu işten vazgeç" denilmiştir ve olay öyle başlamıştır. Başsavcı ise vazgeçmemiştir. Suçlamalar da bunun arkasından gelmeye başlamıştır.

- Olay savcıyı etkisizleştirmeye, korkutmaya yönelik bir uygulama. Başsavcı çeşitli şekillerde tehdit edilmiştir.

"Fail hükümettir"

- Bu olayın arkasındaki fail hükümettir. Sürecin hükümetin kararı doğrultusunda işletildiğini sağduyusunu kaybetmemiş herkes görmektedir. Bu iş hukuk, savcı işi değil, hükümetin kendi mücadelesini götürmekteki inadıdır. AKP kendi dünya görüşünü yargıya dayatmaktadır. Yerine getirmeyen yargı mensuplarını ezme mücadelesini götürmektedir. Bizim de bunu saygıyla karşılamamızı istemektedir.

- Bu olayların yaşandığı ortamda hukuk düzeninin işlerliğinden söz etmek mümkün değildir. Hukukta bir AKP ekolü oluşuyor. Nasıl HSYK, Yargıtay vb. varsa AKP'nin hukuk anlayışı dayatılmak isteniyor.

- Yargı kurumlarına sistemli bir saldırı olduğunu yargı kurumları da gayet iyi anladı.

"Yargı ve emniyette cemaat kontrolü oluştu"

- Kadrolaşma siyasal değil, cemaat kadrolaşması olarak ortaya çıkmaktadır. Güvenlik güçlerimizi cemaat örgütlenmesi etkisi altına almıştır. Hükümetin himayesi altında Türkiye'de yargı da güvenlik güçleri de yer yer cemaat kontrolüne geçmiştir.

- Bu olay bir kırılma noktası. Hedeflerini gerçekleştirirlerse Türkiye'de herkes tehdit altındadır. Her an her şey herkesin başına gelebilir demektir. Hukuk güvencesinin kimse için işlemeyeceğini ortaya koyan bir örnektir. Şu an tehlikede olan hukuk devletinin kendisidir.

- Adalet mülkün temelidir, mülk devlettir. Adalet için en büyük tehlike adaletin siyasallaşmasıdır.

Özel yetkili mahkemeler kaldırılsın

- Özel yetkili mahkeme ve savcılıklar eski Devlet Güvenlik Mahkemeleri'nin yerine kurulmuştur. O nedenle madem demokratikleşiyoruz, o zaman DGM anlayışı tamamen kaldırılmalıdır. Normal mahkemeleri işletelim.


Haberiniz.com, 18 Şubat 2010




Yargıtay: Açıp yasayı okuyun!

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker: Asıl 'ihsas-ı rey'i Adalet Bakanlığı yaptı.

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, HSYK'yı yetki gaspıyla suçlayan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı, Yargıtay ve Danıştay’ın kararı destekleyen açıklamalarını ‘bağımsız yargıya müdahale’ diye niteleyen Adalet Bakanı Sadullah Ergin'e yanıt verdi. ''Asıl 'ihsas-ı rey'i Adalet Bakanlığı yaptı'' diyen Gerçeker, ''Önce yasaları okusunlar, doğru dürüst yorumlasınlar'' şeklinde konuştu.

Yargıtay Başkanı Hasan Gerçeker, “Eğer ihsas-ı rey yapan bir kurum varsa o da Adalet Bakanı'nın kendisidir” dedi.

Yargıtay Başkanı Gerçeker, makamına gelişinde Adalet Bakanı Sadullah Ergin'in dün akşam yaptığı açıklamaya ilişkin soruları yanıtlarken, şunları söyledi:

“Biz ihsas-ı rey'i kimseden öğrenecek değiliz. Eğer ihsas-ı rey yapan bir kurum varsa o da Adalet Bakanı'nın kendisidir. Sabaha karşı saat 05.00'te yaptığı açıklamayla ihsas-ı rey'de bulunmuştur. İhsas-ı rey o şekilde olur. Yasalar apaçık göstermiş. İhsas-ı reyle hiçbir ilişkisi yok. Hakimler Savcılar Yüksek Kurulunun yetkisinde olan bir konuda verdiği kararın hukuka uygun olduğunu bildirdik. Bunun dışında bizim herhangi bir değerlendirmemiz yok. Yasaları açıp okusunlar, doğru dürüst okusunlar, doğru dürüst yorumlasınlar.”


Gerçek Gündem, 18 Şubat 2010

Re: İsmailağa ve Gülen Cemaati’ni Soruşturan Başsavcı Tutuklandı

İletiGönderilme zamanı: Prş Şub 18, 2010 23:04
gönderen Oğuz Kağan
Tutuklayan Hakim Tanıdık Çıktı

Cihaner hakkında tutuklama kararı veren hakimin Kılıçdaroğlu'nun gündeme getirdiği isim olduğu ortaya çıktı.

Cihaner’e arama ve tutuklama kararı veren hakim İsmail Şahin de, yasaya aykırı karar verdiği gerekçesile eleştiriliyor. Şahin’in, CHP’li Kemal Kılıçdaroğlu’nun “hamiline arama kararı veriliyor” iddiasındaki hakim olduğu ortaya çıktı. Kılıçdaroğlu Erzurum Ağır Ceza Mahkemesi hakimi Şahin’in “hamiline arama belgesi çıkardığı”nı iddia etmişti. Kılıçdaroğlu bu iddiasını ispatlamak üzere isim yeri boş olan bir arama kararını basın mensuplarına göstermiş ve boş yerlerin kolluk tarafından doldurularak hukuka aykırı aramalar yapıldığını savunmuştu. Ancak Adalet Bakanlığı müfettişleri, “Hakim Şahin’in boş karar kağıdına imza atmadığı, kağıtlarda isim bulunduğu” yönünde rapor hazırlamıştı.

KARARA İLK TEPKİLER

Muhalefet ve meslek örgütleri Başsavcı İlhan Cihaner’in tutuklanmasına sert tepki gösterdi.

MHP Grup Başkanvekili Mehmet Şandır: Bu olaylar Türkiye’ye yakışmıyor. 7 yıllık AKP iktidarı ülkenin çivisini çıkardı. Artık kurumlar arası çatışmayı da geçti, kurumlar içi çatışmaya, iktidar mücadelesine dönüştü. Bu görüntüler Türkiye’ye de demokrasiye de yakışmaz. Dehşet duyuyoruz. Bir an önce gerçeğiyle olan bitenin ortaya çıkarılmasını istiyoruz. Tüm bu olayların sorumlusu siyasi iktidardır. O yönetiyor, sorumlu ve yetkili AKP iktidarı. Bu yaşananlar sağlıklı olmayınca, sonucun da sağlıklı olacağından ümitli değilim. Sürecin nereye uzanacağını tahmin etmek mümkün değil “ diye konuştu.

‘Derebeyi hukuku’

CHP Grup Başkanvekili Hakkı Süha Okay: “Herkesin gözü önünde kişilerini kendi yarattığı hukukla hukuksuzluk sürüyor. Bu, kimi hukuk adamlarının eliyle kararlılıkla devam ediyor. Nihayet gelinen noktada Erzurum Başsavcısı ve kimileri derebeyi anlayışıyla kendi hukuklarını yarattılar. Anasayanın açık hükümlerini yok farzederek yeni bir hukuk yarattılar. HSYK da tepkisini böyle gösterdi.

’Yargı güvencesi kalktı’

DP Genel Başkanı Hüsamettin Cindoruk: “Yargıtay Başkanı da teminatlı değilse, başsavcı teminatlı değilse siz Türkiye’de teminat içinde olabilir misiniz? Yargı güvencesi kalkmış durumdadır. Bu bir büyük fiyaskodur. Ben şimdi, Yargıtay Başkanı’nı kim tutuklayacak onu merak ediyorum”

TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ: “Başsavcı Cihaner’in gözaltına alınması ve tutuklanması, hukuk devletine ve onun en önemli özelliği olan yargı bağımsızlığına son zamanlarda vurulan darbelerin yeni bir örneğidir”

ANKARA BAROSU: “Cihaner hakkında 250. maddeye dayanılarak soruşturma yapılması, ev ve işyerinin aranarak kendisinin gözaltına alınması yasaya ve hukuka aykırı olmasının yanı sıra çok açık bir ’yetki gaspı’dır. Ankara Barosu olarak yasaya ve hukuka aykırı ve yanı sıra yargı bağımsızlığına aykırı olan bu tasarrufa karşı olduğumuzu bildirir, herkesi, ama en başta hepimizin ortak güvencesi olan yargıç ve savcıları hukuka ve yasaya uygun davranmaya davet ederiz.”


İnternetajans, 18 Şubat 2010

Re: İsmailağa ve Gülen Cemaati’ni Soruşturan Başsavcı Tutuklandı

İletiGönderilme zamanı: Prş Şub 18, 2010 23:14
gönderen Oğuz Kağan
Başsavcı Cihaner tam can damarına dokunmuş!

Nakşibendi Dergâhı, 12 Eylül 1980 askeri darbesinden sonra, devlet yönetiminde etkin olmaya başladı ve bu etkinlik artarak günümüze kadar devam etti. Bu etkinliğin en önemli göstergesi ise, tarikatın şimdiye kadar kendi içinden iki kişiyi CUMHURBAŞKANI makamına getirebilmiş olmasıdır.

Başka bir ifade ile ATATÜRK’ün koltuğuna şimdiye kadar, Nakşibendi Dergâhından iki kişi oturabilmiştir. Bunlar; TURGUT ÖZAL VE ABDULLAH GÜL’dür.

Dergâhın diğer ünlüleri ise; Necmettin Erbakan, Korkut Özal, Recai Kutan, Kemal Unakıtan, Kadir Topbaş,Ömer Dinçer ve benzerleri. Bu dergâhın kurucusu, Şeyh Ahmet Ziyaüddin Efendi’dir. Onu da yetiştiren ve “KÜRT HOCA” namlı Şeyh Abdurrahman el-Harputi idi.(Soner Yalçın-Siz Kimi Kandırıyorsunuz)

Nakşibendiliğin günümüzdeki güçlü kollarından biri de MENZİL GRUBUDUR. Adıyaman-Kahta-Menzil Köyünde kurulmuştur. Kurucusunun vefatından sonra ikiye bölünmüş, bir kolu da AFYONKARAHİSAR’DA faaliyet göstermektedir. Bakanlıklarda örgütlenmede çok mesafe almıştır.

Bu dergâh’tan çok daha güçlü, ekonomik olarak 25 Milyar Dolara hükmedebilen diğer tarikat ise; “Said-i Kürdi(Nursi)hareketinden doğan “FETHULLAH GÜLEN” hareketidir.

Bu üç ekibin ve bugün yönetimde olan talebelerinin, BARZANİ ile dostlukları buradan gelmektedir. Barzani Nakşibendi Tarikatına bağlı, Sünni- Kürt’tür.

Bu üç tarikat ve sayıları çok fazla olan diğer tarikatlar, özellikle 1980 sonrasında ABD’nin, Sosyalist Bloğu güneyden çevreleme projesi olan YEŞİL KUŞAK‘ı bölgede uygulanmaya koymasından sonra, devlet kadrolarına sızma gayretlerini arttırarak sürdürdüler. Yukarıda ki isimlerin yönetimde oldukları zamanlarda, nasıl çalıştıklarını takdirlerinize bırakıyorum. Bir örnek vermek gerekirse, KADIN ELİ SIKMAYAN KAYMAKAMLARIN çoğu, Oğuzhan Asiltürk’ün İçişleri Bakanı olduğu dönemde devlete alınmıştır, sayıları 300 kadardır. Bunların çoğu bu gün Vali Muavini veya Vali olmuştur!

AKP, tüm bunların ve emperyalist devletlerin desteği ile kuruldu ve iktidara getirildi. Ben bu oluşumun gelişini ve engellemek için yapılması gerekenleri zamanında anlatamadım. Aylardır da yazarak bazı kişileri ve kurumları uyarmaya çalışıyorum. Başsavcı İlhan Cihaner Bey’in başına gelenler umarım, herkesin gözünü açmıştır. Özellikle, kendi Türk Subayı’na “ŞÖVALYELİK” gibi kültürümüze aykırı nitelikleri yakıştıranlar! FATİH’İN, KANUNİ’NİN ve ATATÜRK’ÜN asil ve bilge duruşunun yanında, şövalyeliğin lafı olur mu?

Tehlike’nin büyüklüğünün anlaşılması için belirtmek zorunda olduğum bir konu daha var. Bu siyasi ve dini hareketlerin maddi gücü çok fazladır. Fransa Cumhurbaşkanının “Berlusconi ve siz dünyanın en zengin siyasetçilerinden olmuşsunuz” diye bir devlet adamına konuşması çok manidardır. Ayrıca çok yakında dünyadaki gizli hesaplarla ilgili kayıtlar ortaya döküldüğünde neler olacağını beraberce göreceğiz. Kutsal dinimizi, siyasi amaçları için çekinmeden kullanmaya kalkanların unuttukları şey şudur: HARAMIN ÜSTÜNE BİNA YAPILMAZ, ve BURASI ATATÜRK TÜRKİYE’SİDİR.

Şimdi gelelim Başsavcı Cihaner’e. Kendisine gelen bir ihbarı değerlendirip, Nakşibendi Tarikatı’na bağlı İsmailağa Cemaati’nin, Gülen ve Menzil tarikatlarının, yasadışı faaliyetlerini, görevi gereği incelemeye kalktı, başına gelmeyen kalmadı. Sadece onun mu? Gözler o kadar karartılmış ki, MİT mensupları, askerler, “Ergenekoncu” diye cezaevine tıkıldılar. Doymadılar, cemaatler ağızlarından salyalar akıtarak, Ordu Komutanı’nın kellesini istedi. Yapılan hukuksuzluk, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu kararı ile durduruldu. Yargıtay’da, Danıştay’da alınan kararın hukuka uygun olduğunu oybirliği ile kamuoyuna duyurdu.

Türkiye’nin Hukuk Devleti olarak kalıp kalmayacağını, AKP İktidarının tavrı belirleyecektir. AKP Hükümetini dikkatle izliyoruz.

Bir kez daha seslenmek istiyorum. Herkesin tarafını belirlemesi zamanı geçmek üzeredir.

TÜSİAD-TOBB- SANAYİ ve TİCARET ODALARI-MESLEK KURULUŞLARI-SENDİKALAR, lütfen tercihinizi yapın ve sesinizi çıkarın. Cemaatlerden yana iseniz, onu da söyleyin. Lâik Cumhuriyetten, Atatürk’ten, çağdaşlıktan, demokrasi’den yana iseniz konuşunuz. Bugün seslerinizi Türk Milleti olarak duymak istiyoruz.


Rifat SERDAROĞLU, 18 Şubat 2010

Re: İsmailağa ve Gülen Cemaati’ni Soruşturan Başsavcı Tutuklandı

İletiGönderilme zamanı: Prş Şub 18, 2010 23:40
gönderen gerçeği arayan
Belli ki adalet bakanının elinde yargı içine sızmış karşı devrimcilerin, Fethullahçı savcılarla hakimlerin listesi var. Kendilerine engel gördükleri Atatürkçü ve ulusalcıları türlü Alicengiz oyunlariyla Ergenekoncu diye bunlara pas edip infaz ettiriyorlar. Erzincandaki dava bir punduna getirilip kadrolaştıkları Erzurum’a pas ediliyor. Gözlerini karartmıslar, inanılmaz bir pervasızlık ve saldırganlık içindeler. Bu karanlık niyetli adamlara artık akıl, mantık ve söz işlemeyeceği iyice belli oldu. Onların anlayacağı tek bir dil var, güç ve yaptırım. Demokrasiymiş, hukukmuş, ahlakmış onlara vız geliyor. Güce tapıyor ve sadece güçten çekiniyorlar.

Re: İsmailağa ve Gülen Cemaati’ni Soruşturan Başsavcı Tutuklandı

İletiGönderilme zamanı: Cum Şub 19, 2010 0:03
gönderen Sonturk
inanilmaz bir durum.

-Savcinin cemaatleri sorusturdugu basinda duyuluyor

-iktidar benim cemaatime dokunma diyor

-bir muddet sonra bu adami ergenekondan iceriye tikiyorsun....

yahu insan en azindan olaylar basina yansimadan istihbarat alirda, senin cemaatleri korumak icin icerige tikdirdigin bu kadar acik secik olmaz

en vahimi bunlar piskin piskin yargi darbe yapti dediginde medyanin buyuk cogunlugu bunlara destek cikmasi. Milleti salak yerine koyuluyor, acik secik Cumhuriyet'e ihanet ediliyor.

Re: İsmailağa ve Gülen Cemaati’ni Soruşturan Başsavcı Tutuklandı

İletiGönderilme zamanı: Cum Şub 19, 2010 0:33
gönderen İlteriş
Deniz Baykal yazdı:"Yargı ve emniyette cemaat kontrolü oluştu"


Baykal'dan buyuk kesif! Inanilmaz! Nasil da bildin Baykal!

Sanki yeni birsey bulmus gibi konusuyor, insani zivanadan cikartiyor!

Yillardir agzini acipta F-Tipi orgutlenme hakkinda tek demec vermeyisinin sebebi neydi Baykal! Bunu aciklamak zorundasin!