Re: Tekel İşçilerinin Direnişi Türkiye İçin Yeni Bir Başlangıç
Gönderilme zamanı: Cmt Oca 16, 2010 21:49
“AKP yaptıklarının hesabını verecek”
KESK, DİSK, TMMOB ve TTB Antalya Şubeleri yaptıkları ortak açıklamada, AKP’nin halka yaptıklarının hesabını er ya da geç vereceğini vurguladılar.
KESK, DİSK, TMMOB ve TTB Antalya Şubeleri bir basın açıklaması yaparak AKP hükümetinin emek karşıtı ve saldırgan politikalarını protesto ederken, TEKEL işçisine destek verdi.
KESK, DİSK, TMMOB ve TTB Antalya Şubelerinin Kışlahan Meydanı’nda yaptığı açıklamada, “Bugün bir kez daha emek ve meslek örgütlerini yan yana getiren şey, sendikal hak ve özgürlükler için, demokrasi için birleşik bir mücadelenin zorunlu olduğuna duyduğumuz inançtır. Birliğe, mücadeleye ve dayanışmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var” denildi. Açıklamada bütün dünyada işçi ve emekçilere yönelik acımasızca saldırılar olduğu kaydedilirken şu ifadelere yer verildi: “İnsan olarak, işçi olarak, yurttaş olarak haklarımız elimizden alınıyor, özgürlüklerimiz kısıtlanıyor, değerlerimiz yok ediliyor. İşçiler ve emekçiler olarak, mühendis olarak, doktor olarak, işsiz olarak, kadın olarak, genç olarak, aydın olarak, demokrat olarak, bu ülkenin özgürleşmesinden, emeğin haklarının genişletilmesinden, demokratikleşmeden yana olan yurttaşlar olarak haklarımız gasp edilmek isteniyor. Baskı ve yasaklarla sendikal örgütlülüğümüz zayıflatılmak, zaten sınırlı olan örgütlenme özgürlüğümüze tamamen set çekilmek, grev ve toplusözleşme haklarımız yok edilmek, mesleki sorumluluklarımızı toplumsal yarar doğrultusunda kullanmamız engellenmek isteniyor.”
KESK, DİSK, TMMOB ve TTB ortak açıklamasında uygulanan piyasacı politikalar sonucu sosyal devletin üç temel sacayağı olan eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik haklarının her geçen gün biraz daha tırpanlandığı kaydedilirken, “Katkı ve katılım payları ile hastane fark ücretleri ile sağlık hizmetine ulaşmak iyice zorlaşıyor. Hekimler, sağlıkçılar TBMM gündeminde olan Tam Gün ve Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarıları ile düşük ücretle, uzun süre ve güvencesiz çalışma kıskacına alınıyor. Her geçen gün daha da yoksullaşıyoruz; krizin de etkisiyle işsizlik hızla artıyor; geleceğimiz karartılıyor” sözlerine yer verildi.
“Gerçeği gördüğümüz için buradayız”
Açıklamada iktidarın sermaye yanlısı politikaları sonucu hak ve özgürlüklerin kuşatıldığı, bu kuşatılmış demokraside gösteri ve yürüyüşlere, grev hakkına, hak aramaya yer olmadığı ifade edilirken, “Toplumun somut bir ihtiyacı olmanın ötesinde artık yakıcı bir hal alan özgürlükçü, eşitlikçi ve demokratik bir anayasa talepleri AKP tarafından hep ötelenmiştir. Bu taleplerin gerçekleştirilmesi artık ertelenemez. Hak aramanın karşılığı, TEKEL işçilerine, itfaiye işçilerine, DİSK’lilere, KESK’lilere, TMMOB ve TTB’lilere ve toplumun örgütlü kesimlerine reva görüldüğü gibi, baskı ve şiddet olmuştur. Sendikal hak ihlalleri artarak devam etmektedir” denildi. Yapılan saldırıların toplumda siyasi iktidara gerçek gündemle muhalefet eden ve hükümet politikalarının gerçek yüzünü ortaya çıkaran emek, barış ve demokrasi güçlerinin bir bütün olarak susturularak, örgütsüz bir toplum yaratılması için yapıldığı belirtilen açıklamada, “İşte bu gerçeği gördüğümüz ve bu gerçeğin altını çizmek istediğimiz için buradayız!” denildi.
“AKP halka ihanet etti”
AKP’nin bütün iktidarı döneminde uyguladığı neo-liberal politikalarla, küreselleşme karşısında takındığı "teslimiyetçi" tutumla kendini iktidara taşıyan yoksul ve dışlanmış kesimlere ihanet ettiği vurgulanan açıklamada, AKP’nin halka yaptıklarının hesabını vereceği kaydedildi. KESK, DİSK, TMMOB ve TTB Antalya Şubelerinin yaptığı ortak açıklama şu ifadelerle son buldu: “Bugün bizlere düşen görev ise, tüm emekçileri, emek örgütlerini, EMEK ve DEMOKRASİ güçlerini tek bir vücut halinde organize ederek, birleşik mücadeleyi yükseltmektir. Bunun yolu her şeyden önce bütün ve baskı ve yıldırma girişimlerine karşı, polisin saldırgan tutumuna karşı ‘Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya hep Beraber, Ya Hiç Birimiz’ şiarıyla 1 aydır Ankara’da direnen TEKEL işçilerinin çağrısına kulak vermekten geçiyor. Bu direnişleriyle Türkiye’deki tüm emekçi kesimlere, özgürlükten, eşitlikten ve barıştan yana olan herkese moral kaynağı olan, direnç aşılayan, bütün bunları geniş halk kesimlerinin sempatisini kazanarak başaran TEKEL işçilerinin bu çağrısını örgütlemekten geçiyor."
SOL Haber, 16 Ocak 2010
Venezüella'dan TEKEL'e selam
Tekel işçilerine selam var: “Yolunuz açık olsun. Zafere kadar!”
UNT sendikası liderlerinden Ramon Blasco, Latinbilgi yazarlarından Mustafa Özdemir’le Caracas’ta yaptığı görüşmede Tekel işçilerine Venezüellalı işçilerin dayanışma mesajını iletti.
“Benim adım Ramon Blasco. Ulusal İşçi Birliği Sendikası’nın yöneticisiyim. Biz Venezüella’da, işçilerin hakları ve iktidarı için mücadele veren kitlesel bir sendikayız.
Buradan, Venezüella’dan, Latin Amerika’dan, hakları için direnen Tekel işçilerine ve gün geçtikçe büyüyen Tekel direnişine desteğimizi ve dayanışma dileklerimizi iletiyoruz. Mücadeleye devam edin ve Venezüellalı işçilerin sizin yanınızda olduğunu bilin.
Biz de burada, sosyal haklarımızı çalan ve bize daha kötü koşullarda yaşamayı reva gören neoliberalizme karşı mücadele verdik, veriyoruz.
Haklı mücadelenize sonuna kadar devam edin arkadaşlar.
Ancak, mücadeleyi hangi araçlarla başarabileceğinizi lütfen iyi hesaplayın!
Herkesin kendine özgü bir mücadele metodu olması iyidir ancak her durumda gücümüzü korumak zorunda olduğumuzu da unutmayalım (Açlık grevi, ölüm orucu eylemlerine atfen).
Neoliberal politikaları uygulayan ulusaşırı şirketler ve hükümetler için biz üretenlerin sağlığı, iyi olup-olmadığı ya da hayat kalitesi önemli değildir. Onlar sadece kendi iyiliklerini ve çıkarlarını düşünürler. Ama biz haklarımızı savunmak ve haklarımız için daha güçlü kavga edebilmek için gücümüzü ve sağlığımızı korumak zorundayız.
Biz Venezüella’da UNT sendikası olarak çeşitli fabrika işgalleri gerçekleştirdik, bir kooperatif kurduk ve işgal fabrikalarında çalışan herkesi fabrikanın sahibi yaptık. Buraları tamamen işçiler yönetiyor, bunu başarabiliyorlar.
Bugün gündemimizde 60’a yakın fabrika işgali var ve bunu başarmak için politikamız da fabrikayı gerçek sahiplerine terk edip gitmesi için patrona baskı yapmak...
Üreten, makineyi kullanan, işi geliştiren ve işten anlayanlar işçiler. Patronlar üretimden anlamaz, onlar sadece parası olan fabrika sahipleri. Sermaye eğer işgücü yoksa kendini yeniden üretemez. Yani parayı para değil, işçinin işgücü yaratır, emek yaratır.
İşte bu yüzden de ‘tarla ekenin, fabrika çalışanındır’.
Bugün işçi mücadelesinin en güçlü silahı olan fabrika işgalleri meşruluğunu buradan alır.
Özelleştirme gerçekleşir ve British-American Tobacco şirketi de onu satın alırsa, aldığımız kararları (ücretler, çalışma koşulları, kapatılmaya çalışılan fabrikaların yeniden üretime başlaması vs.) ilgililere bildirelim. Eğer British-American Tobacco işçilerle işçilerin belirlediği koşullarda çalışmak istemezse de çeksin, gitsin.
Tekel işçileri üretime devam edebilir, üretimi geliştirebilir.
Tekel işçileri, Türkiyeli İşçiler,
Dünya işçi ve emekçilerinin ortak düşmanı olan neoliberalizme karşı yürüttüğünüz haklı kavganızda, biz de sizinleyiz.
Yolunuz açık olsun...
Zafere kadar!”
Ramon Blasco
UNT Sendika Yöneticisi, Venezüella”
Sendika.Org / Caracas
Gerçek Gündem, 16 Ocak 2010
KESK, DİSK, TMMOB ve TTB Antalya Şubeleri yaptıkları ortak açıklamada, AKP’nin halka yaptıklarının hesabını er ya da geç vereceğini vurguladılar.
KESK, DİSK, TMMOB ve TTB Antalya Şubeleri bir basın açıklaması yaparak AKP hükümetinin emek karşıtı ve saldırgan politikalarını protesto ederken, TEKEL işçisine destek verdi.
KESK, DİSK, TMMOB ve TTB Antalya Şubelerinin Kışlahan Meydanı’nda yaptığı açıklamada, “Bugün bir kez daha emek ve meslek örgütlerini yan yana getiren şey, sendikal hak ve özgürlükler için, demokrasi için birleşik bir mücadelenin zorunlu olduğuna duyduğumuz inançtır. Birliğe, mücadeleye ve dayanışmaya her zamankinden daha çok ihtiyacımız var” denildi. Açıklamada bütün dünyada işçi ve emekçilere yönelik acımasızca saldırılar olduğu kaydedilirken şu ifadelere yer verildi: “İnsan olarak, işçi olarak, yurttaş olarak haklarımız elimizden alınıyor, özgürlüklerimiz kısıtlanıyor, değerlerimiz yok ediliyor. İşçiler ve emekçiler olarak, mühendis olarak, doktor olarak, işsiz olarak, kadın olarak, genç olarak, aydın olarak, demokrat olarak, bu ülkenin özgürleşmesinden, emeğin haklarının genişletilmesinden, demokratikleşmeden yana olan yurttaşlar olarak haklarımız gasp edilmek isteniyor. Baskı ve yasaklarla sendikal örgütlülüğümüz zayıflatılmak, zaten sınırlı olan örgütlenme özgürlüğümüze tamamen set çekilmek, grev ve toplusözleşme haklarımız yok edilmek, mesleki sorumluluklarımızı toplumsal yarar doğrultusunda kullanmamız engellenmek isteniyor.”
KESK, DİSK, TMMOB ve TTB ortak açıklamasında uygulanan piyasacı politikalar sonucu sosyal devletin üç temel sacayağı olan eğitim, sağlık ve sosyal güvenlik haklarının her geçen gün biraz daha tırpanlandığı kaydedilirken, “Katkı ve katılım payları ile hastane fark ücretleri ile sağlık hizmetine ulaşmak iyice zorlaşıyor. Hekimler, sağlıkçılar TBMM gündeminde olan Tam Gün ve Kamu Hastane Birlikleri Yasa Tasarıları ile düşük ücretle, uzun süre ve güvencesiz çalışma kıskacına alınıyor. Her geçen gün daha da yoksullaşıyoruz; krizin de etkisiyle işsizlik hızla artıyor; geleceğimiz karartılıyor” sözlerine yer verildi.
“Gerçeği gördüğümüz için buradayız”
Açıklamada iktidarın sermaye yanlısı politikaları sonucu hak ve özgürlüklerin kuşatıldığı, bu kuşatılmış demokraside gösteri ve yürüyüşlere, grev hakkına, hak aramaya yer olmadığı ifade edilirken, “Toplumun somut bir ihtiyacı olmanın ötesinde artık yakıcı bir hal alan özgürlükçü, eşitlikçi ve demokratik bir anayasa talepleri AKP tarafından hep ötelenmiştir. Bu taleplerin gerçekleştirilmesi artık ertelenemez. Hak aramanın karşılığı, TEKEL işçilerine, itfaiye işçilerine, DİSK’lilere, KESK’lilere, TMMOB ve TTB’lilere ve toplumun örgütlü kesimlerine reva görüldüğü gibi, baskı ve şiddet olmuştur. Sendikal hak ihlalleri artarak devam etmektedir” denildi. Yapılan saldırıların toplumda siyasi iktidara gerçek gündemle muhalefet eden ve hükümet politikalarının gerçek yüzünü ortaya çıkaran emek, barış ve demokrasi güçlerinin bir bütün olarak susturularak, örgütsüz bir toplum yaratılması için yapıldığı belirtilen açıklamada, “İşte bu gerçeği gördüğümüz ve bu gerçeğin altını çizmek istediğimiz için buradayız!” denildi.
“AKP halka ihanet etti”
AKP’nin bütün iktidarı döneminde uyguladığı neo-liberal politikalarla, küreselleşme karşısında takındığı "teslimiyetçi" tutumla kendini iktidara taşıyan yoksul ve dışlanmış kesimlere ihanet ettiği vurgulanan açıklamada, AKP’nin halka yaptıklarının hesabını vereceği kaydedildi. KESK, DİSK, TMMOB ve TTB Antalya Şubelerinin yaptığı ortak açıklama şu ifadelerle son buldu: “Bugün bizlere düşen görev ise, tüm emekçileri, emek örgütlerini, EMEK ve DEMOKRASİ güçlerini tek bir vücut halinde organize ederek, birleşik mücadeleyi yükseltmektir. Bunun yolu her şeyden önce bütün ve baskı ve yıldırma girişimlerine karşı, polisin saldırgan tutumuna karşı ‘Kurtuluş Yok Tek Başına, Ya hep Beraber, Ya Hiç Birimiz’ şiarıyla 1 aydır Ankara’da direnen TEKEL işçilerinin çağrısına kulak vermekten geçiyor. Bu direnişleriyle Türkiye’deki tüm emekçi kesimlere, özgürlükten, eşitlikten ve barıştan yana olan herkese moral kaynağı olan, direnç aşılayan, bütün bunları geniş halk kesimlerinin sempatisini kazanarak başaran TEKEL işçilerinin bu çağrısını örgütlemekten geçiyor."
SOL Haber, 16 Ocak 2010
Venezüella'dan TEKEL'e selam
Tekel işçilerine selam var: “Yolunuz açık olsun. Zafere kadar!”
UNT sendikası liderlerinden Ramon Blasco, Latinbilgi yazarlarından Mustafa Özdemir’le Caracas’ta yaptığı görüşmede Tekel işçilerine Venezüellalı işçilerin dayanışma mesajını iletti.
“Benim adım Ramon Blasco. Ulusal İşçi Birliği Sendikası’nın yöneticisiyim. Biz Venezüella’da, işçilerin hakları ve iktidarı için mücadele veren kitlesel bir sendikayız.
Buradan, Venezüella’dan, Latin Amerika’dan, hakları için direnen Tekel işçilerine ve gün geçtikçe büyüyen Tekel direnişine desteğimizi ve dayanışma dileklerimizi iletiyoruz. Mücadeleye devam edin ve Venezüellalı işçilerin sizin yanınızda olduğunu bilin.
Biz de burada, sosyal haklarımızı çalan ve bize daha kötü koşullarda yaşamayı reva gören neoliberalizme karşı mücadele verdik, veriyoruz.
Haklı mücadelenize sonuna kadar devam edin arkadaşlar.
Ancak, mücadeleyi hangi araçlarla başarabileceğinizi lütfen iyi hesaplayın!
Herkesin kendine özgü bir mücadele metodu olması iyidir ancak her durumda gücümüzü korumak zorunda olduğumuzu da unutmayalım (Açlık grevi, ölüm orucu eylemlerine atfen).
Neoliberal politikaları uygulayan ulusaşırı şirketler ve hükümetler için biz üretenlerin sağlığı, iyi olup-olmadığı ya da hayat kalitesi önemli değildir. Onlar sadece kendi iyiliklerini ve çıkarlarını düşünürler. Ama biz haklarımızı savunmak ve haklarımız için daha güçlü kavga edebilmek için gücümüzü ve sağlığımızı korumak zorundayız.
Biz Venezüella’da UNT sendikası olarak çeşitli fabrika işgalleri gerçekleştirdik, bir kooperatif kurduk ve işgal fabrikalarında çalışan herkesi fabrikanın sahibi yaptık. Buraları tamamen işçiler yönetiyor, bunu başarabiliyorlar.
Bugün gündemimizde 60’a yakın fabrika işgali var ve bunu başarmak için politikamız da fabrikayı gerçek sahiplerine terk edip gitmesi için patrona baskı yapmak...
Üreten, makineyi kullanan, işi geliştiren ve işten anlayanlar işçiler. Patronlar üretimden anlamaz, onlar sadece parası olan fabrika sahipleri. Sermaye eğer işgücü yoksa kendini yeniden üretemez. Yani parayı para değil, işçinin işgücü yaratır, emek yaratır.
İşte bu yüzden de ‘tarla ekenin, fabrika çalışanındır’.
Bugün işçi mücadelesinin en güçlü silahı olan fabrika işgalleri meşruluğunu buradan alır.
Özelleştirme gerçekleşir ve British-American Tobacco şirketi de onu satın alırsa, aldığımız kararları (ücretler, çalışma koşulları, kapatılmaya çalışılan fabrikaların yeniden üretime başlaması vs.) ilgililere bildirelim. Eğer British-American Tobacco işçilerle işçilerin belirlediği koşullarda çalışmak istemezse de çeksin, gitsin.
Tekel işçileri üretime devam edebilir, üretimi geliştirebilir.
Tekel işçileri, Türkiyeli İşçiler,
Dünya işçi ve emekçilerinin ortak düşmanı olan neoliberalizme karşı yürüttüğünüz haklı kavganızda, biz de sizinleyiz.
Yolunuz açık olsun...
Zafere kadar!”
Ramon Blasco
UNT Sendika Yöneticisi, Venezüella”
Sendika.Org / Caracas
Gerçek Gündem, 16 Ocak 2010