GuncelMeydan

Hatay'ın Reyhanlı ilçesinde bulunan Suriyeli ve Türk öğrenci istatistikleri, "Kendi ülkemize asimile mi oluyoruz?" sorularını akıllara getirdi.

Reyhanlı Temsilcisi Halit İri, Reyhanlı İlçe Milli Eğitim Müdürlüğü'ne bir dilekçe verdi. Dilekçedeki talep ise; ilçedeki okullarda okuyan tüm öğrencilerin ayrı ayrı istatistikleriydi.

İlçe Milli Eğitim'den ise yazılı geri dönüş yapıldı. Suriyeliler'in, Türkler'e göre doğum oranının ve hızının fazla olduğu ise bu listeye göre bir gerçek. Türkler'in doğum oranı

Sonuçlanan isteğe göre, 1.7 iken, Suriyeliler'in doğum oranı ise 5.7.

Sadece Reyhanlı'da 45 bin 182 öğrenci var. Bu öğrencilerin 18.4'ü ise Suriyeli.

Bu sonuçlar akıllara, "Kendi, ülkemizde asimile mi oluyoruz?" sorularını akıllara getirdi.

Reyhanlı bulunan ve İYİ Partili İlay Aksoy'un paylaştığı bilgelere göre işte Reyhanlı'daki Suriyeli - Türk öğrenci durumu şu şekilde:

https://www.dailymotion.com/video/x857znh

İklim kriziyle birlikte Orta Doğu’da yaşanacak ölümcül kuraklığın ardından Türkiye’nin 30 milyona yakın göç alabileceği belirtildi.

Boğaziçi Üniversitesi İklim Değişikliği ve Politikaları Uygulama ve Araştırma Merkezi Müdürü Prof. Dr. Levent Kurnaz, iklim kriziyle birlikte başlayacak ölümcül kuraklığın yaratacağı göç dalgasının Türkiye’yi vuracağını dile getirdi.

The Lancet dergisinin yer verdiği araştırmayı değerlendiren Kurnaz, araştırmada geçen "Türkiye dünyanın en çok göç alan üç ülkesinden biri olacak" değerlendirmesine ilişkin, "Pakistan, Hindistan ve Bangladeş’teki insanların Türkiye’den başka gidebilecekleri bir yer yok." yorumunda bulundu.

"Burayı ya transit olarak kullanacaklar ya da burada kalacaklar." diyen Prof. Dr. Levent Kurnaz, gerekçesini ise şu sözlerle açıkladı:

"Kuzeyi Himalaya ve Hindikuş Dağları, oraya göçemezler çünkü bir yaşam yok; istikamet mecburen Batı.
Batıdaysa karşılarına ilk çıkacak ülke İran.
Fakat İran ile büyük dini ayrımları var, orada kalamazlar, istenmeyecekler.
Dönüp dolaşıp yolları Türkiye’ye çıkacak.
Zaten şu anda ülkemizdeki göçmenlerin hangi ülkelerden geldiğinin listesini açıp bir bakın;
Afganistan, Suriye’den sonra gelenler bu ülkeler.
Yani bahsettiğim güzergah henüz büyük çaplı bir iklim göçü yaşanmasa da hali hazırda kullanılıyor."

"30 MİLYON KİŞİ"
"20, belki 30 yıl sonra dünyanın en büyük iklim göçlerinden birini yaşayacağız.
Üstelik bu göç uzun bir zamana yayılmayacak, 2-3 yıl içinde olacak. İklim kaynaklı felaketler tetikleyecek çünkü bunları.
Sonuçta Türkiye’ye gelmesi olası yaklaşık 30 milyon kişiden bahsediyoruz.
Nüfuslarının toplamı 1.7 milyarı bulan Pakistan, Hindistan ve Bangladeş’in güney kesimlerinde yaşayan insanlar ölüm tehlikesiyle karşı karşıya kaldığında başımıza gelecek bu. Kaçışı yok."

Suriyeliler Türkiye’de Türklere oturma izni verecek

İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, 535 bin 25 geçici koruma kapsamında Suriyeli, 644 bin 726 ikamet izinli farklı uyruklarda olmak üzere toplam 1 milyon 179 bin 751 yabancı uyruklu sığınmacının İstanbul'da bulunduğunu duyurdu. Konuyla ilgili Göç İdaresi Başkanlığı'ndan da açıklama geldi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun “Şu anda 2,5 milyona yakın İstanbul’a yerleşmiş insanla karşı karşıyayız” sözleri sonrası göçmenlerle ilgili art arda açıklamalar geldi.

İstanbul Valisi Ali Yerlikaya, İstanbul'da bulunan yabancı uyruklu sığınmacılara ilişkin güncel verileri açıkladı.

İstanbul Göç İdaresi Müdürlüğü'nün verilerine göre 1 Kasım 2021 itibarıyla İstanbul'daki sığınmacı sayısı şu şekilde:

*535.025 geçici koruma kapsamında Suriyeli,

*644.726 ikamet izinli farklı uyruklarda olmak üzere,

*Toplam 1.179.751 yabancı bulunuyor.

52 BİN DÜZENSİZ GÖÇMENE İŞLEM YAPILDI

2021 yılında İstanbul’da düzensiz göçle mücadele kapsamında yapılan işlemler ise şöyle:

*52.083 yabancıya işlem yapıldı.

*19.294 yabancı ülkesine geri gönderildi.

*26.319 yabancı ise geri gönderme merkezlerine sevk edildi.

GÖÇ İDARESİ’NDEN AÇIKLAMA

Göç İdaresi Başkanlığı da İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun yabancı uyruklu kişilerle ilgili sözleri sonrası bir açıklama yaptı. Açıklamasında, şu ifadelere yer verildi:

*İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun bugün bazı basın yayın organlarında yer alan İstanbul ilinde ‘ama sığınmacı, ama mülteci, ama oturma izni almış’ 2,5 milyona yakın yabancının yaşadığı yönündeki açıklaması, İstanbul ilindeki gerçek durumu yansıtmamaktadır.

*İstanbul ili genelinde ikamet izinli 644 bin 726, geçici koruma statüsündeki Suriyeli 535 bin 25 ve mülteci, şartlı mülteci statülerinde 2 bin 406 olmak üzere tüm hukuki statülerde toplam 1 milyon 182 bin 157 yabancı bulunmaktadır.

*Ülkemiz genelinde ise ikamet izni, geçici koruma ve mülteci, şartlı mülteci statülerinde toplam 5 milyon 276 bin 471 yabancı bulunmaktadır.

“İSTANBUL DRAMATİK GÖÇÜN TAM GÖBEĞİNDE”

Dünyada yaşanan ve Türkiye'yi özellikle de İstanbul'u etkileyen göç sorununa vurgu yapan İmamoğlu şunları söyledi:

* Belki de en dramatik göçün tam göbeğinde bir kentte bulunmaktasınız. Şu anda 2,5 milyona yakın, İstanbul’a yerleşmiş ama sığınmacı ama mülteci ama oturma izni almış insanla karşı karşıya.

* Ve o 2,5 milyon nüfus, sadece ve sadece 6-7 yılda olgunlaşmış bir nüfus. Yani 1961'den 2021'e konuşmuyoruz. 2021 yılındayız; 2013'lerde, 2014'lerde başlayan bir sürecin, bir anda 2,5 milyona ulaştığını düşündüğümüzde, aslında ne kadar dramatik bir süreci zorluklarla yönettiğimizin bir karşılığıdır diye düşünebiliriz.

* Dolayısıyla şu anda dünyada ama savaşlar ama belli kıtlıklar üzerinden bir takım gelir adaletsizliği, eşitsizlikler üzerinden oluşan bu göçleri sıkı bir biçimde incelemeli ve bunun üzerine hep birlikte çalışmalıyız.

İçlerinde her türden açık ve gizli ajan ve provokatör, terörist ve narsist, kız ve kadın düşmanı, tacizci ve tecavüzcü, gerici ve bölücü, hırsız ve ganster, mafyacı ve mandacı bulunan tam dokuz milyon ne idüğü belirsiz yabancı kaçkını bu yurdun ve ulusun başına karabela etmiş tüm eski ve yeni hayinleri ve iç ve dış zalimleri teşhir, tel'in ve mahküm eden MUHTEŞEM bir yazılı ve görsel seçki. Çok değerli seçicisi, düzenleyicisi, yapımcısı ve yorumcusu sevgili İlteriş KAĞAN'ı ve yazısı, görüşü, emeği ve katkısı olan hepsi de seçkin ve saygın yurtsever belediye başkanlarını, yazarları, gazetecileri, uzmanları ve yurttaşları /başta İstanbul Belediye Başkanı sevgil İMAMOĞLU olmak üzere/ en yürekten duygular, sonsuz sağlık ve bağışıklık dilekleri, derin saygılar sunarak kutlamak, kucaklamak, öpmek hatta kutsamak gerek.

Suriye'nin teröristi, katili, canisi, sapığı kendini güvende hissetmese Türkiye'yi mesken seçer mi? Sınırın namusunu koruyamayanlar ülkeyi suçlu cennetine çevirip, Türk Milleti'ne cehennem hediye(!) etti. Türk askerinin katilleri bile bu ülkeyi kendisi için güvenli sayması İHANETİN AÇIK GÖSTERGESİDİR!

Haber şu: "İçişleri Bakanlığı, düzensiz göçmenlere karşı 'seyreltme' projesini hayata geçiriyor. Buna göre Türkiye'nin 16 ilinde ve Esenyurt, Fatih gibi bazı ilçelerinde eğer Suriyeli nüfusu yüzde 25'i geçmişse o bölgede yeni kayıt yaptırılmayacak. Nüfusun yüzde 25'inden fazlasını Suriyeliler oluşturuyorsa gönüllülük esasına bağlı olarak yer değişimi yapılacak. Aralarında İstanbul, İzmir, Ankara, Antalya, Edirne, Hatay gibi şehirlerin bulunduğu bölgelerin eğer nüfusun yüzde yirmi beşi Suriyelilerden oluşuyorsa, oraya yeni göçmen kaydı yapılamayacak.

Geçici koruma statüsünde olan kişiler bu 16 ilde başvuru yapamayacak. Böylece Türkiye nüfusunun demografik yapısının korunması hedefleniyor."

Yani Suriyelilerin bütün vatan sathına yayılması sağlanacak, böylece demografik yapı korunmuş olacak öyle mi? Zaten ne kadarı kayıtlı ki, kontrol edebilesiniz?

***

Hatay Dörtyol'dan Kazım Yalçın diyor ki "Suriyeli mülteciler konusunda siyasiler samimi olsa, Beşar Esat'ın genel af ilanını ülke gündemine getirmeleri gerekmez mi?"

Öyle ya, Suriye'de 25 Ocak 2022 tarihinden önce firar suçu işleyenler için de cezanın tamamına ilişkin genel af çıkarıldı.

Bu konuda Prof. Dr. Ümit Özdağ'ın tespitleri ve önerileri önemlidir:

"Ülkemizde 2011 sonrasında 8 milyona yakın Suriyeli, Afganistanlı, Pakistanlı, Bangladeşli ve Siyah Afrikalı başta olmak üzere kaçak göçmen var. Ayrıca 3 milyona yakın Suriyeli de Suriye'nin kuzeyinde, Türkiye'nin kontrolündeki bölgede yaşamaktadır.

Artık bu yük, Türk halkı için taşınamaz boyutlara ulaşmıştır. Ülkemizde tansiyon her geçen gün daha da yükselmektedir ve iç barış tehdit altındadır. İç barışın tehdit altına girmesinin nedeni; sarayın yanlış Suriye politikasıdır.

Gerilimi hızla düşürmek ve ülkemizi bir olası kaos ortamından çıkarmak için aşağıdaki adımların hızla atılması gerekmektedir:

1- Erdoğan tarafından Suriyeli sığınmacılara hiçbir şart altında vatandaşlık verilmeyeceği duyurulmalıdır.

2- Amacı Suriyelileri sözde entegre etmek olan, İçişleri Bakanlığı; Uyum Strateji Belgesi-Ulusal Eylem Planı 2018/2023 yürürlükten derhal kaldırılmalıdır.

3- Suriye'de iç savaş büyük ölçüde bittiği ve artık Suriye'den Türkiye'ye herhangi bir kişinin hiçbir gerekçeyle sığınmacı olarak kabul edilmeyeceği açıklanmalıdır.

4- Suriyelilere hastanelerde öncelikli hizmet uygulamasına derhal son verilmelidir.

5- Suriyeliler bundan sonra tedavi ve ilaç katkı payı ücretlerini Türk vatandaşları gibi ödemelidirler.

6- Suriyeli öğrencilerin, Türk çocuklarıyla aynı sınıfta okutulması; böylece Türk öğrencilerin eğitim seviyesinin düşmesi nedeniyle ayrı eğitim süreci başlatılmalıdır.

7- Oluşturulacak ayrı eğitimde halen boş boş oturan Suriyeli öğretmenler değerlendirilmelidir.

8- Beşar Esad ile Suriyelilerin geri dönüşü için görüşmelere hemen başlanmalıdır."

***

İktidar, bugüne kadar muhacir-ensar söylemiyle durumu idare etmeye çalıştı. Ancak AKP'ye oy verenler nezdinde de Suriyelilerin Türkiye'ye getirilmesi bir proje olarak görülmeye başlandı ama son iki yıldır halk, pandemi ilanıyla birlikte ekonomik kriz ile boğuşuyor, ayakta kalmaya çalışıyor.

Yoksa Türkiye, Silifkeli berber Rüstem Üredi gibi 15 yıldır uyku hastalığına mı yakalandı? Rüstem Üredi, yemek yerken veya tıraş yaparken bile uyuyakaldığını, birileri kaldırmadığı sürece uykusundan uyanamadığını söylüyor...

Fakat halkı, muhacir-ensar ninnileriyle uyutmak artık mümkün değildir. ABD'nin Suriye'ye müdahalesi PKK/PYD devletiyle birlikte düşünülürse Türkiye'ye yönelik bir büyük operasyona dönüşmüştür. Dolayısıyla Suriyeliler konusunun insan haklarına yakışır bir şekilde çözümlenmesi için bir an önce gereken neyse yapılmalıdır.

Hatay’da yeni doğan her 4 bebekten 3’ünün Suriyeli olduğunu söyleyen Belediye Başkanı Savaş “Önlem alınmaması halinde 12 yıl sonra Hatay Suriyeli bir başkana teslim edilecek” dedi.

Atatürk'ün büyük mücadelesiyle 83 yıl önce Türkiye topraklarına katılan Hatay elden gidiyor. Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, Suriyeli nüfus artışının şehrin geleceğini kritik noktalara sürüklediğini açıkladı.

Suriyeli kadınların doğal doğurganlığı da aşarak her yıl bir çocuk doğurduğunu, çok eşli ailelerde Suriyeli nüfus patlaması yaşandığını belirten Savaş “Suriyeliler'e vatandaşlık, seçme ve seçilme hakkı verilmesi büyük hata oldu. Böyle giderse biz azınlığa düşeceğiz. 12 yıl sonra Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Suriyeli olacak. Toprak almaları yasak ama Türk ortakları üzerinden ara senediyle sürekli toprak alıyorlar. Uyarıyorum, “Hatay gidiyor” dedi. Başkan Savaş'ın SÖZCÜ'ye yaptığı çok kritik tespit ve uyarılar şöyle:

“Hatay'ın nüfusu 1 milyon 670 bin. Resmi verilere göre 500 bin civarında Suriyeli var. Ama gayri resmi sayı 800 binin üzerinde. Yaklaşık her 2 kişiden biri Suriyeli. Hatay'daki doğumların yüzde 75'ini Suriyeli kadınlar yapıyor. Yeni doğan her 4 çocuktan 3'ü Suriyeli. Savaş psikolojisi hormonları bozmuş. 11 ayda doğum yapan, 6 yılda 6 çocuk yapan Suriyeli kadınlar var. Çoğunun 3-4 eşi var ve hepsi de çok çocuk yapıyor. Demografik yapı bizim aleyhimize gelişiyor. 12 yıl sonra belediye başkanının Suriyeli olması hiçbirimizin hoşuna gitmez.”

HATAY ELDEN GİTMESİN
“Reyhanlı'da Suriyeli aday olsaydı seçimi açık farkla kazanırdı. Bir çok ilçede denge değişiyor. Türk vatandaşları 12 yıl geçmeden KKTC'de vatandaş olamıyor. Suriyeli niye hemen vatandaş oluyor. Atatürk'ün milli sınırlara kattığı son yer burası. Bu coğrafyada zemin kaygan. Hatay giderse her yer gider. Hatay elden gitmesin diye mücadele veriyoruz. Ancak tek başıma ben çözemem, bu milli mücadeleyi asıl Ankara vermeli. Tanju Özcan Bey (Bolu Belediye Başkanı) kadar sert konuşmuyorum, ama burada durum hiç iyiye gitmiyor.”

Arnavutköy'de etrafı çit ve konteynerlerle çevrili evin önüne yanaşan TIR'a onlarca göçmen bindirildi. Polisin geldiğini gören evdeki Afgan ve Pakistan uyruklu onlarca göçmen kaçmaya başladı. Yaşanan kovalamaca anları cep telefonu kameraları tarafından kaydedildi.

Arnavutköy'de bir TIR'a binmeye çalışan onlarca göçmen polisin geldiğini görünce bir anda koşmaya başladı.Afgan ve Pakistan uyruklu onlarca göçmenin polisten kaçışı cep telefonu kamerasıyla görüntülendi.

dün akşam saatlerinde Arnavutköy Haraççı Mahallesi'nde meydana geldi.

Afgan ve Pakistan uyruklu onlarca göçmenin TIR'a bildirildiğini gören mahalle sakinleri durumu polise haber verdi. TIR'a binen yaklaşık 100 göçmen kayıplara karışırken, evde diğer göçmenler polisin geldiğini görünce kaçmaya başladı.

Polis, kovalamaca sonucu 70'e yakın göçmeni yakaladı.Maratona

Kaçanlar ile TIR'a bindirilen diğer göçmenleri yakalamak için çalışma başlatıldı.

Onlarca göçmenin polislerden kaçtıkları anlar cep telefonu kamerasına yansıdı.

Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Savaş, Hatay'ın Reyhanlı ilçesindeki Türk ve Suriyelilerin sayısını açıkladı. Korkunç gerçekler ortaya çıktı.

Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, kentteki Suriyeli sığınmacılarla ilgili “Sadece Reyhanlı’da en son açıklanan Türk nüfusu 98 bin 500, Suriyeli nüfus ise 131 bin civarında” dedi. Savaş, Suriyeli seçmen sayısının, Türk seçmenlere oranla 10 kat arttığını belirtti.

T24'ün aktardığına göre, Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş, katıldığı bir televizyon programında Hatay’daki Suriyeli nüfus hakkında açıklamalar yaptı. Savaş, “Hatay, 1 milyon 671 bin nüfusa sahip. Suriyeli nüfusun 450-550 bin civarında olduğunu açıklayan resmi rakamlar var. Resmi olmayan rakamlarda ise 100 binden 300 bine kadar insanın olduğu konuşuluyor. Sadece Reyhanlı’da en son açıklanan Türk nüfusu 98 bin 500, Suriyeli nüfus ise 131 bin civarında. Reyhanlı’da 12 ilçemizin nüfusundan daha fazla Suriyeli yaşıyor. Suriyelilerin doğum oranı da oldukça fazla” dedi.

"Birçok sektör olumsuz etkilendi"
Suriyelilerin Hatay’daki birçok sektörü olumsuz etkilediğini belirten Savaş, “Tarım sektöründe 36 bin sigortalı insan çalışırken bu sayı 9 bin civarlarına düştü. Tarım sektöründeki insanımız yüzde 74’ü tarımdan çekilmiş durumda. Lojistik sektöründe de sıkıntılar yaşamaktayız. Lojistik sektöründe şu anda yüzde 38 daralma var” dedi.

Bin 559 Suriyeli firmanın ticaret odasında kayıtlı olduğunu da sözlerine ekleyen Savaş, yurt dışından ve yurt içinden gelen turist sayısının da azalmasıyla esnafın zor durumda olduğunu kaydetti. Hatay’daki demografik yapının gittikçe bozulduğunu ifade eden Savaş, Suriyeli seçmen sayısının da arttığını belirtti.

Savaş, şöyle dedi:

"DEMOGRAFİ ALEYHİMİZE DEĞİŞİYOR"
“Hatay'da demografi giderek aleyhimize değişiyor. 31 Mart 2019'dan 1 Mart 2021'e kadar 13 aylık süre içerisinde seçmen sayımız yüzde 3,8 iken Suriyelilerin seçmen sayısı yüzde 38 artmış durumda. Onlarınki bizden 10 kat artmış durumda. 2019 seçimlerinde 13 bin Suriyeli oy kullandı. Bir yıl önceki verilerle şu anda yaklaşık 38 bin Suriyeli oy kullanacak. Yayladağı'nda yüzde 15 olan Suriyeli seçmen sayısı yüzde 19'a çıkmış durumda.

Demografik yapı bizim aleyhimize değişiyor ve iktidarın bundan rahatsız olduğunu düşünmüyorum. Bu Hatay'da böyleyse İstanbul'da, Şanlıurfa'da, Gaziantep'te de böyle olacaktır. Türkiye Cumhuriyeti'nin koyduğu yasalara, Cenevre Sözleşmesi'ne ve New York mutabakatına göre bu misafirlerimiz ancak geçici statüde değerlendirilebilir. Ancak siz bunlara vatandaşlık veriyorsunuz. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak bu kadar kolay olmamalı. Bu coğrafya hem çok stratejik hem de jeopolitik anlamda da çok önemli.”

"HEPİMİZİN BUNU KONUŞMASI LAZIM"
Konuyla ilgili partilerin tutumuna ilişkin soru üzerine Savaş, şu açıklamayı yaptı:

“Bu sorun sadece toplumun veya partinin sorunu değil hepimizin sorunu. Herkes bu sorundan dolayı rahatsız ve gelecek ile ilgili kaygılı durumda. Bu bir milli meseledir ve hepimizin bu sorunu konuşması lazım. Gelecekte çocuklarımıza kâbus dolu ortam bırakmamak ve çocuklarımızın geleceğini karartmamak için hepimizin yapması gereken bu sorunu konuşmak ve birlikte çözmektir. İktidar partisi bu sorunu çözmek istiyorsa Genel Başkanımız ve Millet İttifakı’nın paydaşları bu çözüme ortak olur. Biz de çözüme ortak olmak için elimizden geleni yaparız.”

https://www.yenicaggazetesi.com.tr/hatay-buyuksehir-belediye-baskani-lutfu-savas-acikladi-iste-hatay-reyhanlidaki-turk-ve-suriyeli-nufusu-533154h.htm

ABD'nin proje oluşumu BOPcular gelir gelmez 2003 yılında Suriye sınırındaki mayınları temizleme işine neden girişti? Bunun 2011 yılında çıkan Suriye'deki iç savaşla bir alakası?
Peki, doğudaki mayınlar 2017 yılında neden temizlendi? Bunun Taliban'ın 2021 yılında tamamen işgal ettiği Afganistan ile hiçbir ilgisi yok mu?
Tesadüf bu ya, hani 2017 yılında Ermenistan sınırı da mayınlardan temizlenmişti ya! Hani ne bileyim, Rusya Ermenistan ilişkileri ortada ya...

Emekli Gazi Emniyet Müdürü Fatih Eryılmaz ülkemizde bulunan kaçak Afganların sayılarının yüzbinleri bulmasına rağmen sokaklarda görünmediğini ve askeri eğitim almış olan bu Afganların Türk Milleti için tehdit oluşturduğunu belirtti.

Taliban’ın 2021 yılında Afganistan yönetimini tamamen ele geçirmesinin ardından, sayıları yüzbinleri bulan Afganlar yığınlar halinde İran üzerinden ülkemize giriş yaptı.

Sınırlarımızdan her gün kaçak bir şekilde ellerini kollarını sallayarak giriş yapan Afganların askeri eğitim aldıkları hatta bu eğitimleri ABD ordusunun verdiği de iddia ediliyor.

“YÜZBİNLER NEREDE?”
Emekli Gazi Emniyet Müdürü Fatih Eryılmaz, sosyal medya hesabından yaptığı bir paylaşımda sayıları yüzbinleri bulan ve tamamının ordu eğitimi alan genç erkeklerden oluştuğunu iddia etti. Sınırlarımızdan 4’lü sıralarla ve askeri nizam ile geçtiklerini belirten Eryılmaz, “ABD’nin Afganistan’da yetiştirdiği ordu, Taliban’ın Afganistan’da hakimiyeti sağlanmasından sonra, 4’ lü sıralarla askeri nizamda yürüyerek sınırımızı geçti.

Ancak bizler sokaklarda Suriyeli görsekte, pek Afgan göremiyoruz. Tamamı askeri eğitim almış genç erkeklerden oluşan bu onbinler hatta yüzbinler nerede.” İfadelerini kullandı.

Geçtiğimiz aylarda kendi silahlarını yapabildikleri ortaya çıkan Afganlara dikkat çeken Eryılmaz şu ifadeleri kullandı: “Daha Türkiye’ye girmeden kalacakları koğuş modeli evler hazırlanmış olmasın. Askeri hiyerarşi devam ediyor olabilir mi?

Şimdi de kendi silahlarını yapabildiklerini görüyoruz….

Ya sen Türk milleti sen ne haldesin…”