13. yüz (Toplam 13 yüz)

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Sal Nis 10, 2012 17:01
gönderen Başkomutan
'Iğdır'dan Hatay'a Türkiye'nin güney sınırları
resmen Kürdistan olacak'


'Iğdır'dan Hatay'a Türkiye'nin güney sınırları resmen Kürdistan olacak' BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, "Irak bölünürse bağımsız Kürdistan devleti oluşacak. Suriye’de de özerk Kürdistan oluşabilir. İran’da zaten Kürdistan eyaleti var. Bu durumda Iğdır’dan Hatay’a, Türkiye’nin tüm güney sınırları resmen Kürdistan olacak" dedi.

Demirtaş'ın Taraf gazetesinde Neşe Düzel'e yaptığı açıklamaların devamı şöyle:

İmralı nasıl bir çözüm istiyor?

Öcalan, Türkiye’nin birliği içinde bir çözüm istiyordu. Bizim de desteklediğimiz özerklik önerisinde bulunuyordu. Aslında İmralı, Ortadoğu’daki gelişmeleri hükümetten ve devletten çok daha iyi okudu.

Öcalan Ortadoğu’yu nasıl okudu?

Birkaç kez Başbakan’a ve Cumhurbaşkanı’na avukatları aracılığıyla mektup gönderdi. “Sizden rica ediyorum... Ortadoğu kaynayacak ve bu işler çok daha başka noktalara gidecek. Kürt sorunu çok daha global hale gelecek. O zaman sorunu çözmek bugün olduğu kadar kolay olmayacak. Lütfen bu işi hızlı çözelim. Biz birlikte yaşamaktan yanayız. Sağ olduğum müddetçe de ben katkı sunmak istiyorum. Çözüm önerilerimizi lütfen ciddiyetle tartışalım” dedi.



Öcalan, Kürt sorununun Türkiye’nin sorunu olmaktan çıkıp bölgenin ve dünyanın sorunu olacağını mı söyledi?

Evet. O zaman sorunu çözmek giderek zorlaşıyor tabii. Öcalan, “bu sorun, Türkiye sınırlarının birliği içinde benimle çözülür” diyordu. “Ama Ortadoğu’da işler bölge savaşlarına kadar giderse, o zaman bu iş seni de aşar, beni de aşar. İşin nereye gideceğini artık hiçbirimiz kestiremeyiz” diye sürekli uyarıyordu. Nitekim şimdi Irak bölünecek mi, bölgede etnik savaş mı, mezhep savaşı mı olacak, İran ne yapacak, kimse kestiremiyor.

Sizce şimdi Ortadoğu’da sınırların yeniden çizildiği bir noktaya mı gelindi?

Türkiye’yi dahil ederek konuşmuyorum ama... Yüz yıl önce İngilizlerin öncülüğünde zoraki dayatmayla, cetvelle çizilen sınırlar bugün çatlamış durumda. Bugün artık bağımsızlığını ilk fırsatta ilan edebilecek bir Irak Kürdistanı var. Suriye’de özerk bir Kürdistan oluşması imkânı var.

Sınırlar yeniden çizilirken, Irak Kürdistanı’yla Suriye Kürdistanı birleşecek mi peki?

Kısa vadede bunu pek mümkün görmüyorum ama... Irak üçe bölünürse, sınırlar yeniden çizilecek demektir. Suriye’de bir Kürdistan bölgesi resmiyet kazanabilir. Sahip olduğu siyasi statü ve haklar ayrı bir konu ama şu anda zaten İran’da bir Kürdistan eyaleti var. Sonuç olarak neredeyse Iğdır’dan Hatay’a kadar, Türkiye’nin tüm güney sınırları resmî olarak Kürdistan olacak. O zaman işte Türkiye’nin şapkasını önüne koyup “Ben, kendi Kürtlerimle acilen barışayım” demesi lazım.

Türkiye kendi Kürtleriyle barışmazsa ne yaşanır sizce?

Bir müddet sonra bu iş BDP’yi de aşar, Tayyip Erdoğan’ı da aşar. Bölgedeki dengeler hangi halkı nereye sürükler, etnik ve mezhep savaşları gibi riskli meseleler ne getirir, ne götürür kestirmek zor. Bu yüzden hükümetin acilen bir Kürt barış planı oluşturması ve Türkiye’nin Kürtlerini tatmin edecek bir çözümü acilen getirmesi lazım.

Peki... Kandil nasıl bir çözüm istiyor?

Kandil, Öcalan’ın söylediğinden farklı bir şey söylemez ve kesinlikle Öcalan’ın sözünü dinler, onun talimatlarına uyar.

Silvan’da neden uymadı?

Öcalan, ordu üstünüze gelirse, teslim olun dememişti ki.

Arazide dinlenen askerler saldırıya uğradı... Görmezden gelebileceği bir asker grubuna saldırdı PKK. Geçmişte birbirlerini görmezden geldikleri hiç olmadı mı?

Keşke birbirlerini görmeselerdi! Keşke oradakiler de PKK’yi öldürmek için hareket etmiyor olsalardı! Hükümet- Öcalan görüşmesi tekrar başlasın. Öcalan’ın koşulları uygulansın. Örgütüne talimat verecek pozisyona gelsin. Kandil, Öcalan’ın sözünü dinleyecektir. Eğer süreç yeniden başlayacaksa Öcalan’ın durumunun değişmesi lazım. İmralı’da yürümez bu görüşmeler artık!

Niye?

On metrelik bir hücrede, Öcalan’ın dışarıyla ilişkileri kısıtlı. PKK sorunu çözülecekse, hükümetin İmralı’yı kapatması lazım, bütün sistemin değişmesi lazım. İlk etapta ev hapsi olabilir. Ev hapsine karşılık PKK de hangi adımı atacağını kamuoyuna açıklar. Ve süreç, işte böyle karşılıklı adımlarla gider.

Hükümetle müzakereye oturmanızın bir şartı da bu mu oluyor?

Bu, BDP’nin şartı değil. Bu, Öcalan’ın şartı. “Sağlık, özgürlük ve güvenlik koşullarım sağlanmadıkça ben yeniden sürece dâhil olmayacağım” dedi kendisi. Biz de gitsek, hükümet de gitse, Öcalan bunu söyleyecek.

Siz İmralı ve Kandil üzerinde bir gücünüzün olmadığını açıkça söylüyorsunuz. Oysa uzmanlar tarafından Türkiye’ye hep örnek gösterilen İngiltere’de siyasi parti silahlı örgüte sözünü geçiriyordu ve barış öyle sağlandı. Anladığım kadarıyla siz, İngiltere’de yaşanan müzakere ve çözüm sürecinin, Türkiye’de olamayacağını söylüyorsunuz. Öyle mi?

Evet öyle. Olamaz tabii. Gerçeği anlatıyoruz biz. Bizim gücümüz var ama yetkimiz yok! Bizim PKK ile aramızda IRA-Sinn Fein gibi bir ilişki yok. BDP, Sinn Fein gibi karar sahibi değil. Dediğim gibi bizim etkimiz var fakat biz onlar adına ne ateşkes ne de silah bırakma kararı alabiliriz. Ama biz siyasi çözümleri güçlendirip, ateşkes ve silahsızlanma süreçlerine imkân tanıyan bir pozisyonu yaratabiliriz. Bu şekilde biz ancak demokratik basınç oluşturabiliriz. BDP’nin barışın sağlanması için iki farklı rolü olabilir.

BDP ne yapabilir?

Bir, eşitlik meselesinin nasıl çözüleceğinde doğrudan muhatap olur. İki, eğer hükümet, Kandil ve İmralı bize bu yetkiyi verirse biz barış konusunun nasıl sağlanacağında arabulucu rolünü oynayabiliriz. Veya BDP’nin de içinde bulunduğu bir âkil insanlar grubu da arabulucu olabilir, biz bunu da kabul ederiz.

Ama Türkiye’ye hep İngiltere’nin çözümü örnek gösteriliyor. Kısaca siz, “Türkiye İngiltere değil, PKK da IRA değil” mi diyorsunuz?

Değil tabii. Biz de Sinn Feinn değiliz. Tayyip Erdoğan da Tony Blair değil. Tony Blair, “şeytanla bile görüşürüm” dedi ve görüştü.

Tayyip Erdoğan da görüştü, görüşmedi mi?

Başbakan’ın PKK ve Öcalan’la görüşmesini asla küçümsemiyorum. Ama Erdoğan, görüşmenin arkasına Tony Blair gibi açık ve güçlü bir siyasi irade koymadı. Madem bu konuda cesur davrandın, riski göze aldın, sürdür bunu, daha da cesur ol!..

PKK’ya dönersek... PKK, kendisine yöneteceği bir toprak verilmeden barışa razı olur mu? Yoksa PKK’nın en önemli şartı, kendisine yöneteceği bir bölge, bir nüfus, bir toplum verilmesi mi?

Murat Karayılan KCK yürütme kurulu başkanı olarak bütün örgütü bağlayan bir açıklama yaptı 15 gün önce. “Türkiye’de yönetim anlayışı ademimerkeziyetçi olursa, seçimler de demokratik yapılırsa, kim kazanırsa bölgesel yönetimi o yönetir” dedi.

Siz ademimerkeziyet, özerklik gibi modellerin yanı sıra bir de statü diyorsunuz. Nasıl bir statü istiyorsunuz?

Özerklik bir statü zaten. Federasyon, bağımsızlık da öyle. Statü, bir yönetim hakkıdır. Statü, bölgesel yönetimlerde söz sahibi olabilmektir. Türkiye’de eğer Türkler, devlet ve Kürtler birbirinden kopmak istemiyorlarsa, bunun yolu sınırlar içinde uygulanacak çözüm modelleridir. Bu da ya özerkliktir ya da federasyondur! Eğer Ankara, İspanya’da Bask örneğinde olduğu gibi Kürdistan özerk bölgesini tanırsa... Onunla özel bir hukuk kurarsa... Devletle Kürtler bu konuda anlaşırlarsa... Biz buna karşı değiliz ama biz bu modeli önermiyoruz.

Niye Kürdistan özerk bölgesini önermiyorsunuz?

Biz bu modeli demokrasi açısından doğru bulmuyoruz. Biz, bütün Türkiye için özerk bölgeler olsun istiyoruz. Mesela Kürdistan diye tabir edilen coğrafyada üç veya dört özerk bölge olabilir. Büyük bir ili merkez alırsınız. Onunla ulaşım, kültürel, ekonomik, sosyal açıdan işbirliği içinde olan illeri onun etrafında toplarsınız ve oraya bölge dersiniz. Öcalan da Ankara merkezli özerk bölgeler öneriyor.

Ne öneriyor?

“Ankara merkez olsun ama Türkiye’de özerk yönetim bölgeleri oluşsun ve hepsinin yetkileri aynı olsun. Türkiye ademimerkeziyetçi bir yönetim sistemine geçsin” diyor. Bu modele göre, her bölgede seçimlerde sandıktan kim çıkıyorsa, özerk bölgeyi o yönetecek. Antalya özerk bölgesini belki CHP, Çukurova’nın aşağısını belki MHP yönetecek. Halk memnun olmazsa bir sonraki seçimde iktidarı değiştirecek.

Kaç tane özerk bölge planlıyorsunuz?

Bize göre Türkiye’de böyle 18-20 özerk bölge oluşturmak mümkün. Federasyon ise daha çok toprağa, nüfusa, etnik kökene bağlıdır. Özerklik öyle değil. Bizim önerdiğimiz özerklikte, Türkiye’de Kürtler nerede yaşıyor olurlarsa olsunlar aynı haklara sahip olabilirler. Bizim önerdiğimiz özerklik etnik kimliğe dayalı bir model değildir.

Peki, bir süre önce ilan ettiğiniz özerklik bu muydu?

O özerklik ilanında, aslında Kürt halkının siyasi statü konusundaki ısrarı ilan edildi. Yoksa bir siyasi sınır çizilmedi. Öcalan da şunu demişti: “Devlet eğer bu önerilerimizi, projelerimizi kabul etmiyorsa, o zaman tek taraflı çözüm gelişir. Eğer devlet ben sizin sorununuzu çözmek için niye Türkiye’nin tamamını ademimerkezî olarak yöneteyim diyorsa, o halde sadece Kürtlere özerklik verilsin.” PKK de bunu söyledi.

PKK ne dedi?

“Sen Türkiye’yi demokratikleştirecek çözümü tartışmıyorsan, ben de tek taraflı olarak özerkliği kazanmak geliştirmek için mücadele ederim” dedi. Eğer PKK’yi öldüreyim, bitireyim derseniz ve o da ben güçlüyüm, direniyorum derse... Ortaya bölgesel özerklikler çıkmaz. Ortaya Özerk Kürdistan Bölgesi çıkar. Çözüm süreci uzarsa, on yıl yirmi yıl sonra bu iş bölünmelere gider.

Kürtler ayrılmak istiyor mu?

Ayrılmak isteyenler var ve “bizim ayrı devletimiz olsun, bağımsız Kürdistan olsun” diyenlerin sayısı giderek artıyor. Diyarbakır’da son yapılan bir ankette yüzde 51 özerkliği destekledi. Yüzde 10 küsur federasyon istedi. Yüzde 20 herhangi bir siyasi statü olabilir, dedi. Yani sonuçta yüzde 75-80 siyasi statü istedi. Kürtler statü istiyor.

Türklerin siyasi eğilimlerini de ölçüyor musunuz? Türkler ne istiyor sizce?

Türklerde de ayrılma isteği giderek artıyor. Anketlerde çıkıyor bu sonuç. İki tarafta da ayrılmak isteyenlerin oranı yüzde 10-15 arasında ama Türklerde ayrılma isteği daha hızlı artıyor. Benim söylediklerim, son 15-20 gün içinde alınan sonuçlar.


Birarada yaşayabilmek için Kürtlerin olmazsa olmaz dediği şartlar neler?

Türklerin neyi varsa Kürtlerin de olması lazım. Türkiye’de ne varsa hepimizin olsun. Sadece Türklerin olmasın.

PKK silahları susturmaya hazır mı?

Hükümet’in sağlayabileceği bir şey bu. Hükümet, doğru yaklaşır ve müzakere denen şeyi karşı tarafı teslim alma ve tasfiye amaçlı kullanmazsa... Müzakereyi, karşı tarafla uzlaşma bulma olarak görürse, müzakerelerden sonuç alabilir ve PKK’yi ikna edebilir.

Hükümet silahları susturmaya hazır mı?

Hayır. Hükümetin hazırlıklarına bakılırsa, hükümet savaşma konusunda kararlı. Biraz bölgesel gelişmelerle de ilgisi var bunun. Hükümet ille savaşmak istiyor. Suriye durulmadan PKK’yle bir uzlaşma, çözüm yaratmak istemiyor. Çünkü PKK’nin Suriye’de Kürt taban üzerinde etkili olduğunu biliyor. Hatta PKK’nin Güney Kürdistan’ın Barzani bölgesinde de taban üzerinde etkisi var.

Eğer müzakereler sizinle yapılırsa sizin gerektiğinde her üç tarafa da tavır almanızı gerektirebilecek durumlar, dayatmalar ortaya çıkabilir, bunlarla baş edebilecek misiniz?

Zor olur ama baş ederiz. Sürece güvenirsek ve hükümetin gerçekten adım attığını görürsek, birileri süreci bozacak pozisyona girerse biz siyasi riski üstleniriz ve süreci sürdürürüz. Masadan kaçmayız.

Benim sorularım bu kadar. Benim sormayıp da sizin özellikle söylemek istediğiniz bir şey var mı?

Şunu söylemek isterim. Bizim BDP ve BDP’li Kürtler olarak Taraf’a da eleştirilerimiz var. Taraf gazetesi, sürekli olarak “BDP, AKP’yi desteklesin” pozisyonu aldı. BDP, AKP’yi desteklemediğinde de, BDP’nin üzerine çok haksız bir biçimde geldi.

Taraf’a çok haksızlık etmiyor musunuz? AKP desteklensin denklemi içinde hiçbir zaman olmadı Taraf.

Anayasa referandumu sürecinde hep bunu yaşadık biz. Sokağa çıkın, BDP’li Kürtlere rastgele sorun. BDP’li Kürtlerin hepsinde Taraf’la ilgili böyle bir algı var.

Ben de referandumda sizin niye “evet”i desteklemediğinizi hâlâ anlamış değilim. Çünkü referandumda evet oyunu desteklemek, demokratikleşmeyi, sivilleşmeyi desteklemekti. AKP’yi desteklemek değildi ki... Bugün bakın, siz de Evren’in davasına müdahil oluyorsunuz.

Ben, “Taraf gazetesi bizi desteklesin” demiyorum. Ancak özellikle köşe yazılarında ve haber formülasyonlarında bizimle ilgili çok büyük haksızlıklar yapıldı. Oysa Kürtlerin Taraf’tan beklentileri hakikaten fazlaydı. İşte bu beklenti çok düştü. Taraf, bizim Kürtler nezdinde misyonunu yitirdi.

Taraf asla AKP’yi destekleme denklemi içinde olmadı. Taraf’ın politikasını oluşturan Ahmet Altan, “AKP’yi destekleyin” diye tek bir cümle, yazı yazmadı. Aksine seçimlerde, AKP’ye oy vermeyeceğini köşesinde açıkladı.

Gene de siz gidin, Diyarbakır’da sokakta bir anket yapın. Bizim partimizde ve halkta böyle bir algı var. Partimizin herhangi bir yetkilisine “bu haber doğru mu, yanlış mı” diye sorulmadan bizimle ilgili doğru olmayan o kadar çok haberler yapıldı ve köşe yazıları yazıldı ki Taraf’ta... Bize çok büyük haksızlıklar yapıldı Taraf’ta!..

VATAN, 10 Nisan 2012
İm (Kod): Tümünü seç
http://haber.gazetevatan.com/igdirdan-hataya-turkiyenin-guney-sinirlari-resmen-kurdistan-olacak/442530/1/Gundem


Sıra Güneydoğu'ya Kürdistan demekte

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Pzr Nis 29, 2012 12:41
gönderen Oğuz Kağan
ABD'den Türklüğe Saldırdı!

BDP’li Kışanak, “gerçek” bir anayasa için olması gereken tek kriteri açıkladı:

Türklük referanslı madde bulunmamalı.

BDP’li vekiller, Türk düşmanlığını ABD gezisinde zirveye çıkardı. San Francisco’da bir panele katılan BDP Eş Başkanı Gültan Kışanak, “Anayasanın Türklük referanslı tüm maddelerinin değiştirilmesini istiyoruz. Gerçek bir anayasa böyle yapılır. Oysa Türklük maddelerinin yeni anayasada yer almamasını dile getirmek bile mevcut anayasada suç sayılıyor” diye konuştu.

BDP’liler Amerika’da Türklüğe savaş açtı

BDP’li milletvekilleri Türk düşmanlığını gittikleri ABD’de de sürdürmeye devam etti. Stanford Üniversitesi’nde düzenlenen panelde kin kusan Kışanak, “Anayasanın Türklük referanslı tüm maddelerinin değiştirilmesini istiyoruz” dedi.

ABD’de bulunan BDP Eşbaşkanı Gülten Kışanak, ezeli “Türk düşmanlığını” San Francisco kentinde katıldığı bir panelde de sergilemeye devam etti. BDP eşbaşkanları Selahattin Demirtaş ve Gültan Kışanak ile DTK eşbaşkanı Ahmet Türk ve BDP’li milletvekili Nazmi Gür’ün bulunduğu BDP ve DTK heyeti, ABD gezisi kapsamında Kaliforniya’nın San Francisco şehrinde çeşitli görüşmelerde bulundu ve panellere katıldı.

Tek kriter Türklük!

Stanford Üniversitesi’nde organize edilen “Türkiye’de Kürt sorunu bağlamında yeni anayasa yapımı ve Ortadoğu’daki değişimler”in konu alındığı panelde konuşan Gültan Kışanak, yeni anayasa sürecinin ilk başta AKP’nin seçim öncesi vaat ettiği gibi olmadığını ve toplumun beklentileriyle örtüşmeyen bir hazırlık yaşandığını belirtti.

Anayasanın “Türklük” referanslı tüm maddelerinin değiştirilerek gerçek bir anayasa yapılmasını istediklerini söyleyen Kışanak, “Türklük maddelerinin yeni anayasada yer almamasını dile getirmek bile mevcut anayasada suç sayılmaktadır” dedi. Kışanak, BDP olarak Türkiye’de bölgesel yönetimlere geçilmesi, merkezi otoriter gücün yerel yönetimlere dağıtılması, Kürtler başta olmak üzere Türkiye’de yaşayan bütün farklılıkların tanınması, anayasal güvenceye alınması, anadilde eğitimin önündeki engellerin kaldırılması ve gerçek bir anayasa yapılması için tek kriterin Türklük referanslı tüm maddelerin değiştirilmesi olduğunu söyledi.

YENİÇAĞ, 28 Nisan 2012



Zihniyet deşifresi!

Arınç, sırf mezhepleri yüzünden Türkmenlerin katline fetva veren Ebu Suud ve Kuvayı Milliye’ye karşı düşman safında yer alan İskilipli Atıf’ı “kahraman” ilan etti.

Artık hesabını sorarız!

Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, vatana haini İskilipli Atıf ile yine İskilipli olan ve sadece mezhepleri farklı olduğu için Türkler hakkında “katliam emri” gibi fetvalar veren Ebu Suud’a sahip çıktı: Herkes ayağını denk alsın! Kim milletin hayatına, geleceğine kastederse bundan sonra hesabı sorulacak.

Kuzu da meydan okudu

İktidara geldiği günden beri Türk karşıtı söylemleriyle dikkat çeken ve yeni anayasada Türklüğü bitirmeye kararlı olduğunu en yetkili ağızlardan açıklayan AKP’de son çıkış Burhan Kuzu’dan geldi: Bu Meclis tarihi görev yüklendi. Anayasayı bu Meclis yapmazsa sonraki nesille kavgayla yapmaya kalkar!

AKP’nin 2023 vizyonu!

İktİdarIn zihniyetini yansıtan son adımlara en sert tepki CHP’li Ahmet Toptaş’tan geldi: Vatan hainlerine iade-i itibar sağlanıyor. AKP’nin 2023 vizyonu dediği, 100. yılında cumhuriyetin tüm kazanımlarını itibarsızlaştırmak. Yakında Kubilay’ı kesenler kahraman, Kubilay da hain ilan edilirse kimse şaşmasın!

İSKİLİPLİ ATIF: Yunan ordusu halife ordusudur

Kuvayı Milliye’ye ve cumhuriyet devrimlerine karşı savaşan İskilipli Atıf, İngiliz ajanıydı. Vatana ihanetten idam edilen İski-lipli Atıf, “Yunan ordusu halifenin ordusu sayılır. Asıl kafası koparılacak mahlûkat Ankara’dadır” diyerek halkı kurtuluş hareketine ve devrimlere karşı kışkırtmış ve işgalcilerle işbirliği yapmıştı.

İşte AKP’nin “2023 Türkiyesi” zihniyeti

Arınç’ın, mezhepleri yüzünden Türkmenlerin katline fetva veren Ebu Suud ve vatan haini İskilipli Atıf’ı “kahraman” ilan etmesi muhalefetin tekpisini çekti.

Haber: Bilun Çelik
Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan da dahil tüm yöneticileri seslendirdiği 2023 Türkiyesi’ni, Çorum’un İskilip ilçesine önceki gün yaptığı ziyaret sırasında ortaya koydu. Arınç, Türk Milletinin verdiği Kurtuluş mücadelesi sırasında işgalci İngilizlerle işbirliği yaparak Kuvayı Milliye’yi arkadan hançerlemeye kalkan İskilipli Atıf Hoca’nın anıt mezarını ziyaret etti. Arınç, burada yaptığı konuşmada, verdiği fetvalarla sırf Kızılbaş (Alevi) oldukları için Türklerin katledilmesine cevaz veren Şeyhülislam Ebu Suud’u ve Atıf Hoca’yı kahraman ilan etti. Arınç’ın iade-i itibar içeren sözleri CHP’yi ayağa kaldırırken, Genel Başkan Yardımcısı Birgül Ayman Güler, İskilipli Atıf Hoca için “Bu kişi Cumhuriyet devrimlerine karşı işgalci güçlerle birlikte hareket eden siyasi bir figürdür” değerlendirmesi yaptı. CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç de “İç savaşa yönelik alt yapı oluşturuluyor” dedi. CHP Afyon Milletvekili Ahmet Toptaş ise Atıf Hoca’nin İngiliz ajanı olduğuna dikkat çekti.

Katliama cevaz verdi

YENİÇAĞ’ın konu ile ilgili sorularını yanıtlayan CHP Afyonkarahisar Milletvekili Ahmet Toptaş, mezhep farkından dolayı binlerce Türk’ün katledilip mallarına el konulmasına cevaz veren Ebu Suud ile İngilizlerle işbirliği yaparak Kuvayi Milliye’yi sırtından hançerleyen İskilipli Atıf’ı övgü dolu sözler söylemesinin kabul edilemez olduğunu söyledi. CHP’lilerin Arınç’a tepkileri şöyle:

Düş görüyorlar

Birgül Ayman Güler: Amaçları Cumhuriyet’i ortadan kaldırmak. 2023 yılında Cumhuriyeti ortadan kaldırıp kendi din esaslı devletlerini kuracakları düşü görüyorlar. İskilipli Atıf konusunda da cami-CHP ilişkisinde söyledikleri gibi yalan ve iftira bilgiler kullanıyorlar. İskilipli Atıf’ın şapka nedeniyle idam edildiği söyleniyor. Bunun tarihsel belgeleri var. İskilip’te yaptığı çalışmalardan değil, İstanbul’da yaptığı çalışmalar ve kurduğu ilişkilerden ötürü, daha önceleri de gerici faaliyetleri nedeniyle soruşturulmuş bir kişi. 31 Mart Vakası ve vb. Sadece ’şapka takmayacağım’gibi sıradan bir inatla hareket ettiği sanısı yaratılarak, ’bir şapka için de insan idam edilir mi’duygusu yaratıyorlar. Bu kişi Cumhuriyet devrimlerine karşı işgalci güçlerle birlikte hareket eden siyasi bir figürdür.

Cumhuriyetle hesaplaşma

Ebu Suud efendi için de söylenecek benzer sözler var. Dolayısıyla bu, karşı devrimin kendine koyduğu hedeftir. Vizyon dinsel bir terim. Hıristiyanlıktan gelen bir terim. Bizim Türkçeye girmiş, Osmanlıca’ya yerleşmiş karşılığı vahiydir. Vizyon, Hıristiyanlıkta Hz. İsa’ya gelen tanrısal buyruklardır. Bunların 2023 vizyonu cumhuriyetle hesaplaşmaktır. Cumhuriyet’in devrimlerini bir bir ortadan kaldırmaktır. Bunları yapmak ilericilik değildir. Bunları yapmak hem akademik, hem siyasi anlamda gericilik yapmak demektir. Koydukları hedefler bunlar.

“İktidar, iç savaşa yönelik alt yapı hazırlığı peşinde”

CHP Tunceli Milletvekili Kamer Genç, AKP iktidarının 2023 hedefinin “İç savaşa yönelik alt yapı oluşturmak” olouğunu iddia etti. YENİÇAĞ’a konu ile ilgili açıklamalarda bulunan Genç, “AKP, tamamen laik Türkiye Cumhuriyeti’ne düşman duygular içinde beslenmiş, büyümüş bunun için mücadele eden bir iktidar. Şimdi bunların korkuları yaptıkları icraatlarla geçti, çünkü daha önce korkuyorlardı. ‘Acaba şunu yaparsak tepki ile karşılaşır mıyız’ diye. Ama artık yargıyı ellerine aldılar, orduyu etkisizleştirdiler, kendilerine uygun polis teşkilatı kurdular” dedi.

Adım adım karanlık rejim

“Dolayısıyla kendi istedikleri bir Türkiye’nin çağdaş, ilerici, akla, bilime dayalı bir rejimin ülkede yaşaması onların geleceğini karartan bir olgu olacağı için bir an karanlık rejime dönmek için her türlü çabaya başvuruyorlar” diyen Kamer Genç şöyle devam etti: “Eğer bu halk 100 seneye yakın bir zamandır barış içinde yaşıyorsa Atatürk’ün kurduğu çağdaş, laik, ilerici bir devlet yönetimi sayesinde olmuştur. Osmanlı dönemini inceleğimizde, bunlar dindar bir devlet kurdular. Dindar devlette de her başa geçen bir takım sapık insanlar kendilerine göre havalara girip uluslararası ilişkileri bozuluyor, savaşlar çıkıyordu. Ne oldu Osmanlı devleti parçalandı gitti. Ortam bir şekilde mezhep çatışmasına doğru da kayıyor. Tamamen Tayyip Erdoğan’ın Ebu Suud’u övmesi, Kur’an kurslarının açılması. Kur’an kursu yönetmeliği de değişti. Eskiden Atatürk ilke ve inkılâplarına hakaret, ülkenin bölünmez bütünlüğüne hakaret suç sayılıyordu, onu da kaldırdılar şimdi. Bunun sonucunda bir iç savaşa yönelik alt yapı oluşturuluyor. Zaten Tayyip Erdoğan’ın, Abdullah Gül’ün, Bülent Arınç’ın da istediği bu. Arınç zaman zaman çıkıp ağlamalıklar yapıyor ama en büyük içten pazarlıkçı adam da Arınç. Bir kavga ortamı yaratılmak isteniyor.”

Kabuk tutmuş yara kaşınmasın

CHP İstanbul Milletvekili Ali Özgündüz, Ebu Suud ile ilgili bu ülkede yaşayan yaklaşık 25 milyona yakın Alevi inancına mensup insanların ciddi anlamda rahatsızlık duyduğunu söyledi. Özgündüz, “Bu AKP’nin ülkede kabuk tutmaya başlayan yarayı kaşıyarak kanatacağının göstergesi olarak yorumlanır” dedi. Fetvalarır ortada olduğunu, ’alevilerin kanları, malları, ırzları helaldir’diyen bir anlayışın bırakın İslamı temsil etmesini insani bir yaklaşım dahi olmadığını savunan Özgündüz şöyle konuştu:

Tehlike kapımızda

“Çağımızda o anlayışı destekleyenler varsa artık bunların demokratlığını geçtik, insan olup olmadıklarını tartışmamız gerekiyor. Böyle bir anlayışı bu çağda savunanın insanlığından şüphe ederim ben. Emperyalistlerin, siyonistlerin bölgeyi yeniden dizayn etmek isteyen güçlerin Ortadoğu’a yapmak istedikleri sadece orayla sınırlı kalmayacak. Bu şekilde bir mezhep çatışmasını Türkiye’ye de sirayet ettirecekler. Ne yazık ki sorumluluk makamında olan yetkililer de, AKP yetkilileri de yer yer bu tür söylemlerde bulunuyorlar. Ben akıllarını başlarına almalarını tavsiye ederim. O işin altından kalkamazlar. Kendileri de o kanda boğulurlar. Yazık olur ülkeye. Buradaki birliği beraberliği bozduktan sonra kardeşkanı akıtıldıktan sonra hangi düzeni kurarlarsa kursunlar onlara da tat vermez diye düşünüyorum. O makamda oturan kişiler böyle bir girişimde bulunamazlar. Kişisel anlamda kendilerine yakışabilir bu davranış ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin yetkilisi sıfatını taşıyan, ülkeyi yöneten kişiler böyle bir girişimde bulunamazlar. Bu gidiş ülkeyi iç çatışmaya ve mezhep çatışmasına götürür. Etnik çatışmadan da daha tehlikeli olur.”

Kubilay’ı kesenler de kahraman ilan edilir

CHP’li Ahmet Toptaş, Atıf Hoca’nin İngiliz ajanı olduğuna dikkat çekerken şunları söyledi: “Ulusal kurtuluşa destek verenler itibarsızlaştırılıyor, Cumhuriyet’in kuruluş felsefesine karşı çıkanlar, ihanet edenler, İngiliz işbirlikçileri ve hilafet yanlılarına yeniden iade-i itibar sağlanmaya çalışılıyor. Zaten AKP’nin 2023 vizyonu dediği, Cumhuriyet’in 100. yılındaki hedefleri, Cumhuriyet’in bütün kazanım ve kahramanlarını itibarsızlaştırmak. Cumhuriyete ve ulusal kurtuluş savaşına, ülkenin bağımsızlığını savunanlara karşı ajanlık yapanları, ihanet içinde olanlara da itibar verilip lanse edilmesi de bu dönüşümün sağlanmasının bir aracı olarak kullanılacak. Cumhuriyet’in 100. yılında herhalde son siyasal, kültürel ve ulusal ne kadar kazanım varsa bunların ters yüz edilmesi gibi bir projeleri var. Bülent Arınç gibilerin böyle bir davranış içerisinde olması normal. Yakında Menemen’de Kubilay’ı kesenler de kahraman ilan edilip, Kubilay hain ilan edilirse kimse şaşmasın.”

Kim kimdir?
Ebu Suud'un her fetvası “katliam” emri gibi


Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç’ın, İskilip’te övgüler yağdırdığı Şeyhülislam Ebu Suud, verdiği fetva ile sırf Alevi (Kızılbaş) oldukları için binlerce Türkün katliamına izni çıkarmış ve Alevilerin mallarının da katliamı gerçekleştirenlere helal olduğunu söylemişti. Anadolu’daki Türkmen kıyımlarının baş müsebbibi Ebu Suud’un Kanuni Sultan Süleyman döneminde, 1548’de verdiği ’katliam emri’ gibi fetvası şöyle:

“Kızılbaşların öldürülmeleri elbette dinimize göre helaldir. Bu en büyük kutsal savaştır. Bu yolda ölmek de şehitliğin en ulusudur. Kızılbaşların öldürülmeleri diğer kafirlerin öldürülmelerinden daha önemlidir.” Ebu Suud, “Kızılbaşlar İslam sultanına isyan ettikleri için mi öldürülürler yoksa başka sebepleri var mıdır” sorusuna, “Bunlar hem sultana isyan ederler, hem de dinsizdirler” diyerek mezhep farklılığını dinsizlik olarak göstermiş, ayaklanmaların gerçek nedenlerini saptırmaya çalışmıştır. Kızılbaşlarla birlikte isyan ettikleri için yakalananlardan bazılarının Ermeni çıkması halinde ne yapılacağı konusundaki bir soruyu da Ebu Suud “Ermeniler kurtulurlar” diye cevaplamıştır. Görüldüğü gibi Alevilerle ilgili temel rahatsızlık onların devletin kurucu unsuru olan Türk kimliğine sahip olmalarıdır.

İskilipli Atıf Vatana ihanetten idam edildi

İskilipli Atıf Hoca’nın mahkeme kayıtlarına da geçen idam nedeni şapka değildir. Ankara İstiklal Mahkemesi zabıtlarında şapka risalesinin adı birkaç kere geçiyor ancak esas muhakeme İstiklal Savaşı’na ihanet üzerine oturtulmuş. Bu da Damat Ferit ve İngilizlerle yapılan işbirliğinin vücut verdiği sonuçlarla ilgilidir. Asıl mesele Teali İslam Cemiyeti başkanıyken Anadolu’ya Yunan uçaklarıyla attırdığı beyanname ile İkdam gazetesinde yayınlamış olduğu yazıdır. Bunlarda da şapka ile ilgili bir şey yok.

Vatan haini

Kurtuluş Savaşını baltalamakla ilgili bilgiler var. İkdam gazetesi Atatürk hakkında idam kararı çıkaran gazetedir. Teali İslam Cemiyeti adına Yunan uçaklarıyla 60 bin adet bildiri atılmış havadan. Onun idamı Kuvayi Milliye’ye karşı yaptığı çalışmalarla alakalı. İskilipli Atıf, Teali İslam Cemiyeti Reis-i Evveli olarak yayınladığı bildiride aynen şunları söylüyor: Mustafa Kemal ve Kuvvayı Milliye maskaraları Yunan askerlerinin önünden kaçıyor. Bu eşkıyaları ve asileri en kısa zamanda bertaraf etmek hepimize farzdır. Siz bu zalimlerin cinayetlerine daha ne kadar göz yumacaksınız?“ Cumhuriyetin ilanı, harf devrimi, şapka devrimine karşı çıkan İskilipli Atıf Hoca, ”Yeni harfleri kullananlar cehennemde yanacak. Şapka giymek küfürdür, dinsizliktir. Yunan ordusu halifenin ordusu sayılır. Hiç de zararlı bir topluluk değildir. Asıl kafası koparılacak mahlûkat Ankara’dadır“ diyerek halkı kurtuluş hareketine ve devrimlere karşı kışkırttığından ve işgal güçleriyle işbirliği yaptığı için yargılanmıştır.

Kuzu’nun kavga tehdidine muhalefetten öfke yağdı

AKP’li Kuzu’nun, “Yeni anayasayı yapmazsak gelecek nesiller kavga ile yapacak” sözü siyasilerce “Ülkeyi anayasayla bölelim, yoksa iç savaşla bölünür” şeklinde yorumlandı.

Haber: Ceyhun Bozkurt
TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu, yeni anayasa çalışmalarına karşı çıkanları ve eleştirenlere tehditler savurdu. Kuzu, katıldığı bir televizyon programında, yeni anayasa konusu açılınca “Bu Meclis bunu yapmazsa korkarım bundan sonraki nesiller kavga ile bu işi yapmaya kalkarlar” diye konuştu. Kuzu’nun sözlerine muhalefet partileri çok sert tepki gösterdi. CHP TBMM Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Kuzu’nun açıklamalarının ülkede kutuplaşmayı artırmasına neden olabileceği uyarısında bulunarak “Bu ifadeler tehdit kokuyor. Örtülü bir zorlama olarak görüyorum” derken, MHP Genel Başkan Yardımcısı ve TBMM anayasa Uzlaşı Komisyonu Üyesi Faruk Bal da, anayasa yapmak için uzlaşının şart olduğunu belirterek “Burhan Kuzu’nun lafını dikkate almıyoruz. Anayasa komisyonu başkanının da bu uzlaşma kültürüne uygun söylemlerde, eylemlerde bulunması gerekiyor” diye konuştu.

Meclis aritmetiği

Şu anki ortamda Meclis’in aritmetik tablosunun anayasa yapmak konusunda bu Meclis’e tarihi bir görev yüklediğini belirten Kuzu, “Bu dönemde eğer bu anayasa yapılmazsa daha sonraki dönemlerde daha zor şartlar olabilir” dedi. Kuzu, şunları kaydetti: “Meclis yüzde 95 temsil oranına sahip. Yüzde 87’lik katılımlı seçimle oluştu. Bu Meclis’in başka bir artısı da, birçoğunu tanıyorum, üniversite yıllarında dayak yemiş, dayak atmış, kürsü işgal etmiş, Türkiye’nin yakın tarihi içinde yoğrulmuş, Güneydoğu meselesi, Kürt meselesi ne dersek onları az çok okuyup bilen, tarihi de Cumhuriyet’in ilk yıllarında yaşanılanları da bilen bir Meclis. Şimdi bu Meclis çözüm bulmada çok da iyi bir Meclis. Bu Meclis bunu yapmazsa korkarım bundan sonraki nesiller kavga ile bu işi yapmaya kalkarlar, o da zaten sonuç olarak bir şey getirmez.” Kuzu’nun bu ifadesi muhalefetin tepkisini çekti.

Örtülü zorlama

CHP TBMM Grup Başkanvekili Emine Ülker Tarhan, Kuzu’nun sözlerine, “Yarattıkları o kamplaşmanın ve kutuplaşmanın aslında bu ülkeyi nereye götüreceğinin herhalde farkında olarak konuşmuş. Acaba özellikle mi bir kamplaşma yarattılar diye de düşünmeden edemiyorum. Bu bilinçli bir kamplaşma mıydı diye sorabilirim. Bu ifadeler tehdit kokuyor. Örtülü bir zorlama olarak görüyorum. Kamplaşma ve kutuplaşma üzerine geleceği kurguladıkları anlaşılıyor. Her adımlarını da bunu öngörerek attıkları anlaşılıyor” diye tepki gösterdi.

Gizli niyeti açığa çıkarıyor

CHP Aydın Milletvekli Bülent Tezcan’ın Burhan Kuzu’ya tepkisi şöyle: “Türk milleti 1982 Anayasasının birçok maddesini parlamenter süreç içerisinde zaten değiştirdi. Bugüne kadar çok önemli değişiklikler oldu. Ancak bu sözlerden, Burhan Kuzu’nun sözünü ettiği değişikliğin arka planındaki tehlikeler ortaya çıkıyor. Burhan Kuzu, bu anayasa bölünme anayasası mı olacak? Bu söz, gizli niyeti ele veren söz de olabilir. Kavga vurgusu yapması, Türkiye’nin bölünmesini getirecek anayasayı yapalım, yoksa bu silahlı, kanlı olacak mı demeye getiriyor? Bu sorulara Burhan Kuzu’nun yanıt vermesi gerekir. Bu sözlerden demokratik, özgürlükçü bir anayasa yapmak yerine Türkiye’nin hassas değerlerini, bütünlüğünü tehlikeye sokacak bir niyetin varlığını çıkarıyorum.”

Dikkate bile almıyoruz

MHP Genel Başkan Yardımcısı ve TBMM Anayasa Uzlaşı Komisyonu üyesi Faruk Bal, Burhan Kuzu’nun sözlerini şöyle değerlendirdi: “Anayasa yapmak konusunda uzlaşma iklimi var. Uzlaşma iklimi de MHP’nin koyduğu çizgi içerisinde devam ediyor. Yani toplumsal mutabakata, milletin iradesine uygun bir anayasa yapalım, dikte, dayatma anayasası olmasın, milletin ve devletin değerlerini örtüştürelim, milletin devletine olan küskünlüğünü ortadan kaldıralım, herkesin saygı duyacağı bir anayasa yapalım. Bununla ilgili 2007 yılından itibaren Genel Başkanımızın ifade ettiği çerçeve içerisinde 30 Nisan’a kadar süreç böyle gidiyor. Bu süreçte partileri birbirleriyle çatıştırarak değil, uzlaştıracak alanlar açılmalıdır. Biz uzlaşmadan yanayız. Burhan Kuzu’nun lafını dikkate almıyoruz. Anayasa komisyonu başkanının da bu uzlaşma kültürüne uygun söylemlerde, eylemlerde bulunması gerekiyor.

Öztürk: AKP anayasayı tek başına çıkarma niyetinde

AKP’li Burhan Kuzu’nun sözlerine, MHP Erzurum Milletvekili Oktay Öztürk’ten gelen tepki şöyle: ”Ağzı olan konuşuyor. Bu toplumu germek için ellerinden ne geliyorsa yapmaya çalışıyorlar. Bu da gösteriyor ki, AKP’nin bir uzlaşıyla anayasa yapmak gibi bir niyetleri yok. Çünkü kullandıkları dil buna müsait değil. Başbakanı da, Bakanı, milletvekili de, komisyon başkanı da aynı dili kullanıyor. Bir konsensüs sağlanması için herkes elinden gelen bütün gayreti gösteriyor. Bu ülkede hükümet netice itibariyle huzurun sağlanması noktasında lokomotif olması gerekirken, bakıyorsunuz çok küçük kazanımlar için, ön almak için fevkalade bir hükümet kavramına yakışmayan tavırlar sergiliyorlar. AKP bu anayasayı tek başına çıkarmak gayretinde. Burada görev Başbakan’a düşünüyor. Başbakan böylesine önemli bir işi muhalefetle paylaşma olgunluğunu gösterirse, bu anayasa çıkar. Göstermezse Başbakan onu bunu masadan kaçtı diye, ki şimdiden başladılar, suçlayacak ve tek başına çıkarma gayretine çalışacak. Kendisine ne emredilmişse o şekilde bu anayasayı çıkarmaya çalışacak. Ama başaramayacaklar. Masaya öyle çakılmışız ki, Başbakan değil herkes gelse bizi o masadan kaldıramaz. Milletimizin doğrularını kabul ettirene kadar o masada olacağız.

YENİÇAĞ, 28 Nisan 2012

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Pzt Haz 11, 2012 1:52
gönderen Başkomutan
KİM, KİMİN AKİL ADAMI?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, içinde “mutabakat komisyonu” ve “akil adamlar grubu” gibi önerilerin de olduğu 10 maddelik “teröre çözüm” paketini, bugün başbakan Erdoğan’a sunuyor. Böylece Kılıçdaroğlu, din ve darbe meselelerinden sonra, Kürt meselesinde de AKP’nin kozlarını elinden almış olacak!

Anımsarsınız, Kılıçdaroğlu, din konusundaki hamlesiyle turbanın ilköğretim okullarına kadar girmesini sağlamış, darbe konusundaki hamleleriyle de AKP’nin TSK karşıtlığını bile aratır olmuştu! Bakalım, Kılıçdaroğlu’nun Kürt meselesine el atması, neyle sonuçlanacak?

ÖCALAN-ERDOĞAN-KILIÇDAROĞLU MUTABAKATI

Aslında bu “akil adamlar grubu” önerisi, Oslo’da ortaya çıkan mutabakatın genişlediğini gösteriyor. Oslo’da Erdoğan ile Öcalan yüzde 95 anlaşmıştı. Şimdi mutabakata Kılıçdaroğlu’nun da dâhil edildiği anlaşılıyor…

Nereden mi çıkardık? Gelin şu “akil adamlar grubu” meselesinin aslına bakalım:

Öncelikle “akil adamlar” konusunun, Kılıçdaroğlu tarafından daha önce de gündeme getirildiğini anımsatalım. Başbakan Erdoğan’ın özel temsilcisi olan MİT’çilerle PKK yetkililerinin Oslo’da görüştükleri ortaya çıktığında ilginç bir şey olmuştu… Normalde ana muhalefet partisi liderinin, suçüstü yakaladığı Başbakan’ın üzerine gitmesi, onu köşeye sıkıştırması gerekirdi.

Ama Kılıçdaroğlu karşı çıkıyormuş gibi yapıp, Erdoğan’a can simidi uzatmıştı! Kılıçdaroğlu, Fatih Altaylı’ya, PKK’yle MİT’in değil “akil adamların” görüşmesi gerektiğini söylemişti. (HaberTürk TV, 7 Haziran 2011)

AKİL ADAMLAR, ÖCALAN’IN ESERİ

Tabi işin tuhaflığı şuydu: “Akil adamlar” fikrinin asıl sahibi Öcalan’dı. Kılıçdaroğlu da, Öcalan’ın önerdiği akil adamların, Öcalan’la görüşmesini istemiş oluyordu!

Öcalan bu “akil adamlar” fikrini Aralık 2007’de ortaya atmıştı: “Akil adamlar komisyonu kurulmalıdır. Bu akil adamların kimlerden oluşacağı çok önemli... Ben sadece biz seçelim, bizim seçtiğimiz insanlardan oluşsun demiyorum. Devletin de seçeceği kişilerden oluşan bir komisyon olur. Örneğin İlter Türkmen olabilir. Bu komisyona Aahtisari gibi, ki özellikle onu öneriyorum, insanlar bulunmalı. Bunlar gelip benimle de görüşürler.”

KOORDİNATÖR ÜLKE TEMSİLCİLERİ

Öcalan’ın “akil adamlar” için özellikle önerdiği Marti Aahtisari, sonradan Türkiye’ye gelmiş ve Cumhurbaşkanı Gül, Başbakan Erdoğan ve CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu ile bu konuyu görüşmüştü!

Peki, “akil adamlar grubu” Aahtisari ile İlter Türkmen dışında kimlerden oluşacaktı? Bu ikisi Öcalan’ın kontenjanıydı… Ya AKP’nin, CHP’nin, Gül’ün akil adamları kimlerdi?

O dönemde, gündeme başka isimler de geldi… Örneğin Cengiz Çandar, Hasan Cemal ve Sezgin Tanrıkulu…

Murat Karayılan’la görüşmelerinin Cumhurbaşkanı temsilcisi sıfatıyla yapıldığı konuşulan Hasan Cemal, kuşkusuz Gül’ün akil adamıydı… Çandar, muhtemelen üçüncü tarafın, yani Oslo’daki adıyla “koordinatör ülkenin” temsilcisi olacaktı.

Ya Sezgin Tanrıkulu? Şimdilerde CHP Genel Başkan Yardımcısı da olan Tanrıkulu’nun elbette CHP’nin akil adamı olduğu düşünülür… Ancak Tanrıkulu’nun, Wikileaks’in yayımladığı belgelere göre “gölge CIA” olan Stratfor’un TR705 nolu kaynağı olması, onun da “koordinatör ülke” temsilcisi olduğunu düşündürüyor.

Mehmet Ali GÜLLER - 6 Haziran 2012


Akil Adamlar'dan sonra etnik çatışmalar arttı, ülkeler bölündü
İşte Radikal'in akil insanlar listesi

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Pzt Ağu 20, 2012 22:20
gönderen Başkomutan
Gaziantep'te terör hain saldırı 9 şehit
4'ü çocuk 9 yurttaş yanarak öldü


PKK’lı teröristler Gaziantep’te bu akşam bomba yüklü otomobili infilak ettirerek gerçekleştirdikleri saldırıyla bayramı kana buladı.

Polis merkezini hedef alan saldırıda ortalık savaş alanına dönerken 2 halk otobüsüyle 2 otomobil alev alev yandı, çevredeki işyerleri ve evlerle araçlar hasar gördü.Gaziantep Valisi Erdal Ata, Karşıyaka Polis Merkezi yakınında zaman ayarlı bomba yüklü araçla yapılan saldırıda 8 kişinin öldüğünü, 64 kişinin yaralandığını söyledi.

Patlama, kentin en merkezi yerlerinden Şehitkamil İlçesi’ndeki Karşıyaka Polis Merkezi önünde saat 19.45 sıralarında meydana geldi. İşyerlerinin bulunduğu bölgede, akşam saatinde caddenin en kalabalık olduğu sırada tahrip gücü yüksek patlayıcı yüklü otomobili Polis Merkezi’ne 10- 15 metre uzaklıkta park edip ayrılan bir terörist, uzaktan kumandayla bombayı infilak ettirdi. Kulakları sağır eden patlamayla birlikte otomobil havaya uçarken, durakta yolu indirip bindiren 2 halk otobüsü ile yabancı plakalı bir otomobil alev alev yanmaya başladı, çevredeki binaların camları kırıldı, araçlar tahrip oldu.

CAN PAZARI YAŞANDI

Patlamayla alev topuna dönen halk otobüslerindeki yolcular ve çevrede bulunanlar canlarını kurtarmanın derdine düştü. Aralarında, Karşıyaka Polis Merkezi’nde görevli polislerin de bulunduğu çok sayıda kişi yaralanırken, otobüslerde alevler arasından çıkamayan bazı yolcular diri diri yandı.

Yaralılar ambulanslarla hastanelere kaldırılırken, kan anonsları yapıldı. Sağlık Müdürlüğü, hastaneleri alarma geçirdi ve bayram nedeniyle izinli doktorlar ve sağlık personeli göreve çağrıldı. Çok sayıda yaralıdan durumları ağır olanlar ameliyata alındı.

BOMBALI ARAÇ ARANIYORDU

Mustafa Kemal Üniversitesi öğrencisi olan Şarlıurfa’nın Suruç İlçesi nüfusuna kayıtlı Mehmet Emin Hasandağ adlı kişinin, iki hafta önce bomba yüklü 27 E 7278 plakalı otomobille Gaziantep’e geldiği istihbaratını alan Gaziantep Emniyet Müdürlüğü, tüm birimleri uyarmıştı. Ancak polisin bir türlü ulaşamadığı bu kişinin, saldırıyı düzenlediği değerlendiriliyor.

Güvenlik güçleri, bomba yüklü aracı park edip uzaklaşan bir kişinin eşkalini belirleyerek yakalanması için çalışma başlattı.

BDP BİNASINA YÜRÜDÜLER

Saldırıya tepki gösteren çok sayıda kişi olay yerine gelerek, PKK ve Abdullah Öcalan aleyhine sloganlar attı.Bu sırada 500 kişilik grup da BDP il binasına doğru yürüylüşe geçti. Polis, öfkeli kalabalığın binaya yaklaşmasını engelllemek için çevrede yoğun önlem aldı.

VALİ: 8 ÖLÜ, 64 YARALI

Gaziantep Valisi Erdal Ata, bombalı araçla düzenlenen saldırıda 8 kişinin öldüğünü, 64 kişinin de yaralandığını açıkladı. Kentteki hastanelerde tedaviye alınan yaralılardan bazılarının durumunun ağır olduğu belirtilirken, ölü sayısının artmasından endişe ediliyor.

Kentte infial yaratan saldırının ardından çok sayıda kişi yaralılara kan vermek için hastanelere akın etti.

İKİNCİ PATLAMANIN OLMAMASI YÜREKLERE SU SERPTİ

Gaziantep'te Karşıyaka Polis Merkezi yakınına patlayıcı dolu otomobil infilat etmesi sonrası bir patlama daha olduğu iddia edildi. TRT'nin haberine göre Yukarı Bayır Mahallesi'nde ikinci bir patlama oldu. Ancak Şahinbey Kaymakamlığı ikinci patlamanın doğru olmadığını açıklaması yürekleru su serptti.

Hürriyet, 20 Ağustos 2012

Gaziantep'in Karşıkaya Polis Merkezi yakınlarında bomba yüklü otomobil uzaktan kumandayla patlatıldı. 4'ü çocuk 9 kişinin hayatını kaybettiği saldırıda 69 kişi de yaralandı. Hain saldırıda hayatını kaybeden çocukların yaşları 1.5, 4, 11 ve 12.

Patlamada 9 kişi hayatını kaybetti, 69 kişi de yaralandı.Yaralılardan 4 kişinin durumu ciddiyetini koruyor.

Saldırıda hayatını kaybeden 7 kişinin kimliği belirlendi. Karşıyaka Polis Merkezi yakınında bomba yüklü araçla düzenlenen saldırıda, Şırnak'ta vatani görevini yapan ve Ramazan Bayramı dolayısıyla birliğinden izin alıp Gaziantep'e gelen 21 yaşındaki Onur Fikret Aker'in de olduğu öğrenildi.

Saldırıda hayatını kaybeden 4'ü çocuk diğer 7 kişinin kimliği ise şöyle:

''Almina Melisa Aker (1), Süleyman Alkan (3), Sevgi Gülperi İnanç (11),Sena Büyükkonuk (12), Davut Adak (31), Safi Canbaş (48), İsmail Daler (30).''

Patlamada hayatını kaybeden 8'inci kişinin kimliğinin henüz netlik kazanmadığı bildirildi.

http://www.cumhuriyet.com.tr/?hn=360508

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Pzr Şub 17, 2013 2:43
gönderen Başkomutan
Nuray Mert: "PKK bir terör örgütü değil"

Şanlıurfa'da BDP'nin Siyaset Akademisi'ne konuşmacı olarak katılan gazeteci yazar Nuray Mert, PKK'yı terör örgütü olarak tanımlamanın kimseye hayrı olmadığını söyledi. Mert, "Bu salonda mutlaka sivil polisler vardır. Bu polisler de bizi dinlesin" dedi

Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) tarafından düzenlenen Şanlıurfa Siyaset Akademisi'ne konuşmacı olarak katılan gazeteci Nuray Mert, "PKK bir terör örgütü değil. Bunu böyle düşündüğümüz sürece bu iş çözülmeyecek" dedi.

Abdullah Öcalan'ın "yol haritası" ve barış sürecinde İmralı'ya kimin gideceği konusunda konuşan BDP'li Emine Ayna ise, asıl önemli olanın o masada nelerin konuşulacağı olduğunu söyledi.

BDP Şanlıurfa teşkilatı tarafından "Kürt sorununda Demokratik Çözüm Arayışı ve Ortadoğu Barışı" paneli düzenledi. Bir düğün salonunda düzenlenen panele BDP Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna, gazeteci Nuray Mert, İhsan Eliaçık konuşmacı olarak katıldı.

BDP Şanlıurfa Milletvekili İbrahim Binici ile BDP Şanlıurfa İl Başkanı Halit Yıldıztekin ile çok sayıda partilinin izlediği panelde ilk konuşmayı yapan Nuray Mert, PKK'nın terör örgütü olmadığını ifade ederek, şöyle konuştu:

"Bu salonda mutlaka sivil polisler vardır. Bu polisler de bizi dinlesin. Onlar da bu memleketin vatandaşıdır. Biz mevcut yasalara göre suç olan bir şeyi yapıyoruz. Ben de burada suç işlemeye devam ediyorum. PKK bir terör örgütü değil, bunu böyle düşündüğümüz sürece bu iş çözülmeyecektir. Bunu iktidarın da böyle düşünmesi lazımdır. Devletler kendilerine baş kaldıranları 'terör' diye tanımlar. Ama bu tanımlamanın kimseye hayrı yoktur."

"Kürdistan dört parçaya ayrılıyor"

Abdullah Öcalan'ın yol haritası ve İmralı'ya gidecek olanların hakkında konuşan BDP Diyarbakır Milletvekili Emine Ayna ise, Ortadoğu'da oynanan oyunlar nedeniyle varlığını savunduğu "Kürdistan"ın 4 parçaya ayrıldığını belirterek şöyle konuştu:

"Şu an Ortadoğu'da karmaşık bir siyaset yürütülüyor. Bir yandan ulus devleti gelişiyor, diğer yandan Arap ulusu çeşit çeşit devletlere ayrılıyor. Bunlar birbirleriyle düşman haline getiriliyor. Ortadoğu'da oynanan oyunlar yüzünden Kürdistan 4 parçaya ayrılıyor. Dört ayrı ulus devletin egemenliğine veriliyor."
Ayna, BDP heyetinin İmralı'da yapacağı görüşmeye ilişkin olarakta adaya kimin gideceği değil, o masada nelerin konuşulacağının önemli olduğunu söyledi. Panelde söz alan gazeteci İhsan Eliaçık ise Kürt sorunu ile din İslam konusununda önemli bir konu olduğunu vurgulayarak, "Bizim gibi ülkelerde dini aydınlamalar olmadan, diğer alanlarda bir ilerleme kaydetmek yüzeysel kalacaktır" diye konuştu.

Milliyet, 16 Şubat 2013
İm (Kod): Tümünü seç
http://siyaset.milliyet.com.tr/nuray-mert-pkk-bir-teror-orgutu-degil-/siyaset/siyasetdetay/16.02.2013/1669771/default.htm

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Pzr Şub 17, 2013 19:17
gönderen sss
tek yol ' MBC '.yani milli birleşik cephe.parti propagandası değil,MBC.mezhepçilik,ırkçılık değil MBC.
bu saldırıda hükümet yetkililerinin ve kamu görevlilerinin parmağı olduğunu düşünenlerdenim.içişleri bakanın değişmeside ,bu eylemlerin iyice tırmanacağının habercisiydi bence.bilirsiniz ki hiçbirşey tesadüf olamaz.pkk lıların,bakan değişimlerinden sonra mecliste bayram havası estirdiklerini unutmayalım.bunların istanbulda olay çıkarabilecek yerleri de gün gibi ortada zaten.önlem alınmadığı için şımarıyorlar.istanbul anadolu yakasında en güçlü oldukları yerler sultanbeyli,sonra sancakepe.yani nerde orman orda militan.kamufle olma amaç.öncelikli tehlikeli yerler buralar.avrupa tarafıda zaten malum;başakşehir,esenyurt,esenler,sultangazi en tehlikeli yerler.bunları avcılar,küçük çekmece,ve beyoğlu takip ediyor.orantısal olarak da olayların çoğu avrupa yakasında çıkıyor.çünkü av.yakasında,anadolu yakasına göre daha çok terörist var.mersindede güçlü oldukları ilçeler belli .eğer önlem alınmazsa istanbulun heryerinde çoğalıp güçlenecekler.devlet zaten teşvik ediyor.önemli olan halkın bilinçli olması,yürekli olması.örneğin evini satarken yada kiralarken kime verdiğine dikkat etmeli.piyasa fiyatının üstü bile teklif edilse,çakallara verilmemeli.işte uyanık olmanın bir örneği.MBC de ancak bu bilince varmış vatanseverlerle
kurulup güçlendirlir.ve HAREKETE GEÇİLİR!!

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Prş Mar 14, 2013 18:05
gönderen Başkomutan
PKK rehin tuttuğu 8 kamu görevlisini serbest bıraktı

PKK'nın çeşitli tarihlerde kaçırıp elinde tuttuğu 8 kamu görevlisi bugün Kuzey Irak'ta örgütün kamplarının bulunduğu Amadiye bölgesinde BDP'li 2 milletvekilinin de bulunduğu heyete teslim edildi.

Serbest kalan kamu görevlileri ayrılırken, kendilerini heyete teslim eden PKK'lıların başında bulunan ve Tokat'ın Reşadiye İlçesi'nde 7 askerin şehit düştüğü saldırı emrini veren 'Baver Dersim' kod adlı terörist Süleyman Şahin'in elini sıkmadı.

Heyet ve kamu görevlileri Habur Sınır Kapısı'ndaki Habur Mülki İdare Amirliği binasına geldi. Kamu görevlileri, sağlık kontrollerinin ardından aileleriyle buluşacak.

İm (Kod): Tümünü seç
http://haber.stargazete.com/guncel/serbest-birakilan-kamu-gorevlilerinden-ilk-aciklama/haber-735523

13 Mart 2013


KCK davasında 13 tahliye

ERZURUM 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde 4 günden beri devam eden 21'i tutuklu toplam 35 sanıklı Doğubayazıt KCK davasında, tutuklu sanıklardan
13'ü tahliye edildi.

Ağrı'nın Doğubayazıt İlçesi'nde geçen yıl meydana gelen 84 olaya karıştıkları iddiasıyla PKK'nın gizli şehir yapılanması KCK'ya yönelik operasyonda gözaltına alınan 35 kişi hakkında Erzurum 4'üncü Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Silahlı terör örgütüne üye olmak, suçu ve suçluyu övmek suçlarından 15 yıla kadar hapis cezası istemiyle, 21'i tutuklu 35 sanık, geçen pazartesi günü ilk kez hakim karşısına çıktı.

Tercüman eşliğinde Kürtçe ifadeleri alınan sanıkların savunmalarından sonra bugün yapılan duruşmada, tutuklu sanıklardan Baran Umut Kıran, Diyaddin Bilin, Güllüzar Kalmış, Ali Sağüt, İbrahim Bobilik, Reşit Sarıhan, Muhsin Kula, Bişar Ekren, Fatma Oral, Abbas Karataş, Mehmet Şerif Hacıoğlu, Şah İsmail Gültekin ve Orhan Ebren tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakıldı.

Mahkeme 8 sanığın, yöneltilen suçun niteliği, mevcut delil durumu, delillerin toplanmamış olmasını gerekçe göstererek tutukluluklarının devamına karar vererek, duruşmayı erteledi.

İm (Kod): Tümünü seç
http://haber.stargazete.com/guncel/kck-davasinda-13-tahliye/haber-735938

14 Mart 2013

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Pzr Haz 08, 2014 20:26
gönderen Başkomutan
Resim
Lice'de Hava Kuvvetleri basıldı
Türk Bayrağı indirildi


Lice'deki olayların ardından Diyarbakır'da harekete geçen PKK sempatizanları 2. Hava Kuvvetleri Komutanlığı'nın girişindeki Türk Bayrağını indirdi.

Diyarbakır’ın Lice ilçesinde yolu trafiğe kapatan grupla güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada ölen Ramazan Baran, bugün Diyarbakır’da toprağa verildi.

Baran’ın cenaze töreninden sonra yüzleri kapalı bir grup, 2. Hava Kuvveti Komutanlığı’nın bahçesinin duvarından atlayarak direkte asılı bulunan Türk bayrağını indirdi. Askeri kulübeye saldıran grup, Kuruçeşme mevkinde lastik yaktı, yolları trafiğe kapattı. Bağlar sokaklarını savaş alanına çeviren grup, polise havai fişek, molotof ve taşlarla saldırdı. Polis, göstericilere gaz bombası ve tazyikli su ile müdahale etti.

GÖSTERİCİLER 2. HAVA KUVVETİ KOMUTANLIĞI’NDA TÜRK BAYRAĞI İNDİRDİ

Çatışmada ölen Ramazan Baran’n cenazesi, Bağlar ilçesi Yeniköy Mezarlığı’na götürüldü. Cenazenin taşınması sırasında yüzleri kapalı bir grup, 2. Hava Kuvveti Komutanlığı’nın bahçesinin telle örülü duvarından atlayarak direğe takılı bulunan Türk bayrağını indirdi. Yüzlerce kişinin katıldığı cenaze törenin ardından bir grup, kepenklerin kapalı olduğu merkez Bağlar ilçesinde Göçmenler Caddesi üzerinde barikatlar kurdu, yolu trafiğe kapattı. Göstericiler, gelen polislere molotof kokteyli, havai fişek ve taşlarla saldırdı. Polis, göstericilere gaz bombası ve tazyikli su ile müdahalede bulundu.

haberinyeri.net, 8 Haziran 2014

Görüntüleri biz izlerken utandık...Keşke utanacak bir devletimiz de olsaydı.
Lice'de Hava Kuvvetleri basıldı
Gönderdeki Türk Bayrağı indirildi

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Cmt Haz 28, 2014 17:54
gönderen Başkomutan
Resim
TÜRK BAYRAĞINA SALDIRIYORLAR

Lice'de Hava Kuvvetleri basıldı Türk Bayrağı indirildi

Diyarbakır’ın Lice ilçesinde yolu trafiğe kapatan grupla güvenlik güçleri arasında çıkan çatışmada ölen Ramazan Baran, bugün Diyarbakır’da toprağa verildi. Baran’ın cenaze töreninden sonra yüzleri kapalı bir grup, 2. Hava Kuvveti Komutanlığı’nın bahçesinin duvarından atlayarak direkte asılı bulunan Türk bayrağını indirdi.

Sözcü, 9 Haziran 2014

Antalya'da Türk Bayrağı'nı indirme girişimi

Antalya'da Gazi Bulvarı üzerinde bulunan bir akaryakıt istasyonundaki direğine çıkarak Türk bayrağını gönderden indirmeye çalışan yüzü maskeli bir kişi çevredekiler tarafından fark edilince kaçtı. Bölgede bulunanlar tarafından kovaladığı ve elinde 'Pala' tabir edilen kesici alet olan kişi, ara sokaklarda kaçarak izini kaybettirdi.

AKP İl binası karşısındaki istasyonda meydana gelen olaydan sonra polis, kapsamlı araştırma başlattı. Bayrağı indirmeye kalkışan kişinin belirlenmesi amacıyla bölgedeki Mobese kamera kayıtları incelenmeye alındı.

gerçekgündem, 17 Haziran 2014


Erzurum'da Türk bayrağını indirdiler

Türk Bayrağı'nı dereye attılar

Erzurum'un Horasan ilçesi Aliçeyrek köyü ilkokulu bahçesinin gönder direğindeki Türk bayrağı okul yanındaki dereye atılmış halde bulundu.

Lice'de yaşanan bayrak indirme skandalının ardından benzer bir durum da Erzurum'da meydana geldi.

Horasan'ın Aliçeyrek köyü ilköğretim okulunun bahçesindeki Atatürk büstünün yanındaki gönder direğindeki bayrak, gece kimliği belirsiz kişi ya da kişilerce ipi kesilerek indirildi. Bayrak, sabah saatlerinde köylüler tarafından okuldan 40 metre uzaklıktaki dere yatağında bulundu. Bayrak, okul müdürüne teslim edildi.

Cumhuriyet, 20 Haziran 2014


Şişli'de Türk Bayrağı'nı indirmeye çalışınca linç edildi

Şişli’de bir AVM’nin direğine tırmanarak Türk bayrağını indirme girişiminde bulunan şahıs öfkeli kalabalığın hedefi oldu. Şahıs linçten son anda kurtulurken, yaşananlar güvenlik kameraları tarafından kaydedildi.

Edinilen bilgiye göre, Şişli’de saat 11.00 sıralarında bir AVM’de bulunan bayrak direğine tırmanan ve bayrağı indirme girişiminde bulunan şahsı fark eden vatandaşlar duruma müdahale etmek istedi. Bu sırada iş merkezinin güvenlik görevlileri direğe tırmanarak şahsı aşağı indirdi.

VATANDAŞLAR LİNÇ GİRİŞİMİNDE BULUNDU

Direkten güçlükle indirilen şahıs daha sonra olay yerinden apar topar uzaklaştırılmak istendi. Ancak bu sırada çevrede toplanan öfkeli kalabalık şahsa tekme tokat girişti. Güvenlik görevlilerin güçlükle uzaklaştırıldığı şahıs, bölgeden çıkarılmak istenirken haberi duyan diğer vatandaşların toplanmasıyla yeniden linç girişiminde bulunuldu. Şahıs, etrafına toplanan onlarca güvenlik görevlisinin müdahalesiyle olay yerinden uzaklaştırıldı.

Cumhuriyet, 21 Haziran 2014


Türk bayrağını indirmeye kalktı, polis vurdu!

Gaziosmanpaşa'da Küçükköy İlçe Emniyet Müdürlüğü binasının yanındaki tıp merkezindeki Türk bayrağını indirmeye kalkışan bir kişi polis tarafından vurularak direkten indirildi.

Gaziosmanpaşa Küçükköy İlçe Emniyet Müdürlüğü binasının yan tarafında bulunan tıp merkezindeki Türk bayrağını indirmeye kalkışan bir kişi, polis tarafından vurularak direkten indirildi. Vatandaşların ağır yaralanan kişiyi linç girişiminde bulundukları öğrenildi.

KAYMAKAM VEKİLİNDEN AÇIKLAMA

Doğan Haber Ajansı'nın haberine göre, Gaziosmanpaşa Kaymakam Vekili Ali Uslanmaz, “Saat 12.00 sıralarında Gaziosmanpaşa İlçe Emniyet Müdürlüğünün yanında bulunan bir özel hastanenin bayrak direğinde bölücü sloganlar atan şahıs, Türk bayrağını indiriyor. Daha sonra da İlçe Emniyet Müdürlüğüne geliyor, sloganlara devam ediyor. Görevliler ikaz ediyorlar. Elindeki bıçakla bir bayrağı indiriyor ancak diğerine müdahale edince arkadaşlar, güvenlik görevlileri etkisiz hale getiriyorlar. Kişi yaralı, şu anda hastanede" diye konuştu.

Vatan, 28 Haziran 2014

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Pzt Tem 07, 2014 10:06
gönderen Başkomutan
Resim
7 talep için derin müzakere

PKK ve HDP kaynaklarından edinilen bilgiye göre, devletle Öcalan arasında süren görüşmelerde örgütün silah bırakmasını sağlayacak düzenlemelere yönelik prensipte anlaşma sağlandı


TBMM İçişleri Komisyonu’nda kabul edilen ve önümüzdeki salı Meclis Genel Kurulu’nda görüşülecek olan çözüm sürecine ilişkin yasa tasarısı sonrası PKK’nın silah bırakmasına yönelik plan üzerinde müzakere yapılacak. Bu kapsamda ‘Müzakere’ ve ‘İzleme’ adı altında iki heyet oluşacak. Çerçevesi İmralı’da Abdullah Öcalan tarafından çizilen, PKK terör örgütü, HDP ve BDP’nin ısrarla istediği 7 talep üzerinde tartışma yürütülecek. Taleplerin üzerinde anlaşmaya varılması halinde PKK’nın silahsızlanmasına yönelik takvim işleyecek.

Öcalan’ın, “Meclis’e gelmesi tarihi bir gelişme” diyerek desteklediği, ‘çözüm paketi’nin Genel Kurul’dan geçip yasalaşması halinde örgütün tümden silahsızlanmasını sağlayacak görüşmelere geçilmesi planlanıyor.
Milliyet’in PKK ve HDP kaynaklarından edindiği bilgiye göre, devlet heyeti ile Öcalan arasında son iki aydır süren görüşmelerde örgütün silah bırakmasını sağlayacak düzenlemelere yönelik prensipte anlaşma sağlandı. Görüşmelerde atılacak adımlar konusunda gerek Öcalan gerekse KCK’nın, beklenen ‘pratik adımların’ atılması halinde aynı oranda karşılık vereceği aktarıldı.

Silahsızlanma başlayabilir

Çözüm Yasa Tasarısı’nın Meclis’ten geçmesi halinde örgütün silahsızlanmasına yönelik İmralı, Kandil ve HDP arasında kapsamlı görüşmelere geçilmesi planlanıyor. Öcalan’ın istediği ‘Müzakere’ ve ‘İzleme’ heyetlerinin oluşması halinde önümüzdeki aydan itibaren silah bırakmaya kadar gidecek plan üzerinde görüşmelere başlanacak.


HDP ise müzakere ve izleme heyetlerinin yasanın geçmesi ile oluşması halinde kapsamlı müzakere toplantıları ile bazı sonuçlara varılması ve bunların Meclis’te yasalaşmasını talep edecek.

HDP’nin Yerel Yönetimlerden Sorumlu Eşbaşkan Yardımcısı muş Milletvekili Demir Çelik, Kandil dahil örgütün silahlı gruplarının geri dönüşlerine yönelik haberlerin gerçek olmadığını belirtti.

‘İmzası alınmış değil’

“Belirtilen şeyler son aşamayla ilgilidir. Yol haritası ve takvimlendirme mekanizmalar kurulursa konuşulur” diyen Çelik, şöyle konuştu: “Bu anlaşılmış, imzası alınmış bir şey değil” şeklinde konuştu.

‘Kürt statüsü tanınmalıdır’

Demir Çelik, örgütün silah bırakmasını sağlayacak 7 talebi şöyle açıkladı: “Öncelikle Kürt statüsünün tanınması, Terörle Mücadele Kanunu’nun kaldırılması, Seçim ve Siyasi Partiler Yasası ve yüzde on barajının kaldırılması, hazineden siyasi partilere yardım alımasının sağlanması, yerel yönetimlerin idari ve mali özerkliğe kavuşturulması ve bütün bu sürecin yasal güvenceye kavuşturulması.”


Milliyet, 7 Temmuz 2014
İm (Kod): Tümünü seç
http://siyaset.milliyet.com.tr/7-talep-icin-derin-muzakere/siyaset/detay/1907990/default.htm


Öcalan ile protokol - MİT-PKK görüşmesi (Bölünme Anayasası)


HDP’liler özerklik histerisine tutuldu

Sabahat Tuncel’in, “Kürdistan’ı dilimizle, yöneteceğiz” açıklamasına Muş Milletvekili Çelik’ten destek geldi: Özerk Kürdistan’a ulaşacağız

HDP Muş Milletvekili Demir Çelik, Kürdistan hayalini protestocu otobüs şoförleri üzerinden dillendirdi. Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi’nin Silvan İlçesi’ne otobüs seferleri başlatmasını protesto etmek için şoförlerin belediyeye yaptığı saldırıyı kınayan HDP Muş Milletvekili Demir Çelik, “Bu saldırı bilerek, istenerek bilinçli tertiplenmiştir. Kürt özgürlük hareketine karşı, Kürt halk iradesine karşı, büyükşehir şahsında, belediyelerimize, halkın öz yönetim organlarına karşı bir tezgahtır, oyundur. O oyunu biliyoruz. Açığa çıkarıp, özgür özerk Kürdistan’a ulaşacağız, ulaşmanın mücadelesini sürdüreceğiz” dedi.

Teröristleri övdü!

Çelik, saldırıyı insanlık dışı ve faşizan olarak nitelendirip, şunları söyledi: “Kürt özgürlük hareketi askeri noktada bitiremeyen, Kürt özgürlük hareketini alt edemeyen Kürt siyasi hareketini idaresizleştirip teslim alamayanların çirkin oyunları devam ediyor.

Üç aydır Büyükşehir Belediyemizin önünde güya çocukları PKK tarafından kaçırıldığı iddiasıyla oturtulmak istenen ailelerden başlayan bir hiledir devam ediyor. Onlar da, Allah da, kul da biliyor, dost da, düşman da biliyor ki PKK’nın değil çocuk genç kaçırmaya ihtiyacı yok. 2 binli yıllardan bu yana PKK meşru savunmada kalıp, demokratik siyaset üzerinden Kürt sorunun barışçıl çözümüne fırsat vermenin en önemli aktörüdür. Onun yeni gerillaya, yeni militana ihtiyacı yok. Ama militarist, Kemalist sistemden umudunu kesen her Kürt gibi çocuğumuz kardeşimiz, yoldaşımız umudu dağlarda arıyorsa, dağlara düğüne gider gibi sevdasına koşuyorsa, düşünmesi gereken Başbakandır, devlettir.”

Öz yönetim!

Milletvekili Çelik, hükümete, hükümet üzerinden valiliğe de bir çift sözü olduğunu belirterek, şöyle dedi: “Bu saldırı bilerek, istenerek bilinçli tertiplenmiştir. Kürt özgürlük hareketine karşı, Kürt halk iradesine karşı, Büyükşehir şahsında, belediyelerimize, halkın öz yönetim organlarına karşı bir tezgahtır, oyundur. O oyunu biliyoruz. Açığa çıkarıp, özgür özerk Kürdistan’a ulaşacağız, ulaşmanın mücadelesini sürdüreceğiz.

Orta Doğu’da Kürt özgürlük hareketinin demokratik özerk yönetimlerin gündeme geleceği bir süreci yaşıyoruz. Kendimizi de yöneteceğimiz iddiasıyla öz yönetimle özgür kimliğe şiarıyla mücadeleye devam edeceğiz.”

YENİÇAĞ, 7 Temmuz 2014


İstanbul’da gövde gösterisi “Öcalan’a özgürlük”

PKK yandaşları, “Öcalan’a özgürlük” sloganları ile Gazi Mahallesi, Sancaktepe ve Sultangazi’de terör estirdi. Ellerinde bebek katilinin posterini taşıyan gruplara polis müdahale etmedi.


BDP’liler, teröristbaşı Abdullah Öcalan’ın özgürlüğü için önceki gece İstanbul’un iki ayrı ilçesinde meşaleli yürüyüş düzenledi. Gazi mahallesi Eski Karakol durağı önünde bir araya gelen terör örgütü PKK yanlısı yüzlerce kişi, pankart açıp meşaleler yaktı. Meşalelerin tutuşturulması esnasında 15-16 yaşlarında bir çocuk, alevlerin üzerine sıçraması sonucu bacaklarından hafif şekilde yaralandı. Hastaneye kaldırılarak tedavi altına alınan çocuğun sağlık durumunun iyi olduğu sonrasında öğrenildi. Sancaktepe de ise BDP İlçe Örgütü’nce parti binasında verilen iftar yemeğinin ardından yüzlerce kişi yine meşaleler yakıp, bölücübaşının pankartlarını açarak Eski Ankara ve Demokrasi Caddeleri’nden geçip ilçe binası önüne kadar sloganlar atarak yürüdü.

Yürüyüşün ardından yapılan basın açıklamasını okuyan BDP ilçe yöneticisi Hülya Avcı, AKP Hükümeti’nin Kürtlerin ulusal demokratik haklarına saygı göstermesi gerektiğini ifade ederek, “Türkiye, İran, Irak Suriye devletleri başta olma üzere emperyalist güçler ve birçok çeteci katil gruplar Kürdistan’daki barış ve istikrar ortamını bozmak istemektedirler” dedi.

YENİÇAĞ, 7 Temmuz 2014

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Cum Ağu 15, 2014 17:48
gönderen Başkomutan
Şeyh Said anıldı!.. Said Kürdi propagandası - Hainlere iade-i itibar

Şeyh Said'in ismi asıldığı yere verildi

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Meclisi kentin tarihi meydanı olan Dağkapı Meydanı'nı Şeyh Said Meydanı (Qada Şex Seid) olarak değiştirdi.Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak, büyük acı, travma, katliam ve hukuksuzluklar yaşadıklarını belirterek, 'Bu kararla büyük bir yüzleşmenin adımını atıyoruz' dedi.

Diyarbakır Büyükşehir Belediye Meclisi'nde surların dış kısmında bulunan ve Selahattin Eyyubi Çarşısı'nın üst kısmında yer alan Dağkapı Meydanı'nı adının Şeyh Sait Meydanı (Qada Şex Seid) olarak isimlendirilmesi İmar ve Şehircilik Daire Başkanlığı'nın tezkeresi ile DBP Meclis Grubu'nun önergesi okundu. Önergede 'Söz konusu alan 1925 yılında İstiklal Mahkemesi tarafından 47 arkadaşıyla birlikte idam edilen Şeyh Said ve arkadaşlarının defnedildikleri alandır. Bu trajik hadiseye dikkat çekmek ve halk arasında kullanılan meydan isminin tescil edilmesi için bu şekilde isimlendirilmesi" önerildi.


Önergelerin okunmasından sonra lehte ve aleyhe görüşler dile getirildi. İki DBP ve bir AK Parti meclis üyesinin söz aldığı görüşmede, talep doğrultusunda meydanın 'Şeyh Sait Meydanı (Qada Şex Seid) olarak değiştirilmesi yönünde görüş bildirildi.

AK Parti Meclis grubu adına söz alan Muhammed Akar, tek parti rejiminin mahkemeleri tarafından tezyif edilen Şeyh Said efendi ve bütün arkadaşlarını rahmet ve şükranla andığını söyledi. AK Parti grubu olarak böyle bir isim değişikliğini desteklediklerinin altını çizen Akar, meydanın silüetini bozan yapıların yıkılmasını ve yeniden düzenlenmesi gerektiğini bildirdi.

DBP Meclis grubu adına söz alan Zahit Çiftkuran da sadece Şeyh Said'in asıldığı yer değil Şeyh Said'in dedelerinin bulunduğu türbelerin de üzerinde durulması gerektiğini söyledi. Çiftkuran, 'Bu türbeler nerededir, bunların tespit edilmesi için meclisimizin çalışmasını istiyoruz' dedi.

Görüşmelerden sonra yapılan oylamada Dağkapı Meydanı'nın adının 'Şeyh Sait Meydanı (Qada Şex Seid)" olarak değiştirilmesi kabul edildi.

"YÜZLEŞMENİN ADIMINI ATTIK"

Meclis Başkanı ve Büyükşehir Belediyesi Eş Başkanı Gültan Kışanak, meclisin bugün büyük bir tarihi yanlışın bir parça da olsa düzeltilmesi adına önemli bir karara imza attığını söyledi. Kışanak, "Tarihi yanlışlar halkları kanlı bir girdabın içerisine sürükledi. Tekçi bir zihniyet dayatıldı, inkarcı ve asimilasyoncu ülke yarattı, kurulan İstiklal Mahkemeleriyle hukuk, adalet katledildi. Biz bugün burada bu büyük tarihi yanlışın yarattığı tahribatları bir parça da olsa onarabilmek ve ortadan kaldırabilmek için önemli bir adım attık. Şeyh Said efendinin ve arkadaşlarının mezarlarının bulunduğu alan artık onların ismiyle anılacak ve büyük bir yüzleşme gerçekleşecektir. Bizlere büyük acılar yaşattılar, büyük travmalar, büyük katliamlar, büyük hukuksuzluklar yaşadık. Fakat bunların en büyüğü de bütün bunları konuşma, tartışma ve yüzleşme şansının bize verilmemesiydi. Biz bugün burada böylesine bir kararla büyük bir yüzleşmenin adımını da atıyoruz. Türkiye kendi gerçeğiyle yüzleşmelidir. Yaptığı tarihi hatalardan, yanlışlardan dönmelidir. Bu kadim topraklardan, kadim halklarımız yaşıyorlar. Her birinin tarihi kökeni son derece uzun bir geçmişe dayanıyor. Halklar, ülkeler kolay oluşmuyor. Kapalı kapılar ardında harita üzerinde devlet kurmak kolaydır, harita üzerinde ülke tarif etmek kolaydır. Ama bunlar kolay olduğu kadar da hayatın gerçeği karşısında kolay erimeye mahkumdur. Kürt halkı bu kadim coğrafyanın en kadim halklarından en tarihi halklarından birisidir. Halkımız kimliğiyle, kültürüyle, inancıyla büyük bir tarihsel yolculuk yapıyor. Zaman zaman bunun önü kesilmek istense de mutlaka su akar yatağını bulur misali bu yanlışlar yeniden düzeltiliyor. Yaşadığımız şey sadece zaman kaybetmek, bedel ödemek ve acı yaşamaktır. Biz artık zaman kaybetmek, bedel ödemek ve acı çekmek istemiyoruz. Bu topraklarda halklarımızla birlikte geleceğe doğru bir yolculuğu kesintisiz sürdürmek istiyoruz. Bu coğrafyada yaşayan bütün halklarla, bütün kimliklerle, bütün inançlarla birlikte bu yolculuğu sürdürmek istiyoruz. Kürt halkı bu konuda açıktır, samimidir, iradesi nettir. Umuyor ve diliyoruz ki bugün bizim aldığımız bu karara herkes ortak olur" şeklinde konuştu.

Kışanak, Şeyh Said efendi ve arkadaşları ile özgürlük ve adalet için hayatını kaybeden herkesi saygıyla, şükranla, minnetle andığını sözlerine ekledi.

Sabah, 12 Ağustos 2014
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.sabah.com.tr/Gundem/2014/08/12/seyh-saidin-ismi-asildigi-yere-verildi



Terör örgütü PKK Eruh katliamını kutladı

ŞIRNAK'ın Beytüşşebap İlçesi yakınlarındaki Kato Dağı'na çıkan binlerce kişi, terör örgütü PKK'nın 15 Ağustos 1984 tarihinde silahlı saldırılara başlamasının yıldönümünü, Demokratik Bölgeler Partisi'nin de (DBP) katılımıyla kutladı. Dün geceyi dağda geçiren göstericiler, yaktıkları ateşle 'Apo' yazıp, havai fişek gösterisi yaptı.

Beytüşşebap İlçesi yakınlarında bulunan ve yıllarca terör olaylarıyla anılan Kato Dağı'na çıkan kalabalık grup, PKK'nın 1984 yılının 15 Ağustos'unda, Siirt'in Eruh ve Hakkari'nin Şemdinli ilçelerinde yaptığı ilk silahlı saldırının 30'uncu yıldönümünü kutladı. Yöresel kıyafetler giyen kadın ve erkeklerin oluşturduğu kalabalık gruplar, havaya silahla ateş açarken, yüksek tepelerde bulunan PKK'lıların da izli mermilerle havaya ateş açtığı görüldü.

Alana, Abdullah Öcalan'ın posteri, PKK'yı sembol eden flamalar ve çatışmalarda yaşamını yitiren PKK'lıların fotoğrafları asılırken, çevredeki tepelerde yakılan ateşlerle 'Apo' yazıldığı görüldü. Kürtçe müzik eşliğinde halayların çekidiği gecede havai fişek gösterileri yapıldı.

DBP'li Beytüşşebap Belediye Başkanı Nurettin Ataman ve Yardımcısı Seyran Arğan da katıldığı kutlamalar sırasında, Kürt marşı olarak kabul edilen 'Ey Rakib'in okunmasından sonra, Beytüşşebap Belediye Başkanı Nurettin Ataman, PKK'nın Eruh ve Şemdinli'de yaptığı silahlı saldırılardan söz ederek, örgütün yapısını ve gelinen çözüm sürecini anlattı.

DHA, 14 Ağustos 2014
İm (Kod): Tümünü seç
http://www.dha.com.tr/ilk-eylem-icin-daga-ciktilar_736213.html

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Pzr Ağu 17, 2014 23:34
gönderen Başkomutan
Teröristin heykelini diktiler
Erdoğan, bu kanlı ucubeyi görmüyor mu?


PKK 15 Ağustos 1984'te Eruh ve Şemdinli'yi basıp 1 askeri şehit ederek silahlı terör olaylarını başlatmıştı. Bu olayların 30. yıldönümünde PKK'lı teröristlerin gömüldüğü Diyarbakır Lice'deki sözde 'Şehit Harun Şehitliği'nde tören düzenlendi.

Eruh ve Şemdinli baskınlarını yapan PKK'lı teröristlerin başı Masum Korkmaz'ın mezarlığın girişindeki dev heykelin açılışı da bu tören sırasında yapıldı. Güvenlik güçleri ne olay yerine geldi, ne de uyarıda bulundu.

Cumhurbaşkanlığı seçinlerinin sonuçları açıkların açıklanmaz kameraların karşısına geçerek sözde çözüm sürecinin devam edeceğini ifade eden Recep Tayyip Erdoğan, Açılımdan Sorumlu Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay ve bu ucube heykelin dikilmesine imkan ve izin veren AKP'yi iktidara, Erdoğan'ı Köşk'e taşıyanlar görsünler iğrenç manzarayı. Türkiye'de artık Ulu Önder Mustafa Kemal'in heykelleri kaldırılıyor, Diyarbakır'da "Ne Mutlu Türk'üm Diyene" tabelası sökülüyor, yerine PKK'lıların heykelleri dikiliyor.


"ÇÖZÜM SÜRECİ ÇOK HIZLI YÜRÜYOR"

Açılımdan Sorumlu Başbakan Yardımcısı Beşir Atalay, çözüm süreci kapsamında HDP'lilerle biraraya geldiklerini belirterek; "Çözüm süreci çok hızlı yürüyor. Şu anda yol haritasını olgunlaştırma yönünde çok hızlı bir mesai yapıyoruz. Bir yandan arkadaşlarımız örgüt kesimi, İmralı ile görüşmelerini sürdürüyor. Yol haritasını önce biz kendimiz olgunlaştıracağız, sonra da devletin bütün kurumlarımız paylaşacağız. Sonra tabi diğer taraflada bunlar uygun şekilde paylaşılacak. Bu safha zor bir safhadır, inşallah ben Eylül ayına kadar bu safhayı tamamlayacağımızı düşünüyorum" açıklaması yapmıştı.

Ortadoğu, 16 Ağustos 2014


Dipçe: Ulusu Ortadan Kaldırmak İçin Ulusun Önderine Saldırıyorlar

ATATÜRK ve TÜRK Alerjisinde Son Nokta!

TÜRK BAYRAĞINA SALDIRIYORLAR


Mehmetçik heykeli elinde bayrağıyla söküldü!

Bilecik Tepebaşı’nda bulunan Mehmetçik Heykeli, Belediye Ekipler tarafından söküldü.

Bilecik’in asker yetiştiren bir il olduğunu vurgulamak için yapılan Mehmetçik heykeli Bilecik Belediyesi ekipleri tarafından söküldü. Kepçe yardımıyla sökülen ve kamyona yüklenerek götürülen heykelin ne yapılacağı bilinmiyor.

Elinde silah ve Türk Bayrağı olan heykelin neden söküldüğünü ve yerine yapılacağını bilmeyen vatandaşlar, Belediyeye tepki gösterdiler.
Belediye yetkililerinden ise, heykelin neden söküldüğü ve ne yapılacağına dair resmi bir açıklama yapılmadı.

Mehmetçik Tv, 8 Temmuz 2014


Şehit Şerife Bacı'ya vefasızlık

Gaziosmanpaşa eski Belediye Başkanı Dr. Erhan Erol'un 2007 yılında Mevlana Mahallesi'nde hizmete açtığı Şehit Şerife Bacı Parkı ve Mesire Alanı'nın adının, Erol'un görevde olduğu 2013 yılında "Gençlik Parkı" olarak değiştirildiği ortaya çıktı.

Açılışı, dönemin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat Başesgioğlu ile Gaziosmanpaşa Belediye Başkanı Dr. Erhan Erol tarafından yapılan, 45 dönüm arazi üzerine kurulu Şehit Şerife Bacı Parkı ve Mesire Alanı'nda 2011 yılında genişletme çalışmalarının başladığı, 120 dönüme ulaşan arazinin 2013 yılının Ekim ayında ise adının Gençlik Parkı olarak değiştirildiği ve buradaki Şerife Bacı Heykeli'nin kaldırıldığı belirlendi.


15 milyon lira gibi dev bütçeyle yapılan parkın genişletme çalışmaları sonrasında Şerife Bacı Heykeli'nin kaldırılmasına gösterilen tepkiler sonucu ise dönemin Belediye Başkanı Dr. Erhan Erol'un talimatıyla, alan üzerine gelişi güzel konulan heykelin, aradan geçen 8 ayda eski görünümüne getirilmemesi olayı vahim hale getirdi.

MHP İstanbul Milletvekili Murat Başesgioğlu, İçişleri Bakanı Efkan Ala tarafından cevaplandırılmak üzere soru önergesi verdi.

Başesgioğlu, soru önergesinde Gaziosmanpaşa Belediyesi tarafından geçtiğimiz yıl Şehit Şerife Bacı Parkı'nın adının değiştirilmesi ve Şerife Bacı'nın heykelinin kaldırılmasının sebebini sordu.

Şehit Şerife Bacı'nın İstiklal Savaşında Kastamonulu kahraman bir kadın olduğunu belirten Murat Başesgioğlu, "Kağnı arabasıyla cepheye mermi taşıyan, çocuğunun üzerindeki yorganı ıslanmasın diye top mermisi üzerine örten, sonra da dondurucu soğuktan yavrusunu korumak için vücudunu ona siper edip, kendisi donarak şehit olan sembol Türk anası Şerife Bacı. 2007 yılında Belediye tarafından, İstanbul Gaziosmanpaşa Mevlana Mahallesindeki alana Şehit Şerife Bacı Parkı ve Mesir Alanı adı verildi. Açılışını Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olarak, dönemin Belediye başkanı ile birlikte yapmış olduğum parkın isminin "Gençlik Parkı" olarak değiştirildiği ve Şerife Bacı heykelinin de kaldırıldığı, hemşehrilerimiz tarafından tarafıma ifade edilmiş ve basın organlarında yer almıştır" dedi.

İçişleri Bakanı Efkan Ala'ya bu haberlerin doğru olup olmadığını soran Başesgiolğu, "Şayet doğruysa, Şehit Şerife Bacı isminden kim ya da kimler rahatsız olmuştur. Bu konunun, sözde açılım süreci ile bir ilgisi var mıdır? Parka, tekrar Şehit Şerife Bacı isminin verilmesini ve heykelin yerine konulmasını düşünüyor musunuz?" şeklinde soru yöneltti.

Ortadoğu, 7 Temmuz 2014


Abdullah Gül onayladı İstiklal Savaşı Şehit Anıtı kaldırıldı

Bursa'da bulunan "İstiklal Savaşı Şehit Anıtı" Büyük Birlik Partisi'nin şikayeti, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün onayı ile yerinden kaldırıldı. Kaldırılan anıtın yerinde toplanan İşçi Partisi, Atatürkçü Düşünce Derneği ve Emekli Astsubaylar Derneği anıtın kaldırılması kararını protesto etti.

Bursa'da İstiklal Savaşı Şehit Anıtı Cumhurbaşkanlığı'nın kararıyla kaldırılarak yerine mıcır döküldü.

Tophane'de bulunan anıt, Bursa'nın Yunan işgalinden kurtuluşu sırasında, 11 Eylül 1922'de şehit olan 14 asker adına dikilmişti.

Anıtın eskiden bulunduğu yerde toplanan Bursalı yurttaşlar, kitle örgütleri ve siyasal partiler anıtın kaldırılmasına tepki gösterdi.

ADD Genel Merkez Yöneticisi Lütfü Kırayoğlu, anıtın üzerindeki yazıdan rahatsızlık duyulduğuna dikkat çekti.
“Bu anıtın üstünde şu yazılıydı. Burada yatan askerler öyle muazzam bir zaferin temsilcileriydi ki bu zafer sonucunda kadim Osmanlı Hükümeti sona ererek Cumhuriyet Hükümeti kuruldu diyordu. Bu sözler birilerini rahatsız etmiş olacak ki alelacele bu anıt buradan kaldırıldı. Apoyla görüşürken bu onbinlerce şehidimizden hesap sormuş oluyorlar. Apoya karşı savaşırken şehit düşenlerden hesap sormak yetmezmiş gibi şimdi de kurtuluş savaşı şehitlerimizden hesap sorup onların anıtını kaldırıyorlar.”

PKK saldırılarına eşini şehit veren Yıldız hemşire de yurttaşları vatanına sahip çıkmaya çağırdı.
“Ben buradaki heykelin kaldırılmasını kınıyorum. Çünkü yarın öbür gün şehitlerimizle ilgili yapılan anıtlar da mı kaldırılacak diye korkuyorum. Lütfen herkes vatanına milletine ve şehitlerine sahip çıksın.”

Bursa İşçi Partisi İl Başkanı Mehmet Alanbel, Cumhuriyet Devrimi rotasına girdiğinde anıtın yeniden yerine dikileceğini söyledi.
“Cumhuriyet devrimini yeniden rayına oturttuğumuzda bu anıtı yeniden yerine dikeceğiz.”

Bursalı yurttaşlar da Şehit Anıtı'nın kaldırılmasına tepkili.

“Böyle bir hainliğe sessiz kalmak istemiyorum insanları lütfen biraz daha duyarlı olmaya çağırıyorum. Türkiyeyi yıkarken önce şehitleri mi yok etmek istiyorlar? Şehitler yok olamaz şehitler yok olmadıkça bu millet de yok olmayacaktır. Türkiye kurtulacak bizler varız. Bizim arkamızdan elbette çıkanlar olacak. Kahrolsun Amerika kahrolsun AKP’liler.”

Ulusal Kanal, 2 Şubat 2013

Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Pzt Ağu 10, 2015 0:57
gönderen Başkomutan
Şantiye soruşturması polis memurunu isyan ettirdi

Hakkari Yüksekova'da kaydedilen, şantiye gözaltısı görüntüleri için Başbakanlık soruşturma açınca, olayın içinde yer alan bir polis memuru sosyal medyadan isyan etti.

Başbakanlık tarafından soruşturma açılan ve bazı kişilerin yere yatırılıp kelepçelendiği görüntülerle ilgili olayın içinde yer alan bir polis memuru sosyal medyadan isyanını dile getirdi.


"MORALİN BİTER, SIFIRA İNERSİN"

Polis memurunun Facebook'taki yazısı binlerce meslektaşı tarafından paylaşıldı.

Polis memuru PKK'lı teröristlerin ilçe merkezinde güpegündüz ellerinde roket atar ve Kanas'larla gezmesine karşın vatandaşların kayıtsız kalmasına tepki gösterdi ve hükümetin olaylara müdahale eden polislere nasıl davrandığını Facebook'tan şöyle anlattı:



Resim



"İki tane p..ç vatandaşların önünden roket atar ve Kanas ile geçer, hiçbiri 155'e ihbar yapmaz. Gelir müdüriyet binasına eylem yapar. Allah'a şükür can kaybın olmaz ama moralin biter, sıfıra inersin.


"YÜKSEKOVA'NIN EN BÜYÜK ASLANI"

Gün geçer birkaç aslan parçası çıkar başlarında Yüksekova'nın en büyük aslanı ile birlikte Türkiye Cumhuriyeti karayolları şantiyesine eylem yapmak üzere bekletilen 3 roketatar, mayın, dinamit lokumu daha sayılamayacak şeylere el koyar gözaltı için araçlarından roket ve patlayıcı madde çıkanları yere yatırır ve 'Bu devlet size ne yaptı, Devletin gücünü Türk'ün gücünü göreceksiniz der.


Resim


"ROKETİ BİNAYA DEĞİL KALBİNE YERSİN"

Yine gün geçer savunduğun uğruna canını bile vermeye hazır olduğun T.C.'nin Başbakan'ı, bu davranışı araştırıyoruz, soruşturma talimatı verdik der. Roketi binaya değil kalbine yer sıfıra değil, mezara girersin.

Bizler ve bahsettiğim aslanlar, bu devleti karşılıksız seviyoruz. Açacak olduğunuz soruşturmalar ne beni ne bizi yıldıramayacak. Doğru bildiğimizden, iman ettiğimizden dönmeyeceğiz"

Vatan, 9 Ağustos 2015


Açılım'ın İspatı Dosyası

PKK vuruyor, AKP susuyor! AÇILIM sürüyor... BARZANİ abi!..


Re: Türkiye Düşmanları Saldırıyor! Adım Adım İç Savaşa Doğru

İletiGönderilme zamanı: Prş Eyl 24, 2015 21:15
gönderen Başkomutan
TFF'den 'Amedspor' ismine onay çıktı

Spor Toto 2. Lig takımlarından Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor'un isminin "Amed Sportif Faaliyetler Kulübü" olarak değiştirilmesi talebinin Türkiye Futbol Federasyonu'nca (TFF) kabul edildiği bildirildi.

Diyarbakır Büyükşehir Belediyespor Kulübü Asbaşkanı Nurullah Edemen, yaptığı açıklamada, TFF'ye isim değişikliği için yaptıkları başvurunun olumlu sonuçlandığını söyledi.

Edemen, daha önce kulübün isminin "Amedspor" olarak değiştirilmesi taleplerinin TFF tarafından, bu isimde başka bir takımın bulunduğu gerekçesiyle kabul edilmediğini hatırlatarak, şu ifadeleri kullandı:

"TFF tarafından gelen uyarıları dikkate alarak yeni girişimler başlatıp, kulüp olarak Amed Sportif Faaliyetler Kulübü'nü TFF'ye önerdik. TFF de bu ismi değerlendirdi ve kabul etti. Yeni sezonda Amed Sportif Faaliyetler Kulübü olarak liglerde mücadele edeceğiz."

Edemen, kulübün renginin yeşil, kırmızı ve beyaz olarak düzenlendiğini sözlerine ekledi.


Vatan, 15 Ağustos 2015


"İstiklal Marşı'nı okutmadılar!"

“Her şeyi geçtim, bana en çok dokunan İstiklal Marşımız'ın okunmaması oldu. Kendi ülkemizde asker selamı veremeyecek miyiz!”


İzmir ekibinin tecrübeli futbolcusu Necati Ateş, canlarını zor kurtardıklarını belirtip, “Her şeyi geçtim, bana en çok dokunan İstiklal Marşımız'ın okunmaması oldu. Kendi ülkemizde asker selamı veremeyecek miyiz!” dedi.

Karşıyaka’nın tecrübeli futbolcusu Necati Ateş, dün yaşananları anlattı.

Necati, “Çok üzücü bir durum. Maçtan önce her şey çok güzeldi. Bizi çok iyi karşıladılar. Ancak sonrasında İstiklal Marşımız okunmadı. Biz bekledik ama okunmadan maç başladı. Her şeyi geçtim, en çok bana bu dokundu. Kendi ülkemizde milli marşımızı okuyamadık. Taraftarlar, ‘Yaşasın Apo’, ‘Yaşasın Kürdistan’ diye bağırdılar. Taha’nın golü sonrasında verdiği asker selamı da gayet normal. Kendi ülkemizde asker selamı veremeyecek miyiz?

Kulüp zaten maçın burada oynanmaması için başvuru yapmıştı ama kabul edilmedi” dedi. Deneyimli futbolcu sözlerini şöyle sürdürdü:

‘Polis olmasa çıkamazdık’

Buraya futbol oynamak için geldik. Bizim siyasetle ya da politikayla işimiz olamaz. Sadece protesto olmadı, maç sırasında kaya parçaları atıldı. Bazıları futbolculara, hatta hakeme geldi. Ancak hakem de doğal olarak korktuğu için maçı tatil edemedi. Buralarda bu ortamda maç oynatılmaması gerekiyor. Taş ve küfürü daha önce de gördük. Ancak dediğim gibi İstiklal Marşı’nı okutmadılar. Bu bana çok koydu. Maç sonunda sahaya daldılar. Allah’tan polis gaz bombası attı, yoksa çıkamazdık. Türk polisi ve Türk askerine teşekkür ediyoruz. 10 dakikada stadı boşalttılar ve bizi güvenle stattan çıkardılar.


Haber 61, 24 Eylül 2015