12. yüz (Toplam 13 yüz)

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Prş Ara 29, 2011 23:36
gönderen Başkomutan
Taksim’de olaylı kınama gösterisi

BDP’li Sabahat Tuncel ve Süreyya Önder’in de yer aldığı grup, 35 kişinin öldüğü bombardımanı bahane ederek Taksim’i savaş alanına çevirdi. Motosikletinde Türk Bayrağı taşıyan bir genç saldırıya uğradı.

Yüksekova karıştı

35 kişinin bombardımanda ölmesini protesto için BDP tarafından Hakkari Yüksekova’da yapılan basın açıklamasının ardından olaylar çıktı. Polis gaz bombası ve tazyikli suyla olaylara müdahale etti. BDP'li Esat Canan da tazyikli sudan etkilendi.

BDP’liler Taksim’i savaş alanına çevirdi

35 kişinin öldüğü hava operasyonunu protesto amacıyla İstanbul, Diyarbaır ve Hakkari’de olaylar çıktı. Terör örgütü sempatizanları, polisi taşlayıp, işyerlerini ateşe verdiler. Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde BDP Hakkari Milletvekili Esat Canan’ın da aralarında bulunduğu yaklaşık bin kişi, Şemdinli yol ayrımında toplandı. Basın açıklamasının ardından kalabalık slogan atınca polis göstericileri göz yaşartıcı bomba ve basınçlı su kullanarak dağıttı.

Aralarında BDP milletvekilleri Sabahat Tuncel, Levent Tüzel, Ertuğrul Kürkçü ve Sırrı Süreyya Önder’in de bulunduğu grup da Taksim Meydanı’nda toplandı. Açıklamanın ardından Tarlabaşı Bulvarı’na doğru yürüyüşe geçen grup, güvenlik önlemi alan polisle saldırdı.

Bayraklı kuryeyi taşladılar

Olaylarda Taksim adeta savaş alanına döndü. Tarlabaşı Bulvarı üzerinde durakları parçalayan, sivil ve resmi araçlara zarar veren grup, polisi taş yağmuruna tuttu. Bu sırada motosikletinin arkasında Türk bayrağı bulunan bir kurye, BDP’li grup tarafından taşlandı. Olayda yaralanan kurye hastaneye götürüldü. Caddeyi trafiğe kapatan grup askeri nizam yürüyüşe başladı. Terör örgütü lehine sloganlar atan grup bölgeden geçmek isteyen araçlara saldırdı.

Çevik kuvvet gruba su ve gaz sıkarak müdahalede bulundu. Ara sokaklara kaçan gruplar buradan da polise taş yağdırdı. Polis çok sayıda göstericiyi gözaltına aldı. Diyarbakır’da da izinsiz yürüyüş düzenlemek isteyen ve aralarında BDP’li yöneticilerin de bulunduğu gruba polis izin vermeyince olay çıktı. Kalabalığın içinde yüzü kapalı bazı kişiler polis ve basın mensuplarının olduğu bölgeye ses bombası attı. Büyük bir şiddetle patlayan bombanın içinde çivi ya da herhangi bir metal parçasının olmaması faciayı engelledi.

YENİÇAĞ, 29 Aralık 2011


Sınırda ölümcül hata Predatörler gösterdi, F-16’lar PKK’lı diye kaçakçıları vurdu!
Güneydoğu'da olaylar çıktı BDP'li Tan:''Bırakın vatandaş biraz molotof atsın, deşarj olsun''
35 sivil öldüyse (öldü)... Bunlar neye gülüyor?

Dipçe: Genelkurmay açıklaması:
BASIN AÇIKLAMASI

TARIH : 29 Aralık 2011
SAAT : 11:45

1-Türk Silahlı Kuvvetlerinin sınır ötesi harekatı, TBMM tarafından 17 Ekim 2007 tarihinde kendisine verilen ve birer yıllık sürelerle yenilenen yetki gereği sürdürülmektedir.

2- Terör örgütü elebaşılarının son dönemde verdikleri kayıplar için gruplara misilleme talimatı verdikleri ve bu doğrultuda özellikle sınır ötesinde Sinat-Haftanin’e takviye maksadıyla çok sayıda terörist gönderildiği bilgisi alınmıştır.

3- Çeşitli kaynaklardan alınan istihbarat ve yapılan teknik analizler sonucunda, içlerinde örgüt elebaşılarının da bulunduğu terörist grupların bölgede bir araya geldikleri ve sınır hattındaki karakol ve üs bölgelerimize yönelik saldırı hazırlığı içinde oldukları anlaşılmış ve ilgili birlikler ikaz edilmiştir.

4- Geçmişte bölücü terör örgütü tarafından gerçekleştirilen saldırılarda, teröristlerin kullandığı ağır silah, cephane ve patlayıcıları yük hayvanları ile Irak’tan getirerek sınırdan içeri soktukları, teslim olan terörist ifadelerinden bilinmektedir.

5- Bölücü terör örgütü mensuplarının, Irak Kuzeyinden gelerek hududumuza yakın karakol ve üs bölgelerimize eylem yapacağına dair istihbaratın artması üzerine, keşif ve gözetleme gayretleri sınır boylarında artırılmıştır. Bu kapsamda, 28 Aralık 2011 günü saat 18.39’da, Irak sınırları içinde hududumuza doğru bir grubun hareket halinde olduğu İnsansız Hava Aracı görüntüleri ile tespit edilmiştir.

6- Grubun tespit edildiği bölgenin teröristler tarafından sıkça kullanılan bir yer olması ve geceleyin hududumuza doğru bir hareketin tespit edilmesi üzerine hava kuvvetleri uçakları ile ateş altına alınması gerektiği değerlendirilmiş ve saat 21.37-22.24 arasında hedef ateş altına alındı.

7- Olayın meydana geldiği yer, bölücü terör örgütünün ana kamplarının konuşlu olduğu, sivil yerleşim bulunmayan, Irak kuzeyindeki Sinat-Haftanin bölgesidir.

8- Olay hakkında idari ve adli inceleme ve işlemler devam etmektedir.

tsk.tr

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Cmt Ara 31, 2011 0:26
gönderen Başkomutan
35 Kişinin Öldüğü Olayla İlgili Çarpıcı Analiz

İnsansız hava araçlarının Irak sınırında bir insan grubunu tespit etmesiyle Çarşamba günü akşam Şırnak'ın Uludere ilçesi Ortasu köyünde operasyon yapıldı. Operasyonda 35 kişi hayatını kaybetti.

BÖLGE VE SALDIRIYA İLİŞKİN ÇARPICI ANALİZ

Ortasu, Şırnak'ın Uludere ilçesine bağlı bir sınır köyü.

Etrafı dağlarla çevrili köy, terörden dolayı büyük mağduriyetler yaşamış.

980 nüfuslu köyün tamamı akraba. Goyan aşiretine mensup olan köylülerin geçim kaynağı koruculuk maaşı ve kaçakçılık.

Hemen her evde koruculuk yapan bir kişi var.

Köyde devletin silahını taşıyan, askerle operasyona çıkan 80 korucu bulunuyor.

Bunların çocukları da kaçakçılık yapıyor. Büyükler korucu olduğu için kaçağa, 16-18 yaşındaki gençler gidiyor.

Çoğunluğu amca çocuğu olan gençler, her zaman yaptıkları gibi çarşamba günü yine sınırı geçerek Kuzey Irak'a geçti.

Mazot başta olmak üzere birtakım malları Türkiye'ye getirip satacaklardı.

Yıllardan beri baba ve dedelerinin kullandığı yollardan geçiyorlardı. Her kaçakçının yanında 2 katır vardı. Mazotları katırlara yükleyen 50 civarında köylü, Türkiye'ye doğru yola çıktı. Saat 20.00 sıralarında sınırdan geçerek köye ulaşacaklardı.

Saat 18.30 sıralarında ilk grup sınıra yaklaştığında köyde gözetleme yapan akrabaları kendilerini uyardı: "Asker geçiş yolunu tuttu, dikkat edin!"

Yakalanmaktan korkan gençler, sınırın Irak tarafında beklemeye başladı.

Saatler ilerledikçe Ortasu'nun yaklaşık 3 kilometre ilerisinde bekleyenlerin sayısı arttı.

3 saat içinde sayı 50'yi buldu.

İnsansız hava araçları bu kalabalığı fark etti.

Bir süre sonra gökyüzünde jetlerin sesi duyulmaya başlandı.

Grubun, Türkiye'ye sızmaya çalışan teröristler olduğunu değerlendirildi ve bölge bombalandı.


Terör Örgütü PKK Kaçakçıları Yem Olarak mı Kullandı?

Silahlı Kuvvetler son zamanlarda bölgede üst üste başarılı operasyonlar yaptı. Büyük kayıplar veren terör örgütünün, cevap niteliğinde büyük bir eyleme hazırlandığı yolunda istihbarat alındı. Bunun üzerine tedbirler üst seviyeye çıkarıldı. İnsansız hava araçlarının bölgeyi sürekli gözetlediğini bilen terör örgütü PKK, kaçakçı kılığında Türkiye'ye giriş yapıp yapamayacağını test etmek istedi. Bu sebeple kaçakçılar yem amacıyla toplu olarak sınıra gönderildiği iddia edildi.

AYNI YÖNTEMİ DAHA ÖNCE KULLANDILAR

Terör örgütü PKK, geçmişte defalarca katırlarla sınırı geçerek karakollara saldırdı. Dağlıca ve Aktütün baskınları bunun en bariz örneklerinden. Ayrıca son olayın yaşandığı Uludere'de 1 yıl önce büyük bir saldırı gerçekleşmişti.

50 kişilik terörist grup, Uludere ilçesinın Irak'a sıfır noktada bulunan Karaçalı Üs Bölgesi'nde saldırmak istemişti. Termal kameralar tarafından karakola 5 kilometre uzaklıkta fark edilen teröristlerin açtığı ilk ateşte bir uzman çavuş şehit olmuştu.

Çatışmanın ardından teröristlerin Kuzey Irak'ın Haftanin Vadisi'ne doğru kaçmıştı.

GEDİKTEPE'DE NE OLDU?

Geçen yıl haziran ayında, Hakkâri'nin Şemdinli ilçesine bağlı Tekeli Taburu Gediktepe üs bölgesine gece 02.00 sıralarında roketatarlar ve ağır silahlarla saldıran terörist grup, saatler süren çatışma ve sonrasında çıkan sıcak temaslarda 11 askeri şehit etmişti.

Dönemin Bölge Komutanı Tümgeneral Gürbüz Kaya ilk görüntülerin alındığını, bu bölgelere ateş edildiğini belirtmişti. Kaya, ateşe karşılık verilmediği için bu kişilerin çoban, köylü ya da kaçakçı olabileceğinin düşünüldüğünü kaydetmişti. Dağlıca ve Aktütün saldırıları öncesi de teröristlerin "kaçakçı" gibi sınırdan geçtiği, ağır silahları da kaçakçılar gibi katır sırtlarında taşıdığı ortaya çıkmıştı.

KAÇAKÇILARLA- TERÖR ÖRGÜTÜ PKK’NIN İLİŞKİSİ

Teröristlerin kaçakçıların içersine sızarak Türkiye’ye giriş yaptığı bilinen bir durum.

Kaçakçılık, terör örgütü PKK'nın en önemli gelir kaynağını oluşturuyor.

Kaçakçılardan alınan sözde vergiler karşılığında mühürlü kağıtlar veriliyor.

Bir sonraki örgütün kontrolünde kaçakçılar bu kağıtlar sayesinde sınırı geçebiliyor.

Dolayısıyla kaçakçılar ve teröristler pek çok noktada kesişme halinde.

Yasak olan kaçakçılık konusunda daha önce de acil olarak düzenleme yapılması gündeme gelmiş ancak somut bir adım atılmamıştı.

TRT Haber

haberiniz.org - 30 Aralık 2011,

Şırnak'ın Uludere ilçesinde gerçekleştirilen hava operasyonunda hayatını kaybeden 35 kişinin cenaze namazları Uludere Merkez Camii'nde kılındı. Cenazeler daha sonra PKK bezleri ve Biji apo sesleriyle toprağa verildi

http://vimeo.com/34363869

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Cmt Ara 31, 2011 2:30
gönderen Başkomutan
ANLIK İSTİHBARATI VEREN KİM?
ABD/İSRAİL BÖLÜNME ANAYASASI’NIN TAŞLARINI ÖRÜYOR


35 kişinin öldüğü son hava operasyonu ile yeni anayasanın ne ilgisi var? İşte ilgisi:

AKP ile BDP “2 MİLLETLİ, 2 DİLLİ,ÖZERKLİĞE KAPI AÇAN” BÖLÜNME ANAYASASI için anlaştı
(SENARYOYU YAZAN BU ROLÜ VEREN, HATTA YENİ ANAYASAYI HAZIRLAYAN VE AKP İLE PKK’YA ROLLERİNİ DAĞITAN AMERİKA)…

Anayasa Komisyonuymuş, STKlardan görüş alınacakmış,AKP ile BDP kavga ediyormuş, birbirlerine sert sözler sarfediyormuş; bunların hepsi vatanseverleri uyutmak için sahnelenen tiyatrodur. Ve YENİ ANAYASA YAPIM SÜRECİne sözde katkı vereceğim diyen bu oyunda yer alan herkes sadece figüran; BAŞROLLERDE AKP,BARZANİ ve BDP(PKK) var..AMA BUNU TÜRK MİLLETİ BU HALİYLE BİLSE KABUL ETMEZ VE ÇOK GÜÇLÜ BİR ŞEKİLDE KARŞI KOYAR... O nedenle halkı farklı gündemlerle uyutuyorlar…BİRKAÇ KANAL VE GAZETE DIŞINDA MEDYANIN NERDEYSE EZİCİ BİR ÇOĞUNLUĞU bu gerçekleri gizliyor…

Amerika’dan tavşana kaç tazıya tut taktiği…DÜŞMANLIĞI KÖRÜKLEYECEK BÜYÜK TAHRİKLER LAZIM...

PKK Mehmetçiklerin tüm geçiş yollarını ve hareketlerini hangi anlık istihbaratla kimden öğrenip katliamlar yaptıysa; psikolojik harekat yönüyle de bir ayaklanma provası ve kürtleri ayrılıkçılaştırma operasyonu olan “siviller katledildi” provakasyonunun senaryosunu yazan TSK’ya kasıtlı anlık istihbarat veren aynı güçtür; büyük biraderdir; hani PKK kamplarını “BBG evi gibi görüyorduk” ya ABD’nin anlık istihbaratı sayesinde; o BBG kameralarından anlık istihbarat sağlayan Sam amca’nın büyük bir provakasyonu ile karşı karşıyayız…

PKK ile savaşan komutanlarımızı zulumhanelerde esir tutan güç kim? ABD/İsrail

TSK’ya işine geldiği gibi anlık istihbarat veren kim? ABD/İsrail

TSK’nın tüm hareketlerini izleyerek PKK’ya anlık istihbarat verip şehitler verilmesini sağlayan kim? ABD/İsrail…

PKK kaçakçıları yem olarak mı kullandı, hangi büyük oyun için feda etti? BDP’liler timsah gözyaşları mı döküyor?

Hava harekatındaki yanılgı ile düğmeye basılan büyük psikolojik operasyonla istenen sonuçlar:

1-PKK’ya mesafeli kürtlerin PKKlılaştırılması,PKK ayaklanmasının(serhildan) şartlarının olgunlaştırılması, büyük ayaklanmanın ön provalarının başlatılması. Yöre halkının Devlete, TSK’ya karşı düşmanlıklarının azdırılması…

KCK operasyonları ile hedeflenen de aynı oyunun parçası: bölücülerin (ulusalcılar gözünde bile; örneğin hani odatv aydınlık gazetesine kızıyor ya niye kck haberlerini manşetten vermiyorsun diye) mazlum gösterilmesi;genel af için zemin hazırlanması

2-TSK’nin yıpratılması; terörle mücadelede iyice köşeye sıkıştırılması

3-Türk-Kürt ayrışmasının derinleştirilmesi….

SONUÇ: BÜYÜK ORTADOĞU PROJESİNİ GERÇEKLEŞTİRMEK İÇİN EN KİLİT ÜLKE OLAN TÜRKİYE’DE ÖNCE BÜYÜK EMPERYAL SENARYOLU FIRTINALAR KOPARILACAK….BOP HARİTASI HAYALDİ GERÇEK OLDU DİYECEKLER…

VE TÜRK MİLLETİ ÖLÜMÜ GÖSTERİP SITMAYA RAZI EDİLECEK…BÜYÜK KAOS VE ÇATIŞMA SÜRECİ GÖSTERİLİP BÖLÜNME ANAYASASINA TERÖRİSTBAŞINI DA İÇEREN GENEL AFFA RAZI EDİLECEK…ILIMLI İSLAMCILAR, ILIMLI MUHALEFET, ILIMLI MEDYA VE HER GÜN ANA AVRAT KÜFÜR YEDİĞİ HALDE SUSAN ILIMLI TÜRK MİLLETİ, ılımlı bir şekilde bölünmeye BÜYÜK PSİKOLOJİK HAREKATIN ETKİSİNDE RAZI GELECEK… İSTENEN BU, BOZULMASI GEREKEN OYUN BU…

Güneş Erkul - 30 Aralık 2011,
İLK KURŞUN

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Sal Oca 03, 2012 2:56
gönderen Başkomutan
İÇ SAVAŞ TEZGÂHI

Geride bıraktığımız hafta içerisinde Şırnak'ın Uludere ilçesinde sınırı geçerken PKK'lı oldukları zannedilerek F-16'larca vurulan kaçakçılar konvoyu ülke gündemini etkileyen ve 2011 yılının son günlerindeki en önemli olay olmuştur.

Bu olay sonrasında kaçakçılık yapan 35 kişi hayatını kaybetmiştir. Fakat neresinden bakarsanız bakın bu olay sonrasında insanın burnuna kötü kokularda gelmiyor değil. Yaşanılan bu olayın birileri tarafından hazırlandığı şüphesi de kafalarda soru işaretlerinin oluşmasına neden olmuştur. Gerek teknolojik imkân, gerekse üstün vurucu kabiliyeti sebebiyle hem gece hem de gündüz askeri harekâtlarda dünyada saygın ve öncü bir konumda olan Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)'nin profesyonel çevrelerce yanıltılmış olduğunu öncelikle belirtmekte isabet vardır. Zira TSK yıllardır hem ülke içerisinde hem de sınırlarımız dışarısında nokta vuruşu şeklinde tarif edilen yüzlerce operasyonda bulunmuş ancak bu operasyonların hiç birinde adına sivil denilen bir kayıp söz konusu olmamıştır.

AKP'nin ülkeyi bölünmeye doğru sürükleyen şeytani eylemin parçası olan açılım sürecine rağmen, TSK'nın son aylarda bölücü terör örgütü PKK'ya yönelik başarılı operasyonlar gerçekleştirdiği bir dönemde böylesine bir olayla karşılaşılmasının tesadüf olmadığını düşünenlerim. Karşımızda iki ihtimal duruyor. Bu olay ya çok büyük bir ihmal sonucu yada içeride bulunan yabancı güçlere çalışan hainlerce kasıtlı olarak oluşturulan yanlış bir istihbarat nedeniyle vukuu bulmuştur.

Bir olayı değerlendirirken sebep ve sonuç çerçevesinde konuların ele alınması gereklidir. Bu operasyon PKK'nın sınır karakollarımıza yönelik büyük saldırılar yapacağı yönünde istihbaratın önceden alınmış olması sebebiyle gerçekleştirilmiştir. Ancak düzenlenen harekât sonucunda ise sivil kayıplar yaşanmış ve bölge halkıyla, yıllardır bölücülükle mücadele eden, devletin ve milletin bölünmez bütünlüğü uğruna can siperane bir şekilde uğraş veren TSK ve onun nezrinde de devletimiz karşı karşıya getirilmiştir. İşte bu sebep ve sonuç ilişkisi ortada bulunan tablonun şekillenmesini sağlamaktadır.

Birileri kasıtlı olarak bu konu ile ilgili yanlış bir istihbaratı TSK'ya iletmiştir ve aynı istihbaratında profesyonel bir kesim tarafından sonucu da göz önünde bulundurularak hazırlandığı da gayet açıktır.

Nitekim vukuu bulan olay sonrası gerek BDP'lilerin gerekse PKK'ya yakın olan haber kaynaklarının basına ve bölge halkına yönelik verdiği demeçlerde işlenilen konu sürekli bu olmuştur. Ayrıca hayatını kaybedenlerin cenaze töreninde tabutların üzerine örtülen paçavralar da işin tuzu biberidir!

Birileri bu olay üzerinden provakatif söylemlerde bulunarak olayı topyekûn bir ayaklanmaya doğru götürmek istemektedir. Nitekim hayatlarını kaybedenlere başsağlığı dilemek için Güzelyazı Köyü'nde kurulan taziye çadırında aileleri ziyaret etmek isteyen Uludere Kaymakamı'na yönelik bölgedeki kendini bilmezlerce yapılan linç girişimi bunun bir provası olarak karşımızda durmaktadır. Bu noktada toplumun derhal aydınlatılması gerekir. Zira olaylar gizemini korur ve halka gerekli bilgi aktarılamazsa ülke içerisinde büyük karışıklıkların ve hatta bir iç çatışma ortamının oluşmasına neden olunabilir.

Şimdi AKP iktidarı vakit kaybetmeksizin bu istihbaratın hangi kaynaktan geldiğini açıklamalıdır. Nitekim MİT bu istihbaratı kendisinin vermediğini kamuoyuna açıklamıştır. Hal böyleyken bu istihbarat nereden gelmiştir? Alınan istihbaratın değerlendirmesi hangi koşullar göz önünde bulundurularak yapılmıştır?

Sınırı geçmek isteyenlerin PKK'lı olduklarını öne süren istihbarat kaynağının, bundan önceki olaylarda göz önünde bulundurulduğunda güvenilirlik derecesi nedir? Operasyon yalnızca İHA'lardan elde edilen görüntüler kaynak alınarak mı düzenlenmiştir?

Harekât öncesinde bölgenin İHA'lar tarafından 4 saat boyunca takip edildiğini belirten Başbakan ne yazık ki bu İHA'ların ülkemize ait olan araçlar mı yoksa ABD'ye ait olan Predatorlar mı olduğunu açıklamamıştır. Israrla bunu belirtmek gerekir, çünkü ABD'ye ait olan Predatorlar, ABD'li yetkililer tarafından Pentagon'dan kumanda edilmekte ve görüntüler işlendikten sonra TSK'ya ulaştırılmaktadır.

Eğer bu operasyonda da aynı yöntem işlenmişse olayın vahameti çok daha büyük olacaktır. Eğer bu görüntüler ABD'ye ait İHA'lar tarafından elde edilmişse ve ortaya konan istihbarat da yine ABD kaynaklarından gelmişse, Türkiye'nin acilen ABD ile yürüttüğü ortak işbirliği antlaşmasını gözden geçirmesi gerekir.

Bugün bölgemizde iç karışıklık yaşamayan hiçbir ülke bulunmamaktadır. Bu karışıklıkların kaynağı da ABD projesi olarak yürürlülüğe konulan BOP'dur. Bu sebeple operasyonda kullanılan İHA'nın ABD'ye ait olup olmadığı bilmek önemlidir. Türkiye'nin de AKP sayesinde BOP'un hedefinde olduğunu bildiğimizden dolayı hassasiyet gösterilmesi gerekir.

Böylesi bir olay sonrasında ortaya çıkacak provokatörlerin eylem ve söylemleriyle toplum genelinde huzursuzluk çıkarmak isteyenlere karşı da dikkatli olunmalıdır. Özellikle bunu PKK militanları ve sempatizanları kullanmak isteyeceklerdir. Bu konu üzerinden çatışma ortamı yaratmaya kalkışacaklardır.

Türkiye özellikle bölgesel şartlar nedeniyle sıkıntılı günler geçirmektedir. AKP iktidarı birlik ve bütünlüğü bozmaya yönelik yapılabilecek her olayın tedbirini almak zorundadır. Bu olayla ilgili bilinmeyenler biran evvel ortaya çıkarılmadır. Sorumluları da ortaya çıkarılmalıdır. Aksi halde baharın rüzgârı ülkemizde de estirilmek istenecektir.

İsmail Özdemir - 2 Ocak 2011,
ORTADOĞU


Dipçe:
Açılım Ortağı BDP ''Bugün ülke bölünmüştür''

Uludere'de ölen 35 kişinin cenazesinde konuşan Selahattin Demirtaş, ''Bugün ülke bölünmüştür. Artık emin oldum'' dedi.

Uludere'de yaşamını yitiren 35 kişinin cenazelerinin Gülyazı Köyü'nde toprağa verilmesinin ardından konuşan BDP eş başkanı Selahattin Demirtaş, sert sözler sarfetti.

Demirtaş, "Bugün ülke bölünmüştür. Artık emin oldum. 50 bin defa da öldürseniz bu toprakların adı Kürdistan'dır. Bunu basın yazamaz" diye konuştu. Demirtaş, "Tarih bu dağlarda bir Kürt katliamını daha yazdı" diyerek olayı protesto etti.

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.internethaber.com/bu-topraklarin-adi-kurdistandir-392926h.htm

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Sal Oca 03, 2012 3:03
gönderen YURDATÜRK
TÜRK ÇOCUĞU ECDADINI TANIDIKÇA DAHA BÜYÜK İŞLER YAPMAK İÇİN KENDİNDE KUVVET BULACAKTIR. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK.

Ey Türk Gençliği!

Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet, muhafaza ve müdafaa etmektir.

Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin, en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek, dahilî ve haricî bedhahların olacaktır. Bir gün, İstiklâl ve Cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şerâitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerâit, çok nâmüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve Cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın, bütün kaleleri zaptedilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şerâitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dahilinde, iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlilerin siyasi emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr ü zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir.

Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerâit içinde dahi, vazifen; Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır! Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur!

Mustafa Kemal Atatürk
20 Ekim 1927

NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE
ℂ⋆
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl.
Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl;
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklâl


TÜRK ÇOCUĞU ECDADINI TANIDIKÇA DAHA BÜYÜK İŞLER YAPMAK İÇİN KENDİNDE KUVVET BULACAKTIR. Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK.

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Pzr Oca 08, 2012 2:04
gönderen Başkomutan
Uludere ile amaçlanan...

Aslında olay günlerdir birçok köşe yazısında ve televizyon ekranlarında tartışıldığı için nasıl olduğu yönüne hiç girmeyeceğim…

Ama bence önemli olan ve asıl tartışılması gerekip de yanıtı bulunamayan ya da bizim tarafımızdan öğrenilmesi mümkün olmayan esas konu, istihbaratın kim tarafından sağlandığı konusudur ki…

İş burada, hemen her konuda olduğu gibi, gelip bağımsızlığa kadar dayanmaktadır.

Yani anlayacağınız bağımsızlık…

Ekonomide,

Eğitimde,

Kültürde,

Siyasette,

Güvenlikte ne kadar önemliyse biliniz ki istihbaratta da en az o kadar önemlidir.

Eğer bu konuda kendi bağımsız istihbaratınız yoksa ve üstelik bölgede çıkarları için bulunan bir ülkeden de istihbarat alıyorsanız…

Bence konu ile ilgili herkesi biraz sorgulamak gerekir diye düşünüyorum…

Şimdi bu son olaylarda yaşananlardan sonra, Hava Kuvvetleri Komutanlığı bu tür bir istihbarat aldığında sizce operasyon yapabilir mi?

Bence yapamaz…

Aslında böylece bu tür bir istihbaratla neyin amaçlandığı da ayan beyan ortaya çıkmıyor mu?

Burada amaç askeri tamamen baskı altına alıp operasyon yapamaz hale getirmekti…

Ve başarıldı.

Yıllardır daha doğrusu ABD’nin Irak’ı işgal ettiği 2003 yılından buyana sözüm ona ABD ile anlık istihbarat paylaştığımız söyleniyor…

Bunu ben değil, en yetkili makamda bulunanlar söylemektedirler…

Bırakın anlık istihbaratı…


PKK esas olarak nerede üstleniyor? Kuzey Irak’ta değil mi?

Peki, siz hiç bu güne kadar, kuzey Irak’ta yakalanmış herhangi bir PKK’lı hatırlıyor musunuz?

İşin doğrusu tüm bunlar büyük planın bir parçası olup, adım adım onun taşları döşenmektedir…

Bu nedenle olayları birbirinden kopuk olarak değil plandaki konumuna göre değerlendirmek gerekmektedir…

Amaç bölgede 4 ülkeden koparılacak parçalarla oluşturulacak bir Kürdistan’dır.

Konuyla ilgili 4 ülke kendi içindeki gelişmelere göre değerlendirilmeli ama…

Ülkemiz açısından bunun ilk adımı ordunun zayıflatılmasıydı ki, yıllardır sürdürülen operasyonlarla bu gerçekleştirildi…

İkinci adım bölgeye uluslararası güçlerin davet edilmesiydi ve bir süredir hemen her fırsatta bu konuyu dillendirip davetlerini yineliyorlar…

Ama biliyorsunuz ki uluslararası güçleri davet etmenin de bir koşulu var…

O da sivil halka karşı şiddet kullanılması…

Sadece Irak’ta ve Libya’da gibi değil, Yugoslavya’da dahil hemen her ülkede aynı tezgahı uyguluyorlar…

Önce ülkedeki bir grubu destekleyerek, isyan ettiriyorlar. Sonrasında devlet de isyanı bastırmak için güç kullanınca…

Ülkeye müdahale…

Hani emperyalist ülkeyle istihbarata paylaşımı falan diyoruz ya, aslında atalarımız yıllar öncesinden uyarmış…

”Kılavuzu karga alanın…..”

Nusret KEBAPÇI , 06 Ocak 2012
ANAYURT

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Pzr Oca 08, 2012 2:20
gönderen Başkomutan
Yok mudur bu densizliğe "Dur" diyecek makam?!

“Başkanlığını Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in yaptığı Güneydoğu Anadolu Bölgesi Belediyeler Birliği, yeni anayasa önerilerini Meclis’e gönderdi. BDP Eşbakanı Selahattin Demirtaş’tan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’e çok sert sözler. „

Osman Baydemir farklı bayrak istedi!

Başkanlığını Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı Osman Baydemir’in yaptığı Güneydoğu Anadolu Bölgesi Belediyeler Birliği, yeni anayasa önerilerini Meclis’e gönderdi. Güneydoğu Anadolu Bölgesi Belediyeler Birliği yeni anayasa önerilerini Meclis Başkanlığı’na sundu.


Cumhuriyet rejiminin değişen dünyanın gerisinde kaldığını savunan birlik, bölünme korkusundan bölgesel yönetim modeli ile kurtulmanın mümkün olduğunu savundu. Değiştirilemez hükümlere yer verilmemesini isteyen birlik, anayasal yurttaşlık tanımı istedi, kültürel kimliklerin kendilerini ifade etme, koruma ve geliştirme haklarının anayasal güvenceye alınmasını önerdi.

Dışişleri, maliye, adalet ile adli kolluk, ülke savunması ve güvenliği ile ilgili olanlar dışındaki hizmetlerin bölgesel ve diğer yerel yönetimlerce yerine getirilmesini öneren birlik, merkezi kamu idaresinin bunların dışında, bölgeler arasındaki gelişmişlik farklılıklarını gidermeye yönelik kaynak oluşturmak, plan ve projeleri bölgesel yönetimle koordineli bir şekilde uygulamakla yükümlü olmasını istedi.

Farklı isim farklı sembol

Her bölge meclisinin bölgesinin temel kurumsal mekanizmalarını oluşturması gerektiğini savunan birlik, bölge kamu idaresinin, bölgenin tarihi kimliğinin karşılığı olan bölge ismini, merkezini ve sembollerini belirlemeye yetkili olabileceği önerisi getirdi.

Bölgesel kamu idaresinin; bölge meclisi ve bölge başkanlığından oluşması, bunların bölge halkınca seçilmesi, alınan kararlarda uyuşmazlık veya anayasaya aykırılık iddialarının Anayasa Mahkemesi’ne ait olması istendi. Birliğin anayasa önerisine göre Bölge Meclisi, ülke meclisine kanun teklifinde bulunma yetkisine sahip olacak, mali özerkliği bulunacak. - Milliyet



Bizim nazarımızda onbaşısın

BDP Eşbakanı Selahattin Demirtaş’tan, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Necdet Özel’e çok sert sözler.

Barış ve Demokrasi Partisi Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'e "Senin rütben orgeneral de olsa bizim nazarımızda onbaşısın. Senin kıymetin o kadardır. dedi.Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, (Kürtçe eğitimi uygun görmüyorum) diyen Genelkurmay Başkanı Necdet Özel'e tepki gösterdi.

Demirtaş, "Senin rütben orgeneral de olsa bizim nazarımızda onbaşısın. Senin kıymetin o kadardır. Bunu böyle bil. Bizim nazarımızda ha bir onbaşı konuşmuş ha Genelkurmay başkanı. Bizim nazarımızda zerre kadar değerin, kıymetin yok yanımızda." dedi.

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş partisinin Sultanbeyli ilçe başkanlığı tarafından düzenlenen programa katıldı. Salona girişte sloganlarla karşılanan Demirtaş burada bir konuşma yaptı. Demirtaş Kürtçe eğitime karşı çıkan genelkurmay başkanının kendileri için bir onbaşıdan farkı olmadığını söyledi.

'SANA KİM SORDU Kİ CEVAP VERİYORSUN'

Demirtaş şöyle konuştu: "Genelkurmay başkanı çıkmış 'ana dilde eğitim olmaz' diyor. Sana kim sordu ki çıkmış cevap veriyorsun? Sen önce çık katliamların hesabını ver. Paşa hazretleri çıkmış bize emir yağdırıyor. Senin rütben orgeneral de olsa bizim nazarımızda onbaşısın. Senin kıymetin o kadardır. Bunu böyle bil. Bizim nazarımızda ha bir onbaşı konuşmuş ha genelkurmay başkanı. Bizim nazarımızda zerre kadar değerin, kıymetin yok yanımızda. Ana dilde eğitimin olup olmayacağını sana mı soracağız? Biz başbakanın bu inkar politikasını tanımıyoruz. Başbakanı tanımıyoruz, genelkurmay başkanını hiç tanımayız. Bizim şahsımızda bunların meşruiyeti yok."


'ÖZGÜRLÜĞÜ ANCAK BİZ GETİRİRİZ'

Demirtaş'ın konuşması boyunca salondakiler sık sık terörist başı Öcalan lehine sloganlar attı. Türkiye'ye barışı ancak kendilerinin getirebileceklerini öne süren Demirtaş, "Bizim yürüttüğümüz özgürlük mücadelesidir. Bir halk özgür olmadan diğer halkın özgür olma şansı yok. Kurtuluş hep birlikte olur. Zulümse hep birlikte direniriz. Bu ülkeye barışı ve özgürlüğü de ancak biz getirebiliriz. Bizim mücadelemiz dışında da hiçbir şans yok." diye konuştu.

OPERASYON KAZASI DEĞİL

Uludere'de 35 kişinin hayatını kaybettiği olayın bir kaza değil, mesaj olduğunu iddia eden Demirtaş şöyle devam etti: "Bütün bu katliamları örtmek için günlerdir bize saldırıyorlar. Başbakanıyla, bakanıyla, medyasıyla bize saldırmaya çalışıyorlar. Sanki tüm bu uçakları kaldıran biziz. Bunların sanki hiç suçu yok bütün suçu bize atmaya çalışıyorlar. Bu mesaj nedir iyi anlamak lazım. 5 TL için, 50 TL için kendini dağa vuran Kürt çocuklarının dramı üzerinden başsağlığı dilemeyenleri iyi anlamak lazım. Siz eğer hakkınızı aramaya devam ederseniz işte bu katliamları yaparız diyorlar. O köye gittik gözlerimizle gördük. Bu bir operasyon kazası değil. Ölenlerden 19 tanesi 12-13 yaşında küçük çocuk. Tamamını katledildi ki herkesin içine bir korku düşsün."


haberiniz.com, 07 Ocak 2012

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Prş Oca 19, 2012 20:13
gönderen Başkomutan
"Hepimiz Ermeniyiz" yürüyüşü sonrası saldırdılar

Tarlabaşı'nda otobüs ve otomobilleri taşlayan gruba polis müdahale etti.

Agos Gazetesi önündeki anma etkinliğinin ardından yaklaşık 30 kişilik bir grup, Taksim Meydanı'na yaklaşık 200 metre uzaklıkta bulunan bir banka şubesine saldırdı. Göstericiler, banka şubesine taş ve sopalarla saldırıp, camlarını tekmeledi. Saldırıda bankanın camları çatladı. Daha sonra Taksim'e gelen grup, burada da polise ve etrafa taşlarla saldırdı. Bunun üzerine polis göstericilere biber gazıyla müdahale etti. Müdahale sonrası göstericiler ara sokaklara kaçtı.

Grubu kovalayan polis, yaklaşık 10 göstericiyi gözaltına aldı. Gözaltına alınan şüpheliler, yakında polis aracı olmadığı için ilk önce taksiye bindirildi. Ancak göstericiler taksiye sığmayınca polis yoldan geçen bir sivil minibüsü durdurarak, minibüse bindirilen şüphelileri emniyete götürdü.

etikhaber - 19 Ocak 2012,

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Prş Oca 19, 2012 20:14
gönderen Başkomutan
Hakkari'de patlama

Patlamada 1 kişi hayatını kaybetti, 3'ü polis 28 kişi ise yaralandı.

Hakkari'de Bulvar Caddesi üzerinde iki otomobil arasında konulan patlayıcı polis servis aracının geçişinden hemen sonra infilak ettirilmesi sonucu meydana gelen patlamada 3'ü polis 16 kişi kişi yaralandı. Patlamanın ardından olay yerinde toplanan öfkeli kalabalık ile güvenlik güçleri arasında arbede çıktı, polis havaya ateş açıp kalabalığı tazyikli su ve gaz bombası ile dağıttı.

Hakkari Valisi Muammer Türker, patlamaya infilak ettirilen bir patlayıcının neden olduğunu ve 3'ü polis 16 kişinin yaralandığını söyledi.

Hakkari kent merkezindeki en önemli cadde olan Bulvar Caddesi üzerinde bugün saat 17.35 sıralarında şiddetli bir patlama yaşandı. Hakkari Belediye binasına 100 metre mesafede iki otomobil arasına konulan patlayıcının infilak ettirilmesi sonuc 3'ü polis 16 kişi yaralandı.

Patlamayla birlikte olay yerine çok sayıda sağlık ekibi, ambulans ve polis ekipleri sevkedildi. Yaralı polisler Hakkari Asker Hastanesi, vatandaşlar ise Hakkari Devlet Hastanesi'ne götürülüp tedavi altına alındı.

ARBEDE YAŞANDI

Olay yerine sevkedilen güvenlik güçleri ile orada toplanan yaklaşık 300 öfkeli grup arasında arbede yaşandı. Kalabalığı uzaklaştırmak isteyen güvenlik güçlerine taş atılması üzerine polis havaya ateş açıp biber gazı kullandı. Olayların büyümesi üzerine bölgeye takviye ekipler ile Toplumsal Olaylara Müdahale Aracı (TOMA) sevkedildi. Kalabalığa bu kez tazyikli su ve gaz bombası ile müdahalede bulunuldu. Bir süre davam eden olayların ardından kalabalık dağıldı.

Hakkari Valisi Muammer Türker, kentte meydana gelen patlamada 3'ü polis 16 kişinin yaralandığını

Türker, patlamanın Bulvar Caddesi üzerinde park halindeki otomobillerin arasına konulan patlayıcının infilak etmesi sonucu meydana geldiğini belirterek, "Patlayıcının türünü inceleme çalışmaları sürdürülüyor. Can kaybı olmayan olayda 3'ü polis 16 yaralı var" dedi.

Vali Türker, patlamanın Çevik Kuvvet ekibini taşıyan servis midisünün geçişinden hemen sonra meydana geldiğini belirterek, patlama sırasında aracın kontrolden çıktığını ve içinde bulunan 3 polisin başlarına çarpması sonucu yaralandığını söyledi.

Polis, patlamanın yaşandığı bölgede önlem alarak geniş kapsamlı çalışma başlattı. Kentin giriş ve çıkışları tutulurken, Hakkari'de güvenlik önlemleri en üst seviyeye çıkarıldı.

DHA - 19 Ocak 2012,

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Prş Oca 19, 2012 20:16
gönderen Başkomutan
Meclis'te "Kürdistan" gerginliği

Cumhurbaşkanı Seçim Kanunu Tasarısı’nın TBMM Genel Kurulunda görüşülmesine devam ediliyor.Milletvekilleri, verilen değişiklik önergeleri üzerinde görüşlerini açıkladı.

-"Kürt coğrafyası" tartışması-

BDP Muş Milletvekili Demir Çelik’in, konuşması sırasında, "Kürt coğrafyası" ifadesini kullanması da tartışmaya yol açtı. TBMM Başkanvekili Sadık Yakut, bu sözlere, "Yalnızca Türkiye coğrafyası var ve 7 bölgeye ayrılmıştır. Her çıkan konuşmacı çıkıyor buraya ırkçılık yapıyor.İnsan hakları suçu işliyor" diye tepki gösterdi.

Çelik ise bu sözler üzerine, "Kürdün yaşadığı coğrafyaya ’Kürt coğrafyası’ demenin neresi yanlış? Kürtleri ötekileştirilip, ayrıştırmanızdan kaynaklı bir sorun yaşanıyor. Biz ana dilimizle, kimliğimizle özgürce yaşamak istediğimiz için terörize ediliyoruz. Ben 7 yaşıma kadar Türkçe bilmiyordum. Bu da insanlık suçudur. Bunu hep beraber ortadan kaldırmalıyız" diye konuştu.

BDP’li Çelik’in konuşmasının ardından Yakut, "Sayın Çelik, 7 yaşına kadar Kürtçe konuştuğunuzu Türkçe bilmediğiniz söylediniz. O zaman orada yasaklanan bir Kürtçe yok. Öğretilemeyen bir Türkçe var" dedi.

Yakut’un bu sözlerine BDP milletvekilleri, "İdris Naim Şahin’in yerine aday mısınız? Her konuşmaya müdahale ediyorsunuz sizi kınıyoruz. Bıktık artık" diye tepki gösterdi. Yakut da bu sözlere, "Irkçılık, milliyetçilik ve etnik milliyetçilik yapıldığı zaman buna müdahale etmem gerekiyor" şeklinde yanıt verdi.

-Sakık söz aldı, tansiyon arttı-

BDP Muş Milletvekili Sırrı Sakık, 12. maddede verilen önerge üzerinde söz alarak, BDP Muş Milletvekili Demir Çelik’e yönelik sözlerinden ötürü Yakut’u eleştirdi. Sakık, "Sayın Başkan, buradaki her konuşmacıya laf yetiştirmeye çalışıyorsunuz. Sizin böyle bir göreviniz yok. Siz zaman zaman Cumhurbaşkanına vekalet ediyorsunuz. Sizin adil olmanız gerekiyor. Bizim burada çıkıp ne konuşacağımıza siz karar veremezsiniz. 1920’li yılların ret ve inkar politikalarının etkisiyle konuşuyorsunuz" görüşünü ileri sürdü.

Yakut’un, bu sözlere, "Asıl ret ve inkarı siz yapıyorsunuz" yanıtı üzerine Sakık, "Bu yaklaşımla bir yere varamazsınız. Biz komisyonlarda federasyon, özerk yapı gibi pek çok şey konuşuyoruz. Siz burada her konuşmaya müdahale ediyorsunuz. Amacınız İçişleri Bakanı İdris Naim Şahin’in yerine gelmek ise bunun bizim üzerimizden yapmaya çalışmayın. Böyle olmuyor Sayın Başkan, siz Meral Akşener’den Güldal Mumcu’dan ders alın. Belki AKP’de bir bayan başkanvekili gönderir de yaklaşım değişir. Başka yerlere mesaj göndermeyi düşünüyorsanız bizim üzerimizden yapmayın. Bu politikalar çıkmaz sokaktır. ’Kürdistan’a tepki, ’Kürt coğrafyası’na tepki. Sizin Ekonomiden Sorumlu Bakanınız daha dün ’Irak Kürdistanı’nda bulunuyordu. Orada resmi görüş var, burada yok" ifadelerini kullandı.

Yakut bu sözler üzerine, "Burada yok tabii, olmayacak’ şeklinde yanıt verdi. Sakık da "Olacak burada da hep beraber olacak" diye bağırdı.

"Bundan korkmayın biz kaderimizi sizinle birleştirmişiz" ifadesini kullanan Sakık, "Bizim kaderimiz Türk halkıyla birlik ve bütünlük içindedir. Bu tartışmalar doğru değil. Bunlar bu sorunu çözmez. Hiç kimse bir coğrafyaya gem vuramaz, bir halkın diline de gem vuramaz" dedi.

Sakık’ın konuşmasının ardından Yakut tekrar söz alarak, "Sayın Sakık, benim kimseden ders almaya ihtiyacım yok. Benim hiçbir makamda gözüm yok. Bunun takdir hakkı da sizin değil. Ben de sizi uyarıyorum. Etnik yapı üzerinden bir yerlere varmaya çalışıyorsunuz.
Önce bunu sorgulamanız gerekiyor" açıklamasını yaptı.

Konuşmaların ardından yerinden söz alan MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, komisyonla ilgili iddianın araştırılmasını ve gereğinin yapılmasını istedi.

Posta Gzt. - 19 Ocak 2012,


Meclis'te Kürdistan tanımı

Güçlü Kemalizmi ve cumhuriyetin kuruluş dönemini sert sözlerle eleştirdi

Meclis'te Kürdistan tanımı TBMM İnsan Hakları Komisyonu Kürt aydın İbrahim Güçlü’yü dinledi. Güçlü Kemalizmi ve cumhuriyetin kuruluş dönemini sert sözlerle eleştirdi. AKP’li Eronat’ın “Sürekli Kürdistan diyorsunuz neresi burası?” sorusunu şöyle yanıtladı: Sivas’ın doğusundan Silopi’ye kadar olan yer

HAK-PAR’ın kurucularından Kürt hareketinin önemli isimlerinden siyasetçi yazar İbrahim Güçlü, TBMM İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde kurulan alt komisyona bilgi verdi. TBMM İnsan Hakları Komisyonu bünyesinde oluşturulan Terör ve yaşam hakkı ihlallerinin incelenmesi alt komisyonunda sözlerine Kürtçe konuşarak başlayan Güçlü, selamlamanın ardından konuşmasına Türkçe devam etti.

Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş dönemini eleştiren Güçlü, “Yeni bir anayasa hazırlanıyor. Devletin Kemalist devlet olmaktan çıkarılıp halkların devleti olacağı bir süreç olur diye umuyorum” dedi. Kuruluşundan itibaren Türkiye’nin Kürtleri temsil etmediğini savunan Güçlü, “80 yıldır Kürtlere düşmanlık edildi, komünizm, anarşizm denildi. İslamcıları irtica adına, Ermenileri, Alevileri bir başka şekilde dışlama yoluna gitti” dedi. Osmanlı İmparatorluğu döneminde Kürt sorunu olmadığını ifade eden Güçlü, “Çözülmeyecek hiçbir sorun yoktur. Sorun haline biz getirdik. Kemalist devlet ve Kemalizmi içselleştirmiş Kürtler bu sorunu yaptı. Kemalizm sorun çözme tecrübemizi yok etti” iddiasında bulundu.

Konuşmasında “Devlet-PKK-Hizbullah”ın iç içe olduğunu iddia eden Güçlü, şunları söyledi:

SORUMLU DEVLET

Devletin tepesindekiler yarattıklarından sorumludur. PKK, Devlet ve Hizbullah ilişkisini bütünlük içinde ele almalıyız. Sağımızdakiler, solumuzdakiler öldürüldü. 12 Eylül öncesi ve sonrası Kürdistan’da yüzbinler öldürüldü. Devlet kaç, PKK kaç öldürdü, ayrım yapamam.

İNKAR VE RET

Kemalist devletin kuruluşundan sonra Kürtlerle ilgili stratejisi inkar ve ret politikasıdır. Osmanlı döneminde Kürt sorunu denilen sorun yoktur. Kürtler inkar edilmiyorlar, ret edilmiyorlardı. Medreseler, Kürdistan’ın eğitim kurumlarıydı. 1919’da başlayan 38’de Dersim de devam eden katliam süreci var. Kürtleri asimile ederek sorunu çözeriz diye düşünmüşler. Cunta rejimi bu yöntemlerle sorunu çözmeye çalışmış.

ÖCALAN KÜRT HAREKETİNDE YOKTU

70’li yılların ortalarından sonra yeni strateji belirleniyor. Bu da 12 Eylül’e götürüyor. İllegal planda örgütler kuruldu. Hem Kürtler, Kürt kimliğini çağrıştıran kimlik olmalı hem de içeriden kuşatmalı diye düşündüler. PKK o dönemde oluşmaya başladı. Öcalan o dönemde devreye girer. Öcalan diye bir aktör Kürt hareketinde o zamana kadar yoktur. Öcalan Komünizmle Mücadele Derneklerinde çalışan birisidir, Kürtlerle ilişkisi yok. Öcalan “Devlet silah desteği verdi” diyor. Planlı programlı bir proje.

TOPAL ÖRDEK YAPTI

Hem PKK’dan hem Türkiye’den korkuyoruz. 12 Eylül’ün hazırlanmasında PKK’nın rolü de vardır. Demirel bunları biliyordur. Devletin politikası şu; Kürt hareketini topal ördek haline hatta tek ayaklı ördek haline getirmek. Önemli bir şey yaptı PKK, kendi örgütlediği dışındaki toplumsal kesimlerin örgütlenmesine şans tanımadı. En büyük problem o. Ya PKK’lısın ya PKK’lı değil sorunudur. Kürtler PKK değildir. PKK çerçevesinde kümelenmiş elit topluluklardır.

ALTERNATİF

Kemalist elit de 50’lere kadar tek başınaydı. Başka alternatif yok, herkes destekledi. Kürtler de başka bir şey desteklemeyecek tabii. PKK dışında bir şey yok. Çoğulculuk olursa ağalar, şıhlar, jakoben olmayanlar, demokratik, barışçıl olanlar da başka şey destekleyecek. Herkesi bastırırsanız Kemalist iktidar 80 sene sürer. Kürdistan’da en büyük problem de toplum başsız bırakıldı. Türkiye’de Kürtlerin bütün hakları gasp edilmiştir. Temel uluslararası sözleşmeler açısından bunları söylüyorum. Bu stratejiye Kürtler baş kaldırdı. Bu statüyü kabul edemeyiz. Öcalan her hafta basın toplantısı yapıyordu, 3 aydır yapamıyor. Daha Kürtler konuşmaya başlamadı bile. Şimdi çağırdınız konuşuyoruz. Sorunun çözümü Federal modeldir. İlker Başbuğ’un bu ordusu ile “Türk milleti” adına karar veren bu yargı ile olmaz. İskoçya ayrılmak için halkına soruyor. Kürtlerin de Erdoğan’ı, Menderes’i olabilirdi.

Kürdistan neresi

Güçlü’nün konuşmasındaki “Kürdistan” ifadelerini sürekli kullanması üzerine AKP’li Oya Eronat “Kürdistan neresi?” diye sordu. Eronat’a “İsminiz ne, ben sizi tanımıyorum?” diye soran Güçlü, daha sonra, “Sivas’tan Şırnak Silopi ’ye kadar olan bölgedir. Tarihsel referanslar böyle” dedi. Eronat’ın, “Bölgedekilerin hepsi Kürt mü?” sorusuna da Güçlü “Hepsi Kürt değildir olamaz da” karşılığını verdi. Eronat’ın “Sınırı neye göre çiziyorsunuz?” demesi üzerine Güçlü, “Osmanlı haritalarına bakarak. 1639 Kasrı Şirin anlaşmasını da dikkate alarak..” dedi. Bu sözlere Eronat, “1453’te de İstanbul Rumlarındı, yani...” karşılığını verdi. Eronat’ın, “Sivasın doğusu diyorsunuz. Elazığ, Malatya, Erzurum, Siirt, Urfa duyarsa saçını başını yolar. Buradakiler ne der?” sözlerine Güçlü, “Bu insanlar asimile oldu. Kemalist devlet bunu başardı” dedi.

Güçlü’nün “Kürtlerin hakları gaspedildi” demesi üzerine Eronat, “Kürtlerin çoğunluğu için kullanmayın. Ben de Kürdüm. Benim adıma konuşmayın” dedi. Güçlü bu sözlere, “Kendisini Kürt kabul etmeyenler için diyecek bir şey söylemiyorum” yanıtına Eronat, “Siz karar veremezsiniz” karşılığını verdi. Güçlü, de “Biz seni milletvekili olarak da tanımıyoruz” dedi.

Vatan Gzt. - 19 Ocak 2012,

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Cmt Şub 11, 2012 3:50
gönderen Başkomutan
Açılım Ortağı
Aysel Tuğluk: MİT-PKK görüşmesi tıkanırsa iç savaş çıkar

Bağımsız Milletvekili ve Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Genel Başkan Yardımcısı ve Abdullah Öcalan’ın avukatlarından Aysel Tuğluk, KCK soruşturması kapsamında PKK ile yapılan görüşmeler nedeniyle özel yetkili savcı tarafından MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve bazı yöneticilerinin ifadeye çağrılmasını değerlendirdi.

Tuğluk, Abdullah Öcalan ile MİT Müsteşarı Hakan Fidan arasında yapılan görüşmelerin belirli bir seviyeye geldiğini fakat, görüşmelerin somutlaşmaması nedeniyle donduğunu söyledi.

Tuğluk, "İmralı’da yapılan görüşmelere katılan ekibe yönelik bir soruşturmadır. Bu ekibe, ’Bir daha bu tür girişimlerde bulunmayın’ mesajı verilmek isteniyor. İmralı ile yeniden görüşmelerin yapılmaması amacı ile söz konusu soruşturma açıldı. Güvenlik stratejisinin devam etmesini isteyen ve aynı zamanda siyaseti tehdit eden bir operasyondur. Çünkü, bu görüşmeler siyasi iradenin izni ile yapıldı. Bunlar her kimse İmralı ile devletin görüşmesini istemeyen kesimlerdir. Bunların önünü AKP’nin kendisi açtı. Sınırsız yetkiyi mahkemelere kendisi verdi. Şimdi bu yetkilerle onu vurmaya çalışıyorlar. Yargının devletleşmesi gibi bir şey ortaya çıktı" dedi.

Tuğluk, yaşananlar karşısında AK Parti’nin alacağı tutumun son derece önemli olduğunu belirterek, şöyle dedi:

"Kürt sorununun çözümünü yargının kucağına bırakırsan sonu böyle olur. Kürt sorunu çözülmeden Türkiye’de her alanda bir normalleşmeden söz etmek mümkün olmayacaktır. Bu süreç AKP’yi geri götürecektir. MİT müsteşarı Fidan olayı AKP’yi bitirmeye dönük bir projedir. Bunun zeminini de AKP kendisi yaratmıştır. Süreç, derin bir yaklaşım olup diyalog ve meseleyi çözmek istemeyen, İmralı’nın önünü kapatan bir yapı niteliği taşıyor.

Uluslararası güçler her zaman bu işin içinde yer almıştır. MİT ve PKK arasındaki görüşmelerin tıkanması halinde iç savaş yaşanabilir. Böylesi bir sürecin eşiğindeyiz. Süreçten bir restleşmeye doğru gidilirse büyük bir kaos ve krize neden olur. Bu nedenle var olan operasyon, diyalog arayışının önünü kapatmak ve savaş istemek demektir. Yapılan operasyonla kriz ve savaş çıksın isteniliyor. Operasyon aynı zamanda bu görüşmeleri yaptıran siyaseti de tehdit ediyor. AK Parti bu durumu ön görüp yeniden bir diyalog süreci kurarsa belki bu gidişatın önü kesebilir." (dha)

İm (Kod): Tümünü seç
http://www.radikal.com.tr/Radikal.aspx?aType=RadikalDetayV3&ArticleID=1078344&CategoryID=78

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Cmt Şub 11, 2012 15:55
gönderen Deli Haydar
Aysel Tuğluk yazdı:Yargının devletleşmesi gibi bir şey ortaya çıktı.

"Yargının devletleşmesi" de ne demek! Allah Allah! Lafı kes!
O değil de, size Meclis kapısını açan şeyini şeyettiğimin şeyi Erdal İnönü'yü kim ortaya çıkarmıştı acaba...

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Cum Şub 24, 2012 20:21
gönderen Başkomutan
Açılım Ortağı
Demirtaş: Savaş gümbür gümbür geliyor

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, ''Hükümetin dayattığı savaş gümbür gümbür geliyor, hükümet bu konuda tek söz söylemiyor. AKP'lilere sesleniyoruz. Barış için artık siz de elinizi taşın altına koyun'' dedi

BDP Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, "Gelinen noktada Kürt halkı duygu düzeyinde devletten kopmuş durumda. Kürt halkı bu devleti artık kendi devleti olarak görmüyor. En azından Kürt halkının büyük bir kısmı görmüyor" iddiasında bulundu.

Selahattin Demirtaş, yardımcısı Gültan Kışanak ile Mardin Cezaevi’nde 23 BDP’li tutukluyla açlık grevinde bulunan Şırnak Milletvekili Faysal Sarıyıldız’ı ziyaret etti. Demirtaş ve Kışanak, daha sonra Diyarbakır’ın merkez Kayapınar İlçesi’ndeki parti binasında açlık grevlerini sürdüren partililerin yanına geldi. Demirtaş, açlık grevindeki arkadaşlarının morallerinin iyi olduğunu, ancak grevin 10 günü olması nedeniyle zayıflamaya başladıklarını söyledi. Demirtaş şöyle konuştu:

"Sağlık durumları bundan sonra kötüye gidecektir. Tutuklanmış olmaları mücadele etmelerini engellemiyor. Açlık grevindeki milletvekillerinin sağlıkları ve yaşamları bu saatten sonra risk altındadır. Seçildiler, aylar geçti tahliye edilmediler. Kürt halkının onuru ile oynamak istiyorlar. Kürt halkı varlığını 90’lı yıllarda verdiği mücadele ile bütün dünyaya göstermiştir. Yaygın adalet terörü ve siyasi soykırım operasyonları vardır. Kürtleri kabul ediyorlar ama haklarını kabul etmiyorlar. Ana diline ve siyasi iradesine hakaret ediliyor. Ana, çocuk ve torun aynı cezaevine atılıyor. Bütün bir halkı hedefe almış durumdalar. Bunun adına da kanun ve terörle mücadele diyorlar."

’KÜRT HALKI BİR REALİTEDİR’

Demirtaş, 10 yaşındaki çocuğun da, 75 yaşındaki ninenin de yürüyüş yaptı, slogan attı ve zafer işareti yaptı diye cezaevine atıldığını öne sürerek şöyle dedi:

"Bu halkın gerçeğidir. Savcılar bilmiyor olabilir, savcıların dünyadan haberi olmayabilir. Savcıların Kürt halkının gerçeğinden haberi olmayabilir. AKP’nin haberi olmayabilir. Ama, Kürt halkı bütün değerleri ile artık bir realitedir. Bunları her yerde savunuyor, sloganını atıyor, pankartını açıyorlar."

’HALK ÖCALAN’I ÖNDERİ OLARAK GÖRÜYOR, SUÇ OLSA NE OLUR’

Abdullah Öcalan’ın Kürt halkı tarafından Kürt halk önderi olarak kabul edildiğini savunan Selahattin Demirtaş şunları söyledi:

"Sayın Öcalan’ı halk Kürt halk önderi olarak görüyor. Kanun bunu suç saysa ne olur, suç saymasa ne olur. Milyonlarca insan söyledikten sonra o artık kanunun sorunudur. İnsanlar ’Öcalan’ diye slogan atıyorsa, o artık o kanunun sorunudur. Değişmesi gereken insanlar değil, kanundur. Sırf o slogandan dolayı 7- 8 yıl hapis cezası veren bir kanun sistemi gayri meşrudur. O kanunun değişmesi gerekiyor ama, onlar bu halkı değiştirmek istiyor. Bunlar şiddete çağrı değil, çözüme atılan sloganlardır."

’KÜRT HALKI DUYGU DÜZEYİNDE DEVLETTEN KOPMUŞ’

BDP Genel Başkanı Demirtaş, gelinen noktada devleti yönetenlerin iyi bilmeleri gereken şeyler olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kürt halkı duygu düzeyinde devletten kopmuş durumda. Kürt halkı bu devleti artık kendi devleti olarak görmüyor. En azından Kürt halkının büyük bir kısmı görmüyor. Bu devletten beslenenler, ihalesini alanlar, rantını yiyen bazı çevreler devlete sıkı sıkı sarılmış olabilir. Ama, bu Roboski (Uludere Ortasu Köyü) katliamı sonrası devletin tutumu, bütün siyasi tutuklamalar, bütün çağdışı, hukuk dışı, ahlak dışı yargılamalar, ana dilimize yönelik bu hakaretler artık Kürtleri duygu düzeyinden devletten koparmıştır. Bunu yapan biz değiliz, devletin kendisidir. Devlet bunu yapa yapa, bu halkı duygu düzeyinde kendinden koparmıştır. Eğer şimdi gerçekten eşit bir hukuk ile bu halk ile bir bağ kurmak isteniliyorsa yaptığı yanlışları düzeltmesi lazımdır."

’AKP- BDP ELE ELE VERİP SORUNU ÇÖZELİM’

Kendilerinin iki tarafa da ’savaşı durdurun’ diye açık çağrı yaptıklarını söyleyen Selahattin Demirtaş şunları kaydetti:

"Savaş ve çatışma çözüm değil diyoruz. Karşılıklı silahları susturun diyoruz. Ama bir tane AKP’li çıkıp bunu söyleyemiyor. O zaman savaştan ve kandan onlar besleniyor demek ki. Hükümetin dayattığı savaş gümbür gümbür geliyor, hükümet bu konuda tek söz söylemiyor. AKP’lilere sesleniyoruz. Barış için artık siz de elinizi taşın altına koyun. Bugün söz söyleme günüdür. Ya bugün konuşun, ya da bir daha konuşmayın. Gelin AKP-BDP el ele verelim bu sorunu çözelim. 20 yaşındaki polisin, askerin ve gerillanın canı bizim için çok kutsaldır. Anaların eli yüreğinde bizim çalışmalarımızı izliyor. Onlar bize güveniyor."

’KÜRT KONFERANSI BU YAZ YAPILACAK’

Kuzey Irak’a yaptıkları ziyareti de değerlendiren Demirtaş, Kürt Ulusal Konferansı’nın bu yaz yapılacağını, ancak tarihinin kesin olmadığını söyledi. Demirtaş, konferansa PKK dahil bütün Kürt partilerinin katılımı konusunda bir kısıtlamanın söz konusu olmadığını kaydetti.

’YENİ ANAYASA KONUSUNDA UMUTLU DEĞİLİZ’

TBMM Başkanı Cemil Çiçek tarafından açıklanan yeni anayasa takvimi ile ilgili bir soruyu da Demirtaş, şöyle yanıtladı:

"Anayasa takvimi belirlenmişti. Ama, bir yol temizliği yapılması gerekiyordu. Bu konuda hiç bir şey yapılmadı. Halen ’ana dilde eğitim ve demokratik özerklik haktır’ dediği için insanlar tutuklanıyor. Bu durumda nasıl anayasa yapacağız. Nasıl görüşlerimizi söyleyeceğiz. İşin esasına geçmeden bu düzenlemelerin yapılması gerekir. Anayasa çalışması elbette önemlidir ama, 8 üyesi tutuklu olan Meclis Başkanı çıkıp niye tek kelime etmiyor. Yeni anayasa konusunda diğer partilerin çok istekli olduklarını ve samimi olduklarını düşünmüyoruz. Yeni anayasa konusunda ısrarlıyIz, talepkarız ama diğer partilerin tavrına baktığımızda çok umutlu değiliz."


VATAN - 24 Şubat 2012

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Çrş Şub 29, 2012 19:43
gönderen Başkomutan
Açılım Ortağı Küfretti Açılımcılar Alkışladı
TBMM Genel Kurulunda gerginlik

TBMM Genel Kurulunda, BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın sözleri gerginliğe neden oldu.

Altan Tan, Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’nın tümü üzerinde grubu adına yaptığı konuşmada, tasarıda yer alan düzenlemelerin intibak olmadığını, kısmi bir iyileştirmeden öteye geçemediğini savundu.

Hocalı ve Saraybosna’daki katliamların aynı vicdanla kınanması gerektiğini belirten Tan, şu ifadeleri kullandı:

”Hiçbir şekilde ırkçılığın bataklığına saplanmamız lazım. İskilipli Atıf Hoca ile ilgili bir iki cümle söylemek istiyorum. Dün çok şanssız bir konuşma oldu burada. Bir arkadaşımız rahmetli İskilipli Atıf Hoca’yı İngiliz ajanlığıyla ve vatan hainliğiyle suçlamaya kalktı. Bunu esefle kınıyorum. İskilipli Atıf Hoca, mazlum ve mağdur bir Müslümandır. Kemalist diktatörlüğün katlettiği on binlerce insandan sadece biridir. Onun da anısı önünde rahmet eğiliyorum, Allah’tan rahmet diliyorum. Kemalist diktatörlüğün bir huyu var; öldürüyor, asıyor, işkence kuruyor ve ondan sonra da ’İngiliz ajanı’ diyor. İngilizler, bir kurşun atmadan İstanbul’dan çıktılar ve Ankara hükümetine İstanbul’u teslim ettiler. İngilizler ile ne yaptınız, siz bunları anlatın. Şeyh Said için yapılanları söylüyordunuz. Bu memlekette mağdur ve mazlumlara hiçbir şekilde hakarete izin vermeyeceğiz. Ne Şeyh Said ne de İskilipli Atıf Hoca hakkında. Gönüllüyseniz bir komisyon kuralım, İstiklal Mahkemesi zabıtlarına bakalım.”

”İşbirlikçiler...”

Bu sözler üzerine ayağa kalkan çok sayıda CHP milletvekili, Tan’a tepki gösterdi. CHP İstanbul Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, ”Nasıl konuşuyorsun? Sen o insanların sayesinde buradasın. Kurtuluş Savaşı’na dil uzatıyorsun” diye bağırdı.

Aslanoğlu, kendisine ”eski çamlar, bardak oldu” diyen Tan’ın üzerine yürüdü. Aslanoğlu ile Altan Tan’ın arasına CHP ve AK Parti milletvekilleri girdi.

Bu arada, bazı CHP milletvekilleri, AK Parti milletvekilleriyle de tartıştı.

Tan’ı kınadığını belirten MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural da ”Bakın, görüyor musunuz? AKP ile BDP’in işbirlikçilerini burada görün” diye bağırdı.

Bunun üzerine TBMM Başkanvekili Mehmet Sağlam birleşime ara verdi.

TAN'A UYARI CEZASI VERİLDİ

TBMM Başkanvekili Mehmet Sağlam, ”Kemalist diktatörlük” ifadesi nedeniyle BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’a, ”uyarma” cezası verdi.

Sağlam, TBMM Genel Kurulunda verilen aranın ardından, Tan’ın, Cumhuriyetin kuruluş dönemine ilişkin sözlerinde hakaret olmadığını açıkladığını anımsattı. Sağlam, ”Ancak, sözleri İçtüzüğün 157. maddesine göre, şahsiyetle uğraşma şeklinde algılandığından, kendisine İçtüzüğün 158. maddesine göre, uyarma cezası veriyorum” dedi.

Daha sonra Genel Kurulda, ”intibak” yasa tasarısının görüşmelerine devam edildi.

"SÖZLERİMİN ARKASINDAYIM"

BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan, TBMM Genel Kurulunda tartışmaya neden olan ”Kemalist diktötürlük” ifadesinde, kimsenin şahsına hakaret olmadığını belirterek, ”Söylediğim lafın arkasındayım” dedi.

Tan’ın, TBMM Genel Kurulunda, kamuoyunda ”intibak yasası” olarak bilinen tasarının görüşmeleri sırasındaki konuşmasının ardından tartışmalar devam
etti.CHP Çorum Milletvekili Tufan Köse, Mustafa Kemal ve Ulusal Kurtuluş Savaşı’na, bu savaşta mağlup olan emperyalistlerin, işbirlikçilerinin kin ve düşmanlığını anladığını belirterek, ”Ama Ulusal Kurtuluş Savaşımız ile yaşıt,onu gören bu Meclisin bir üyesinin, Mustafa Kemal ve Ulusal Kurtuluş Savaşı düşmanlığını anlayabilmem mümkün değildir” diye konuştu.

AK Parti Grup Başkanvekili Mahir Ünal, kürsüde zaman zaman konuşmacıların, hoş görülmeyen ifadeler kullandıklarını, grup başkanvekilleri olarak bunu onaylamadıklarını, maksadı aşan ifadelerden dolayı sözün geri alınmasını sağladıklarını anlattı.

Ünal, ”Grubumuzun, konuşmacının İskilipli Atıf Hoca ile ilgili kullandığı ifadeye dönük alkışlaması olmuştur. Ama Kemalist diktatörlük ifadesine dönük herhangi tebrik, alkışlama iddiası, maalesef bu sorunun büyütülmesi, AK Parti Grubunu bu sorunun içine çekilme maksadını taşıyor. Cumhuriyeti, CHP kurmadı, millet kurdu. Halk Fırkası 1923’ten sonra, bir siyasi fırka olarak kuruldu. CHP dediğimiz zaman hangi CHP’yi kast ediyoruz? Atatürk’ün Halk Partisi, Recep Peker, İnönü, Bülent Ecevit, Deniz Baykal, Kılıçdaroğlu’nun mu Halk Partisi?” diye sordu.

CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, ülkenin kurucusu Atatürk’e, hakarette bulunulduğunu ifade ederek, ”Kemalist diktatörlük” söyleminin, bu ülkeyi, devleti kuran kişinin anısına açık hakaret içerdiğini söyledi.

”CHP kimin partisiydi” şeklindeki yanlış değerlendirmeleri yakıştıramadığını belirten Tarhan, CHP’nin bir bütün olduğunu, Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda ilk harcı koyduğunu belirtti. Tarhan, Atatürk’e hakareti, herkesin lanetlemesi gerektiğini ifade ederek, ”Kemalist diktatörlük” söyleminin, korkunç bir söylem olduğunu söyledi. Tarhan, ”Talihsizlik değil, tahriktir. BDP’liler bunu yapmayın, sizi uyarıyorum” ifadelerini kullandı.

”Herkes haddini bilsin”

MHP Grup Başkanvekili Oktay Vural, Meclis kürsüsünün, Türk milletinin egemenliğini kullanma kürsüsü olduğuna işaret ederek, kürsünün, milletin egemenliğine, tarihi şahsiyetlerin hakaret etme yeri olmadığını bildirdi.

Vural, ”Geldiğimiz noktada, Milli Kurtuluş Savaşımıza bile dil uzatılma cüretkarlığını gördük. Siz kimsiniz? Yedi düveli, işbirlikçileri, mandacıları geldi, doğu, batı, kuzey, güneyiyle hepsini tarihin karanlığına gömdük. Gerekirse yine gömeriz, herkes haddini bilsin. Bu kürsüye çıkıyorsanız millete, tarihine saygı göstereceksiniz. Elinize kara fırçayla, tarihi şahsiyetleri kötülemek için kürsüyü araç olarak kullanmanıza izin vermeyiz” diye konuştu.

BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan, Kurtuluş Savaşı’nı sadece Türklerin değil Kürt, Çerkez, Arap, Boşnakların, Anadolu’da yaşayan her vatandaşın birlikte
verdiğini söyledi. Kaplan, bu Meclisi beraber kurduklarını, Meclis kurulduğunda parti olmadığını hatırlattı.

CHP ve MHP’lilerin kendisine tepki göstermesine de Kaplan, ”Bu kürsü, halkın kürsüsüyse dinleyeceksiniz” diye karşılık verdi. Kaplan, ”Dersim’i, Şeyh Sait’i, asimilasyonu, değiştirilen köy isimlerini sorgulamayacak mıyız? Bu Meclisin kölesi miyiz? Bu Meclisin kölesi değiliz. Bu kürsü özgürdür, bu kürsüde özgürlük konuşacak. Kürsüye, milletin iradesine saygılı olalım” dedi.

”Siyasi değerlendirmemin arkasındayım”

Birleşimi yöneten Meclis Başkanvekili Mehmet Sağlam, Altan Tan’ın kullandığı tabirin, Meclisteki zabıtlardan çıkarılması gerektiğini bildirdi. Sağlam, ”Kemalist diktatörlük” sözünün açıklığa kavuşturulmasını istedi.Bunun üzerine kürsüye çıkan Tan, kendisine tepki gösteren milletvekillerine, ”Aklınızı başınıza alın, dinleyin” diye seslendi.

Tan, 54 yaşında olduğunu, 41 yıldır siyasi faaliyetlerin içinde bulunduğunu anlatarak, ağzından çıkanı kulaklarının duyduğunu belirtti. Tan, ”Söylediğim lafın arkasındayım. Bu lafta hiç kimsenin şahsına hakaret yok.Hiçbir cumhurbaşkanı, başbakanın şahsına hakaret yok. O dönemle ilgili siyasi tespitte bulundum, bana aittir. Katılabilirsiniz, katılmazsınız. Şahıslarla ilgili hakaretim yok, siyasi değerlendirmemin de arkasındayım” diye konuştu.

Tartışmaların sürmesi üzerine Sağlam, birleşime ara vererek, grup başkanvekillerini toplantıya çağırdı.

Birleşime üçüncü kez ara verildi

Verilen aranın ardından yerinden söz alan Altan Tan, ”Hiçbir şahıs hakkında hakaret söz konusu değildir. Konuşmama maksadı dışında bir anlam yükleyen değerlendirmelerin tarafı değilim” diye konuştu.

CHP Grup Başkanvekili Muharrem İnce ”sataşma” gerekçesiyle söz alarak, ”Bu Mecliste Diyab Ağa da var, Altan Tan’lar da var. Bunların sözlerine itibar etmemek lazım. Diyarbakır’da çıkan kemiklerle ilgili basın toplantısı da yapmıştı. PKK kontenjanından milletvekili olacaksın, geleceksin Atatürk’ün Meclisinde hakaret edeceksin. Kimsin Sen? Burada Cumhuriyet düşmanlarının işbirliği mi olacak? Atatürk bu Meclisi kurmasaydı siz milletvekili mi olurdunuz? İngilizlerin gölgesinde sığır çobanı olurduk hepimiz” ifadelerini kullandı.

AK Parti milletvekillerine seslenen İnce, ”Siz de büyük bir sınavla karşı karşıyasınız. Bu kurucu iradeye çok büyük saygısızlık” dedi.

Tan’a yönelik tepkisini sürdüren İnce, ”Be vicdansız, be insafsız, be tarih bilmez nerede okudun sen bu anlattıklarını, İngiliz kitaplarında mı okudun?
Hangi ajanlar verdi bu kitabı? Hangi İngiliz verdi bu kitabı? Nerede yazıyor bu? Yazıklar olsun, eğer bu Meclis bu lafı geri aldırmazsa bu Meclise de yazıklar olsun” şeklinde konuştu.

BDP Grup Başkanvekili Hasip Kaplan da İnce’ye, ”Bize hakaret etmeye hakkınız yok” diye bağırdı.

BDP’li Tan, tekrar kürsüye gelerek, ”Neyi konuşalım? Lay lay lom yapmaya mı geldik? İstiklal Mahkemelerini de konuşacağız. Bugünkü tutuklamalar da
konuşulacak. 1 Nisan 1923’te, Mehmet Akif Ersoy dahil neden Meclis dışına atıldı?” sorusunu yöneltti.

TBMM Başkanvekili Sağlam, Tan’a, ”Rica ediyorum, ’Mustafa Kemal Atatürk’e hakaret kastım yoktur’ deyin lütfen” uyarısında bulundu.

Yerinden tekrar söz alan Tan ise ”CHP’nin burada terör estirmesine izin vermeyin. ’Kimseye hakaret etmedim’ dedim, yine öyle diyorum. İçtüzüğü
uygulayın” açıklamasında bulundu..

Gerginliğin sürmesi üzerine TBMM Başkanvekili Sağlam, birleşime 3. kez ara verdi. Arada da ardından milletvekillerinin birbirlerine yönelik sataşmaları
ve laf atmaları devam etti. Bazı CHP ve BDP milletvekilleri de birbirlerinin üzerine yürüdü.


CEMİL ÇİÇEK'TEN AÇIKLAMA

TBMM Başkanı Cemil Çiçek, Mecliste yapılan konuşmalarda ”tarihi şahsiyetlere ve milletin hassasiyetlerine karşı saygılı birdil kullanılması” uyarısında bulundu.

Çiçek, BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’ın Meclis Genel Kurulunda, sarf ettiği ”Kemalist diktatörlük” ifadesinden sonra yaşanan olaylar üzerine yazılı bir açıklama yaptı.Çiçek’in konuya ilişkin açıklaması şöyle:

”Bugün TBMM Genel Kurulunda üzücü bir tartışma yaşanmıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi kürsüsü hiç şüphesiz milletin kürsüsüdür. Millet adına görev yapan milletvekilleri hem düşüncelerini hem de eleştirilerini bu kürsüden elbette hiçbir müdahaleye gerek kalmadan dile getireceklerdir ve getirmektedirler.

Ancak İçtüzüğün konuşma üslubuna ilişkin 67. maddesine göre, Genel Kurulda temiz bir dil kullanılması, kaba ve yaralayıcı sözlerden kaçınılması,
eleştiri sınırlarının ötesine geçerek hakarete varan ifadeler kullanılmaması milletvekilliği sorumluluğunun da gereğidir. İfade özgürlüğümüzü bu sorumluluk duygusu içinde kullanmamız gerekmektedir.

Bölgemizde yaşanan olaylara bakınca Cumhuriyetimizin ve demokrasimizin ne kadar büyük bir kazanım olduğunu daha iyi anlıyor, bize bu değerleri ve kazanımları armağan eden başta Büyük Atatürk olmak üzere devlet ve siyaset adamlarımızı saygıyla anıyoruz.

Yapacağımız konuşmalarda tarihi şahsiyetlerimize ve milletimizin hassasiyetlerine karşı saygılı bir dil kullanmamız gerekmektedir. Halkımızın bizlerden beklentisi de çatışmacı bir üsluptan ziyade yapıcı bir üslup ile meseleleri tartışmaktır.”

CHP'Lİ TARHAN'DAN AÇIKLAMA

CHP Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, BDP Diyarbakır Milletvekili Altan Tan’a ”Kemalist diktatörlük” ifadesi nedeniyle TBMM Genel Kurulunda, ”uyarı” cezası verilmesini eleştirdi. Altan Tan’ın sözleri sonrası Genel Kurulda yaşanan sürece ilişkin yazılı açıklama yapan Tarhan, şu ifadeleri kullandı:

”TBMM Genel Kurulunda söz alan BDP’li Altan Tan, ’Kemalist diktatörlüğün bir huyu var, öldürüyor, asıyor, işkence kuruyor, ondan sonra da İngiliz ajanı
diyor’ demek suretiyle ulusal kurtuluş mücadelesinin Önderi ve Türkiye Cumhuriyeti ile partimizin kurucusu Mustafa Kemal üzerinden Türkiye Cumhuriyeti
ve Anayasal düzenine hakaret etmiştir. Bu konuya ilişkin TBMM İçtüzüğü’nün 161. maddesi uyarınca kınama cezası öngörülmesi ve bu yolda grubumuzca önerge verilmesine karşın, TBMM Başkanvekili Mehmet Sağlam tarafından önergemiz işleme konulmayarak hatibe ’uyarı’ cezası verilmekle yetinilmiştir.

TBMM kürsüsünden, bu kürsüyü borçlu olduğumuz değerlere karşı yapılan nefret yüklü bu saldırıyı ve ona destek verenleri biz uyarmakla yetinmiyor, CHP grubu olarak şiddetle kınıyoruz.”

Vatan - 29 Şubat 2012,

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Çrş Mar 21, 2012 12:14
gönderen Türk-Kan
Bölücüler Nevruz’u kana buladı

4 polis memuru vuruldu *

Geleneksel olarak 21 Mart’ta kutlanan Nevruz Bayramı’nı tahrik ve kışkırtma unsuruna çeviren bölücüler, dün de Mersin, Batman, Şırnak, Van ve Hakkari’de olay çıkardı. Cizre ve Yüksekova’da güvenlik güçlerine ateş açan bölücüler, 4 polisi vurdu. Kana doymayan bölücüler, taş ve sopalarla saldırdığı polise Mersin’de de el yapımı bomba fırlattı. Bomba boş alana düşerek patladı.

Bölücüler ortalığı kana buladı: 4 polis yaralı

Geleneksel olarak 21 Mart’ta kutlanan Nevruz Bayramı’nı tahrik ve kışkırtma unsuruna çeviren bölücüler dün de Mersin, Batman, Şırnak, Van ve Hakkari’de olay çıkardı. Cizre ve Yüksekova’da güvenlik güçlerine açılan ateş sonucu 4 polis ile bir vatandaş yaralandı. Mersin’de, Nevruz kutlamasını gerçekleştirmek isteyen BDP destekli grupların miting alanına gitmelerine polis izin vermeyince olaylar çıktı.

El bombası atıldı

Göstericiler, polisin üzerine havai fişek ve maytap atınca ortalık bir anda karıştı. Panzer destekli polis, tazyikli su ve gaz bombası atarak gruba müdahale etti. Van’da BDP’nin düzenlediği erken Nevruz, gergin başladı. Slogan atarak Nevruz’un kutlanacağı alana gitmek isteyen 500 kişilik gruba polis müdahale etti. Göstericiler, polisin müdahalesiyle sokak aralarına dağıldı. Öte yandan Nevruz alanının yakınında zaman ayarlı 1 kilo 850 gram A-4 plastik patlayıcı ele geçirildi.

Ahmet Türk fenalaştı

Batman ve Şırnak’ın Cizre ilçesinde de göstericiler ile polis arasında arbede çıktı. Göstericiler polise, ses bombası, havai fişek, molotof ve taşlı saldırıda bulundu. Batman’daki kutlamalarda Mardin Bağımsız Milletvekili Ahmet Türk, parti otobüsünün içine düşen gaz bombasından etkilenerek fenalaştı. Türk, Dünya Hastanesi’ne kaldırıldı.

Cizre’nin İdil yolu üzerinde bulunan Nur Mahallesi ara sokaklarından birinde köşe başında duran çevik kuvvet polislerine uzun namlulu silahlarla ateş açıldı. Ahmet Toprakoğlu ve Cihangir Ata adlı 2 çevik kuvvet polisi ile yoldan geçmeye çalışan 1 vatandaş yaralandı. Atılan taşlarla da 3 polis memuru yara aldı. Cizre’deki olaylar sırasında polisin attığı gaz bombalarından BDP ilçe binası yakınında bulunan Menderes İlköğretim Okulu’ndaki öğrenciler de etkilendi. Kapı ve pencereleri kapatan öğrenciler içeride bir süre mahsur kaldı. Güvenlik güçleri ile göstericiler arasındaki çatışmalar, ara sokaklarda saatlerce sürdü. Şırnak’ın İdil ilçesinde de güne gergin başlandı. Ancak, kutlama yapmak için Nevruz alanına gelen yaklaşık 5 bin kişiye polis, müdahalede bulunmayıp, alanın çevresinden ayrıldı. Polisin ayrılmasında sonra alanda nevruz kutlamaları yapıldı.

Polise ateş açtılar

Hakkari’nin Yüksekova ilçesinde toplanan 100-150 kişilik gruplar, ateşler yakıp, slogan atarken, polis göstericileri gözyaşartıcı bomba ve tazikli su kullanarak dağıtmaya çalıştı. Göstericiler ise taş atarak karşılık verdi. Bu arada Yüksekova Kaymakamı Üzeyir Aziz Özeren, izinsiz nevruz kutlaması için toplanan göstericilerin arasından açılan ateş sonucu 2 polis memurunun yaralandığını belirtti. Özeren, grubun arasından güvenlik güçlerinin üzerine uzun namlulu silahlarla ateş açıldığını, bir panzer sürücüsü ile yanındaki polis memurunun yaralandığını belirtti.

YENİÇAĞ, 21 Mart 2012




* Şırnak'ın Cizre ilçesindeki olaylarda ateş açılması sonucu yaralanan polis memuru Ahmet Toprakoğlu (28) hastanede şehit oldu.
http://www.guncelmeydan.com/pano/mehmetcige-hain-saldirilar-sehitlerimiz-t22180-240.html#p150986