7. yüz (Toplam 8 yüz)

Re: Tekel İşçilerinin Direnişi Türkiye İçin Yeni Bir Başlangıç

İletiGönderilme zamanı: Pzr Şub 21, 2010 23:53
gönderen Başkomutan
Resim


Tekel İşçilerinin Haklı Direnişi

İktidar TEKEL işçilerine Cumhuriyet öncesi halka yıllarca zulmetmiş Reji düzeninin kolcuları gibi değil, demokratik bir hukuk devletinin yönetimi gibi davranmalı, onların haklı seslerine kulak vererek sorunlarını çözmelidir.

Tek Gıda İş Sendikası’na bağlı yaklaşık 12 bin TEKEL işçisi Ankara’nın kışında ayazında bir ayı geçkin bir süredir direnişlerini sürdürüyor. Kimi zaman arkadaşları İstanbul’da, İzmir’de onlara omuz veriyor. Kamuoyunda demokratik direnişe karşı içten bir destek oluştu.

Ne yazık ki iktidar işçilerin seslerine kulak vereceğine onlarla inatlaşıyor. Ya kulaklarını tıkıyor ya da copla, biber gazıyla yanıt veriyor. Alay eder gibi 4C’de yapılan küçük değişiklikleri çözüm gibi gösteriyor. Sendikal, sosyal haklarının yanında ücretlerinin üçte biriyle çalışmalarını öneriyor. Daha da kötüsü “Bu parayla dışarıda çalışacak çok kişi var” diyerek aba altından sopa gösteriyor.

Daha yakın zamana kadar TEKEL, ülkenin en büyük ekonomik kuruluşlarından biriydi. Milyonlarca tütün üreticisinin destekçisi, sigara sanayisinin bel kemiğiydi. Yıllarca Hazine’ye gelir sağladı, ülkeye döviz getirdi. Anadolu’daki sigara fabrikaları çevresine ekonomik canlılık kadar sosyal, kültürel yönden katkı yaptı. Kısaca TEKEL hayattı, vatandı. Yıllarca TEKEL işçileri, kurumları özelleştirme kapsamına alınınca “TEKEL vatandır, vatan satılamaz” diye haykırdılar. Dinleyen olmadı. AKP’nin önceki Maliye Bakanı, “Babalar bibi satarım” dedi. Gerçekten de göz göre göre kolu kanadı parçalanarak TEKEL sudan ucuza satıldı. Altın yumurtlayan tavuk kesildi. İşyerleri, çalışanların iradesi dışında kapandı.

Tütüncülüğümüzü, sigara sanayimizi öldürmek için emperyalizmle yerli işbirlikçileri, 30 yılı aşkın süredir bir oyunu sahneye koydular.

Bugün işçileri coplanan Tek Gıda-İş Sendikası, Tütün Eksperleri Derneği, Ziraatçılar Derneği yanında, çiftçi dostu rahmetli Sadullah Usumi, Orhan Özet gibi yurtseverler oyunları sergilemek için didinip durdular. Ne tütün üreticisinin ne TEKEL işçisinin sesine kulak verildi. Tatlı kazançlar, Türkiye pazarını ele geçirmek için perde perde kanlı oyun sahnelendi. En sorumlu yerlerde oturanlar çekinmeden bu oyunda rol aldı.

• Kaçakçılığı önleme gerekçesiyle yabancı sigara TEKEL aracılığıyla ülkenin her yerine dağıtıldı. Böylece Anadolu halkının damak ve dudak alışkanlığı değiştirildi.

• Önce dışsatım koşuluyla yabancı tütün ve sigara üretimine izin verildi.

• Sonra dışsatım koşulu kaldırıldı; ülkede yabancı sigara satışı özgür bırakıldı.

• Devletin desteği nitelikli tütün üretiminden çekildi, üretime yasak (kota) kondu. Tütün üreticisiyle TEKEL’in bağları koparıldı.

• Tütün yasası değişikliği IMF ve Dünya Bankası’nın ekonomik bunalımdan sonra öne sürdüğü koşullardan biriydi. Yasa çıkarıldı. Tütün üst kurulu kuruldu.

• Sözleşmeli tütün üretimine geçildi. Üreticiler tüccarların eline bırakıldı.

• Birçok tütün üreticisi işini bıraktı; göç etti. Tütün üreticisi azaldıkça azaldı. Tütün yerine başka ürünler ekilerek toprak kültürü değiştirildi.

• Türk tütününü işleyecek yeni sigara fabrikası yapılmadı; eski fabrikalar yenilenmedi. Malatya gibi sigara fabrikaları yüzde on kapa-siteyle çalıştırıldı. Manisa Akhisar’da atılan bir sigara fabrikasının temeli 25- 30 yılda kasten bitirilmedi. Fabrika temeli atılırken alınan bekçi emekli oldu; ama fabrika tamamlanıp üretime geçmedi. Yakınlarda açılan yabancı sigara fabrikaları kısa sürede bitirildi.

• İlçelerdeki TEKEL alım büroları, depoları, işletmeleri bir bir kapatıldı.

• Yabancı sigaranın harmanlanmasında kullanılan Türk tütünleri oranındaki vergi desteği kaldırıldı. Yabancı sigara üreten firmalar harmanlama için kösteklenen Türk tütünü yerine desteklenen Yunanistan tütünü almayı yeğledi.

• TEKEL yabancı Virginia tütününden sigaralar üretmeye başladı.

• TEKEL’in içki bölümü ayrıldı; bir şirkete üç yıl sonra değerinin çok altında satıldı. Satın alan şirket aldığı yüzde 90 payın dört katı bir fiyatla Amerikan şirketine sattı.

• Sonra da TEKEL bütünüyle satıldı.

Kim bilir belki demokratik haklarını arayan TEKEL işçilerine iktidarın bu denli acımasız davranışının altında tütün ve TEKEL’in acı öyküsünü anımsatmamak yatıyordur.

Tek Gıda-İş Sendikası’na bağlı, işyerleri kapatılan TEKEL işçileri en doğal haklarını istiyor. Sendika hakkı, kıdem tazminatı olmayan, boğaz tokluğuna çalıştırılan 4C’ye geçmek istemiyor. Haklarını korumak, çalışmak istiyor. Haklı değiller mi? Bu isteklerin karşılığı cop, biber gazı mı olmalıydı?

İktidar TEKEL işçilerine Cumhuriyet öncesi halka yıllarca zulmetmiş Reji düzeninin kolcuları gibi değil, demokratik bir hukuk devletinin yönetimi gibi davranmalı, onların haklı seslerine kulak vererek sorunlarını çözmelidir.

Hakimiyeti Milliye
Mustafa GAZALCI

"Atlantiğin pis suyunu sıkıyorlar Türkiye'nin kalbine

TEKEL işçilerinin direnişi, artık bütün mağdur ve mazlumların, hatta Türkiye’nin umudu haline geldi.
Tekel İşçileriyle Dayanışma için
Türkiye’nin dört bir yanından Ankara’ya gelen Türk İş, DİSK, KESK ve Kamu Sen’e bağlı işçiler, memurlar ve sanatçılar Ankara’nın Sakarya Caddesi ve ara sokaklarını adeta kilitleyerek işçilerle sabahladılar.
Gece sokakları dolduran destekçilerin kendilerine büyük moral olduğunu
söyleyen bir Tekel işçisi, “Tekel işçisinin yaktığı ateşi büyüttüler, bu ateşi
hükümet iftiraları ile söndüremeyecek” dedi.
Türk-İş Genel Başkanı Mustafa Kumlu da sosyolojik bir gelişmeye dikkat çekti:
“Hükümete sesleniyorum; sizler devletin en tepesinde kavga ederken, Türkiye’nin yıllardır özlemini çektiği birlikteliğin, burada, bu alanda yaşandığını fark edin. Bu birlikteliği, bu kaynaşmayı iyi görün, iyi okuyun. Bu birlikteliği, bu kaynaşmayı örnek alın. Tekel işçilerinin bağrında yanan ateş tüm Türkiye’yi sarmıştır. Buradan ilan ediyorum, yaşadığımız 69 günlük direniş sonrasında artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktır.”


Bir Tekel işçisi de Anadolu Ajansı muhabirinin, hükümetin inadından vazgeçmemesi durumunda ne yapacakları sorusuna şöyle cevap verdi;
“Bizim önümüzde üç seçenek var. Birincisi 4C’yi kabul etmek. 4C zaten ölüm demek, ikincisi; 4C’yi kabul etmeden buradan gideriz böylece zaten ölürüz, burada kalırız hükümet bizi öldürür yine ölürüz. Biz burada kalarak onurumuzla ölmeyi tercih ederiz.”
Sahi nedir 4C?
Bu soruyu Berfin Bahar dergisinde, Tekel işçisinin çocuklarının ağzından şiir yazan Nilüfer Altınkaya şöyle soruyor:
“Duydum, karara varacakmış
O büyük adamlar ekmeğimiz adına
Anne babalar dönecek mi evine
Yoksa uzayacak mı bu eylem diye
Dört C ne demek amca?


Tekel işçisinin direnişinin gerçekte ne anlama geldiğini ise yine aynı dergide, “Tekel İşçilerine Sıkılan Su” başlıklı şiirinde Hüseyin Haydar anlatıyor:
Atlantiğin suyunu sıkıyorlar Tekel işçilerinin üzerine,
Asitli, irinli, kanlı su çarpıyor kamunun göğsüne,
Çarpıyor yürekler tek elden: Tekel vatandır!
Pentagon’un suyunu sıkıyorlar Ankara’nın üzerine,
Pompaları General Motors, hortumları Philips Morris.
Direniyor halk tek elden: Vatan satılmaz!
Atlantiğin pis suyunu sıkıyorlar Türkiye’nin kalbine,
Bu suda haçlı irticanın uykusu, bu suda bölücü pususu,
Bu suda Mr. Wilson’un ve New York borsasının korkusun
Atlantiğin pis suyunu sıkıyorlar dağlarımızın üzerine,
Yerinde duramıyor Kızılırmak, Fırat, Murat, deli Zap..
Çalkalanıyor yatağında Van gölü, Karadeniz, Marmara.
Atlantiğin suyunu sıkıyorlar çocuklarımızım kafasına,
Bu suda uyuşturucu, fuhuş, tiner ve sıcak para,
Bu suyun içinde Soros köçekleri ve soykırım yalanı,
Bu suyun içinde gizli anlaşmalar, gladyo ve Iraklı’nın kanı,
Çarptıkça kendimize geliyoruz, diriliyoruz bu suyla:
Direniş var yılgınlık yok! Ölmek var dönmek yok!
Bizim suyumuzsa sevda dolu, ışık dolu, bereket dolu..
Bizim suyumuz, genç tütün saplarının dibinden akacak,
Bizim suyumuz Türkiye’yi yeniden yıkayıp arındıracak.
Bakmayın yere yıkıldığımıza, yere yıkılan sadece gövde,
İnanç ve öfke bayrak gibi, ay’la yıldız gibi gökte.

Arslan BULUT / 22.02.10 / YENİÇAĞ

Resim

İKİ YÜZLÜ SİYASET VE AKP

Bilirsiniz Abdullah Gül'ün 1995'teki meclis konuşmasını.Bugün bu konuşların tam tersini yapıyorlar.Ne dediler?
"Değiştik..."
Şimdi Bülent Arınç Tekel İşçileri ile ilgili ne demiş bakalım?
Yalnız bu konuşmasına cevap verdi Arınç.Ne dediler?
"O zaman ki eylem farklıydı.Bugün hükümeti yıpratıyor"

Arınç, ne demişti?
Bülent Arınç, 17 Mart 2001’de TEK-GIDA İş Sendikası’nın TEKEL’deki özelleştirmelerle ilgili toplantısında FP Grup Başkan Vekili olarak şunları söylemişti: “TEKEL’in özelleştirilmesi konusunda üreticinin zararına olan hiçbir şeyi kabul etmeyeceğiz ve bunun mücadelesini sonuna kadar bu parlamentoda vereceğiz. Bu haklı taleplerinize tercüman olacağız. Ama lütfen bu tepki burada kalmasın. Şimdi kapalı bir salondayız ve sıcağın altındayız. Meydanlara gelin, sizin en önünüzde, sizinle birlikte gerekirse polisten cop yemek de dahil sizin meselenizi haykıracağız.”

Re: Tekel İşçilerinin Direnişi Türkiye İçin Yeni Bir Başlangıç

İletiGönderilme zamanı: Sal Şub 23, 2010 0:47
gönderen Oğuz Kağan
TEKEL’e destek yerine ne yapıyorlar?

Altında imzası olduğu TEKEL’e destek grevini son anda satan Memur-Sen, “cübbe ve postalı darağacına asma” eylemi yaparak HSYK ve Danıştay’ı protesto etti.

Memur-Sen, TEKEL işçilerinin direnişinin 18’inci gününde hükümetin işçileri ikna etmek için 4-C’nin koşullarını düzeltmesi sonrası “4-C iyileştirmesini hükümet yetkilileriyle görüşmelerimiz sonucu biz sağladık” açıklaması yaparken TEKEL işçilerinin mücadelesine tek kelimeyle değinmemişti. Sonradan mücadele büyüyünce konfederasyonların toplantısına katılan Memur-Sen, 4 Şubat için genel grev kararının altına imza atmış, ancak grev günü sabah açıklama yaparak “İş bırakmaya gerek duymuyoruz ama TEKEL işçilerine desteğimiz sürüyor” demişti.

TEKEL işçilerinin direnişinin 68’inci gününde tüm Türkiye’den Ankara’ya gelmiş olan on binlerce kişi işçilerle sabahlamanın ardından başkent sokaklarında hükümete karşı işçilerin kavgasına güç verirken, Memur-Sen sokağa çıktı, ancak tuhaf bir eylemle: Mardin’de Memur-Sen üyeleri, HSYK ve Danıştay’ı protesto ettiler.

Mardin Adilyesi yakınına gelen Memur-Sen üyeleri, HSYK ve Danıştay’ın, Erzincan Cumhuriyet Başsavcısı İlhan Cihaner’in gözaltına alınmasının ardından yaşanan süreçte aldığı kararları protesto etmek üzere “simgesel bir eylem” gerçekleştirdi. Eylemde hukuk terazisinin bir kefesine cübbe ve postalı diğer kefesine ise hukuk yasalarını temsilen üzerinde hukuk yazan bir kitap koyan memurlar, postal ve cübbenin ağır basması sonucu elleri ile hukukun ağırlığına destek verdi. Eylemciler daha sonra teraziyi darağacına asarak, hukukun idam edildiğini temsili olarak gösterdi.

Burada grup adına açıklamada bulunan Abdusselam Er, askeri ve ve sivil bürokrasinin bugüne kadar milletin iradesine ipotek koyduğunu savunarak “Buradan açıkça sesleniyorum, hiç kimse Danıştay’ı, Yargıtay’ı, Anayasa Mahkemesi’ni ve Hakimler Savcılar Yüksek Kurulu’nu, cuntacıların emellerine alet edemez” dedi.


SOL Haber, 22 Şubat 2010

Re: Tekel İşçilerinin Direnişi Türkiye İçin Yeni Bir Başlangıç

İletiGönderilme zamanı: Sal Şub 23, 2010 0:49
gönderen Oğuz Kağan
Konfederasyonların acelesi yok!

4 sendika konfederasyonun toplantısından bu hafta Perşembe ve Cumartesi günleri il merkezlerinde eylem, 26 Mayıs’ta ise “üretimden gelen gücün kullanılacağı genel bir eylem” yapılması kararı çıktı.

TÜRK-İŞ, DİSK, KAMU-SEN ve KESK Genel Başkanları, TEKEL direnişi gündemli ortak bir toplantı düzenlediler. Toplantıda 12 adet talep ve bazı öncelikli talepler belirlenirken, hükümetin bu öncelikli talepleri karşılamaması durumunda, 26 Mayıs’ta “üretimden gelen gücün kullanılacağı genel bir eylem” yapılması kararı alındı.

“Konfederasyonlar, bu güne kadar aldıkları tüm eylemlilik kararlarında TEKEL işçisinin ve TEK GIDA-İŞ sendikasının iradesini esas almıştır. Konfederasyonlar bundan sonra da TEKEL işçisinin iradesine uygun davranacak ve TEK GIDA-İŞ Sendikasının alacağı kararlara uyacaktır” denilen açıklamada, “Konfederasyonlar gelinen noktada, başta kamuoyu vicdanında yarattığı duyarlılık ve çalışanların sorunlarının gündeme taşınmasındaki işlevi olmak üzere ülke geneli ve uluslar arası alanda milyonlar üzerinde yarattığı etki nedeniyle TEKEL işçilerinin verdiği mücadelenin başarıya ulaştığı görüşündedir” görüşüne yer verildi.

Konfederasyonlar ne yapmaya karar verdi?

Toplantıda, kısa vadede TEKEL işçilerine destek için şunların yapılmasına karar verildi:

• Tüm işyerlerinde “TEKEL işçisinin mücadelesi, mücadelemizdir”, “4/C kaldırılsın” yazılı mesajlar kokart ve pankart uygulamasına devam edilmesi,
• 25 Şubat 2010 tarihinde tüm il ve ilçe merkezlerinde meşaleli yürüyüşler ve kitlesel basın açıklamaları yapılması,
• 27 Şubat 2010, saat 12.00’de tüm il merkezlerinde 2 saatlik oturma eylemi ve kitlesel basın açıklamalarının yapılması.

Öncelikli talepler

Toplantı sonrası yapılan açıklamada, konfederasyonların öncelikli talepleri ise
• Başta 4-C olmak üzere güvencesiz, kuralsız, esnek tüm istihdam uygulamalarından vazgeçilmesi
• İş güvencesinin sağlanması
• “Kiralık işçilik” düzenlemesinin gündemden çıkarılması
• Çalışma hayatını düzenleyen yasaların ILO ve AB normlarına uyarlanması
• Çalışanların örgütlenmesi önündeki engellerin kaldırılması
• Kamu çalışanlarına grevli toplu iş sözleşmeli sendika hakkının güvence altına alınması
olarak belirlendi.

Açıklamada “Öncelikli istemlerinin karşılanmaması ve bu etkinliklerin Hükümet nezdinde bir sonuç vermemesi halinde, 26 Mayıs 2010 tarihinde, bu dört konfederasyon ve bu konfederasyonlara üye tüm sendikaların birlikte sahipleneceği ve üretimden gelen gücün kullanılacağı genel bir eylem yapılmasının uygun olacağına karar verilmiştir” denildi.

12 talep

Açıklamada konfederasyonların talepleri ise şöyle sıralandı:

1- Başta 4-C olmak üzere güvencesiz, kuralsız, esnek tüm istihdam uygulamalarından vazgeçilmesi ve bu alandaki yasal düzenlemelerin değiştirilmesi; iş güvencesinin çalışma yaşamında temel bir hak olarak uygulanması; geçici işçiliği bir kölelik düzeni olarak yaygınlaştıran ve kamuoyunda “kiralık işçilik” olarak bilinen düzenlemenin yasalaştırma girişimlerinden tümüyle vazgeçilmesi taşeronlaşma girişimlerine son verilmesi
2- Çalışma hayatını düzenleyen yasaların ILO ve AB normlarına uyarlanması; Çalışanların örgütlenmesi önündeki engellerin kaldırılması; Kamu çalışanlarının grevli toplu iş sözleşmeli sendika hakkının güvence altına alınması
3- Gözden geçirilmiş Avrupa Sosyal Şartı’nın 5’inci ve 6’ınca maddelerine konulan çekincenin kaldırılması
4- Kıdem tazminatı hakkını ortadan kaldıracak her türlü yaklaşımdan vazgeçilmesi
5- İşçilere ait olan işsizlik sigortası fonunun amacı dışında kullanılmaması
6- Kriz fırsatçılığı yapılarak emek haklarının gasp edilmemesi
7- Asgari ücretin “insanca yaşamaya yeterli ücret” olarak belirlenmesi
8- Çalışma hayatının sözleşme biçimleri, çalışma süreleri ve ücret yönünden insan onuruna yakışır iş temelinde düzenlenmesi için gerekenlerin yapılması
9- İş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin iş cinayetlerini de önleyecek şekilde yasal güvenceye kavuşturulması
10- Sağlık hakkının temel insan hakkı kapsamında değerlendirilerek uygulamadaki katılım ve katkı payından vazgeçilmesi
11- Hükümetin çalışma hayatıyla ilgili tüm konularda sendikaların görüş ve önerilerini dikkate alması ve bu doğrultuda etkin girişimde bulunması
12- Uygulanacak ekonomik politikaların sermayeye kaynak aktarımı yerine emekçiler için istihdam yaratacak yatırımlara yönlendirilmesi.


SOL Haber, 22 Şubat 2010

Re: Tekel İşçilerinin Direnişi Türkiye İçin Yeni Bir Başlangıç

İletiGönderilme zamanı: Sal Şub 23, 2010 0:54
gönderen Oğuz Kağan
Tekel işçisinden büyük tepki

Konfederasyon başkanlarının toplantıdan sonra açıklama yapmamasına tepki gösteren işçiler, Türk-İş Genel Merkezi önünde “Satılmışlar buraya” sloganları attı.

KESK, Kamu-Sen, Türk-İş ve DİSK başkanlarının bugün yaptıkları toplantının ardından her zaman olduğu gibi Türk-İş Genel Merkezi önünde bir açıklama yapılmaması üzerine Tekel işçileri genel merkez önünde tepkilerini gösterdiler.

İşçilerin “Kumlu istifa”, “Kumlu buraya”, “Satılmışlar buraya”, “Kahrolsun Kumlu, işbirlikçi AKP”, “Satılmış Kumlu” sloganlarıyla protestolarının artması üzerine, Tek Gıda İş Genel Sekreteri Mecit Amaç bina önüne gelerek işçilere bir açıklama yaptı. “Biz kimseye güvenerek buraya gelmedik” diyen Amaç, “Kumlu buraya” şeklinde slogan atan işçilere “Sizin genel başkanınız Kumlu mu? Sizin sendikanız Tek Gıda-İş” dedi.

Tek Gıda-İş Sendikası yönetiminin yarın sabah Tekel işçileri ile gruplar halinde görüşme yapacağını bildiren Mecit Amaç’a işçiler “70 gün oldu” diyerek tepki gösterdiler. “Ölmek var, dönmek yok” sloganları atan işçilere Amaç’ın “(Ölmek var, dönmek yok) deyip, gidip imza atanları da biliyoruz” şeklinde yanıt vermesiyse tepkilerin büyümesine neden oldu. Bazı işçiler Amaç’ın üzerine yürümek istedi.

Bugüne kadar alınan sendikal kararların ve uygulamaların etkilerini herkesin gördüğünü söyleyen Amaç, “Biz size imza attırmayacağız. Sizin yanınızda olacağız” dedi. Tepkilerin dinmemesi üzerine Tek Gıda İş Genel Başkanı Mustafa Türkel bina önüne çıkarak işçilere “Sizin genel başkanınız benim. Sizlerle birlikte bugüne geldik” dedi. Tekel işçilerinin 70 gündür onurlu bir mücadele yürüttüklerini ifade eden Türkel, yarın şubelerin katılımıyla konuya ilişkin kapalı salon toplantıları yapacaklarını kaydetti. İşçilerin “Neden kapalı?” sorusu üzerine ise Türkel, “Basının kamuoyunun önünde bilgi verilemeyecek şeyler vardır. Bunları üyelerimizle baş başa konuşacağız. Kimse sözünden caymadı. Siz de sözünüzden caymayın” dedi.

Tepkilerin devam etmesi üzerine “Beni öldürecek misiniz? O zaman geçeyim aranıza öldürün beni” diyen Türkel’in “Buraya geldik beraber geldik ama beni dinlemeyecekseniz, biz bildiğimizi yaparız diyorsanız o zaman yollarımız ayrılır. Size kolay gelsin” şeklindeki sözlerinin ardından genel merkez binasına girmesi işçilerin büyük tepkisine yol açtı.

Bina önünde kalan genel sekreter Mecit Amaç işçileri sakinleşmeye çağırarak yerlerinin belli olduğunu, talep edenlerle görüşebileceklerini söyledi. Amaç, “Memleketten kaçıp gideceğimiz yok. Lütfen sakin olun. Genel başkana söyledikleriniz yenilir yutulur şeyler değil. Sakinleşip yarın konuşalım” diye konuştu.

Bir süre daha genel merkez önünde Kumlu’nun açıklama yapması talebiyle bekleyen Tekel işçileri daha sonra sendika yöneticilerinin telkinleriyle direniş çadırlarına döndüler.


SOL Haber, 22 Şubat 2010

Re: Tekel İşçilerinin Direnişi Türkiye İçin Yeni Bir Başlangıç

İletiGönderilme zamanı: Çrş Şub 24, 2010 10:16
gönderen Türk-Kan
Resim

‘Sırada bizler varız’

Gazeteci-yazar Banu Avar önderliğinde 20-21 Şubat tarihlerinde Ankara’da buluşan gazetemiz yazarı Ali Sirmen, eski CHP İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek, tiyatro sanatçısı Ferhan Şensoy, gazeteci-yazar Emin Çölaşan’ın da aralarında bulunduğu TEKEL Dayanışma Grubu’ndan, Filmsan İkinci Başkanı Gülsen Tuncer, yönetmen Engin Ayça ve tiyatro sanatçısı Ender Yiğit de TEKEL işçileri ile birlikte sabahladı. Ankara Bayındır Sokak’taki TEKEL işçilerini ziyaret eden Dayanışma Grubu adına yazılı açıklama yapan Banu Avar, seçilmiş sanatçıların 20 Şubat’ta “demokratik açılım”ı konuşmak için Başbakan Tayyip Erdoğan’la buluştuğunu anımsatarak “Bağrımızdan çıkmış sanatçılar acaba IMF dayatmasıyla gelen 4/C maddesiyle köleleştirilen TEKEL işçileri için ne düşünüyor? Hâlâ bilmiyoruz... Bu milletin yetiştirdiği, hayranlıkla sevgiyle beslediği sanatçılar! Onları duyuyor musunuz? Yoksa ‘demokratik açılım’ adı altında tezgâhlanan oyunda figüran olmayı mı seçiyorsunuz? TEKEL işçileri 4/C’ye karşı sizin için de direniyor. Sırada hepimiz varız, işçiye sıkılan biber gazı hepimize sıkılmıştır” ifadelerini kullandı.


CUMHURİYET, 24 Subat 2010

Re: Tekel İşçilerinin Direnişi Türkiye İçin Yeni Bir Başlangıç

İletiGönderilme zamanı: Cum Şub 26, 2010 15:15
gönderen Türk-Kan
İŞÇİLER AKP İL BİNASINI İŞGAL ETTİ

Tekel direnişinin 74. gününde işçiler AKP Ankara il binasını işgal etti. Binanın 2. katına çıkan TEKEL işçileri, geçen gün trafik kazasıyla vefat eden Hamdullah Üstün'ün resminin bulunduğu pankartı "Her yer TEKEL her yer direniş" sloganıyla il binasının balkonuna astılar.

Olay yerine gelen polis TEKEL işçilerine müdehale etti. İl binasını işgal eden TEKEL işçileri kelepçelenerek polis araçlarına bindirildi.

Gözaltına alınan 13 TEKEL işçisi polis araçlarına bindirilirken polisin AKP il binasında pencereleri gazetelerle kapatarak kendilerine işkence yaptıklarını söylediler.


Ulusal Kanal, 26 Şubat 2010


Tekel İşçisi nin beklediği oldu!

İletiGönderilme zamanı: Pzt Mar 01, 2010 16:32
gönderen 987654311
İşçinin beklediği oldu

Danıştay, 4-C'ye geçiş için verilen 1 aylık süreye itirazı kabul etti.

Danıştay 12. Dairesi, 4 Şubat 2010 tarihli Bakanlar Kurulu Kararı'nın, TEKEL işçilerinin de aralarında bulunduğu geçici personelin 4/c'ye geçiş için 30 günlük süre içinde ilgili kurumlara başvurmasını öngören hükmünün yürütmesini durdurdu.

TEK GIDA-İŞ Sendikası, Bakanlar Kurulu'nun, ''Kamu Kurum ve Kuruluşlarındaki Geçici Mahiyetteki İşleri Yürütmek Üzere Geçici Personel İstihdamı ve Bu Personele Ödenecek Ücretler Hakkında Karar''ın 2. maddesi (1/a) bendinde yer alan ''30 günlük süre içinde'' ibaresi, bunun dayanağı Bakanlar Kurulu Kararının 1. maddesinin 1. fıkrasında yer alan ''30 gün içerisinde'' ibaresinin iptali ile davacı sendika üyeleri açısından, 31 Ocak 2010 itibariyle iş akitleri kamu tarafından feshedilmiş ve 30 günlük sürenin 2 Mart 2010'da doluyor olması da gözetilerek, öncelikle idarenin savunması alınıncaya kadar yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi istemiyle Danıştay'da dava açmıştı.

31 Ocak 2010 itibariyle iş akitleri kamu tarafından feshedilen TEKEL işçilerine 4/c'ye geçiş için tanınan 30 günlük süre yarın doluyordu.

Hukuka aykırı

Daire kararının gerekçesinde, temel hak ve çalışma hayatına ilişkin bir konuda Bakanlar Kurulu'nun başka bir kararına atıfla süre zorunluluğunun getirilmesinin hukuka aykırı olduğu kaydedildi.


Kaynak

Aşk-ı Memnu’dan TEKEL direnişine

İletiGönderilme zamanı: Pzt Mar 08, 2010 13:50
gönderen 987654311
Aşk-ı Memnu’dan TEKEL direnişine

Direnişin başından bu yana sayfalarımızı çok defa onlara açtık. 8 Mart Emekçi Kadınlar Günü’nde de sözü TEKEL işçisi kadınlara bırakalım istedik. Biz sorduk, onlar her zamanki içtenlikleriyle yanıtladılar.

TEKEL direnişi ile birlikte hayatınızda ne değişti?

Emine: Yevmiyemiz kesilmesin derdinde sadece paramızın peşinde koşan insanlardık. Evdeki iş, temizlik, ve dizilerdi hayatımız. Dizilerdeki perdeleri, yemek takımlarını beğenir onlara özenirdik. Gerçekten yaşamadığımı, şu saate kadar boşuna yaşadığımı gördüm direnişle birlikte.

Mukaddes: Çooook. Mücadele etmeyi öğrendim. Çok güzel insanlar tanıdım. Çok güzel dostlarım oldu. Direnişin ilk günlerinde evlerinde kaldığım bir aile geçmişte yaşadıklarını, ne kadar çok mücadele ettiklerini ve bugün attıkları o tohumların TEKEL direnişinde yeşerdiğini görmekten ne kadar mutlu olduklarını anlatmışlardı bana. O aile o kadar iyi insanlardı ki, keşke adınız komünist olmasa demiştim. Artık bu anıyı gülerek anlatıyorum.

Birnaz: TEKEL direnişi ile birlikte siyasete bakışım değişti. Sistemin dayattıklarını reddetmeye başladım. O güne kadar sistem ne verdiyse onu kabul etmiştim. TEKEL direnişi ile bundan sıyrıldım.

Nazan: Direnişle birlikte eve girmez oldum. Eskiden işten eve evden işe giderdim. Sendikanın ne olduğunu bile bilmeyen bir insandım. Eylem dönüm noktası oldu hayatımda. Hayatım iş ve evdi; dizi bağımlılarıydık. “Yaprak Dökümü”, “Aşk-ı Memnu”ydu hayatımız. Hayatımız pembe dizilerden ibaretti. Hiçbir soysal faaliyetimiz yoktu. Tiyatro sinema nedir bilmezdik. Oysa şimdi kendimi işe yarar hissediyorum. Birçok insanı tanıma fırsatım oldu. Eskiden önyargılı olduğumuz insanlar – örneğin Diyarbakırlılar- mücadele arkadaşımız oldu. Mücadelede insanları gerçekten tanıdık; artık insan sarrafıyız. Örgütlenmeyi öğrendik. Paylaşmayı öğrendik. Sadece biz değil çocuklarımız da çok şey öğrendi. Daha önce TEKEL’in alkollü içecekler bölümü kapanıp da İstanbul’da çalışmam gerektiğinde, kızlarım çok sorun çıkarmıştı, üniversite sınavından düşük puan almayı bile benim suçum ilan etmişti. Şimdi iki ay Ankara’dayken “Anne arkandayız” diyen çocuklarımız var.

Fadime: Birçok şey öğrendik. Hayatın nasıl olduğunu öğrendik. Birlik beraberliği öğrendik. Kadın olarak ayaklarımızın üzerinde durmayı öğrendik. Eşlerimiz olmadan hayatın üstesinden tek başımıza gelebileceğimizi öğrendik. Çocukları evde yalnız bırakıp Ankara’ya direnişe gittik. Ev alt üst oldu ancak Ankara’da olmayı tercih ettim. İzmir’e geldiğimde bile aklım, kalbim Ankara’daydı.

TEKEL direnişine katılmış bir kadın olarak bütün emekçi kadınlara neler söylemek istiyorsunuz?

Emine: Evlerinde oturan kadınlar yumurtalarından çıksınlar, dirensinler. Biz biraz geç öğrendik ama temiz oldu. Rica ediyorum kendilerini geliştirsinler.

Birnaz: Çocuklarının geleceği için gündemi takip edip hayata karışsınlar ve mücadelenin bir ucundan mutlaka tutsunlar.

Fadime: Bizim yanımızda olsunlar. Eylemlerimize katılsınlar, etkinliklerimize katılsınlar, öğrendiklerimizi onlara da öğretelim.

Nazan: Herkes işine ekmeğine sahip çıksın. Mücadele etmeyi öğrensinler. Özellikle kadınlar mutlaka çalışsınlar. Hayatı öğrensinler, kimseye bağımlı yaşamasınlar.

Mukaddes: Dirensinler. Hiçbir şeyden korkmasınlar.

Kaynak:http://haber.sol.org.tr/sonuncu-kavga/ask-i-memnu-dan-tekel-direnisine-haberi-24986

Re: Tekel İşçilerinin Direnişi Türkiye İçin Yeni Bir Başlangıç

İletiGönderilme zamanı: Pzt Mar 08, 2010 14:57
gönderen Oğuz Kağan
BAŞBAKAN HALKI KOMÜNİZME ÖZENDİRİYOR

Tekel işçileri 78 gün süren direnişlerini Danıştay kararıyla beraber 1 Nisan’a kadar ara verdi. İşçiler, çadırlarını sökerken ağlıyorlardı. Hemen hepsi yaşadıkları 78 günü asla unutmayacaklarını söylüyordu.

İşte işçilerin bu süreçte neler öğrendiğini bir Tekel işçisi anlattı.

Odatv okuyucularını Tekel Grevi başlayana kadar AKP’de aktif çalışma yürüten, Zaman Gazetesi abonesi bu işçinin ilginç açıklamaları ile baş başa bırakıyoruz.

İşte “bizi burada resmen komünist yaptılar" diyen işçinin sözleri:

Vallahi onu biz iktidar ettik. Yani bunun da belgesi var. (Cebinden adına düzenlenmiş AKP kartını çıkararak) Görüyorsun bak bu AKP’nin kartı. Ben bu adamlara yıllarca hizmet ettim. Şimdi “bunlar AKP’li değil, marjinal gruplar” diyor. Doğru söylüyor aslında, hizmet ettiğimiz için marjinaliz.

Bir de “bu da Tekelci değil” der. Bu sefer size bunu göstereyim (Tekel çalışanı kartını gösteriyor). Bunlar her şeyi der. “Tekelci değil” der, “marjinal grup” der “her şeyi söyler bunlar”. Biz kanıtlayalım (kartları göstererek) hem AKP’ciydik hem Tekelciydik, bizi bu hallere düşürdün.

Bundan sonra sağ partilerin gazeteleri, dergileri, televizyonları yok hatta sildim hepsinin televizyonlarını. Allah korusun… Geç oldu ama biraz temiz oldu.

Biliyor musun ben Zaman Gazetesi’ne aboneydim. Bir haber okudum. Bunlar üç milyar küsür maaş alıyorlar diye. Hemen genel müdürlüklerini aradım. Daha eylemdeyiz yani. Nasıl oluyor bu dedim, nasıl yazabiliyorsunuz dedim. Ben 1250 TL maaş alıyorum dedim. Beyefendi şöyle böyle dediler. Hemen gazeteyi kesiyorsunuz dedim. Ya şöyle böyle dediler. Hayır, kesiyorsunuz dedim. Gazetelerini kestirdim, televizyonlarını sildim. Artık hiçbir şekilde onlarla işim olmaz. Hatta sağ ile işim olmaz bundan sonra. Bizi burada zorla komünist yaptılar.

İşte o işçinin ağzından grevin öğrettikleri:



Odatv.com, 8 Mart 2010

Re: Tekel İşçilerinin Direnişi Türkiye İçin Yeni Bir Başlangıç

İletiGönderilme zamanı: Çrş Mar 17, 2010 10:45
gönderen Oğuz Kağan
AKP, Danıştay'ın TEKEL kararına itiraz etti

AKP, TEKEL işçilerinin taleplerini haklı bularak hükümetin 30 günlük süre içerisinde 4-C'ye geçme dayatmasını durduran Danıştay'a itiraz etti. İtirazda, yapılan düzenlemenin “iyi niyetle” yapıldığı belirtildi ve 30 günlük sürenin yeterli olduğu iddia edildi.

AKP hükümeti, 10 Mart günü, TEKEL işçilerinin taleplerini haklı bularak hükümetin 30 günlük süre içerisinde 4-C'ye geçme dayatmasını durduran Danıştay'ın kararına itiraz etti. İtirazda, yapılan düzenlemenin “iyi niyetle” yapıldığı belirtildi ve 30 günlük sürenin yeterli olduğu iddia edildi. İtiraz 7 günlük itiraz süresinin son günü yapıldı.

Hükümet, 4-C'nin özelleştirme sonrası işsiz kalacak işçiler için getirilmiş “iyi niyetli” bir düzenleme olduğunu öne sürerken, 5 Şubat’ta 4-C kapsamında çalışanlar için bir dizi iyileştirme yapıldığını öne sürdü.

“4-C'de hukuka uygunluk yok”

Tekel işçilerinin Avukatı Gökhan Candoğan, dava ile ilgili olarak çalışmalarının sürdüğünü belirterek, “Davayı boşuna açmadık. 4-C davasının ciddi bir hukuki temeli var” dedi.

Özelleştirme işsizleri için getirilen 4-C modelinin; 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 4-C maddesinin koşullarına kesinlikle uymadığını savunan Candoğan, “Ne usul, ne amaç ne de varılmak istenen sonuç anlamında hukuka uygunluk yok” diye konuştu.

Düzenlemenin Türkiye’nin imzaladığı uluslararası sözleşmelere de aykırı olduğunu belirten Candoğan, bu hükümet döneminde uluslar arası sözleşmelerin yasalardan üstün olduğu hükmünün kabul edildiğini anımsattı. Dolayısıyla çıkarılan 4-C uygulamasının Avrupa Sosyal Şartı, ILO sözleşmeleri başta olmak üzere uluslar arası pek çok sözleşmeye aykırı olduğuna dikkat çekti.

4-C yaygınlaşıyor

Candoğan, ayrıca, 4-C uygulamasının giderek yaygınlaştığını vurguladı. Özelleştirme sonrası işsiz kalanların yanı sıra TÜİK ve Milli Eğitim Bakanlığı’da4-C statüsünde çalıştırılanlarla birlikte bu statüde çalışan sayısının 100 bini aştığını anımsattı.

Avukat Gökhan Candoğan, bu uygulamanın daha da yaygınlaşmaması için sendikaların ortak hareket etmesi gerektiğinin altını çizdi.
25 yıllık geçici personel olmaz!

İş ilişkisinin bakanlar kurulu kararıyla değil, yasayla düzenlenmesi gerektiğini belirten Candoğan, kamuda çalıştırılacak geçici personelle ilgili mutlaka yasal düzenleme yapılması gerektiğine dikkat çekti.

TÜİK’in 25 yıldır bir adamı ‘geçici personel’ statüsünde anketör olarak çalıştırdığını anlatan Candoğan, “Bu adam geçici olamaz. 6 ay süreyle işe alınmış ‘gerçek’ geçici personelle aynı haklara sahip olmaz” dedi.

Bu konuyla ilgili açılmış çok sayıda dava olduğunu ve konunun uzun süredir yargı gündeminde bulunduğunu söyleyen Candoğan, “Dolayısıyla acilen bir düzenleme yapılmalı. Aksi takdirde bu konu Tekel davası ile bitmez. Medyanın gündeminde değilse de yargının gündeminden çok daha uzun süre inmez” diye konuştu.


SOL Haber, 16 Mart 2010

Re: Tekel İşçilerinin Direnişi Türkiye İçin Yeni Bir Başlangıç

İletiGönderilme zamanı: Çrş Mar 17, 2010 10:47
gönderen Oğuz Kağan
TEKEL’i destekleyen liselileri okuldan attılar!

AKP işçilere zulmederken, tüm Türkiye’nin kalbi TEKEL işçileriyle atıyordu. İstanbul’da bir lisede öğrenciler TEKEL işçilerine destek verdiler... ve tasdikname aldılar.

İstanbul Çekmeköy Mehmetçik Lisesi’nde okuyan 24 öğrencinin, okulda TEKEL işçilerine destek etkinliği düzenledikleri için İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü’nün kararıyla okullarıyla ilişikleri kesildi.

25 Şubat günü Çekmeköy Mehmetçik Lisesi öğrencileri, o sıralarda direnişlerine Ankara’da devam etmekte olan TEKEL işçilerine destek vermek amacıyla okul bahçesinde bir etkinlik yaptılar. Etkinliğin ardından öğrenciler hakkında alınan tasdikname kararı 16 Mart Salı günü saat 14:30’da öğrencilerin velilerine bildirildi. Veliler, olayın ardından büyük tepki göstererek çocuklarına sahip çıkacaklarını ve karara karşı mücadele edeceklerini söylüyorlar.

Öğrenciler anlatıyor: Ne oldu?

Konuyla ilgili olarak görüştüğümüz öğrencilerden birisi, yaşanan süreci şöyle anlatıyor: “Biz okulda diğer arkadaşlarımızla beraber gündemde geniş yer bulan ve medyadan takip ettiğimiz TEKEL direnişindeki işçileri desteklemek amacıyla bir etkinlik gerçekleştirmek istiyorduk. 25 Şubat günü okul içinde öğrencilerin yoğun katılım sergiledikleri bir etkinlik gerçekleştirildi. Daha etkinlik sırasında okul yönetimi bizleri tehdit ederek etkinliği derhal bitirmemizi, aksi takdirde okula hemen polis çağırıp zor kullanacaklarını söyledi. Ardından halay çektik ve etkinliği bitirdik.

“Etkinliğin ardından okul müdürü yanımıza gelerek bu okula bizzat ‘solcu öğrencileri okuldan silmek’ için geldiğini ifade etti. Müdür, etkinliğimiz sırasında da bize tehditler savurarak, ‘Siz TEKEL işçilerinin ne kadar maaş aldığını biliyor musunuz?’, ‘Size ne TEKEL işçilerinden?’ diye bağırmıştı. Biz de ülkede onuruyla yaşayan, ekmeğinin mücadelesini veren insanların yanında olduğumuzu söyledik.”

Tasdikname aldığı bildirilen bir diğer liseli, etkinliğin ardından idarecilerin bir odada toplanarak kendilerine zorla ifade yazdırdıkları, ifadeleri yazdırdıkları sırada da “Kameralarda görüntüleriniz var, ona göre”, “Eyleme katıldığınızı, öğretmenlere karşı geldiğinizi itiraf edin” tehditleriyle kendilerini baskı altına aldıklarını ifade ederek, “Bize suçumuz olarak idareciler ‘ders boykotu, slogan atmak ve öğretmenlere karşı gelmek’ gerekçelerini söylediler. Zorla kabul ettirdiler bu gerekçeleri. Oysa ellerinde delil yok. Örneğin benim ders boykotu yapmam söz konusu değil, o saatte dersim zaten boştu. Bizler meşru bir etkinlik yaptık, meşru olmayan davranış ise okul yönetiminin tutumu. Bu nedenle, telaş içinde bizi kabahatli gibi göstermeye çalışıyorlar. Zaten, süreç devam ederken, velilerimize el altından, "biz okuldan atmadan siz alın" telkinlerinde bulundular. Bizlerse, eylemimizin arkasında duruyoruz. Okuldan atılan 24 liseli ve velilerimiz, sonuna kadar mücadele edeceğiz” dedi.

Hukukçu görüşü: Bu süreç böyle yürütülemez

Konuyla ilgilenen bir avukattan, olayın hukuki boyutuna dair bilgi aldık. Öğrencilerin tasdikname almasıyla sonuçlanan süreçte bir dizi eksiklik ve yanlışlık göze çarpıyor. Görüştüğümüz avukat, “‘Milli Eğitim Bakanlığı Ortaöğretim Kurumları Ödül ve Disiplin Yönetmeliği’nin 27’nci maddesi gereği olayın Rehberlik ve Psikolojik Danışmanlık Servisine intikal ettirilmesi gerekir. Ancak Mehmetçik Lisesi’nde yaşanan olay sonrasında öğrencilere Rehberlik öğretmenleri tarafından sadece olayla alakasız olarak kaç kardeş oldukları ve ailelerin durumları sorularak görüşmeler sona erdirilmiş. Ayrıca öğrencilerin ifadelerinin olayın hemen sonrasında okul idarecilerinin kalabalık olarak bulunduğu bir odada alelacele ve baskıyla alındığı öğrenci ve veliler tarafından dillendiriliyor. Oysa ki disiplin kurulu başkanı tarafından ifadeler alınmadan önce öğrencilere savunmalarını yapabilmeleri ve gerekli hukuki yardımdan yararlanabilmesi için makul bir sürenin verilmesi yapması gerekirdi” diyor.

“Öğrencilerin disiplin suçu işlediklerine dair deliller, okul kamera görüntüleri ve öğretmenlerin tuttuğu tutanaktan oluşuyor. Kamera görüntüleri uzaktan okul bahçesini ve öğlen arasında bahçedeki kalabalıktan başka birşeyi göstermiyor. Ayrıca öğretmenler tarafından tutulan tutanakta da hangi öğrencinin hangi suçu işlediğine değinilmiyor. Suçun ve cezaların şahsiliği ilkesi gereği olay yerinde bulunanların ayrı ayrı hangi suçu ne şekilde işlediğinin belirtilmesi ve bunun açıkça tutanak altına alınması gerekirken, tutanakta sadece öğrencilerin dağılmaları için uyarıldığı bazılarının dağıldığı bazıların dağılmadığı belirtilmiş ancak iddialarda belirtilen sloganları kimin attığı, kimin öğretmenlere ‘karşı geldiği’ belirtilmeyerek, tüm iddialar afaki ve soyut olmanın ötesine geçmemektedir.”

Tasdikname kararları henüz velilere ulaştırılmadığı için, öğrencilerin hangi maddeden dolayı okuldan atıldıkları bilinmiyor. Tasdikname verilmesi, yönetmeliğin 17/c maddesinde sayılan suçlara veriliyor. Bunlar ise okulda siyasi bir parti veya derneğin siyasi ve ideolojik görüşleri doğrultusunda eylem yapmak olarak belirleniyor. Oysa liselilerin eylemi, bu nitelikte bir eylem değil.

TEKEL işçileri: Onların eğitim hakkını kimse engelleyemez

Kendilerine destek verdikleri için Mehmetçik Lisesi öğrencilerinin okuldan atıldıklarını, TEKEL işçilerine de ilettik. Bir işçi “Öğrencilerin eğitim hakkı yanlışlara karşı çıktılar diye engellenemez. Ben o okul yönetiminin yüzde yüz AKP’li olduğunu düşünüyorum” diyor.

Bir diğer işçi ise “Çok üzüldüm. Şoka girdim şimdi. Ama onların eğitimi kimse engelleyemez. Öğrenciler ne yapmışlar ki tasdikname verilsin! Çocuklardan ne istiyorlar? Benim en hassas olduğum konu çocuklar, onların eğitimi ve sağlığı” dedi.

Tek Gıda-İş Sendikası, konuyu gündemine almaya hazırlanıyor. Eğitim-Sen de velilerle temas halinde, konuyla ilgili bir basın açıklaması yapacak.

AKP’nin hedef tahtasında hem TEKEL işçileri, hem destekçileri var.
TEKEL direnişinin başlangıcından beri AKP, işçilere karşı şiddet kullandı, yalan ve iftiraya başvurdu. Aynı süreçte başka yerlerde de TEKEL işçilerini destekleyenlere baskı uygulandı.

Hacettepe Üniversitesi’nde TEKEL işçilerini destekleyen öğrenciler hakkında soruşturma açılmış, soruşturma sebebi “Tekel işçilerine destek amaçlı eylem başlatmak” olarak bildirilmişti. Öğrenciler ise “Eğer bu suçsa, bu suçu Ankara halkının yarısı, Sakarya esnafının ise neredeyse tamamı işliyor” şeklinde karşılık vermişlerdi. Karara gösterilen yoğun tepki sonrası Rektörlük geri adım atmış ve soruşturmaları geri çektiğini duyurmuştu.


SOL Haber, 17 Mart 2010

Re: Tekel İşçilerinin Direnişi Türkiye İçin Yeni Bir Başlangıç

İletiGönderilme zamanı: Çrş Mar 17, 2010 11:03
gönderen avrasya
Zulmün artsın Akepe , Artsın ki çabuk zeval bulasın (çabuk yıkılasın)

Anadolu Halkı padişahın zulmünden bunaldıkça böyle dua edermiş !

Yıkılan güç zalimliğini daha da arttırır.

Tarihte zalimleri süpüren Halk, Akepe yi de süpürecek.

Re: Tekel İşçilerinin Direnişi Türkiye İçin Yeni Bir Başlangıç

İletiGönderilme zamanı: Cmt Mar 20, 2010 20:22
gönderen Oğuz Kağan
Sanatçılar TEKEL işçileriyle buluştu

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Dolmabahçe'deki çalışma ofisinde sanatçılarla buluştuğu saatlerde Maltepe Nâzım Kültürevi'nin düzenlediği kahvaltıda çok sayıda sanatçı TEKEL işçileriyle buluştu.

Başbakan Erdoğan’ın düzenlediği açılım kahvaltısına bir yanıt olarak Nâzım Kültürevi’nce düzenlenen kahvaltıya Yılmaz Onay, Ataol Behramoğlu, Nejat Yavaşoğulları, Metin Coşkun, Orhan Aydın, Selçuk Uluergüven, Yavuz Top, Erdal Erzincan, Mercan Erzincan, Pınar Sağ, Onur Behramoğlu, Atilla Özsever, Reis Çelik, Erkan Oğur, İsmail Hakkı Demircioğlu, İrfan Ertel, Şefik Asan, Mustafa Ziya Ülkenciler ve Tuğrul Keskin katıldı.

Sanatçılar ne dedi?

Selçuk Uluergüven, Başbakan’ın sanatçılarla toplantısına ilişkin “Neyse ki beni davet etmediler. Zaten gitmezdim ama, o daveti almak dahi utanılacak bir şeydir” şeklinde konuştu. Ataol Behramoğlu ise “Tam da Recep Tayyip’in Dolmabahçe’de bir padişah özentisiyle verdiği kahvaltı saatinde burada işçilerle emekten yana aydınların, sanatçıların bir araya gelmesi Türkiye için çok anlamlı bir mesaj” diye düşüncelerini aktardı.

Yılmaz Onay ise “Biz buraya gelerek kaderimizi işçilerle ortaklaştırdığımızı gösterdik” derken TEKEL işçileri ise düşüncelerini, “Biz direnişimizden önce bu sanatçılarla, aydınlarla buluşmayı hayal bile edemezdik. Bize verdikleri destek bizleri çok mutlu etti. Erdoğan’ın sultan sofrası kurmuşken, halkın sanatçıları burada bizlerle birlikte oldu” sözleriyle dile getirdiler.


Cumhuriyet, 20 Mart 2010

Re: Tekel İşçilerinin Direnişi Türkiye İçin Yeni Bir Başlangıç

İletiGönderilme zamanı: Pzr Mar 21, 2010 6:27
gönderen kemalist58
Ben Türkiye Gençlik Birliği Üyesi Olarak TEKEL'i Destekliyorum.Bana görede TEKEL Meselesi Amerika Şemsiyesi Altondan Amerika'yı Yıkarak Kurtulmaktır.

Re: Tekel İşçilerinin Direnişi Türkiye İçin Yeni Bir Başlangıç

İletiGönderilme zamanı: Çrş Mar 24, 2010 17:04
gönderen orhunefe
Tekel işçileri bir zafer daha kazandı. Danıştay, 4-C’nin tümden kaldırılması talebiyle Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu.